Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
artvin, gidilir, içilir, tanıtım, yenir

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



ARTVİN'İN TARİHİ
Artvin Doğu Karadeniz dağlarını derin bir şekilde yaran Çoruh vadisinin sol yamacında 230-110 rakımı arasında,meyilli bir arazide kurulmuştur MÖ2000 yıllarından kalan kalıntılara rastlanmaktadırMÖIXyüzyılda Urartu hakimiyetine girmiş,Iyüzyılda Pontus Krallığına katılmış,Vyüzyılda Bizans egemenliğine geçmiş,646 yıllarında Halife HzOsman döneminde İslam topraklarına katılmış,Bizanslılarla İslam orduları arasında birkaç defa el değiştirmiş,bu değiştirmelerde Artvin nüvezi teşkil edilmiştir
Müslüman ordularının akınlarını gözetlemek için 939 yılında Artvin Livane Kalesi yapılmıştırArtvinde 1068 yılından itibaren Selçuklu hakimiyeti başlamış,daha sonraları Gürcülerin eline geçmiş,tekrar Selçuklu hakimiyetinde Artvin yöresi Azerbaycan Atabegleri idaresinde kalmış,XIIIyüzyılda da Moğol ve İlhanlı istilalarına uğramış,XVyüzyılda Akkoyunlu Osman Bey Çoruh boyların inmiş,Uzun Hasan ise bu toprakları Akkoyunlu hakimiyetine almıştırBölge daha sonra Gürcü istilasına uğrayınca Artvin Beyleri Trabzon Valisi Yavuz Sultan Selimden yardım isteyerek Gürcüleri kovmuşlardır
Kanuni döneminde Erzurum Beylerbeyi Dulkadirli Mehmet Han Yusufeli ve Artvini alarak Livane Sancağı kurup(1536-1537) Erzurum Beylerbeyliğine bağlanmıştır1578de Osmanlı-İran mücadelesi sırasında Osmanlı hakimiyeti sağlanmış,Çıldır eyaleti kurulunca da Artvin buraya bağlanmış,Livane Sancağı da merkez olmuştur XIXyüzyıla kadar Türklerin elinde kalan Artvin iki defa Rus işgaline uğramıştırHaziran 1828 de imzalanan Edirne Muahedesi ile Ahıska Ruslara terk edilince,Çıldır eyaletinin bozulması üzerine Artvin Trabzon eyaletinin Batum sancağına bağlı Livane kazası merkezi olmuştur
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonuna kadar sürmüş,5 Mart 1878 tarihinde imzalanan Ayestefanos antlaşması ile Batum,Kars Ardahan,Eleşkirt,Beyazıt ve Artvin Ruslara savaş tazminatı olarak bırakılmıştırBölge halkını yıldıramayacağını anlayan Ruslar,3 Mart 1918 tarihinde yapılan Brest Litavsk barışı ile halk oylaması sonucu %99dan fazlası Türk hakimiyetini istemeleri neticesi Artvin savaşsız olarak Türklere bırakılmıştırIDünya savaşı sonuna kadar işgalde bulunan Artvin halkı 1914 Kasımında direnişe geçerek Yüzbaşı İsmail Bey komutasında Melo sınır taburu şehir ve çevresini Ruslardan bir süre de olsa temizlemiştir
2 Kasım 1914de 18 Aralık 1917 de imzalanan Erzincan ateşkes anlaşmasıyla Ruslar 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı öncesi sınırlarına çekilmiştirArtvin Osmanluların elinde kalmış,imzalanan Mondros mütarekesi ile Artvin Osmanlıların elinde kalmış,imzalanan Mondros mütarekesi ile Artvin tekrar boşaltılmış,17 Aralık 1918de İngilizler tarafından işgal edilmiş,İngilizler çekilirken de şehir Gürcistana bırakılmıştır
Bu badirelerden sonra Artvin,TBMMHükümetinin yoğun çabalarıyla 7 Mart 1921 sabahı Gürcülerin çekilmesiyle Türk topraklarına dahil edilmiştir Artvin 4,5 ay süreyle Ardahan Sancağına bağlı kalmış,7 Temmuz 1921de Artvin Sancağı kurulmuş,1924de Türkiye İdari Teşkilatı değişikliğiyle vilayet olmuştur1 Haziran 1933 tarihinde Artvin vilayeti kaldırılarak ,merkezi Rize olan Çoruh vilayetine kaza olarak bağlı kalmıştır
4 Ocak 1936da Çoruh vilayeti merkezi Artvin olmuş,20 yıl süreyle kullanılan “Çoruh” adı 1956 yılında “ARTVİN” olarak değiştirilmiştir

ŞAVŞAT



Şavşat, MÖ900-650 yılları arasında Urartu ve Kimmerler, daha sonraları sırasıyla Saka Türkleri, Romalılar ve Sasanilerin egemenliği altına girmiştir
Yavuz Sultan Selimin Trabzon Valiliği sırasında Rize ilinin Osmanlı topraklarına katılması sonrasında, Artvin, Ardanuç, Şavşat ve Borçka çevreleri de Osmanlı topraklarına katılmıştır Yavuz Sultan Selimin Trabzondan ayrılması üzerine Şavşat, Ardanuç , Oltu, Tortum ve Artvin yeniden Osmanlı Devletinden ayrılmışlardır

1829 yılında Ardanuç Sancağına bağlanan, 1877 - 1878 Osmanlı Rus savaşı sonrasında da 13 MART 1878 de imzalanan Berlin Antlaşması ile Batum, Kars ve Ardahan ile birlikte Çarlık Rusyaya bırakılan ilçe, 1879 tarihinde resmen kesinleşen Osmanlı - Rus sınırı ile de Artvin, Ardanuç ve Borçka ile birlikte Anavatandan koparılmıştır Daha sonra 1921 yılında imzalanan Gümrü Anlaşması ile Doğu sınırlarımız çizilmiş oldu
Şavşat ilçesi 27 Şubat 1921 tarihinde Ardahan Sancağına bağlı olmak üzere ilçe haline getirilmiş, 7 Temmuz 1921 tarihinde ise Artvin İline bağlanmıştır
Şavşat, doğuda Ardahan il merkezi ile Hanak İlçesi, kuzeydoğuda Posof İlçesi, güney ve güney batıda Ardanuç, batıda Artvin Merkez ve Borçka İlçesi, kuzeyden de Gürcistan Devleti ile çevrilidir

1317 kilometrekarelik dağlık ve engebeli bir arazi üzerine yayılmış bulunan Şavşat İlçesinin dört yanı yüksek dağlarla çevrilidir 3537 metreye yükselen Karçkal Dağları, ilçenin batı ve kuzeybatı yönünü sınırlandırır Kuzeyde 2250 metre yükseklikteki Sivritepe (Arsiyan) dağları ile 3000 metreyi aşan Cin dağları bulunmaktadır Doğuda Ardahan-Artvin sınırlarını teşkil eden Yanlızçam sinsilesinden 2650 metre yükseklikteki Sahara Dağları, Güneyde ise 3050 Metreyi bulan Karagöl dağları vardır
İlçenin rakımı minimum 950 metre, maksimum ise 1800 metredir İlçe Merkezin rakımı 1100 metredir
Şavşat ilçesi Akarsu bakımından zengindir İlçede çok sayıda buzul gölü bulunmaktadır Göllerin en büyüğü Karagöl dağlarında bulunan ve bu dağa kendi adını veren Karagöl dür Bol miktarda alabalık bulunan gölden sulama amaçlı olarak yaralanılmaktadır Meşeli Köyü orman içi mevkiinde Milli parklar kapsamı içerisinde bulunan ikinci bir karagöl mevcut olup piknik, mesire yeri özelliğine sahiptir Pınarlı köyü yakınlarında Balık Gölü, Arsiyan yaylasında ise Kız Gölü, Boğa Gölü ve Koyun Gölü isminde göller bulunmaktadır

İlçe dahilinde şifalı maden suları mevcuttur Bunlardan Çermik-Çoraklı Köyü sınırları içerisinde bulunan sıcak su kaplıcası romatizmal hastalıklara iyi gelmektedir

İlçede Karadeniz iklimi ile karasal iklim arasında bir geçiş iklimi hakimdir Yüksek rakımlı olan yerlerde kışlar çok uzun sürer Bu bölgelerde kasım ayında başlayan kar yağışları nisan ayı ortalarına kadar sürer

İlçe bitki örtüsü bakımından zengindir Zengin orman alanları mevcut olduğu gibi alçak rakımlı yerlerde her türlü geniş yapraklı ağaçlara da rastlanır

Yüzölçümü 1317 kilometrekare olan İlçenin genel nüfusu 25624 olup, İlçe Merkez Nüfusu 7325 Köylerin Toplam Nüfusu 18299 dur İlçede nüfus artış hızı %o (-) 2309, nüfus yoğunluğu 19 kişidir
İlçenin Merkez Belediyesi ile Meydancık Belde Belediyesi ve 61 köyü bulunmaktadır Köylerde binalar genellikle iki katlı olarak ve ahşaptan yapılmıştır

Ekonomİk Yapı
Şavşat, Artvinin diğer ilçelerinde olduğu gibi engebeli araziye sahip bir ilçedir İlçede, tarımsal arazilerin sınırlı olması, sanayi tesislerinin bulunmaması, başlıca diğer sektörlerin de gelişmemiş olmasının sonucu olarak istihdam olanakları yetersiz kalmaktadır Gelişime uygun potansiyeli bulunan turizm sektörünün ilçe ve il ekonomisine katkısının artırılması amaçlı çalışmalar sürdürülmektedir

İlçe ekonomisi büyük ölçüde tarımsal üretime dayalıdır Tarımsal üretim, ağırlıklı olarak, geleneksel aile tipi işletme yapısı şeklinde görülür İlçe ekonomisinde önemli yeri bulunan hayvancılık, giderek azalan bir trend izlemektedir 61 köyü bulunan ilçede, 16037 adet büyükbaş ve 12535 adet de küçükbaş hayvan bulunmaktadır

Hayvancılık açısından son derece elverişli imkanlara sahip ilçede, hayvancılığın teşvik edilmesi amaçlı çalışmalar sürdürülmekte olup, bu kapsamda yönlendirme ve kamusal destekler sağlanmaktadır

Şavşat büyük ve küçükbaş hayvancılık yanında arıcılık açısından da son derece uygun koşullara sahiptir Arıcılık alanında da üreticilere, kamusal imkanlar dahilinde teşvik ve yönlendirme desteği sağlanmaktadır

Başlangıcında, Çoruh havzasında uygulanan seracılık-örtü altı yetiştiriciliğinin iklim koşullarının uygunluğu ve çiftçilerden gelen talepler üzerine il genelinde yaygınlaşması ile Şavşatta da seracılık faaliyetlerine başlanılmıştır 1997 yılında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Dayanışma Vakfı parasal desteği ile başlatılan seracılık faaliyetleri yaygınlaşmaktadır Bu kapsamda amaçlanan yeni istihdam alanlarının yaratılması, tarımsal üretimde çeşitlilik ve verimin sağlanması hedefine ulaşılmıştır

1317 kilometrekare yüzölçümü bulunan ilçenin tarım arazisi varlığı 175696 dekar, sulu arazisi 54840 dekar, kuru tarım alanı 120856 dekar, mera alanı 364166 dekar, orman alanı 552565 dekar ve kültür dışı arazi de 224573 dekardır İlçenin tarım arazileri genellikle çayır olarak değerlendirilmektedir
İlçede yetiştirilen başlıca ürünler patates, armut, elma, ayva, erik, kiraz, kızılcık ve cevizdir İlçede Tarım kesimi ile Esnaf kesimine kredi sağlayan Ziraat Bankası bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



ARHAVİ

Tarİh, Coğrafİ Yapısı,İdarİ Yapı
1877 yılından sonra Batum ve Gönye havalisinin Rusların eline geçmesinden sonra Arhavi, Trabzon iline bağlı olan Rize Mutasarrıflığına bağlanmıştır Bu tarihlerde Hopa ve Fındıklı ilçeleri bucak olarak Arhavi'ye bağlı iken, 1900 yıllıda Hopa ilçe olmuş, Arhavi de bucak olarak Hopa'ya bağlanmıştır

1936 yılında Hopa ilçesi Artvin'e bağlanınca Arhavi bucağı da Artvin'e ait olmuştur Arhavi, 1 Haziran 1954 yılında tekrar ilçe statüsüne kavuşmuştur

Doğu Karadeniz Dağlarının kuzeyine yerleşmiş olan ilçe, kuzeyden Karadeniz, batıdan Rize iline bağlı Fındıklı ilçesi, doğudan Hopa ilçesi, güneyden kısmen Murgul ve Yusufeli ilçeleri ile çevrilidir

Yüzölçümü 314 kilometrekare olan ilçe, Kamilet ve Derecik olmak üzere 2 vadi üzerinde kuruludur Arhavi, 1 belediye (ilçe), 30 köy ve 7 mahalleden oluşmaktadır İlçenin genel olarak arazi yapısı engebeli ve dağlıktır İlçe merkezi, köylerin aksine gerek iskana gerekse tarıma elverişli düz bir araziye sahiptir

Doğu Karadeniz Bölgesinin tipik dağlık yapısının hakim olduğu ilçede, 3000 metreye yaklaşan zirvelere sahip olan dağlar (Çatalkaya-2985 m, Koyunyayla-2292 m, Mete-2142 m, Dikme-2068 m) bulunmaktadır

Deniz kıyısından 3000 Mye çıkan dağlık yapıdan beslenen debisi ve akışı düzensiz bir çok derecikten beslenen ve yaklaşık 35 kilometre uzunluğundaki Arhavi (Kapisre) deresi ilçede mevcut tek akarsudur

İlçede, yaylalar üzerinde irili ufaklı çok sayıda buzul gölü bulunmaktadır Bunların başlıcaları; Nogadid, Sarıgöl, Alacagöl, Büyük Agara, Küçük Agara ve karagöllerdir

İlçede tipik doğu karadeniz iklimi hakimdir Yazları ılık, kışları serin geçmektedir Her mevsimde yağış görülen ilçede nem oranı yüksektir İklim şartları çay, fındık, mısır ve turunçgil yetiştiriciliğine elverişlidir

Arhavi, diğer ilçelere göre nüfusu artan, dışa az göç veren yerleşim birimlerindendir 1990 yılı sayım sonuçlarına göre nüfusu 18351 olan ilçenin 2000 yılı sayım sonuçlarına göre köy nüfusu 5278, merkez nüfusu 14069 olmak üzere toplam 19347dır İlçenin nüfus artış hızı (1990-2000sayım yıllarına göre) %o 529 kişi, nüfus yoğunluğu ise 65 kişidir

Ekonomİk Yapı
İlçe ekonomisi genellikle çay tarımına ve kısmen de fındık üretimine dayalıdır İlçe genelindeki işlenebilir tarım arazisi yaklaşık olarak toplam 48000 dekardır Bu alanın 30000 dekarı çaylık, 9000 dekarı fındıklık, 7000 dekarı da mısır ve diğer kalan kısmı ise sebze ve meyve alanıdır Bu tarımsal faaliyetlerden yaş çay üretimi 21500 ton, kuru çay üretimi 3870 ton tahmini fındık üretimi de 800 tondur

Arhavide, alternatif ürün alanında kivi üretiminde önemli bir gelişim sağlanmıştır 1990-2002 yılları arasında çiftçilere yaklaşık 20 bin adet kivi omcası dağıtılmış ve 400 dekarlık bir alanda üretim gerçekleştirilmiştir İlçede, 1999-2002 yıllarında yıllık ortalama 50 ton kivi üretimi gerçekleştirilmiştir

İlçede ticari anlamda hayvancılık gelişmemiştir Aile ihtiyacının karşılanması ve kısmen de pazara sunma amaçlı küçük ve büyükbaş hayvancılık mevcuttur

Arıcılık ilçede oldukça gelişmiştir Büyük çoğunluğu gezgin olan 200 civarında belgeli arıcı mevcuttur İlçe, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca kafkas ırkı arı yetiştiriciliği açısından “izole bölge” kapsamına alınmıştır

İlçe yüzölçümünün yarısından fazlası ormanlıktır Orman İşletme Müdürlüğü kayıtlarına göre 30882 hektar genel sahanın 17450 hektarı ormanlık alandır Köylerin 20 adedi orman içi veya orman kenarı köyü özelliğini taşımaktadır Yaygın ağaç türleri ise kayın, kızılağaç ve kestanedir

İlçede ikisi çay fabrikası biri çimentolu yonga levha (BEYOPAN ), biri de ARSAN Silah fabrikası olmak üzere 4 adet sanayi tesisi mevcuttur Bu tesislerde, yıllara göre değişmekle birlikte ortalama 850-900 civarında daimi veya geçici personel istihdamı sağlamaktadır

İlçede, kooperatifçilik oldukça gelişmiştir Mevcut kooperatiflerin 5 adedi tarımsal amaçlı, 6 adedi ticari amaçlıdır

Arhavi Ticaret ve Sanayi odasına kayıtlı 13 anonim şirket, 117 limited şirket, 6 kollektif şirket ile 22 kooperatif ve 180 adet de şahıs üye mevcuttur Esnaf ve Sanatkarlar Odası üye sayısı 656, Çay Ekiciler Kooperatifi üye sayısı ise 3814 dür

İlçede 3 adet banka şubesi bulunmaktadır

Yapımı sürdürülen 100 işyeri kapasiteli Arhavi küçük Sanayi Sitesinin İlçe ekonomisine kazandırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



ARDANUÇ



İlçede, MÖVIII yüzyılda sırasıyla Urartular, Sakalar ve İskit Türkleri, MS 75ten sonra ise eski Oğuz kollarından olan Hazarlar, Barseller ve Bağratlılar yerleşmişlerdir İlçe, 810 yıllarında Gürcü egemenliğine girmiştir Anadolu Selçuklularının akınları sırasında yöreye Türklerin yerleştikleri görülür Uzun yıllar Selçukluların yönetiminde kalan Ardanuç, Moğol istilası sonrasında Moğolluların hakimiyetine girmiştir İlçe, daha sonra sırası ile Timur, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve İran Safavi devletlerinin hakimiyetinde kalmıştır

Kanuni Sultan Süleyman zamanında Erzurum Beylerbeyi İskender Paşa 1551de Ardanuçu fethederek Osmanlılara katmış ve Osmanlıların ilk Ardanuç sancağını kurmuştur 93 Harbi olarak anılan Osmanlı-Rus savaşı sonunda yapılan antlaşma ile Rusya ya bırakılan İlçe, Birinci Dünya Savaşı sırasında yapılan halk oylaması sonucu tekrar Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır

Mondros Mütarekesinden sonra Ardanuç, önce İngilizlerin sonra Gürcülerin istilasına uğramış, Gümrü Antlaşması ile 7 MART 1921de de Türkiye ye katılmış ve bugünkü Misak-ı Milli sınırları içinde yerini almıştır 1945 yılına kadar Artvin e bağlı bir bucak olan Ardanuç aynı yıl İlçe olmuştur

Yüzölçümü 969 kilometrekare olan İlçe; kuzeyde Şavşat, güneyde Yusufeli ve Erzurumun Olur İlçeleri, doğu Ardahan, batıda ise Artvin Merkez İlçe ile komşudur Coğrafi bakımdan kırık bir arazi yapısına sahip olan Ardanuçun rakımı 500 Metre olup, tipik karasal iklime sahiptir İlçe merkezi, Kürdevan Yanlızçam ve Horosan dağları ile çevrilidir İlçe merkezinden, Bulanık, Horhot ve Ekşinar çaylarının beslediği Ardanuç Deresi geçmektedir

İlçenin yüzölçümünün 468 kilometrekaresi tarım arazisi, 311 kilometrekaresi Orman alanı, 149 kilometrekaresi ise dağlık ve kayalık araziden oluşmaktadır

Ardanuç, il genelinde mevcut dışa göç sorununu yaşayan bir ilçelerden biridir Toplam nüfusu 14477 olan Ardanuçun merkez nüfusu 5278, köy nüfusu ise 9199dur Nüfus yoğunluğu 15 kişi olan ilçenin (1990-2000 yıllarına göre) yıllık nüfus artış hızı %o (-) 2056dır

Ardanuçun İl merkezine uzaklığı 39 kmdir İlçe merkezinden geçen ancak karayolları standartlarında olmayan Ardanuç-Ardahan yolunun yapım çalışmaları devam etmektedir

İlçenin 49 adet köy ve 1 merkez belediyesi bulunmaktadır Köyler dağınık yerleşime sahiptir

Ekonomİk Durum
İlçe ekonomisi büyük oranda tarıma dayalıdır İlçe halkının başlıca gelir kaynakları tarımsal üretim, hayvancılık ve mevsimlik iş olan orman işçiliğidir İlçede sanayi tesisi olarak Orman Genel Müdürlüğüne ait (ORÜS) ve özelleştirme kapsamında olan 1 adet kereste fabrikası bulunmaktadır Büyük sanayi tesisi bulunmayan ilçede, marangoz, demirci ve oto tamircileri gibi küçük çaplı işyerleri bulunmaktadır

İlçenin en önemli gelir kaynağı hayvancılıktır Artvinde hayvancılığın en gelişmiş olduğu ilçe Ardanuçtur Büyük ve küçükbaş hayvancılığın yaygın olduğu ilçenin en önemli yaylası olan Bilbilan Yaylasında yaz aylarında devamlı, cumartesi günleri ise büyük çapta olmak üzere hayvan pazarı kurulmaktadır

İlçede yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, arpa, patates, fasulye, mısır, domates, zeytin, elma, kızılcık, ceviz, üzüm ve armuttur Kamusal imkanlarla da desteklenen arıcılık, yaylacılık kültürünün yaygın olduğu ilçede önemli gelir kaynaklarındandır İlçede, son yıllarda örtü altı yetiştiriciliği-seracılık da yaygınlaşmaktadır

İlçede; Bulanık köyündeki Rabat Kilisesi, Adakale köyündeki Gevhernik Kalesi, Ferhatlı köyündeki Ferhatlı Kalesi ile Artvin-Ardanuç yolu üzerinde bulunan Cehennem Deresi Kanyonu yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken ve turistik değeri olan yerlerdir

BORÇKA



Artvin ve Borçkanın da içinde bulunduğu bölgeye ilk yerlerşenlerin Orta Asyadan gelen “HURRİLER” olduğu yazılı kaynakların incelenmesinden anlaşılmaktadır MÖ 2000 yılından başlayarak Hurilerin yöreyi de içine alan geniş bir bölgede devlet kurdukları bilinmektedir Daha sonra Urartuların Hitit İmparatorluğunun yıkılması ile Borçka yöresine kadar yayıldıkları, MÖ 720-714 yılları arasında Kimmerler, MÖ 655de Sakalar daha sonra da Arsaklıların egemenlik kurdukları çeşitli kaynaklarda yer almaktadır

MS 576 Yılından itibaren bölgeye Bizanslılar hakim oldular Halife Osman döneminde İslam Ordusu, 645 yılında Bizans ordusunu yenerek bu bölgeye hakim olmuştur Sonraları Emeviler, Hazar Türkleri ve Bagratlılar bölgeye hakim olmuştur

Büyük Selçuklu Devletinin kurulmasından sonra Artvin, Borçka, Şavşat, Yusufeli ve Ardanuç Selçuklu topraklarına katıldı(l063)Sonraları bölge Moğolların egemenligine girdi

Borçka ve çevresi Yavuz Sultan Selimin Trabzon Valiliği döneminde Osmanlı egemenliğine girdi 1877-78 Osmanlı – Rus Harbinden sonra Kars, Ardahan, Artvin ve Batum ile birlikte Borçka da Anadoludan koparılarak Rus yönetimine bırakıldı Bu tarihten sonra Borçka ve çevresi sık sık savaşlara sahne olmuştur

30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Antlaşmasından hemen sonra Batum, Artvin, Borçka ve çevresi İngilizlerce işgal edilmiş, İngilizlerin ayrılmasından sonra da bölgeye Gürcüler girmiştir Gürcülerin hakimiyeti 9 Şubat l921 yılına kadar sürdü TBMM ultimatonu ile Gürcüler bölgeyi terketmiş, 7 Mart 1921 yılında Borçka, Artvin ve çevresi kesin olarak Anayurda kavuşmuş oldu

Borçka İlçesi 7 Temmuz l921 tarihinde ilçe olmuş, 26 Haziran l926 tarih ve 877 sayılı kanunla da Bucak haline getirilmiş, 28 Mayıs l928 tarih ve 1288 sayılı kanunla da yeniden İlçe statüsüne kavuşturulmuştur

İlçe, Karadeniz bölgesinin doğu ucunda, Artvin–Hopa Yolu üzerinde Çoruh Nehrinin kıyısında şirin bir yerleşim yeridir Yalçın ve geçit vermeyen karlı dağların, gür ormanların, yatakları derin ve hırçın akarsuların yarattığı eşsiz güzelliğe sahip olan Borçkanın İl Merkezine uzaklığı 32 Km dir

Batısı Hopa, güneyi Artvin ve Murgul, doğusu Şavşat, kuzeyi ise Gürcistan Cumhuriyeti toprakları ile sınır oluşturan ilçenin denizden uzaklığı 36 kilometre ve rakımı 125 mdir

İlçe topraklarının büyük bir bölümünü sarp ve geçit vermeyen dağlar kaplamıştır Çoruh vadisi bu dağlık bölgeyi ikiye ayırmıştır Dağlar, çoğu yerde geniş vadi oluşumların olanak vermeyecek şekilde yüksektir Söz konusu özellik tarıma elverişli toprakların geniş alanlara yayılmasını da engellemiştir İlçede ovalık alan bulunmamaktadır

İlçe topraklarının büyük bir bölümünü Doğu Karadeniz sıra dağlarının doğu uzantısı kaplar İlçenin doğusunda Çoruh vadisinin kuzeyinde yer alan en önemli kabartı “Karçal Dağı”dır (3414 m) Çoruh vadisinin güneyde yer alan “Balıklı Dağı Cankurtaran Geçidi “ ile geçit verir Bu dağların uzantısı olarak yer alan irili ufaklı tepeler İlçe topraklarının engebeli görünümünü sağlar

Dağ ve tepeleri ayıran derin vadiler, debi ve rejimi yüksek olan akarsu yataklarını oluşturur İlçenin büyük vadisinde akan Çoruh Nehri, Artvin topraklarına Erzurum sınırlarından girer, Borçkada Murgul, İçkale, Deviskel derelerini ve nihayet Aralık, Karşıköy ve Güreşen derelerini alarak Muratlı Köyüne geçer ve Gürcistan Cumhuriyeti sınırlarına girerek yurdu terk eder

İlçenin önemli gölü Aralık Köyü yakınlarında bulunan “Karagöl”dür Çevresi ormanlık olup, eşsiz doğal güzelliğe sahiptir Alanı 50000 m2dir Karçal dağları eteklerinde bulunan “Yıldız Gölü“ ilçenin ikinci gölünü oluşturur

Borçka İlçesinde Karadeniz iklimi hakimdir Yaz ve kış mevsimlerinde bol yağış ve ılık hava egemendir

Bitki örtüsünü ağaçlar ve meralar teşkil eder Meralar daha çok vadi tabanlarındadır Dağların vadiye bakan yamaçları Ladin, köknar, çam ağaçlarının oluşturduğu “orman denizi” ile süslenmiştir Yüksek kesimlerde ise bu ağaçlara meşe, kestane, kızılağaç gibi yapraklılar karışır Orman gülleri, orman altı bitkileri ve eğreltiler ormanlık alanlarda dikkati çeker Tarıma elverişli arazinin az olması, ormanların tahribine neden olmuştur Yöre ormanlarının çevre ve yurt ekonomisine katkısı büyüktür

İlçenin 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı verilerine göre toplan nüfusu 27654dür İlçe merkezinin nüfusu 9008, köy nüfusu ise 18646 kişidir

Köylerin doğal yapısı, yaşam şartlarını zorlaştırdığından kırsal alanlardan şehir merkezlerine ve genellikle il dışına sürekli göç olgusu görülür

İlçeye bağlı 1 Belediye, 4 Mahalle ve 36 köy vardır İlçe merkezinde toplu yerleşim olmasına karşın, köylerde arazi yapısının dağlık olması nedeniyle dağınık yerleşim hakimdir

Tarımsal nüfusun çoğunluğu çay, fındık, tütün ve orman ürünleriyle iştigal etmektedir

İlçede kamuya ait 1 ve özel sektöre ait 2 çay fabrikası bulunmaktadır

Ekonomİk Durum
İlçede yaygın olan çay ve fındık üretimi yöre insanın en önemli gelir kaynaklarını oluşturmaktadır 1984 yılında hizmete açılan Muratlı Çay Fabrikası, çevre köylerde üretilen çay ürününü işlemektedir 2002 yılı içerisinde 18379 dekar alanda 4008 yaş çay üreticisinden 13507 ton yaş çay alımı yapılarak 2015 ton kuru çay üretimi gerçekleştirilmiştir İşletmede 620 kişilik istihdam olanağı sağlanmaktadır Zengin orman varlığının bulunduğu ilçede 17 marangoz atölyesi bulunmakta olup, bu atölyelerde genellkle 3 kişi çalışmaktadır Tarımsal Kalkındırma kooperatiflerine ait 4 adet orman ürünlerini işleyen ve özel sektöre ait tesis bulunmaktadır Yöre insanının önemli gelir kaynakları arasında orman ürünleri istihsali de bulunmaktadır

İlçede hayvancılığın ekonomik yaşantıdaki payı azdır 2002 yılı itibari ile 10760 büyükbaş ve 3453 küçükbaş hayvan bulunmaktadır Hayvancılık tamamen iç tüketime yöneliktir Orman köylerinde arıcılık yaygındır İlçede 10711 adet fenni kovan 2080 adet karakovan mevcut olup, yıllık ortalama 255 ton bal üretimi sağlanmaktadır İlçede 2 alabalık üretim tesisi bulunmaktadır

Borçka turizm değeri olan doğal ve tarihi zenginliklere sahip olmasına karşın, ilçede turizm sektörü yeterince gelişmemiştir

İlçe Karçal Dağlarının eteklerini kaplayan geniş yaylalar (Karçal Yaylaları, Küçük Yayla), irili ufaklı tepeler (Vergetil Sırtı), soğuk suları (soğuk su, beyaz su), dere ve gölleri (Karagöl,Yıldız Gölü) ile doyumsuz manzaralar arz eder

Aralık Köyü sınırları içerisinde bulunan Karagöl, “orman denizi” içerisinde kapkara deniz görünümlü, alabalığı, buz gibi soğuk suyu ve eşsiz manzarası ile önemli bir kamp yeridir İlçe, balıkçılık (Alabalık) ve av turizmi (Ayı,Domuz , Çakal, Tilki, Kurt, Dağ Keçisi, Vaşak vb ) açısından zengin bir potansiyele sahiptir

İlçenin doğusunda bulunan Karçal dağları dağ turizmine oldukça musaittir Dağcılar için bir cennet sayılabilecek Karçal dağları (3400 m), eşşiz güzellikteki manzaraları, buzulları, buzul devrinden kalma irili ufaklı gölleri, buzulların erimesinden doğan dereleri, tarihi kemer köprüleri ve yaylaları ile zengin bir turizm potansiyeline sahiptir

İlçede 22si Tarımsal Kalkınma, 1i Motorlu Taşıyıcılar, 1i Minibüsçüler, 1i Esnaf ve Kefalet, 1i Konut ve 1 Damperli Kamyoncular Kooperatifi olmak üzere 27 kooperatif bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Hopa

1490-1512 yıllarında Yavuz Sultan Selimin Trabzon Valiliği sırasında Osmanlı Devletine katılmıştır1509 yılında bugünkü sınırlar dışında Gönye kalesinin fethi ve Sancak haline getirilmesi ile Hopa bu Sancağa bağlanmıştırLala Mustafa Paşa tarafından 1578 yılında fetih sonucu Merkezi Ahıska olmak üzere Çıldır Eyaletinin kurulması ile bu eyalete bağlanan ilçe, 1829 yılında Çarlık Rusyası ile imzalanan Edirne Antlaşması sonucu Ahıskanın bu ülkeye verilmesi sonrasında Trabzon eyaletinin bir sancağı olan Batuma bağlanmıştır

1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonucunda Kars ve Ardahanla birlikte Hopa, Kemalpaşa bucağına kadar, Batum dahil olmak üzere Ruslara bırakılınca, İlçe Rize Sancağına bağlanmıştır İlçe, 1915 yılında Ruslar tarafından işgal edilmiştir 31 Mart 1917 tarihli Brest-Litovsk Antlaşması ile Hopa Milli Sınırlarımıza dahil olmuştur

Hopa 1936 yılına kadar Rize İline bağlı iken bu tarihten sonra Artvin iline bağlanmıştır

Hopa, Doğu Karadeniz Bölgesinin doğu bölümünde yer alır İlçenin doğusunda Gürcistan Cumhuriyeti, batısında Arhavi, güneyinde Borçka ve kuzeyinde Karadeniz bulunmaktadır

İlçenin Gürcistan Cumhuriyetine geçişin sağlandığı Sarp Sınır Kapısına uzaklığı 18 km, İl Merkezine uzaklığı ise 65 kmdir Hopa, Trabzon-Rize-Artvin-Ardahan-Kars-Erzurum ve Gürcistan Cumhuriyetini birbirine bağlayan uluslararası karayolu üzerinde bir kavşak konumundadır

Hopa, il genelinde nüfus artış hızı (1990-2000e göre) %o 543 ile en yüksek olan ilçe konumundadır İlçenin toplam nüfusu 32584dür İlçe merkezi nüfusu 15445, köy nüfusu ise 17139dur Belde belediyesi olan Kemalpaşanın nüfusu 4238dir İlçenin yüzölçümü 289 kilometrekare, nüfus yoğunluğu ise 154 kişidir

İlçenin merkez ve Kemalpaşa Belde Belediyesi ile 29 köyü bulunmaktadır Hopa, özellikle kırsal alan Karadeniz Bölgesinin tipik yerleşim özelliği olan dağınık yerleşim özelliklerini taşımaktadır

Ekonomİk Yapı

İlçenin işlenebilir tarım arazilerinde, iklim yapısına uygun olan çay, fındık,turunçgiller, kivi, kara üzüm yetiştiriciliği yapılmaktadırİlçenin arazi yapısı makineli tarımın yapılması açısından son derece sınırlı imkan tanımaktadır İlçe genelinde üretilen başlıca ürünleri; çay, fındık, mısır, kivi, sebze, turunçgillerdir

İlçe genelinde ticari anlamda hayvancılık gelişmiş değildir Büyük ve küçükbaş hayvancılık, kümes hayvancılığı, arıcılık genellikle aile tüketimine yönelik olarak yapılmaktadır Balıkçılık ilçe ekonomisinde önemli yere sahiptir

İlçede sanayi tesisi olarak 3 adet çay fabrikası, 1 adet un fabrikası, TEİAŞa ait 1 adet termik santral, KBİAŞye ait Tesis ve POAŞ depo İşletmesi bulunmaktadır İlçe ekonomisinde son derece önemli yeri olan ve her türlü liman hizmetinin verilebileceği altyapıya sahip özel sektör tarafından işletilen Hopa Limanı bulunmaktadır

Hopa Limanı; Doğu Karadenizin doğu sınırında Gürcistan Cumhuriyetine geçişin sağlandığı Sarp Sınır Kapısına 15 kilometre uzaklıkta ve yaklaşık 100000 metrekarelik alan üzerine kuruludur

31081988 tarihinde Sarp Sınır Kapısının açılmasından sonra, sınır ili olarak Artvinin, başta Gürcistan olmak üzere yakın bağımsız devletler topluluğu ülkeleriyle sosyal ve ekonomik ilişkileri önemli bir gelişim seyri izlemiştir

Hopa Gümrükleri Başmüdürlüğü ve bağlantı gümrük müdürlüklerinden gelen-giden yolcu, otomobil, otobüs, tır ve gemi sayılarının son 5 yıla ait bilgileri aşağıdaki tablolarda görüldüğü gibidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Genel Bilgi



Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, Rusya sınırında yer alan Artvin'in güneydoğusunda Kars, güneyinde Erzurum, batısında Rize bulunmaktadır Kuzeydoğusu Rusya, kuzeybatısı da Karadeniz ile sınırlanmıştır Artvin, büyük ölçüde engebeli ve dağlık bir arazide olup, Çoruh Irmağı vadisi geçit vermeyen bu dağları ikiye ayırır Bu vadinin kuzey ve kuzeydoğusunda yüksekliği 3000 myi aşan Doğu Karadeniz sıradağları yer alıp, denize doğru dik sırtlar halinde uzanır Bölgedeki belli başlı dağlar Yalnızçam Dağları, Karçal Dağı'dır Kıyıdan iç bölgelere doğru gidildiğinde arazinin birden yükseldiği görülür Artvin 'de, ova olarak nitelendirilebilecek alanlar, Arhavi ve Hopa kıyı şeridindeki aluvyal düzlükler dışında başka bir düzlüğe rastlanmaz İl sınırları içinde 30'a yakın akarsu vardır Oltu Çayı, Tortum Çayı, Murgul deresi, İçkale Suyu, Deviskel Deresi, Berta Deresi ve Ardanuç Suyu bunların başında gelmektedir Bu akarsulardan Karadenize dökülenler dışında kalanlar Çoruh Nehrinin kollarıdır Ayrıca İlin çeşitli yerlerinde çok sayıda doğal göl vardır Bunlardan; Şavşat ve Borçka İlçelerinde bulunanları doğal güzellik ve turizm açısından en önemlileridir Artvin'in bol yağış alan yüksek dağları orman örtüsü ile kaplıdır İğne yapraklı ağaç türlerinin ağırlık kazandığı bu ormanların orman altı florası ile de dikkat çeker Burada yaşayan çeşitli av hayvanları bölgeyi bir av merkezi haline getirmiştir Ormanların zengin bir bitki örtüsü arıcılık için de elverişli bir ortamı oluşturmuştur İlin yüzölçümü 7436 kilometrekaredir



İlin ekonomisi tatrım ve hayvancılığa dayalıdır Arazinin engebeli yapısı tarım alanlarını sınırlı bir hale getirmiştir Yörede çay, fındık, mısır, portakal, mandalina ve elma gibi ürünler yetiştirilir Hayvancılık daha çok yüksek kesimlerde ve yaylalarda yoğunlaşmıştır En çok sığır ve koyun beslenirse de en önemli ihracat ürünü baldır
Artvin'in eski bir yerleşim yeri olduğu bilinmekle beraber, yörede yeterli araştırma yapılmadığından tarih öncesine ait bilgiler yetersizdir Ancak, çevrede yapılan kazılar ve yol yapımı sırasında ortaya çıkan buluntulardan MÖ3000'lere kadar inen Tunç Çağına ait bazı yerleşme izleri ile karşılaşılmıştır İlk yerleşenlerin kimliği konusunda da yeterli bir bilgimiz bulunmamaktadır Bununla birlikte, Artvin yöresine ilk yerleşenlerin MÖ2000'lerde Orta Asya'dan gelen Hurriler olduğu bilinmektedir
Prof Dr İbrahim Köktenin Kars civarında ve Çıldır Gölünün karşısına yaptığı kazılarda dolmen ve menhir kalıntıları bulunmuştur Prof Kökten,1965te Karsın güneyinde ve Aras nehrinin kuzey kesimindeki Ala Dağın doğu eteğinde Camışlı Köyünün sınırındaki kayalıklarda geyik avcılığı ile ilgili duvar resimleri bulunmuştur 1933 ve 1955 yıllarında Yusufeli ve Şavşat yörelerinde halkın bulduğu bakır baltaların MÖ 3000-4000 yıllarına ait olduğu sanılmaktadır Aynı yörede bulunan tunç baltaların 3000-2000 yıllarına ait oldukları bilinmektedir Artvin ve çevresi tarih öncesi devirleri cilalı taş devrinden başlayarak bakır-tunç demir devri olarak sırası ile yaşamıştır10000-8000 yıllarından kalma cilalı taş çağına ait insan izleri Artvinde de bu çağlarda insanların yaşamış olduğu izlenimini vermektedir Bulunan madeni eşyalar ise tarih öncesi devirlerin sırası ile yaşandığını belgelemektedir



Hitit kralı II Murşit MÖ1360 yıllarında Artvini ele geçirmiştir Hurrilerin soyundan gelen Urartular, başkenti Van olan, geliri tarım-hayvancılık-ticarete dayalı Doğu Anadolu merkezli bir devlet kurmuşlardır Kuzey sınırlarını Artvine kadar genişlettiler Ancak doğudan büyük göçlerle gelen İskitlerin baskısı sonucu yıkılmıştır Artvin bundan sonra Kafkasya'dan gelen İskitlerin egemenliği altında kalmıştır İskitler, Artvini ele geçirerek, askeri üs olarak kullanmaya başlamışlardır
İskitlerden sonra, Arsaklar adı verilen bir sülale Artvine egemen olmuştur Şaman dinine bağlı olan bu sülale MS 350li yıllarda Bizans etkisinde kalarak Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir Böylece Bizans yöreye dini anlamda da hakim olmuştur MS575 yılında Pers Kralı I Darius Bizansa saldırmış, bundan yararlanan Hazar Türküleri Çoruh boylarına egemen olmuşlardır HzOsman döneminde İslam orduları kumandana Mesleme Oğlu Habib, Bizansı yenerek Şavşat-Ardanuç-Artvini ele geçirmiştir Emeviler döneminde Hazarlar ile birleşen Artvin halkı Arap ordularına karşı direnmişse de 786da Abbasi Halifesi Harun Reşit Çoruh bölgesini başkent Bağdata bağlamıştır 853-1023 Artvin'de Bagratlar ve Sac isimli Abbasilere bağlı iki beylik kurulmuştur Bunlardan Sac emirliği yıkılınca Artvin yeniden Bizansın eline geçmiştir 1040 Dandanakan Savaşında Gaznelileri yenen Selçuklular, 1048 Pasinler savaşı ile Artvin sınırına kadar gelmişlerdir Alparslan 1064te Gürcistan seferine çıkarak Çoruh boylarını ele geçirmiş, Alparslanın ölümünden sonra Bizanstan yardım alan Gürcü Kralı Gorgi Artvini tekrar ele geçirmişse de 1081de Melikşaha yenilince, Melikşahın desteği ile Çoruhuda içine alan Erzurum-Bayburt –Kars merkezli Saltukoğlu Beyliği kurulmuştur Bundan böyle Asya'dan gelen Türkler Artvinde yaygınlaşmıştır Büyük Selçuklu Devletinin yıkılışından sonra Artvin bir süre Atabeyliğine bağlanmış, 1263te Kubilay Artvini ele geçirerek bu yöreyi İlhanlı topraklarına katmıştır 1458-1463-1466 yılları arasında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Çoruh boylarına üç sefer düzenlemişse de Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmede Oltukbeli Savaşında yenilince, yöre 1502de Safavilerin eline geçmiştir




Artvin İlinin Osmanlı yönetimine geçtiği evrelere ait belgeler yeterli değildir Bununla beraber, Fatih Sultan Mehmedin Trabzon Rum Devletini yıkarak Karadeniz bölgesinin sahil kıyısını Artvin İlinin kıyı kesiminden itibaren ele geçirdiği bilinmektedir Bu esnada Artvin-Yusufeli-Ardanuç-Borçka Çıldır Atabeyliğinin elinde bulunuyordu Yavuz Sultan Selim Trabzon valisiyken Gürcistana yaptığı seferde Batumun güneybatısında bulunan Güney Kalesini ele geçirmiştir 13 Haziran 1551'de Ardanuç Kalesini de fetheden Erzurum Beylerbeyi İskender Paşa bu bölgeyi de Osmanlı ülkesine katmıştır



Artvin ve çevresi Çıldır eyaleti ile birlikte yaklaşık 250 yıl Osmanlı Devletinin egemenliğinde kalmıştır 1828 Osmanlı Rus savaşı ve savaş sonucu imzalanan Edirne Anlaşması ile Ahıska Osmanlı elinden çıkınca, Osmanlılar Çıldır eyaletinin bir kısmını kaybetmişler, yalnızca Artvin-Borçka-Ardanuç-Şavşat-Yusufeli Osmanlıların elinde kalmıştır
1877-78 (93 Harbi) Osmanlı-Rus savaşı'nda Ruslar Kars-Ardahan-Batumu işgal ettikten sonra Türk topraklarına doğru ilerlemeye başlamışlardır 3 Mart 1878de Osmanlı ile Rusya arasında 29 maddeden oluşan Ayestefanos barışı imzalandıBu antlaşmanın 19 maddesinde yer alan 245207301 altın tazminatını ödemeyen Osmanlı, Kars-Ardahan-Batum topraklarını Rusyaya tazminat karşılığı vermek zorunda kalmıştır Bunun ardından 23 Aralık 1978de Berlin Barışı imzalanmış, buna göre; Kars-Ardahan-Batum Rusya'nın eline geçmiştir
1917 Rus devriminden sonra Ruslar IDünya Savaşı'ndan çekilmişler, ardından da 18 Aralık 1917de Artvin ve Şavşat'ı da terketmişlerdir Yeni kurulan Sovyet Rusya 3 Mart 1918de I Dünya savaşına katılan devletlerle imzalandığı Bresk-Litovsk Anlaşması hükmünce Kars-Ardahan-Batumu Osmanlılara bırakmışlardır 18 Haziran 1918de Osmanlı Hükümeti Gürcistan Milli hükümeti ile anlaşarak Kars-Ardahan-Batum illerinde onların hak iddia etmelerini engellemiştir



Cumhuriyetin ilk Anayasası olan 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiyede 24 Nisan 1924te yapılan değişikler ile Osmanlıların kurmuş olduğu Liva-Sancak teşkilatı kaldırılınca, Artvin vilayet olmuştur
Artvin'den günümüze gelen kaleler: Artvin (Livana) Kalesi (MÖ937), Şavşat (Satlel) Kalesi (IXyüzyıl) Artvin'de günümüze gelen camiler: Çarşı Camisi (1860-1861), Zeytinlik Camisi (1857), İskender Paşa Camisi (VIIYüzyıl-1553), Muratlı Camisi (1846), Kemal Paşa Kilise Camisi (1900), Salih Bey Camisi (1793) Kiliseler: Bağcılar Manastırı (449-499), Pırhallı Manastırı , Hamamlı Manastırı (945-958),Kaçkal Manastırı (VIIIyüzyıl), Cevizli Manastırı (899-914), Dağyolu Manastırı (VIIyüzyıl- IXyüzyıl), Altıparmak Manastırı (958-994), Tekkale Manastırı (IXyüzyıl sonu), Tekkale Dağ Manastırı, İbrikli Kilisesi
Ayrıca bölgede Hatila Vadisi Milli Parkı, Sahara-Karagöl Milli Parkı, Gorgit-Efeler Tabiatı Koruma Alanı, Sahara Yaylası, Bilbilan Yaylası, Çoruh Vadisi, Borçka Karagöl, Cehennem Deresi Kanyonu, Karçal ve Arsiyan yaylaları, Kafkasör, Maçahel (Camili), doğal kültür varlıkları bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Kaplıca ve İçmeleri

Otingo Kaplıcası (Borçka)
Borçka ilçesinin 8 km doğusunda Balcı köyündedir Küçük bir otel ve lokanta bulunan kaplıcaya orman yolundan gidilmektedir

Zeytinlik Kaplıcası (Merkez)
İl merkezinin 5 km güneyinde Zeytinlik köyündedir Mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelmektedir

Ilıca köyü Kaplıcası (Şavşat)
Şavşat ilçesinin 12 km batısındaki Ilıca köyündedir Küçük bir otel ve lokantası bulunmaktadır Romatizma hastalıklarına iyi gelmektedir

Ciskara Maden Suyu (Merkez)
İl merkezine 20 km uzaklıktadır Romatizma hastalıklarına iyi gelmektedir

Güngörmez Suyu (Yusufeli)
Yusufeli ilçesi Güngörmez Dağlarında bulunmaktadır Akşam karanlığında suyunun akmaya başlaması ve gün açıldığında suyunun kesilmesi ilginç bir doğa olayıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Yayla ve Vadileri

Sahara Yaylası (Şavşat)



Şavşat ilçesine 15 km uzaklıkta olup, Şavşat-Ardahan karayolu üzerindedir Sahara Karagöl Milli Parkı sınırları içinde bulunmaktadırBu yayladaki Kocabey Kışla Evlerinin kendine özgü ahşap mimari özellikleri bulunmaktadır Bu yörede her yıl Temmuz ayının 4ncü haftasında Sahara Pancarcı Festivali düzenlenmektedir Saharada Karavan Turizmine uygun alanlar bulunmaktadır

Bilbilan Yaylası (Ardanuç)



Karanlık meşe ve Yalnızçam dağları ile kaplı ve Ardahan ile sınır olan Bilbilan yaylası, yöre insanının yaylacılık geleneğini sürdürdüğü yaylalardandır Ardanuç ilçesinden doğuya 51 km stabilize yolla veya Şavşat-Ardahan üzerinden ulaşmak mümkündür Yaylada her Cumartesi günleri Pazar kurulmaktadır Kurulan bu pazarda, gıda ve ihtiyaç maddeleri alım-satımı yapılmakta ve canlı hayvan borsası kurulmaktadır

Karçal ve Arsiyan Yaylaları

Türkiye ile Gürcistan arasında yer alan dağlarda yer alan bu yaylalar, geçit kuşlarının göç yolları üzerinde bulunması, endemik bitki çeşitliliği ve uygun trekking parkurları ile Artvindeki görülebilecek yerlerdendir

Kafkasör (Merkez)

Artvin şehir merkezinin güneybatısındaki yaylaya 10 km asfalt yolla ulaşılmaktadır 1250 m yüksekliğindeki yayla görülmeye değer güzelliktedir Altyapı hizmeti götürülmüş olan yaylada Artvin Belediyesi tarafından yaptırılan 80 yatak kapasiteli bungalovlar bulunmaktadır Her yıl Haziran ayının son haftasında düzenlenen ve 3 gün süren Boğa Güreşleri Etkinlikleri, yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görmekte, festival havasında geçmektedir

Çoruh Vadisi





Zeytin, fıstık çamı ve diğer Akdeniz ikliminde yetişen bitki örtüsünü içinde barındıran Çoruh Vadisi, ilginç jeolojik ve jeomorfolojik yapısı ile görülmeye değer yerlerdendir

Cehennem Deresi Vadisi (Ardanuç)



Vadi tabanı Ardanuç ilçesinde nispeten geniştir İlçe merkezinin 7 km kuzeybatısında bulunan Cehennem Deresi tipik bir kanyon vadidir 500 m uzunluğunda 70 m genişliğinde ve 6 m derinliğindedir Ardanuç suyuna açılır Dünyada sayılı kanyon vadileri arasında yer alır

Ortaköy Vadisi (Şavşat)
Şavşat ilçesinin sularını boşaltan irili ufaklı çayların meydana getirmiş olduğu bu vadi zengin bitki örtüsüyle kaplıdır

Altıparmak Vadisi (Yusufeli)
Barhal Deresini takip eder En geniş yeri 3 mdir

Murgul Vadisi (Murgul)
Murgul Deresinin meydana getirdiği bu vadinin tabanı diğer vadi tabanlarına göre daha geniştir

Maçahel (Camili) (Borçka)



Borçka ilçesinden yöreye ulaşım 30 kmsi asfalt, 20 kmsi stabilize olmak üzere 50 kmlik karayolu ile sağlanmaktadır Ormanları, sadece Türkiyenin değil neredeyse Avrupanın tek insan eli değmemiş ve her biri anıt özelliğine sahip ağaçlardan oluşmuş orman ekosistemidir Camili Havzası yırtıcı kuşların göç yolları üzerinde bulunması sebebiyle uygun kuş gözetleme alanlarına sahiptir

Yöre, derelerindeki kırmızı pullu alabalığı ve saf Kafkas arılarıyla üretilen Maçahel Balı ile ilgi çekmektedir Camili Havzasının bir bölümü "Gorgit ve Efeler Tabiatı Koruma Alanı" olarak koruma altına alınmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Milli Parkları

Hatila Vadisi Milli Parkı (Merkez)

Artvin İl Merkezinden 10 kmlik stabilize bir yol ile ulaşım sağlanmaktadır Hatila Vadisinin gerek ilginç jeolojik ve jeomorfolojik yapısı ve gerekse özgün bitki toplulukları yöreye ülkemizde nadir rastlanan bir alan özelliğini vermektedirAyrıca bu doğal öğelerin birleşimi sonucu eşsiz peyzaj güzellikleri ortaya çıkmaktadır

Sahara-Karagöl Milli Parkı (Şavşat)



Şavşat İlçesi sınırları içinde bulunan Karagöl-Sahara Milli Parkı iki ayrı sahadan oluş- maktadır Sahara, Şavşat ilçesine 17 km uzaklıkta olup Şavşat-Ardahan Karayolu üzerindedir Orman örtüsü, ladin ve göknarlardan meydana gelmiştir Yörede antroprojen step karakterinde sahalar geniş alanlar kaplamaktadır Kocabey yaylası ve çevresinde alpin zona ait bitki türlerine rastlanmaktadır

Gorgit-Efeler Tabiatı Koruma Alanları



Doğal yaşlı ormanı, her biri anıt olma özelliğine sahip ağaçları bünyesinde barındıran ve dünya doğal koruma kriterlerinden son derece önemli parametre olan Doğal Eski Ormanlardandır 3200 mm Yıllık yağış ve sürekli bağıl nemin egemenliği altında derin vadiler boyunca yükselen bakir bitki örtüsü ile bir Yağmur Ormanı Ekosistemidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Çeşmeleri

Saitbey Çeşmesi (Merkez)

Artvin Merkez Çayağzı Mahallesi Salihbey Camii yanında bulunmaktadır H1255 (M1810) yılında Sait Bey tarafından yaptırılmıştır Günümüzde işlemeyen çeşme, Çelebi Efendi Çeşmesine benzemektedir Bu iki çeşmenin yanısıra Ardanuç ilçesi Aydın Köyünde ve Hoşa ilçesi Merkez Kuledibi Mahallesinde de birer adet geç Osmanlı dönemine ait çeşmeler bulunmaktadır

Çelebi Efendi Çeşmesi (Merkez)

Artvinde Orta Mahalle Camisi arkasındadır Üç satırlı yazıtından öğrenildiğine göre Kethüda Çelebi Efendi tarafından 1782 yılında yaptırılmıştır

Mehmet Bey Çeşmesi (Merkez)

Artvinde Salih Bey Camisinin yanındadır Altı satırlık yazıtından öğrenildiğine göre, 1809da Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır

Artvin Köprüleri

Berte Köprüsü (Merkez)

Artvin - Şavşat karayolunun 21kilometresinde, Bertha Suyu üzerinde bulunmakta olup 64 m uzunluğa sahip, üç gözlü taş köprüler grubundandır XIX yüzyıl ikinci yarısında yaptırıldığı tahmin edilmektedir Günümüze sağlam olarak ulaşmıştır
Çifte Köprüler (Arhavi)

İlçenin Ortacalar Bucak merkezinde biri birini tamamlayan ve tam daire özelliğini gösteren iki köprü olarak inşa edilmiştir Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber en az XVIII yüzyılda inşa edildiği sanılmaktadır

Kemerköprü Köprüsü (Arhavi)

Arhavi Kemerköprüdeki köprünün yapım tarihi kesinlik kazanamamkla beraber, XVIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Köprünün 1995 yılı başında ana gözleri yıkılmıştır

Derecik Köprüsü (Arhavi)

Arhavi Derecik Köprüsünün XVII Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Tek gözlü köprüler gurubundandır

Aşağı Şahinler Köyü Köprüsü (Arhavi)

Arhavi Aşağı Şahinler Köyü Köprüsünün XVIIIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Tek gözlü köprüler grubundandır

Bunun dışında Artvinde;
Arhavi Ortacalar yolu üzerindeki derede yan yana iki köprü, Borçkada Kaynarca Deresi üzerindeki köprü (XIXyüzyıl), Borçkada İçkale Deresi üzerinde Demirciler Köyündeki Köprü (XVyüzyıl), Borçkada İçkale Deresi üzerindeki Vanit Köprüsü; Borçkada İçkale Deresine karışan İçkale Suyu üzerindeki Kireç Köprüsü; Borçkada Balevan Deresi üzerindeki Köprü; Borçkada Murgul Suyunun Çoruh Irmağına karıştığı yerdeki Köprü; Hopada Köprücü Köyündeki Köprü (XVIyüzyıl); Hopada Esenkıyı Köyündeki Köprü (1857); Hopada Sugören Köyündeki Köprü bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Gezgin Gözüyle

Kolaya kaçmanın imkansız olduğu topraklar

Reyan TUVİ

Dışarıda bir haftadır fırtına, iki metre de kar vardı Hiçbir şey yapamadık, yerimizden kımıldayamadık Annemin kanaması durdurulamadı, kardeşimi doğururken, onu kaybettik O gün, her ne olursa olsun Macahelden kurtulmaya ve okumaya karar verdim

Borçkayı Camili köyüne bağlayan bozuk yol, yükselerek 1850 metredeki Macahel Geçidiyle buluştuğunda, turistin gözüne alabildiğine egzotik gelen bu bakir doğanın, zamanı geldiğinde, kendi insanına ne kadar vahşi davranabileceğini görebiliyorum Zirvesi 3500 metredeki Karçhal dağının bir uzantısı olan bu geçidi aşıp, Gürcistana açılan vadide yer alan köylere varınca, Laz ve Hemşin kültürü geride kalıyor Burada artık Gürcüce konuşuluyor, Gürcü yemekleri yapılıyor, Gürcü şarkıları söyleniyor Gürcistan sınırının tam üzerindeki Camili köyünün girişinde, 1990 öncesine ait, Yasak Bölge Girilmez uyarısının geçerliliği yok artık Geçen yıla kadar, Genelkurmaydan izin almadan, dışarıdan gelen herkese bu bölge yasaktı

Hasan Yavuz, annesiz geçirdiği yılların ardından terk ettiği köyünde o günden beri hiçbir şeyin değişmediğini fark edince, yeniden sahiplenmek için dönmüş Kendisine köylü Hasan diyor ama Macahel için yüklendiği sorumluluklar sıfatını aşıyor Parçalanan Sovyetler Birliğinin ardından, Türkiye ve Gürcistan arasındaki Sarp sınır kapısı açılınca, Türkiyeye turizm ya da bavul ticareti amaçlı girenlerin olması, Macahelin mücadelesinin de başlangıcı oluyor Macahel köylerinde yaşayanlar, zorunlu durumlarda, omuz omuza yaşadıkları komşu Gürcistan üzerinden geçiş yapabilmek için haklarını arıyorlar

Çünkü o güne kadar, Macaheli en yakın hastanenin bulunduğu Borçkaya bağlayan ve kışın geçit vermeyen 50 kilometrelik yolda, analarını, babalarını, çocuklarını kaybetmişler Oysa hemen burunlarının dibindeki Gürcistan sınırından geçip Batuma oradan da Sarp kapısından hastanenin bulunduğu en yakın Karadeniz kentine ulaşmak çok daha kolay İnsani amaçlı geçişlere izin verilmesinin ardından, ilk defa 1992de Macahel muhtarının öncülüğünde bir grup, hasta götürmek üzere geçiş yapıyor

YALNIZ OLUNAMAYACAK KADAR SERT BİR DOĞA

Hasan Bey karlı yolları çokça arşınlamış; Altı köyden adama haber salar, 70- 80 kişi toplanır, ayağımıza hedikleri takar, patika aça aça, altı-yedi saatte, sedyeyle, kızakla hastayı Borçkaya taşırdık Bu durumda kimse boşveremez, çünkü herkes bilir ki bir gün kendisinin de ihtiyacı olabilir Ne kadar mücadeleci ruha sahip olursanız olun, böyle sert bir doğada tek başınıza yaşayamazsınız

Doğu Karadeniz emek istiyor, sabır bekliyor Dağları aşmak, kavuşmak için geceyi gündüze katmak, yaşına bakmadan kilometrelerce yürümek, bel sızısına aldırmadan yüklenmek, tarlaları ayılarla paylaşmak gerekiyor Hızına ayak uydurulmaz Çoruh Nehrinin bir yakasından diğerine derme çatma, ahşap, asma köprüler, yük ya da insan taşımak için teleferikler uzanıyor Kolaya kaçmanın imkansız olduğu topraklar bunlar Artvinden belli değil mi? Kent merkezine ulaşmak için, üç kilometre boyunca, hiç bitmeyecekmiş gibi zikzak çizen, keskin virajlı bir yoldan yukarı tırmanmak gerekiyor Hatta bundan dört yıl öncesine kadar, İskebe mahallesindeki futbol sahasında, oyun sırasında, top stadın dışına fırladığında, ta Çoruh Nehrine kadar gidermiş Şimdi yeni yerleşimler topu durduruyor

Karahan Otelin sahibi Yavuz Karahanın önerisiyle, bir Artvin düğününe katılıyorum Gece Artvinin sokakları ıssız Düğün salonundaysa, Karadenizin bütün ezgileri çalınıyor, kızlar erkekler kol kola dans ediyor, horon tepiyorlar Sırada, Artvinin simgesi haline gelen Atabarı var Hikayesini dinlemiştim; 1936 yılında İstanbulda yapılan yerel danslar festivaline, Türkiyeyi Balkanlarda temsil etmiş olan Artvin ekibi de katılıyor Ekip, Beylerbeyi Sarayında, Atatürkün huzurunda Artvin Barı olarak adlandırılan gösteriyi sunarken, Atatürk, dansın coşkusuna dayanamayıp oyuncuların arasına katılıyor Artvinle özdeşleşen bu yöresel dans, o günden beri, Atabarı olarak anılıyor ve bugün hálá Artvinliler şu dizeleri mırıldanıyorlar: Bahçesi var, bağı var/ Ayvası var, narı var/ Atamızdan yadigar/ Bizde atabarı var

Gerçekten de insanın yerinde durmasını zorlaştıran, kıpır kıpır bir oyun Artvindeki evlilik geleneklerinden birine göre, gelin kaynanasının evine girdikten sonra bir süre oturmaz, dikilirmiş Ta ki evin büyüklerinden bir ya da birkaçı oturması için kendisine bir meyve ağacı ya da damızlık hayvan armağan edinceye dek Bu tür gelenekler bugün hálá geçerliliğini koruyor mu bilmiyorum ama Artvindeki düğün salonlarına ya da haftasonları meydandaki Atabarı Restaurantta düzenlenen atabarı partilerine bakılırsa, Artvinlilerin kültürel miraslarından tamamıyla vazgeçmemek için çaba sarfettiklerini görebiliyor insan

KAVGA İÇİN DEĞİLBARIŞ İÇİN GÜREŞ

Artvinlilerin kültüründe ilk günkü gibi kalmış bir başka renkse boğa güreşleri ya da bugünkü adıyla Kafkasör Festivali Bu festival, Anadolunun otantikliğini kaybetmemiş ender şenliklerinden Eskiden, köylüler hayvanlarını Kafkasör yaylasına otlatmaya getirdiklerinde, zamanla, güreşen boğalarının etrafına kalabalık bir grup izleyici toplandığını fark etmişler 24 yıldır, temmuzun ilk haftasonu yapılan ve üç gün süren boğa güreşleri böyle başlamış Festivale yaklaşık 20 bin kişi katılıyor, yaylada yüzlerce çadır kuruluyor Artvinliler, güreşçi ruhun, bazı boğaların genlerinde olduğuna inanıyorlar Bu yüzden ırkını takip ediyor, soyunun sürmesi sağlıyorlar

Kafkasör yaylasında Köy- Kent adlı bir kır lokantasının sahibi olan Enis Güneri, her yıl, canlılık getirsin diye festivale birkaç boğayla katılıyor Asıl mesleği kasaplık olan Enis Bey, yenilen boğaları festivalin ardından kesiyor, birinci olanı ise bir sonraki festival için hazırlamaya hevesli birine satıyor Hayvan hakları savunucularına Enis Beyin bir açıklaması var: Bu, Türk toplumunun en eski geleneklerinden biri Yerli ırkın dövüşü, hiçbir değişime uğramadan süregelmiş Yaylaya çıkmadan önce bütün boğalar düz bir arazide güreştirilir Hepsi birbirini tanır ve barışır Festivalde ise ne insan ne de hayvan zarar görmez, yaralanmaz bile Bu kavga için değil, barış için yapılır

Enis Beyin, 20 yıldır kasaplık yapması bir yana, o, dünyanın ve Artvinin geleceğine kafa yoranlardan Kafkasör yaylasının çevresinde altın ve bakır madeni olduğunun ortaya çıkarılması, sahip olduğu en büyük sermayeyi doğası olarak gören birçok Artvinli gibi onu da tedirgin etmiş İlk günden beri, TEMA ve Yeşil Artvin Derneği birlikte buna karşı koyuyorlar Bir de yapımına başlanan yedi baraj var Aslında bu topraklarda bir çelişki yaşanıyor Artvin, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri, okuryazar oranıyla Türkiyenin ilk 10 kenti arasındaki yerini koruyor Eğitimli gençlerin hep göç etmesinden şikayetçi olan Artvin halkının aklını, bir taraftan da barajlarla birlikte doğacak iş imkanları çeliyor

YUSUFELİYE EN MERAKLI MİLLET İSRAİLLİLER

Enis Beyse olaya başka türlü bakıyor; Zaten Artvinde doğanın okumaktan başka çaresi yoktur Ancak bir taraftan da biz birçok şeyi okuması yazması olmayan bilge insanlarımızdan öğrendik Hatırlıyorum, yaylada çok az insanın katıldığı bir cenazeye gitmiştim, 60 yaşında bir çoban, işte böyledir demişti, bir zenginin namussuzluğu bir de fakirin ölümü duyulmaz

Bölgenin turizm merkezi Yusufeli su altında kalır mı diye merak ediyor herkes Son 25 yıldır barajın yarattığı belirsizlik sürüyor Kimsenin yatırım yapmaya eli varmıyor Geçim kaynağı sorulduğunda gurbetçilik diyorlar Eğer baraj yapılırsa, Çoruh Nehri üzerindeki, dünyaca ünlü rafting parkurlarından birinin de en heyecanlı etabı yok olacak Yeryüzünde, Yusufeline en meraklı millet, İsrailliler Kaçkar Dağlarında trekking yapmak için, ekmek karpuz yeme pahasına, buraya geliyorlar Barhal Pansiyonda karşılaştığım Roy, dergilerden belgesellere, Kaçkarların İsrailde çok meşhur olduğunu söylüyor Dokuz gün tek başına yürümüş, bir kere siste kaybolmuş, köylüler yardım etmişler Roy, Bizde de yeşillik var ama bu kadar su yok diyor

Çoruhun tepesindeki Çarın eski yazlığı Artvinde, Rus evleri yok denecek kadar azalmış 50lerde her evde en az bir kişi akordeon çalarmış Şimdi o da pek yok Kafkasör yaylasının serin sessizliğinde, şöminesinin başında akordeon çalan Enis Beyi dinliyorum; Aynı topraktan geldik/ Biz bize benzeriz/ Sevdalıklar dururken/ Neden kavga ederiz?

Doğu Karadeniz emek istiyor, sabır bekliyor Dağları aşmak, kavuşmak için geceyi gündüze katmak, yaşına bakmadan kilometrelerce yürümek, bel sızısına aldırmadan yüklenmek, tarlaları ayılarla paylaşmak gerekiyor Hızına ayak uydurulmaz Çoruh Nehrinin bir yakasından diğerine derme çatma, ahşap, asma köprüler, yük ya da insan taşımak için teleferikler uzanıyor Kolaya kaçmanın imkansız olduğu topraklar bunlar Artvinden belli değil mi? Kent merkezine ulaşmak için, hiç bitmeyecekmiş gibi zikzak çizen bir yoldan yukarı tırmanmak gerekiyor

BEN OLSAYDIM BUNLARI YAPARDIM

Doğu Karadenizin engebeli yollarında Macahel Gürcü Yaşlılar Korosunu dinlemek

Şavşatın rakip tanımayan çayırlarında, yaylalarında oksijen depolamak

Macahelin yağmur ormanlarında yürümek

Çoruhta rafting, Kaçkar Dağlarında trekking yapmak

Kafkasör yaylasındaki kır lokantalarında, bölgenin meşhur beyaz patatesini tatmak

Cehennem Kanyonunda, kendinizi eski zaman define avcıları gibi hissetmek

Artvinin Efkar Tepesinden, Çoruh Nehrine bakarak rakı içmek

Yusufeli civarındaki Gürcü kiliselerini kaçırmamak

Macahelde bir kütük evde konaklamak ve Hacer Hanımın Gürcü yemeklerini tatmak

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Camileri

Çarşı Camisi (Merkez)

Çarşı camisini 1860-1861 yılında Artvin halkı yaptırmıştır Zamanla harap olan bu cami 1954 yılında temellerine kadar yıktırılmış ve 1957-1958 yıllarında yeniden yapılmıştır Eski camiden minber ve vaaz kürsüsü (1865) orijinal olarak günümüze gelebilmiştir

Zeytinlik Camisi (Merkez)



Zeytinli Camisi kitabesinden öğrenildiğine göre 1857 yılında Saliha Hanım tarafından yaptırılmıştır İlk yapıldığı yıllarda kuzey yönündeki bir çınar ağacından minare olarak yararlanılmıştır Sonraki yıllarda bu çınar yıkılmış ve yerine yakın tarihlerde bir minare eklenmiştir Büyük bir onarım geçirmeyen yapı orijinalliğini koruyarak XIXyüzyıl köy camilerinden bir örnektir

İskender Paşa Camisi (Ardanuç)



Tarihi belgelerden öğrenildiğine göre; Artvine yapılan Arap akınları sırasında ilk kez VIIyüzyılda Araplar tarafından yaptırılmıştır Akkoyunlular döneminde harap olan bu yapı, 1551de Ardanuç Kalesini ele geçiren Erzurum Beylerbeyi Çerkez İskender Paşa tarafından 1553 yılında yeniden yaptırılmıştır Günümüzde, işlevini sürdüren bu camiye vakıflarda bulunan hasan Efendi tarafından XVIIIyüzyılda yenilenmiştir Caminin batısında yer alan üç adet türbe Osmanlı Döneminde ; XVIIIyüzyılda inşa edilmişlerdir Burada gömülü olanların Ahıska Çıldır Beylik ailesinden oldukları sanılmaktadır

Muratlı Camisi (Borçka)

Muratlı camisinin giriş kapısı üzerindeki kitabeden 1846 yılında Ahmet Usta (Aslanoğlu) tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir Caminin minberinin Uzunhasan Zade Hüseyin Alemdar tarafından 1847de, Sağıroğlu Hüseyin Ağa tarafından da 1847de kadınlar mahfili yaptırılmıştır

Kemalpaşa Kilise Camisi (Şavşat)

Şavşat İlçesi Yeniköy Mahallesinde bulunan bu cami halk arasında Merkez Camisi olarak tanınmaktadırŞavşatın Rys istilası sırasında 1900de kilise olarak yaptırılmıştır 1924 yılında bu kilise camiye çevrilmiş ve günümüzde cami olarak kullanılmaktadır

Arhavi Merkez Camisi (Arhavi)

Arhavi merkez Camisinin yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, XIX yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır Birkaç kez onarım geçiren caminin minaresi 1945 yılında yenilenmiştir

Ulukent Cami (Arhavi)

Arhavi Ulukent Camisi, XIXyüzyıl başlarında köylü imecesi ile Hasan adında bir usta tarafından yapılmıştırCami içerisindeki ahşap bölümler, yine bir vakıf tarafından onarılmıştır

Dikyamaç Cami (Arhavi)

Arhavi Dikyamaç Camisi mimari yönden Ulukent Camisine benzemektedir Bu nedenle aynı usta tarafından 1894te yapılmış, sonraki tarihlerde de vakıf tarafından onarılmıştır

Artvinde bu camiler dışında İl merkezinde 1793 tarihli Salih Bey Camisi, Borçka Muratlı Köyünde Muratlı Köyü Camisi ile Yusufeli İlçesi Demirkent Köyünde Demirkent Köyü camileri de bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Kaleleri





Artvin (Livana) Kalesi (Merkez)
Çoruh Nehri kıyısında Artvin şehrinin girişinde Bagrat (Gürcü) Kralı Büyük Oşet tarafından 937de yaptırılmıştır Kalenin eski ismi Livana idi Bu kalenin kalıntıları üzerine VIyüzyılda Osmanlılar yeni bir kale yaptırmış ve çeşitli dönemlerde de onarılmıştır Küçük bir kale olup, kente girişi kontrol altında tutmaktadır

Boselt Kalesi (Merkez)
Artvinin 8 km doğusunda Okumuşlar (Şadberda) Köyü yakınındadır Kalıntıları günümüze gelmiş olup, yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Kuvarshan Kalesi
Artvinin 6 km kuzeyinde Bakırköy mevkiindedir Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Yukarı Hot Kalesi
Artvinin 16 km güneydoğusunda Yukarı Maden Köyündedir (Hod-u Hülya) Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Ardanuç Kalesi (Ardanuç)
Ardanuçun Adakale Köyü (Eski Ardanuç) yakınında bir tepe üzerindedir Çevresinde gümüş madenleri olduğundan değerli maden veya cevher anlamına gelen Gevheri Nik Kalesi ismiyle tanınmıştır Vyüzyılda yapılan bu kale Gürcü krallarına ve Çıldır Atabeylerine başkent olmuştur Osmanlılar 1551de bu kaleyi ele geçirmiş, 1562de de onarmışlardır Bu onarıma ait bir kitabesi bulunmaktadır Günümüze çok harap bir durumda gelebilmiştir

Kalmaklı Kalesi (Ardanuç)
Ardanuçun 5 km batısında Ferhatlı (Ahıza) Köyündedir Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Kolarçet Kalesi (Ardanuç)
Ardanuçun 8 km güneybatısında Kılarçet (Bereket) Köyünde olup Xyüzyılda yapılmıştır

Petoban Kalesi (Ardanuç)
Ardanuçun 13 km kuzeydoğusunda Aşağı ırmaklar (Hisarlı) Köyündedir Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Petrik İsman Kalesi (Ardanuç)
Ardanuçun 14 km kuzeydoğusunda Hisarlı Köyü ile Şavşata bağlı Savaş Köyü arasındadır Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Şavşat (Satlel) Kalesi (Şavşat)



Şavşatın 2 km güneydoğusunda Söğütlü (Şatlel) KöyündedirBagrat Krallığı döneminde moloz taştan yapılmıştır Benzerleri ile karşılaştırıldığında IXyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Atabekler ve XVIyüzyılda da Osmanlılar tarafından kullanılmıştır Evliya çelebi bu kaleden Şavşadistan içinde sarp bir yerdedir diye söz eder Günümüze oldukça harap bir halde gelmiştir

Bilbilan Kalesi (Şavşat)
Şavşatın 8 km doğusunda Hanlı (Hantuset) Köyündedir Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Dutlu Kalesi (Şavşat)
Şavşatın 11 km güneybatısında Dutlu Köyünün doğusundadır Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Parih Kalesi (Şavşat)
Şavşatın 16 km güneybatısında, Balıklı Köyündedir Gürcü Kraliçesi Tamara tarafından Xyüzyılın ortalarında yaptırılmıştır

Tukharis Kalesi (Şavşat)
Şavşatın 6 km batısında Kayadibi Köyünün arkasındaki tepe üzerindedir Moloz taştan yapılmış olan kale harap bir konumdadır Yapım tarihi de kesinlik kazanamamıştır

Ustamis Kalesi (Şavşat)
Şavşatın 12 km güneyinde Eskikale Köyündedir Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Aşbişen Kalesi (Yusufeli)
Yusufelinin 7 km doğusunda Kınalıçam Köyündedir Harap bir durumda olup, yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Dört Kilise Kalesi (Yusufeli)
Yusufelinin 4 km güneybatısında Tekkale Köyündedir Harap bir durumda olup, yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Erkinis Kalesi (Yusufeli)
Yusufelinin 10 km kuzeydoğusunda Demirkent Köyündedir Harap bir durumda olup, yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Ersis Kalesi (Yusufeli)
Yusufelinin 8 km güneyinde Kılıçkaya Köyündedir Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

İşhan Kalesi (Yusufeli)
Yusufelinin 11 km doğusunda Dağyolu (İşhan) Köyünün arkasındaki kayalıklar üzerindedir Harap durumda olup, yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Nihah Kalesi (Yusufeli)
Yusufelinin 15 km güneybatısında Yokuşlu Köyündedir Harap bir durumda olup, yapım tarihi bilinmemektedir

Oşnak Kalesi (Yusufeli)
Yusufelinin 12 km güneybatısında Köprügören Köyündedir Harap bir durumdadır Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Ögdem Kalesi (Yusufeli)
Yusufelinin 10 km kuzeyinde Ögdem KöyündedirHarap bir durumda olup, yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Ciha Kalesi (Arhavi)
Yapıldığı tarih kesim olarak bilinmemekle beraber belde sakinleri tarafından Cenevizliler zamanından kaldığını söylemektedirler Arhavi ilçesinin zirvesinde bulunan kalenin etrafı geçilmeyecek şekilde orman ağaçlarıyla kaplanmıştır Ana kayanın üzerinde bulunan kaleden günümüze sur kalıntıları gelebilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Kilise ve Manastırları

Bağcılar Manastırı ( Merkez)



Bağcılar Köyü girişindeki meyilli arazi üzerinde kurulan Manastır, köyün ismi ile tanınmıştır Kuruluşu ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır Günümüze oldukça harap bir durumda gelmiştir

Pırnallı Manastırı (Merkez)



Pırnallı Manastırı, Bagratlı (Gürcü) Krallarından I Aşotun torunu Prens Khaohi Kral
Gurgen zamanında yaptırılmıştır Artvinin Bağlık mezrasında, iki vadi arasında, kuzeyden güneye doğru alçalan bir sırt üzerinde kurulmuştur Kilise, şapel, çeşme ve çan kulesinden oluşan manastırın çevresinde halkın yaşadığı evler bulunmaktadır

Hamamlı Manastırı (Kilise-Camii) (Merkez)



Hamamlı Manastırı Artvinin merkezindeki Hamamlı Köyünde bulunmaktadır Manastırın kitabesinden İberya Krallarından Sumbath (945-958) tarafından mimar Gabriele yaptırılmıştır X-XIVyüzyıllarda manastır olarak işlevini sürdüren yapı, XVIyüzyılda camiye dönüştürülmüştür Günümüzde cami olarak kullanılan yapı, 1958 yılında kısmen tamir geçirerek, son şeklini almıştır Manastır işlemeli güneş saatiyle tanınmıştır

Kaçkal Manastırı (Merkez)



Kaçkal Manastırı, Artvinin Alabalık Köyünde, Bagratlıların hüküm sürdüğü dönemde Rahip Grigor Kanzda tarafından VIIIyüzyıl sonunda kurulduğu o döneme ait yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır Manastır er yer tahrip olmasına rağmen günümüze ayakta gelebilmiş olup, kullanılmamaktadır

Tibet (Bagratlı) Kilisesi (Cevizli Manastırı) (Şavşat)



Artvin Şavşatta Bagratlı prenslerinden Aşud Koh tarından 899-914 yılları arasında yaptırılmıştır XIyüzyıldan sonra, yörenin önemli dini merkezleri arasında ismi geçen yapı, XII-XVyüzyıllarda önemli onarımlar geçirmiştir Türk Beylerinin bölgeye hakim olmasından sonra cami olarak kullanılmış, 1885 yılında kubbesine, yan mekanları oluşturan bölümlerine yıldırım düşmesi sonucu hasar görmüş ve 1889 yılında terk edilmiştir

İbrikli Kilisesi (Borçka)

Artvin Borçka İlçesi İbrikli Köyünün Fındıklı Mahallesindeki İbrikli Kilisesi Orta Çağda Bagratlılar tarafından inşa edilmiştir Yapım tarihi kesinlik kazanamayan kilise, yöreye Türk boylarının yerleşmesinden sonra terk edilmiş ve herhangi bir amaç için kullanılmamıştır

Dağyolu Manastırı (Yusufeli)



Artvin Yusufeli İlçesi Dağyolu Köyündeki Dağyolu Manastırı, ilk kez VIIyüzyılın ortasında inşa edilmiştir Zamanla yıkılan ilk yapının yerine, IXyüzyılın ilk yarısında, Bagratlıların yönetiminde Rahip Sabanın önderliğinde bugünkü manastır kurulmuştur Güneybatıdaki şapel, 1006 yılında “Aziz Meryem Ana” adına Kral IGurgen (975-1008) tarafından yaptırılmıştır XVIIyüzxyıla kadar işlevini sürdürdüğü kabul edilen manastır, Osmanlı –Rus Savaşından önce bir süre kışla olarak kullanılmıştır XIXyüzyılın sonlarında, yan nefleri camiye dönüştürülerek, 1983 yılına kadar kullanılmıştır

Altıparmak Manastırı (Kilise Camisi) (Yusufeli)

Artvin Yusufeli İlçesinin 12 km kuzeybatısında Altıparmak Köyündeki Altıparmak Manastırı, Vaftizci Yuhannes adına, Bagrat krallarından II Bagrat (958-994) döneminde inşa edilmiştir Büyük Aleksander zamanında (1412-1442), kilisenin güney cephesine kapı sundurması eklenmiştir Ayrıca, Atabek IV Kvarkvare tarafından büyük olasılıkla 1518 yıllarında kilisenin batısına narteks eklenmiş ve manastırın kilisesi restore edilmiştir Osmanlı döneminde kilise camiye çevrilmiş ve halen köy camisi olarak kullanılmaktadır

İşhan Manastırı (Kanlı Kilise ) (Yusufeli)

Artvin Yusufeli ilçesinin 11 km doğusunda Dağyolu (İşhan) Köyünde bulunmaktadır Manastır 1008 yılında yapılmış, 1549da Osmanlılar tarafından camiye çevrilmiştir Yakın tarihlerde Turizm Bakanlığınca restore edilmiştir

Manastır; kilise ve şapelden oluşmakta olup, kesme taştan yapılmıştır Giriş kapısı üzerindeki yazıt geometrik kabartmalarla çevrelenmiştir Ayrıca Manastır pencerelerinin çevresindeki süslemelerde ejder ve aslan boğuşmalarını gösteren kabartmalar bulunmaktadır İbadet mekanını örten yüksek kasnaklı kubbesinin üzeri fresklerle bezenmiştir Yörenin mimari ve bezeme yönünden önemli bir eseridir

Bulanık (Rabat) Kilisesi (Ardanuç)

Artvin Ardanuç ilçesine 17 km uzaklıktaki Bulanık köyünün Çamlık mahallesindedir 800-900lü yıllarda yapıldığı tahmin edilmektedirKilise içerisindeki gizli geçitlerle Bulanık deresine uzanan geçitler varsa da bunlar çeşitli nedenlerle tahrip olmuştur
Barhal Kilisesi (Yusufeli



Yusufelinin 12 km kuzeybatısında Altıparmak Köyündedir Günümüzde cami olarak kullanılmaktadır Dikdörtgen planlı kilise iki sıra sütun dizisi ile üç nefe ayrılmıştır Kilisenin sağ tarafına bir sundurma eklenmiştir Üst örtüsü sivri kırma bir çatı ile örtülüdür

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Artvin Hamamı

Artvin Şehir Hamamı (Merkez)

Artvin Çarşı Mahallesinde bulunmaktadır Dört eyvanlı ve dört köşede soyunma hücreleri olan tipik bir Osmanlı hamamı olup, büyük olasılıkla XVIII yüzyılda yaptırıldığı sanılmaktadır Günümüzde işlevini sürdürmektedir

Bu hamamın dışında Ardanuç ilçesi, Adakale Mahallesinde ve Yusufeli ilçesi Kılıçkaya Beldesinde geç Osmanlı dönemine ait terkedilmiş durumda iki küçük hamam daha bulunmaktadır

Artvin Türbeleri

Camandar Baba (Candarbaba) Türbesi (Ardanuç)

Ardanuça 12 km uzaklıktaki Peynirli Köyünün yolu üzerindedir Türbede Camandar Babanın mezarı olup, kimliği hakkında bilgi bulunmamaktadır Ancak, halk bu türbeyi ziyaretgâh yapmıştır

Sefer Paşa Türbesi (Ardanuç)

Ardanuç yakınında Adakale (Eski Ardanuç) Köyündedir Yapım tarihi bilinmemektedir Kapısının üzerindeki yazıtta “vefatı Sefer Paşa ve Yusuf Paşa” yazılıdır Moloz taş duvarlı türbenin içerisindeki mezarlarda herhangi bir yazıta rastlanmamaktadır Bu türbenin yanındaki türbede de Ardanuç Sancağı Mutasarrıfı Ali Paşaya aittir

Zor Mustafa Bey Türbesi (Şavşat)

Şavşatın Köprülü Köyündeki türbe, XVIyüzyılda yaşamış Zor Mustafa Beye aittir Dört sütun üzerine, üzeri kubbe ile örtülü açık bir türbedir

Artvin Sivil Mimari Örnekleri



Artvin sivil mimari örnekleri kırsal kesimde dağınık bir yerleşim düzeni göstermektedir Bu bakımdan bir çok sivil mimari örneği ilin vadi ve tepelerinde ayrı yapılar halindedir Buradaki konutların çevresinde bahçeler ve tarım alanları ağır basmaktadır Evlerin çoğunda birinci katların yapımında taş kullanılmış, üzerine kerpiç veya ahşaptan ikinci katlar yerleştirilmiştir Taşın kolay bulunmadığı bölgelerde ise evler, ağaç kazıklar üzerine oturtulmuştur Bu bölümler hayvan barınakları için kullanılmışsa da gerçekte iklimin yağışlı ve nemli oluşundan ötürü sel ve su baskınlarından evlerin korunması amacıyla böyle bir plan düzeni uygulanmıştır Yaylalardaki bu evlerin yanlarında üzerleri örtülü, çevresi ot ve saman deposu olan ek yapılar da bulunmaktadır



Artvin il merkezinde bulunan ve günümüze ulaşabilen evler genellikle iki katlıdır Bunların da temelleri moloz taştan ve kaba taştan yapılmıştır Birinci katlar taş duvarlı olup, bunların üzerine ağaç direklerin yardımıyla kerpiç ve çoğu kez de tuğla kullanılmıştır Üst örtüler geniş saçaklı olup, çatı altı kirişlerinde yağmurun fazla yağmasından ötürü koruyucu olarak ince kütüklere yer verilmiştir

Evlerin ilk katı bir taşlık çevresinde, mutfak, depo, kiler gibi bölümler; üst katlarda ise bir sofa etrafında sıralanmış odalardan oluşmaktadır Bu odalar dikdörtgen pencereler ve üzerlerindeki tepe pencereleri ile aydınlatılmıştır Çoğunlukla ahşap malzemeye önem verilmiş, kapı, dolap ve pencerelerde son derece güzel ağaç işçiliği gözlenmektedir

Artvin evlerinin bir özelliği de Serender ismi verilen ek yapılardır Serenderler genelde tüketime yönelik besin maddelerinin bozulmadan uzun süre saklanması için yapılmış olan yapılardır Ahşap veya taştan yapılan serenderler çoğu kez dikdörtgen olup, temel duvarları üzerine, köşelere yarım geçmelerle birleştirilmiş taban ağaçları yerleştirilmiş ve sonra bunların etrafı üst yüzeyi konik, teker adı verilen tahta tekerlekler takılmıştır Bu tekerlerin özelliği de direklere kolaylıkla tırmanabilen kemirgenlerin ambarlara girmesini önlemektir Serenderlerde hava sirkülasyonunu sağlamak için ızgara döşemelere önem verilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Artvin Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



COĞRAFİ KONUM
Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümünde, Doğu Karadeniz Dağları üzerinde yer alan Artvin İli'nin doğusunda Ardahan, güneyinde Erzurum, batısında Rize, kuzeybatısında Karadeniz, kuzeyinde Gürcistan Cumhuriyeti bulunmaktadır İlin yüzölçümü 7436 kilometrekaredir

Artvin, arazi bakımından genel olarak dağlıktır İlin Arhavi ve Hopa İlçeleri, Karadeniz ile denize paralel uzanan Doğu Karadeniz Dağları arasında kalan dar bir düzlük alan üzerine kuruludur

İlin Karadenize olan kıyı uzunluğu 34 kilometredir Kıyıdan iç bölgelere doğru gidildiğinde arazinin birden yükseldiği görülür Artvin 'de, ova olarak nitelendirilebilecek alanlar, Arhavi ve Hopa kıyı şeridindeki aluvyal düzlükler dışında mevcut değildir
İl sınırları içinde 30'a yakın akarsu vardır Bunlardan Karadenize dökülenler hariç diğerleri Çoruh Nehrinin kollarıdır İlin muhtelif yerlerinde çok sayıda doğal göl vardır Bunlardan; Şavşat ve Borçka İlçelerinde bulunanları doğal güzellik ve turizm açısından en önemlileridir
ARTVİNİN BAZI İLLERE UZAKLIĞI

İL
UZAKLIK (KM)

ANKARA999

İSTANBUL1314

İZMİR1579

ADANA1014

BURSA1327

KOCAELİ1206

ANTALYA1472

DİYARBAKIR526

ERZURUM203

TRABZON234

RİZE159

ARDAHAN235

(Kaynak: Karayolları GnMdBakım Dairesi Başkanlığı-Ankara 1997)
Dağlar
Karadeniz kıyısına paralel olarak uzanan Doğu Karadeniz Dağlarının il sınırları içindeki uzantıları; Kaçkar, Altıparmak, Kükürtlü, İskaristi Dağları adıyla sınıra kadar uzanmaktadır Bu dağ sırasının üzerinde çok sayıda dağ ve yüksek tepeler yer alır
Karadeniz kıyısını takip ederek batıdan doğuya doğru iki sıra halinde uzanan3937 m Yüksekliğindeki Kaçkar Dağı Karadeniz Dağlarının en yüksek noktasını oluşturur Bu dağın su bölüm çizgileri; Artvin, Rize, Erzurum il sınırlarını belirler Şavşat ve Borçka ilçeleri arasında yer alan, Çoruh ve Berta vadileri ile Gürcistan sınırına kadar uzanan Karçal Dağı 3428 m Yüksekliği ile ilin diğer önemli bir dağıdır

Artvin'in Diğer önemli Dağları ve Yükseltileri Şöyledir;
Kaçkar dağı -3937 m, Mihrap dağı-2950 m, Karçal dağı-3428 m, Sahara dağı-2799 m, Kükürttepe dağı-3348 m, Karyan dağı - 2790 m, Arsiyan dağı - 3164 m, Kara dağ - 2300 m, Çadır dağı - 3050 m, Büyük Yurt dağı - 2250 m, Kürdevan dağı - 3050 m, Genya dağı - 1850 m, Kartal dağı - 3000 m
Ovalar
İl sınırı içerisinde ova özelliği gösteren yerler hemen hemen yoktur İl topraklarının ancak %02 alanını kaplayan düzlüklere rastlanır Kıyıda akarsu birikintilerinin meydana getirdiği alüvyal ovalara rastlanmaz Çünkü dağların denize bakan yamaçlarında kaynaklarını alan Hopa ve Arhavi Deresinin suları az ve uzunlukları kısa olduğundan birikinti ovalarının büyüklüğünü sınırlamıştır Bütün bunlara rağmen Hopa ilçesinde, Sundura Deresinin ağzında ve Arhavi ilçesinin Kabirse Deresinin ağzında birer küçük delta ovalar oluşmuştur
Yaylalar
İl topraklarının yaklaşık % 51ini kaplar

Artvinin başlıca yaylaları;
1 Yusufeli, Zeytinlik ve Ortaköy Derelerinin oluşturduğu çizginin güneydoğusundaki bölgede bulunan Meşeli, Kurudere, Düzenli, Kireçli, Yığılı, Kapik, Irmaklar, Bülbülan, Çamlıca, Hanlıköy,Ballı ve Yoncalı yaylaları,
2Muratlı-Borçka, Artvin-Ortaköy Deresi ile Gürcistan arasında kalan bölgedeki, Taşköprü, Meydancık, Mısırlı, Oba, yaylaları,
3Merkez İlçe–Zeytinlik-Yusufeli İlçesi çizgisinin kuzey ve kuzeybatısında kalan bölgedeki Keşoğlu, Çamlık, Mağara, İnekli, Kocakarılı, Dikme ve Taşkınlık yaylaları sayılabilir
Vadiler
Artvin ili yüzey şekilleri, genellikle yer altı kırılmaları ve volkanik faaliyetler sonucunda meydana gelmiştir Vadilerin bir bölümü ise bu tektonik kırılmalar sonucunda meydana gelen fay ve çizgilerine uyarak oluşmuş dağ sıralarını birbirinden ayıran, dağlara paralel çizgiler halindedir İlde bulunan vadileri iki ana kısma incelemek mümkündür;
1 – Asıl Çoruh Vadisi
2 – Çoruh ırmağı kollarının meydana getirdiği vadiler
Çoruh Vadisi : Çoruh ırmağının il sınırına girdiği yerden başlayıp Muratlı Bucağında il sınırını terk ettiği yere kadar uzanan 150 km uzunluğunda bir vadidir Genellikle çok dar ve derin “V” ve “U” şeklinde boğazlar halinde uzanır Zeytinlik – Yusufeli ve Zeytinlik Muratlı arası olmak üzere iki bölümden meydana gelir
Diğer vadiler :
a) Ardanuç Deresi Vadileri : Vadi tabanı Ardanuç ilçesinde nispeten geniştir İlçe merkezinin 7 km kuzeybatısında bulunan Cehennem Deresi tipik bir kanyon vadidir 500 m uzunluğunda 70 m Genişliğinde ve 6 m derinliğindedir Ardanuç suyuna açılır Dünyada sayılı kanyon vadileri yer alır
b) Ortaköy Vadisi : Şavşat ilçesinin sularını boşaltan irili ufaklı çayların meydana getirmiş olduğu bu vadi zengin bitki örtüsüyle kaplıdır
c) Altıparmak Vadisi : Barhal Deresini takip eder En geniş yeri 3 mdir d) Murgul Vadisi : Murgul Deresinin meydana getirdiği bu vadinin tabanı diğer vadi tabanlarına göre daha geniştir
Akarsular

İl sınırları içinde bulunan akarsular iki bölümde incelenir Bir kısmı asıl ırmak olan Çoruh Nehrinin kollarını meydana getirirken bir kısmı da il sınırları içinde ve il sınırları dışında Karadenize dökülen nehirlerdir Başlıcaları şunlardır; ÇORUH NEHRİ İlin en büyük akarsuyu olan Çoruh Nehri, Mescit Dağlarından kaynağını alarak, Bayburtu geçtikten sonra Yusufeli ilçesinin Yokuşlu Köyünün mevkiinde il sınırına girer Su kavuşumu denilen yerde Oltu suyu ile birleşir Yusufeli yakınlarında Barhal deresiyle birleşen Çoruh Nehri kuzeybatı yönüne girer Artvin yakınlarında Ortaköy suyunu, Borçkada Murgul suyunu - İçkale suyunu ve Kaynarca suyunu alarak Muratlı Bucağını geçerek, Batumun güneybatısında Karadenize dökülür Çoruh Nehrinin uzunluğu 376 km olup, 354 kmsi sınırlarımız içerisindedir
OLTU ÇAYI : Karga pazarı Dağlarından kaynağını alır Yusufeli yakınlarında Tortum Çayı ile birleşir Güralp kayası denilen yerde Çoruh Irmağına kavuşur
TORTUM ÇAYI : Kargapazarı Dağlarından kaynağını alır Tortum Gölüne girip çıktıktan sonra Yusufeli yakınlarında Oltu Çayı ile birleşir
BAHRAL ÇAYI : Kaçkar Dağlarından kaynağını alır Erzincan, Yüncüler, Çevreli ve Dört Kilise derelerini alarak Çoruh Nehrine karışır
ŞAVŞAT SUYU : Şavşat, irili ufaklı 13 deresi bulunması ile su zenginliğine sahip bir ilçemizdir Şavşat deresi Ortaköy deresinin kaynağı olup Ardanuç deresiyle birleşerek Çoruh Nehrine kavuşur Kaynağını Sahara dağlarından alarak Şavşat suyuna birleşir

Göller
Artvinde, irili ufaklı çok sayıda göl vardır Bunların çoğu buzul vadilerinin diplerinde oluşmuştur ve genellikle Karagöl adıyla anılır
Önleri moren yığınıyla dolu olan bu göller derindir
Çoğunda bol alabalık bulunan ve doğa harikası olan bu göllerin en önemlileri, Şavşat ve Borçkada bulunan ve Karagöl adıyla anılan göllerdir
Yeraltı Zenginlikleri
Artvin İli toprakları, maden yatakları oluşumuna elverişli bir bölgede yayılmıştır
Ülkemizin en zengin bakır madeni yatakları Artvinde bulunur
Maden Tetkit ve Arama Enstitüsünce (MTA); Merkez İlçede altın, Ardanuç İlçesinde Manganez, Borçka ve Murgulda bakır, pirit ve manganez, Şavşatta bakır, kurşun, çinko ve manganez, Yusufeli İlçesinde de linyit kömürü açısından zengin rezervlerin bulunduğu tespit edilmiştir

İklim

Artvinin iklimi, yeryüzü şekillerinin özellikleri nedeniyle bölgelere göre çeşitlilik göstermektedir Kıyı kesimlerinde ılık ve yağışlı bir iklim tipi egemendir Buna karşın, İlin iç bölgelerine doğru, yüksek kesimlerde kışlar sürekli ve bol karlı, yazlar serin geçer Çoruh Vadisinin derin tabanında, kıyıya oranla daha az yağışlı, kışları fazla sert olmayan bir iklim tipi vardır
Bitki Örtüsü
Artvin İl topraklarının yaklaşık % 55ini (390000 ha) ormanlık alanlar kaplamıştır İldeki ormanların büyük bölümünü iğne yapraklı ağaçlar oluşturmaktadır Bölgede, yüksek dağların eteklerinden üst kısımlara doğru gidildikçe, önce yapraklı türler, sonra iğne yapraklılar görülmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.