Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
büyükleri, türk

Türk Büyükleri...

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri...



Mustafa Kemal Atatürk


1CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESi

29 EKİM 1923
10 KASIM 1938

1881 yılında Selanik'te doğdu İlk öğrenimini ve askerî öğrenci olarak orta öğreniminin bir kısmını Selanik'te yaptı Manastır Askerî Lisesi'ni bitirdi1902 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1905 yılında Harp Akademisi'nden mezun olduOrduda çeşitli vazifeler aldı 1913 yılında Sofya'da Ataşe Militer olarak bulundu

Birinci Dünya Harbi sırasında, Çanakkale Muharebelerinde, Tümen Komutanı olarak görev yapıı 1916 yılından itibaren, Doğu ve Güney cephelerinde Kolordu ve Ordu Komutanlığı yaptı Bitlis ve Muş'u düşman işgalinden kurtaran kuvvetlerin başındaydı Filistin ve Suriye cephelerinde görev aldı

Mondros Mütarekesi'nden sonra Sevr Anlaşması hükümlerine dayanılarak ülkenin yabancılar tarafından işgali üzerine, son Osmanlı padişahı Vahdettin Han tarafından Anadolu'ya gönderildi19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak Türk millî mücadelesini başlattıAmasya Genelgesi, Sivas ve Erzurum Kongrelerini topladı Askerî görevlerinden istifa ederek 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni topladı Meclis Başkanı seçildi5 Ağustos 1921'de Başkomutanlık görevini üstlenerek Anadolu'nun Yunan işgalinden kurtarılması için mücadeleye devam etti Sakarya Meydan Savaşı'nı kazandı 19 Eylül 1921'de Meclis tarafından kendisine Mareşal ve geleneksel Gazi ünvanı verildi

26 Ağustos 1922'de işgalci Yunan kuvvetlerine karşı Büyük Taarruz'u başlattı Beş gün sonra 30 Ağustos 1922'de de Başkomutanlık Meydan Savaşı' nı kazanıldıLozan Barış Konferansı'ndan sonra, 11 Ağustos 1923'de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yeniden Başkan olarak seçildi 9 Eylül 1923'de kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanlığı' na seçildi

29 Ekim 1923'de Cumhuriyet'in ilân edildiği gün, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu Dört dönem üst üste seçildi10 Kasım 1938'de öldü

ESERLERİ
Atatürk'ün Özel Mektupları
Mustafa Kemal Atatürk
Kaynak Yayınları / Siyasal Tarih ve Türkiye Dizisi

"Atatürk'ün Özel Mektupları", ilk kez Sadi Borak tarafından derlenmiştir 1961 yılında ilk basımı yapılan eser, kısa sürede tükenmiş, 1970'te ikinci ve 1980'de üçüncü basımı yapılmıştır İlk basımı 42, ikinci basımı ise 80 mektubu kapsayan eser, üçüncü ve elinizdeki dördüncü basımında 157 mektubu içermektedir

Atatürk'ün bu mektupları, yaşadığı dönemin ve içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal olayların birer aynası gibidir Ayrıca Atatürk'ü tüm yanlarıyla bu mektuplarda bulmak da mümkündür: Sevgileri, tutkuları, hatta kıskançlıklarıyla Mektuplar, tarihimiz ve Atatürk'ün biyografisiyle ilgili birçok materyali de içermektedir Bu eserde yer alan mektuplar, öyküleriyle birlikte birçok olayı aydınlığa kavuşturmaktadır Yakın tarihimizin kimi olayları belge ve bilgi yetersizliği nedeniyle tarihimize yanlış olarak yansımıştır Kimi olaylar da aynı nedenle birtakım gerçek dışı varsayımlar üzerine kurulmuştur Bunlar arasında kasıtlı olarak saptırılan olaylar da vardır: Fevzi Çakmak'ın Anadolu'ya geçişi, Sovyet yöneticileriyle yazışmalar, Ardahan Milletvekili Hilmi ve Ali Galip olayları vs

"Atatürk'ün Özel Mektupları", yakın tarihimizin bilinmeyen ya da az bilinen kimi olaylarını açıklığa kavuşturmuş olması bakımından her zaman başvurulması gereken kaynak bir yapıt niteliğindedir

Atatürk Konuşuyor
"Nutuk Öncesi"
Mahmut Soydan, Falih Rıfkı Atay
Tekin Yayınevi

Bu kitap için anılarını kağıda döken Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Soydan'a Atatürk'ün özel demeci "Benim anlattıklarım ve anlattıklarımı değerlendirmek için size verdiğim
belgeler okunduktan sonra, bütün Türk milletini, özellikle Türk aydınlarını vicdan ve fikir hesaplaşmasına çağırmak isterim "Anılar" diye size anlattığı bu hikayelerin, zamanımıza kadar birtakım Devlet büyüklerinin anılarını yayımlamak sevdasına benzer bir eğilimden doğmuş olduğunu sanmayınız Eğer ben, bu gerçekleri size söylüyorsam ve milletimize
ulaştırıyorsam, elbette bundan, büsbütün başka bir amacım vardır Bu amaç ne olabilir? Bunu burada açıklayamam Fakat benim tasarladıklarımı, düşüncelerimi içtenlikle ulaştıran bu yazılar okunduktan sonra, kuşku duymam ki milletim, kendi kendine durumu öğrenecek, değerlendirebilmek için gerekli belgelere sahip olacaktır

Dediklerimi, olaylar eylemlerle kanıtlamamış olsaydı, bu sözlerimin kapsadığı gerçeği -güç anlaşılabilir düşüncesiyle-, bir zaman daha yayımlamakta ağır
davranmaya belki gerek görürdüm"

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri...

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri...



Alparslan TÜRKEŞ


Milletimizin yetiştirdiği son Başbuğ'un hayat hikayesinin başlangıcında da göç var Yıl 1860 Orta Anadolu'da, Kayseri'nin, Pınarbaşı ilçesi'nin Yukarı Köşkerli Köyünde meskun Avşar Obalarından Koyunoğlu ailesi bir toprak meselesi yüzünden kavgaya girişince Sultan Abdülaziz'in fermanıyla Kıbrıs'a sürgün edilir Yıl 1917 ve Kasım'ın 25'i, öğle vakti yer, Lefkoşe Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade sokağı 13 numaralı mütevazi evde, Kıbrıs'a yerleşen Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve eşi Fatma Zehra Hanımın Ali Arslan adını verdikleri oğulları dünyaya gelir

Yıl 1921 ve 4 yıl 4 ay 4 günlük Ali Arslan, annesi tarafından yıkanır, yeni elbiseler giydirilir ve devrin âdetince fesi mücevherler ile süslenerek Sarayönü ilkokul'una (Sibyan Mektebi) gönderilir Sarıklı ve mübarek bir Osmanlı Uleması olan Hoca Efendi'nin dizi dibine çöken Ali Arslan'ın ağzından çıkan ilk söz bir euzü besmeledir Ey Rahman ve Rahim olan Allah'ım, annem beni yetiştirdi bu mektebe yolladı, okuyup yetişip, milletime hizmet etmek istiyorum dermişcesine bir besmeledir, Ali Arslan'ın ağzından dökülen

Birbirinin ardısıra gelen ilkokul ve Rüştiye yılları ve herbiri birbirinden daha değerli Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asım Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş birer hançer olan hocalarından feyz alır Onlar Ona müfredatın yanısıra Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını Devlet-i âli Osman bakiyesi hür ve müstakil Türkiye'nin yanısıra yeryüzünde kendileri gibi bahtsız esaret altında milyonlarca Türk olduğunu da öğretirler Dahası Osman Zeki Bey Ali Arslan'ın adını adeta senin adın "Alparslan olsun" ve Sultan Alpaslan'a denk bir yiğit Türk ol, diyerek değiştirir

Küçük Alparslan'ın doğup, yetiştiği o yıllarda, Piyale Paşa yadigârı Kıbrıs, sevgili Yeşilada'mızın tamamı ingiliz işgali altındadır ve Türk'ün istiklâlini kaybetmesinin ne demek olduğu Onun ruhunun derinliklerine şuurunun uyanmağa basladığı günden, çocukluk yıllarının başlangıcından başlayarak siner O her gece Türkiye'ye gidip asker olmayı ve gelip ata-baba ocağını kurtarmanın düşüyle uyur, uyanır

Yıl 1933 ve Alparslan'ın artık işgal altında, esaret altında yaşamağa dayanacak gücü kalmamıştır Babası Ahmet Hamdi Bey'i ve Annesi Fatma Zehra Hanım'ı ikna eder, aile mallarını satıp savar yanlarında oğulları Alparslan ve kızları Dervişe olduğu halde, ak toprakların, hür toprakların, Türk'ün Türk olduğundan utanmadığı, boynunun eğik olmadığı toprakların, anavatanın, Türkiye'nin yoluna düşerler; Viyana vapuru ve ver elini istanbul

Ailesi istanbul'a yerleşince Alparslan'ın ilk işi Kuleli Askeri Lisesi'ne kayıt olmak olur Artık O yüreğinin Onu çağırdığı yerde ve düşlerinin peşindedir O düşlerini düşleyen baskaları da vardır istanbul'da Derlenip toparlanmışlar, Türklük, Türkçülük ülküsünün O bir daha hiç inmeyecek olan bayrağını açmışlardır O Yüce Dilek, O aziz Ülkü, O muhteşem düşler, özellikle, bir Ülkü devi olan Atsız Hoca'nın canevinde, ocağında pişer ve sohbetlerle, şiirlerle, dergilerle, romanlarla mektuplarla Türk aydınlarının gönlüne cemre cemre düşmekte ve yayılmaktadır Onlarla tanışır, buluşur Alparslan Türkes

Yıl 1936 Kuleli Askeri Lisesi'ni pekiyi derece ile astegmen olarak bitirince Ankara ve Harp Akademisi yillari baslar 1938'de Harbiye'den mezun olur, artik O Türk Ordusu'nun genç bir tegmenidirve Türk Milleti'nin emrindedir Yil 1940 Isparta'da gönlünü Muzaffer Ana'ya kaptirir ve evlenirler Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çagri) ve Yildirim Tugrul adli çocuklarla çiçeklenir bu evlilik ve bozkurtlarin Muzaffer Ana'sinin 1974 yilinda elim kaybindan sonra 1976 yilinda, Sevâl Hanim'la yaptigi ikinci evliliginde de Tanri Onu Ayyüce ve Ahmet Kutalmis adli iki evlât daha vererek sevindirecektir

Yil 1944 3 Mayis Ankara'da eski tabirle bir nümayis yani gösteri veya yürüyüs vardir Türk'ün, Türklügün ölmedigini, ölmeyecegini ve yükselen Türkçülük bayraginin bir daha hiçbir sekilde inmeyecegini gösteriyorlar Hem dosta hem düsmana hem devlet hizmetindeki gafillere hem de yurda sizmaga çalisan hainlere, Asya bozkirlarinda yaratilan bozkurt soylularin bozkurt torunlarinin, bir kaç çakalin günü birlik menfaatleri için göz yumduklari kizil yilanin farkinda ve onun basini ezme azminde olduklarini gösterirler

Şâirin öz yurdunda garipsin, özyurdunda parya dedigince tutuklanir Türkçüler Devrin dalkavuk iktidarinin uyduruk nedenlerle açtigi Türkçülük-Turancilik Davasi baslar Türkçüler tabutluklara atilirlar, iskencelere ugrarlar Türkiye'de Türk Milliyetçisi olmanin bedelidir bu Genç Üstegmen Alparslan Türkes'te bunlar arasindadir 20 Ekim 1944'te kendisini "vatan hainligi" suçlamasiyla sorgulayan mesnedsiz Savciya "Diger saniklar gibi bana da vatan hainligi isnad edilmistir Bunu şiddetle redderim Ben yeryüzünde herseyden çok milletimi ve vatanimi severim" diye haykirir Ancak mahkeme tarafindan, 9 ay 10 gün hapis cezasina çarptirilir ve bir yildir hücre hapsi yattigi için tahliye edilir

Kendisine verilen cezada daha sonra Askeri Yargitay tarafindan bozulur ve 2 numarali mahkemede beraat eder Bu onun Türk Milliyetçisi oldugu için zindanlara ilk atilisidir ve son olmayacaktir Ülkücü olmak çileye talip olmaktir, nimete, ikbale degil O da Türklük Ülküsü için zaman zaman siddeti artan çileyi bir ömür boyu bir an bile tereddüt etmeksizin ve yakinmaksizin, çekmis ve çile çekmeyi seref bilmistir

Yil 1947 Alparslan Türkes ve 15 diger Türk subayi, ABD Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulunda iki yillik bir süre egitim görürler Bu arada ülkemizden Kars ve Ardahan civariyla Bogazlardan üs talep eden Sovyetler Birligi'nin Komünizm maskesi ardina saklanmis, o eski ve degismez "moskoflugu" ayan beyan ortaya çikar Bu atmosferde yurda dönen Alparslan Türke? Gelibolu ve Çankiri'daki görevlerinden sonra 1951 yilinda Kurmaylik sinavini kazanir ve 1955 yilinda Harp Akademisi'nden Kurmay Binbasi olarak mezun olur

Yil 1955 dis görev için açilan sinavi kazanarak ABD Pentagon'da NATO Türk Temsil Heyeti üyeligine atanir Bu arada Üniversitesinde Uluslararasi Ekonomi egitimi görür 1957 yilinda Türkiye'ye döner

1959 yilinda Almanya'ya Atom ve Nükleer Okulu'na gönderilir ve bu okulu basariyla bitirir O artik bir Kurmay Albaydir

Yil 1960, tarih 27 Mayis öteden beri örgütlenen ve memlekette kardes kavgasini önleyerek bazi reformlar yapmayi hedefleyen Milli Birlik Komitesi'nin ülke yönetimine el koydugunu açiklayan bildiriyi radyodan okuyan kisi ve "ihtilâl'in kudretli Albayi"dir Kurmay Albay Alparslan Türkes ihtilâl hükümetinde Basbakanlik Müstesarligi görevini üstlenir Bu vazifesi esnasinda Devlet Planlama Teskilati, Devlet istatistik Enstitüsü ve Türk KültürünüArastirma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluslari kurar Ancak Milli Birlik Komitesi arasinda ortaya çikan anlasmazliklar nedeniyle, 13Kasim 1960'ta Kurmay Albay Alparslan Türkes ve "ondörtler" olarak bilinen arkadaslari Komite'nin diger üyelerince emekliye sevkedilerek tasfiye edilirler ve zorla evlerinden alinip yurtdisinda görevlendirilmek suretiyle sürgün edilirler O da 19 Kasim'da Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiligi müsaviri sifatiyla sürgüne gönderilir

1961-62 1963 yilina kadar 2,5 yil, yönetimi elinde bulunduranlarca Alparslan Türkes'in Türkiye'ye dönmesine müsaade edilmez Yil 1963 tarih 23 Mart Alparslan Türkes sürgünden yurda döner Dava arkadaslariyla birlikte kadro olusturup partilesmek amaciyla "Huzur ve Yükselis Dernegi" adli bir dernek kurar Kisa bir süre sonra Talat Aydemir'in giristigi darbe tesebbüsüne karistigi iddiasi ile tutuklanir ve Mamak Askeri Cezaevinde dört ay hücre hapsinde yatar, yargilanir ve beraat eder

Tarih 31 Mart 1965 saat 1100 de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne katilir

Tarih 1 Agustos 1965 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Büyük Kurultay'inda Genel Baskanligina seçilir Ayni yil yapilan genel seçimlerde Ankara milletvekili seçilir Yil 1969 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adi Milliyetçi Hareket Partisi amblemi de Üç Hilâl olarak degistirilir O yil yapilan genel seçimlerde Adana milletvekili olarak seçilir

ilki, 31 Mart 1975 -13 Haziran 1977 yillari arasinda ve ikincisi de 1 Agustos - 31 Aralik 1977 tarihleri arasinda Süleyman Demirel baskanliginda kurulan koalisyon hükümetlerinde MHP Genel Baskani olarak, Basbakan Yardimciligi ve Devlet Bakanligi yapar Ülkü Ocaklari, Büyük Ülkü Dernegi ve diger mesleki örgütlenmeler baslar 1968 Yilindan itibaren marksist ve bölücü gençlik hareketleri üniversitelerde yuvalanir ve üniversite özerkliginden istifade ederek buralari silah, cephane deposu haline getirerek "Kömünist Devrim" için üs haline koyarlar Üniversiteler isgal altindadir Her yer Lenin'in Stalin'in Mao'nun resimleri ve komünist sloganlarla doludur Komünist yeralti örgütleri "sehir gerillasi" mi "kir gerillasi" mi tartismalari yapmakta okullara kendilerine tabi olanlardan baska hiç kimseye hayat hakki tanimamaktadirlar Bunun üzerine Basbug Alpaslan Türkes toplanan çok az sayidaki gence verdigi seminerlerle onlari komünizm konusunda aydinlatmaya ve alternatif olarak da Türk Toplumculugunu, Türk Milliyetçiligini anlatir Kisa zamanda çogalan gençler örgütlenmege baslarlar Doktriner Türk Milliyetçiligi safhasi baslamistir Türk Milliyetçileri Dokuz Isik, dokuz prensip etrafinda toplanirlar

Bu gelismelerden rahatsiz olan Türklük ve Türkçülük düsmanlari özellikle de Komünist örgütler kendilerine okulda, fabrikada, köyde, kentte, dagda her yerde ama heryerde karsi çikip mücadele eden Ülkücü Hareket'e karsi savas ilan ederler ve 12 Eylül 1980'e kadar 5000 civarinda Ülkücüyü sehit ederler Devlet'in zaaf içinde oldugu düsünülen "zinde güçler"i birseylerin yani ihtilâlin sartlarinin "olgunlasmasi" için daha fazla kanin akmasini beklemektedirler

Basbug için 1978, 1979, 1980 yillari bir çogunu bizzat kendisinin yetistirdigi binlerce ülküdasinin Komünist çetelerce katlediligini gördügü, kan aglayan bir yürekle her seye ragmen kaybetmedigi sogukkanliligiyla bir iç savasi önledigi izdirap dolu yillardir

12 Eylül 1980 sabahi pusudakiler yeterince olgunlasan sartlarin neticesi ihtilâllerini yaparlar

Basbug Alparslan Türkes ve Türkiye'nin komünist bir ihtilâle kurban olmasini engelleyen Ülkücü Hareket sanik sandalyesinde, idam sehpalarindadir Mamaklar ve C5'ler bu sürecin sekillendigi teslim olur Cunta tarafindan tutuklunan Basbug, önce 1 ay Uzunada'da daha sonradamekanlardir Basbug 12 Eylül'den üç gün sonra Ankara Askeri Dil Okulu'nda ve hastalandigi dönemde de Mevki Hastahanesi'nde 4,5 yil hapis yatar O ve 218 Ülkücünün idami istenir, 9 Nisan 1985'de tahliye olur ve beraat eder

Tarih 6 Eylül 1987 Yapilan referandum neticesi diger siyasilerle birlikte Basbug'a da konulan siyaset yapma yasagi kalkar ve Basbug Milli Ülküyü iktidar yapmak davayi kitlelere anlatmak için yine meydanlardadir

Tarih 4 Ekim 1987 Milliyetçi Çalisma Partisi olaganüstü kongresinde Genel Baskanliga seçilir

Tarih 20 Ekim 1991 Genel seçimlerde MÇP'nin RP ve IDP ile yaptigi seçim ittifaki neticesi Yozgat milletvekili seçilir Basbug, son kez TBMMdedir Bu dönemde ülkemizi kasip kavuran bölücü teröre karsi en etkili mücadeleyi O gerçeklestirir

Tarih 27 Aralik 1992 Oniki Eylül'ün kapattigi partilerin tekrar açilabilmesini saglayan degisiklikler neticesi toplanan MHP'nin son kurultay delegeleri, MHP'nin isim ve amblemini MÇP'nin kullanabilmesine karar verirler Tarih 24 Ocak 1992 MÇP'nin 4 Olaganüstü kurultayi toplanir ve partinin adini MHP amblemini Üç Hilal olarak degistirir

Yil 1997 Tarih 4 Nisan

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri...

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri...



Enver Paşa

Asıl adı İsmail Enver'dir İstanbul Divanyolu'nda doğdu, Doğumu ile ilgili olarak Türkçe ve Almanca otobiyografilerinde farklı tarihler verilmektedir (23 Kasım 1881 Çarşamba, 6 Aralık 1882 Çarşamba) Ailesi Manastırlı olup babası, önceleri Nâfıa Nezâreti fen memurluğu yapan, daha sonra surre emini olan sivil paşalık rütbesine yükselen Ahmed Bey, annesi Ayşe Hanım'dır Küçük yaşta gösterdiği aşın İstek sebebiyle henüz üç yaşında iken ibtidâi mektebine kaydedildi Ardından Fâtih Mekteb-i İbtidâisi'ne girdi Bu okulun ikinci sınıfında iken babasının Manastır vilâyeti Nâfia fen memurluğuna tayini üzerine öğrenimine bu şehirde devam ettikten sonra yine aynı yerde askeri rüşdiye ve askerî idadi tahsilini tamamlayarak Mekteb-i Harbiyye-i Şâhâne'ye girdi Daha o sıralarda, yüksek okullarda yaygın olan II Abdülhamid aleyhten propagandadan etkilendiği otobiyografisinden anlaşılan Enver Bey, Mekteb-i Harbiyye-i Şâhâne'yi dokuzuncu olarak bitirip erkânı harp sınıfı için ayrılan kırk beş kişilik kontenjan içerisine girmeyi başardı Erkânıharp eğitimi sırasında bir defa Yıldız Sarayına götürülerek sorgulandıysa da hüküm giymedi Ancak bu dönemdeki İttihat ve Terakki Cemiyeti faaliyetlerine katılmadığı kesindir Sınıf ikincisi olarak okuldan mezun olduktan sonra 1903 yılı Ocak ayında erkânıharp yüzbaşısı rütbesiyle Manastır'daki 13 Seyyar Topçu Alayı'na tayin edildi Bu esnada Bulgar çetelerinin takip ve tenkili için yapılan harekâta katıldı, 1903 yılı Eylülünde Koçana'da bulunan 20 Piyade Alayı'nın birinci bölüğüne nakledildi Nisan 1904 tarihinde Üsküp'teki 16, Süvari Alayı'nda görevlendirildi Aynı yılın Ekim ayında İştip'teki alaya giren Enver Bey iki ay sona "sunûf-i muhtelife" hizmetini tamamlayarak Manastır'daki karargâhına geri döndü Burada erkânıharp dairesinin birinci ve ikinci şubelerinde yirmi sekiz gün çalıştı Ardından Manastır Mıntıka-i Askeriyyesİ Ohri ve Kırçova mıntıkaları müfettişliğine tayin edildi 7 Mart 1905'te kolağası oldu Bu görev sırasında Bulgar, Rum ve Arnavut çetelerine karşı girişilen askerî harekâtta üstün başarılar gösterdiğinden dördüncü ve üçüncü Mecidi, dördüncü Osmani nişanlan ve altın liyakat madalyası ile ödüllendirildi: 13 Eylül 1906 tarihinde binbaşılığa yükseltildi Bulgar çeteleri-ne karşı yürüttüğü faaliyet onun üzerinde Milliyetçilik fikirlerinin etkili olmasında rol oynadı Bu ay içinde Selanik'te kurulan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'ne on ikinci üye olarak katıldı Manastır'a dönüşünde cemiyetin buradaki teşkilatım kurma faaliyetinde bulundu Bu faaliyetleri, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile merkezi Paris'te olan Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti'nin birleşmesi ve ilk örgütün Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti Dahili Merkez-i Umumisi adını almasından sonra daha yoğun olarak sürdürdü Terakki ve İttihat Cemiyeti tarafından başlatılan ihtilal girişimlerine katıldı Faaliyetinin ihbar edilmesi üzerine İstanbul'a davet edildi Ancak 24 Haziran 1908 akşamı dağa çıkarak ihtilalde öncü rol oynadı Tikveş'teki örgütlenme faaliyetinden sonra 21 Temmuz 1908'de Köprülü'ye geçen Enver Bey, 23 Temmuz 1908 tarihinde II Abdülhamid'in Meclis-i Mebusan'ı yeniden toplantıya çağıran iradesi sonrasında Selanik'e giderek bu şehirdeki kutlamalara katıldı Dağa çıkan subaylar arasında en kıdemlisi olduğundan ve Kolağası Niyazi Bey ile beraber en önemli faaliyeti gerçekleştirdiğinden bir anda "kahraman-ı hürriyet" haline geldi ve bu tarihten itibaren yeniden Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti adını kullanmaya başlayan örgüt içindeki askeri kanadın önde gelen isimlerinden biri oldu 23 Ağustos 1908'de Rumeli Vilayeti Müfettişliği refakatine verilen Enver Bey, 5 Mart 1909'da 5000 kuruş maaşla Berlin askeri ataşesi olarak görevlendirildi 31 Mart Vak'ası üzerine geçici olarak yurda dönen Enver Bey İstanbul'da Hareket Ordu'-suna katıldıktan sonra tekrar Berlin'e gitti 12 Ekim 1910 tarihinde Birinci ve İkinci Ordu manevralarında hakem olarak görev yapmak üzere yeniden İstanbul'a geldi ve kısa bir şiire sonra geri döndü Mart 1911'de İstanbul'a gelen Enver Bey, 19 Mart 1911'de Makedonya'daki çete faaliyetlerine karşı alınacak tedbirleri denetlemek ve bu alanda rapor hazırlamak üzere bölgeye gitti Enver Bey dolaştığı Selanik, Üsküp, Manastır, Köprülü ve Tikveş'te bir yandan çetelere karşı alınacak tedbirler üzerinde çalışırken öte yandan İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleriyle görüştü 11 Mayıs 1911 tarihinde İstanbul'a döndü 15 Mayıs 1911'de Sultan Mehmed Reşad'ın yeğenlerinden Naciye Sultan ile nişanlandı 27 Temmuz 1911'de Malisör isyanı sebebiyle İşkodra'da toplanan İkinci Kolordu'nun erkânıharp reisi olarak Trieste üzerinden İşkodra'ya gitmek üzere İstanbul'dan ayrıldı 29 Temmuz'da ulaştığı İşkodra'da Malisör isyanının bastırılması, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Arnavut üyeleriyle olan meselelerinin hallinde önemli rol oynadı Daha sonra Berlin'e geçtiyse de İtalyanlar'ın Trablusgarp'a saldırmaları üzerine yurda döndü 3 Eylül 1911 tarihinde Selanik'te yapılan İttihat ve Terakki Cemiyeti merkez-i umumi toplantısında İtalyanlar'a karşı bir gerilla savaşı yürütmesi fikrini savunan Enver Bey bu görüşünü diğer örgüt üyelerine de kabul ettirdi 8 Ekim 1911'de padişah ve hükümet yetkilileriyle görüştükten sonra İskenderiye'ye gitmek üzere 10 Ekim 1911'de İstanbul'dan ayrıldı Mısır'da ileri gelen Arap liderleriyle çeşitli temaslar kurup 22 Ekim'de Bingazi'ye hareket etti Çölü geçerek 8 Kasımda Tobruk'a ulaştı, l Aralık 1911 'de Aynülmansûr'da askeri karargahını kurdu İtalyanlar'a karşı yapılan muharebe ve gerilla harekatında büyük başarılar elde etti 24 Ocak 1912 tarihinde bu görevine ilaveten Bingazi mutaasarrıflığına tayin edildi 10 Haziran 1912'de kaymakam oldu Kasım 1912 sonlarında Balkan Savaşı'na katılmak üzere Bingazi'yi terkederek tebdili kıyafetle İskenderiye'ye, oradan de bir İtalyan gemisiyle Brindisi'ye gitti Viyana üzerinden İstanbul'a dönen Enver Bey, l Ocak 1913'te Nazım Paşa ile görüştü Harbiye nazırı ile Kamil Paşa'nın istifaya zorlanması ve yerine savaşa devam edecek bir hükümetin kurulması konusunda anlaşmaya vardı Daha sonda bu fikri, Kamil Paşa'nın görevde kalmasını isteyen Sultan Mehmed Reşad'a da kabul ettirmeye ça-îıştı

Enver Bey ile İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin ileri gelenleri 23 Ocak 1913 tarihinde Bâ-biâli Baskını'nı gerçekleştirdiler Enver Bey öncü rol oynadığı bu hükümet darbesinde Kamil Paşa'ya İstifanamesini imzalattı Ardından padişahı ziyaret ederek Mahmud Şevket Paşa'nın sadarete getirilmesini sağladı 12 Haziran 1913'de Mahmud Şevket Paşa'nın hallinden sonra ülke yönetimine fiilen el koyan İttihat ve Terakki içindeki askeri kadronun da lideri haline gelen Enver Bey, hayati kararların alınmasında etkili oldu II Balkan Savaşı sırasında 22 Temmuz 1913'te Edirne'ye girişi toplum nezdindeki prestijini daha da artırdı 15 Aralık 1913'de Miralay, 3 Ocak 1914'te Mirliva, aynı tarihte Ahmed İzzet Paşa'nın yerine Harbiye nazırı oldu

8 Ocak 1914 tarihinde aynı zamanda Erkan-i Harbiye-i Umumiyye reisliği görevini üstlenen Enver Paşa yeni görevinde büyük bir gayretle, I Balkan Savaş'nda bozguna uğrayan Osmanlı ordusunun yeniden düzenlenmesine çalıştı II Abdülhamid dönemin yaşlı paşalarının tamamına yakın bir kısmı emekli edildi ve genç subaylar orduda önemli göreve getirildi Enver Paşa'nın mahiyetinde çalışmış olan İsmet İnönü ve Kazım Karabekir gibi subaylar onun bu çabalarının başarılı olduğunu kabul ederler Enver Paşa'nın bu düzenlemesi bir anlamda Cumhuriyet'in kuruluşunda önemli rol oynayan a kadronun da Osmanlı ordu teşkilatında yükselmesini sağladı Enver Paşa, Harbiye n sırasında "enverîye" adı verilen askeri ve aynı adla anılan, sesli, sessiz harflerin her harfinin ayrı yazılması ile uygulanan bir yazı gibi yenilikler yaptı 5 Mart 1914 tarihim Naciye Sultan ile evlenen Enver Paşa, İttihat i Terakki Cemiyeti tarafından Almanya ile ittifak anlaşması sağlamak İçin girişimlerde bulunmak üzere görevlendirildi Enver Paşa'nın ilk girişim ve teklifleri Alman İmparatorluğu'nun İstanbul Büyükelçisi Hans von Wangenheim tarafından reddedildi Daha sonra Avusturya-Maceristan yetkililerin de baskıları ile Wangenheim'ın Şansölye Betmann Hollweg'in itirazlarına neden olan Kayser II Wilhelm'in şahsi emriyle Ağustos 1914 tarihli ittifak anlaşması ile Genel kanaatin aksine, ittifak anlaşması Almanlar'dan gelmediği gibi bu alanda yanaşmamakta uzun süre direnen de Alman İmparatorluğu olmuştur Dolayısıyla Enver Paşa'nın Osmanlı Devleti'ni bir oldu bitti sı cunda Almanlar'la ittifak anlaşması imzalat zorladığı tezi doğru değildir; ayrıca hiç bir büyük Avrupa devleti tarafından ittifaka ne dahil edilmeyen Osmanlı Devleti'nin Alman ittifakını sağlaması gerektiği konusunda İttihat ve Terakki liderlerinin tamamı aynı kaanati taşıyordu

10 Ağustos 1914 günü Çanakkale önüne gelen Goeben ve Breslau buharlı Alman savaş gemileri peşlerindeki İngiliz gemilerinden kaçabilmek için giriş izni isteyince kendisiyle görüşen Kress von Kressenstein'in talebiyle Enver Paşa re'sen verdiği bir emirle gemilerin içeri alınmasını ve eğer takip etmek isterlerse İngiliz gemilerine ateş açılmasını emretti Olayları yaşayan bazı subaylar, 22 Ekim 1914'de Enver Paşa'nın Amiral Souchon'a Karadeniz'deki Rus donanmasına saldırması için şifahi emir verdiğini iddia etmektedirler Ancak bu konuda yazılı bir emir 25 Ekim 1914'te Enver Paşa tarafından amirale gönderilmişti 29 Ekim 1914 günü Karadeniz'e manevra gerekçesiyle çıkan Osmanlı donanmasının Rus Çarlığı liman ve gemilerine saldırısı sonrasında Enver Paşa, müttefiklerine tazminat ödeyerek tarafsızlığın korunması fikrini savunan hükümet üyelerine karşı savaşa giriş tezinin en hararetli savunucusu oldu

Savaşa girilmesinden sonra Enver Paşa Harbiye nazırı olarak askeri harekatın yönetimini de ele aldı Ancak kendisinin tamamen bir Alman kuklası olup onların isteklerini yerine getirmeye çalıştığı şeklindeki görüşler doğru değildir Bizzat Alman belgeleri, Enver Paşa'nın çeşitli hususlarda Alman askeri yetkilileriyle çatıştığını göstermektedir Enver Paşa'nın I Dünya savaşı sırasındaki fiili tek kumandası Kafkas cephesinde olmuştur 14 Ekim 1918 tarihinde Talat Paşa kabinesinin istifası ile Enver Paşa'nın da Harbiye nazırlığı sona erdi ve 1-2 Kasım 1918'de İttihat ve Terakki'nin diğer yedi lideriyle birlikte Ülkeden ayrıldı

Enver Paşa ülkeden ayrılmadan önce Sadrazam Ahmed İzzet Paşa'ya yazdığı mektupta kullandığı ifadeler, onun Azerbaycan'da müstakil bir Türk hükümeti kurmaya çalışacağı intibasını uyandırmaktaydı Nitekim Kırım'da Berlin'e giden arkadaşlarından ayrılarak amcası Halil Paşa ve kardeşi Nuri Bey'in denetiminde bulunan Kafkasya'daki ordu birliklerine ulaşmak üzere oraya hareket etti Ancak kayalara bindiren takanın batması sonucunda bunu gerçekleştiremediği gibi bölgedeki birliklerin etkisiz hale getirilerek kumanda heyetinin tutuklandığım öğrenince de Berlin'e gitmeye karar verdi Nisan 1919'da Berlin'e gidip Babelsberg semtine yerleşti ve Almanya'da yeniden teşkilatlanmaya çalışan İttihat ve Terakki'nin faaliyetinde rol oynadı; ayrıca İngilizler'le de çeşitli pazarlıklarda bulundu, fakat bu alanda bir anlaşma sağlanamadı Enver Paşa Talat Paşa ile birlikte 1919 Ağustos ayı sonunda Bolşevik liderlerinden Kari Radek'i tutuklu bulunduğu hücresinde ziyaret etti Radek İttihat ve Terakki'nin bu iki liderini Moskova'ya davet etti 10 Ekim 1919 tarihinde Mehmet Ali Sami takma adı ve Rusya'daki Türk Hilal'i Ahmar temsilcisi bir doktor kimliğiyle uçakla Berlin'den Moskova'ya hareket eden Enver Paşa, 13 Ekimde Königsberg'e ve 15 Ekim'de Shiaulai'ye (Litvanya) vardı Daha sonra Abe-li'ye iniş yapan uçak yolcuları Litvanya yetkilileri tarafından göz altına alındılar ve Kaunas'sa gönderildiler Enver Paşa Kaunas'taki hapishanede iki ay geçirdikten sonra tekrar Berlin'e döndü

Bu sırada hapisten çıkan Radek'in talebi üzerine bazı İttihat ve Terakki liderleri Moskova'ya hareket ettiler ve 27 Mayıs 1920 tarihinde burada buluştular Berlin'de kalan Enver Paşa'da çeşitli temaslardan sonra Altman adına düzenlenmiş sahte belgelerle yola çıktı Ancak bu uçağı yine zorunlu iniş yapınca tekrar yakalandı ve Riga hapishanesine götürüldü Burada bir komünist, bir Alman yahudisi olarak muamele gören Enver Paşa tekrar serbest bırakıldı 1920 Ağustos ayının başında üçüncü defa Berlin'i terk eden Enver Paşa Stettin, Königsberg, Mingskve Somalengk üzerinden 16 Ağustos tarihinde Moskova'ya ulaştı Burada gayet iyi karşılandı ve Kremlin'in büyük duvarına bakan Sopiskaia Naberezhnaya semtindeki bir konuk evine yerleştirildi

Enver Paşa eski ittihatçı arkadaşları ve Orta Asya'dan gelen temsilcilerle görüştü Ayrıca Çiçerin, Radek, Zinoiev ve Lenİn ile görüşmeler yaptı ve Sovyet-Alman temaslarında arabuluculuk görevini üstlendi Berlin'den Moskova'ya gelmesinde yardımcı olan eski arkadaşı Hans von Seect'e yazdığı 25 ve 26 Ağustos tarihli iki mektuba göre, Troçki ve temsilcisi EM Skliansky'le yaptığı görüşmelerde Anadolu hareketine silah yardımında bulunulmasını istedi ve söz dahi aldı îslâm İhtilal Cemiyetleri İttihadı adında bir örgüt kurdu Enver Paşa 1-8 Eylül 1920 tarihinde Bakü'de gerçekleşen Doğu Halkları Kongresi'ne Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı temsilen katıldı Ankara hükümeti de kongrede İbrahim Tali (Öngören) tarafından temsil edildi Ancak bu kongre önemli sonuçlar doğurmadı Sovyetlerin ihtilalci grupları değil, Mustafa Kemal, Rıza Şah, Çang-Kay-Şek Emanullah Han gibi tarafsız liderlerin yönetimlerini destekleme kararları Enver Paşa'nın işini zorlaştırdı Ekim 1920 başlarında yeniden Berlin'e döndü ve Lüksgrunewald semtine yerleşti Daha sonra İsviçre'ye giden Enver Paşa burada Hakkı Paşa ile görüşerek Rusya'dan Anadolu'ya askerî yardım göndermek üzere bir gizli teşkilat kurmaya karar verdi Komitede H Von Seect'in eski yaveri binbaşı Fischer ve Alman harb bakanlığında askeri teçhizat sorumlusu yüzbaşı Kress'de bulunmaktaydı Ancak Moskova'dan gerekli maddi yardım sağlanamadı Halil Paşa'mn Enver Paşa'ya yazdığı 4 Kasım 1920 tarihli mektuba göre bu alandaki yeni taleplerde Karahan tarafından reddedildi Enver Paşa 1921 Şubat! ı sonunda yeniden Moskovaya gitti ve burada Çiçerin ve yeni Ankara hükümeti temsilcisi Bekir Sami Bey'le çeşitli görüşmeler yaptı 16 Temmuz 1921'de Mustafa Kemal Paşa'ya uzun bir mektup yazarak kendisinin faaliyetleri hakkındaki şikayetleri ve Anadolu Hareketine el koyma iddialarına karşı çıktı 30 Temmuz'da Ankara'ya yönelik Yunan saldırısı başladığında Enver Paşa diğer İttihatçı liderlerle birlikte Anadolu'ya geçme fikriyle Batum'a gitti Bu sırada Trabzon'daki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'de onu destekliyordu 5 Eylül'de burada yapılan ve Halk Şuralar Fırkası Toplantısı olarak ilan edilen İttihatçı toplantısında Ankara'daki TBMM'ne İttihatçı sürgünlerle soğuk ilişkilerin sona erdirilmesi içinde başvuruda bulunması kararlaştırıldı Ancak Sakarya zaferi Enver Paşa'nın planlarının bir defa daha bütünüyle değişmesine yo! açtı Baku'yu terk eden Enver Paşa Tiflis Aşkabat ve Merv'e uğradıktan sonda Ekim 1921 tarihinde kendisine refakat eden Teşkilat-ı Mahsusa eski liderlerinden Kuşçubaşı Hacı Sami ve diğer bazı İttihattçılarla birlikte Buhara'ya gitti

8 Kasımda Türk subaylarla birlikte tekrar yola çıktı ve 19 Kasım'da Akbulağ, 21 Kasım'da Başçardak kışlağında ve 24 Kasım'da Gurgantepe'ye ulaştı Burada Cedidci Alehytarı Lakay İsmalil Bey'in esiri durumuna geldi Şubat 1922 sonunda buradan kurtulan Enver Paşa Ruslara karşı savaşan Basmacıları örgütlemek için tekrar Duşanbe ilerisindeki kışlaklara gitti 24 Temmuz'da Rusların Duşanbe'yi alması üzerine geri çekilerek Satılmış Kışlağına vardı Buradan Belcuvan bölgesindeki Âbıderyâ köyüne geçti ve son karartı; burada kurdu 4 Ağustos 1922'de karargahta düzenlenen Kurban Bayramı töreninde mahiyetinde kalan askerlerle bayramlaşırken ani bir Rus baskınına uğradı; yanındaki otuza yakın atlıyla yöneldiği Çegan tepesi mevkiinde giriştiği çarpışmada ön safta vuruşurken öldürüldü

Enver Paşa'nın eşyaları müfreze kumandanı Kulikof tarafından Taşkent'e gönderildi Buradan daha sonra Moskova'daki askeri müzeye nakledildi Cenazesi Âbıderyâ köyünde toprağa verildi

Enver Paşa'nın siyasi ve askeri kariyeri hakkında değişik ve birbiriyle çelişen yorumlar yapılmıştır 1908 ihtilalinde oynadığı rol, Trablusgarp Harb'indeki başarıları sebebiyle kamuoyunda büyük prestij kazanan Enver Bey'in aleyhine Mondros Mütearekesi'nin ardından bir kampanya başlatılmış, 1922 sonrasında ise yeni rejim Enver Paşa ve arkadaşlarını gereksiz yere l Dünya Savaşı'na girilmesinden sorumlu tutmuş, mütareke dönemi faaliyetleride bir maceracı olarak yorumlanmıştır Belirli dönemlerde leyhine ve aleyhine yoğun yayın yapılmalısı, Enver Paşa hakkında ojektif bir değerlendirilme yapılmasını güçleştiren temel sebep olmuştur

Yetiştirdiği dönemin Osmanlı zabitanı içinde kendini geliştiren Enver Paşa Makedonya'daki çete savaşlarında gösterdiği başarılarla sivrilmiştir 1908 hareketinde öncü rolü onu halk kahramanı mertebesine getirdiği gibi İttihat ve Terakki Cemiyeti içindeki durumunu da güçlendirmiş, 1913 Babıali Baskınından itibaren gerek bu örgütün askeri kanadının gerekse Teşkilat-ı Mahsusa'nın lideri haline gelmiştir ş Bu dönemde kendi kaleminden çıkan mektuplar, Enver Paşa'nın Fransızca ve Almancayı iyi düzeyde kullanabilen ve batı düşünürlerin kitaplarını okuyan bir kişi olduğunu göstermektedir Enver Paşa'nın l Dünya savaşına girilme-sindeki sorumluğu ve rolü ise son dönemlerinde yayımlanan Alman ve Avusturya belgelerinden anlaşıldığına göre daha ziyade Goeben ve Bresleu zırhlılarının boğazlardan geçirilmesi ve Rus limanlarının bombardımanı emrinin verilmesi çevresinde şekillenmektedir Onun Mütareke sırasındaki faaliyetleri ise özellikle son dönemlerde yayımlanan belgelerin ışığı altında şahsi girişimler olmaktan ziyade İttihat ve Terakki kadrosunun faaliyetleri olarak değerlendirilmelidir Ancak Enver Paşa'nın maceracılık boyutlarına varan hareketleri konusunda yorumda bulunulurken içinde yaşadığı çağın da bir macera çağı olduğu hesaba katılmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.