Fransız İhtilali (1789) |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Fransız İhtilali (1789)Fransız İhtilali (1789) Fransız İhtilâli, Almanca "Die Französische Revolution", Fransızca "La Révolution Française" , İngilizce "The French Revolution" Fransa'da 1789 yılında halk ve burjuva denilen, orta tabakanın Kral'a, asillere ve ruhbânlara ayaklanması ile başlayan, dünyaca siyâsî ve sosyal sonuçlar doğuran hareketin adıdırDünya tarihinin dönüm noktalarından birini teşkîl eden 1789 Fransız ihtilâli, yeniçağın kapanıp yakınçağın başlamasını sağlayan büyük bir hâdisedir[1] Fransa'nın 18 yüzyılda içine düştüğü toplumsal, siyasal ve ekonomik bunalımlar, Fransız İhtilâli'nin çıkmasında başlıca etkenler olmuştu Ancak, Fransız İhtilâli'nin gündeme getirdiği özgürlük, eşitlik, kardeşlik, milliyetçilik gibi siyasal kavramlar tüm dünyayı etkiledi Fransız İhtilâli'nin gerçekleşmesinden kısa bir süre sonra bu ilkeler, ihtilâlciler tarafından savaş yoluyla "özgürlüklerini elde etmek isteyen halklara yardım ve kardeşlik sağlanması" düşüncesiyle tüm Avrupa'ya yaygınlaştırılmaya çalışıldı Ancak, Avrupa'daki monarşik yönetimler ve ayrıcalıklı sınıflar, ihtilâlin kendi aleyhlerine olduğunu bildiklerinden, bu ilkelerin kendi ülkelerinde yayılmaması için büyük çaba gösterdiler Fakat, ihtilâl, yeni bir dünya hedeflediğinden Avrupa'nın siyasal haritasını ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirdi Özellikle, 19 yüzyılın başlarından itibaren, ihtilâlin ilkeleri Avrupa'da siyasal, toplumsal ve ekonomik olaylara yol açtı [2] Sebepleri Bu hareketin de diğer hareketlerde olduğu gibi görünen ve görünmeyen sebepleri vardır A Fransız İhtilali'nin Görünen Sebepleri İç ve dış sebepler olarak ikiye ayrılır1 Dış sebepler: Dışa dayalı sebepleri, İngiliz-Fransız koloni ve sömürge rekâbetidir Yediyıl Savaşları ile (1756-1763) büyük zararlara uğrayan Fransa'da ekonomik çöküş hızlandı Bu durum, Fransızlar'ın ayaklanmasına sebep oldu 2 İç Sebepler: Milleti sınıflara ayırarak üstün sınıflardan asil ve ruhbânların büyük kısmını elinden aldığı ekonomik bir düzenin yaşanmasıdır Ayrıca, kiliselerin ve din adamlarının (ruhbân sınıfı) mal edinmelerinin doruk seviyeye çıkması, ahiret işlerinde kendi dünyalık kazançlarını öne almaları, kendine inananlarda aşırı düşmanlık doğuruyordu Buna dayalı olarak, Avrupa'da yayılma istidâdı gösteren ateizm akımı, memnun olmayan insanlar arasında kendine uygun zemin bulmuş oluyordu Düşünce özgürlüğü savunuculuğu adı ile Voltaire gibi ateistler, çeşitli aksaklıkları bahane ederek Hıristiyanlığa ve İslamiyet'e şiddetle saldırıyorlardı Bu gibi yazılarında dine inanmadığını açıkça söylüyor; öldüğünde, cenâzesinde dînî merâsim yapılmamasını vasiyet ediyordu Öte yandan Jean Jacques Rousseau, sonradan komünizme dönüşecek fikirleri düzeninde eşitliği savunuyor, bu eşitliği sağlamak için kişi hürriyetlerinde her türlü kısıtlamanın mübâh olacağını söylüyordu B Fransız İhtilâli'nin Görünmeyen ve Asıl Sebepleri Ortaçağ Avrupası'nda Hıristiyanlığın "engizisyon" zulmünün şiddetle estiği dönemde Osmanlı hükümranlığı altında yaşayan müslim-gayri müslim bütün tebada barış ve sükunet vardı İslamiyet'in gelişmesinin, yayılmasının reaksiyonu olarak, başta papazlar olmak üzere Kral ve derebeyleri, zedelenen menfaatlerini kurtarmak için haçlı seferleri tertip ederek 1000000'dan fazla dindâşlarının ölümüne sebep oldular Bu kinleri, 1453'te İstanbul'un Fatih Sultan Mehmed Hân tarafından fethi ile doruk noktaya ulaştı Avrupa'da Hıristiyan ahâli, asker olarak Doğu'ya yaptıkları seferlerinde Müslümanları ve idârecilerini yakından tanıdılar Osmanlı'da halkın, hükümdârın elinde bir esir olmadığını; halkın devlete, devletin de halka karşı görev ve sorumlulukları olduğunu anladılar Hele de ayrı dinlere tanına ibâdet, sanat ve ticâret serbestileri, Hıristiyan halk arasında sevgi ve dostluk fikirleri yerleştirdi Artık Papa ve krallar, Haçlı ordusu toplayamıyorlar, donanmalar kuramıyorlardı Fransız ihtilâlinin öncesinde, 1700'lü yıllarda Avrupa'da halk, yoksul, güçsüz; buna karşılık krallar, kiliseler, zengin ve güçlüydü Bu dengesizlik, 1789'daki ihtilâlle patlama noktasına geldi Yapı ve Yaşayış (İhtilâl Öncesi Fransa) İhtilâl öncesi Fransa'da sosyal eşitsizlik, gittikçe büyümüş ve sahip oldukları imtiyazlarla kesin çizgilerle birbirlerinden ayrılan üç sınıf meydana gelmişti En üst tabakayı nüfusun sadece %2'sini teşkîl eden asiller meydana getiriyordu Bunlar, toprağın %25'ine sahip olup topraklarında köylüleri çalıştırır, vergi vermezlerdi Asiller arasında bulunan ruhbân sınıfı, nüfusun %1'inden az olduğu halde, toprağın %10'u, kiliseye aitti Bunlar da vergi vermezlerdi Üçüncü sınıf, ahâlî idi Kendi arasında sınıflara ayrılan bu tabaka, nüfusun %97'sini meydana getirdiği halde toprağın ancak %57'sine sahipti Verginin çoğunu bunlar öderdi Ahâlinin ilk gurubunu teşkil eden Burjuva sınıfı da büyük ve küçük burjuva sınıfı olmak üzere ikiye ayrılmıştı Büyük burjuvalar, bankacılık ve sanayi işleriyle uğraştıklarından zengindiler Asillerden farkları, seçme ve seçilme haklarının olmamasıydı Küçük burjuva ise esnaflıkla uğraşırdı Pek zengin olmamakla beraber, köylülere nazaran iyi durumdaydılar Köylüler ise tabakanın en alt kısmını meydana getiriyorlardı Toprakların %20'sine sahip olmalarına rağmen,büyük miktarda vergi verirlerdi Kendi topraklarında çalışanlar ve asillerle kilisenin topraklarında çalışanlar olmak üzere ikiye ayrılmışlardı Bunlar, boğaz tokluğuna çalışırlardı İhtilâlin iç sebeplerinden birini de ekonomik ve mâlî sebepler teşkil etmekteydi Fransız toplumundaki sosyal dengesizlik, ekonomik dengesizliğe de yol açmıştı Gelişen sanayi dolayısıyla büyük burjuva zenginleşmiş ve hak talep etmeye başlamıştı Asillerin ve rahiplerin hiç vergi vermemelerine karşılık köylüler, mahsullerinin büyük bir kısmını vergi olarak veriyorlardı Gerek bu eşitsizlik ve gerekse vergi toplayan aracıların haksız muameleleri, köylüleri tedirgine diyorduBundan başka Fransa'nın bir yerinden başka bir yerine götürülen mallar için geçiş vergisinin alınması, halkın devlete karşı cephe almasına yol açmıştı Ayrıca Fransa'nın Amerika'ya kendi mâlî gücünü aşacak şekilde yardım etmesi, mâliyeyi oldukça bozmuş ve mâlî krizin meydana gelmesine sebep olmuştu İhtilâlin Başlaması ve Safhaları Fransız ihtilali, bir vergi meselesinden dolayı patlak vermişse de, aslında bu, ihtilalin patlaması için sadece bir kıvılcım olmuştur Mâliye bakanları, o güne kadar mâlî durumu düzeltemedikleri gibi vergi meselesini de halledememişlerdi Kral, vergi meselesini halletmek için 1614'ten beri toplanmayan Etajenero denilen ruhbân, asiller ve burjuva sınıflarının temsilcilerinden ibaret olan Millet Meclisini toplantıya çağırdı 5 Mayıs 1789'datoplanan bu mecliste ekseriyeti elde eden ahâlî sınıfının temsilcileri, 17 Haziran 1789'da kendilerini Millî Meclis ilan ettiler Bu duruma râzı olmayan Kral, meclisin dağılması emrini verdi ise de, bu emir, yerine getirilmedi 9 Temmuz'da Kurucu Meclis hâline çevrildi Kral'ın meclisi dağıtma isteği üzerine galeyana gelen halk, Paris'te isyan etti 14 Temmuz 1789'da siyâsî mahkûmların bulunduğu Bastil Kalesi'ni ele geçirerek mahkûmları serbest bıraktılar Bu tarih, Fransızların millî bayramı oldu Fransa'daki bütün manastırlar ve şatolar, yakılıp yıkıldı Kral, bir anda tüm yetkilerini kaybetti Asiller, ülkeden kaçmaya başladılar Seine Nehri'nde 300 papaz, bindirildikleri sandallarla beraber sulara gömüldü Meclis, karışıklıkları önlemek için 4-5 Ağustos gecesi, derebeylik sistemini kaldırdı Herkesten eşit vergi alınmasını ve her vatandaşa bütün memuriyet ve rütbelerin eşit olarak açık bulunmasını kabul etti meclis, 28 Ağustos'ta bütün vatandaşların hukukça eşit olduklarını bildiren İnsan Hakları beyannamesini yayınladı İnsan Hakları Beyannamesi ile siyâsî ve sosyal hayatı değişen Fransa'da yüzyıllık müesseseler, bir anda yıkıldı ve demokrasi kuruldu Bu beyannameyi yayınlayan aynı Fransızlar, 19 ve 20 yüzyılda, sömürgelerindeki milyonlarca insana her türlü eziyeti revâ görmüşler, Haçlı zihniyetini defalarca yine göstermişlerdi Örneğin Cezâyir'de ve Güneydoğu Anadolu'daki katliamlar, Fransızlar'ın yüz karasıdır Demokrasinin gereği olarak Jakobinler ve Garodinler adında iki parti kuruldu Cumhuriyet'in içte ve dışta tehlikelerle karşılaşması üzerine, Meclis, rejimi korumak ve karışıklıkları önlemek üzere çeşitli komiteler kurulmasına karar vermiştir Danton, Robespierre ve Marat gibi radikallerin öncülüğünde, "İhtilâlci Gözcü Komiteleri", "İhtilâl Mahkemesi", "Kamu Selâmeti Komitesi" ve "Siyâsî Komiserlikler" oluşturulmuştur İhtilâlci Gözcü Komiteleri'nin yabancıları göz altında bulundurmak, kuşkulu kişilerin listesini hazırlamak, gerekli gördüklerinde de bu kişileri tutuklama yetkileri vardı İhtilâl mahkemeleri ise; ihtilâl düşmanı her girişimi, özgürlük, eşitlik, birlik, Cumhuriyet'in bölünmezliği, devletin iç ve dış güvenliği aleyhindeki her suikasti ve krallığı yeniden kurmak amacını güden bütün komploları yargılama hakkına sahip olacaktı Verdiği kararlar bozulamayacak ve temyiz edilemeyecekti Kamu Selameti Komitesi'nin görevi de, Meclis'e bağlı Geçici Yürütme Kurulu'nun yönetimine yardımcı olmak, gerektiğinde genel savunma önlemleri almaktı Ordulara gönderilen Siyasi Komiserlikler de, orduda düzeni sağlamak ve gerekli gördüklerinde de generalleri tutuklamak yetkisine sahiptiler[2] Yasama Meclisi Dönemi (1 Ekim 1791-22 Eylül 1791) Fransa, 1789-1791 yılları arasında karışıklıklara sahne oldu Kurucu Meclis'in hazırladığı Anayasa, 14 Eylül 1791'de kabul edildi Böylece meşrûtî monarşi kurulmuş oldu Kurucu meclis dönemi kapanıp Yasama Meclisi göreve başladıİhtilâlciler, daha sonra iktidârı ele geçirip Cumhuriyet taraftarlarını ve Kral'ı saraydan alarak kiliseye hapsettiler Asillerden bir çoğu, idam edildi 22 Eylül 1792'de Yasama Meclisi, krallığın kaldırılması ve Cumhuriyetin ilanı ile yeni bir döneme girdi Bu döneme "Konvansiyon Dönemi" de denir Bu dönem, iç isyanlarla dolu olup binlerce insan öldürüldü Fransa, misli görülmemiş boğuşmalar ve anarşi içindeyken, müttefik Avrupa devletlerinin Fransa'yı istilâ etmek, ihtilâlin kendilerine sıçramamasını temin için orada eski düzeni kurma çabaları, milliyetçilik hisleri ile birbirine bağlı ihtilâl ordularının başarıları karşısında netice vermedi Bu durum, kralcıları zayıf duruma düşürüp Cumhuriyetçilerin otoritesini kuvvetlendirdi[1] Kurucu Meclis, "İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi"ni ilan ettikten sonra anayasayı yapma hazırlıklarına girişmişti Kurucu Meclis, iki yıl süren bir çalışmadan sonra anayasayı hazırlamıştı Bu anayasa, 14 Eylül 1791 tarihinde Kral 16 Louis tarafından onaylanarak yürürlüğe sokulmuştu Anayasa, egemenlik hakkının ulusa ait olduğunu belirtmiş, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrı olduğunu açıklamıştı Buna göre, kral, yürütme gücünün başında yer alıyordu Ancak, yetkileri anayasa ile sınırlandırılmıştı Yasama gücü meclise, yargı gücü de halk tarafından seçilen yargıçlara verilmişti Anayasanın kabul edilmesi, Fransa'da mutlak monarşinin sona ermesini, meşruti monarşinin kurulmasını sağlamıştı Kurucu Meclis de, anayasayı yaptıktan sonra kendini feshetmişti [2] Bu siyasi organlar, terör yöntemine başvurarak yeni rejimin yerleşmesini sağlamaya çalışmışlardır Bu arada Konvansiyon Meclisi, diktatörlük suçlamalarından kurtulmak, taşra halkına ve illere güven vermek amacıyla bir anayasa hazırlama yoluna gitmiştir 24 Haziran 1793 tarihinde kabul edilen anayasanın başına, "İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi" konmuştur Bu bildiri, 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nden daha eşitlikçi ve daha sosyal içerikli idi Fransız İhtilâli içinde halk egemenliği görüşünü gerçekleştirmeye çalışan anayasa, güçler birliği ilkesine dayanmaktaydı Yasama, yürütme ve yargı gücü, meclisin elinde toplanmaktaydı Ancak, bu anayasa yürürlüğe sokulamamıştır Fransız İhtilâlcileri bir yandan bu iç siyasi gelişmelerle uğraşırken, diğer yandan dış düşmanlarla mücadele etmişlerdir İhtilâlin düşmanlarını sınırlarda durdurmak amacıyla gençler kitleler halinde askere alınmışlardır Ülkede yaratılan bu heyecan dalgası sonucu, rejim dış güçlerden korunmuştur Ancak, şiddet ve baskının dayanılmaz hale gelmesi, ılımlı Cumhuriyetçilerin orduyla işbirliğine gitmesine yol açmıştır Bunun sonucunda, 27 Temmuz 1794'te terör uygulamalarıyla tanınan Robespierre ve yandaşları yakalanarak idam edilmişlerdir Ilımlı Cumhuriyetçiler, yeni bir anayasa hazırlamaya başlamışlardır Yeni anayasayı hazırlama çalışmaları 22 Ağustos 1795 tarihine kadar devam etmiştir Bu tarihte "3 yıl Anayasası" denilen anayasa kabul edilmiştir 26 Ekim 1795'de de Konvansiyon Meclisi dağılmış ve Direktuvar dönemi başlamıştır[2] İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, Amerikan Haklar Bildirisinden sonra, çağımıza ve çağımızın insanına ışık tutan temel belgelerden biridir Giriş ve 17 maddeden oluşan bildiri; sosyal ve siyasi hayatın tüm kötülüklerinin tek nedenini, insanın doğuştan sahip olduğu ve her zaman için var olan haklarının unutulmasına, bu haklara gereken saygının gösterilmemesine bağlamaktadır Bildiriye göre; insanlar, hukuk bakımından, hür ve eşit doğarlar, hür ve eşit yaşarlar Her insan, başkalarının özgürlüğüne saygı göstermek şartı ile istediğini yapabilme serbestliğine sahiptir Düşüncelerini ve kanaatlerini başkalarına serbestçe açıklama, insanın en değerli haklarından biridir Bu nedenle, her insan, serbestçe konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir Kamu hizmet ve görevlerinin herkese açık olması, kimseye ayrıcalıklı işlem yapılmaması esastır Bildiride, bireysel özgürlükler ve bu özgürlüklerin kullanılması açıklandıktan sonra, devlet ve yurttaş ilişkisi de açıklığa kavuşturulmuştur İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, kuvvetler ayrılığı ilkesini benimseyerek, devletin bireyler üzerindeki etkisini azaltmış, yasama, yürütme ve yargı organları arasında denge kurmaya çalışmıştır Buna göre, hükümet ya da devletin temel amacı, insanın doğal ve zaman aşımına uğramayan haklarını korumaktır Bu haklar; özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, insanoğlunun eşitlik ve özgürlük mücadelesine yeni boyutlar kazandırmıştır Bu nedenle, daha sonra yayınlanmış olan özgürlük bildirgelerini ve insan hakları belgelerini derinden etkilemiştir[2] Direktuvar Dönemi (28 Ekim 1795-9 Kasım 1799) 27 Ekim 1795'te Direktuvar kurularak Cumhuriyetçiler, iktidârdan uzaklaştırıldı [1] Bu dönemde yürütme gücünün kullanılması, meclis tarafından seçilen beş üyeye verilmesi kararlaştırılmıştı Yürütme gücünü elinde bulunduran bu kurula, "Direktuvar" adı verilmiştir Yasama gücü ise, meclise aitti Ancak, meclis diktatörlüğüne engel olmak için iki meclis oluşturulmuştur Bu meclislerden biri 500 üyeli "Beşyüzler Meclisi", diğeri de 250 üyeli senato niteliğindeki "İhtiyarlar Meclisi" idi Direktuvar döneminde meydana gelen siyasal ve iktisadi olaylar, halkın giderek yoksullaşmasına yol açmıştır Bu nedenle, yeni rejimden krallık taraftarları da, Cumhuriyetçiler de hoşnut kalmadılar ve halkı ayaklanmaya kışkırttılar Bu tarihlerde meydana gelen ayaklanmaların büyük kısmını, genç bir general olan Napolyon Bonapart bastırmıştır Ayrıca, Napolyon Direktuvar döneminde Avusturya ve Mısır'a da askeri seferler düzenlenmiştir Fransa, Napolyon'un seferleri sonucu İtalya ve Dalmaçya kıyıları ile Mısır'a yerleşmiştir Ancak, Direktuvar yönetimi, iç politikada başarılı olamadı Napolyon, siyasi belirsizliğin yoğun olduğu bir dönemde, 7 Ekim 1799'da Mısır'dan gizlice ayrılarak Fransa'ya döndü Halk, Napolyon'un içte ve dışta düzeni sağlayacağına inanıyordu Nitekim, Napolyon, hükümet karşıtlarıyla birleşerek 9 Kasım 1799'da bir darbe yaparak Direktuvar yönetimine son vermiştir [2] Konsüllük Dönemi (10 Kasım 1799-18 Mayıs 1804) Mısır seferinden başarısızlıkla dönene Napolyon Bonapart, bu idâreyi devirerek üç konsülden meydana gelen Konsüllük İdaresi'ni kurdu ve kendisini de birinci konsül ünvânı ile cumhurbaşkanı ilan etti[1] Napolyon Bonapart'ın önderliğinde gerçekleştirilen darbe sonucu "İhtiyarlar Meclisi" dağılmış, beş kişilik Direktuvar Kurulu da kaldırılarak yerine üç konsülden oluşan geçici bir hükümet kurulmuştu Görevlendirilen iki komisyon da, yeni bir anayasa yapmak için çalışmalara başlamıştı Napolyon Bonapart, kendisini dört yıl süreyle konsül seçtirmişti Bu tarihten sonra, Napolyon Fransa'nın yönetimini eline almıştır Napolyon, ilk iş olarak görevlendirilen iki anayasa komisyonunun hazırladığı anayasa taslağına son şeklini vererek ilan ettirmek olmuştur Cumhuriyeti esas alan ve dört meclisli bir parlamento meydana getiren bu anayasa, Napolyon'un kişiliğinde toplanan merkeziyetçi bir yönetim anlayışına sahipti Bu nedenle, "despotik cumhuriyet" olarak da adlandırılabilir[2] Bu diktatörlük, Napolyon'un Avrupa devletlerinin kurdukları koalisyonlara karşı kazandığı başarılarla kuvvetlendi Napolyon, 2 Ağustos 1802'de hayat boyu cumhurbaşkanı, 18 Mayıs 1804'te Fransa İmparatoru unvânıyla meşrûtî hükümdar ilan olundu Bununla Cumhuriyet sona erdi ve birinci imparatorluk başladı Böylece ihtilal, görünüşte bitti[1] Fransız İhtilâli'nin Sonuçları Fransa ihtilali, bugün demokrasi dediğimiz yeni bir devlet rejiminin doğmasına yol açtı Ayrıca milliyet, hürriyet, eşitlik, adalet ve kardeşlik gibi Avrupa için yeni birtakım düşünce ve prensiplerin ortaya çıkmasına vesile oldu İhtilâlin Avrupa'ya getirdiği yeniliklerden bir diğeri de insan haklarıdır Fransız İhtilâli'nin bitişi hakkında kesin tarih olmamasına karşın, 1804 tarihi kabul edilirse 15 yıl devam etmiş emektir İhtilâlin gayesi, başlangıçta ezilen fakir tabakanın zulümden kurtulmasını hedeflerken, 15 yıl içinde fakir halk, bu "ihtilâl filmi"nde hep figüran rolünde kalmış ve ihtilâl liderlerinin dublörü olmuştur Karârları ihtilâlciler vermiş, ölmeyi ise kurtarılacak halktan istemişlerdir İhtilâlin her döneminde ihtilâl liderleri, kendini kuvvetli hissedince mesâi ve kader arkadaşlarını bir yolunu bulup öldürmekten çekinmemiştir Her dönemin liderleri, bir öncekileri ihânetle suçlamıştır İhtilâl liderlerinden biri, mecliste; "İhtilâl, kendi çocuklarını yiyor!" diye feryât etmiş; ihtilâl, sonunda onu da yemiştir İhtilâl kurulu, devlet düzenini yıkıp yerine yenisini kurmaya çalışma hareketidir En kötü düzen, gerektiğinde iyi sayılan düzensizlikten iyidir Bugün bâzı ülkelerde görülen terör hareketleri, temelde 1789 Fransız İhtilâli'nin izlerini taşımaktadır [1] İhtilâlin Sonuçları[*]Yıkılmaz diye düşünülen, hatta egemenlik hakkını Tanrı'dan aldığı iddia edilen mutlak krallıkların yıkılabileceği ortaya çıktı[*]İlkel şekli Yunan şehir devletlerinde, gelişmiş şekli İngiltere ve ABD'de görülen demokrasi, Kıta Avrupası'nda da gelişmeye başladı ve Batı medeniyetinin vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi[*]Egemenliğin halka ait olduğu kabul edildi[*]Milliyetçilik ilkesi, siyasi bir karakter kazanarak, çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili oldu[*]Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri yaygınlaşmaya başladı[*]Şahsi güçlere, zekâya ve girişim yeteneğine ortam hazırladı[*]Fransız İhtilâli, sonuçları bakımından evrensel olduğundan Yeniçağ'ın sonu, Yakınçağ'ın başlangıcı kabul edildi[*]Dağınık halde bulunan milletler, siyasi birliklerini kurmaya başladılar[*]İnsan Hakları Bildirisi, Fransızlar tarafından dünya çapında bir bildiriye dönüştürüldü[*]Fransız İhtilâli'nin yaydığı fikirlere karşı İhtilâl Savaşları (1792-1815) başladı Önce Fransa ile Avusturya ve Prusya arasında başlayan bu savaşlara İngiltere ve Rusya'da katıldılar Savaşlar Napolyon'un yenilgisiyle sonuçlandı Viyana Kongresi ile Avrupa'nın siyasi durumu yeniden düzenlenmiştir (1815) [4] Fransız İhtilâli'nin Avrupa'da Etkileri Avrupa'lı Devletlerin Fransız İhtilâli'ne karşı gösterdikleri ilk tepki nasıl olmuştur? Avrupa Devletleri, başlangıçta Fransa İhtilâli'ni bu ülkenin iç sorunu olarak yorumlamışlardır Hatta, ihtilâl sonucunda Fransa'nın zayıf düşeceği tahmininde bulunmuşlar ve Fransa'yı kendi sorunlarıyla baş başa bırakmışlardır Ancak, Fransız İhtilâli ve ihtilâlin getirdiği yeni ilkeler, Avrupa'nın monarşik düzenlerini tehdit etmeye başlayınca bu tavırlarından vazgeçmişlerdir Avrupalı Devletler, ihtilâlin hangi ilkelerinden ürkmüşlerdir? Fransız İhtilâli sonucunda köylülerin derebeylik düzenini yıkması, tamamen özgür ve aynı zamanda emeklerinin karşılığını alacak şekilde toprak sahibi olması, egemenliğin tanrısal bir nitelikten kurtarılarak dünyevi bir hale getirilmesi, burjuvazinin siyasal iktidarı ele geçirmesi, laik bir anlayışın benimsenmesi, medeni hukuk alanında önemli düzenlemelerin yapılması ve milliyetçiliğin yayılması gibi etkenler Avrupalı monarşik devletlerin kendi aralarındaki anlaşmazlıkları sona erdirerek ittifaklar kurmalarına yol açmışlardır 1792 yılından itibaren Fransa'ya savaş açmışlardır Fransa'ya karşı bu dönemde verilen savaşlara İhtilâl Savaşları ya da Koalisyon Savaşları adı verilmiştir 1792 yılında başlayıp 1815 yılına kadar süren koalisyon savaşlarında, Fransa, "krallık baskısı altında inleyen ulusları kurtarmak", Avrupalı monarşik devletler ise, "Fransa'da mutlak krallığı yeniden kurmak" amacı ile hareket ettiklerini ileri sürmüşlerdir [2] Önemi Fransız Devrimi veya Fransız İhtilali (1789-1799), Fransa'daki mutlak monarşinin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulması ve Roma Katolik Kilisesi'nin ciddi reformlara gitmeye zorlanmasıdır Avrupa ve Batı dünyası tarihinde bir dönüm noktasıdır [4] Fransız İhtilalinin Fransa dışında en etkili olan ilkesi ulusçuluk, Osmanlı İmparatorluğunu derinden etkilemiştir ilk isyan eden ve ayrıcalık elde eden Sırplardan başka, 1829 Edirne Antlaşmasıyla Yunanlılar Osmanlıdan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir[3] Yaydığı Fikirler Milliyetçilik (Ulusçuluk): Çok uluslu devletlerin parçalanmasına, yerine ulusal devletlerin kurulmasına yol açtı Ulusal Egemenlik: Monarşilerin yıkılıp, yerine Cumhuriyet ve demokratik rejimlerin kurulmasına yol açtı Anayasacılık: Mutlak monarşilerin yerini meşruti yönetimlere bırakmasına yol açtı İnsan Hakları: ilk defa İngilterede ve daha sonra ABD'de kabul edilen bu haklar, Fransız İhtilalinden sonra dünyaya yayıldı ve evrensel hale gelmeye başladı Bu doğal haklar; hürriyet, mülkiyet, güven ve zorbalığa karşı direnmedir Adalet, Özgürlük, eşitlik, kardeşlik, gibi ilkeler ile demokrasinin ilke ve kuralları oluştu [3] |
|