Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Genel Bilgi Doğu Anadolu Bölgesinde,Yukarı Fırat Bölümünde yer alan Erzincan, doğuda Erzurum, batıda Sivas, güneyde Tunceli, güneydoğuda Bingöl, güneybatıda Elazığ-Malatya, kuzeyde Gümüşhane-Bayburt ve kuzeybatıda Giresun ili çevrilidir Erzincan İli genellikle dağlar ve platolarla kaplıdır Güneybatıdan Munzur, kuzeybatıdan Refahiye dağları il alanına girer Doğudan Erzurumdan gelerek, batıya doğru uzanan Karasu ve Kop Dağları, İl alanını derinlemesine, aralarında geniş düzlükler bırakacak şekilde böler İlin en yüksek noktasını Keşiş Dağları (3537 m) oluşturmaktadır Köhnem Dağı (3045 m), Sipikör Dağı (2666 m), Mayram Dağı (2669 m), Kop Dağı (2963 m), Mülpet Dağı (3065 m), Munzur Dağları (3449 m), Kazankaya Dağı (2531 m), Ergan Dağı (2531 m), Dumanlı Dağları (2618 m), Coşan Dağı (3976 m) ildeki diğer yükseltilerdir Dağlar arasındaki çukurlarda yer alan ovalar ve düzlükler boğazlarla birbirine bağlanmış durumdadır Doğu Anadolunun, Yukarı Fırat Bölümünde yer alan Erzincan Ovası, doğu-batı yönünde uzanır Erzincan Ovası, Doğu Anadolu Bölgesinin kuzeyindeki tektonik kökenli çöküntü alanı dizisinin batıdaki ilk ovasıdır Doğuda Sansa Boğazıyla Tercan Ovasına bağlanır Kalın bir alüvyon tabakası ile örtülü olan bölgenin en geniş ovası Pekeriç Ovasıdır Munzur ve Dumanlı gibi dağların yüksek kesimlerinde geniş yaylalar yer almaktadır Başlıcaları, Takkuran, Tahsullu yaylaları ile bir kısmı il sınırında bulunan Abıhayat ve Uzunçayır yaylalarıdır İl topraklarının refahiye dışındaki kesiminin sularını Karasu toplar Karasu, Kemaliye ilçesinde Kadıgölü suyu ile Miran suyunu aldıktan sonra, ilçenin güneydoğusunda Başpınar yakınlarında Elazığ il Sınırına girer Kuzeybatı kesimindeki Refahiye yöresinin suları ise Çukurderenin katıldığı Kelkit aracılığı ile Karadenize dökülür Karasunun kollarından olan Tuzla Çayı üzerinde, Tercan barajı kurulmuştur Yüzölçümü 11903 km2 olan Erzincanın toplam nüfusu 316841dir Erzincan, genel olarak karasal iklim özelliklerine sahiptir Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan, Elazığ ve Malatya dışındaki diğer tüm illerden, daha ılıman bir iklimi vardır İlin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, arpa, çavdar, fasulye, fiğ, şeker pancarı, soğan ve patatestir Sebzecilik ve meyvecilik ve bağcılık, sulamanın yapılabildiği Erzincan Ovasında yoğunlaşmıştırDutluklar ilde geniş yer tutmaktadır Hayvancılık küçük çapta olup, koyun ve kıl keçisi yetiştirilir Merkezdeki şeker, et ve süt fabrikaları sığır besiciliğinin gelişmesine neden olmuştur Özellikle süt ürünlerinden Erzincanın tulum peyniri ün kazanmıştır Bunların dışında tavukçuluk ve arıcılık da ilin ekonomisinde önemli yer tutmaktadır Erzincanın çeşitli ilçelerinde bulunan zengin maden kaynaklarının pek azı işletilmektedir İliç ve Kemaliyede demir, Tercanda manganez ve krom, İliçte asbest, Çayırlı ve Refahiyede magnezit, Kemaliye ve Refahiyede linyit, Erzincan-Mollaköyde perlit yatakları bulunmaktadır Ayrıca büyük bölümünde mevsimlik üretim yapılan kaynak tuzlaları, Erzincan kenti yakınlarındaki Ekşi Su ve Bögertte kaplıca ve maden suyu kaynakları bulunmaktadır İlin kuruluşuna ait kesin bilgi bulunmamakla birlikte, Erzincanın 20 km doğusundaki Altıntepede ve Küçüktepe Höyüğünde yapılan arkeolojik kazılarda ele geçirilen buluntulardan, yörede ilk yerleşimin İlk Tunç Çağına (MÖ3500-2000) ait olduğu anlaşılmıştırAltıntepedeki İlk Tunç Çağına ait yerleşmenin üstünde Urartuların önemli merkezlerinden biri olan bu yerleşmede kale, saray ve tapınak kalıntılarına rastlanmıştır MÖXyüzyıldan sonra Urartuların egemen olduğu yöreye daha sonra MÖVIyüzyılda Medlerin ve Perslerin, MÖIVyüzyılda Makedonyalıların ve Seleukosların hakimiyetine girmiştir MÖII ve I yüzyıllarda da Romalıların, Arsakların, Pontus ve Arakslar arasındaki çekişmelere sahne olmuşturMSIIyüzyılda Sasanilerin egemenliği altına girmiş, XIyüzyılda da Mengüçlerin hakimiyetine girmiştir Bundan sonra İlhanlılar, Eratna Beyliği hakimiyetinde kalmıştır XIVyüzyıl sonunda (1379-1403) Mutahherettenin hükümdarlığında kalan yöre Timura bağlanmıştır Yıldırım Beyazıt (1401) Erzincan ve Kemah yöresini kuşatmış, ancak, Ankara Savaşında (1402) Timurun üstünlük sağlaması üzerine yöre tekrar Timurun eline geçer Karakoyunluların kurucusu olan Kara Yusuf Bey tarafından (1410) ele geçirilen Erzincan, on yıllık bir süre Karakoyunluların yönetiminde kalmış, Bu dönemde Karakoyunlular ve Akkoyunlular arasındaki mücadelelere sahne olmuştur Otlukbeli Savaşından (1473) sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından osmanlı topraklarına katılmıştır XVIyüzyılın başlarında bir süre Safavilerin denetimine giren yöre, 1514te yeniden Osmanlı topraklarına dahil olmuştur XIXyüzyıl sonlarında Erzurum vilayetine bağlı bir sancak merkezi olan Erzincan, IDünya Savaşı sırasında Rus işgaline uğramıştır 13 Aralık 1917de Erzincan Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır Erzincan Türkiyenin en etkin tektonik alanlarından birinde bulunduğundan birçok kez deprem geçirmiş ve yıkılmıştır Bu depremlerin en önemlileri 1047, 1457, 1583, 1666, 1784, 1888, 1930, 1939da olanlardır 1939daki depremden önce demiryolunun güneyinde bulunan kentin terk edilmesinden sonra, geçici olarak demiryolunun kuzeyine yerleşilmiş, daha sonra da bugünkü yerine taşınmıştır 1963ten sonra gelişerek Erzincan Ovasının kuzey kenarına kadar dayanmıştır Yeni kentte herhangi bir eski eser bulunmamaktadır Deprem nedeniyle büyük zarar gören eski kentteki tarihi eserler ise; XIIIyüzyılda yapıldığı sanılan kümbet, Akkoyunlu ve Karakoyunlulardan kalma mezar anıtlar, Bey hamamı (1471), Çadırcı hamamı (1548), Erzincan kalesi, Terzibaba Türbesi, Hızır Abdal Sultan Türbesi, Melik Gazi Türbesi, Kemahta Gülalibey Cami, Tercanda kervansaray, Hamam, mescit , Kemahtaki Mama Hatun Kümbetidir Ayrıca şehir merkezine 15 km uzaklıktaki Altıntepede bulunan Urartulara ait kent kalıntıları bulunmaktadır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Gezgin Gözüyle Kemah Kalesi: Anadolu'nun en eski ve tabii kalelerinden biri olan Kemah Kalesinin kuruluşu, Hitit-Urartu dönemine kadar uzanmaktadır Sarp kayalar üzerinde kurulu olan Kalenin, iç içe iki yapısı olup, çevresi surlarla çevrilidir Altıntepe: Şehir merkezine 15 km uzaklıkta, Erzincan-Erzurum karayolunun 100 m kuzeyinde yer almaktadır Günümüze kadar ulaşabilmiş en sağlam Urartu şehirlerinden birisidir 1959 yılında yapılan bilimsel kazı ve araştırmalarda iç içe iki kale duvarı ile korunan tapınak - saray kompleksi, mezarlar, konutlar ve çok sayıda arkeolojik eserler ortaya çıkarılmıştır Höyükte bulunan ve MÖ 8 yüzyıla ait eserler arasında, fildişi ve madeni eşyalar, miğfer ve kalkanlar, seramikler ve duvar resimleri bulunmaktadır Çivi yazılı tunç eşyada, kral adları bulunmuştur Urartu sanatının parlak dönemine ait yüksek düzeyli eserler Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir Altıntepe buluntularında tanrı, insan, hayvan figür ve motifleri önemli yer tutmaktadır Altıntepe kalıntıları, tapınak-saray kompleksi, sütunlu kabul salonu, açık hava tapınağı, üç adet mezar ve depo binasından oluşmaktadır Cami, Türbe ve Külliyeler: İlde yer alan Terzibaba Türbesi, Hıdır Abdal Sultan Türbesi ve Melik Gazi Türbesi görülmeye değer turistik çekim merkezleridir Kemah ilçesindeki Gülabibey Cami günümüzde halen kullanılmaktadır Mama Hatun Külliyesi Tercan ilçesindedir Saltukoğulları Hükümdarı Il İzzettin'in kızı olan Mama Hatun, Tercan'da Orta Çağ Türk mimarisinin en ilginç ve önemli eseri kervansaray, hamam, mescit ve kendi türbesinden oluşan büyük bir külliye inşa etmiştir |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Cami ve Mescitleri Erzincan ve ilçelerinde Mengücekoğullarından kalma eserlerin yanı sıra camiler de bulunuyordu Osmanlı döneminde bunlara yenileri eklenmişti Kemah Kalesi içerisindeki Kale Camisi, Mengücekoğulları zamanında yapılmış olan Ulu Cami, Kanuni döneminde yapılmış olan Kurşunlu Cami bunların başında geliyordu Erzincanda özellikle merkezdeki camilerin yanı sıra diğer tarihi eserlerin çoğu 1939 depreminde yıkılmıştır Kale Camisi (Merkez) Erzincan Kemah ilçesinde bulunan Kemah Kalesi içerisindeki bu cami Kanuni Sultan Süleyman tarafından İran seferine giderken yaptırılmıştır Cami günümüze gelememiştir Kurşunlu Cami (Merkez) Kurşunlu Cami Kanuni Sultan Süleyman zamanında Mustafa Çavuş tarafından yaptırılmıştır XVIyüzyıla ait olan bu cami ile yanındaki kervansaray ve mendere günümüze gelememiştir Gülabi Bey Camisi (Kemah) Erzincan Kemah ilçesi Çarşı mahallesinde bulunan Gülabi Bey Camisini 1454 yılında Emir Gülabi Bey yaptırmıştır Caminin üç kitabesi bulunmaktadır Bu kitabelerden birisinde caminin 1454te Emir Gülabi Bey tarafından yaptırıldığı, diğeri de XIIIyüzyıla ait onarım kitabesidir Üçüncü kitabe 1328 tarihli olup, bir başka yapıdan buraya getirilmiş ve cami ile bir ilgisi bulunmamaktadır Gülabi Bey Camisi kare planlı, üzeri çatı ile örtülü bir yapı olup, kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır Kuzey yönüne XIXyüzyılın sonlarına doğru bir son cemaat yeri eklenmiştir İbadet mekanı 12 ahşap sütunla dört sıra halinde beş sahna ayrılmıştır Bu sütunlar ahşap yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmışlardır Cami doğu ve batı duvarları iki sırada üçer, mihrap duvarında da iki yanda ikişer pencere ile aydınlatılmıştır Mihrap dikdörtgen bir niş içerisindedir Mukarnaslı bir dolgu ile sona ermektedir Mihrap iki yanındaki iki sütunçe ile sınırlandırılmıştır Caminin içerisi Barok döneme ait çeşitli bitkisel motiflerle süslenmiştir Merkez Cami (Refahiye) Erzincan Refahiye ilçesinde bulunan Merkez Camisi XIXyüzyılın ikinci yarısında yaptırılmıştır Kitabesi günümüze gelemediğinden banisi ve kesin yapım tarihi bilinmemektedir Yöreye özgü kesme taştan yapılan cami tamamen batı etkisinde bir yapıdır Bu camiyi yapan mimar ve ustaların kilise mimarisinden etkilendikleri giriş kapısından ve sivri kemerli pencerelerinden anlaşılmaktadır Dikdörtgen planlı olup, üzeri kırma bir çatı ile örtülmüştür Giriş kapısı üzerinde çatının devamı üçgen bir alınlığa yer verilmiştir Taş kaide üzerindeki yuvarlak gövdeli minaresi kesme taştan ve tek şerefelidir Geniş bir avlu ortasında bulunan caminin haziresinde Bahattin Paşa Şehitliği de bulunmaktadır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Türbe ve Kümbetleri Midilli Baba Türbesi (Kemah) Erzincan, Kemah İlçesinde Gülabi Bey Camisinin güneyinde, Abdülbaki Ertuğrulun evinin bahçesinin içerisinde bulunan bu türbe, halk tarafından “Midilli Baba Türbesi” diye isimlendirilmiştir Gülabi Babanın kim olduğu ve nereden geldiği konusunda hiçbir bilgiye ulaşılamamıştır Midilli Baba Türbesinden günümüze duvar kalıntıları ile yarım kubbeye ait bir bölüm gelebilmiştir Harap ve perişan bir durumdadırTürbenin bir girişi ve mumyalık bölümü olduğu sanılmaktadır Ancak bu da kesinlik kazanamamıştır Kalem Yakup Türbesi (Kemah) Erzincan, Kemah ilçesinin 3 km doğusunda, Kemeryaka yolunun sağ tarafındaki mezarlığın bulunduğu tepededir Bu türbeye halk “Kelem Yakup Türbesi” ismini yakıştırmıştır Burada gömülü olan kişinin Sultan Melikin büyük kardeşi olduğu rivayet edilmektedir Bu mevki ile mezarlığa “Kelem Yakup“ ismi de yakıştırılmıştır Söylentiye göre bu kişi kendisine bir türbe yapılmasını istememiş ve ölümünden sonra da bu türbe yapılmıştır Söylentiye göre Hacı Bayramı Veli Kemaha geldiği zaman, bu zatın ermiş olduğunu söylemiş ve türbesini ziyaret etmiştir Türbenin etrafı duvarla çevrili yerdeki mezarların defineciler tarafından kırılmış, türbenin etrafı kazılmıştır Türbenin alt tarafına mescit olarak küçük bir bina yapılmıştır Bugün mescidin çatısı çökmüş, duvarları yıkılmıştır Melik Gazi Türbesi (Kemah) Erzincan, Kemah ilçesinin 500 m kuzeyinde, Fırat Nehrinin kıyısındaki kayalık tepenin bulunduğu yerdeki mezarlıkta Melik Gazinin Türbesi bulunmaktadır Selçuklu hükümdarı Alpaslanın Anadolunun fethi için görevlendirdiği komutanlardan Melik Gazi Erzincan, Kemah, Divriği ve Şarki Karahisarı l070-l080 yıllarında ele geçirmiştirBunun ardından da bu bölgede Mengücek Beyliğini kurmuştur Melik Gazinin türbesi Mengücek Beyliğinin ilk merkez olan Kemahta yapılmıştır Melik Gazinin vakfiyesinde bununla ilgili olarak: “ben emr-i Hak ile sultan-ı amil oldum, layık bil adil tuttum ve Erzurum, Erzincan,Kemah ve Diyarbekir vilayetleriyle kalelerini fetheyledim ve kafirlerin ciğerlerini yaktım ve kılıç vuran padişahtır ki (Mengücik ) Gazidir: Cenab-ı Hak ruhunu şad ve kabrini pürnur eylesin Bundan sonra ben Kemah Kalesi civarına yerleştim ki o civar Fırat nehri kenarındadır ve hududu şu vecih iledir ki nehri mezkur kale ile mesken arasında geçer ” yazılıdır Mengücek Gazinin ölüm tarihini açıklayan bir belgeye rastlanmamakla beraber, ondan sonra Beyliğin başına 1118de geçen oğlu Emir İshakın hükümdarlığının başlangıcı dikkate alındığında Melik Gazinin aynı tarihte öldüğü ortaya çıkmaktadır Mengücek Gazinin Türbesi sekizgen planlı iki katlı olup türbenin altında bir mumyalık bulunmaktadır Türbenin üzeri piramidal bir külah ile örtülmüştürTürbe taş temeller üzerine tuğladan yapılmıştır Sekizgenin kenarları dikdörtgen çerçeveler içerisine alınmış, köşelerdeki payelerle de dışa çıkıntı yapmıştır Külahın alt kısmı ile gövdenin üstüne tuğla mozaiklerle, küfi yazılı kitabeler yerleştirilmiştir Türbenin içerisi horasanlı harç ile sıvanarak silindirik gövdeye dönüştürülmüştür Türbenin girişi küçük bir portal şeklindedir Sivri kemerli alınlığı, geometrik geçmelerle süslenmiş, altına da bir satırlık küfi yazılı kitabe yerleştirilmiştir Buradaki köşe sütunlarının üzerine oturan alınlık kemeri, bir daire bir baklava olmak üzere tuğla mozaiklerle bezenmiştir Sırsız tuğlalar arasındaki alçı dolgu süslemeler ve firuze çinilerle görkemli bir görünüşü olan kapı kırık kemer içerisine alınmıştır Buradaki sırlı tuğladan küfi yazılı kitabede “Elmerhum, es said, eş-şehid, el Gazi “ yazılıdır Giriş kapısının altında bulunan bir kapıdan merdivenle mumyalığa inilmektedirMumyalığın üzerinde de iki satırlık Farsça bir kitabe bulunmaktadır: “Dünya durdukça o Mengücek Sultan tarafından aydınlatılacaktır” Mumyalığın üzerindeki zemin katının bir bölümü mescit durumuna getirilmiştir Burada Melik Gazinin sembolik sandukası bulunmaktadır Kümbetin duvarları içten silindirik olup buraya siyah mürekkeple Farsça ve Arapça iki kitabe yerleştirilmiştir Buradaki Arapça kitabede Behramşahın Kılıç Aslanın kızlarından birisi ile evlenmiş olduğu belirtilmiştir Mumyalık kısmında üst katı taşıyan sekizgen bir paye ile beş eşit parçaya bölünmüştür Duvarlar 80 cm yüksekliğe kadar taş örmelidir Mumyalığın üzeri basıktır Melik Gazinin mumyası zaman zaman açıldığından bozulmuştur Ayrıca burada beş mezar daha bulunmaktadır Türbede bulunan bir diğer kitabede ise; “Melik Alim, adil, teyid olunmuş, mansur, muzaffer; din ve dünyanın yardımcısı, İslam ve Müslümanların koruyucusu, Selçuk oğulları ve Mengüciklerin iftiharı eb-ul Feth Selçuk Şah bin Behram-Şah bin Davut bin İshakO Mengücik idiAllah onu nimetleri ve gufranıyla gark ede” yazılıdır Melik Şah Türbesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından l991 yılında onarılmıştır Ali Baba Türbesi (Kemah) Erzincan, Kemah ilçesindeki Gülabi Bey Camisinin 200 m güneyinde, Haydar Hana Çeşmesinin karşısında, evlerin arasında Ali Baba Türbesi bulunmaktadır Türbenin kime ait olduğu kesinlik kazanamamıştır Burada gömülü olan kişi ile ilgili halk arasında yaygın bir söylenti vardır: Burada gömülü olan kişi ezan vakti Fırat Nehri kıyısına bir şişe içki ile gidermiş Bundan ötürü halk da ona ”Gavur Ali” dermiş Bir gün Erzurumlu bir kişi haç için Hicazdayken rahatsızlanmış ve yardımına biri gelmiş yardım etmiş Hastalanan kişinin hali vakti yerinde imiş Yardıma gelen kişiye “Bu iyiliğinin karşılığında sana ne yapabilirim” demiş O da, “Ben Kemahlıyım Memleketimde beni Gavur Ali olarak bilirler Öldüğümde beni bir yerlere atıverirler, sen gel bana bir mezar yap, başka da bir şey istemem Öldüğümde sana verdiğim şu bir tel saç sana malum edecektir” demiş Hakikaten bir gün Erzurumlu o ermiş zatın vefat ettiğini anlamış ve doğruca Kemaha gitmiş Ali Babayı sormuş Önce hiç kimse, burada böyle ermiş biri yok ama Gavur Ali diye bir sarhoş öldü yakınlarda Onu da falanca yere attık, zira yaramazın tekiydi o demişler Hacı adam onlara bütün yaşadıklarını tek tek anlatmış ve hemen beni oraya götürün demiş Ona mütevazı bir türbe yaptırmış ve halk da Onun ermiş bir kişi olduğunu anlamış Meğer Gavur Ali denilen kişi beş vakit namazını Kabede kılan birisiymiş İçki şişelerini de bari bir kişiyi kurtarayım diye, her gün alır ve Fırata dökermiş Günümüzde türbe harap olmuştur Moloz taştan türbenin üzeri çatılı olup bir de alemi varmış İskender Baba Türbesi (Kemah) Erzincan Kemah ilçesinde, Mektepönü Mahallesinde, Fikri Erol isimli bir kişinin özel bahçesi içerisinde İskender Babanın türbesi bulunmaktadır Türbenin kime ait olduğu ve ne zaman yapıldığı konusunda bilgiye kaynaklarda rastlanmamıştır Bugün pek belli olmayan türbe iki bölümden meydana gelmiştir Bu bölümlerden birisi eskiden küçük mescit olarak kullanılmıştır Buradan küçük bir girişle geçilen iç odada yan yana iki adet mezar varmış Günümüzde ilk bölümün kubbesi çökmüş ve içerisine taş toprak dolmuştur Diğer bölüm ise yıkıntıya dönüşmüştür Tugay Hatun Kümbeti (Kemah) Erzincan Kemah İlçesi Çarşı Mahallesinde Gülabi Bey Camisinin 100 m kadar güney batısında özel bir kişinin mülkiyetindeki bahçe içerisindedir Tugay Hatun, Hüdabende Mehmetin eşidir Sultan Mehmet Harbendenin Kemaha ne zaman ve niçin geldiği ve karısı Tugay Hatunun Kemaha niçin geldiğine ve burada ne kadar yaşadığına dair hiç bir kayıt yoktur Tugay Hatun Kümbetinin XIIIyüzyılda Mengücek Beyliği Döneminde yapıldığı sanılmaktadır Türbe kesme taştan, iki katlı silindirik gövdeli olup üzeri piramidal bir külah ile örtülüdür Türbenin özenli bir taş işçiliği vardır Kıvrık dallar, Rumiler, Selçuklu geçmeleri, örgüler bitkisel motifler, palmetler dört dizi halinde türbenin gövdesini sarmıştır Ayrıca çatı boyunca, palmetlerden oluşan bir korniş de yapıyı çevrelemektedir Kapı kenarları ile saçaklarda zengin bir bezeme görülmektedir Giriş kapısının da görkemli bir taş işçiliği bulunmakta olup, üzerinde kitabesi vardır Kapı kenarları ve saçakları çok gösterişli bir işleme tekniği ile süslenmiştir Alt katı dört sütun ve dört tane yarım kubbeden meydana gelmiştir Kitabe: “La İlaheillallah Muhammeden Resulahüllah Haza; İmaret El-Merhume Hatun Bint-i Tabrama” Türbenin altındaki mumyalık haç planlı olup üzeri kubbe tonoz ile örtülüdür Türbe günümüzde onarılmıştır İsimsiz Türbe (Kemah) Erzincan, Kemah ilçesinde Melik Gazi Türbesinin 100 m batısında ve çok harap bir durumda olan türbenin kitabesi bulunmadığı gibi kaynaklarda da ismine rastlanmamış, kime ait olduğu anlaşılamamıştır Türbe sekizgen planlı, iki katlı ve mumyalığı olan bir yapıdır Türbenin batı yönünde giriş kapısı bulunmaktadır Mumyalık bölümü hatıl ve pervazlarla belirtilmiş, üzeri basık bir tavanla örtülmüştür Günümüze gelen kalıntılardan yuvarlak gövdeli ve konik külah ile örtülü olduğu anlaşılmaktadır Moloz taştan yapılan türbenin içeriye doğru genişleyen iki penceresi içerisini aydınlanmaktadır Günümüze harap bir durumda gelmiştir Behramşah Türbesi (Kemah) Erzincan Kemah ilçesinin kuzeybatısında, Karasuya egemen kayalıklar üzerinde Melik Gazi Kümbetinin yanındadır Yapım tarihi kitabesi olmadığından bilinmemektedir Bununla beraber XIIIyüzyılın başlarına ait olduğu sanılmaktadır Türbe kesme taştan, giriş kapısı tuğladandır Anıtsal kapısında sırlı tuğla ve mozaikler birlikte kullanılmıştır Ayrıca kırmızı tuğla ve firuze mozaik çiniler de girişi ve türbeyi daha görkemli bir konuma getirmiştir Türbenin üzeri biri tromplu, diğeri de pandantifli olmak üzere iki kubbe ile örtülmüştür Üst örtü dıştan piramidal koni biçimindedir Birbirleri ile bağlantılı iki kare mekandan meydana gelen türbenin ana kapısı ve penceresi orijinaldir Türbe 1971 yılında onarılmıştır Gülcü Baba Kümbeti (Kemah) Erzincan Kemahta Taşboğası Mevkiinde yüksek bir tepe üzerindedir XIIIyüzyılın ilk yarısında Gülcü Baba adına yaptırılmıştır Türbe kesme taştan iki katlıdır Altta mumyalık denilen mezar odası, üstte de sandukanın bulunduğu kısım vardır Sekizgen planlı olup, içten kubbe, dıştan da konik bir çatı ile örtülmüştür Türbe 1971 yılında onarılmış ve bu arada, önceden tuğla olan piramidal çatı kesme taştan yapılmıştır Mama Hatun Türbesi (Tercan) Erzincan Tercan İlçesinde bulunan Mama Hatun Türbesi, 1192de ölen Saltuklu Prensesi Mama Hatun adına yaptırılmıştır Mama Hatun Saltuklu Beyliğinin başına ll91de geçen IIİzzeddin Saltukun kızıdır Türbenin kitabesinde yalnızca mimarının ismi okunmaktadır Saltuklu Devletinin 1202 yılında yıkıldığı dikkate alınacak olursa bu türbe l192-1202 yılları arasında yaptırılmış olmalıdır Türbenin mimarı Ahlatlı Ebun-Nema bin Mufaddaldır Kümbetin yanında kervansaray ,hamam ve bir de mescit bulunmaktadır Böylece kümbet adeta bir külliye konumundadır Mama Hatun Türbesi, dilimli gövdesi, onu kuşatan duvarları ile Anadoluda benzerine rastlanmayan, mimari yapısı ve planı ile kendine özgün bir yapıdır Bununla beraber bazı yönleriyle de Ahlat kümbetlerini andırmaktadır Sarıya yakın kesme taştan iki ayrı bölüm halindeki türbe, son derece itinalı bir işçilikle yapılmıştır Bölümlerden biri türbe diğeri de onu çevreleyen duvarlardır Türbenin ortasındaki ana bölümü yuvarlak bir kuşatma duvarı çevirmiştir Çevre duvarı 250 m kalınlığında, 1350 m çapındadırYüksekliği 1050 mdir Türbenin kuşatma duvarının içerisine sivri kemerli on üç derin niş açılmıştır Bu nişler büyük olasılıkla daha başka lahitlerin buraya konulması için düzenlenmiştir Bu duvarlardan daha da yüksek olan köşelerinde ince uzun sütunçelerin yer aldığı çevre duvarının batısındaki portalin solundaki küçük nişe bir çeşme yerleştirilmiş, sağına da merdivenin girişi yerleştirilmiştir Giriş portali yuvarlak kemerli olup, yonca yaprağı biçiminde bir niş içerisine yerleştirilmiştirGirişin üzeri mukarnas dolgular, geometrik motifler, dilimli rozetler ve düğüm motiflerine son derece ahenkli olarak burada yer verilmiştir Abidevi görünüşlü, kare kaide üzerindeki kümbet çevre duvarlarının ortasında iki katlı olarak yer almaktadır Yuvarlak türbenin üst köşeleri pahlanarak sekizgene dönüştürülmüştür Mama Hatunun gömülü bulunduğu kare planlı mumyalık kısmına dört basamaklı bir merdivenle inilmektedir Bu bölümün üzeri çapraz tonozla örtülmüştür Burada ayrıca on bir mezar bulunmaktadır Mumyalığın üzerindeki mekan 1315 m çapındadır Üzeri tonoz örtülüdür Üst kat mescide ayrılmış olup yedi basamakla buraya çıkılmaktadır Türbenin içerisini aydınlatan mazgalların çevresi üzüm salkımları ve rozetlerle bezenmiştir Türbenin silindirik gövdesinin üzeri dilimli konik bir külah ile örtülüdür Bu külah kümbetin gövdesi ile tam bir uyum içerisindedir Hıdır Abdal Sultan Türbesi (Kemaliye) Erzincan Kemaliye ilçesinde bulunan Hıdır Abdal Sultan Türbesi XIIIyüzyıla tarihlendirilmekle beraber yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Sonraki dönemlerde yapılan eklerle orijinalliğinden kısmen de olsa uzaklaşmıştır Hızır Abdal Sultan Hacı Bektaşi Veliden feyz almış ve bugün türbesinin bulunduğu yerdeki Ocak Köyünde bir Bektaşi dergahı kurmuştur Bu türbe Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin yapı sanatını yansıtmaktadır Kesme taştan yapılan türbede Hıdır Abdal Sultan gömülüdür |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Hamamları Mama Hatun Hamamı (Tercan) Erzincan Tercan ilçesinde Mama Hatun Kümbeti ile Kervansarayı arasında Mama Hatun Hamamı yer almaktadır Küçük ölçüde olan bu hamam dikdörtgen planlıdır Hamamın batı yönünde giriş kapısı ile oradan geçilen dikdörtgen planlı soyunmalık bölümü bulunmaktadır Buraya altıgen köşeli bir havuz yerleştirilmiştir Ilıklık kare planlı olup üzeri kubbe ile örtülmüştür Sıcaklık da dikdörtgen planlıdır Üzeri bir kubbe ve bunun dışında kalan alanlar da tonoz örtülüdür Sıcaklığın güneyinde dikdörtgen planlı tonozlu iki halvete yer verilmiştir Bunun doğusunda da dikdörtgen ve tonozlu külhan bulunmaktadır Hamam yakın tarihlerde onarılmıştır Bu arada külliyenin bir bölümünü oluşturan cami tamamen yıkılmış ve yerine yeni bir cami yapılmıştır Bu camiini hiçbir mimari özelliği bulunmamaktadır Gülabi Bey Hamamı (Kemah) Erzincan Kemah ilçe merkezinde bulunan Gülabi Bey Camisinin batısında, çarşının ortasında yer almaktadır Bu hamamın Gülabi Bey Camisi ile birlikte yaptırıldığı sanılmaktadır Caminin 1454 yılında yapıldığı kitabesinden öğrenilmektedir Buna dayanılarak Gülabi Bey hamamının da XVyüzyılın ortalarında yapıldığı sanılmaktadır Hamam Klasik Osmanlı hamam tipi plan düzenindedir Hamam kesme taş ve yer yer de moloz taştan yapılmıştır Soyunmalık, soğukluk, sıcaklık ve külhan bölümlerinden oluşmaktadır Sıcaklık büyük bir kubbe ile örtülüdür Bu bölüme açılan eyvanların üzeri ise beşik tonozludur Ayrıca kare planlı ve üzeri kubbeli iki halvet hücresi de sıcaklığın yanında yer almaktadır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Köprüleri Kötür Köprüsü (Tercan) Erzincan il merkezinde Fırat Nehrine akan Karasu üzerinde yapılmıştır Köprünün ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber yapı üslubundan Osmanlı dönemi köprüleri arasında kaynaklarda ismi geçmektedir Bununla beraber köprünün Selçuklu dönemi sonlarında yapılmış olması da ihtimal dahilindedir Kaba yontma taştan yapılan köprünün kemer ayaklarının yuvarlak olduğu günümüze ulaşan kalıntılarından anlaşılmaktadır Yedi yuvarlak kemerli olan köprünün yalnızca bir bölümü dışında günümüze kemer ayakları gelebilmiştir Köprünün üstü tamamen yıkılmıştır Vali Recep Yazıcıoğlu (Başpınar) Köprüsü (Kemaliye) Keban barajı çalışmaları sırasında 1974 yılında barajda su tutulmaya başlanmış ve göllenme alanı Kemaliyeye kadar uzanmıştı Bu nedenle de Karasu üzerindeki Başpınar Köprüsü sular altında kalmıştır Köprünün sular altında kalacağı daha önceden bilindiğinden DSİ Genel Müdürlüğü ile karayolları Genel Müdürlüğü arasında 1971de bir protokol imzalanmış ve bir köprü yapımı kararlaştırılmıştır Bu konu yöre halkınca sürekli gündemde tutulmuş ancak ilgili kurumlara her türlü başvuruya rağmen olumlu bir sonuca ulaşılamamıştır Sonunda Bayındırlık Bakanlığı köprünün maliyetinin yüksek olduğu ve ekonomik olmayışından ötürü de yapılamayacağını bildirmiştir Zor duruma düşen yörede yaşayanlar karşıdan karşıya suyun azaldığı mevsimlerde karaya oturan bir feribot ve küçük kayıklarla geçmeye çalışmışlardır Sonunda dönemin Erzincan Valisi Recep yazıcıoğlunun çabaları ile Başpınar Köprüsünün yapımına 1993 yılında başlanmış, maddi finansı ise Kemaliye halkının yardımları, İl Özel İdaresinin ayırdığı ödenek ve DPTnin yatırımları ile sağlanmıştır Köprünün 1997 yılında yapımı tamamlanmıştır Vali Recep Yazıcıoğlunun elim bir kaza sonucu ölümü üzerine bu köprüye Onun adına izafeten Vali Recep Yazıcıoğlu Köprüsü adı verilmiştir Bu köprünün yapım hikayesi ve bu konuda Vali Recep Yazıcıoğlunun çabaları Ayşe Kulinin Köprü isimli kitabında detayı ile anlatılmıştır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Kaleleri Kemah Kalesi (Kemah) Erzincan, Kemah İlçesinde bulunan Kemah Kalesi, Kemah Boğazına bakan kayalık bir tepe üzerinde bulunmaktadır Bu kalenin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak aydınlatılamamıştırUlaşımı son derece güç olan bu kaleyi, çevreye hakim olabilmek için almaya çalışmışlardır Eski dönemlerde bu kaleye “Gayri Kaabil-i Teshir (alınamaz)” gözü ile bakılmıştır Kaleye Ani, Brana, Gamahha ve Berberi Zemin Kalesi isimleri verilmiştir Kalede Arşak krallarının ismi geçmesinden ötürü Hititler zamanında yapıldığı sanılmaktadır Ancak bu iddialar da kesinlik kazanamamıştır Kemah Kalesinin bugünkü kalıntıları Orta Çağdan kalmıştır Yörenin XIyüzyılda Selçuklulardan Mengücek Bey tarafından ele geçirilmesi ile birlikte kale de onların eline geçmiştir Bugünkü durumuyla kale burçları ve duvarları büyük blok taşlardan yapılmış beş köşeli bir yapıdır Kale 700000-800000 mlik bir alana yayılmıştır Bu kadar geniş bir alan içerisindeki kaleyi keskin uçurumlar ayrıca doğal bir konuma getirmiştir Ayrıca Fırat Nehrinin kuzey-batısındaki Tanasur Çayı da onları tamamlamıştır Kaleyi kuzey ve batıdan çevreleyen dağlık alan da adeta ikinci bir sur konumundadır Yavuz Sultan Selim l515de burasını ele geçirdikten sonra yeni bir burç daha kaleye eklenmiştir Kalenin en ilginç yönü güneye bakan yönündeki üç katlı demirden yapılmış kapısıdır Ayrıca yontma kesme taşlardan yapılmış Kral Kızı Kulesi de üzerinde durulacak bir eserdir Kapının bulunduğu alanda ikinci bir sur bulunmakta olup bunlar meyilli bir şekilde aşağıya doğru inmektedir Kalenin doğusunda Fırat Nehrine inen tüneller bulunmaktadır Ancak bunlar günümüze harap ve özelliğini yitirmiş olarak gelebilmişlerdir İç kalede Osmanlı döneminde bir mahalle kurulmuş, burada 60 ev yapılmıştır Buna bir de mescit eklenmiş, günümüze yalnızca 3 m yüksekliğinde minare kalıntısı ile bazı evlerin temel kalıntıları gelebilmiştir Kaleyi ikiye ayıran iç surun kalıntıları dikkati çekmektedir XVI yüzyıl ortalarına kadar stratejik önemini koruyabilen Kemah Kalesi için Hoca Saadettin Efendi; “ Kemah Kalesi ki, gök kubbeye ulaşmış bir ulu sarayı andırır Kuleleriyse yıldızlarla başa baştır Feleklere değen bir dağ üzerine sağlamca oturmuş olup, yücelikte başı göğe ermiş ve bağlar, bostanlarla çevrilmiştir Eteğinden derin bir dere akar ki, hayal ipiyle bile ol derenin dibine inmek bir boş hayaldir Dibi o denli derin ki, uzaklık tasavvuru bile bunda noksan kalır Ne hisarının ucuna akıl merdivenleriyle çıkmak mümkün, ne de eteklerindeki derenin dibine zannın adımlarıyla inmek düşünülebilir Bir iri kayanın düzü tek parça Hisardan yanıysa daracık bir gemi İnce uzun bir dev eteklerinde Daracık sanılır geniş meydanı Bahçeleri kıyısından hep Fırat Akar Cenneti andırır, hem cana can katar” Demektedir Yavuz Sultan Selim, Kemah Kalesinin ele geçirdikten sonra, bununla ilgili olarak oğlu Şehzade Süleymana (Kanuni Sultan Süleyman) yazdığı Cemaziyelevvel ortası 921 (1515) “Sahibi olduğum saltanat tacının ve memleketimin kıymetli şehzadesi, yüksek hilafet incisi oğlum Süleyman Şah: Bu fermanı alınca bilmiş ol ki, bu senenin (Rebiyülaharının 5 i) 19 Mayıs 1515 Cumartesi günü Kemah üzerine yürüdüm Her taraftan ejder ağızlı toplarımla gök gürültülü ve yıldırımlar gibi ateş açarak kale bedenlerini dövdürdüm Kale içindekilerin başına kıyamet alametleri gibi ateş yağınca, muharebe etmekten bile aciz kalarak sersemlediler Askerlerim hiç telaşsız hücum ederek kale burçlarına çıkıp İslam bayrağını diktiler İkindiye yakın fetih tamamlanarak kötülerin başı kesildi Kale içindeki ehli İslam malum olduğundan, dinsizlerden temizlendi Kale beyi ve dizdarlar tayin edildi” Yavuz Sultan Selimin kaleyi ele geçirdikten sonra buraya koydurduğu kitabe günümüze ulaşamamıştırBu kitabenin Kemahdaki bir evin duvarında bulunduğu ve köşe taşı olarak kullanıldığı söylenmektedir Evliya Çelebi de Kemah Kalesi için şunları yazmıştır: “Kale eski kayserlerden biri tarafından yaptırılmıştır Sonra Uzun Hasanın eline geçmiş ve Timur muhasarasına uğramışsa da dayanmıştır Sonra 1Selim şehzadeliği sırasında Trabzonda iken bir yolunu bularak bu kaleyi fethedip içine asker koymuştur Sonraları Şah İsmail isyan ederek bu kaleyi ele geçirmiştir Sonra Sultan Selim tahta geçince ilkönce Aceme savaş açmış,kalabalık bir askerle Anadolu içinden gelip Kemah kalesini kuşatmış ve fethetmiştir Kalenin Yapısı:Beşgen şeklinde, Şeddadi tarzda yapılmış büyük süslü ve güzel bir kaledir Burç ve duvarları büyük taşlarla yapılmıştır Erzurum sınırında eşi benzeri yoktur Ama Fırat nehrine aşırı havalesi vardır amma ondan zarar gelmez Kıbleye bakan bir kapısıyla ondan içeri iki kat kapısı vardır Üçü de değerli taşlarla bezenmiş, dayanıklı demir kapılardır İlk kapının iç yüzünde sağ ve solda ikişer tunç top vardır Boyları 27şer karış olup, üç kantar ağırlığında gülle atarlar Tuhaftır ki, böyle ağır, acayip, kalkıp inmesi zor topları, bu yalçın kaya üzerine nasıl çıkarıp da koymuşlar? İçerdeki padişah katının kapısı üzerinde bir pehlivan gürzü (eskiden silah olarak kullanılan uzun saplı, büyük demir topuz) bir ok ve Hz Alinin yayı asılmıştır İç kalede toprak örtülü 600 kadar ev vardır; dar alanda yapılmış bağsız bahçesiz evlerdir İçerisinde Kara Yakupoğlunun, İbrahim Çelebinin evlerinden başka bahçeli ev yoktur Kale içinde kullanılmaz boş arazi çoktur Hatta boş olan yerlerde 5 buğday ambarı var İçi Selim Handan beri pirinç çeltiği ve darıyla doludur Gören,bugün harmandan getirilmiş sanır Kuşatmada asker bununla idare ederdi Bu iç kalede 11 mihrap vardır Üçü camidir Kale kapısından sonraki Bey Cami çok büyük ve eski tarzdadır Bir kagir minaresi vardır Bunun dışındakiler tahta minareli olup diğerleri minaresiz mescitlerdir Kalenin kuzeyinde Şehitler kalesi üstünde büyük küçük 32 adet top vardır Kapının aşağısından ta nehre kadar inen kayadan kesme su yolu vardır Kuşatmada oradan su alıp susuzluğu giderirler Aşağıdaki birbirine yakın üç su sarnıcı vardır Birisi ab-ı hayat , biri güherçileli su, diğeri tuzlu sudur Bu şehrin de güzelleri dünya güzelleridir” Pekeriç Kalesi (Tercan) Erzincanın Tercan ilçesi Çadırkaya beldesinde bulunan Pekeriç kalesi, yaklaşık 100 m yüksekliğinde doğal bir kayadan meydana gelmiştir Kayaların oyulması ile odalar, merdivenler ve sarnıçlar yapılmıştır Kaleye ait surlardan günümüze çok az kalıntı gelebilmiştir Ancak günümüze gelebilen kalıntılar kalenin tarihi konusunda aydınlatıcı bir bilgi veremediğinden ötürü tarihleme yapılamamaktadır Gözetleme Kulesi (Kemah) Erzincan Kemah ilçesinde, Fırat Nehrinin solundaki dik bir kayalığın ucunda bulunan bu kule, gözetleme kulesi olarak yapılmıştır Aynı zamanda bu kulenin yanındaki karayolu yapılmadan önce buradaki yoldan geçenlerden Bac (geçiş ücreti) alındığı yer olarak da nitelendirilmiştir Kitabesi bulunmayan bu kulenin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir Mimari üslubundan kulenin XII-XIII Yüzyıllarda, Selçuklular döneminden kaldığı sanılmaktadır Kule sekizgen planlı olup, kesme taştan iki katlıdır Birinci katın üzerinde rölyefli kalın bir silme bulunmaktadır Kuzey yönünde silmelerle çevrili olan kule kapısı sivri kemerlidir Kulenin ikinci katında biri güneydeki Kemaha ve yola, diğeri de batıda Fırata yönelik iki penceresi bulunmaktadır Gözetleme kulesi oldukça sade bir yapıdır ve geç devirlerde de onarılmıştır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Kiliseleri Taşdibi Kilisesi (Kemah) Erzincan Kemah ilçesinin kuzeyinde, Karasunun kıyısında bulunan kayalıklar üzerinde, kayaların oyulması ile yapılmıştır Bu yöredeki kiliselerin en eskilerinden biri olup, Hıristiyanlığın ilk yayıldığı döneme tarihlendirilmektedir Kilisenin bulunduğu mağaranın ön kısmına taşların oyulması ile yarım bir kubbe yapılmış ve buna eklenen bölümlerle de bir bütünlük kazandırılmıştır Orta Çağın sonlarına doğru yıkılmış olan bu kilise Ermeniler tarafından onarılmıştır Günümüzde harap bir durumda olan ancak, duvarları hala sağlam olan duvarlarında Hzİsa, Hzİsa ve Aziz Yuhannesin freskleri görülmektedir Meryem Ana Kilisesi (Kemah) Erzincan Kemah ilçesinde Koruyolu Köyünde bulunan kilisenin yazıtı bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir Büyük olasılıkla XIXyüzyılda yapılmış Ermeni kilisesidir Harap bir durumda olan kilise moloz taş ve tuğladan yapılmıştır İsa Voriç Kilisesi (Çamlı Manastır-Çangili Vang) (Kemah) Erzincan Kemah İlçesi Gökkaya Köyü yakınlarında, Karadağ Yaylasında bulunan Ermeni manastırına ait bir kilisedir Günümüze harap ve çok yıkık olan kalıntıları gelmiştir Kilise moloz taş ve tuğladan yapılmıştır Kadıköy Kilisesi (Refahiye) Erzincan Refahiye ilçesinde bulunan kilisenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemekle beraber XIXyüzyıla ait olduğu sanılmaktadır Kilise kesme taştan yapılmış olup, giriş kapısındaki bezemeleri ile dikkati çekmektedir Buradaki sövelerde kabartma motifler ve bir de Haç motifi bulunmaktadır Dikdörtgen planlı yapının içerisinde duvarları süsleyen dini resimler görülmektedir Ayrıca apsidin önünde de güzel bir işçiliği olan ahşap bir pano bulunmaktadır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Kervansarayı Mama Hatun Kervansarayı (Tercan) Erzincan Tercan ilçesinde Mama Hatun Kümbetinden 30 muzağında Mama Hatun Kervansarayı bulunmaktadır Kervansaray XIIyüzyılın sonları veya XIIIyüzyılın başlarında yapılmıştır Osmanlı döneminde yapılmış han plan tipindedir Kervansarayın mimarı bilinmemekle beraber kümbeti yapan Ahlatlı Ebun-Nema bin Mufaddalıın eseri olması kuvvetle muhtemeldir Bunun de nedeni değişik zamanlarda yapılan onarımlarda orijinal özelliğini yitirmiş oluşudur Kare planlı kervansaray 5100x5100 m ölçüsündedir Sarı renkte kesme taştan yapılmış olan kervansarayın dört köşesine silindirik kuleler, cephelere de yarım silindirik kuleler ve payandalar yerleştirilmiştir Buradaki kule ve payandalar on altı adettir Doğu cephesinin ortasına dışarıya taşkın bir giriş portali yerleştirilmiştir Bu portalin iki yanına birer sütunçe ve birer niş yerleştirilmiştir Portalin basık kemerli kapısından kısa bir koridora oradan da geniş ve yamuk biçimli bir avluya geçilmektedir Koridorun iki yanında tonoz örtülü dikdörtgen odalar bulunmaktadır Avlunun kuzey ve güney kenarlarında beşer oda ve bir eyvan bulunmaktadır Batı yönünde ise ortadaki daha büyük olmak üzere sivri kemerli tonoz örtülü üç eyvan ve bunların etrafında dikdörtgen birer mekan daha vardır Avlunun kuzey ve güney kısımlarına duvar uzunluğunda ahır bölümleri yerleştirilmiştir Bunlar sivri kemerlidir ve üzerleri tonozla örtülüdür |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Anıtları Bahattin Paşa Anıtı (Refaiye) Erzincan, Refaiye ilçesinde Bahattin Paşa Köprüsünün yanı başında Bahattin Paşa Anıtı bulunmaktadır Bu anıt Ruslarla yapılan Karadağ Savaşında 31 Ağustos l916da şehit olan 30Tümen Komutanı Bahattin Paşa adına l916da Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa tarafından dikilmiştir Anıt 175 m yüksekliğinde iki parçadan oluşan bir sütun halindedir Anıtın bir yüzünde “Otuzuncu Fırka Komutanı Şehid-i Muhterem Bahattin Paşa Köprüsü Birinci Kafkas Kolordusu İstihkâm taburu tarafından inşa edilmiştir” yazılıdır Bahattin Paşa şehit olduktan sonra paşalığa yükseltilmiştir Mezarı Refaiyede Merkez Camisinin avlusundadır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Müzeleri Erzincan Müzesi (Merkez) Erzincan Müzesi, Kültür Bakanlığı yönetiminde l986 yılında kurulmuştur Müze ilk kuruluşunda İl Halk Kütüphanesi ile aynı binayı paylaşmış, daha sonra yapılan Erzincan 75Yıl Kültür Merkezine taşınmıştır Müzede yöreden toplanmış arkeolojik ve etnoğrafik eserler teşhir edilmektedir Bu nedenle de arkeoloji ve etnoğrafya bölümlerinden meydana gelmiştir Tarih öncesi çağlara ait çeşitli pişmiş toprak, mermer ve maden eserler, sikkeler müzenin arkeoloji bölümünü oluşturmuştur Bunların yanı sıra Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Mengücekoğulları dönemlerine tarihlenen taş eserler, özellikle koyun ve koç heykelleri, çeşitli dönemlere tarihlenen mezar taşları onları tamamlmaktadır Müzenin etnoğrafya bölümünde de yöresel giysiler, çeşitli düz yayğılar, halı ve kilim örnekleri, kesici ve ateşli silahlar bulunmaktadır Atatürk Mahallesi 75YılKültür merkezi Tel/faks (0446) 214 80 21 Kemaliye Ocak Köyü Müzesi (Kemaliye) Erzincan Kemaliye ilçesi Ocak Köyünde Mustafa Gürerin kişisel çabaları ile 1994 yılında kurulan müze Ocak Köyüne armağan edilmiştir Müze iki katlı tarihi bir binada hizmet vermektedir Bu yapının ne zaman yapıldığı konusunda bilgi bulunmamaktadır Kesme taştan yapılmış olan geniş kemerlerin cephesini süslediği yapının içerisi ahşap döşemelidir Binanın Fırata bakan arka cephesinde daha çok ahşap malzemeye yer verilmiştir Bu bina 1915 yılında kurulan Türk Halı şirketine tahsis edilmiş ve uzun yıllar tarafından bu şirket tarafından kullanılmıştır Türk halı sanatı yönünden önemli bir bölümü oluşturan Eğin Halıları burada dokunmuştur Ancak halıcılık yönünden yaşanan sıkıntı ve göçlerden ötürü şirket kapanmıştır Bundan sonra binanın alt katı ceza ve tutukevi olarak kullanılmış, 1990 yılında terk edilmiş ve kendi haline bırakılmıştır Kemaliyelilerin maddi olanakları ve kaymakamlığın katkıları ile 1999 yılında bina restore edilmiştir Restorasyon sonrası binanın alt katı kafeterya ve Kemaliyede bulunan Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulunun halıcılık uygulama atölyesine, orta katı da etnoğrafik eşyaların sergilendiği Etnoğrafya Müzesine dönüştürülmüştür Müzedeki etnoğrafik malzeme, Musafa Gürerin kişisel koleksiyonları ile köy çevresinde toplanan çeşitli objeler müzede teşhir edilmektedir Bunların yanı sıra yöresel kullanım eşyaları, çeşitli giysiler de müzede bulunmaktadır Yöresel etnoğrafik ağırlıklı müzede bağış yoluyla verilmiş çok sayıda kitaplar kitap da bulunmaktadır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Saat Kuleleri Erzincan Askeri Orta Okul Saat Kulesi (Merkez) Erzincan Askeri orta Okul Saat Kulesi, okulun yönetim bölümünün üzerinde bulunuyordu Saat Kulesi Hamidiye Kışlası ile birlikte 1891-1892 yıllarında yapılmıştır Üç katlı olan saat kulesi, alttan yukarıya doğru kare şekilde olup küçülmektedir En üst noktasına da yuvarlak bir küre yerleştirilmiştir Bölümlerin köşeleri duvara bitişik sütunlarla sınırlandırılmıştır Kulenin en üst katının dört köşesine de birer saat kadranı yerleştirilmişti Saat Kulesi Erzincandaki 1939 büyük depreminde yıkılmıştır Dördüncü Ordu Evrak Mahseni Saat Kulesi (Merkez) Erzincanda Evrak Mahseni olan askeri sinema binasının girişi üzerinde bulunan saat kulesi ahşaptan yapılmıştır Askeri Orta Okul Saat Kulesine benzeyen bu saat kulesi iki katlı idi Saat Kulesi 1939daki Erzincan depreminde yıkılmıştır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Melik Gazi Zaviyesi Erzincan Kemah ilçesindeki Melik Gazi Türbesinin yanında Melik Gazi Zaviyesi bulunmaktadır Zaviyenin ne zaman yapıldığını belirten kitabesi bulunmamaktadır Bununla beraber Melik Gazinin yaşadığı dönem dikkate alınacak olunursa zaviyenin XIIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Melik Gazi Zaviyesi kesme taştan dikdörtgen planlı bir yapıdır Kuzey yönünden girilen yapı iki bölümlü olup, üzeri iki kubbe ile örtülmüştür Zaviyenin taşları sökülmüş bu bakımdan da harap bir duruma gelmiştir |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Çeşmeleri Pazaryeri Çeşmesi (Kemah) Erzincan Kemah ilçesinde bulunan Pazaryeri çeşmesi kesme taştan yapılmıştır Çeşmenin kitabe yeri olmasına rağmen kitabesi günümüze ulaşamamıştır Bu bakımdan ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir Silmeli hafif sivri kemer içerisine ayna taşı yerleştirilmiş, bunun iki yanına da su taslarının konulması için iki hücre yapılmıştır Ayrıca silmelerle çeşmeye ikiye ayrılmış görüntüsü verilmiştir Alaaddin Bey Çeşmesi (Kemah) Erzincan Kemah ilçe merkezinde bulunan Alaaddin Bey Çeşmesini 1879 yılında Alaaddin Bey yaptırmıştır XIXyüzyıl özelliklerini taşıyan bir yapıya sahip olan çeşme, ayna taşı hazne ve yalaktan oluşmuştur Çeşme üzerinde batı etkisindeki bezemeler dikkat çekmektedir Hacı Mehmet Bey Çeşmesi (Kemah) Erzincan Kemah ilçe merkezinde, Eski Pazar yerinde bulunan çeşmenin kitabesinden öğrenildiğine göre 1875 yılında Hacı Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır |
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) |
11-04-2012 | #15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erzincan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)Erzincan Sivil Mimari Örnekleri Erzincanda 1939 yılında meydana gelen deprem tarihi yapıların yanı sıra sivil mimarinin de yok olmasına neden olmuştur Bu nedenle yöredeki sivil mimari örnekleri Kemaliye ve Kemahta karşımıza çıkmaktadır Erzincan ve ilçelerindeki sivil mimari örnekleri daha çok taş kullanılmıştır Bunun yanı sıra yöredeki çınar, kavak ve ceviz gibi ağaçlardan yararlanılan ahşap malzeme de kullanılmıştır İlçelerdeki evlerin konumunda arazinin durumu ön planda tutulmuş ve bunlar kademeli olarak birbirlerinin görünümünü bozmayacak şekilde yapılmışlardır Bu evlerin çoğunluğu eğimli araziye yaslanmaktadır Evler iki ve dört katlı olarak düşünülmüştür Birbiri üzerine oturan kesme veya moloz taşlar kireç harçla tutturulmuştur İkinci ve üçüncü katlarda ahşap karkaslara da yer verilmiştir Özellikle evlerin kapı pencere ve dolaplarında ahşap işçiliğinin güzel örnekleri ile karşılaşılmıştır Sivil mimariyi oluşturan evler sokaklara veya bahçelere açılmaktadır Bunların alt katları mutfak, kiler ve depolar taşlık etrafında sıralanmıştır Ahşap merdivenle çıkılan ikinci katlar bir sofa etrafında sıralanmış odalardan oluşmuştur Üst katlar daha çok yatak odası olarak düşünülmüştür Evlerin bazıları çatılı olmasına rağmen çoğunlukla tarımsal ürünlerin kurutulması amacıyla da düz veya toprak damlı olarak da yapılmıştır Erzincandan günümüze gelebilen sivil mimari örneklerinin başında Kemaliye Etnoğrafya Müze binası ile 1219 (1804) tarihli Karslı Tahir Ustanın Çayırlıdaki konağı gelmektedir |
|