Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğunun, kitap, limanları, özeti

Doğunun Limanları - Kitap Özeti

Eski 11-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğunun Limanları - Kitap Özeti



Doğunun Limanları kitap özeti
Yazar, kitabında bir kişinin hayat hikayesini, yaşamını anlatmaktadır Bu kişiye 1976 haziranında metroda rastlamış ve onu bir tarih kitabındaki resminden hatırlamıştır Yazar bu kişiyi yani İsyan Kitabdarı takip etmiştir Kitabdar, yazara bir sokağın nerede olduğunu sormuştur Bu sokağın ismi “Hubert Hughes Sokağı Direnişçi 1919-1944”tür Kitabdarda eski bir direnişçidir
Yazar, Kitabdarı rahat bırakmamış, onunla tanışmış ve sohbete başlamıştır Kitabdar, dört gün içinde Paristeki otuz direnişçi ismi taşıyan cadde ve sokağı gezecektir Bir kahveye gidip otururlar Yazar, kitabdarın direnişçi olduğunu bildiği için onun hayatını anlatmasını ister İsyan, tüm yaşamını bu dört gün içinde anlatacaktır Ve anlatmaya başlar:
Eskiden bir padişah varmış Bazı nedenlerden dolayı yerine yeğeni tahta oturmuş ve bunun üzerine padişah odasına kapanmıştır Kimsenin yanına gelmesini istememektedir Ancak kızı İffeti çok sevdiğini bilenler onun odaya girmesini istemişlerdir İffet odaya girdiğinde büyük bir çığlık atar,babası intihar etmiştir Bu olaydan sonra neşeli, hoş,akıllı İffet gitmiş,yerine suskun,aklını yitirmiş bir kız gelmiştir
Annesi kızının iyileşmesi için deli doktoru Kitabdarı çağırmıştır Doktor iyileştirmek için Adanadaki köşküne götürmeyi önermiş ve anneside kabul etmiştir Ama ne var ki günün birinde İffet hamile kalmıştır Kitabdarın kuramlarına göre çocuk doğurmanın şoku ile İffet eski haline dönebilecekti Nihayet çocuk doğdu ama pek bir faydası olmamıştı Doktor çamura bulandırılmış, herkes onun hakkında kötü şeyler söylemektedir Çocoğun babasız olduğunu söylenemezdi, çünkü İffetle nikahlanmışlardı ama artık kimse kapılarından adım atmaz olmuştu Doğan çocuk ise İsyanın babasıydı16 yaşına girdiğinde babası vefat etti Ermeni olan fen öğretmeni Nubarla aralarında sıkı dostluk başlamıştı Nubarın 10 yaşında bir kızı vardı, Cecile Beş yıl sonra babasının arkadaşı ile evlenirler Babası, Beyrutta bir kaşane yaptırmıştı ve oraya taşındılar Nubar onlarla oturmak istememiş ve mütevazi bir ev kiralamıştı Aynı zamanda valinin resmi fotografçısı olmuştu
1914 yazının savaş başlamıştı Cecile, İsyannın ablasına hamileydi İsyan, 1919da doğmuş ve 1922 Eylülünde son çocuğu olan Salemi doğurmuştu Son doğum esnasında Cecile ölmüş,evin yeni hanımı ablası İffet olmuştu
Babası,annesinin ölümüne neden olduğu için Salemi hiç sevmezdi O da küçük yaşta hırsızlık,kavga gibi kötü suçlar işlemiş ve hapse girmişti Bu yüzden babası bütün ümidini İsyanda toplamıştı
1936-1937 yıllarında İsyan, Bakarlaryanın 1 ve 2 sınavlaında ülkenin en iyi notunu almıştı Babasından Montpellier tıp fakültesine gitmek için izin aldı ve temmuz sonunda gemi ile Marsilyaya gitti Oradan trenle Montpelliere geçti Burada bir ev kiralamış ve ev sahibeside Madam Berroy idi Fakültede çok çalıştığı için ismi kısa zamanda ineğe çıkmıştı
Bir akşam Bertnard isimli bir adamla tanıştılar Bertnard o zamanın öncü direnişçilerindendi İsyanın düşünceleri beğenisini kazanmış,onu direnişçi saflarına katmak istiyordu Bu bir örgüttü, özgürlük örgütü Ona bazı kağıtlar verdi,okumasını ve sonrada dağıtmasını söyledi O da artık bir direnişçi olmuştu ve bu savaştaki ismi Baküydü Bu sistem böyle bir yıl devam etti
Günün birinde bir jandarmanın oturduğu binaya girdiğini görmüş ve oradan uzaklaşmıştı Bir ay önce kaldığı bir örgüt evine gitmişti Burada bir çift ve yanlarında bir kız vardı Kız çok hoşuna gitmişti ve ismi Clara idi O gece geç vakte kadar sohbet ettiler Ertesi sabah kerkes kendi yoluna ayrılmıştı Clarada bir direnişçiydi Bakü örgütte çok başarılı olmuş artık önemli görevlerde yer almaktaydı
Bir gün savaş başlamış ve nihayet kurtuluşa ulaşılmıştı Daha sonra İsyan Montpelliere geri dönmüş ve Madam Berroyı görmeye gitmişti O yokken olanlar hakkında bilgi edinmiş ve kendinin yani Bakünün çok ünlü biri olduğunu anlamıştı Herkes onu bir kahraman gibi görmekteydi Ertesi gün gemi ile Beyruta dönmüştü Limanda büyük bir kalabalık onu bekliyordu Herkes onu alkışlıyor,sevinçlerini gösteriyorlardı Oradan babasıyla birlikte eve döndüler İsyan diğerlerinin nerede olduğunu sormuştu Nubar ve büyükannesi Amerikaya gitmiş, ablası ise Mısırlı Mahmutla evlenip oraya gitmişti Kardeşi Salem zaten onbeş yıl hapse atılmıştı Babası yaşlı kaçık annesiyle evde yalnız kalmıştı Geldiğinden on gün sonra büyükannesi İffet vefat etmiş ve defin töreninin bir padişah kızına yapıldığı unutulmamışdı
Definin ertesi günü Clara, İsyanın yanına gelmişti Beraber bahçeye çıkıp konuştular Clara,Hayfaya gidiyormuş ve vapuru Beyrut Limanına demir atmıştı Dayısıyla birliktelerdi ve limanın karşısındaki otelde kalıyorlardı Bir süre daha sohbet ettiler ve Clara ayrıldı İsyan onu bir daha görememe korkusu içindeydi Ertesi günü bir taksiye atlayarak Claranın yanına gitti Ona “bana yaz”demişti ve adresini vermişti Clara da İsyanın dudağına bir öpücük kondurarak otele doğru koşmaya başlamıştı
İki ay sonra Clara mektup atmıştı Mektubunda Arap-Yahudi kavgalarını sona erdirmek için çabaladığı yazılıydı Bu arada Kitabdarda konferanslar vererek yaşadığı maceraları anlatıyordu Çeşitli semtlerden, kentlerden ve köylerden çağrılar geliyordu Bu sayede tüm ülkede tanınan biri olmuştu
Bir gün konferanslarından birinde Clarayı gördü ve konferansı kısa kesdi Clarayı babasıyla tanıştırdı Clara bir konferansını dinlemek istemişti ve konferansında hayatını anlatmasını istiyordu Kabul etti ama heyecanlanmamak için Claradan bakmamasını istemişti Konferansa başladığında hayatını değil Claraya olan sevgisininde bahsediyordu Ve Claraya evlenme teklif etti Clarada bir süre bekledikten sonra evet yanıtını verdi
Evliliklerinin nasıl olacağını düşünmeye başladılar Beyrutta resmi nikah yoktu bu yüzden Fransaya gitmeye karar verdiler ve gerekli evrakları hazırlamak için ayrıldılar 20 Haziranda, Pariste, Horloge Rıhtımında öğlen buluşacaklardıBu yerin Horloge Rıhtımı olması nedeni eski bir hikayede iki sevgilinin orada buluşmalarıydıO gün buluştular ve evlendilerSonra Beyruta geri döndülerDöndükten sonra kitabdar malikanesinde büyük bir şölen verildi,mutlu bir yaşam başlıyorduTa ki genel af ilanı ile kardeşinin eve dönmesine kadar…Bu olaydan sonra Clara ile İsyan Hafyaya gitmeye karar verdiler,orada mutlu bir yaşama başladılar ve Clara hamileydi
Birgün Kahireden yani ablasından bir telgraf geldiBabasının hasta olduğu yazmaktaydı ve İsyan derhal Beyruta hareket etti,Clarasız Babası felç geçirmiş ve birkaç ay sonra vefat etmiştir Ablası daha sonra Kahireye geri dönmüştür Babasının ölümü ile İsyan rahatsızlanmış ve ruhsal dengesi bozulmaya başlamıştır Bir tane kız çocuğu olduğu haberi mektupla kendisine gelmişti İsmini Kitabdarın istediği gibi Nadya koymuşlardıMektupta birde kızının fotoğrafı vardı Aynı zamanda İsrail-Arap Savaşı patlak verdiği için Hafyayada gidememektedir Kardeşi Salem İsyannın bu halinden yararlanarak mirasa konmak istemiş ve İsyanı DrDawwabın kliniğine göndermiştiBurada zengin ailelerin deliren hastaları yer almaktadır Her sabah hastalara yüksek dozajda uyuşturucu madde veriliyor ve herkes ruh gibi ortalıklarda dolaşıyordu Bu yüzden zor ve yavaş konuşuyor,yürüyor ve kitap okuyorduBertnard İsyanı ziyarete gelmiş onun bu haline çok üzülmüştür Ayrılırken Bertnarda sağ iç cebindeki kızının fotoğrafını göstermiş ama Bertnard bunun bir yardım çağrısı olduğunu anlamamıştıİsyanın oradan kurtulup normal yaşama dönmek istediğini anlamamıştı
Kitabdar yaşamadan iyice sıkılmış ve artık ölmek istiyordu İş bu haldeyken kararını değiştirecek bir olay gerçekleşti Kızı Nadya üniversiteye yazılmak için Parise gelmiştiClara,Nadyadan Bertnardı görmesini istemiştirBertnardın yanına gittiğinde babasının durumunu öğrenmiş ve özellikle fotoğraf hikayesi Nadyanın çok ilgisini çekmişti Babasını oradan kurtarma savaşına başlayacaktı Oda arkadaşı Christine Parisin en büyük kuyumcularından birinin kızıydı Nadya,kimlikleri değiştirmeyi teklif etmiş ve Christine kabul etmiştiChristinenin pasaportundaki resmi çıkarıp Nadyanın kini taktılarArtık kimse Nadyadan şüphelenmeyecektiNihayet 1968de uçakla doğuya hareket ettiBeyruta geldiğinin ertesi günü DrDawwabın kliniğine gittiDoktor para düşkünü olduğu için onu hoş karşılamıştıNadya ise babasının sorunları olduğunu ve uygun bir yer aradığını söylemiştiBeraber kliniği gezmeye başladılarNadya hastaların olduğu odaya geldiğinde Kitabdar kitap okumaktaydıBir vesile ile onunla muhabbet etmiş ona bir kitap vermiştiBu sırada Kitabdar kitabı açtığında yazarın isminin yukarısında “Nadya K” yazılıydı ve kızı olduğunu anlamıştıAma durumu fark ettirmemek için sesini çıkarmıyorduNadya gittikten sonra hemen mektubu okumuş ve kendi için savaş verdiğini anlamıştı
Yaşama bağlılığı artmış ve ona yardım etmek istiyordu Öncelikle ilaçların dozunu azalmaya başladı Nadya klinikten sonra Bertnardın yanına gidip olanları anlatmıştıBerdnard babasını oradan çıkarmanın bir faydası olmadığını söylemiş ve Nadya oradan ayrılmıştıNadya genç bir adamla tanışımış onunla evlenmiş ve Brezilyaya gitmişlerdi Burada hamile kalmıştıDoğacak çocuğun adını Bakü koycak ve babasını böylece yaşatacaktıBu sırada çatışmalar tekrar başlamış, silah sesleri kliniğe kadar gelmekteydiDrDawwab ve elemanlar orayı terk edip kaçmışlardı Sabah olunca Kitabdar “gidiyorum”diyerek oradan ayrıldı Başkente gidiyordu ve vardığında Fransız Büyükelçiliğine gitti Burada onu Bertnardın yanına götürdülerBertnard, Claradan söz etmek istemiş ama Kitabdar lafını keserek sadece adresini istemiştiClaraya mektup yazıp,randevu vermiştiBuluşma zamanını düşünmüş ve 20 Haziran öğle vakti,Horloge rıhtımı yazmıştıEvet yarın 20 Hazirandı ve dördüncü gün bitmişti
Yazar rıhtımın karşısından dürbünle oraya bakıyor, yavaş yavaş köprüye doğru ilerliyor ve ortasında duruyorAz sonra kır saçlı bir kadın İsyana doğru yaklaşıyor ve birbirlerine sarılıyorlar,ağlıyorlar “El ele mi gidecekler yoksa herbiri kendini yoluna mı?”diye merak ediyor Ama bu kadarının yeterli olduğunu,uzaklaşması gerektiğini düşünüyor
Yoldan geçenler var,durmuş onlara bakıyorlar,meraklı,duygulanmışAma ben onlara aynı biçimde bakamam;ben yoldan geçen biri değilim ki…
3ANAFİKİR :
Bu Dünyada insanın başına hergün değişik olaylar gelebilir Bunlara hazırlıklı olmak ve gerekirse savaşmak kendimize yapacağımız en büyük iyilik olur
4KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:İSYAN KİTABDAR: Hayatını anlatan kişidir Yardımsever ve görevinde başarılı olmuş bir direnişçidir Girişken ve verdiği savaştan dönmeyen bir kişidir İFFET:İsyanın büyükannesidir Padişah kızıdır ama babasının ölümünden sonra ruhsal dengesi bozulmuşturDRKİTABDAR:İsyanın babasıdır İffeti iyileştirmek için çaba göstermiş vefakar bir insdandır
NUBAR:Ermeni fen öğretmenidir Yenilikçi ve Dr Kitabdar gibi medeni bir insandır CECİLE: İsyan Kitabdarın annesi ve Nubarın kızıdır Son çocuğu olan Salemı doğururken ölmüştür İFFET:Cecilenin kızı ve İsyanın ablasıdır Annesinin ölümü ile evin yeni hanımı olmuştur Mısırlı Mahmutla evlenmiş ve mutlu bir yaşam yaşamıştırSALEM:cecilenin oğlu ve İsyanın kerdeşidir Annesinin ölümüne sebep olmuştur Aile yapısından farklı bir yapıya sahiptir ve küçük yaşta kötü alışkanlıklar kazanmıştır BERTNARD: İleri ve öncü bir direnişçidir İsyanla araları çok iyidir Savaşını sonuna kadar sürdüren bir insandır CLARA: Bir direnişçi ve İsyanın karısıdır Çok güzel ve çekici bir kızdır Nadya isimli bir kızı vardır
5KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER :
Gerçekten çok ilginç ve etkileyici bir kitap Ben sık sık kitap okumayan biriyim ama bu kitabı severek okudum Çünkü bir sonraki olayda ne olacağını merak ediyordum Bu kitabın çabuk ve sık sık okunmasını sağlıyor Merakımdan dolayı gecelere kadar kitabı okudum Bütün arkadaşlarıma da bu kitabı okumalarında tavsiyede bulundum 6YAZAR HAKKINDA KISA BİLGi:
Amin Maalouf 1949da doğdu Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe başladı;1976dan beri Pariste yaşıyor Çeşitli yayın organlarında yöneticilik ve köşe yazarlığı yapmış olan Maalouf, bugün vaktinin çoğunu kitaplarını yazmaya ayırmaktadır
Yapıtlarında çok iyi bildiği Asya ve Akdeniz çevresi kültürlerinin söylencelerini başarıyla işleyen Maalouf, ilk kitabı Les Croisades vues par les Arabes(1983,Arapların Gözüyle Haçlılar) ile tanındı ve bu kitabın çevrildiği dillerde de büyük bir başarı kazandı 1986da yayımlanan ve aynı yıl Fransız-Arap Dostluk Ödülünü kazanan ikinci kitabı (ilk romanı) Leon IAfricain (Afrikalı Leo) ise bugün bir “klasik” kabul edilmektedir
Maaloufun 1988de yayımlanan ikinci romanı Samarcande (Semerkant) da coşkuyla karşılandı ve pek çok dile çevrildi Maaloufun sonraki kitapları yine romandı:Les Jardins de lumiere (1991, Işık Bahçeleri) ve Le Premier Siecle apres Beatrice (1992, Beatriceden Sonra Birinci Yüzyıl)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.