Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğal, olayların, oluşturduğu, yeryüzü, şekilleri

Doğal Olayların Oluşturduğu Yeryüzü Şekilleri

Eski 10-29-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğal Olayların Oluşturduğu Yeryüzü Şekilleri



Yeryuvarlağı, iç içe kürelerden meydana gelmiştir Bunlara geosfer adı verilir Geosferlerin yoğunlukları ve bileşimleri birbirinden farklıdır
A YERKABUĞU
Litosfer ya da taşküre olarak da adlandırılır Yerküre’nin en hafif ve en ince tabakasıdır Yeryüzünden itibaren ortalama 33 km derinliğe kadar uzanır Yerkabuğu, bileşimleri ve yoğunlukları birbirinden farklı iki tabakadan oluşur
1 Granitik Kabuk (Sial)
Bileşiminde silisyum ve alüminyum olduğundan bu ismi almıştır Yoğunluğu 2,7 – 2,8 gr/cm3 tür Katı halde bulunur Kalınlığı okyanus tabanlarında az iken, kıta tabanlarında fazladır
2 Bazaltik Kabuk (Sima)
Bileşiminde silisyum ve mağnezyum olduğundan bu ismi almıştır Yoğunluğu 3 gr/cm3 dolayındadır Sial’in tersine okyanus tabanlarında kalınlaşır, kıta tabanlarında incelir
B MANTO
Yer çekirdeğinin örtüsü durumunda olduğundan bu ad verilmiştir Astenosfer adı da verilir Yerküre’nin yaklaşık 33 km ile 2900 km derinlikleri arasında yer alır Yoğunluğu yerkabuğuna oranla daha fazladır (5 – 6 gr/cm3) Mantonun üst kısmındaki maddeler plastik özelliği gösterir Sıvı haldeki manto malzemesine mağma denir
C ÇEKİRDEK
En kalın ve ağır olan katmandır Barisfer adı da verilir Mantonun altında başlar ve Dünya’nın merkezine kadar uzanır Kalınlığı 3478 km dir Yoğunluğu 10 gr/cm3 olan ve sıvı halde bulunan üst kısmına dış çekirdek denir Bunun altında, yoğunluğu 13gr/cm3 olan ve katı halde bulunan iç çekirdek vardır Dünya’nın merkezinde sıcaklık 4500 – 5000 °C yi bulmaktadır
YERKABUĞUNU OLUŞTURAN TAŞLAR

1 Püskürük (Katılaşım) Taşlar
* İç püskürük taşlar: Mağma, her zaman yeryüzüne kadar çıkamaz Bazen yerkabuğunun belirli yerlerine sokularak katılaşır Soğuma yavaş olduğundan iri kristalli olurlar Bu taşlara örnek olarak granit ve siyanit verilebilir
* Dış püskürük taşlar: Mağmanın yeryüzünde soğuyup katılaşması sonucunda oluşur Soğuma hızlı olduğundan kristalleşme ya hiç olmaz, ya da çok az olur Bu taşlara örnek olarak andezit ve bazalt verilebilir

2 Tortul (Sediment) Taşlar

* Kimyasal tortul taşlar: Sularda erimiş halde bulunan maddelerin kimyasal yollarla çökelmesi sonucunda oluşurlar Kireçtaşı (kalker), traverten, kayatuzu, jips (alçı taşı) ve dolomit kimyasal tortul taşlardandır
* Organik tortul taşlar: Canlı kalıntılarının üst üste birikerek katılaşması sonucu oluşurlar Turba, linyit, taşkömürü, antrasit ve mercan kalkerleri organik tortul taşlardandır
* Mekanik (klastik veya kırıntılı) tortul taşlar: Akarsular, rüzgârlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin aşındırdığı materyalleri taşıması ve çukur alanlarda biriktirmesi sonucu oluşurlar Kiltaşı, kumtaşı

(Gre), buzultaşı (moren) ve konglomera kırıntılı tortul taşlardandır
3 Başkalaşım (Metamorfik) Taşlar
Püskürük ve tortul taşların, aşırı sıcaklık ve basınç altında kalarak değişime uğramasıyla oluşurlar Bu tür taşlar, eski özelliklerini kaybederek yeni özellikler kazanırlar Mermer, killi şist, kristalli şist, gnays ve kuvars başkalaşım taşlarının en yaygın olanıdır
İÇ KUVVETLER
A DAĞOLUŞUMU HAREKETLERİ (OROJENEZ)
1 Kıvrılma

Akarsular, rüzgârlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin aşındırdığı maddeler, yer kabuğunun büyük çukurluklarında biriktirilir Bu çukurluklara jeosenklinal adı verilir
Jeosenklinallerde biriktirilen tortul maddeler, çeşitli yan basınçlara uğrarlarsa kıvrılarak deniz yüzeyine çıkarlar Böylece yeryüzünün büyük kıvrım dağları oluşmuş olur Kıvrılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere antiklinal, alçakta kalan kesimlere de senklinal denir
Avrupa’da Alp’ler, Asya’da Himalaya’lar, Türkiye’de Toros ve Kuzey Anadolu Dağları bu tür hareketlerle meydana gelmişlerdir
2 Kırılma
Yer kabuğunun eskiden beri kara haline geçmiş, katılaşmış kısımları, yan basınçlara uğradığı zaman bükülüp katlanamazlar Bu nedenle, bu gibi yerlerde kıvrılmalar yerine kırıklar meydana gelir Kırıkların iki yanındaki kısım birbirine göre yer değiştirirse, bu özellikteki kırığa fay denir Kırılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere horst, alçakta kalan kesimlere de graben denir
Türkiye’de, en yaygın horst ve graben sistemi Ege Bölgesi’nde bulunmaktadır

TÜRKİYE’DEKİ FAY HATLARI
Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF): Saroz Körfezi’nden başlar, Marmara Denizi, Sapanca Gölü, Adapazarı, Tosya ve Erzincan üzerinden Van Gölü kuzeyine kadar uzanır
Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF): Hatay grabeninden başlar, K Maraş, Adıyaman, Malatya ve Elazığ ovalarından geçerek Bingöl’e kadar sokulur
Batı Anadolu Fay Hattı (BAF): Ege Bölgesi’nde, kuzeyden güneye doğru uzanan çok sayıdaki fay hatlarından oluşur
Fay hatları, yer kabuğunun zayıf ve hareket halindeki bölgeleridir Volkanik sahalar, genç kıvrım dağları ve deprem alanlarının uzanışı fay hatlarıyla paralellik gösterir

B KITA OLUŞUMU HAREKETLERİ (EPİROJENEZ)
Kara ve denizlerde düşey doğrultudaki alçalma yükselme hareketlerine epirojenez denir Başka bir ifade ile, yer kabuğunun geniş alanlı yaylanma hareketleridir
Farklı yoğunluktaki yer kabuğu parçaları manto üzerinde dengeli bir biçimde dururlar Bu olaya izostazi, dengeye ise izostatik denge denir Herhangi bir yerde epirojenez olayının olabilmesi için, izostatik dengenin bozulması gereklidir
İzostatik dengeyi bozan yukarıdaki olaylar sonucu karalar hafiflemekte ve yükselmektedir Karalar yükselince deniz seviyesi gerilemekte, deniz altındaki alanlar kara haline gelmektedir Bu şekilde, deniz seviyesinin alçalması olayına regresyon denir
Karalardaki, lâvlar, birikmeler, buzullaşma, vb olaylar sonucunda da karaların yükü artmakta ve ağırlaşarak ya da iç kuvvetlerin etkisiyle çökmektedir
Bu alçalma sonucunda denizler karalara doğru ilerlemekte ve kara parçaları sular altında kalmaktadır Bu şekilde, deniz seviyesinin yükselmesi olayına da transgresyon adı verilir
Epirojenik hareketlere örnek olarak, İskandinav Yarımadası ve Kanada verilebilir Buzul çağında buralarda 1 – 2 km kalınlığında bir buz tabakası vardı Sonradan buzullar eriyince, karaların üzerindeki yük azaldı ve mağmaya doğru gömülen bu kara parçaları tekrar yükselmeye başladı Bu yükselme, günümüzde de yavaş yavaş devam etmektedir
Epirojenik hareketler, Türkiye’de de olmaktadır Anadolu milyonlarca yıldır yükselmekte, buna karşılık Karadeniz ve Doğu Akdeniz havzaları çökmektedir Buna bağlı olarak, Çukurova Havzası ile Ergene Ovası hızlı bir çökme içine girmişler ve tortulanma alanı olmuşlardır
C VOLKANİK HAREKETLER (VOLKANİZMA)
Yer’in derinliklerinde bulunan mağmanın, yerkabuğunun zayıf kısımlarından yeryüzüne doğru yükselmesine volkanizma denir
Katı, sıvı ya da gaz halindeki maddelerin yeryüzüne çıktığı yere volkan ya da yanardağ, bu maddelerin çıkışına da püskürme denir Püskürdüğü bilinen volkanlar etkin volkanlar, püskürdüğü bilinmeyen volkanlar da sönmüş volkanlar olarak adlandırılır
Volkanlardan çıkan akışkan maddelere lav, katı maddelere de volkan tüfü (proklastik maddeler) denir Lavların ve tüflerin yeryüzüne çıkmak için izledikleri yola volkan bacası adı verilir Yüzeye çıkan lav ve tüfün oluşturduğu yer şekline volkan konisi, koninin tepe kısmındaki çukur kısmına da volkan ağzı (krater) denilmektedir
Kraterlerin patlamalar ya da çökmelerle genişlemiş şekillerine kaldera denir Volkanların şekli ve püskürme özellikleri çıkardıkları maddelere göre değişir Volkanik etkinlikler bazen yalnızca gaz patlaması şeklindedir Bu durumda patlama çukurları oluşur İç Anadolu’da Karapınar ve Nevşehir dolaylarında bu tür patlama çukurları yaygındır Bu patlama çukurları maar olarak adlandırılır
Türkiye’deki Volkanik Sahalar

* Doğu Anadolu Bölgesi’nde; Büyük Ağrı, Küçük Ağrı, Süphan, Tendürek ve Nemrut dağları
* İç Anadolu Bölgesi’nde; Erciyes, Hasandağı, Melendiz, Karadağ, Karacadağ ve Karapınar çevresi
* Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde; Karacadağ
* Kuzeybatı Anadolu’da; Köroğlu Dağları
* Akdeniz Bölgesi’nde; Hatay yakınında Hassa çevresi
* Ege Bölgesi’nde; Kula (Manisa) çevresi

D SEİZMA HAREKETLERİ (DEPREMLER)
Yerkabuğundaki herhangi bir sarsıntının, çevreye doğru yayılan titreşim biçimindeki hareketine deprem denir
1 Volkanik depremler
Volkanik püskürmeler esnasında görülen ve etki alanları dar olan depremlerdir
2 Çöküntü (Göçme) depremleri
Kayatuzu, jips, kalker gibi kolay eriyebilen karstik sahalarda, zamanla yer altında büyük boşluklar oluşur Bu boşlukların üstü bir müddet sonra çökerse sarsıntılar oluşur Etki alanları en dar olan depremler bunlardır
3 Tektonik (Dislokasyon) depremler
Yer kabuğunun derinliklerinde basınç ve gerilimler sonucu, katmanların yer değiştirme, oynama ve kırılma gibi hareketlerinin ortaya çıkardığı sarsıntılardır Etki alanları en geniş olan ve en çok hasara neden olan depremler bunlardır
Depremin, yerin içinde oluştuğu kısmına iç merkez (hiposantr) denir Depremin yeryüzüne en kısa yoldan ulaştığı yere de dış merkez (episantr) denir Deprem bilimi sismoloji, deprem şiddetini ölçen alet de sismograf olarak adlandırılır
Depremlerin ne kadar kuvvetli olduğunu belirlemek için iki türlü ölçek kullanılır

* Richter (Rihter) ölçeği
* Mercalli – Sieberg ölçeği (Şiddet Iskalası)

Mercalli – Sieberg ölçeği sarsıntının yol açtığı zarar ve değişikliklere göre düzenlenmiştir Richter ölçeği ise, iç merkezde depremle boşalan enerjinin ölçülmesi esasına dayanır Deprem sırasında boşalan bu enerjiye depremin büyüklüğü (magnitüdü) denir
Pasifik Okyanusu, Japonya çevresi, Antil Adaları, Doğu Hint Adaları, Akdeniz çevresi ve Amerika kıtalarının batı kesimleri yeryüzünde depremlerin en çok olduğu alanlardır
Buna karşılık, eski jeolojik devirlerde oluşan Doğu Avrupa, Kanada, Sibirya, Grönland Adası, Avustralya ve İskandinav Yarımadası’nda hemen hemen hiç deprem olmamaktadır
Türkiye’deki Deprem Alanları

Türkiye nüfusunun % 60′a yakını, faal olan ve zarar verebilen deprem alanları üzerinde yerleşmiştir
Daha önce görülen Erzurum, Erzincan, Van, Bolu, Çankırı, Tokat, Adapazarı, Kütahya, Burdur, Lice, Bingöl, Dinar, Ceyhan, Gölcük ve Düzce depremlerinin büyük oranda can ve mal kaybına neden olmasında, bu kentlerin fay hatları üzerinde yer almalarının önemli rolü olmuştur
Konya Ovası, Karaman, Mersin (Taşeli Plâtosu çevresi), Ergene Havzası ve Mardin Eşiği deprem bakımından tehlikesi az olan yerlerdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Doğal Olayların Oluşturduğu Yeryüzü Şekilleri

Eski 10-29-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğal Olayların Oluşturduğu Yeryüzü Şekilleri




DIŞ KUVVETLER

A KAYALARIN ÇÖZÜLMESİ, TOPRAK OLUŞUMU VE TOPRAK ÇEŞİTLERİ

1 Kayaların Çözülmesi

Kayalar ve taşlar, dış olayların etkisi altında zamanla değişikliğe uğrayarak paslanmış, çürümüş gibi bir görünüm alır Zamanla taşı oluşturan mineraller arasındaki bağ gevşer ve taş parçalara ayrılır, ufalanır İşte, kayaların ve taşların uğradıkları bu değişikliklere çözülme denir Kayaların yapısal değişikliğe uğraması iki şekilde gerçekleşir

* Fiziksel (Mekanik) Çözülme

Kayaların, kimyasal yapıları değişmeden, yalnızca fiziki yapılarında görülen parçalanma, ufalanma ve ayrışma olayıdır

Fiziksel çözülme, daha çok aşırı sıcaklık farkı görülen yerlerde, kayaların gündüzleri aşırı sıcaktan genişlemesi, geceleri de aşırı soğuktan dolayı büzülmesi sonucu gerçekleşir

Fiziksel çözülme, çöl, karasal, step, tundra gibi, aşırı sıcaklık farkı görülen iklimlerin etkili olduğu yerlerde daha kolay meydana gelir

* Kimyasal çözülme

Kayaları oluşturan unsurların eriyerek, kimyasal bileşimlerinin değişmesi sonucundaki parçalanma, ufalanma ve ayrışma olayıdır Kimyasal çözülme, daha çok, sıcaklık farkının az olduğu sıcak ve nemli iklim bölgelerinde görülür Ekvatoral, Muson, Okyanus ve Akdeniz iklimlerinin etkili olduğu yerlerde daha kolay meydana gelir
2 Toprak Oluşumu

Çözülmeye uğrayan kayaların yüzeyi zamanla, ayrışmış mineraller, organik maddeler ve mikroorganizmalardan oluşan bir örtüyle kaplanır Bu örtüye toprak denir Toprak tabakası, yerkabuğu üzerinde bulunur Kalınlığı birkaç cm den, 2 – 3 m ye kadar olabilir Oluşumunu tamamlayan bir toprak kesitinde; ana kaya, ayrışmış kaya, ham toprak, olgun toprak katları bulunmaktadır

Bitki artıklarının toprakta birikmesiyle oluşan, koyu renkli organik maddeye humus denir Humus, kayaların ufalanması veya ayrışmasında etkili değildir Toprağa verimlilik kazandıran bir maddedir
3 Toprak Çeşitleri

Taşınmış Topraklar (Azonal Topraklar): Akarsular, rüzgârlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin, çeşitli sahalardan aşındırarak taşıdıkları materyalleri biriktirmeleriyle oluşan topraklardır

Bunlardan;

* Akarsu biriktirmesiyle oluşanlara alüvyal topraklar,

* Buzul biriktirmesiyle oluşan topraklara moren topraklar,

* Rüzgâr biriktirmesiyle oluşan topraklara da lös topraklar denilmektedir

Yerli Topraklar (Zonal Topraklar): Kayaların, bulundukları yerlerde çözülmeleriyle oluşan topraklardır
a Nemli Bölge Toprakları

* Tundra Toprakları

Kutuplara yakın, soğuk tundra bölgelerinin topraklarıdır Toprak genelde ya donmuş haldedir ya da bataklık halinde bulunur Bu nedenle tarım yapmaya elverişli değildir Türkiye’de bu tür topraklar görülmez

* Podzol Topraklar

İğne yapraklı ormanlarla kaplı, soğuk ve nemli iklim bölgelerinin topraklarıdır Çok yıkanmış olduklarından üst kısımlarının rengi soluklaşmıştır Yine aynı sebepten dolayı, topraktaki besin maddeleri de azdır Bunun sonucunda verimsizleşmiştir Türkiye’de, Batı Karadeniz Bölümü’nde kahverengi ve kırmızımsı sarı podzolik topraklar yaygındır

* Kahverengi Orman Toprakları

Nemli orta kuşağın, geniş (yayvan) yapraklı ormanlarla kaplı bölgelerinde görülür Humus bakımından zengin oldukları için verimlidirler

Türkiye’de, bu tür topraklar, Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olmakla birlikte, İç Anadolu’nun 1000 – 1200 m’den yüksek alanlarında da yer yer görülür İç Anadolu’da, daha çok Kuzey Anadolu Dağları’nın güneye bakan yamaçlarında yaygındır

Yine, Trakya’nın kuzeyinde Yıldız Dağları’nda, İçbatı Anadolu’da, Güneydoğu Toroslar üzerinde de kahverengi orman topraklarına rastlanır

* Kırmızı Topraklar (Terra – rossa)

Nemli subtropikal iklim bölgesi ile Akdeniz iklim bölgelerinde, genellikle kalkerler üzerinde görülen topraklardır Toprağa kırmızı rengini veren bileşimindeki demiroksittir

Türkiye’de, Akdeniz Bölgesi ile Kıyı Ege ve Güney Marmara’da yaygın olarak görülür

* Laterit Topraklar

Dönenceler arasında yer alan, sıcak ve nemli iklim bölgelerinin karakteristik toprak tipidir Şiddetli bir kimyasal çözülme sonucu oluşur Rengi kiremit kırmızısıdır Humus oranı azdır Buna bağlı olarak verimli değildir Türkiye’de tam olarak laterit özelliği taşıyan toprak görülmez Ancak, Doğu Karadeniz Bölümü’nde, laterit türü (lateritleşmiş) topraklara rastlanabilmektedir

b Kurak Bölge Toprakları

* Çernezyomlar

Çernezyomlar, Orta Kuşağın yarı nemli step bölgelerinde görülür Kara topraklar adı da verilir Fazla yıkanmadıkları için mineral ve kireç bakımından zengindir Toprağın üst kısmında, steplerden oluşan bitki artıklarının oluşturduğu, kalın bir humus tabakası vardır Bu nedenle Dünya’nın en verimli toprakları arasındadır

Çernezyomlar, ülkemizde en yaygın olarak, Erzurum – Kars Plâtosu’nda oluşmuştur Ayrıca, İç Anadolu Bölgesi’nin kuzey kesiminde de yer yer bu tür topraklar görülmektedir

* Kestane veya Kahve Renkli Step Toprakları

Az yağış alan step iklimlerinde görülen topraklardır Üzerindeki bitki örtüsü seyrek olduğu için, humus oranı azdır Bu yüzden verimleri düşüktür Türkiye’de, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu plâtoları ile İçbatı Anadolu’da yaygındır

* Çöl Toprakları

Çöl iklim bölgelerinde görülür Çok az yağış alıp, fazla yıkanmadıkları için, kireç ve tuz oranı oldukça fazladır Humus, hemen hemen hiç yoktur Bu topraklarda tarım yapılamaz

Türkiye’de, bu tür topraklar görülmemekle birlikte, Tuz Gölü çevresinde çölleşmiş topraklara rastlanır

B YER GÖÇMELERİ VE KAYMALAR

Herhangi bir yamacın, bir kısmının kayarak aşağıya doğru yer değiştirmesine yer göçmesi ya da heyelan denir Eğer, ana kaya üzerinden yalnızca toprak örtüsü kayıyorsa, buna da yer kayması adı verilir
Yer Göçmeleri ve Yer kaymalarını oluşturan etkenler

a Fazla eğim: Yer göçmeleri ve kaymalarına etki eden en önemli faktör eğimdir Düz bir arazide diğer şartlar olsa bile heyelan olayı gerçekleşmez Vadilerle çok yarılmış dik yamaçlı yerlerde, göçmeler daha çok ve daha sık görülür
b Şiddetli yağış: Yağışlarla yeryüzüne düşen sular, toprak arasına sızar Bu durum sürtünmeyi azaltır Bünyesine su alan topraklar kayganlaşır Göçmelerin ve kaymaların, çoğunlukla sürekli bol yağışların düştüğü ve karların eridiği dönemlerde meydana gelmesinin sebebi budur
c Yerçekimi: Yer kaymaları ve göçmelerini harekete geçiren kuvvet yerçekimidir Kuvvetli yerçekimi, toprak tabakalarının aşağılara doğru kaymasında etkilidir
d Tabakaların durumu: Tabakaların eğiminin yamaç eğimine paralel olduğu yerlerde heyelan daha kolay olur Tabakalar eğime dik ise, bu durumda heyelan olma ihtimali azalır Daha çok toprak kayması görülür
e Kayanın ve toprağın cinsi: Kayalar ve topraklar farklı dirençtedir Bazıları kolay, bazıları da zor aşınıp koparlar Bazıları ise, bünyesine suyun hepsini alarak kayma için elverişli bir ortam hazırlar

Türkiye’de yer göçmeleri ve kaymalar

Türkiye’de yer göçmeleri ve kaymalar en çok Karadeniz Bölgesi’nde özellikle Doğu Karadeniz Bölümü’nde görülür Sürmene, Of, Geyve, Sera, Çatak ve Senirkent heyelanları ülkemizde son elli yılda meydana gelen birçok yer göçmesinin başlıcalarıdır

İklim olaylarına bağlı olarak, kar erimeleri ve yağmur şeklindeki yağışlardan dolayı, en fazla heyelan ilkbaharda, en az heyelan yaz ve sonbahar mevsimlerinde görülmektedir

C TOPRAK EROZYONU

Toprak tabakasının üst kısmının, akarsular, sel suları ve rüzgârlar gibi dış kuvvetlerin etkisiyle taşınıp sürüklenmesi olayına erozyon denir

Kurak bölgelerde ve bitki örtüsünden yoksun arazilerde hem rüzgâr, hem de akarsu erozyonu çok fazla görülür
Erozyonu artıran faktörler

* Bitki örtüsünden yoksunluk

* Toprağın aşırı işlenmesi

* Meraların aşırı otlatılması

* Toprağın eğime paralel sürülmesi

* Yangınlar

* Ani su taşkınları

* Yağışların düzensiz olması

Erozyon derecesi hafif aşınım, orta aşınım, şiddetli aşınım ve çok şiddetli aşınım olmak üzere dört kategoriye ayrılmıştır Türkiye yüzölçümünün yaklaşık % 36 sı şiddetli aşınıma uğrarken, % 22 si de çok şiddetli aşınıma uğramaktadır O halde topraklarımızın önemli bir kısmı şiddetli ve çok şiddetli erozyon etkisindedir
Erozyonu önlemek ve zararlarından korunmak için;

* Ağaçlandırma çalışmaları yapmak,

* Eğimli arazilere sekiler (taraçalar) yapmak,

* Mevcut bitki örtüsünü korumak,

* Tarlaları eğim doğrultusunda sürmemek,

* Anız örtüsünü yakmamak,

* Ürünleri nöbetleşe ekmek,

* Meraları korumak ve iyileştirmek,

* Baraj gölü yamaçlarını ağaçlandırmak,

* Usulsüz tarla açmanın önüne geçmek,

* Erozyonun zararları hususunda halkı bilinçlendirmek, gereklidir

D AKARSULAR
Akarsularla İlgili Terimler

1 Akarsu kaynağı: Akarsuyun doğduğu yerdir
2 Akarsu ağzı: Akarsuyun herhangi bir denize veya göle döküldüğü yerdir
3 Akarsu yatağı: Kaynakla ağız arasında uzanan, akarsuyun içinden aktığı çukurluktur
4 Akarsu vadisi: Akarsuların, içinde aktıkları yatağı aşındırmalarıyla ortaya çıkan çukurluktur
5 Akarsu havzası: Bir akarsuyun bütün kollarıyla birlikte sularını topladığı ve faaliyet gösterdiği alanlardırEğer akarsular, topladıkları suyu denize ulaştırabiliyorsa, böyle akarsuların havzası açık havzadır Ancak, akarsular topladıkları suyu denize ulaştıramıyorsa, kara içinde bir göle dökülüyorsa veya yer altına sızıyorsa, bu tür akarsuların havzası kapalı havzadır
6 Su bölümü çizgisi: İki akarsu havzasını birbirinden ayıran sınırdır Genellikle dağların doruk noktalarından geçerler
7 Akarsu ağı (Akarsu drenajı): Akarsu havzası, içindeki kollarıyla birlikte bir ağ oluşturur Buna akarsu ağı (drenajı) denir Havzanın eğimi, yapıyı oluşturan taşların cinsi ve tabakaların özelliklerine göre, değişik tipte akarsu drenajları oluşur
8 Akarsu debisi (akımı): Akarsu yatağının, herhangi bir kesitinden geçen su miktarının m3/sn cinsinden değeridir
9 Akarsu rejimi: Akarsuyun yıl içerisindeki debi değişiklikleridir Akım düzeni olarak da adlandırılır Su seviyesinde fazla değişiklik olmayan akarsuların rejimleri düzenlidir Aylara ve mevsimlere göre, seviye değişikliği fazla olan akarsuların rejimleri düzensizdir
10 Akarsu hızı: Akarsuyun birim zamanda aldığı yoldur (m/sn) Akarsu hızı muline denilen bir araçla ölçülür
11 Hız çizgisi: Akarsu hızının en fazla olduğu noktaları birleştiren çizgidir
12 Sürekli akarsu: Yatağında her zaman su bulunduran akarsudur
13 Geçici akarsu: Yatağında her zaman su bulundurmayan, bazen kuruyan akarsudur
14 Taban seviyesi: Akarsular aşındırmalarını derine, yana ve geriye doğru yaparlar Hiçbir akarsu yatağını deniz seviyesinin daha altına kadar ışındıramaz Bu seviyeye taban seviyesi denir
15 Yamaç gerilemesi: Özellikle nemli iklim bölgelerinde yamaçlar hem alttan, hem de sel sularıyla üstten aşınırlar Bunun sonucunda yamaç gerilemesi olayı meydana gelir ve yamaç profili oluşur

AKARSULARDA AŞINDIRMA
1 Kimyasal aşındırma: Sıcaklığın yüksek olduğu zamanlarda veya sürekli sıcak bölgelerde, akarsuların geçtikleri yeri eritmesiyle yaptığı aşındırmadır
2 Fiziksel (Mekanik) aşındırma: Akarsular, eğime bağlı olarak kazandıkları güçle, yatağındaki kayaları parçalayarak aşındırır Akarsular genelde fiziksel yolla aşındırma yaparlar
Akarsuların fiziksel aşındırması üç şekilde olur

a Derine aşındırma: Akarsuların yatağını düşey doğrultuda ışındırarak, deniz seviyesine indirmeye çalışmasıdır
b Yana aşındırma: Akarsuların içlerindeki materyallerle birlikte, eğimin azaldığı yerde salınımlar yaparak, yanlara çarpması sonucu meydana gelen aşındırmadır
c Geriye aşındırma: Akarsularda su miktarı en çok ağız kısmında olur Çünkü, bu kısımda akarsu bütün kollarından aldığı suyu taşır Bu kesimdeki su fazlalığı nedeniyle, akarsular yataklarını, denize döküldükleri yerden başlayarak geriye doğru aşındırmaya başlarlar Böylece aşınan nokta, kaynağa doğru kayar ve zamanla akarsu üzerindeki şelaleler ortadan kalkar Buna geriye doğru aşındırma denir

Akarsular vadilerini kazıp derinleştirdikçe, yataklarının eğimi gittikçe azalır Bu yüzden zamanla akış yavaşlar, aşındırma eski hızını kaybeder ve en sonunda hemen hemen sona erer Akarsu yatağında artık, başlangıçtaki pürüzler, şelaleler ortadan kaldırılmış olur Bu duruma erişen bir akarsuyun, ağzından kaynağına doğru uzanan profili iç bükey bir eğri halindedir Buna denge profili denir
AKARSU AŞINIM ŞEKİLLERİ
1 Vadiler

a Boğaz Vadi (Yarma Vadi): Yüksek dağ sıralarını enine yarıp geçen akarsular bu tür vadiler oluştururlar Vadilerin yamaçları oldukça diktir ve vadi dardır

Türkiye’de, Kızılırmak, Yeşilırmak, Fırat, Sakarya, Seyhan ve Göksu nehirleri ile Zap suyu böyle vadilerden akarlar
b Kanyon Vadi: Yamaçlardaki farklı aşınma sonucu, basamaklı bir biçimde oluşan vadi tipidir Yamaçlar oldukça dik ve derindir Genellikle kolay aşınabilen kalın kalker tabakaları içerisinde oluşurlar

Kanyon vadiler, Türkiye’de pek yaygın değildir Akdeniz Bölgesi’ndeki Göksu vadisinde kanyonlar görülür
c Çentik (Kertik) Vadi: Akarsu yatağında aşındırma derine doğru sürüyorsa “V” şekilli vadiler oluşur Bu tür vadilere çentik vadi adı verilir

Çentik vadiler ülkemizde en yaygın olan vadi tipleridir Dağlık alanlarda bu tür vadilere sıkça rastlanır
d Yatık yamaçlı vadi: Farklı aşınma sonucunda farklı yükseklikteki yamaçlara sahip olan vadi tipidir Akarsu yatağının eğiminin azaldığı yerlerde görülür

e Tabanlı vadi: Akarsu aşındırmasının ileri safhalarında oluşan vadi şeklidir Vadi tabanı ova özelliği kazanır Vadi yamaçları iyice yatıklaşır ve belirginliğini kaybeder

Türkiye’de özellikle Batı Anadolu’da bu tür vadiler yaygındır
2 Menderesler

Akarsular, eğimlerinin azaldığı yerlerde kıvrılarak akarlar Hem aşındırma, hem de biriktirme sonucunda, bu kıvrımlar daha da genişleyerek menderesleri oluştururlar

Menderesler aşınım şekilleri olmakla birlikte, oluşumunda akarsu biriktirmesi de etkili olmuştur

Mendereslerde yana aşındırma fazla olduğu için sık sık yatak değiştirirler Ülkemizde, ovaların tabanlarında ve olgun vadilerdeki akarsular menderesler çizerek akarlar
3 Kırgıbayır (Badlands)

Şiddetli yağmurların oluşturduğu selinti suları, bitki örtüsünün bulunmadığı ve kolay aşınabilen arazileri aşındırır

Bunun sonucunda, arazi yüzeyi girintili çıkıntılı bir görüntü alır Bu tür arazilere kırgıbayır adı verilir

Kırgıbayır, özellikle sağanak yağışların görüldüğü, yarıkurak bölgelerde daha sık meydana gelir Türkiye’de, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygındır
4 Çağlayan ve Çavlanlar (Şelaleler)

Akarsu yataklarında, bazen bazı tabakalar aşınmaya karşı farklı direnç gösterirler Bunun sonucunda da basamaklar oluşur İşte, akarsuların bu basamaklardan akan kısımlarına çağlayan adı verilmektedir Eğer basamaklar yüksekçe ve düşen su miktarı fazla ise, böyle kısımlar da çavlan veya şelale olarak isimlendirilir Ülkemizdeki en tanınmışları, Manavgat Çağlayanı ile Düden, Muradiye ve Gürlevik şelaleleridir

Çağlayan ve çavlanlarda suların yüksekten düştüğü kısım aşınırsa, derin oyuklar oluşur Bu oyuklara dev kazanı adı verilir
5 Peribacaları

Türkiye’de Nevşehir, Ürgüp, Göreme, Avanos çevresinde yaygındır

Volkanik arazilerde, selinti sularının, aşınmaya karşı farklı dirençteki tabakaları aşındırması sonucunda oluşan şekillerdir
6 Peneplen (Yontukdüz)

Akarsuların ve akarsularla birlikte diğer dış kuvvetlerin, yeryüzünü aşındırması sonucunda deniz seviyesinde hafif dalgalı düzlükler oluşur Bunlara peneplen (yontukdüz) adı verilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Doğal Olayların Oluşturduğu Yeryüzü Şekilleri

Eski 10-29-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğal Olayların Oluşturduğu Yeryüzü Şekilleri




AKARSULARDA BİRİKTİRME

Akarsuların biriktirme yapabilmesi için;

* Eğimin azalması

* Suyun azalması,

* Akarsu hızının azalması,

* Akarsu yükünün artması,

gereklidir Bu faktörler bir arada olunca, akarsuyun gücü azalır ve biriktirme başlar

AKARSU BİRİKİM ŞEKİLLERİ
1 Birikinti Konileri ve Yelpazeleri

Dağ yamaçlarından düzlüğe inen akarsular, taşıdıkları materyalleri eğimin azaldığı yerlerde yarım koni şeklinde biriktirirler Bunlara birikinti konisi denir

Akarsuların taşıdıkları maddeler ince ise, geniş bir alana yelpaze gibi yayılırlar Bunlara da birikinti yelpazesi denir Ülkemizde dağ eteklerinde, bu tip şekillere sıkça rastlanır
2 Dağ Eteği Ovaları

Dağ eteğinde, eğimin azaldığı yerlerde meydana gelen birikinti konileri ve yelpazelerinin zamanla yanlara doğru büyüyerek birleşmeleri sonucu oluşan ovalardır

Bursa ovası, Uludağ’ın eteğinde oluşmuş bir dağ eteği ovasıdır
3 Dağ İçi Ovaları

Malatya, Muş, Elazığ ovaları bu şekilde oluşmuşlardır

Dağ içlerinde, eğimin azaldığı yerlerde, akarsuyun taşıdığı malzemeleri biriktirmesi sonucu oluşan düzlüklerdir Engebeli ülkelerde daha fazla oluşur
4 Taban Seviyesi Ovaları

Akarsuların denize yaklaştıkları yerlerde taşıma gücü azdır Böyle yerlerde akarsular, taşıdıkları malzemeleri biriktirirler ve ova yüzeyini alüvyal dolgu alanı haline getirirler Böyle oluşan düzlüklere taban seviyesi ovası veya alüvyal taşkın ovası denir
5 Delta Ovaları

Akarsuların taşıdıkları malzemeleri, deniz içerisinde biriktirmesi sonucu, üçgene benzeyen düzlükler meydana gelir Bunlara delta ovası adı verilir

Türkiye’de birçok delta ovası vardır Başlıcaları Çukurova, Bafra ve Çarşamba ovalarıdır
6 Taraçalar (Sekiler)

Alüvyal tabanlı vadi üzerindeki akarsuların, yeniden canlanarak, yatağını kazması sonucunda oluşan yüksekte kalmış eski vadi tabanlarıdır

Türkiye’de, çeşitli zamanlarda epirojenik hareketler görüldüğü için, vadiler boyunca taraçalar görülür

Taraçalar birikim şekilleri olmakla birlikte, oluşumunda akarsu aşındırması da etkili olmuştur
7 Kum Adacıkları

Akarsu eğiminin azaldığı ve yatağın genişlediği yerlerde, taşınan alüvyonlar ve kumlar küçük adacıklar şeklinde biriktirilir Bunlara kum adacıkları denir

E YER ALTI SULARI VE KAYNAKLAR

Yağışlarla yeryüzüne düşen suların bir kısmı yüzeyden akarken, bir kısmı da yer altına sızarak orada akış oluştururlar Bunlara yer altı suyu, yer altı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yerlere de kaynak adı verilir
1 Yer altı Suları

Türkiye, yer altı suları bakımından oldukça zengin sayılır Jeolojik yapı ve yerşekilleri yer altı sularının özelliklerini belirler Kumlu ve çakıllı yapılarda bol miktarda yer altı suyu bulunur Ülkemizde, özellikle kıyı bölgelerimizdeki ovalar ve deltalar, oldukça zengin yer altı suyuna sahiptir Ayrıca, karstik alanlarımızda da yer altı suyu oldukça fazladır
2 Kaynaklar
Artezyen Kaynaklar: Özellikle kıvrımlı yapılarda iki geçirimsiz tabaka arasında bulunan geçirimli tabakalarda basınçlı yer altı suları birikir Bu suların bulunduğu alanlar sondajla açılırsa, bu sular basınçlı bir şekilde fışkırır Böyle kaynaklara artezyen kaynak adı verilir
Karstik Kaynaklar: Kireçtaşlarının çatlaklarından sızan suların, yer altı mecralarında toplanması ve bunların vadi tabanı ile yamaçlarında bol debili akması sonucunda oluşurlar

Karstik kaynaklar, kalkerli arazide oluştuğu için, suları bol miktarda kireç içerir

Ülkemizde başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere karstik arazilerin bulunduğu alanlarda bol su çıkaran karstik kaynaklar bulunur
Fay kaynakları: Fay hatlarındaki çatlaklardan yeryüzüne çıkan sıcak suların oluşturduğu kaynaklardır Ülkemizde fay kaynakları en çok, Ege Bölgesi ve Güney Marmara Bölümü’ndeki grabenler boyunca görülür Ayrıca Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde de bu tür kaynaklar oluşmuştur
Yamaç kaynakları: Dağ ve vadi yamaçlarında, geçirimsiz bir tabakanın yüzeyi kestiği yerlerde oluşurlar
Termal Kaynaklar ve Kaplıcalar: Yerin derinliklerine sızan sular, yerin iç ısısının etkisiyle ısınarak yeryüzüne çıkarlar Bu şekilde oluşan sıcak su kaynaklarına termal kaynak ve kaplıca adı verilir Eğer bu kaynakların suyu çok sıcak ise ve basınçlı olarak yeryüzüne çıkıyorlarsa, bunlara gayzer, suları az sıcak ise, bunlara da ılıca denir

Sıcak su kaynakları aynı zamanda bileşimlerinde çözünmüş halde kimyasal madde bulundururlar İçlerinde mineral bulunan bu sular maden suyu olarak adlandırılmıştır

F KARSTİK SULAR, AŞINDIRMA VE BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ

Kayatuzu, jips (alçıtaşı), kalker (kireçtaşı) gibi suda kolay eriyebilen kayaçların bulunduğu arazilere karstik araziler adı verilir Bu arazilerde suların etkisiyle birtakım şekiller oluşur Bu şekillere karstik şekiller denir
1 Aşındırma (Çözünme) Şekilleri
Lapyalar: Karstik arazilerde, yağışlar sonucunda yeryüzüne düşen sular, kireçtaşlarını aşındırarak oyuklar ve yarıklar oluşturur Bunlara lapya denir

Lapyalar en küçük karstik çözünme şekilleridir Toroslar’da, Bolkar Dağları ile Aladağlar’ın yamaçlarında bu tür şekiller yaygın olarak görülür
Dolinler: Lapyalar zamanla genişleyip birleşerek dolinleri oluştururlar Derinlikleri birkaç metredir Çapları ise birkaç yüz metreyi bulabilir Göller Yöresi’nde, Geyik ve Bolkar Dağları ile Aladağlar üzerinde, İç Anadolu’nun güneyindeki Obruk Plâtosu’nda sayısız örnekleri vardır
Uvala ve Polyeler: Karstik sahalarda dolinler zamanla genişleyerek uvala denilen şekilleri oluştururlar Uvalalar da genişleyip birleşirlerse polye adı verilen şekilleri meydana getirirler Ülkemizdeki bazı ovalar polye ovası özelliğindedir Bunların en önemlileri Muğla, Elmalı, Kestel, Çeltikçi, Suğla, Bozova, Kızılova, Bademağacı, Kızılkaya, Seki ve Gembos polyeleridir
Obruklar: yer altındaki mağara ve galeri tavanlarının çökmesiyle oluşmuş derin karst kuyularıdır Obrukların bazılarının tabanlarında sular birikmiştir ve obruk gölleri meydana gelmiştir

Ülkemizin özellikle Konya Bölümü’nde obruklar yaygın olarak görülür Bu bölümde Kızılören, Timraş, Kuruobruk ve Çalıdeniz obrukları en çok bilinenlerdir Ayrıca Akdeniz Bölgesi’nde Akseki’nin doğusunda çok derin obruklar bulunur Silifke’nin doğusundaki Cennet – Cehennem obrukları turistik açıdan önemlidir

Mağaralar: Karstik alanlarda yer altı sularının eritmesi sonucu oluşan doğal yer altı boşluklarına mağara denir Bu mağaralar birer turizm alanıdırlar En tanınmış olanları Damlataş (Alanya), Karain (Antalya), İnsuyu (Burdur), Dim (Alanya), Zindan (Isparta), Dilek kuyu (Mersin) ve Narlı kuyu (Mersin) mağaralarıdır
Tüneller ve Doğal köprüler: Karstik alanlarda yeryüzündeki sular yer altına sızarlar ve tabakaların bu sularla çözünmesi sonucu tüneller oluşur

Özellikle, Akdeniz Bölgesi’nde bu tüneller sıkça görülür Buralardaki bazı akarsular, akışlarının bir kısmını yer altındaki bu tünellerle gerçekleştirirler

yer altında oluşan bu tüneller yer yer çökerek doğal köprüler oluştururlar Örneğin, Silifke’nin kuzeydoğusunda Göksu nehri üzerindeki Yerköprü bu şekilde oluşmuştur Uzunluğu 500 m kadardır
2 Biriktirme Şekilleri

Travertenler: Karstik alanlardan kaynaklanan suların içerisinde eriyik halde bulunan kireç, buharlaşma ve sudaki karbondioksitin ayrışması sonucu çökelir ve travertenler meydana gelir

Ülkemizde traverten oluşumu en yaygın olarak, Antalya Ovası’ndadır Bursa’da, Denizli civarında, Pamukkale’de ve Silifke’de de travertenler oluşmuştur
Sarkıt, Dikit ve Sütunlar: Mağara tavanından sarkan kalsiyum karbonat çökelti taşlarına sarkıt, mağara tabanından yükselen kalsiyum karbonat çökelti taşlarına ise dikit adı verilir

Sarkıt ve dikitler birleşirse sütun adı verilen şekiller oluşur Akdeniz Bölgesi’ndeki karstik mağaralarda sarkıt, dikit ve sütunlar fazlaca oluşmuşlardır

G BUZULLAR VE BUZULLARIN OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER

Türkiye’de IV Jeolojik zamanda buzullaşmaya uğrayan sahalar

Kutuplarda ve yüksek dağlar üzerinde yağışlar genellikle kar halinde olur sıcaklık çok düşük olduğu için yağan karlar erimeden üst üste birikir Biriken bu karlara toktağan (kalıcı) kar denir Yaz ve kış karla örtülü olan böyle yerlerin alt kısımlarına ise, toktağan (kalıcı) kar sınırı adı verilir

Kar örtüsü başlangıçta yumuşak ve gevşektir Ancak, daha sonra soğuğun etkisi ve yağan karların sıkıştırması ile sertleşir Buna buzkar denir Buzkarlar, daha sonra üstüste yağan karların basıncı ile iyice katılaşır ve buzul haline gelir

Binlerce km2 lik sahaları geniş ve kalın bir örtü gibi kaplayan buzullara örtü buzulu, dağların zirvelerinde oluşan buzullara da dağ buzulu denilmektedir Ülkemizdeki buzullar dağ buzulu şeklinde oluşmuşlardır

Buzulların Aşındırma Şekilleri

Buzul Vadisi: Buz örtüleri altında kalmış olan bölgelerde, buzun yatağını aşındırıp derinleştirmesi sonucunda oluşan “U” şeklindeki vadilerdir

Hörgüç kaya: Anakayanın buzullar tarafından işlenmesi sonucunda oluşan kaya tepeleridir

Sirk Çanağı (Buz Yalağı): Dağ yamaçlarındaki bazı buzulların, bulundukları alanı aşındırmasıyla oluşan çanaklardır Buzullar bazen eriyince bu çanaklar sularla dolarak sirk göllerini meydana getirirler

Türkiye’de, buzulların aşındırma şekilleri, en çok aşağıdaki dağlarımızda görülür:

* Toroslar’da, Bey Dağları, Sultan Dağları, Bolkar Dağları ve Aladağlar

* Göller Yöresi’nde, Davras ve Dedegöl Dağları

* Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Mescit, Yalnızçam, Bingöl, Buzul, Süphan, Sat ve Ağrı Dağları

* İç Anadolu Bölgesi’nde, Erciyes Dağı

* Marmara Bölgesi’nde, Uludağ

* Karadeniz Bölgesi’nde, Kaçkar ve Giresun Dağları

Buzulların Biriktirme Şekilleri

Moren (Buzultaş): Buzulların aşındırdıkları malzemeleri biriktirmesiyle oluşurlar Ortalama kalınlıkları 50 – 60 m kadardır
Drumlin: Buzulların taşıyıp biriktirdiği materyallerin, buzulun alt kısmındaki erimeler sonucu meydana gelen dereler tarafından işlenmesiyle oluşan birikintilerdir
Sander Ovası: Eriyerek çekilen buzul sularının oluşturduğu düzlüklerdir

Türkiye’de, buzul birikim şekillerinden sadece morenler bulunur Ancak, bunlar da pek yaygın değildir Çünkü, morenlerin büyük bir kısmı akarsular tarafından taşınmıştır

H RÜZGÂRLARIN OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER

Rüzgârlar, kopardıkları parçacıkları havalandırarak taşımak, bu parçacıkları çarptırarak aşındırmak ve gücü bitince de biriktirmek yoluyla yeryüzünde şekillendirme yaparlar

Rüzgârlar, en fazla kurak ve yarıkurak bölgelerde etkilidirler Çünkü, bu bölgelerde bitki örtüsü zayıf, arazi kuru, rüzgâr hızlıdır

Rüzgâr Aşındırma Şekilleri

Mantar kayaların oluşum aşaması

Şahit kayaların oluşum aşaması

Rüzgârlar, güçleri ölçüsünde yeryüzünden kopardıkları parçacıkları veya mevcut materyalleri sürükleyerek, havalandırarak taşırlar ve önüne çıkan engellere çarptırırlar Bunun sonucunda, kayaların yüzeyinde çizikler ve oyuklar oluşur Aşınmaya karşı farklı dirençteki tabakalar üst üste oluşmuş ise bu oyuklar büyür ve bazı şekiller meydana gelir Bu şekillerin en sık görülenleri şeytan masaları (mantar kayalar) ve şahit kayalardır
Rüzgâr Biriktirme Şekilleri

Rüzgâr biriktirme şekillerinden en yaygın olanları kumullardır Kumullar, rüzgâr hızının azaldığı alanlarda kum yığınları şeklinde meydana gelirler

Rüzgâr yönünde uzanan kumul tepelerine boyuna kumul, rüzgâra dik yönde olanlara da enine kumul denir Hilal biçimindeki enine kumullara da barkan adı verilmektedir Kumul alanlarına yakın yerlerde oluşan ince toz birikintilerine ise lös toprakları adı verilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Doğal Olayların Oluşturduğu Yeryüzü Şekilleri

Eski 10-29-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğal Olayların Oluşturduğu Yeryüzü Şekilleri




I GEL-GİT (MED-CEZİR) DALGALAR ve AKINTILAR
1 Gel – Git (Med – Cezir)

Özellikle, Ay’ın ve Güneş’in çekim gücü tesiriyle okyanuslarda görülen alçalma – yükselme hareketleridir Ay, Dünya’ya Güneş’ten daha yakın olduğu için, gel – git oluşumundaki etkisi daha fazladır Ay ve Güneş aynı doğrultuda oldukları zaman çekim güçleri birbirine eklenir ve kabarma daha fazla olur Buna Büyük Gel-git denir

Ay ve Güneş birbirlerine dik doğrultuda oldukları zamanlarda çekim güçleri birbirini zayıflatırve kabarma daha az olur

Buna da Küçük Gel-Git denir

Suların kabarma ve çekilme düzeyleri arasındaki dikey yükselti farkına gel – git genliği denir İç denizlerde genlik az iken (30 – 80 cm), kıyı denizlerde fazladır (8 – 20 m)

Gel – git’in etkisi sonucunda;

* Akarsu ağızlarında delta oluşumu engellenir

* Akarsu vadilerinin ağızlarının tıkanması önlenir

* Kıyı kirlenmesi önlenir

* Haliçler oluşur Deniz yükseldiği zaman akarsuların ağız kısımlarına sokulur ve haliç şekli meydana gelir Bu çeşit kıyılara estuar (haliç tipi) kıyılar denir

* Watt kıyıları oluşur Deniz, belli aralıklarla alçalıp yükselince kıyı çizgisi değişir Deniz alçalınca ortaya çıkan, deniz yükselince ortadan kalkan bu kıyılara watt kıyıları denir

2 Dalgalar

Dalga, deniz yüzeyindeki salınım hareketleridir

Dalgaları oluşturan nedenler;

* Dünya’nın dönmesi,

* Rüzgârlar,

* Depremler,

* Denizaltı heyelanı,

* Volkanizma’dır

Deniz dibindeki depremlere ve volkanik faaliyetlere bağlı olarak oluşan dalgalara tsunami dalgaları denir
3 Akıntılar

Deniz yüzeylerindeki suların, bulundukları yerlerden başka alanlara doğru taşınmasına akıntı denir Akıntıların oluşmasına neden olan faktörler şunlardır:
a Yoğunluk farkı

* sıcaklık farkı: Yoğunluğu fazla olan soğuk sular, alttan sıcak su alanlarına doğru, yoğunluğu az olan sıcak sular, üstten soğuk su alanlarına doğru akarlar
* Tuzluluk farkı: Yoğun olan tuzlu sular, alttan tatlı su bölgelerine doğru, yoğunluğu az olan tatlı sular ise üstten tuzlu su bölgelerine doğru akarlar

b Seviye farkı: Beslenme kaynakları fazla olan denizlerin seviyeleri, beslenme kaynakları az olan denizlere göre fazladır Örneğin, İstanbul ve Çanakkale boğazındaki akıntılar gibi
c Sürekli rüzgârlar: Okyanus ve denizlerdeki akıntıların en önemli nedeni, sürekli rüzgârlardır Rüzgârların süresi ve şiddeti, akıntıların etkili olma süresi ve alanını etkiler
d Gel – git olayı: Deniz ve okyanuslardaki akıntıların oluşum sebeplerinden birisi de, gel – git olayıdır Gel – git’in etkili olduğu kıyılarda şiddetli akıntılar, buna bağlı olarak aşınım ve birikim şekilleri oluşur
4 Türkiye’de Dalga ve Akıntıların Oluşturduğu Kıyı Şekilleri
Falezler (Yalıyarlar): Yüksek kıyılarda dalgaların etkisiyle kıyıların alt kısımları aşındırılır ve bazı oyuklar oluşur Bu oyuklar büyüdüğü zaman tavanları çöker ve denize dik kıyılar meydana gelir Bu dik kıyılara falez ya da yalıyar adı verilir

Ülkemizde, falezler en çok Karadeniz kıyılarında oluşmuştur Çünkü, en dik kayılarımız Karadeniz kıyılarıdır Hopa – Sarp kıyıları ile Cide – İnebolu kıyıları arasında ve Şile çevresinde falezli kıyıların en tipik örnekleri görülür Akdeniz’de Teke ve Taşeli kıyılarında da falezler oluşmuştur

Kıyı Kumsalları (Plajlar): Dalga ve akıntıların etkileriyle kıyıdan koparılan malzemeler, bir müddet sonra sürtünme sonucu iyice ufalanır, incelir Dalgalar bu küçülen malzemeleri alçak kıyılarda biriktirirler Sonuçta kıyı kumsalları yani plajlar oluşmuş olur
Kıyı Okları ve Kordonları: Dalgalar ve kıyı akıntıları, taşıdıkları materyalleri özellikle koyların kenarında biriktirirler Sonuçta kıyılarda çıkıntılar oluşur

Bunlara kıyı oku denir Kıyı okları zamanla daha da genişler ve uzar Bunlara da kıyı kordonu adı verilir

Kıyı okları ve kordonları, en belirgin olarak Çukurova, Göksu, Çarşamba ve Bafra deltalarında oluşmuştur
Lâgünler: Koyların önünde oluşan kıyı kordonları zamanla koyun önünü tamamen kapatır ve denizle olan bağlantısını keserek deniz kenarında bir göl oluşumuna sebebiyet verir Böyle oluşan göllere lâgün ya da deniz kulağı denir

Türkiye’deki bütün delta ovalarında küçük lagünler oluşmuştur Ayrıca, Büyük ve Küçük Çekmece Gölleri ile Durusu Gölü birer lagündür
Tombololar: Kıyı yakınındaki bir adanın bir kordonla kıyıya bağlanması sonucu oluşan yarım adalara tombolo denir Türkiye’de Güney Marmara kıyılarındaki Kapıdağ Yarımadası tomboloya örnek olarak verilebilir

5 Başlıca Kıyı Tipleri
a Fiyort Kıyılar: Buzul vadilerinin sular altında kalması sonucu oluşan kıyılardır Bu kıyı tipine ait en güzel örnek, İskandinav Yarımadası’nın Atlas Okyanusu kıyılarıdır Dünya’nın en büyük fiyordu Norveç’teki Soğne fiyordudur
b Skyer Kıyılar: Buzulların aşındırdığı tepeciklerle veya buzulların biriktirdiği moren yığınlarıyla şekillenmiş kıyılar sular altında kalınca yüzlerce adacık ortaya çıkar Bu tür kıyılara skyer kıyılar denir Baltık Denizi’nin kuzeydoğusunda bu tür kıyılar görülür
c Ria tipi kıyılar: Plâtoları yaran derin vadilerin sular altında kalmasıyla oluşan kıyılardır Dünya’da en güzel örnekleri, Güneybatı İrlanda ve Kuzeybatı İspanya’da görülür Ülkemizde’de Güneybatı Ege kıyıları, İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Haliç, ria tipi kıyılara örnek olarak verilebilir
d Liman tipi kıyılar: Alçak kıyılardaki geniş vadilerin sular altında kalması ve bunların önünün kıyı setleriyle kapatılması sonucunda oluşmuştur Dünya’daki en iyi örnekleri, Ukrayna’nın Karadeniz kıyılarında görülür Ülkemizde de örnek olarak Büyük ve Küçük Çekmece kıyıları gösterilebilir
e Dalmaçya tipi kıyılar: Deniz sularının, kıyıya paralel uzanan dağlar arasındaki çukurluklara dolmasıyla oluşan kıyılardır Dünya’daki en iyi örneği Adriya Denizi kıyılarında görülür Ülkemizde de Kaş (Antalya) çevresinde bu tür kıyılara rastlanır
f Haliç (Estuar) tipi kıyılar: Gel – git olayı sonucunda akarsu ağızlarının aşındırılmasıyla oluşan ve huniye benzeyen kıyılardır Dünya’nın en büyük halici Hamburg halicidir
g Boyuna kıyılar: Dağların denize paralel uzandığı yerlerde boyuna kıyılar görülür Bu kıyılarda girinti ve çıkıntı son derece azdır Karadeniz ve Akdeniz kıyıları bu tiptendir
h Enine kıyılar: Dağların denize dik uzandığı yerlerde enine kıyılar görülür Bu kıyılarda girinti – çıkıntı son derece fazladır Ege kıyıları bu tiptendir

İ GÖLLER VE OLUŞUMLARI

1 Yerli Kaya Gölleri

a Tektonik Göller: Yer kabuğunun çökmesi veya kırılması neticesinde meydana gelen çukurluklara suların dolmasıyla oluşurlar Dünya’nın en derin gölü olan Baykal Gölü (1741 m), Lût Gölü, Hazar Gölü ve Çad Gölü yeryüzündeki başlıca büyük tektonik göllerdir

Ülkemizdeki başlıca tektonik göller ise şunlardır:

* Marmara Bölgesi’nde; Sapanca, İznik, Ulubat ve Manyas gölleri,

* Ege Bölgesi’nde; Simav Gölü,

* Göller Yöresi’nde; Beyşehir, Eğirdir, Acıgöl, Burdur, Ilgın (Çavuşçu), Akşehir, Eber, Suğla ve Kovada gölleri,

* İç Anadolu Bölgesi’nde; Tuz, Seyfe ve Tuzla gölleri,

* Doğu Anadolu Bölgesi’nde Hazar, Hozapin ve Van gölleri

Türkiye’nin en büyük tabii gölü olan Van Gölü, tektonik bir çukurluğun önünün lavlarla kesilmesi sonucu oluştuğundan volkanik set gölü olarak da bilinir
b Karstik Göller: Bu tür göller, kayatuzu, jips, kalker gibi çözünebilen tabakaların bulunduğu sahalarda meydana gelir Bazı karstik göllerin oluşumunda tektonik olaylar da etkili olmuştur

Karstik göller, ülkemizde en fazla Toros Dağları’nın batı kesiminde bulunur Buralarda yer alan Kızılören obruk gölü, Kestel, Avlan, Yarışlı ve Salda gölleri tipik birer karstik göldür Bu göllerimiz sadece, kireçtaşlarının çözülmesiyle oluşan çanaklar üzerinde meydana gelmişlerdir

Bununla birlikte, bu alandaki bazı göllerimizin ise oluşumu, tektonik çanaklarda başlamış, karstik olaylarla devam etmiştir Bu göllerimizin başlıcaları, Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Acıgöl, Kovada ve Suğla gölleridir
c Volkanik Göller: Volkanik faaliyetler esnasında oluşan patlama çukurları içerisinde meydana gelen göllerdir

Başlıca volkanik göllerimiz, Meke Gölü, Acıgöl, Nemrut ve Gölcük gölleri ile Süphan Dağı’nın yan kraterlerinden birinde bulunan Aygır Gölü’dür
d Buzul (Sirk) Gölleri: Dağ doruklarında, buzulların aşındırmasıyla oluşan ve sirk adı verilen çukurluklarda meydana gelirler Ülkemizde Sat, Ağrı, Erciyes, Kaçkar ve Bolkar dağları ile Aladağlar üzerinde yer yer bu türden göller bulunmaktadır
2 Set Gölleri

a Alüvyal Set Gölleri: Alüvyonlarla akarsuyun önünün kapanması sonucu oluşur Ülkemizde, Marmara, Çamiçi (Bafa), Köyceğiz, Mogan ve Eymir Gölleri ile Uzungöl bu tür göllerdendir
b Kıyı Set Gölleri: Dalga ve akıntıların taşıdığı malzemeleri koy ve körfezlerin ağız kısmında biriktirmesiyle oluşur Ülkemizde, Büyük ve Küçük Çekmece gölleri, Durusu (Terkos) gölü, Çukurova deltasındaki Akyatan gölü kıyı set gölleridir
c Heyelan Set Gölleri: Heyelan sonucu bir akarsuyun önünün kapanmasıyla oluşur Tortum, Sera, Abant, Zinav ve Sülük gölleri ile Yedigöller bu tür göllerdendir

Abant Gölü’nün oluşumunda tektonik hareketler ile alüvyal birikimlerin de etkisi oluşmuştur
d Volkanik Set Gölleri: Volkanizma sonucu vadi önlerinin kapanmasıyla meydana gelir Van, Erçek, Nazik, Çıldır, Haçlı ve Balık gölleri ülkemizdeki volkanik set gölleridir
e Baraj (Yapay) Gölleri: Yapay göllerimizin en büyükleri, Atatürk, Keban, Karakaya ve Hirfanlı barajlarının gerisinde kurulan göllerdir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.