Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hanlıklar

Hanlıklar

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hanlıklar



Cengiz'in vasiyetine uyularak ölümünden sonra yerine, üçüncü oğlu Ögeday kağan seçildi (1228) Onun zamanında Kore, Kuzey Çin tamamıyla imparatorluğa bağlandı 1237-1241 yıllarında Batı seferi ile Kıpçak ülkesi, Rusya ve bütün Doğu Avrupa ele geçirildi Ancak Ögeday'ın ölümünden(1241) sonra, bir müddet eşi tarafından idare edilen devlete kurultay kararıyla, Cuci'nin oğlu Batu Han'ın itirazına rağmen, oğlu Kiyuk kağan seçilmiştir Onun da 1248'de ölmesi üzerine bu kez Kiyuk'un eşi yine kağan seçilene kadar üç yıl devleti idare etmiştir 1251'de toplanan kurultayda Toluy'un oğlu Mengü'nün kağan seçilmesiyle hâkimiyet Ögeday neslinden Toluy nesline geçer

Fakat 1259 yılında ölen Mengü, yerine küçük kardeşi Arık Buka'yı vasiyet etmişse Kubilay, bunu tanımayarak komutanların da muvafakatıyla Pekin'de kağanlığını ilân eder ve böylece taht mücadelesi tekrar kızışır Arık Buka'yı yenen Kubilay devletin merkezi olan Karakurum'a dönmeyerek Çin'de kalır Çin geleneklerini benimseyen devlete, Cengiz İmparatorluğu'nun diğer kesimlerindeki bağlı devletler ve çoğu Moğol kabileleri sıcak bakmazlar Nitekim İlhanlılardan başka gerçek bir bağlılık gösteren devlet olmamıştır Neticede Kubilay Hanlığı Çin'de Yüan Hanedanı adıyla bilinen Çinlileşmiş bir hanedan dönemini başlatmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hanlıklar

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hanlıklar



Kırım Hanlığı

Kuzey Karadeniz kıyısındaki Kırım Yarımadasında kurulmuş bir Türk devleti

Altınordu Devleti'nde hânedanlık mücadelesine katılan sülâle mensupları ve âsi kabile beylerinin sığınağı Kırım Yarımadasıydı Burada 14 yüzyıldan itibaren başlayan hakimiyet kurma mücadelesi, 15 yüzyılda Hacı Giray tarafından gerçekleştirildi

Hacı Giray, Cengiz Hanın oğullarından Cucinin küçük oğlu Tokay Timur soyundan gelmekteydi Babasının, Kırımdaki taht mücadelesi sonunda Litvanyaya göç ettiği ve Kral Vitoldun yanına sığındığı sıralarda dünyaya gelen Hacı Giray, büyüdükten sonra, Şirin kabilesinin yardımıyla Kırımı ele geçirdi

Kırım Hanlığını kurma tarihi kesin olmamakla beraber, bastırdığı paranın 1441 tarihini taşımasından, belirtilen bu tarihten daha önceki yıllarda devleti kurmuş olduğu anlaşılmaktadır

Hacı Giray da, diğer hanlar gibi üzerinde hak iddiâ ettiği Altınordu tahtını ele geçirmek için, Lehistan Kralı ve Moskova Rus Prensi ile anlaşma yapmaktan çekinmedi Bu arada, Kefe Cenevizlilerine karşı, Fatih Sultan Mehmed Han ile de anlaştı

Hacı Girayın 1466 tarihinde ölümünden sonra, oğulları Mengli Giray ile Nur Devlet arasında taht mücadelesi başladı Mengli Giray, Osmanlı Devleti'nin yardımıyla, hanlık tahtını ele geçirdi Fakat, vaad ettiği yardımı göndermemesi üzerine yakalanarak İstanbula götürüldü Kardeşi Nur Devlet tahta geçti 1478 tarihinde Mengli Girayın; Kırım Hanlarının tayin ve azil haklarını Osmanlı padişahına veren, padişahın açacağı seferlere Kırım hanının da katılmasını kabul eden bir antlaşma yapması üzerine, İstanbuldan Kırıma han tayin edildi Mengli Girayın üçüncü defa Kırım hanı olması üzerine kardeşleri Nur Devlet ve Haydar, Moskovaya kaçtılar Mengli Giray, Osmanlı himayesinde tahtı ele geçirmesiyle, papalığın teşvik ve yardımlarıyla devamlı genişleyen Moskova Knezliğine karşı, Kırım Hanlığını garanti altına aldı Kırım kuvvetleri, ilk defa, Sultan İkinci Bayezid Hanın, 1484 Akkerman Seferine katıldı Osmanlılar ile münasebetini arttıran Kırım Hanlığı ile 18 yüzyılın sonuna kadar askerî, siyasî, iktisadî, kültürel işbirliği yapıldı Kırım hanı, 1502de Saray şehrine hücum ederek Altınordu Devletinin yıkılmasına sebep oldu Moskova Knezliği, 1502 yılına kadar Altınorduluların korkusundan Kırıma muhtaç olup, Mengli Giray ile iyi geçinirken, bu tarihten sonra Rusya, Mengli Girayın düşmanlarıyla anlaşarak Kırıma karşı cephe almaya başladı Mengli Giray da, Litvanya ve Lehistan Kralı Dördüncü Kazimir ile Rusyaya karşı anlaşarak, Osmanlı Devletinden başka, bu Avrupa devletleriyle de ittifak kurdu

Mengli Girayın 1514te ölümüyle tahta geçen oğlu Mehmed Giray ile Kazan tahtına getirilen Sâhip Giray da, Rusyaya karşı birlikte hareket ettiler Mehmed Giray, 1521de Moskovayı kuşatıp, Rusları yenerek onları haraca bağladı Ruslar, bu haracı, Deli Petro (1682-1725) zamanına kadar ödediler Mehmed Girayın 1523 tarihinde Astrahan Seferinden dönüşünde, Nogayların yaptıkları baskınla öldürülmesinden sonra yerine geçen hanlar, Rusya ile mücadeleyi devam ettirdiler Bu hanlar arasında Sâhip Giray (1532-1551) ve Devlet Giray (1551-1577) devrinde Ruslara karşı yapılan mücadele başarılı oldu Devlet Girayın hanlığı sırasında Kazan ve Astrahan, Rusların eline geçti Bu enerjik han, adı geçen şehirleri geri alabilmek için Ruslarla çetin çarpışmalar yaptı Yine bu han zamanında, Kırım Hanlığı için tehlikeli görülen Nogaylar, Özi Irmağının batısına, Turla ve Tuna arasına yerleştirildi Rus yayılmasına karşı tedbir alınarak, Doğu Avrupaya, Orta Asyadan Türk boyları getirilerek yerleştirildi Bucaka (Besarabya) Müslümanlar yerleştirilerek, kuvvet dengesi sağlandı Kafkasyadaki Çerkezler ve Kıpçak bozkırlarındaki yerli ahâli ile münasebetler kuvvetlendirilerek, Kırım hanının ve Osmanlı sultanının otoritesi buralarda hakim kılındı Osmanlılar, Orta Asyadaki Türkleri Rusyaya karşı desteklemek ve münasebet kurmak için Don-Volga kanal projesine başladılar

Devlet Girayın 1577de ölümünden sonra, Kırımda taht mücadelesi başladı 1588 tarihinde tahtı ele geçirmeyi başaran ve “Bora” unvanı ile tanınan İkinci Gâzi Giray Han, ülkede birlik ve beraberliği tesis ederek, Osmanlıya sadakatini arz etti Daha sonra da rakibi Murat Giraya yardım eden Moskova hâkimi Çar Feodor üzerine yürüdü Fakat, Osmanlı Devletinin Avusturya ile yaptığı savaşa katılmak için, harbi bırakıp Ruslarla anlaşma yapmak zorunda kaldı (1592) Anlaşmaya göre Çar, on bin ruble vergi ve belirli hediyeler göndermeyi kabul etti

İkinci Gâzi Giray, Osmanlı-Avusturya savaşlarında büyük başarılar kazandı ve Boğdan Beyinin itaat altına alınmasını sağladı Osmanlı Devletinin 17 yüzyıl başlarında Avrupada yaptığı savaşlara katılan bu yiğit Han, 1607 tarihinde vebadan öldü İkinci Gâzi Girayın ölümünden sonra Kırımda hanlık mücadelesi, yıkılış tarihi olan 1792ye kadar devam etti Bu arada Kırım Hanlığı, 17 yüzyıl başlarından itibaren tesirlerini göstermeye başlayan Rus Kazaklarla da mücadele etti Osmanlı Devletinin Lehistana karşı, Kazak Atamanı Droşenkoyu desteklemesi sonucunda, 1672de Lehistanla ve arkasından Ruslarla 1678de yapılan savaşlarda, Kırım Hanlığının büyük yardımları görüldü Ruslarla yapılan 1678 Savaşı sonunda, Osmanlı Devleti, Ruslarla görüşme yapma yetkisini Kırım Hanlığına verdi O sırada tahtta bulunan Murat Giray, Rus temsilcileri ile yirmi yıllık bir barış antlaşması imza etti

1683 tarihinde, Viyana Kuşatması sırasında, Murat Giray, sadrazamdan intikam almak gayesi ile, ilerleyen Jan Sobieski idaresindeki Leh kuvvetlerini önlemedi ve bozguna sebep oldu Bu yüzden azledilerek, yerine İkinci Hacı Giray getirildi Hanlığın şahsî sebeplerle Osmanlı kuvvetlerini Haçlılar karşısında yalnız bırakması, ileride başına gelen felâketlere sebep oldu İkinci Hacı Girayın çok kısa süren hanlığından sonra, 1684te Selim Giray, Rusların (1687-1689) ve Lehlilerin (1687-1688) yaptıkları saldırıları yiğitçe püskürttü

Karlofça Antlaşması (1699) ile Azak Kalesini alan Ruslar, Kırıma ödedikleri yıllık vergiyi de kestiler On sekizinci yüzyılda, Rus ve Avusturya kuvvetlerinin, Osmanlı Devleti ile yaptıkları savaşlar sırasında, Ruslar, Haziran 1736da Kırım Hanlığının merkezi Bahçesarayı yağma ve tahrip ettiler Kırımın diğer bölgeleri ve şehirleri de bu tahripten kurtulamadı 1768-74 Osmanlı-Rus muharebelerinde, Bucak (Besarabya) 1770lerde, Kırım Yarımadası da 1771de, Ruslar tarafından istilâ edildi Savaşı sona erdiren 21 Temmuz 1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım, Osmanlı himayesinden çıkartılıp, siyasî ve mülkî idare bakımından bağımsız hâle getirildi Ahalisi Müslüman olan Kırım, dinî bakımdan yine Osmanlı Devletine bağlı kalacaktı

Rusya, Kırımdaki Osmanlı kuvvetlerini çektirmeye Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla muvaffak olunca “sıcak denizlere inme” siyaseti dolayısıyla, bütün harp metotlarını tatbik etmeye başladı Kırımda başlayan hanlık mücadelesine karışan Ruslar, 1777de Rus taraftarı olan Şahin Girayın han olmasını sağladılar Osmanlı taraftarı olan Bahadır Giray, hanlık mücadelesinde Şahin Giray karşısında başarılı olamadı Tam manâsıyla Rus taraftarlığı yapan ve Ruslar gibi yaşamaya başlayan Şahin Giraya Kırımlılar, “kâfir” gözüyle bakmaya başlayıp, onu istemediler Sonunda, Kırımdan Türkiyeye göçler başladı Bu durumu değerlendiren Ruslar, Türklerin boşalttıkları yerlere, yetmiş beş bin Rus göçmeni yerleştirdiler 1779da yapılan Aynalıkavak Antlaşması ile, Kırım hanlarının serbestçe seçilmesi, Rus askerlerinin Kırımdan çekilmesi, Osmanlı Devletinin Şahin Girayı tanıması maddelerinin kabul edilmesine rağmen, antlaşma kâğıt üzerinde kaldı Çünkü Ruslar, antlaşmaya uymadılar ve askerlerini çekmediler Kırımı ilhak edebilmek için, Kırım ahalisini tahrik yoluna gittiler Osmanlılar da Çerkez ve Kuban Türklerini Rus tahriklerine karşı desteklediler

Şahin Giray, Ruslardan da yardım alarak Kırımı Osmanlılardan ayırıp, Rus tipi bir ordu ve idarî teşkilatlanmaya gitti Kırımlılar buna karşı çıkıp, harekete geçtiler Şahin Giray, Ruslara sığındı Osmanlıların desteklediği Bahadır Giray, 1782de tahta geçti Fakat Rus Generali Potemkin ile geri dönen Şahin Giray, 8 Nisan 1785te hanlığı tekrar ele geçirdi Bu arada Rus askerleri, otuz bin Kırımlı Türkü acımadan öldürdüler Aynı tarihte Ruslar, Kırımı ilhak ettiklerini de resmen ilan ettiler Osmanlı Devleti, bu tarihte içinde bulunduğu durum dolayısıyla Rusyaya karşı yeni bir sefer tertip edemedi Şahin Giray, ihanetlerinin mükâfatı olarak, Ruslardan, hanlığını devam ettirmelerini beklerken, işlerine yaradığı müddetçe büyük itibar göstermiş olan Ruslar, Kırımı ilhak ettikten sonra, ona yüz vermediler Şahin Giray, İstanbula gitmek mecburiyetinde kaldı Fakat, önce Rodosa sürüldü Sonra da idam edildi (1787) Osmanlı Devleti, Kırımın kurtarılması için, Ruslarla yeni bir harbe girişti ise de muvaffak olamayıp, 1792 Yaş Antlaşması ile Kırımın Rusyaya ilhakını kabul etti Osmanlılar, Kırımı Rus istilâsından kurtarmak için çok uğraştılarsa da, bir türlü muvaffak olamadılar 1853-1855 tarihleri arasında yapılan Kırım Savaşı'nda da istenilen netice sağlanamadı Rus işgâlindeki Kırım, 1918de Almanlar tarafından işgal edildi Daha sonra Beyaz Rus hükümetinin merkezi oldu 1921de, Muhtar (Özerk) Kırım Sovyet Cumhuriyeti kuruldu Ancak, İkinci Dünya Savaşı esnasında Almanlarla işbirliği yaptıkları iddiasıyla Cumhuriyet dağıtılıp, halkı sürgün edildi (1945) Kırım Türklerinin başlattığı anayurda dönüş mücadelesi, doksanlı yıllarda hâlâ devam etmekteydi Kırımlı liderlerden Mustafa Cemiloğlu ve birçok Kırımlı aile, Kırımda kurdukları çadırkentlerde yaşama mücadelesi vermektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hanlıklar

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hanlıklar



Kırım Hanlığının kültür ve teşkilâtı, Altınordu ve Osmanlı Devletinde olduğu gibidir On beşinci yüzyıldan itibaren; Kırım Yarımadası, Kabartay, Kıpçak ve Taman bölgelerinde hâkimiyet süren Kırım Hanlığının merkezi, Bahçesaray şehridir Hanlık dîvânındaki Karaçi Beyleri Altınordu ananesine göre hareket ederlerdi Hanlığın birinci veliahdına “Kalgay”, ikincisine “Nûreddîn” denirdi Devlet işleri, Hanın başkanlığında; Kalgay ve Nûreddînle birlikte, Bucak, Yedisar ve Kuban seraskerleri, Şirin Beyi, müfti, uluağa denilen vezir, kadıasker, hazînedarbaşı, defterdar, aktaçıbey, kilercibaşı, dîvân efendisi, kâdıasker nâibi, Bağçesaray kadısı ve kullar ağası tarafından idare edilirdi Toprak, Han ailesi ve mirzalar arasında timar olarak dağıtılırdı Buna karşılık timar sahipleri, Kırım Hanlığına asker beslerdi Kırım askerleri, umumiyetle atlı olup ateşli silahları, Osmanlılardan temin edilirdi Kırım süvarileri, Moskof üzerine akın yapmakta gayet usta muhariptiler Kırım hanları, kuvvetli zamanlarında Moskovadan ve Lehistandan “tıyış” adı verilen yıllık vergi alırlardı Osmanlı seferlerine, Kırım kuvvetleri de katılırdı

Kırım hanları, pek çok mimarî eserler bırakmışlardır Gözlevedeki Han Camii, 1552de Mimar Sinan tarafından yapılmıştır Karagöz kasabasındaki Koleç Mescidi, Karasudaki Şor Camii, kervansaray ve büyük hamam, Yenikale surları, Kerçte Bayezid Camii, Mustafa Çelebi Camii, medrese ve hamam, Bahçesaraydaki Han Sarayı ve civarında bulunan türbe, 16-17 yüzyıllarda yapılmış belli başlı Kırım eserleridir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hanlıklar

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hanlıklar



Kazan Hanlığı

İdil (Volga) Irmağı kıyısındaki Kazan şehrinde kurulmuş bir Türk Devleti Kuzeydoğu Avrupaya göç eden Türkler tarafından 15 yüzyılda kurulup, 16 yüzyılın ortalarında Ruslar tarafından yıkıldı

Kazan Hanlığı, Volga Bulgarlarının yaşadıkları bölgede, Altınordu Devleti'nin eski hanlarından Uluğ Muhammed Han tarafından, 1437 tarihinde kuruldu Hanlığın ahâlisini, Orta Asyadan gelme yerleşik ve yarı göçebe Türkler ve Finliler meydana getiriyordu Uluğ Muhammed Han (1437-1445), gelişmesini devleti için mahzurlu gördüğü Moskova Knezliğine karşı, 1439-1445te sefere çıkıp, Rus kuvvetlerini bozguna uğrattı ve Knez Vasiliyi esir etti Ruslar, Kazan Hanlığının hakimiyetini tanıyıp, harp tazminatı olarak her yıl haraç vermeyi, Kazan memurlarının Rus şehirlerinde vazife yapmasını ve Oka Nehri boyunu şehzade Kasıma yurt olarak vermeyi kabul ettiler Oka Nehri boyunda kurulan Kasım Hanlığı sayesinde, Moskova Knezliği kontrol altında tutuldu

Teşkilâtçı, tedbirli, cesur ve akıllı bir idareci olan Uluğ Muhammed Hanın vefatıyla oğlu Mahmud Han (1449-1462), Kazan Hanlığı tahtına geçti Mahmud Han devrinde, Kazanlılar sulh, sükûn, huzur ve refah içinde yaşadılar Mahmud Hanın, 1462de vefatıyla, oğlu Halil (1462-1467) ve İbrahim (1467-1479), Kazan Hanı oldular İbrahim Han devrinde taht mücadeleleri başladı İbrahim Hana karşı bazı beyler Kasım Hanlığının kurucusu Kasımı, Kazan Hanı olarak tanıdılar Türklere karşı fırsat kollayan Moskova Knezliği, bu durumu değerlendirerek, İbrahim Hana karşı, Kasım Hanı destekledi Hanedanlık meselesi, Moskova Knezliğinin kontrolünü gevşettiğinden Ruslar, Türklerin hakimiyetinden kurtulmak için faâliyete geçtiler Papalık tarafından, Bizans sülâlesinden Sofya ile evlendirilen Üçüncü İvan, 1480de Türk hakimiyetinden ayrılarak, istiklâlini ilan etti Kazan Hanlığındaki taht mücadeleleri, 1552 tarihine kadar devam etti Kazan tahtına sahip olmak isteyen prensler, Ruslardan da teşvik ve yardım alarak, iktidar mücadelesine devam ettiler

Kazan Hanlığının iç işlerindeki karışıklıklardan, büyük ölçüde istifade eden Ruslar, 1487 yazında Kazana girdiler Muhammed Emin (1502-1518), Rus taraftarı görünerek, usta bir siyaset takip edip, 1506da Rusları, Kazandan attıysa da, bütün tehlikeyi ortadan kaldıramadı 1521de Kırım sülalesinin, 1552de Astırhanlıların hakimiyetine geçen Kazan Hanlığı, devamlı Rus saldırılarına uğradı İlk "çar" unvanlı Moskova Knezi olan Dördüncü (Korkunç) İvan, Hıristiyan Avrupadan silah ve asker de alarak, 150000 kişilik ordusu ve 150 top ile, Kazan Hanlığına karşı harekete geçti Kazanı müdafaa eden, şehirdeki 33000 asker ve dışarıdaki 15000 atlı Hanlık kuvvetleri ile Ruslar arasında, 1552 yazında, şiddetli çarpışmalar meydana geldi Kazandaki müdâfilerin huruç harekâtı ve atlı kuvvetlerin saldırıları sonucu, Rusları yok etme metodu, Avrupadan getirilen toplar ve İngiliz mühendislerinin duvar altı lağım tekniği karşısında tatbik edilemedi Ağustos başında Kazana giren Ruslara karşı, sokak muharebeleri yapıldı Ruslara karşı en şiddetli mücadele, Kul Şerif Camii ve Medresesi çevresinde oldu Seyyid Kul Şerif dahil bütün medreseliler şehid edildiler Yadigâr Muhammed Han ve etrafındakiler esir edildi Kazanlıların çok azı dışında, genç-ihtiyar, kadın-erkek katliama uğradı Maddî ve manevî kültür eserleri imha edilerek, şehir ve devletin hazineleri, Ruslar tarafından yağmalandı Kazan ülkesi, Rusların hakimiyetine girince, çeşitli tarihlerdeki istiklal mücadeleleri kanlı şekilde bastırıldı Bugün, Kazanda Rusya Federasyonuna bağlı Volga (İdil) Tatar Cumhuriyeti hakimdir

1437-1552 tarihleri arasında, Kuzeydoğu Avrupada hakim olan Kazan Hanlığı, Türkler tarafından kurulmuştur Ruslar, Türkleri sevmediklerinden buranın ahalisine, Moğollara izafen Tatar diyerek onları kötülemektedirler

Hanlıkta, yerleşik Bulgar Türkleri ve yarı göçebe Kıpçak Türkleri hakimdiler Hanlığın başında bulunan “Han”, boyları temsilen “Karacılar Dîvânı” ile idarede söz sahibi idarî, askerî ve dinî temsilciler, hükümeti meydana getirirdi Saltanat, hanedandan en büyük oğulun hakkıydı Bütün memleketi alâkadar eden meseleler için, temsilciler heyetinden meydana gelen Kurultay toplanırdı Kazan Hanlığının iktisadî temeli, tarıma dayanırdı İslavlara, hububat mahsulleri, meyve, bal, balmumu, balık ile çeşitli kürk ve eşyaları ihraç edilirdi Kazanda yabancı tüccarlar için ayrı bir bölge kurulmuştu Her yıl, 24 Eylül günü, Volga Nehrindeki adada panayır kurularak, ülkenin her tarafındaki tüccarlar burada toplanır, alışveriş yaparlardı Kazanda saraylar ve camiler inşa edilerek, âlimlerin ve dinî müesseselerin bütün ihtiyaçları, devlet bütçesinden karşılanırdı Dânişmend, derviş, hâfız, hâkim, kadı, molla yetiştirilerek, her Kazanlı, İslâm dininin esaslarını öğreninceye kadar, cami, mektep ve medreselerde okutulurdu Kul Şerîf Camii ve Medresesi en meşhur Kazan müessesesidir Kazan Hanlığı, Ruslar tarafından işgal edilince maddî ve manevî eserler yağmalanıp, tahrip edildi Katliamlarda, devlet adamları ve âlimlerle birlikte, çocuklar ve kadınlar da insafsızca öldürüldüler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.