Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gerçek, hindistan, mumbai, rüya

Hindistan,Mumbai,Gerçek ,Bir ,Rüya!

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hindistan,Mumbai,Gerçek ,Bir ,Rüya!



Mumbai

Mumbaide gerçek hayat, hayatı tozpembe gösteren danslı müzikli Bollywood filmlerinden çok daha farklı Ama şehrin sevilmeye değer yanları da asıl bu gerçekliğinde yatıyor

Dünyada bir avuç şehir var ki, sırf isimleriyle bile tuhaf bir cazibe taşırlar Genellikle mega-kent olarak anılırlar; oraya hiç gitmemiş, belki de hiç gitmeyecek olanları da cezbeden bir çekim güçleri vardır o şehirlerin Yalnızca, nüfuslarının sayısal çokluğuyla değil, o nüfusun yarattığı müthiş dinamizm ve farklılıklar yelpazesiyle de başka hiçbir yere benzemezler Kendi ülkelerinin, hatta bazen dünyanın nabzı oralarda tutulur Çoğumuz hayatında bir gün oraya gitmeyi hayal eder, bu hayalin gerçekleşmesi mümkün gözükmese bile Öylesine yaygın bir çekicilikleri vardır işte: Roma, Tokyo, Meksiko City, Buenos Aires, Rio de Janeiro, New York ve İstanbul böylesi yerlerdir Mumbaiyi de bu mega-kentler arasında ayrıcalıklı bir yere koyabiliriz rahatlıkla…
Mumbai -eski adıyla Bombay- denince ilk önce insanın aklına neler gelir? Daha önce orada bulunmuşsanız, yaşadıklarınıza bağlı olarak kuşkusuz pek çok şey gelebilir Ama uzaktan tanıyanlar için, bu şehirle ilgili birbiriyle çelişen iki imgenin iç içe geçmesi kaçınılmaz gibi Mumbai, hem yoksulluğun, caddelerden taşan insan kalabalığının, banliyö trenlerinde ve istasyonlarda yaşanan izdihamın büyük kenti; hem de Hint popüler sinemasının albenili merkezi, yani Bollywood denen hayal makinasının gösterişli başkenti olarak canlanır kafalarda Mumbai demek, bunların her ikisi demektir; bir yanda yokluk, diğer yanda varlıklı/ışıltılı bir dünya

BOLLYWOODA HOŞGELDİNİZ!
Doğrusu kente dair yaygın imgenin Hollywooda gönderme yapan yanıyla Mumbaide karşılaşmak o kadar kolay değil Hindistanın diğer kentlerinde de rastlanabilecek popüler film afişleri ve sinema salonlarının ihtişamı bir yana, film endüstrisinin şehrin sokaklarına taştığı, kent yaşamına çokça nüfuz ettiği söylenemez Ama Bollywoodun görünmeyen gücü, tüm Hintliler gibi Mumbaililerin de kanına girmiştir elbette Bu güç sokakta pek hissedilmese de (burayı mesken tutmuş film yıldızları, kendi fildişi kulelerine çekilmiş dünya dışı varlıklardan farksızdır çünkü); TV ekranlarında, gazetelerin magazin sayfalarında, hele de sinema salonlarında kendini öyle bir gösteriyor ki, o filmlerin Hintliler için neredeyse ekmek su kadar elzem bir ihtiyaç olduğuna kanaat getiriyorsunuz
Mumbaiye ilk ziyaretimizde, daha çok kuzeydeki Juhu kumsalı civarında kümelenmiş bazı stüdyoları ziyaret etmiş, Bollywoodun en ünlü yapımcılarından Yash Choprayla da tanışmış ve en yetkili ağızdan şu sihirli formülü almıştık: “Eee, halk bunları seviyor, bunları istiyor Biz de bu filmleri yaparak onların arzusunu yerine getiriyoruz
En iyisi Bollywood bahsini burada kapatalım; ama Hint sinemasının bu en büyük merkezinde yalnızca stüdyo işi melodramlar ve müzikaller değil, sayıları az da olsa, bağımsız sinemacılar tarafından hayli nitelikli filmlerin de üretildiğini eklemeden geçmeyelim
İLK BAKIŞTA MUMBAI
Gelelim, Mumbainin filmlerdekiyle hiç benzeşmeyen sokaktaki imgesine Filmler kadar Hintlilerin hayatının görünür kısmına egemen olan bir tutku daha var: Kriket Mumbaide hangi meydanın kıyısından geçseniz, güneşin altında elde sopalar kriket oynayan beyaz giyimli insanlar görürsünüz Oval Meydanın kriket sahası, bunların en ünlüsüdür ve günün her saati, özellikle de hafta sonları yüzlerce oyuncu ve meraklıyı ağırlar Kimi mahallelerde, yer darlığından 45 derece eğimli rampalarda bile kriket oynayan çocuklara rastlarsınız Sokaktaki herhangi bir çocuğu çevirin, Yeni Zelanda, Avustralya ya da İngilterenin kriket ligindeki takımların oyuncularını sorun, size bir bir sayıversin!
Yabancı bir ziyaretçinin, Mumbaiyle ilk karşılaşması ne sinema salonu ne de meydanlar oluyor elbette Onun yerine, büyük ihtimalle havaalanından şehrin kalbine doğru giden otoyolun iki yakasına sıralanmış barakalar ve her ihtiyacını sokakta karşılayan insanlar göreceksiniz Bindiğiniz taksi, yine büyük ihtimalle, sizi güneydeki Colaba bölgesine bırakacak, şehri keşfetmeye buradan başlayacaksınız Belki güney sahiline kadar inecek, önce anlı şanlı Taj Mahal Oteliyle, ardından Gateway of India anıtıyla karşılaşacaksınız Mumbainin alamet-i farikası olan bu anıt, şehrin ve ülkenin ruhunu tanımaya başlamak için ideal bir nokta aslında Nasıl olmasın ki; İngiliz egemenliğinin son temsilcileri 28 Şubat 1948 günü bu kapıdan çıkmış, gemilere binip bir daha dönmemek üzere ülkelerine yollanmıştı
MAYMUNLARIN ADASI
Mumbaide taksiler hem çok bol, hem de çok ucuz, ama hiçbir şey şehir merkezini yaya olarak dolaşmanın yerini tutamaz Kendinizi sokaklara vurmadan önce Taj Mahalin içine şöyle bir göz atmanız, içerideki dünya ile sokakta akan hayat arasındaki aşılmaz mesafeyi ölçmek açısından faydalı olabilir Ardından Güney Mumbainin odağında yer alan Oval Meydanı boydan boya kat ederek, Victoria Terminusa (pek kimsenin kullanmadığı yeni adıyla Chhatrapati Shivaji Terminal) yönelebilir, oradaki mahşeri kalabalığa bir süre karıştıktan sonra Crawford Pazarına geçebilirsiniz Akşamüstüne doğru Umman Denizi kıyısına yönelebilir, bir taksiye atlayıp şehrin en makbul gezinti parkuru olan Chowpatty sahil şeridini turlayabilirsiniz Günbatımından sonra burada canlanıveren sosyal hayatın zenginliği, görmeye değer!
Bir gününüzü ayırabiliyorsanız, Gateway of Indianın hemen yanından motora binip Shiva tapınaklarıyla ünlü Elephanta Adasına uğramayı da ihmal etmeyin Her köşesinde maymunların cirit attığı bu adada, sakın ola ortalık yerde muz yemeye kalkmayın Tecrübeyle sabit: Kayalıklara oyulmuş muhteşem tapınakları gezdikten sonra, adanın tepelik bir yerine tırmanmış, sessiz ve ıssız görünen bir kuytulukta, karnımın açlığını bastırmak üzere çantamdan çıkardığım muzu daha soymaya kalmadan, çevrem 10-15 kadar maymunla sarılıvermişti Önce afalladığımı, sonra çıkardıkları tuhaf seslerden elimdeki şeye talip olduklarını anlayıp muzu elimden fırlattığımı hatırlıyorum
HAYAL DEĞİL, GERÇEK
Mumbai içindeki görülesi yerler birkaç günle bitecek gibi değil Sözgelimi, sadece Prince of Wales Müzesine bile yarım gününüzü ayırabilir, Malabar tepelerine çıkabilir, farklı dinlere ait tapınaklar arasında turlayabilirsiniz Dans, müzik, gösteri, sergi gibi etkinliklere vakit ayırabilir, Colabadaki kafelerde keyif çatabilirsiniz Bu arada Mumbaiye kadar gitmişken, şehirden 400 km uzaklıktaki Ajanta ve Ellora Mağaralarına uğramamak olmaz Elephanta Adasındaki mağaralar gibi Dünya Mirası listelerinde yer alan bu mekânlara Mumbaiden düzenli turlar yapılıyor
Kısaca doğru mevsimde gitmişseniz -ki havaların nispeten daha az sıcak olduğu eylülden nisana kadarki dönem ideal- Mumbainin tadını çıkarmak için pek çok seçenek var
Mumbai, ne tek başına Bollywoodtur, ne de aşırı göç, nüfus yoğunluğu, konut sıkıntısı, çarpık kentleşme, yoğun trafik kıskacında devinen bir metropol Aynı zamanda tarihsel, kültürel ve insani bir zenginliğin buluştuğu eşsiz bir arena Ve rüyaların seri biçimde üretildiği bu şehir, ziyaretçisini ticaretini yaptığı hayallerle değil en gerçek imgesiyle çekiyor kendine


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.