![]() |
Fosillerin Dili |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fosillerin DiliFOSİLLERİN DİLİ-1 Aşağıdaki bölümde en çok bilinen fosillerin evrim konusunda “ne dediklerini” inceleyeceğiz ![]() ![]() ![]() Turkana Çocuğu fosili: Afrika'da bulunan Homo Erectus örneklerinin en ünlüsü Kenya'daki Turkana Gölü yakınlarında bulunan Turkana Çocuğu fosilidir ![]() ![]() Bu fosil sahibinin 12 yaşında bir çocuk olduğu ve büyüdüğü zaman yaklaşık 1 ![]() ![]() Fosilin dik iskelet yapısı günümüz insanından farksızdır ![]() Bir insan ırkı olan Homo Erectus ile insanın evrimi senaryosunda kendisinden önce gelen maymunlar arasında doldurulması mümkün olmayan derin boşluklar, uçurumlar vardır ![]() Homo Erectus günümüz insanın bir ırkıdır ![]() ![]() Bu fosilin dik iskelet yapısı günümüz insanından farksızdır ![]() ![]() Bu fosil, Homo Erectusun günümüz insanının bir ırkı olduğunun en önemli delillerindendir ![]() Fosilin günümüz insanıyla; kafatasının biçimi, yüz açısı, kaş çıkıntısının kabalığı gibi küçük farklılıklar vardır ![]() ![]() ![]() Homo Erectus ile günümüz insanı arasındaki fark zencilerle Eskimolar arasındaki farklılıklardan fazla değildir ![]() Homo Erectus'un kendi ırkına özel kafatası, beslenme biçimi, genetik göç, diğer insan ırklarıyla belli bir süre kaynaşamama gibi olayların sonucunda ortaya çıkmıştır ![]() Amerikalı paleoantropolog Alan Walker ortalama bir patoloğun bu fosilin (turkana çocuğunun) iskeletiyle, bir günümüz insanı iskeletini birbirinden ayırmasının çok güç olduğunu, kafatası için de, bir Neandertal kafatasına aşırı derecede benzediğini söylemektedir ![]() Neandertaller ise günümüz insanın bir ırkıdırlar ![]() ![]() Nitekim evrimci paleoantropolog Richard Leakey bile Homo Erectus'un günümüz insanı ile olan farklılığının ırksal farklılıktan öte bir anlam taşımadığını şöyle ifade eder: -Herhangi bir kişi farklılıkları fark edebilir: Kafatasının biçimi, yüzün açısı, kaş çıkıntısının kabalığı vs ![]() ![]() ![]() Connecticut Üniversitesi'nden Prof ![]() ![]() Laughlin'in vardığı sonuç, tüm bu ırkların gerçekte Homo sapiens türüne (günümüz insanına) ait farklı ırklar olduğudur ![]() ![]() -Hepsi Homo sapiens türüne ait olan Eskimolar ve Avustralya yerlileri gibi uzak gruplar arasındaki büyük farklılıkları dikkate aldığımızda, Homo Erectus'un da kendi içinde farklılıklar taşıyan bu türe (Homo Sapiens'e) ait olduğu sonucuna varmak çok mantıklı gözükmektedir ![]() Bir insan ırkı olan Homo Erectus ile insanın evrimi senaryosunda kendisinden önce gelen maymunlar (Australopithecus, Homo Habilis) arasında ise büyük bir uçurum vardır ![]() ![]() Homo Erectus'un yeterince evrimleşememiş ilkel bir insan türü olmadığının bir başka kanıtı ise Homo Erectusa ait 27 ![]() ![]() ![]() Java adasında 27 ![]() ![]() Avusturalya'da Kow Bataklığında ise 13 ![]() ![]() Bütün bu fosiller, Homo Erectus ırkından olan insanların günümüze oldukça yakın tarihlerde bile yaşamını sürdürmüş olduğunu gösterir ![]() American Scientist dergisinde, bu konudaki tartışmalar ve 2000 yılında bu konuda yapılan bir konferansın sonucu şöyle özetlenmektedir: Senckenberg konferansına katılanların çoğu, Michigan Üniversitesi'nden Milford Wolpoff, Canberra Üniversitesi'nden Alan Thorne ve meslektaşları tarafından başlatılan ve Homo Erectus'un taksonomik statüsünü ele alan ateşli tartışmaya dahil oldular ![]() ![]() Onlara göre Homo cinsinin tüm üyeleri, iki milyon yıl öncesinden günümüze kadar, varyasyona oldukça açık ve geniş alanlara yayılmış tek bir tür, yani Homo Sapiens türüydü ve bu tür içinde doğal kırılmalar ve alt bölünmeler bulunmuyordu ![]() Konferansın konusu, Homo Erectus ile Homo Sapiens arasında bir farkın olmadığıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Maymunlarla insanlar arasında Homo Habilis - Homo Erectus adlarıyla anılan ara format canlıları bulunmadığına göre gerçek insan olan Homo Sapiens ile ataları varsayılan maymunlar arasında hayal gücüyle bile doldurulamayan derin ve büyük uçurumların olduğu hemen anlaşılır ![]() Fosil kayıtlarında beliren ilk insanlar, evrim süreci olmadan, aynı anda ve aniden ortaya çıktıkları yadsınamayacak bilimsel bir gerçektir ![]() Homo Sapiensten günümüz insanına doğru var olduğu iddia edilen basamakların hiç bir öneminin olmadığı yapılan bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır ![]() Pekin Adamı fosili: Pekin Adamına ait fosillerin tarihi, 1920li yılların sonuna uzanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1929 yılına gelindiğinde Pekin yakınlarında Zhoudoukian mağaralarında bulunan bir kafatası fosilini inceledi ve aranan kayıp halkanın bulunduğunu ilan etti ![]() ![]() ![]() ![]() Evrimcilerce Darwinin teorisini kanıtladığı söylenen fosil bulgusu, dünya basınında geniş yankı buldu ![]() ![]() Pekin Adamı propagandaları o kadar yayılmıştı ki, uluslararası Unesco örgütü, fosillerin bulunduğu Zhoudoukian mağaralarını özel koruma altına aldı ![]() Charles Darwinin evrim teorisin ortaya atmasından o günlere kadar 60 yıllık bir süre geçmiş ve henüz teoriye kanıt gösterilebilecek tek bir fosil bile bulunamamıştı ![]() Evrimcilerin elinde ilki 1856 yılında bulunmuş olan Neandertal fosilleri bulunuyordu ama bulunan fosiller kayıp halka olabilecek bir tür olarak benimsenmiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Teoriye göre ilkel insan fosilleri Afrika ve civarlarında bulunmalıydı ![]() ![]() ![]() Kafatasında kalın, belirgin kaş kemerleri vardı ![]() ![]() ![]() Pekin adamı fosilleri ikinci dünya savaşı sırasında korunması amacıyla Amerikaya götürülmüş ise de kaybolmuştur ![]() ![]() Zhoudoukian mağaralarında uzun yıllar sürdürülen kazılarda Pekin Adamı fosiline benzeyen ya da benzemeyen pek çok fosil ele geçirildi ![]() ![]() ![]() 1990lı yıllara gelindiğinde gelişen teknolojinin yardımıyla hızlanan keşifler uzun yıllar kayıp halka olarak takdim edilen Pekin Adam fosilin aranan halkayla ilgisinin olmadığını ortaya koyacak evrim teorisi taraftarları bir kez daha büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaklardır ![]() Tüm dünyada Pekin Adamı kalıntısı olarak bilinen sit alanı, Beijing kentine 48 kilometre mesafede bulunan Fangshan bölgesinin Zhoukoudian kasabasında yer almaktadır ![]() Bu bölgede akademik değer taşıyan 27 yer keşfedildi ![]() ![]() Longgu Dağı'nda küçüklü büyüklü çok sayıda doğal mağara vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Zhoukoudian'da dağın içindeki mağarada Çin'in en eski mezarı ve süs eşyaları ortaya çıkarıldı ![]() ![]() Bunlar arasında, 500-600 bin yıl öncesine ait insan kalıntıları ve eski çağlardaki insanların ateş kullandığına dair ilk izler yer almaktadır ![]() Dünyada ve özellikle Doğu Asya bölgesinde Homo Erectusun yaşam biçimi, büyük ölçüde Zhoukoudian sit alanı incelenerek anlaşılmıştır ![]() ![]() Pekin damı fosiliyle birlikte bulunan diğer fosiller yaş, coğrafi bölge ve anatomik özellikler açısından bir türlü evrimsel bir sıralama içine sokulamamaktadır ![]() ![]() ![]() Günümüzde, özellikle Pekin Adamının da dahil edildiği Homo Erectus hakkında, öne sürülen ara tür iddiaları eskisi gibi sık dile getirilmemektedir ![]() ![]() Homo erectus bir ara tür değil, soyu tükenmiş bir insan ırkıdır ![]() Bütün bu gelişmelerin evrim teorisi taraftarlarının insanın evrimi konusunda yeterli kanıt bulma yolundaki ümitlerinin tükenmesine neden olduğunu söyleyebiliriz ![]() ![]() Java adamı fosili: Endonezyanın Java adasında bulunan bir kafatası fosiline Java adamı ismi verildi ![]() ![]() ![]() Evrim teorisi taraftarları her zaman olduğu gibi bu fosili de bir ara format fosili olarak takdim etmek istemişlerse de daha sonra yapılan araştırmalarda fosilin bir Homo Erectusa (gerçek bir insana) ait olduğu anlaşılmıştır ![]() Daha öncede yazdığımız gibi evrim teorisi taraftarları bulunan fosilleri (fosillerin bir ara format canlısına ait olacağını kesin bir şekilde inandıklarından) türsel ve tarihsel yönleriyle bilimsel metotlarla yeterince ilgilenilmeden sadece teorinin mantığı doğrultusunda art arda dizmişler, bunun sonucunda da bir evrim ağacı şemasını ortaya çıkarmışlardır ![]() ![]() Örneğin adı geçen şemalarla insanın atası olarak gösterilmeye çalışılan canlı fosillerinin türsel ve tarihsel yönlerden birbirleriyle ilişkilerinin olamayacağı çok farklı yerlerde ortaya çıktıklarıdır ![]() Nature dergisinin editörü Henry Gee, 12 Temmuz 2001 tarihli Nature'da yayınlanan makalesinde, evrimciler tarafından insanın ataları olduğu iddia edilen insansı fosillerinin, ilkelden gelişmişe doğru bir sırayı takip etmediğini, aksine kayıtlarda bu fosillerin bir anda ortaya çıktığını belirtmektedir ![]() Ünlü evrim teorisi taraftarlarından John Rennie bu konuda şunları yazmaktadır ![]() -Evrim, insanın bilinen ilk ataları yaklaşık 5 milyon yıl öncesi ile anatomik yönden modern insanların yaklaşık 100 ![]() ![]() ![]() John Rennie'nin meslektaşı olan Nature dergisinin editörü Henry Gee de aynı kanıdadır ![]() -İnsanın evrimi ile ilgili 5 ila 10 milyon yıl öncesine ait tüm fosil kanıtlarının küçük bir kutuya sığabilecek kadar az olduğunu yazar ![]() Gerçekte insanın evrimi konusunda evrim teorisi taraftarlarının öne sürebilecekleri hiçbir bilimsel kanıt yoktur ![]() Evrim teorisi savunucuları evrime bir kanıt olarak öne sürdükleri Lucy isimli fosil ile modern insan arasında 20 veya daha fazla hominidin bulunduğunu, bu boşluğu doldurduğunu iddia ederlerse de bu konuda herhangi bir bilimsel kanıt gösteremezler ![]() ![]() ![]() Bunun nedeni de Australopithecus ile Homo Sapiens arasında var oldukları iddia edilen Homo Habilis, Homo Rudolfensis, Homo Erectus evrimci kategorilerin evrim taraftarları arasında bile bilinmezliklerin sisleri arasında spekülatif ve tartışmalı oluşudur ![]() ![]() Evrimci paleoantropologlar Bernard Wood ve Mark Collard, 1999'da Science'de yayınlanan makalelerinde, Homo Habilis ve Homo Rudolfensis kategorilerinin hayali olduğunu ve bu kategorilere dâhil edilen fosillerin aslında Australopithecus genusuna transfer edilmesi gerektiğini savunmuşlardır ![]() Michigan Üniversitesinden Milford Wolpoff ve Canberra Üniversitesinden Alan Thorne ise Homo Erectus'un hayali bir kategori olduğu, bu sınıflamaya dahil edilen fosillerin aslında Homo sapiens'in birer varyasyonu oldukları düşüncesindedirler ![]() Bilimsel kanıtların ortaya koyduğu gerçek soyu tükenmiş bir maymun cinsi olan Australopithecus ile, günümüz insanı ve onun farklı ırksal varyasyonlarını içine alan Homo Sapiens türünden başka ara format canlılarının olmadığı diğer ifade ile insanın evrimsel bir kökeninin bulunmadığıdır ![]() Australopithecus'tan Homo Sapiens'e doğru uzanan bir evrim çizgisi iddiasını çürüten bir başka gerçek, bu çizgi üzerinde evrimsel bir sıralama izlediği öne sürülen kategorilerin gerçekte aynı dönemde yaşadıklarının ortaya çıkmasıdır ![]() Bunu ortaya koyan en yeni kanıt, Science dergisinde yayınlanan ve Homo Habilis, Homo Ergaster ve Homo Erectus kategorilerine dahil edilen fosillerin aynı dönemde yan yana yaşadığını gösteren bulgudur ![]() Araştırmayı yöneten North Texas Üniversitesinden Reid Ferring, bu buluşun anlamını şöyle açıklamaktadır: -Bu tamamen beklenmedik bir durumdur ![]() ![]() Evrim teorisi savunucularının Homo Erectus adını verdikleri fosiller insanın sözde atası olan ilkel yaratıklar değil, günümüz insanının çeşitli ırklarıdır ![]() ![]() Teorinin öngördüğü insanın evrimi senaryosunda, bir insan ırkı olan Homo Erectus ile kendisinden önce gelen maymunlar (Australopithecus, Homo Habilis) arasında büyük bir uçurum vardır ![]() ![]() Evrim teorisi savunucularının hiç bir bilimsel kanıta dayanmadan ısrarla insanın atası olarak tanımladıkları Neandertal İnsanı, nesli tükenmiş bir insan ırkıdır ![]() ![]() İspanya'nın Atapuerca bölgesinde bulunan ve günümüz insanıyla tıpatıp aynı olan 800 ![]() ![]() Mary Leakey'nin Laetoli'de bulduğu 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fosillerin Dili |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fosillerin DiliFOSİLLERİN DİLİ-2 Ramapithecus fosili: Ramapithecus, evrim teorisinin en büyük ve en uzun süren yanılgılarından birisi olarak kabul edilir ![]() Bu ad, 1932 yılında Hindistan'da bulunan ve insan ile maymun arasında, 14 milyon yıl önce meydana gelen ayrımın ilk basamağı olduğu iddia edilen fosil kayıtlarına verilmişti ![]() Bulunduğu 1932 yılından 1982 yılına kadar tam 50 sene evrimciler tarafından insan evriminin kesin bir delili olarak gösterildi ![]() ![]() ![]() ![]() Evrimci Science dergisi bu gerçeği 1982 tarihli sayısında İnsanlık Bir Atasını Kaybediyor başlıklı makale şöyle ilan etmeye mecbur kaldı ![]() Harvard Üniversitesi paleoantropologlarından David Pilbeam'a göre bugüne kadar atalarımızdan olduğunu düşündüğümüz bir grup canlı aile ağacımızdan çıkartılıyor ![]() Birçok paleoantropolog, Ramapithecus'ların Afrika maymunlarından ayrılmamızdan hemen sonraki bilinen en eski atalarımız olduğunu söylemekteydi ![]() ![]() Pilbeam'a göre büyük çene ve kalın mineyle kaplı dişler belki insan atalarımızın özelliklerini taşıyordu ![]() ![]() Bir evrim teorisi taraftarı bu konuda şöyle yazmıştı: -Bu soyu tükenmiş primat, hominid soy ağacımızdaki ilk halkalardan biridir ![]() ![]() Sanki Ramapithecus insanın tam bir atası olması için dizayn edilmiş gibidir ![]() ![]() Fakat daha sonraki yıllarda yapılan ayrıntılı araştırmalar Ramapithecusun insanlığın atası olmadığı sadece soyu tükenmiş bir orangutan türünden başka bir şey olmadığı anlaşıldı ![]() Bir evrim teorisi taraftarı David Pilbeamla aynı görüşte olduğunu belirterek bu gerçeği şu şekilde itiraf etmektedir ![]() -Harvard Üniversitesi paleoantropologlarından David Pilbeam'a göre bugüne kadar atalarımızdan olduğunu düşündüğümüz bir grup canlı aile ağacımızdan çıkartılıyor ![]() KNM-ER 1470 (Homo Rudelfensis) kafatası fosili: Fosilbilimci Richard Leakey, 2 ![]() ![]() Australopithecus gibi küçük bir kafatası hacmi olan, ancak insansı bir yüze sahip bulunan canlı, Leakey'e göre, Australopithecus ile insan arasındaki kayıp halkaydı ![]() Fakat daha sonraki yıllarda yapılan araştırmalar bu fosilin insansı yüzü, gerçekte kafatası parçalarını birleştirirken yapılan -belki de kasıtlı- hataların sonucu olduğu anlaşıldı ![]() Ancak bir süre sonra anlaşılacaktı ki, KNM-ER 1470 kafatasının bilimsel dergilere kapak olan insansı yüzü, gerçekte kafatası parçalarını birleştirirken yapılan hataların sonucuydu ![]() İnsan yüzü anatomisi üzerinde çalışmalar yapan profesör Tim Bromage, 1992 yılında bilgisayar simülasyonları yardımıyla ortaya çıkardığı bu gerçeği şöyle özetler: -KNM-ER 1470'in rekonstrüksiyonu yapılırken, yüz, aynı günümüz insanlarında olduğu gibi, kafatasına neredeyse tam paralel bir biçimde inşa edilmişti ![]() ![]() ![]() Bu konuda evrimci paleoantropolog J ![]() ![]() Kaba olarak biçimlendirilmiş yüz, düşük kafatası genişliği ve büyük azı dişler gibi ilkel özellikler, KNM-ER 1470'in Australopithecus ile paylaştığı ilkel özelliklerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Michigan Üniversitesi'nden C ![]() -Çenenin büyüklüğü ve azı dişlerinin kapladığı yerin genişliği, ER 1470'in tam anlamıyla bir Australopithecus yüz ve dişlerine sahip olduğunu göstermektedir ![]() KNM-ER 1470 üzerinde en az Leakey kadar incelemede bulunmuş olan John Hopkins Üniversitesi paleoantropoloğu profesör Alan Walker da, bu canlının Homo erectus ya da Homo rudolfensis gibi bir Homo (insan) türüne dahil edilmemesi, aksine Australopit- hecus sınıfına sokulması gerektiğini savunmaktadır ![]() Australopithecus ile Homo erectus arasında bir geçiş formu gibi gösterilmeye çalışılan Homo habilis ya da Homo rudolfensis gibi sınıflamalar gerçekte bilimsel yönden geçersizdir ![]() Bu canlılar bugün çoğu araştırmacının kabul ettiği gibi, Australopithecus serisinin birer üyesidirler ![]() ![]() Bu gerçek, Bernard Wood ve Mark Collard adlı iki evrimci antropoloğun 1999 yılında Science dergisinde yayınlanan incelemeleriyle daha da belirgin hale gelmiştir ![]() Wood ve Collard, Homo habilis ve Homo rudolfensis kategorilerinin hayali olduğunu, aslında bu kategorilere dahil edilen fosillerin Australopithecus sınıflandırması içinde incelenmesi gerektiğini şöyle açıklamışlardır: -Daha yakın zamanda, fosil türleri, mutlak beyin hacmi, dil yeteneği konusundaki çıkarımlar ve el fonksiyonu ve taştan aletler yapma becerileri konusundaki kurgular gibi temellere dayanılarak, Homo kategorisine dahil edilmiştir ![]() Birkaç istisna haricinde, bu (Homo) cinsinin insan evrimi içindeki tanımı ve kullanımı ve Homo'nun sınırının belirlenişi, sanki sorunsuz bir olgu gibi kabul edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Yeni bulgular, mevcut bulgulara getirilen yeni yorumlar ve paleoantropolojik kayıtlar üzerindeki kısıtlamalar, sınıflandırmaları Homo cinsine dahil etmek için kullanılan kriterleri geçersiz hale getirmektedir ![]() Pratikte, fosilleşmiş hominid türleri, Homo kategorisine, dört temel kriterden biri veya daha fazlasına göre dahil edilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir başka deyişle, H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Wood ve Collard'ın vardığı sonuç, anlattığımız gerçeği doğrulamaktadır ![]() ![]() ![]() Fosil kayıtları, bu soyu tükenmiş maymunlar ile fosil kayıtlarında aniden ortaya çıkan Homo yani insan türü arasında hiçbir evrimsel ilişki olmadığını göstermektedir ![]() Bütün anatomik özellikler insan evriminin kayıp halkası olarak lanse edilen, bu canlıların birer maymun türü olduklarını göstermektedir ![]() Sahelanthropus Tchadensis fosili: Evrim teorisinin insanın kökeni hakkındaki iddialarını yıkan en son bulgulardan bir diğeri ise, 2002 yazında Orta Afrika ülkesi Çad'da bulunan bir fosildir ![]() ![]() Bu fosil özellikleri nedeniyle evrimci çevreleri birbirine kattı ![]() Dünyaca ünlü Nature dergisi, fosili duyuran haberinde; bulunan yeni kafatası, insanın evrimi hakkındaki düşüncelerimizi tamamen batırabilir itirafında bulundu ![]() Harvard Üniversitesi'nden Daniel Lieberman, bu yeni bulgunun evrim teorisi için küçük bir nükleer bomba kadar etkili olacağını söyledi ![]() Bunun nedeni, bulunan fosilin yedi milyon yıl yaşında olmasına rağmen, insanın en eski atası olduğu iddia edilen ve beş milyon yıl yaşındaki Australopithecus cinsi maymunlardan evrimcilerin bugüne kadar temel aldıkları kıstaslara göre daha insansı (gelişkin) bir yapıya sahip olmasıdır ![]() Geçmişte yaşamış ve bugün soyu tükenmiş olan pek çok farklı maymun türü vardır ![]() ![]() ![]() Evrim teorisi taraftarları ise, bu soyu tükenmiş canlılara ait kafataslarını, teorilerinin gerektirdiği gibi art arda dizerek bir tür maymundan insana giden merdiven oluşturma çabasındadırlar ![]() Ancak bu konudaki araştırmalar derinleştikçe, ortada böyle bir merdiven bulunmadığı, sadece farklı dönemlerde farklı maymun türlerinin yaşadığı anlaşılıyor ![]() George Washington Üniversitesinden evrimci antropolog Bernard Wood'un yeni bulunan fosil üzerine yaptığı açıklama ise, bu görüşü doğrulamaktadır ![]() ![]() -Üniversiteye başladığım 1963 yılında, insanın evrimi bir merdiven gibi görülüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durum, gerçekte hepsi soyu tükenmiş maymun türleri arasında, son derece sübjektif ve ön yargılı olan insana benzerlik kriterlerine göre kurulan evrimsel ilişkilerin tamamen varsayıma dayalı olduğunu göstermektedir ![]() Bu buluş insanın evrimi konusunda zaten her zaman için son derece sallantılı olan kayıp halka düşüncesinin tamamen geçerliliğini yitirmesine neden olmuştur ![]() Adı geçen bilimsel dergide yazıda ABD'deki George Washington Üniversitesi paleontologlarından evrimci Bernard Wood'un Çad'da bulunan ve 6 ila 7 milyon yıllık olduğu bildirilen Sahelanthropus tchadensis fosili üzerindeki yorumları aktarılıyor ![]() Temmuz 2002'de açıklandığında, dünyanın en önemli dergi ve gazetelerinde ön sayfadan haber verilen bu fosilin, yüzyılın en önemli paleontolojik bulgusu, hatta nükleer bir bomba etkisinde olduğu belirtilmişti ![]() Bu kafatası 7 milyon yıllık olmasına karşın, evrim şemalarında 2 milyon yıllık gösterilen hayali ara formlarla benzer bir yüze sahip olması nedeniyle, insanın evrimini gösteren mevcut şemaları yıkıyor ![]() ![]() Mevcut senaryoların geçersizliğini vurgulayan Wood, insanın evrimi iddiasının içinden çıkılamaz bir karmaşaya düştüğünü kabul ediyor ![]() Bernard Wood yazısında: -Şempanzelerin kendi bağımsız evrim tarihleri bizimki kadar eski olsa da bu evrimle ilgili kesinlikle hiçbir fosil kanıtımız bulunmuyor demekte şunları ilave etmektedir ![]() ![]() ![]() Bernard Wood ile aynı görüşte olan başka bilim insanları da vardır ![]() Dünyaca ünlü bilim dergisi Nature'ın editörü ve aynı zamanda bir paleontolog olan Henry Gee, The Guardian gazetesinde çıkan bir makalesinde şunları yazmıştı: -Sonuç ne olursa olsun, bu kafatası (Sahelanthropus tchadensis), bir kez daha ve kesin olarak göstermiştir ki, eskiden beri kabul edilen (insanla maymun arasındaki) kayıp halka düşüncesi saçmadır ![]() ![]() Bu konuda bilim dergileri şunları yazmaktadır ![]() National Geographic News Çadda bulunan fosil insanın kökeninin yeniden düşülmesi gerektiğini gösteriyor; CNN ![]() ![]() Diğer ünlü bilimsel kaynaklarda veya önde gelen uluslararası medya kuruluşlarında bu konuda verilen haberlerin hemen hepsinde de bulunan fosilin evrim teorisi adına çok şaşırtıcı ve beklenmedik olduğu vurgulanmaktadır ![]() ![]() Fakat insanın evrimi ilk canlılığın ortaya çıkışı gibi evrim teorisi için çok önemlidir ![]() ![]() ![]() Amerikalı biyolog Jonathan Wells, Amerika'da büyük bir tartışma başlatan Evrimin İkonları: Bilim mi Efsane mi, Evrim Hakkında Öğrettiğimiz Pek Çok Şey Neden Yanlış adlı 2000 yılı basımı kitabında bu propaganda mekanizmasını şöyle özetlemektedir ![]() -Toplumun geneli, insanın kökeni hakkındaki derin belirsizliğe dair bilimsel uzmanların yaptıkları açıklamalardan çok nadiren haberdar edilir ![]() ![]() ![]() ![]() Bilimsel bulgular, türlerin evrimle, yani rastlantısal doğal süreçlerle değil, bir plan ve tasarımla ve dahası aniden yeryüzünde ortaya çıktığını göstermektedir ![]() SM4 Kafatası fosili: Endonezya'nın Sambungman Bölgesi'nde, Pleistosen devrine (günümüzden 1 ![]() ![]() ![]() Evrim teorisi taraftarları her zaman yaptıkları gibi hacmi 1006 cm3 olan bu beyin kabının insanın sözde ilkel atalarından modern insana doğru bir ara adım olduğunu öne sürdüler ![]() Kısaca Sm4 olarak tanımlanan fosilin, Java'da daha önce ele geçirilmiş Homo Erectus örnekleri arasında bir evrimsel geçiş formu olduğu iddia edildi ![]() Ayrıca Sm4 fosilinin önemli bir özelliğinin beyin kökü bölgesinin öteki Java örneklerine göre daha hareketli olduğu ve bu özelliğiyle Homo Sapiens'e benzediği öne sürüldü ![]() ![]() ![]() Önceki bölümlerde incelendiği gibi Homo Erectus'un günümüz insanı olan Homo Sapiens'le aynı dönemde yaşadığını gösteren kanıtlar vardır ![]() Ayrıca, araştırmacılar beyin hacmi 1006 cm3 olarak hesaplanan kafatasının büyük olasılıkla genç ya da orta yaşta bir erkeğe ait olduğunu tahmin etmektedirler ![]() En büyük maymun kafatasının 650 cc'yi geçmediği düşünülürse bunun bir insana ait olduğu kesinleşmektedir ![]() Kaş kemerleri incelendiğinde bunların günümüzdeki herhangi bir insanda bulunması son derece makul ölçülerde olduğu anlaşılmaktadır ![]() Öyle ki bu insan günümüzde yaşıyor ve kalabalık bir meydanda modern kıyafetlerle yürüyor olsa, kimse onu yadırgamazdı ![]() Fosil bulgusunu değerlendiren Amerikan Doğa Tarihi Müzesi paleoantropologla- rından Kenneth Mowbray bir evrimci olmasına karşın Sm4 fosilinin bir ara tür olarak sınıflandırılmasına karşı çıkmakta, Endonezya kafatası fosillerinde görülen farklılıkların herhangi bir tür içinde görülmesinin doğal çeşitlilikten kaynaklandığını belirtmektedir ![]() Mowbray, National Geographic'in internet sitesindeki yorumunda şunları söylemektedir: -Eğer modern insan popülasyonlarına bakacak olursanız, kısa ve yuvarlak kafalı insanlar; uzun ve dar kafalı insanlar görürsünüz; bunlar herhangi bir popülasyon içinde görülmesi normal varyasyonlardır ![]() Kısacası Sm4 fosili üzerinde yapılan evrimci spekülasyonlar bilimsel delillere dayanmamaktadır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fosillerin Dili |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fosillerin DiliFOSİLLERİN DİLİ-3 Kenyathropus Platyops fosili: Kenya'da Meave Leakey ve ekibi tarafından 3 ![]() ![]() ![]() Bulunan bu fosil, fosiller konusunda hayli karışık olan evrimcilerin aklını daha da karıştırdı ve insanın evrimi senaryosunu altüst eden bir fosil olarak duyuruldu ![]() BBC bu haberi Düz yüzlü adam bir bilmece başlığı ile verirken insanın evrimine hiç uymadığını, bu senaryoları alt üst ettiğini belirtti ![]() 3,5 milyon yıllık bu fosilin evrimcilerin aklını tamamen karıştırmasının nedeni, kendisinden sonra yaşamış olan Lucy gibi bazı maymun türlerinin evrimci kıstaslara göre Kenyanthropus platyops'dan daha geri olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() BBC televizyonunun internet sayfasında yayınlanan ve bir sonraki sayfada yer alan şemada bu karmaşa vurgulanmakta, özetle şunlar yazılmaktadır ![]() Karmaşık insanımsı soyağacı başlığıyla verilen şemada hiçbir düzenli gelişme olmadığı, aksine tüm fosil bulgularının birbirlerinden tamamen ilgisiz özelliklere sahip oldukları görülüyor ![]() Bilim adamları farklı insanımsı fosillerini birbirleriyle ilişkilendirme konusunda güçlük çekiyorlar ![]() Nature dergisinde ise aynı fosil için insanın evrim tarihi karmaşık ve çözülmemiş ![]() ![]() George Washington Üniversitesi, Antropoloji bölümünden Daniel E ![]() -İnsanın evrim tarihi çok karmaşık ve çözümlenmemiştir ![]() ![]() ![]() Kenyanthropus Platyops'un yapısı genel olarak insanın evrimi ve türlerin davranışı konuları hakkında birçok soruyu beraberinde getiriyor ![]() Büyük yüzü ve benzer şekilde yerleştirilmiş çene kemiği olan tüm diğer insanımsı türlerin büyük bir dişi var ![]() ![]() ![]() BBC ise Kenyanthropus platyops ile ilgili haberi Düz Yüzlü Adam Bir Bilmece, Akıl Karıştıran Tablo, Bilimsel Çelişki başlıkları ile verdi ve Meave Leakey ekibiyle Kenya Milli Müzesinin bu yeni buluşu, zaten bulanık olan insanın evrimi tablosunu daha da bulanıklaştırıyor şeklinde yorumladı Londra College Üniversitesi'nden ünlü evrimci Dr ![]() ![]() ![]() ![]() Arkaik Homo Sapiens ve Neandertal Adamı: Arkaik homo sapiens, insan evrimi şemasının günümüz insanından bir önceki basamağını oluşturur ![]() ![]() ![]() ![]() Aborijin yerlileri de Arkaik homo sapienslere benzeyen kalın kaş çıkıntılarına, içeri doğru eğik bir çene yapısına ve biraz daha küçük bir beyin hacmine sahiptirler ![]() Ayrıca çok yakın bir geçmişte Macaristan'da ve İtalya'nın bazı köylerinde bu insanların yaşamış olduklarına dair çok ciddi bulgular ele geçirilmiştir ![]() Evrim teorisi taraftarları arkaik homo sapiense en önemli örnek olarak Hollanda'nın Neander vadisinde bulunan ve Neandertal adamı adı verilen insan fosillerini gösterirler ![]() Onlara göre Neandertal denilen bu insan ırkı günümüz insanına göre çok ilkeldir ![]() ![]() ![]() Fakat son yapılan araştırmalar Neandertaller'in anatomik yapıları, gerek beyin bölümleri gerekse boğaz-yutak-çene gibi organları, bu insanların konuşma yeteneği açısından bizden hiçbir eksiklikleri olmadığını göstermektedir ![]() İnsanlara özel vardan var etme melekelerinin gelişmemiş olduğu iddiası ise mesnetsizdir ![]() ![]() ![]() Bir ayının uyluk kemiğinden yapılmış olan söz konusu flüt, arkeolog Ivan Turk tarafından 1995 Temmuz'unda Kuzey Yugoslavya'daki bir mağarada bulunmuştur ![]() ![]() Fink, karbon testine göre yaşının 43 ![]() ![]() ![]() Bu keşif, Neandertaller'in Batı müziğinin temel formu olan yedi nota ölçüsünü kullandıklarını göstermektedir ![]() Flütü inceleyen Fink, eski flütün üzerindeki ikinci ve üçüncü delikler arasındaki mesafenin, üçüncü ve dördüncü delikler arasındaki mesafenin iki katı olduğunu belirtmektedir ![]() ![]() Bu üç nota inkâr edilemez bir şekilde diatonik bir ölçekteki gibi ses çıkarır diyen Fink, Neandertaller'in müzik kulağı ve bilgisi olan insanlar olduğunu ortaya koymuştur ![]() Diğer bazı fosil bulguları, Neandertaller'in ölülerini gömdüklerini, hastalarına baktıklarını, kolye ve benzeri takı eşyaları kullandıklarını göstermektedir ![]() Bazı fosil kazıları sırasında Neandertal insanları tarafından kullanıldığı tespit edilen 30 bin yıllık bir dikiş iğnesi bulunmuştur ![]() ![]() ![]() Neandertaller'in alet yapma yetenekleri hakkında yapılan en iyi araştırma New Mexico Üniversitesi'nde antropoloji ve arkeoloji profesörü olan Steven L ![]() ![]() ![]() İki bilim adamı da evrim teorisini savunmalarına rağmen, yaptıkları arkeolojik araştırmalar ve analizler sonucu, İtalya'nın güneybatı sahilindeki mağaralarda binlerce yıl yaşamış olan Neandertaller'in, günümüz insanları gibi kompleks bir düşünce yapısı gerektiren faaliyetlerde bulunduklarını ortaya koymuşlardır ![]() Kuhn ve Stiner bu mağaralarda çeşitli aletler bulmuşlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() California Üniversitesi'nden Margaret Conkey Neandertaller'den önceki dönemlere ait olan aletlerin dahi ne yaptığının bilincinde olan zeki topluluklar tarafından yapıldığını şöyle anlatmaktadır: -Arkaik insanların elleriyle yaptıkları nesnelere bakacak olursanız, hiç de acemi işi şeyler olmadıklarını görürsünüz ![]() ![]() Günümüzde birçok araştırmacı, Neandertal insanını günümüz insanının bir alttürü olarak tanımlayarak Homo Sapiens Neandertalensis demektedir ![]() Bu ırkın günümüz insanıyla beraber, aynı anda ve aynı coğrafya'da yaşadığı kesindir ![]() Bilimsel bulgular, Neandertallerin ölülerini gömdüklerini, çeşitli müzik aletleri yaptıklarını ve aynı dönemde yaşamış homo sapiens sapienslerle beraber gelişmiş bir kültürü paylaştıklarını açıkça göstermektedir ![]() Son 20-20 yılın bilimsel bulguları, Neandertaller'in günümüz insanına göre hiçbir ilkel yanları olmayan bir insan ırkı olduğunu ortaya koymaktadır ![]() Neanderthal fosillerinin tamamen modern olan kafatasları ve iskelet yapıları da herhangi bir spekülasyona açık değildir ![]() Neanderthal kalıntıları ve modern insan kemikleri arasında yapılan ayrıntılı karşılaştırmalar, şunu göstermektedir ki Neanderthallerin anatomisinde, ya da hareket, alet kullanımı, zekâ seviyesi veya konuşma kabiliyeti gibi özelliklerinde modern insanlardan aşağı sayılabilecek hiçbir şey yoktur ![]() Bunlara ek olarak Neandertallerin günümüz insanına göre bazı üstünlükleri bulunmaktadır ![]() Neandertallerin beyin hacimleri günümüz insanınkinden daha büyüktür ve bunlar vücut olarak daha sağlam yapılı ve kas gücü olarak bizlerden çok daha güçlüdürler ![]() Neanderthallerin kendine özgü yapısı, gövde ve uzuv kemiklerinin genel olarak abartılı biçimde yapılı olmasıdır ![]() ![]() Bu özellikler sadece yetişkin erkeklerde değil, yetişkin kadınlarda, yaşlılarda ve hatta çocuklarda bile rahatlıkla görülebilmektedir ![]() New Scientist dergisinin Mayıs 1998 sayısında yayınlanan bir haberle, bundan 700 ![]() ![]() Ancient Mariners başlığı ile verilen haber, evrimcilerin yalnızca maymunların var olduğunu iddia ettikleri bir ortamda, gemi yapabilecek bilgi, teknoloji ve kültüre sahip insanların varlığını ortaya koymuştur ![]() Yine insanın evrimi senaryosunu kökünden yıkan bir başka haber ise Discover dergisinin Aralık 1997 tarihli sayısında yayınlanmıştır ![]() Yazıda İspanya'da bulunan Atapuerca fosilinin 800 ![]() ![]() Tüm bunların yanı sıra insanların varlığının çok daha eski dönemlere uzandığını gösteren delillerden biri Laetoli'de bulunan 3 ![]() ![]() ![]() Kısacası Neandertaller zamanla içinde çeşitli nedenlerle asimile olmuş özgün bir insan ırkıdır ![]() İspanya'nın Atapuerca bölgesinde bulunan ve günümüz insanıyla tıpatıp aynı olan 800 ![]() ![]() Bu konuda New Mexico Üniversitesi'nden paleoantropolog Erik Trinkaus şöyle yazar: -Neandertal kalıntıları ve günümüz insanı kemikleri arasında yapılan ayrıntılı karşılaştırmalar göstermektedir ki, Neandertaller'in anatomisinde, ya da hareket, alet kullanımı, zeka seviyesi veya konuşma kabiliyeti gibi özelliklerinde günümüz insanlarından aşağı sayılabilecek hiçbir şey yoktur ![]() Bu konuda Charles Darwin: -Yinede çok eski bazı kafataslarının örneğin Neanderthal insanınkinin iyi gelişmiş ve sığalı olduğu kabul edilmelidir demekte sekiz yüz bin yıl önce yaşamış insan beyinlerinin günümüz insanınkinden farklı olmadığını kabul etmektedir ![]() Kabul etmektedir ama bazı evrim teorisi taraftarı bilim adamları bunu kabul etmezler, Neandertaller'in evrimini tamamlamamış bir hominid (yarı insan yarı maymun) olduğu iddiasını devam ederler ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fosillerin Dili |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fosillerin DiliFOSİLLERİN DİLİ-4 Lucy fosilleri: Lucy 1974 yılında Amerikalı antropolog Donald Johanson ve Tom Gray tarafından bulunan ünlü fosilin adıdır ![]() Australopithecus hakkındaki bir diğer önemli bulgu ise, bu canlıların ellerini günümüz maymunlarında olduğu gibi yürüme amaçlı kullandıklarının anlaşılmasıdır ![]() Maymunlar el parmaklarının boğumlarının üzerine basarak dört ayaklı bir yürüme modeli kullanırlar ![]() ![]() 2000 yılında Australopithecus fosillerinin en ünlüsü olan Lucy üzerinde Richmond ve Strait adlı iki evrimci bilim adamı tarafından yapılan iskelet incelemeleri ise, araştırmayı yapan bu iki evrimciyi şaşırtan bir sonuç ortaya koymuştur ![]() Lucy'nin el yapısı, aynen günümüzün maymunları gibi dört ayaklı knuckle walking yapısındadır ![]() -Lucy'i çıkarıp baktım ve o da ne! Klasik parmak boğumu yürüyücülerinin (knuckle walkers) morfolojisiyle tamamen aynıydı ![]() Birçok evrim taraftarı bilim insanı Lucy'nin insanla maymunsu ataları arasındaki ara geçiş formu olduğunu iddia etmişse de ilerleyen yıllarda yapılan incelemeler Lucy'nin sadece nesli tükenmiş bir maymun türü olduğunu ortaya çıkarmıştır ![]() Evrim teorisi taraftarları her ne kadar Lucy fosilini ısrarla insanların atalarından birisi olarak takdim etselerde Lord Solly Zuckerman ve Prof ![]() ![]() Lucy Australopithecus afarensis maymun türünün daha önce bahsedilen tüm özelliklerini üzerinde taşımaktadır ![]() ![]() Adı geçen bilim adamlarının verdikleri bilgiye göre Milenyum Adamı Lucyden çok daha yaşlı olmasına rağmen dik yürüyebilmekte, çene ve diş yapısı ise insana benzemektedir ![]() Nitekim ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie, Mayıs 1999 sayısında bu konuyu kapak yapmış Elveda Lucy başlığını kullanarak Australopithecus türü maymunların insanın soyağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır ![]() Orrorin Tugensis fosilleri: 2000 yılında bulunan ve Milenyum Adamı olarak anılan Orrorin tugensis ise on iki küçük fosil bulgusuna dayandırılan bir türdür ![]() Kalıntıları bulan Fransız araştırmacılar bu türün iki ayak üzerinde yürüyen canlılar olduğunu iddia etmelerine rağmen bu görüş evrimciler arasında bile yaygınlık kazanmış değildir ![]() Çoğu evrimci bunun iki ayak üzerinde yürüyen bir tür olamayacağını düşünmektedir ![]() Orrorin tugensis fosilinin insanımsı olduğunu kabul etmek isteyen evrimcilere ise halletmeleri gereken çok büyük bir sorun beklemektedir ![]() Orrorin tugensis fosilini insanımsı kabul etmeleri durumunda defalarca propagandasını yaptıkları Lucy fosilini çöpe atmak zorunda kalacaklardır ![]() Çünkü Orrorin Tugensis bulan araştırmacılar, bu türün morfolojik olarak Homo genusuna Australopit- hecinelerden, yani Lucy'nin de dahil olduğu Australo- pithecus Afarensis ve A ![]() ![]() Araştırmacılar evrimin gerilemiş olamayacağını savunmakta ve Australopithecus genusunun insan soy ağacından çıkarılmasını talep etmektedirler ![]() Bir bakıma Orrorin Tugensis insan soy ağacını içinden çıkılmaz bir şekilde karmaşıklaştırmakta, evrim teorisi taraftarlarını çıkmazlara sokmaktadır ![]() St W573 fosili:Fransız ve Kenyalı bilim adamlarının Kenya'nın Baringo bölgesinde en az 6 milyon yıllık olduğunu tahmin ettikleri bir fosil buldular ![]() Fosili bulan bilim adamları bu fosilin yarı insan yarı maymun ara format özellikleri taşıdığını, insanın bugüne kadar bulunan en eski atasına ait olduğunu, 1974 yılında bulunan ve insanın atası olarak lanse edilmeye çalışılan Lucy isimli fosilden 3 ![]() ![]() Evrim teorisi taraftarlarının yeni bulunan bu fosile böylesine önem vermelerinin nedeni daha önce bulunan Milenyum Adamı taşılından da daha yaşlı olmasıdır ![]() ![]() ![]() Lucyin, yeni bulunan Milenyum Adamı fosilinden daha genç olmasına rağmen daha az gelişkin olması evrim teorisi taraftarlarına güç durumda bırakmıştır ![]() Buna karşılık evrim teorisi taraftarları türler arasındaki evrimin farklı oluşabileceğini, bu nedenle Milenyum Adamının Lucyden daha gelişkin olduğunu öne sürerek durumu kurtarmaya çalışmışlarsa da bu çabaları boşuna gitmiş görünmektedir ![]() Evrim teorisi taraftarları her ne kadar Lucy fosilini ısrarla insanların atalarından birisi olarak takdim etseler de Lord Solly Zuckerman ve Prof ![]() ![]() Lucy Australopithecus Afarensis maymun türünün daha önce bahsedilen tüm özelliklerini üzerinde taşımaktadır ![]() ![]() Adı geçen bilim adamlarının verdikleri bilgiye göre Milenyum Adamı Lucyden çok daha yaşlı olmasına rağmen dik yürüyebilmekte, çene ve diş yapısı ise insana benzemektedir ![]() Nitekim ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie, Mayıs 1999 sayısında bu konuyu kapak yapmış Elveda Lucy başlığını kullanarak Australopithecus türü maymunların insanın soyağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır ![]() Aynı dergide St W573 kodlu yeni bir Australopithecus fosili bulgusuna dayanarak yazılan makalede, şu cümleler yer almaktadır: -Yeni bir teori Australopithecus türünün insan soyunun kökeni olmadığını söylüyor ![]() ![]() ![]() St W573' ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ardipithecus Ramidus Kaddaba fosili: 2001 yılında, California Üniversitesi antropologlarından Haile Selaisse Etiyopya'da Ardipithecus Ramidus Kaddaba ismini verdiği bir fosil buldu ![]() ![]() Bu fosil kesin bilimsel bulgulara ulaşılamamasına rağmen tamamen önyargılara dayalı olarak ilkel insan türü diye yorumlanmış ve evrim soy ağacının boş kaldığı düşünülen bir yerine yerleştirilmesi uygun görülmüştü ![]() Bu fosilin evrim teorisi taraftarlarının zaman içinde bulmayı umdukları yarı insan, yarı maymun bir yaratık olduğu öne sürülüyor; konusunda yeterli araştırmaların yapılıp yapılmadığı, yeterli bilimsel bulguların olup olmadığı göz ardı edilerek evrimci aceleciliğiyle bu fosilin insan evriminin çok önemli bir parçasıymış gibi kamuoyuna sunuluyordu ![]() Sunuluyordu ama kısa bir zaman sonra adı geçen fosille ilgili bilgilerin birbirleriyle çeliştikleri fark edilecek, evrim taraftarları bir kez daha derin bir hüsrana uğrayacaklardır ![]() Bulunan son fosil hakkında birçok çelişki söz konusudur ![]() ![]() Evrim teorisi taraftarları söz konusu fosil ile ilgili olarak şu sorulara yanıt verememektedirler ![]() 1 ![]() ![]() Bulunan fosil yedi kemik parçasından ve 4 dişten oluşmaktadır ![]() Time dergisi, tek bir ayak parmağı kemiğini göstererek, bu kemik canlının iki ayak üzerinde durduğunu gösteriyor iddiasında bulunmaktadır ama bu ayak parmağı kemiğinin, diğer kemiklerden 16 km ileride bulunduğu belirtilmektedir ![]() Nature'daki orijinal rapor incelendiğinde daha da vahim bir durumla karşılaşılmaktadır ![]() Bu raporda, Ardipithecus'un kemiklerinin aslında 1997 yılından itibaren 5 farklı bölgeden 11 farklı insanımsı örneğinden toplandığı açıklanmaktadır ![]() Time dergisinin söz konusu ettiği ayak parmağı kemiği ise 1999 yılında bulunmuştur ve diğer bulunan kemiklerden de 0 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Ardipithecus Ramidus Kaddaba morfolojik açıdan Tim White'ın 1992 yılında bulduğu Ardipithecus Ramidus isimli fosil ile benzerlikler taşıdığı için Ardipithecus grubundan sayılmıştır ![]() ![]() ![]() Ancak Time dergisinde de belirtildiğine göre, 4,4 milyon yıllık Ramidusun dişleri 5 ![]() ![]() ![]() ![]() Evrim teorisi taraftarlarınca önemsiz bir bilgi gibi aktarılan bu gerçek, söz konusu maymun-insan sıralamasının tutarsızlıklarla dolu olduğunu göstermesi açısından önemlidir ![]() Antropoloji profesörü ve Arizona State Universitesinde İnsan Kökenleri Enstitüsü direktörü olan Donald Johanson, bu konuda yapılan önyargılı sınıflandırmayı şöyle ifade etmektedir: -5 ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() Science dergisinin 13 temmuz 2001 tarihli sayısında söz konusu fosille ilgili yayınlanan yazıda ise George Washington Üniversitesi'nden Bernard Wood'un şu yorumuna yer verilmektedir: -Bu bulguyu insan veya şempanze atası kategorilerinden birine sıkıştırma zorunluluğu hissetmek bir hatadır ![]() Time dergisinde ise Wood'un şu sözlerine yer verilmektedir: -Bu bir hominid ata ya da şempanze ata olarak sınıflandırılması mümkün olmayan bir yaratığın ilk örneğidir ![]() ![]() ![]() Evrim teorisi taraftarları genelde soyu tükenmiş maymun türlerini insan ile şempanze arasındaki zincirin bir parçası olarak göstermeye çalışırlar ![]() Kuyruksuz maymunun Latince karşılığı olan pithecus eki ile isimlendirilen bu canlılar, aslında türü tükenmiş kuyruksuz maymunlardır ve insanın hayali evrimi için hiçbir delil teşkil etmezler ![]() İnsanın atası olarak belirtilen fosiller gerçekte soyu tükenmiş şempanzelerdir ![]() ![]() ![]() Sonuç olarak, söz konusu Ardipithecus Ramidus Kadabba fosili de Nature dergisinde de belirtildiği gibi şempanzeye benzemektedir ve insanın kökeni ile hiçbir ilgisi yoktur ![]() Nature dergisinin kıdemli editörü Henry Gee tarafından derginin 12 Temmuz 2001 tarihli sayısında yazılan Return to the Planet of Apes başlıklı makalede, bu kalıntılardan yola çıkarak böyle bir tanımlamanın tartışmalı olacağı belirtilmiştir ![]() Henry Gee'nin adı geçen eleştirisinde böyle yeni bir alt-türün tanımlanmasının yanlış olacağı özellikle belirtilmektedir ![]() ![]() Henry Gee'nin eleştirisinde, söz konusu evrimci yorumların neden gerçekleri yansıtmadığı da açıklanmıştır ![]() Gee, bu kemiklere bakıldığında, bu canlıların yaşam stilleri ve davranışları hakkında pek çok ihtimalden bahsedilebileceğini, ancak bunların hiç bir şekilde bilim açısından tatmin edici izahlar olamayacağını da şöyle belirtmektedir: -Öne sürülecek bu ihtimallerin tatmin edici olup olamayacağı ise başlı başına bir sorundur ![]() Etiyopya'da bulunan ve Ardipithecus ramidus kaddaba ismi verilen fosil için 13 Temmuz 2001 tarihli Science dergisinde Paris Doğa Tarihi Müzesi'nden Brigitte Senut'un şu yorumu aktarılıyordu: -Son buluntular hominid evriminin yolu ve zamanlaması ile ilgili bugüne kadar kabul edilmiş düşüncelere karşı çıkıyor ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fosillerin Dili |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fosillerin DiliFOSİLLERİN DİLİ-5 Dmanisi Kafatası fosilleri: Gürcistanın başkenti Tiflis yakınlarında Dmanisi bölgesinde şimdiye kadar 3 kafatası fosili bulundu ve bu fosiller evrim taraftarları arasında bir bomba etkisi yaptı ![]() Her biri insana ait özellikler gösteren, yaklaşık 1,8 milyon yaşındaki bu fosillerden en son keşfedileni, kafatası hacminin küçüklüğü nedeniyle evrimciler açısından son derece büyük sorunları da beraberinde getirdi ![]() Etiyopya'da bulunan ve bir önceki bölümde anlatılan Ardipithecus ramidus kaddaba ismi verilen fosil için 13 Temmuz 2001 tarihli Science dergisinde Paris Doğa Tarihi Müzesi'nden Brigitte Senut'un şu yorumu aktarılıyordu: -Son buluntular hominid evriminin yolu ve zamanlaması ile ilgili bugüne kadar kabul edilmiş düşüncelere karşı çıkıyor ![]() Nature dergisinde ise aynı fosil için: -İnsanın evrim tarihi karmaşık ve çözülmemiş ![]() ![]() Konuyla ilgili açıklamada bulunan evrim taraftarlarından her biri, aynı fosiller için farklı yorumlarda bulunuyor ve bir yandan da bu fosilin bugüne kadar insanın evrimi hakkında kabul edilen birçok inancı yıktığını itiraf ediyor ![]() Bunlardan biri olan Harvard Üniversitesi'nden Daniel Lieberman bu kafatası fosillerinin, ilk insanların Afrika'dan göç etmeleri ile ilgili genel düşünceleri altüst edeceğini tahmin ediyor ![]() Science dergisinde ise üç kafatası fosili için şu yorum yapılmış: -Hepsi bir arada incelendiğinde, Dmanisi kafatasları atalarımızın Afrikayı daha önce, evrimin daha önceki evrelerinde, yani tahmin edilenden çok daha önce terk ettiğini gösteriyor ![]() ![]() Evrim taraftarları bulunan kafataslarının nasıl sınıflandırılacağı, evrimin öngördüğü hayat ağacının neresine konulacağına bir türlü karar verememektedirler ![]() ![]() Bu konuda Science dergisi: -Ekip, yeni kafatasını önceki iki kafatası gibi Homo erectus olarak sınıflandırıyor ![]() Aslında yeni kafatasının bazı özellikleri H ![]() ![]() Rightmire; aslında diyor, eğer araştırmacılar bu fosilleri ilk olarak bulsalardı, o zaman bunları H ![]() ![]() Yani Rightmire'e göre, bu fosilin Homo Erectus olarak sınıflandırılmasının nedeni, bu fosille aynı bölgede bulunan diğer fosillerin Homo Erectus olarak sınıflandırılmış olmasından başka bir şey değil ![]() ![]() Amerikan Doğa Tarihi Müzesi antropologlarından Ian Tattersall ise, yeni fosilleri ne Homo erectus ne de Homo habilis olarak sınıflandırıyor ve şöyle diyor: -Bu örnek, ilk insanın özelliklerinin neler olduğunu tekrar gözden geçirmemiz gerektiğinin altını çiziyor ![]() National Geographic Dergisi ise, yeni fosili Kafatası Fosili Afrika'dan Çıkış Teorisine Karşı Geliyor başlığı ile duyurdu ![]() Söz konusu Bu makalede, Gürcistandaki araştırmayı yürüten ve söz konusu fosili bulan David Lardkipanid- ze'nin şu ifadelerine yer veriliyor: Dmaniside bulunan hominidler arasındaki farklılık, bunların gerçekte kim olduklarını anlamayı zorlaştırmaktadır ![]() ![]() Aynı kazı ekibinde bulunan ve aynı zamanda Kuzey Texas Üniversitesi'nde arkeolog olan Reid Ferring ise bu konuda şunları söylüyor: -Dmanisi fosili, o dönemde var olmasını beklediğimiz herhangi bir insan grubundan çok daha farklı özellikler göstermektedir ![]() Bu fosiller hakkında farklı yorumlar getiren evrimciler sadece bu kadarla sınırlı değil ![]() New York City Üniversitesinden Eric Delson, Pennsylvania State Üniversitesinden Alan Walker, Michigan Üniversitesinden Milford Wolpoff gibi evrimciler de, fosil hakkında farklı görüşler öne sürmektedir ![]() Bu karmaşıklığın nedeni bulunan fosilden sonra yaşamış olan Lucy gibi bazı maymun türlerinin evrimsel ölçülere göre bu fosilden daha geri olmasıdır ![]() ![]() ![]() Bu durum zaten yeterince karmaşık olan hayat ağacı şemasını daha da karmaşıklaştırmakta adeta içinden çıkılmaz bir hale getirmekte, bu gerçekte evrim teorisini savunan çevrelerce de kabul edilmektedir ![]() Bu güne kadar bulunan ve burada da ele alınan fosillerin tamamına bakıldığında, maymunla ortak bir atadan evrimleşen; yavaş, yavaş insana doğru yükselen bir evrim şemasının olmadığı açıkça görülür ![]() ![]() BBC'nin internet sayfasında bu fosille ilgili haberde yayınlanan şemada da bu karmaşa vurgulanmıştır ![]() Karmaşık insanımsı soy ağacı olarak verilen şemada hiçbir düzenli gelişme olmadığı, aksine tüm fosil bulgularının birbirlerinden tamamen ilgisiz özelliklere sahip oldukları görülmektedir ![]() Özellikle paleontoloji dalında, her yeni bulgu evrim teorisine yeni bir çelişki daha getirmektedir ![]() ![]() Nebraska Adamı fosili: 1922'de, Amerikan Doğa Tarih Müzesi müdürü Henry Fairfield Osborn, Batı Nebraska'daki Yılan Deresi yakınlarında, Plieocen Dönemine ait bir azı diş fosili bulduğunu açıkladı ![]() İddiaya göre bu diş insan ve maymunların ortak özelliklerini taşımaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir çok otorite fosili bulduğunu iddia eden Henry Fairfield Osborn'u destekledi ![]() ![]() ![]() Daha ilginç olanda söz konusu diş fosilini inceleyen bazı evrim taraftarı bilim adamının, ilk insanların ergenlik yaşını yaşamadıklarını iddiasını ortaya atmalarıdır ![]() Bütün bu senaryolar tek bir dişten üretilmişti ![]() ![]() Fakat bu ara evrimcilerin hiçte hesaplarında olmayan, hiç beklemedikleri bir gelişme oldu ![]() 1927'de azı dişinin iskeleti ve diğer parçaları bulundu ![]() ![]() ![]() Şüphesiz ki hiç bir bilimsel bulguya dayanmadığı halde tek bir diş fosiline bakarak, günümüzden milyonlarca yıl önce yaşamış olan canlıların anatomileri, sosyal yaşantıları, duruşları, yürüyüşleri hakkında senaryolar üretebilmek için çok geniş bir hayal gücüne ihtiyaç vardır ![]() Gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla bu hayal gücü evrim teorisi taraftarlarında bol, bol bulunmakta, onlarda bu meziyetlerini taassuba varan bir inançla bağlı oldukları teorilerinin propagandası yapma yönünden kullanma fırsatını kaçırmamaktadırlar ![]() Bu uzun ve yorucu çalışmalarımız sırasında fark ettiğimiz bir başka gerçek ise evrim teorisi taraftarları tarafından fosil kalıntılarına dayanılarak yapıldığı ileri sürülen rekonstrüksiyon çizimlerinin bilimsel gerçekleri arayıp bulma yerine, evrim teorisi ideolojisinin gereklerine uygun olarak tasarlanmaya çalışılmasıdır ![]() Harvard Üniversitesi antropologlarından David Pilbeam: -Benim uğraştığım paleoantropoloji alanında daha önce edinilmiş izlenimlerden oluşmuş teori, daima gerçek verilere baskın çıkar derken bu gerçeği vurgulamaktadır ![]() Evrim teorisinin 20 ![]() -Homo sapiens'e (günümüz insanına) uzanan zincir gerçekte kayıptır diyerek bu gerçeği kabul eder ![]() Paleoantropoloji hakkındaki önemli bir kitabın yazarı olan William Fix ise, şu yorumu yapar: -İnsanın kökeni hakkında hiçbir şüphe duymamamız gerektiğini söyleyen hala sayısız bilim adamı vardır, ancak tek eksiklikleri bir delillerinin olmamasıdır ![]() ![]() ![]() Söz konusu örnek ve diğer pek çok benzeri bilimsel skandal bize göstermektedir ki, evrim teorisi svunucularının insanın kökeni hakkındaki iddiaları, fosilleri taraflı yorumlayarak ürettikleri senaryolara dayalıdır ve tamamen hayal güçlerinin bir ürünüdür ![]() Evrim teorisi savunucuları tarafından fosil kalıntılarına dayanılarak yapıldığı ileri sürülen rekonstrüksiyonlar da, gerçekte tamamen evrim ideolojisinin gereklerine uygun olarak tasarlanır ![]() Sözgelimi, söz konusu yazıda olduğu gibi bir diş fosili bulan bir evrimci bunu evrimci beklentilerine ve önyargılarına uygun olarak yorumlar ![]() Harvard Üniversitesi antropologlarından David Pilbeam, benim uğraştığım paleoantropoloji alanında daha önce edinilmiş izlenimlerden oluşmuş teori, daima gerçek verilere baskın çıkar derken bu gerçeği vurgulamaktadır ![]() Not: Ayrıntılı bilgi için İnsansı Fosiller bölümüne de bakınız ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fosillerin Dili |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fosillerin DiliEVRİM TEORİSİNİ ÇÜRÜTEN FOSİL KAYITLARI Geçmiş yaşam dolaysıyla evrim teorisine delil arayanların başvurdukları tek kaynak fosil kayıtlarıdır ![]() ![]() ![]() Fakat savunduğunuz teori bulunan her fosilin bir ara format canlısına ait olmasını öngörüyorsa ve siz bu teoriye gönülden inanıyorsanız bulacağınız her fosili bu öngörüye uygun yorumlamak zorunda kalırsınız ![]() ![]() Evrim teorisi savunucularının fosiller konusunda düştükleri yanılgıların nedeni yukarıda belirtmeye çalıştığımız nedenlerden ötürü bilimsel tarafsızlıklarını koruyamamalarıdır ![]() İlk dönemlerde fosil ilminin eksiklikler noksanlıklar nedeniyle suiistimale uygun olması bu tür taraflı davranışları, çarpıtmaları kolaylaştırmıştır ![]() Geçmiş yaşamları biz o dönemlerden kalan fosil kayıtlarını inceleyerek sağlıklı denebilecek bir şekilde öğrenebilmekteyiz ![]() ![]() ![]() Canlı türleri arasında aşılması mümkün değil gibi görünen yapısal farklılıklar iddia edildiği gibi ise; yüz milyonlarca yıl süren kademeli evrimin birikimleri sonucu olmalı, bu ara milyarlarca ara format canlısı yaşamalı, dünyamız ara format fosilleriyle tıka basa dolu olmalı, bu fosiller aynı zamanda tarihsel süreç içinde evrim aşamalarını eksiksiz göstermelidir ![]() Fakat fosil kayıtları bu doğrultuda değildir ![]() ![]() ![]() 1)-Yapılan araştırmalarda dünyada ilk canlılık üç milyar beş yüz milyon yıl önce mikroorganizmalar halinde görülmüştür ve fosilleri mevcuttur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2)-Bu mikroorganizmalar aynı zaman diliminde dünyanın farklı bölgelerinde de bir arada görülür ![]() ![]() 3)-Kambriyen döneminde çok ve çeşitli türdeki canlılar mükemmel yapılarıyla aniden ortaya çıkarlar ![]() ![]() 4)-Sıçramalı evrim teorisinin öngördüğü on milyon yıllık prekambriyen dönemi canlılardaki büyük ve derin yapısal farklılıkların evrim yoluyla oluşmasına yetmeyecek kadar kısadır ![]() ![]() 5)-Omurgasızlardan omurgalılara geçiş konusunda herhangi bir ara format fosil kaydı yoktur ![]() 6)-Susal canlıların karasal canlılara evrimleştiği konusunda herhangi bir fosil kaydı yoktur ![]() ![]() Evrim teorisi taraftarlarının ortaya attığı canlılar sudan karaya çıkmadan önce ön hazırlık dönemi geçirdi iddiası ise akıl, mantık ve bilim dışıdır ![]() ![]() 7)-Canlıların eşeysiz üremeden eşeyli üremeye geçişleri evrim mekanizmalarıyla asla açıklanamaz ![]() ![]() 7)-Kuşların dinozorlardan evrimleştiği iddiası bilimsel yönden dayanaksızdır ![]() ![]() ![]() ![]() 8)-Memelilere geçiş konusu evrim teorisi mekanizmalarıyla açıklanması mümkün olmayan tam bir bilmecedir ![]() 9)-Deniz memelileri konusu evrim mekanizmalarıyla izah edilemez ![]() ![]() 10)-Evrim teorisi canlıların en gelişkini zannettiği insanı primatlar filumuna dahil eder ![]() ![]() 11)-Fosil kayıtları tersinim teorisiyle tam bir paralellik içindedir ![]() ![]() ![]() 12)-Fosil kayıtları evrim teorisini yalanladığı kadar tersinim teorisini doğrular ![]() ![]() ![]() ![]() Evrimci biyolog Mark Ridley, ünlü bilim dergisi New Scientist'teki bir makalesinde hiçbir gerçek evrimci, ister kademeli ister sıçramalı evrim modelini savunsun, fosil kayıtlarını yaratılış fikrine karşı evrimi destekleyen bir delil olarak kullanmaz diye yazmaktadır ![]() Dünyanın önde gelen evrimsel biyologlarından Ernst Mayr ise evrimcilerin fosil kayıtları ile ilgili sorunları olduğunun farkında olduğunu şöyle açıklamaktadır: -Paleontologlar uzun süredir Darwin'in küçük aşamalarla değişim şartının paleontolojinin bulguları ile çeliştiğinin farkında ![]() ![]() ![]() Rethinking Anthropology isimli kitabın yazarı E ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ünlü evrimci paleontolog Stephen Jay Gould ise bu konuda şunları yazmaktadır: -Temel geçişler arasındaki ara aşamaları gösteren fosil delillerinin olmaması, aşamalı evrim teorisi için kalıcı ve rahatsız edici bir problemdir ![]() Kimi evrim teorisi taraftarları propaganda malzemesi olarak öne sürülen fosillerin gerçek ve yeterli olduklarını, evrimin bu tür kanıtlara ihtiyacı olmadığını savunurlarsa da konunun uzmanı evrimcilerin yukarıya aldığımız tespitleri bu varsayımın doğru olmadığını açık bir şekilde gösterir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|