![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariTürk Topluluklari Afganistan Türkleri Nüfusları 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Afganistan'da Türk dilini konuşanlar genel nüfusun % 10'unu kapsarlar ![]() ![]() ![]() Özbekler: Afganistan'da, Farab, Belh, Mezar-ı Şerif, Samangan ve Kunduz'da yaşamaktadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Türkmenler: Ülkenin Kuzeybatısında yaşarlar ![]() ![]() ![]() ![]() Kırgızlar: Afganistan'ın kuzeybatısında Tahhar ve Bedahşan bölgelerine yerleşmişlerdir ![]() ![]() ![]() Kazaklar : Sayıları azdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariAhıska Türkleri 1578 yılından 1828 Rus işgaline kadar Anadolu'dan bölgeye yerleştirilen ve Anadolu Türklüğü'nün ayrılmaz bir parçası olan Ahıska Türkleri'nin asıl vatanı bugünkü Gürcistan Cumhuriyeti'nin toprakları içinde kalan ve Türkiye ile komşu olan Ahıska, Ahılkelek, Aspinza, Adıgen ve Bogdanovka vilayetleridir ![]() ![]() Son 70 yılda 3 defa sürgüne uğrayan ve 1944 yılında kanlı diktatör Stalin'in hışmına uğrayan ve sürgüne tabi tutulan bir Türk grubu da Ahıska Türkleri'dir ![]() ![]() Ahıska Türkleri bugün 13 Cumhuriyetin 264 değişik bölgelerinde yaşamaktadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Bulundukları ülkelerde oluşturdukları kültür merkezlerinde Ahıskalılar kimliklerini koruma mücadelesi vermektedirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahıska Türkleri'nin neden sürgüne tabi tutuldukları tam 47 yıl gizli tutuldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu teklifini bir hafta sonrasında Stalin tarafından imzalanan yukarıda zikredilen tarih sayılı Devlet Savunma Komitesi Kararıyla da "sürgün" başlıyordu ![]() ![]() ![]() Türk toplulukları içerisinde kendi yönetimi olmayan tek Türk topluluğu olan Ahıska Türkleri kendi okulları ve yayın organları yoktur ![]() ![]() ![]() Dede Korkut Kitabı'nda "Ak-Sıka" (Ak Kale), 481 yılına ait kayıtlarda "Akesga" adlarıyla anılan eski Oğuzlar beldesi Ahıska, Gürcüce "Yeni Kale" anlamına gelen Ahal-Thise'nin Türkçe ve Farsça şekli olarak da yorumlanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Ahıska, Atabeğleri Lala Mustafa Paşa'nın, Çıldır Savaşı (1578) sonunda Osmanlı idaresine girdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1853-1856 Osmanlı-Rus savaşı esnasında bir kısım Ahıskalı Osmanlı ordusuna yardımcı oldukları gerekçesiyle üzerlerinde yoğunlaşan baskılardan kaçarak Erzurum'a sığındılar ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariBalkanlarda Yaşayan Türkler Türkler'in Balkanlara yerleşmesi çok eski tarihlere dayanmaktadır ![]() ![]() ![]() Balkanlar'a gelen ilk Türk kavimleri MS 300 yıllardan itibaren Karadeniz'in kuzeyden geçerek bölgeye yerleşmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Balkanlar'a giren ikinci Türk kuşağı ise Anadolu üzerinden olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Özellikle 1830 yıllarından sonra Balkanlar Türk insanı mezbahası haline gelmiş, Türk şehirleri yakılıp yıkılmış, Türk mal varlığı yağmalanmış, Anadolu'ya akın akın göç başlamıştır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariBatı Trakya Tüklüğü Balkanlardaki Türk Kültürel varlığı şu andaki bilgilerimizin ışığı altında milattan hemen önceki yıllara kadar uzanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan daha sonraki gelişmeler sonucunda Balkanlardan bir med-cezir hareketi gibi bir çekilme söz konusu olmuş, dünyadaki değişmeler, gelişmeler, kuzeydeki Slav kültürünün gelişmesi ve buradan gelen baskı ve çatışma, hem de politik mücadeleler ve aynı zamanlarda büyükçe bir sömürge imparatorluğu kurmuş olan İngiltere'nin baskıları arasında kalma sonucunda Balkan savaşına kadar Osmanlı adım adım geri çekilerek bugünkü Türkiye sınırlarına kadar ulaşmıştır ![]() ![]() Tabii bunların bir kısmı Türkiye üzerinden göçerek Balkanlarda iskan edilen Evlad-ı Fatihan torunları, Oğuz Türkleridir ![]() ![]() ![]() ![]() 1950'li yıllardan sonra Türkiye'deki siyasal değişime paralel olarak uygulanan yanlış politikalar sonucunda Balkanlardan Türkiye'ye göçler büyük ölçüde devam etmiş, göçmenleri oy deposu olarak gören bütün siyasi partiler belki de bilmeden Balkanlarda Türk kültür varlığının budanmasına, azalmasına yol açmışlardar ![]() ![]() Günümüzde, Balkan ülkelerindeki Türk kültür evleklerinin yukarıda kısaca anlatılmaya çalışılan özellikleri sebebiyle teker teker ele alınarak değerlendirilmeleri de bir zaruret olarak ortaya çıkmaktadır ![]() ![]() ![]() Kültürel açıdan her iki rejim de aynı şekilde asimilasyon politikaları uygulanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca, buradaki bütün soydaşlarımızın devlet memuriyetleri dahi engellenmekte, "Dikatsa" adı verilen kuruluş tarafından diploma denklikleri ve çalışma izin belgeleri soydaşlarımıza verilmemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lozan antlaşması (1923), Türk-Yunan Kültür antlaşması (1951), Türk-Yunan Kültür Protokolü (1968) başta olmak üzere en son AGİT tarafından kabul edilen Paris Şartı(1991) ve diğer deklerasyonlar gibi çeşitli milletlerarası hukuk belgesi tarafında güvence altına alınan ekonomik, sosyalve kültürel hak ve satatüleri itibariyle, Batı Trakya Türkleri, milletlerarası hukuk kuralları yönünden bir "etnik", yani milli "azınlık grubu" dur ![]() ![]() Çünkü, Louis Wirth'in de ifade ettiği gibi, fiziki ya da kültürel karakteristikleri sebebiyle ayrımcı ve eşit olmayan muamelelere hedef olan, tecrit edilen, bu sebeple de kendilerine kollektif ayrımcılığın özneleri olarak gören/diğerleri tarafından böyle görülen insan kategorisi, sosyolojik manada "azınlık" demektir ![]() ![]() ![]() Batı Trakya Türkleri'nin birçoğu kronikleşen ve artık toplum yapısını dezorganizasyona çözülmeye, dağılmaya uğratma yönünde sosyal ve kültürel etkilerde bulunan, bu itibarla da acil olarak çözüme kavuşturulması gereken başlıca problemleri ana hatları ile şöyle özetlenebilir; Türk azınlığa yönelik Yunan politikasında başvurulan şu dört yol ya da yönteme dikkat çekmek gerekmektedir ![]() a) İkili ve çok taraflı milletlerarası hukuk belgelerini doğrudan ihlal etmektedir ![]() b) İkili ve çok taraflı milletlerarası hukuk belgelerinin hükümlerine ve ruhuna uygun olarak daha önce çıkardığı kanun, karaname, yönetmelik, tüzük vb ![]() ![]() c) Boşluk olan yerlerde, ihlal ve gaspları temin eden yeni iç hukuk düzenlemelerine başvurmaktadır ![]() d) Daha önce ve özellikle de iç savaş (1945-1949) yıllarında kuzeyde gerilla savaşı yürüten gruplara, bağımsız Makedonya mücadelesi veren Makedonlara ve İtalyanlar ile birlikte ülkenin orta kesimlerinde bir Ulah devleti kurma savaşı veren Ulahlar'a ve bunların mal varlıklarına karşı çıkarılmış olan iç hukuk düzenlemelerini Türk azınlığa yöneltmektedir ![]() Batı Trakya Türkleri'nin başlıca resmi temsil organı statülerine sahip olan 3 müftülük (İskeçe, Gümülcine ve Dimetoka) makamı, bilindiği gibi "kukla müftüler" tarafından işgal altında tutulmaktadır ![]() ![]() ![]() Yukarıda izah ettiğimiz gibi, Yunan devleti, azınlığın en önemli kurumları olarak bilinen müftülükler üzerindeki bu haksız tasarrufu, 2345/1920 sayılı "Müftüler ve Başmüftü Seçimiyle, İslam Cemaatlerine Ait Evkaf Gelirlerinin Yönetilmesine Dair Kanun"'u iptal ederek, yerine 182/1991 sıyılı "Müftülük Müessesesi ve İlahiyat Okulu Kurulmasına Dair Esasları Düzenleyen Kanun Hükmünde Kararname'yi getirmek suretiyle gerçekleştirmiştir ![]() Azınlık iradesinin hilafına gerçekleşen müftülük problemi, 182/1991 sayılı yeni düzenlemenin, azınlığın hak ve statülerini güvence altına alan milletlerarası nitelikteki hukuk belgelerinin hükümlerine ve ruhuna uygun olmadığına açıkça delil teşkil etmektedir ![]() Çünkü, Tük azınlığın, diğer problemleri hakkında da geçerli olan bu durum Lozan antlaşmasının "Azınlıkların korunması bölümü"ndeki en can alıcı maddeyi teşkil eden 37 ![]() ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaldı ki, bu ülkenin At'ye üyeliğinde esas teşkil eden Yunan Anayasası'nın (1975) 28 ![]() ![]() Buna göre Yunanistan; " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cemaat İdare Heyetleri (CİH)ne gelince, müftülükler bünyesinde, azınlık vakıf mal ve mülklerinin idaresinden sorumlu olan bu kurallara yönelik çirkin Yunan emellerine dair ilk müdahale çok erken yıllarda daha 1946 yılında gerçekleştirilmiştir ![]() ![]() Türkiye ile Yunanistan arasındaki temkinli olmakla birlikte başlayan yakınlaşma politikası, 1960 ve 1964'teki ertelemeler hariç, CİH seçimlerinin 1967'ye dek düzenli olarak devam etmesini sağlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() CİH konusunda şunu ilave etmek gerekmektedir ki, Tükler'in daha yoğun olarak yaşadıkları Gümilcine'deki kukla CİH'nin kukla Başkanı Hafız Yaşar adı, Türk azınlık arasında "baş hain" sıfıtı ile özdeşleşmiştir ![]() ![]() Ezcümle, müftülükler gibi, Batı Trakya'daki CİH de bugün kukla üyeler ve başkanları tarafından idare edilmektedir ![]() ![]() Batı Trakya Türkleri arasında Lozan antlaşmasının hemen akabinde ortaya çıkan "Türk" adı altındaki birlikler-dernekler; Türk azınlığın daha çok erken yıllarda TC Devleti'ndeki oluşuma paralel olarak "ümmet" değil "millet" şuuru taşıdığına ve bu şuura istinad eden bir sosyo-kültürel değişme sürecine girdiğine delil teşkil etmektedir ![]() ![]() ![]() Seneryo, önce bu derneklerin isimlerinde yeralan "Türk" ibaresinin "Batı Trakya'da Tük vatandaşları bulunduğuna dair izlenim verdiği" gerekçesiyle kaldırılması (Kasım, 1984), ardından "zararlı faaliyet gösterdikleri" gerekçesiyle kapatılması (Mayıs, 1985) istemiyle Gümilcine Valisi N ![]() ![]() ![]() Bilindiği gibi, Batı Trakya'da Türk varlığını ve bu varlığın 1927'den itibaren uluslar arası hukuk belgelerinin hükümlerine ve ruhuna uygunluk arzeden Yunan kanunlarına göre sosyal ve kültürel faaliyet gösterdiğini inkar anlamına gelen bu iki karar, azınlık tarihinde ilk kez Türklük mitinginin düzenlenmesine ( 29 Ocak 1988) vesile teşkil etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya hukuk tarihinde skandal ve ulusal hukuk açısından kabul edilemez çelişki olarak söz konusu iki kararın iptal edilmeleri için başlatılan girişimlerin acilen devam ettirilmesi gerekmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlgili kanun, azınlık okulların levhalarında nerede varsa "Müslüman/Müslümanca" ifadelerinin, doğrusu olan "Türk/Türkçe" ifadeleriyle değiştirilmesini öngörmekte, genelgeler ise eski haliyle kalmaya devam eden birkaç okul levhasındaki ilgili değişikliğin derhal yapılmasını emretmektedir ![]() Azınlık hakkı olması yanında, Batı Trakya Türk çocuklarının bir insan ve vatandaş hakkı olarak sahip olmaları gerektiği düşünülen eğitim hakkının ve buna istinaden tecelli eden Türk anne-babaların çocuklarını eğitim veren kurumlara (okullara) gündeme hakkının kullanılması görevinin yerine getirlmesi, Yunan makamları tarafından öteden beri engellenmektedir ![]() Yunan makamları, eğitim sahasına ilk müdahelesini 1972 yılında gerçekleştirmiş, yukarıda geçen 3065/1954 sayılı "Azınlık Okulları Eğitim Kanunu"un bazı maddelerini değiştirmek suretiyle "Türk/Türkçe" ibarelerin yerine, Yunanca'da "azınlık" ve "müslüman" kelimelerinin kısaltılmışı olan ancak tam olarak hangisini karşıladığı belli olmayan "M/kon" ibaresinin kullanılmasına dair düzenlemedir ![]() ![]() Bu çerçevede, zaten 1960'lı yıllardaki öğretmen kıyımına ek olarak, Türkiye'den görev yapmak üzere gelecek TC vatandaşı öğretmenlerin ve yine Türkiye'deki öğretmen okullarından mezun olan Yunan vatandaşı Türk öğretmenlerin azınlık okulların girişleri kapatılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Çünkü bilindiği gibi 1991 yılında merhum Dr ![]() ![]() ![]() ![]() Mevcut iki azınlık oraöğretim kurumunda (İskeçe Karma Azınlık Lisesi ve Gümilcine Celal Bayar Lisesi) had safhaya ulaşan bu eksiklik, Türk öğrencilere Türkçe okudukları derslerde Yunan dilinde imtihana girmeleri yönünde getirilen değişiklik ve öğrenci taleplerinin kura ve imtihan ile karşılanması şeklindeki uygulama, söz konusu iki öğretim kurumunu zaman zaman kapanma noktasına getirmiştir ![]() ![]() ![]() Bunların yanısıra Batı Trakya Türkleri'nin karşı karşıya oldukları problemler, toprak ve arazi gasplarından, seyahat hürriyetinin kısıtlanmasına, tedhiş ve saldırı olaylarına kadar uzamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariBulgaristan Türkleri Kısa Bilgi Nüfusları 1 ![]() ![]() ![]() Tarihçe Güney Rusya bozkırlarından 7 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nüfus Bulgaristan 1940'ta Türk nüfusun yoğun olduğu Dobruca'yı yeniden elde etmiş ve o günden sonra da sınırlarda değişiklik olmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Göçler Balkan Türklüğü, 1940 tarihinden itibaren sürekli olarak Türkiye'ye göç vermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Siyasi Varlıkları 1993'den sonra Bulgaristan'da Türklerin "Hak ve Özgürlükler Partisi" Bulgar Parlamentosu'nda yerini almış ve üçüncü siyasi güç olarak 15 milletvekili çıkarmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Eğitim Bulgaristan'da eğitim devlet denetimindedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariBulgaristan Türkleri BULGARİSTAN 1989 yılından itibaren dışa açılma ve liberalizasyon sürecine giren Bulgaristan Cumhuriyeti 110910 km2'lik yüzölçümüne ve 1995 verilerine göre % 0,3 nüfus artışı oranıyla 8,4 milyon nüfusa sahiptir Nüfusun % 85'i Bulgar, % 8,5 Türk, % 2,6 Çingene, % 2,5 Makedon, % 0,3'ü Ermeni, % 0,2'si Rustur ![]() Kuzey ve güneydoğu bölgeleri dağlık olan Bulgaristan'ın diğer bölgeleri ise ovalıktır 608 kmsi Romanya Cumhuriyeti, 494 kmsi Yunanistan Cumhuriyeti, 318 kmsi Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, 240 kmsi Türkiye Cumhuriyeti ve 148 kmsi Makedonya Cumhuriyeti'yle olmak üzere 1808 km kara sınırına sahiptir Başlıca doğal kaynakları boksit, bakır, kurşun, çinko, kömür, kerestedir Arazinin % 34'ü ekilebilir alan (Devamlı ekilen alan %3-5 arasında değişmektedir), % 18 mera ve otlaklar, % 35'i ise ormanlık alandır ![]() İdari açıdan 9 bölgeye ayrılan Bulgaristan, tek taraflı 240 üyeli Ulusal Meclise sahiptir 19 Nisan 1997 tarihinde yapılan erken seçimde halkın % 52,23 oyunu alan Birleşik Demokratik Güçler lideri İvan Kostov başkanlığında 21 Mayıs 1997'de kurulan hükümet görev yapmaktadır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariEkonomik Durumu Belirtileri daha önceden ortaya çıkmakla birlikte 1997 yılı Bulgaristan için önlenemez bir kriz yılı olmuş ve Bulgaristan hiperenflasyon yaşamıştır Ocak 1997'de leva güç kaybederek, bir $ karşılığı 3270 Leva'ya kadar yükselmiş, seçim kararının alınmasıyla birlikte mart ayında $ leva paritesi 1588'ye kadar düşmüş, Şubat 1997 ayında yaşanan aylık %242,7 enflasyon oranından mart ayı enflasyonu %12,27'ye inmiştir ![]() Bu aşamada, IMF krizin kontrol altına alınmasıyla ilgili destek vermiş, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği'yle birlikte, ülkeyi seçime götürecek geçici Hükümetle anlaşmaya varılarak gerekli kredi ve yardım sağlanmıştır Kısa süre içerisinde Şubat 1997 ayında 400 milyon $' düşen döviz rezervleri Mayıs 1997 ayında 1,640 milyon $'a yükselmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Döviz rezervleri 1997 yılında 2,4 milyar dolara yükselerek aynı zamanda Bulgaristan'ın tarihindeki en yüksek rezerv miktarına da ulaşılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Bulgaristan ekonomisi mali istikrarın sağlanması ile büyüme ikilemi arasında kalmıştır 1994 yılında % 1,8, 1995 yılında % 2,1 olarak gerçekleşen büyüme oranı 1996 yılında % -10,9 olmuş ve 1997 yılı büyüme oranı ise gene negatif olarak belirmiş ve % - 8' seviyesinde kalmıştır Hükümet 1998 yılı için % 4'lük büyüme beklentisindedir Türkiye-Bulgaristan Dış Ticareti 1987 yılına kadar Bulgaristan ile olan ticari ilişkilerimizde ihracatımız, bazı yıllar artış göstermişse de ithalatımız genelde ihracatımızın üstünde gerçekleşmiştir ![]() 1987 - 1989 döneminde Türkiye lehine bakiye veren dış ticaret dengesi, Bulgaristan'da görülen dışa açılma ve liberalizasyon sürecine bağlı olarak iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin gelişmesine yol açmış, 1990 yılından itibaren bu ülkeden yapılan yüksek ithalata paralel, dış ticaret dengesi bu defa Türkiye aleyhine gelişme göstermiştir 1990 yılında 42 milyon dolar olan iki ülke dış ticaret hacmi , 1991 yılında % 414'lük bir artış göstererek 216 milyon dolara ulaşmış, 1993 yılında ise 329 milyon dolar seviyesine gelinmiştir Ancak 1993 yılı içerisinde Türkiye'nin Bulgaristan'a ihracatı 862 milyon dolar iken, bu ülkeden ithalatı 2432 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir ![]() 1995 yılı değerlendirildiğinde ise, ihracatımızın bir önceki yıla göre yaklaşık % 37 oranında artış gösterdiği, buna karşılık ithalatımızın % 106 oranında arttığı gözlenmiştir Böylece 1990 yılından itibaren sürekli artan dış ticaretimizdeki bu açık, takip eden yıllarda da devam etmiş ve 1995 yılında en yüksek rakama ulaşmıştır ![]() ![]() ![]() Ülkemiz dış ticaret rakamlarıyla farklılıklar arz eden Bulgaristan Ulusal İstatistik Enstitüsü rakamlarına göre 1996 yılı sonu itibariyle Bulgaristan'dan Türkiye'ye yapılan ihracat toplam 368 milyon dolar olarak gerçekleşirken, Türkiye'den yapılan ithalat 91 milyon dolar olarak gerçekleşmiş, iki ülke ticaret hacmi 459 milyon dolara ulaşmıştır 1997 yılında ise, Bulgaristan ülkemizden 101,6 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirmiş, karşılığında 442,3 milyon dolarlık ihracat yapmıştır ![]() 1997'de Bulgaristan'ın en çok ihracat yaptığı ülkeler arasında Türkiye 442,3 milyon dolarla 3 sırada yer almıştır ilk iki ülke 575,1 milyon dolarla İtalya, 468,1 milyon dolarla Almanya'dır Türkiye'ye ihracatı Bulgaristan'ın toplam ihracatının % 9'unu teşkil etmiştir 1997'de Bulgaristan'ın en çok ithalat yaptığı ülkeler arasında ise, Türkiye 10 sırada yer almıştır İlk dokuz ülke 1374,8 milyon dolarla Rusya, 563,2 milyon dolarla Almanya, 347,1 milyon dolarla İtalya, 206,4 milyon dolarla Yunanistan, 181,2 milyon dolarla ABD, 176,6 milyon dolarla Fransa, 126,9 milyon dolarla İngiltere, 118 milyon dolarla Avusturya'dır Türkiye'den ithalatı, Bulgaristan'ın toplam ithalatının %2,08'ini oluşturmuştur ![]() Bulgaristan, 1997 yılında en çok ticaret fazlasını 340,7 milyon dolarla Türkiye'yle ticaretinden elde etmiştir bu hususta Türkiye'yi 228 milyon dolarla İtalya, 199,5 milyon dolarla Yunanistan, 104,1 milyon dolarla İspanya, 71,9 milyon dolarla Makedonya'yla ticaretten sağlanan fazlalar izlemektedir ![]() ![]() Türkiye'nin Dış Ticaretinde Bulgaristan'ın Yeri: 1995 yılı genel ihracat toplamı 216 milyar dolar olan Türkiye'nin ihracatında, ilk on ülke 134 milyar dolarlık ihracat ile % 62'lik bir paya sahip iken, 183 milyon dolarlık ihracat ile Bulgaristan, % 08'lik bir payla 24 sırada yer almaktadır ![]() Buna karşılık, 1995 yılında 357 milyar dolar olarak gerçekleşen Türkiye'nin genel ithalatının 231 milyar dolarlık kısmı, ihracat sıralamasında ilk on sırayı alan ülkelerden gerçekleştirilmiş olup, genel ithalat sıralamasında 402 milyon dolarlık ithalatla 19 sırada yer alan Bulgaristan'ın bu sıralamadaki payı % 11 civarındadır ![]() ![]() 1997 yılında ise, 26,245 milyon dolarlık genel ihracatımız içinde, Bulgaristan'ın 170 milyon dolarlık ihracat, 48,585 milyon dolarlık ise ithalat payı bulunmaktadır ![]() ![]() Türkiye ve Bulgaristan arasında ithalat ve ihracata konu olan mal gruplarına bakıldığında, Türkiye Bulgaristan'dan ağırlıklı olarak petrokimya ürünleri, kimyasal madde, hububat ve demir çelik sektörlerinde hammadde ve yarı mamul ithal etmekte buna karşılık dokumacılık ürünleri, muhtelif gıda maddeleri, elektronik ekipman ve yedek parça gibi nihai ürün ihraç etmektedir Nitekim, görüşülen yetkililer Bulgaristan'ın ülkemizin bir hammadde temin eden ülke uzantısı olmasından endişe ettiklerini belirtmektedirler ![]() ![]() Diğer taraftan reformların başlamasından itibaren Bulgaristan'da yapılan yabancı yatırım tutarı 1997 yılı sonu itibariyle 1,2 milyar dolar olup, istatistiklere göre Türk yatırımcıları tarafından yapılan yatırım tutarı 14,7 milyon dolardır (3091998 tarihi itibariyle 34,5 milyon $) Bulgaristan iç pazarında satılan gıda, tekstil ürünleri, cam ürünleri ve temizlik maddelerinin büyük bir kısmının ülkeye bavul ticareti yoluyla sokulduğu bilinmekle birlikte kayıt dışı ticaretin boyutları konusunda istatistiki bilgi bulunmamaktadır Bu yolla ülkeye sokulan malların bir kısmının kalitesiz olması, ülkede Türk mallarına karşı olumsuz bir imaj doğmasına neden olmuş, ancak bu olumsuz etkileşim son yıllarda pazara giren büyük Türk firmalarının getirmiş oldukları ürünlerle kırılmaya çalışılmaktadır ![]() ![]() Bulgaristan'daki firmalarımızın sayısı bilinmemektedir ![]() ![]() ![]() 22-24101997 tarihleri arasında Sofya'da düzenlenen Bulgarian Investment Form'a ülkemizden katılan Alp Petrol Ürünleri İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd Şti, Alpler Turizm Sanayi Ticaret Ltd Şti, Altay Otomativ Gıda Tekstil Ltd Şti, Camiş Madencilik, Erser İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd Şti, , Hema Hidrolik makina Sanayi ve Ticaret AŞ, Işıklar Holding, Nicol AŞ, Nurol ve Zihni Holding'in Bulgaristan'da varlık gösterdikleri de bilinmektedir ![]() Özelleştirme Ajansı ile bağlantıya girerek, Bulgaristan'daki büyük işletmelere talip olan firmalarımızın dışında, ülkedeki küçük ve orta ölçekli firmalardan bir kısmı da sermayeleri ve yapılanmaları itibariyle, Bulgaristan'daki küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaklaşık % 80'ini elinde bulunduran belediyeler ile bağlantı kurarak, belediyeler bünyesinde özelleştirilecek olan, inşaat, turizm, tekstil ve gıda sektörüne yönelik işletmeler ile ilgilenmektedirler Bu firmaları yada yaptıkları yatırımları takip etme imkanı ancak duyumlarla veya yardım gereksinmeleri halinde Müşavirliğimize ya da Büyükelçiliğimze yaptıkları başvurularla tesbit edilebilmektedir ![]() Bulgaristan'da teknoloji düzeyi ve kapasite kullanım oranı yüksek önemli sayıdaki işletmenin bugün özelleştirme kapsamına alınmış olması, teknik alanda eğitim görmüş çok sayıda kalifiye elemanın bulunması, düşük ücretler, Bulgaristan'ın az gelişmiş ancak gelişme potansiyeline sahip olan eski Sovyet Cumhuriyetleri, Doğu Avrupa Ülkeleri ve Orta Doğu'daki bazı pazarlarla var olan bağlantıları, ülkenin çözümlenmiş altyapısı ve enerji girdisinin nisbeten düşük oluşu gibi fırsatlar Bulgaristan'da gerek doğrudan ve gerekse de özelleştirme yoluyla yatırım yapmak için önemli fırsatlar niteliğindedir Bunun yanısıra ülkedeki ekonomik istikrarsızlık, ağır işleyen bürokrasi ve özelleştirme prosedürünün açılabilmesi için gerekli bazı destekleyici düzenlemelerin çıkarılamamış olması da yatırımcıların yatırım yapma kararını yeniden gözden geçirmelerine neden olan en önemli unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır ![]() Bulgaristan piyasasının avantaj ve dezavantajları değerlendirildiğinde; Bulgaristan önümüzdeki birkaç yıl içerisinde önemli ataklar yapacak ülkeler arasında yeralmaktadır ![]() ![]() ![]() Ülkede sistem değişikliği öncesinde, ağırlıklı olarak eski COMECOM pazarı düşünülerek oluşturulan büyük ölçekli işletmeler, Bulgaristan'ın bu pazarı kaybetmesiyle birlikte , teknoloji ve sermaye yetersizliği gibi nedenlere de bağlı olarak atıl kalmış veya ancak % 30 - 40 lık kapasitelerde çalışmaya devam edebilmişlerdir ![]() ![]() Diğer taraftan Bulgaristan'daki küçük ölçekli işletmelerin % 80'inin 28 belediyenin elinde bulunduğu ve daha çok hizmet, inşaat ulaşım ve turizm alanlarındaki bu işletmelerin özelleştirme yoluyla belediyelerden satın alınması da dikkate alınması gereken bir diğer husustur ![]() ![]() Bulgaristan'ın sistem değişikliği öncesinde en büyük pazarının eski Doğu Bloku ülkeleri olduğu dikkate alındığında ise, Bulgar firmalarının bu ülkeler ile olan geleneksel ilişkileri ve kurulmuş olan iyi ilişkilerinin de Türk firmalarının bu ülkelere Bulgaristan üzerinden açılmalarında bir fırsat niteliğindedir ![]() Bulgaristan pazarında gıda, ev ve ofis mobilyaları, tüketim malları gibi konularda Yunanistan , Almanya ve İtalya pazara hakim olup, Türkiye'nin ekonomik potansiyeli bu ülkeler ile pazarda rekabet etmeye yeterlidir Ancak yeni pazarlara ilk giren ülkeler olmaları sebebiyle , bu ülkeler yarışta avantajlı konum arzetmektedirler Bu avantajın bizim aleyhimize giderek büyümemesi için en kısa sürede resmi ve özel kuruluşlar olarak harekete geçilmesi gerekmektedir Zira, Bulgaristan hemen yanıbaşımızda , kaybedilmemesi gereken ve geniş potansiyeli olan bir ülkedir ![]() Bu cümleden hareketle, Türk ihraç ürünlerinin tanıtımı, pazarlanması, butün bunların etkin bir şekilde yapılabilmesi için Ticaret Merkezi kurulması da gündem de tutulması gereken bir husustur Kurulacak Ticaret Merkezi tarihsel nedenlerle zaman zaman kırılamayan Türk mallarına yönelik olumsuzluk ile bavul ticaret yoluyla gelen bir kısım kalitesiz mal nedeniyle oluşan olumsuz Türk malı imajının da bertaraf edilmesini sağlayabilecektir Piyasanın tanınması, tüketicinin eğilimlerinin anlaşılması ve önceden tesbiti ile dağıtım, fiyatlandırma gibi kolaylıkları getirebilecek olan Ticaret Merkezi, para, zaman ve emek kaybını da önleyecektir ![]() Bilindiği üzere, 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren Avrupa Birliği ile ülkemiz arasında Gümrük Birliği gerçekleştirilmiştir Bu anlaşma gereği ülkemiz, üçüncü ülkelerden yaptığı ithalatta, gümrük vergilerini AB ile aynı seviyeye çekmiş, tarifelerin Ortak Gümrük tarifesi düzeyine getirilmesi ile Bulgaristan da Türkiye'ye yönelik ihracatında önemli avantajlar sağlamıştır Öte yandan, Bulgaristan'ın AB'yle yaptığı anlaşma ile AB ülkelerinden birçok mal Bulgaristan'a düşük oranlı gümrük vergileriyle ithal edilirken Türkiye'den yapılan ithalat iki ülke arasında yapılması gereken Serbest Ticaret Anlaşmasının akdedilememesi sonucu yüksek gümrük vergileri nedeniyle zorlanmakta, hatta imkansız hale gelmektedir ![]() Bu çerçevede, uzun bir aradan sonra 3-5 Eylül 1997'de Sofya'da başlayan Serbest Ticaret Anlaşması görüşmeleri, 26-28 Mayıs 1998 tarihinde Ankara'da, 17-19 Haziran 1998 tarihlerinde Sofya'da sürdürülmüş, iki tur görüşmenin ardından 19 Haziran 1998 tarihinde parafe edilmiştir 11 Temmuz 1998 tarihinde Devlet Bakanımız Sayın Işın Çelebi ve Ticaret ve Turizm Bakanı Sayın Valentin Vasilev tarafından imzalanmış olan olan Anlaşma 111999 tarihinde yürürlüğe girmiştir ![]() Bulgaristan'la ticari ilişkilerimizin geliştirilmesinde önemli olabilecek diğer bir husus ise, Bulgaristan'da kurulacak olan bir Türk Bankasının varlığıdır Bulgaristan'da herhangi bir Türk Bankası veya banka şubesinin mevcut olmaması, Türk işadamlarının Bulgaristan'a olan ilgisini ve rahat iş yapabilme kabiliyetini azaltan unsurların başında gelmektedir Bankacılık faaliyetlerinin olmaması ülkemizle ticaret yapan Bulgar işadamlarını da olumsuz etkilemektedir Bulgaristan'ın güvensiz ortamında yüklü peşin dövizle çalışmak zorunda kalan yada muhabir banka aracılığına başvuran firmalar bu olumsuz durumu sıklıkla dile getirmektedirler Bu durumun giderilmesine yönelik olarak, iki ülkenin Siyasi Otoritelerinin de gündemde tuttukları, Türk bankalarının Bulgaristan'a gelmeleri girişimleri hızlandırılmalıdır ![]() Bu konuda Müşavirliğimize yapılan başvurular çerçevesinde bazı özel bankalarımıza Bulgar Bankacılık Mevzuatı ve gerekli yasal düzenlemeler intikal ettirilmekte olup, 11 Temmuz 1998 tarihinde Şubesinin açılışı, Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yapılmış olan TC Ziraat Bankası'nın yanısıra, 1966 yılından bu yana temsilci bazında Bulgaristan Bankacılığıyla ilgilenmekte olan Demirbank da Bulgaristan Merkez Bankasına Banka açmak için 25 Haziran 1998 tarihinde başvurusunu yapmıştırKesin lisansına 12 mart 1999 tarihinde alan Demirbank-Bulgaria'nın açılışının da 22-23 Mart 1999 tarihlerinde Bulgaristan'a resmi ziyarette bulunacak olan Cumhurbaşkanımız tarafından gerçekleştirilmesi beklenmektedir ![]() Ülkemizin Bulgaristan'la ticari ilişkilerinin geliştirilmesinde ele alınması gereken diğer bir husus da, Eximbank Kredileridir Bulgaristan, içinde bulunduğu ekonomik zorlukları aşma sürecindedir Gerek yabancı yatırımcılarca, gerekse IMF, Dünya Bankası gibi kurumların yetkililerince de değişik platformlarda ifade edildiği üzere, enflasyonu azaltmada, büyümeyi sağlamada, dış borçlarını ödemede önemli adımlar atılmaktadır Özelleştirme hızlı bir şekilde yürütülmeye çalışılmakta, yabancı yatırımlar için ülke yasal mevzuatı da dahil olmak üzere gerekli düzenlemeleri yapmaktadır Ekonomik göstergelerinin iyiye gidiyor olması, Bulgaristan'la ticari ilişkileri artırmayı sağlayacak finansman desteğinin ülkemizce yeniden gözden geçirilmesi gereğini ortaya koymaktadır Bu çerçevede, Bulgar bankacılığındaki zorluklar bilinmekle birlikte, Bulgaristan'a yönelik ülke kredisinin yeniden açılmasında ve ihracatçının kullanımına verilmesinde yarar görülmektedir Bu arada, Türkiye ile Bulgaristan arasında gerçekleştirilen 13 Dönem Karma Ekonomik Komite toplantısı protokolünde Türk Eximbank kredileriyle ilgili bir düzenleme yapılmıştır Buna göre, Türk müteahhitlerince üstlenilecek alt yapı projelerinin gerçekleştirilmesi karşılığında kullanılmak üzere, ülkemizce 50 milyon dolar tahsis edilmesi niyeti belirtilmiştir ![]() İki ülke arasında ticari ilişkilerin geliştirilmesinde önemli rolü olacak Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması 18 Eylül 1997 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması da yürürlüktedir ![]() ![]() Tüm bu olumlu gelişmelerin ışığı altında, gerek ülkemizde, gerekse Bulgaristan'da, kamuoyu, yatırım yapılması, özelleştirme çalışmalarına katılınması, ticari ilişkilerin arttırılması amacına yönelik olarak bilgilendirilmeli, ciddi güvenilir Türk firmalarının kaliteli, standardlara uygun üretimleriyle Bulgaristan'a gelmeleri özendirilmelidir Bu cümleden olmak üzere, Türk İşadamları Heyetlerinin Bulgaristan'a organize olarak gelişlerinin sağlanmasının ve ülkemizin tanıtımının yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariOsmanlı Eyaletinden Üçüncü Bulgar Çarlığına Bulgarlar, "Ogur" adı verilen, çeşitli Türk boylarından meydana gelen bir boylar birliğidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat kendileri Türk boylarından meydana geldikleri halde geniş bir Slav-Ortodoks kitleye egemen olmuşlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() XIV ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Özellikle vakıf sistemine dayanan dini ve ticari kurumlar, hem yeni yerleşim birimlerinin kurulmasında, hem de var olanların gelişmesinde, önemli bir rol oynadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bulgaristan , Osmanlı yönetimi altında" güzide bir vatan toprağı" olarak işlem gördü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şenlendirmek amacıyla kitleler halinde yapılan göçlerden sonra, Timur istilası bu göçleri daha da artırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kurulan yeni yerleşim birimleri; çeşitli adlar, aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bulgaristan, Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde, Rumeli Eyaleti'nin önemli bir bölümü olarak yer aldı ![]() ![]() ![]() ![]() Bulgaristan, XVII ![]() ![]() ![]() Türk İdaresi ile birlikte Rumeli'ye çeşitli tarım ürünleri de geldi ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan saray, köprü, han, kervansaray, imaret, çeşme, su kemeri, sebil, cami, mescid, tekke, mektep, medrese, hamam, kaplıca, ılıca, bedesten, çarşı, dershane, hastahane, kütüphane ve saat kulesi olarak, Bulgaristan'da yapılan eserlerin sayısı, 3 ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devleti, XVIII ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariBulgaristan'da Türk Varlığı Osmanlı gazilerinin Gelibolu yarımadasına çıkmalarıyla başlayan Şark Meselesi önce Türklere karşı Avrupa topraklarını nasıl koruyabilmek ve 1683 Viyana bozgununndan sonra Türkleri Avrupa topraklarından nasıl atabilmek sorularına cevap aramak endişesiyle yaratılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fuad Köprülü'den bu yana artık kuruluş şartları pek iyi bilinen ve bir yandan eski Türk geleneğine, diğer yandan da İslâmî esaslara dayanan Osmanlı devletinin gelişme yönü, sürekli Batıya doğru olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ilerlemede Osmanlıların hemen bir uç oluşturarak orayı yeni bir hayat ve faaliyet alanı olarak belirlemelerinin büyük rolü olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gelen Müslüman Türklerin genellikle Hristiyan köyleere karışmayarak müstakil köyler kurdukları görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çiftçinin toprağından kaçması ve senyörler arasında köylüyü kendi toprağına çekmek için rekabet ve mücadele, bu kötü şartların doğurduğu bir sonuç idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kısacası Türk rejimi Bizans'ın son döneminde ve Stefan Duşan İmparatorluğu parçalandıktan sonra Balkanların büyük bölümünde ve Frank egemenliği altındaki Yunan topraklarında görülen feodalleşmeye karşı köylüyü etkili koruma altına alan, tarafsız, yerli halkın haklarına saygılı, kuvvetli bir merkezî idareyi ve onun getirdiği bir güveni temsil etmekteydi ![]() Balkan feodal dünyasında genel olarak devlet gücünün belli ölçüde yok olarak yerini senyörlerin dallanıp budaklanmasına ve birbirlerinin içine girmesine bıraktığı görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Özelliklerini kısaca açıkladığımız bu yönetim düzenini kuran Türklerin başvurdukları fetih sistemi, komşu devletlerdeki hükümdarlıkları ele geçirip buralarda yerleşmek, sonra yerli hanedanları tedrici şekilde yok ederek o bölgeler üzerinde kontroller kurmaktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir Arnavut tarihçi olan Selami Pulaha tarafından 1974 yılında Tiran'da yayınlanan 1485 Tarihli İşkodra Tahrir Defteri'ni (Defter-i Mufassal-ı Liva-i iskenderiye) incelediğimiz zaman ilk göze çarpan husus, yer ve şahıs adlarının orijinalitesini koruduğudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu defterdeki örnekler Osmanlıların fethettikleri bölge halkını, dil, din ve ırk açısından serbest bıraktıklarının açık bir delilidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dr ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mc ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sirem sancağının sakinleri Sırplar olduğu için yer ve şahıs adlarının çoğu Slavcadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buraya kadar sıraladığımız örnekler, Osmanlıların Balkanlardaki egemenliği gerçekleşirken bugünkü bazı tarihçilerin iler sürdükleri gibi sistemli bir ihtida, yani İslamlaştırma politikası takip etmediklerine delildir ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() 4 ![]() ![]() Fethedilen bölgelere Türk-İslam nüfusun akımı, başlıca şu yollarla oldu: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rumeli'de tamamen yayıldıktan sonra tahrirlerini ve yükümlülük altına alınmalarını kolaylaştırmak amacıyla, Türkmenler ya yoğun olarak bulundukları mevki ve merkezin adına, ya herhangi bir niteliklerine, ya da o cemaatin reisliğini yapan kişinin adına göre adlandırılmışlar ve resmî işlemlerde böylece tanınmışlardır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariNaldöken Türkmenleri Bunlar, Türkmen gruplarının en önemlilerindendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunların en fazla bulunduğu yerleri de belgelerden belirleyebiliyoruz ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariTanrıdağı Türkmenleri Sayıları ve Rumeli'de yayıldıkları alanın genişliği ile bu alanların nüfus ve kolonizasyon hareketlerinde çok büyük ve enemmiyetli bir rol oynamışlardır ![]() ![]() ![]() 1591 yılı defterlerinde toplam olarak 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariOfçabolu Türkmenleri Ofçabolu, bilindiği üzere Üsküp ile İştip arası bölgeye verilen addır ![]() ![]() Vize Türkmenleri Bu gruplar, Dimetoka ve Hasköy dışında Rumeli'nin çeşitli yerlerinde ve Bulgaristan'da görülmektedir ![]() ![]() ![]() Kocacık Türkmenleri Kısmen Naldöken ve Tanrıdağı Türkmenlerinin bulunduğu Doğu Trakya, Bulgaristan ve Doğu Rumeli'nin doğu tarafları, bütün Dobruca ve Bender, Akkirman mıntıkalarında yaşayan Kocacık Türkmenleri, oldukça ehemmiyetli bir grup teşkil etmişlerdi ![]() Türkiye Cumhuriyeti Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Türkiye Cumhuriyet Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde mevcut Anadolu ve Rumeli'ye ait tahrir defterlerinde yaptığımız ve toplam nüfusu belirleme çalışmalarımızın sonucu, tahminlerimize göre bu saydığımız Türkmen gruplarının asgari 500 ![]() ![]() ![]() ![]() Defter dışı kalanların sayıca pek fazla olmayacağı düşünülse bile, Türkmen gruplarının sadece Bulgaristan toplam nüfusu içinde küçümsenmeyecek bir oranda olduğu kendiliğinden anlaşılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariOsmanlı Yönetimindeki Bulgarların Kültürel Faaliyetleri Osmanlı egemenliği altına girdikten sonra Bulgar halkının kültürel ilerlemesi durmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük manastırların pek çok kasaba ve köylerde şubeleri vardı, buralara dinsel hizmetleri ve dinsel törenleri yerine getirmek ve bağış toplamak için papazlar gönderilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yabancı egemenliği altında yaşanan yüzyıllar süresince, Bulgar ulusal özelliklerinin canlı kalmasının önemli bir nedeni, ta Orta çağdan beri devam etmekte olan edebi geleneklerin korunmuş olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariUlusal Bilinçlenme XVIII ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine XVIII ![]() ![]() ![]() ![]() Toplumsal üretim tarımı da içine alacak şekilde genişledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mal üretimindeki gelişme aynı zamanda iç ve dış ticaretin gelişmesine de yol açtı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu nedenledir ki Yunanlı gibi davranırlar ve Yunanlı kabul edilmek hoşlarına giderdi ![]() Mal üretiminin gelişmesi ve kapitalizmin ortaya çıkışı, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki askerî, idarî sistemin kurumlarını zayıflattı ve bunun sonucu olarak, XVIII ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Topluluklari |
![]() |
![]() |
#15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk TopluluklariMilli Bağımsızlık İdeolojisinin Doğuşu Bulgarların Milli Uyanış dönemine girmelerinin nedenleri, XVIII ![]() ![]() ![]() ![]() Bulgar halkının ulusal kalkınması konusunda ilk bilinçli kavgacı ve milli bağımsızlık ideolojisinin kurucusu Hilendar'lı Paisiy idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Paisiy, 1762'de Bulgar halkının gelişiminde yeni bir çağın öncüsü olan, ünlü "Slav-Bulgar Tarihi" kitabını tamamladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hilendar'lı Paisiy'nin fikirlerinin kitleler üzerinde çok güçlü bir etkisi oldu ![]() Paisiy'nin tarihi Bulgaristan'ın her yerinde çok sayıda çoğaltıldı ve geniş ölçüde okundu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bulgarların Millî uyanış hareketi XVIII ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Asi yerel yöneticilerin direnişi kırıldıktan, yeniçeriler ve silahlı eşkıya yok edildikten sonra, huzursuzluk sona erdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan, 1839'da yayınladığı Hatt-ı Şerif olarak bilinen bir karar ile, imparatorluğun buyruğu altındaki herkesin can, mal, ırz dokunulmazlığı ile vicdan hürriyeti ve kanunlar karşısında eşitlik hakkına sahip olduğunu açıkladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() XIX ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Milli ruhu destekleyen ve ulusal özgürlük çabasına güç katan bir başka dış etken de, Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğu'na karşı güttüğü politika idi ki bunun sonucu olarak XIX ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Rus çabalarının, özgür bir Bulgaristan kurulmasından çok bu perde altında aslında kendilerine tabi ve Rus çıkarlarına hizmet edecek bir Bulgaristan kurulması amacını güttüğünü de unutmamak gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bulgaristan da dini amaçlar dışındaki ilk okul 1835'de Gabrovo'da açıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bulgar dini bölgeleri eğitim alanında önemli rol oynadılar ![]() ![]() ![]() Ancak kalkınma çabası güç kazandıkça, hiçbir ulusal nitelik taşımayan bu birimler yerlerini tümüyle Bulgar bölgelerine bırakmaya başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yeni güç ve birleşme ruhu, özellikle, bağımsız bir ulusal kilisenin kurulma çabasında kendini gösterdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bağımsız bir ulusal kilise için mücadele başlatılıncaya kadar, Osmanlı yetkilileri bulgarla'a ayrı bir halk gözüyle bakmıyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|