Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
karanlık, noktalı, olaylar, tarihinde, türk, yaşanan

Türk Tarihinde Yaşanan Karanlık Noktalı Olaylar

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihinde Yaşanan Karanlık Noktalı Olaylar



Türk Tarihinde Yaşanan Karanlık Noktalı Olaylar

Bugünlerde yakın tarihin 'karanlık noktaları'nın gündeme geldiğine, gizemli ya da üstü örtülmüş olayların konuşulduğuna, bu alandaki kitapların çok sattığına bakmayın!



Yakın bir zamana kadar zaferler ve destanlar tarihi, kahramanlık hikayeleri ilgi görürdü Yine televizyonlarda Battal Gazi, Tarkan gibi tarihi isimlerin kahramanlık filmlerini izler; Kara Murat, Malkoçoğlu'nun yaptıklarıyla övünürdük! Çünkü destansı hikâyeleri okumayı, seyretmeyi, dinlemeyi pek severdik

Türkiye'de hamaseti bir yana bırakıp gerçek tarihle ilgilenen ve bunları yazan tarihçiler de vardı var olmasına ama pek ilgi görmezlerdi! Hatta bu tarihçiler devletin kovuşturmasına uğrar, kimi meslektaşlarınca da hor görülürdü Bu yüzden çoğu tarihçi 'suya sabuna' dokunmayan konulara değinir, karanlıkları aydınlatmayı amaçlayanlar görmezden gelinirdi Son yıllarda bu algı değişti Osmanlı arşivleri, tarihçilerin kullanımına açıldıkça, ülke demokrasiyi kabullendikçe geçmişin karanlık noktaları da bir bir aydınlanıyor

Artık akademisyen, gazeteci, sağcı, solcu, herkesin tarihe yaklaşımında değişim göze çarpıyor Vatan haini(!) padişahlar, vatansever oluyor, idam edilen devlet adamlarının itibarı iade ediliyor Araştırmacılar resmi anlayışının dışında tarihi olayları farklı bir bakışla adeta yeniden yorumluyor Yeni belge ve bilgiler ışığında yapılan tartışmalar, tarihi olayları yeniden düşünmemizi sağlıyor Açılan her pencere karanlıkta kalan bir olayı aydınlatıyor 1937-1938 yıllarında yaşanan Dersim olayları gibi Tarihçilerin yaptığı araştırmalar, Tanzimat'a kadar doğru bildiğimiz çoğu şeyi değiştirecek nitelikte Doç Dr Cemil Koçak'ın "Geçmişiniz İtinayla Temizlenir" kitabı, bu değişimi en iyi anlatan eser Cemil Koçak, kitabında 'devletlûlarca bilinmesi istenilen'lerin sunulduğunu belirtiyor Ve dikte edilen tarihin değil gayrıresmi tarihin de bilinmesi gerektiğini hatırlatıyor

Bu kitaplar toplumda da ilgiyle karşılanıyor Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü'nden Doç Dr Erhan Afyoncu, bu ilgiyi Türkiye'de okuryazar sayısının artması her şeye şüphe ile yaklaşan bir toplumun oluşmasına bağlıyor Tarihçi Doç Dr Hakan Erdem de "İnsanlar düşmanın yerde süründüğünü anlatan basit edebiyattan zevk almak yerine, tarihin mağdurlarının kimler olduğunu tespit etmeye çalışıyor" diyor

Bugünkü siyasî gündem, 'Geçmişte ne olmuştu?' dedirtiyor

Doç Dr Erhan Afyoncu: Gayri resmi tarihe olan ilgi aslında eskiden de söz konusuydu Fakat bu ilgi şimdi olduğu kadar açık ve gözle görülür nitelikte değildi Türkiye'nin sosyal, siyasal ve kültürel anlamda kabuk değiştirmesi her olayda olduğu gibi tarih okumalarının da sorgulayıcı bir anlayışa kaymasına neden oldu Bütün bu değişimin en büyük sebebi ise bu ülkede, üniversite mezunlarının sayısının artması, okuryazarların çoğalmasıdır Dolayısıyla kitlelerin ilgi alanları farklılık göstermeye başladı Tabii bir de Türkiye gündeminin hızlı gelişmesi geçmişte bilinmeyen olaylara merak uyandırıyor Çıkan kitaplar da daha çok gündemle alakalı olunca insanlar artık daha çok bilinmeyen olayları okumayı tercih ediyor Kahramanlık tarihinden çok yenilgileri, darbeleri, siyasi olayları araştırıyor

Resmî tarih, mağduriyetleri görmezden geldi

Doç Dr Hakan Erdem: Çok yakın zamanlara kadar tarihi, Battal Gazi, Ebu Müslim, Müseyyeb Gazi veya onların muhayyel "Osmanlı tarihindeki" muadilleri olan Kara Murat, Malkoçoğlu gibi destansı bireylerin destansı kahramanlık hikâyeleri olarak okumayı-dinlemeyi-seyretmeyi tercih eden daha büyük bir kitle vardı Edebî zevkleri ortaçağların popüler anlatıları veya halk hikâyelerinden beslenen bir kitleydi bu Bugün giderek olgunlaşan Türkiye kamuoyu, aynen bizim gibi insan olan "düşmanın" yerlerde süründüğü bu basit edebiyattan zevk almak bir yana dursun, tarihin mağdurlarının kimler olduğunun doğru bir şekilde tespit edilmesiyle daha çok ilgileniyor "Resmî tarih" dediğimiz ve bu tür mağduriyetleri görmezden gelmesiyle maruf yönelimleri tercih etmek yerine bir şekilde doğruya ulaşmak istiyor Çağımızda insanlığın ulaştığı etik birikim seviyesi ve tabii ki "resmî tarih"in doğruyu söylemediğine ve söylemeyeceğine duyulan inanç bu merakın başlıca nedenidir diyebiliriz

Resmî tarih bir şeyler saklıyor

Ayşe Hür (Taraf Gazetesi): Küreselleşme ve iletişim teknolojilerinde yaşanan devrimler sayesinde, bilginin daha demokratik biçimde dağıldığı bir çağa girdik Etnik, dinî ve dilsel kimliklerin giderek daha çok telaffuz edilir oluşu, küreselleşmenin değirmeninde öğütülmekten korkan insanları kendi yerel köklerini aramaya itti Resmî tarih, bu tür farklılıkları yok sayan homojenleştirci bir tarih anlayışını seçtiği için, yereli keşfetmek için resmi olanın dışına çıkılması farz oldu Öte yandan birilerinin unutturmak istediği şeyleri başkaları hatırlatmaya başladı Mağdurlar uluslararası dayanışmanın ve hukukun desteği ile başlarına gelenleri anlatmaya başladı Gasp edilmiş haklarını talep etti, en azından özür dilenmesini istedi Örneğin Ermenilerin 1915'te olanların hesabını ısrarla sorması, Kürtlerin kültürel ve siyasal tanınma taleplerini giderek şiddetlendirerek dillendirmesi, gayrimüslim azınlıkların aslında kendilerine hiç de hoşgörülü davranmadığımızı söylemeye başlaması, Türklerde, resmî tarihin kendilerine her şeyi anlatmadığı kanısını güçlendirdi Bu da perdenin arkasına bakmak ihtiyacını doğurdu

1930'ların tarihi yeni Türkiye'ye dar geliyor

Mustafa Armağan: Türkiye, Özal'dan sonra, özellikle son 10 yılda ciddî bir kabuk değişimi yaşadı Ekonomi, siyaset, sosyal hayat, basın vb alanlarda derin değişimler yaşanıyor Tarih de bu değişime ayak uydurmak durumundaydı Uydurdu da Uzun yıllar dışa kapalı, ezik, korkak, küskün, masadan kaçan ve ezikliğini tarihten seçtiği 'altın çağ' masallarıyla telafi etmeye çalışan bir Türkiye'den dışa açık, kararlı, risk alan bir Türkiye'ye geçerken, "eskimiş" tarihin tartışma gündemine gelmesi kaçınılmazdı Mevcut tarihimiz eski mantığa göre yazıldığından yeni bedenimize ne yapsak uymuyor "Dersim" ve "Vahdettin" dahil tartıştıklarımız, aslında yeni bir elbisenin provaları Elbisenin üzerimizde şık mı yoksa rüküş mü duracağını bilmiyoruz Bildiğimiz, 1930'ların tarihinin yeni Türkiye'ye dar geldiği

SEVİM ŞENTÜRK

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.