Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
betimleme, tasvir

Betimleme (Tasvir) Nedir?

Eski 10-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Betimleme (Tasvir) Nedir?




Betimleyici Anlatım Biçimi

Betimleme en yalın biçimiyle sözcüklerle resim çizme işidir Varlıkların niteliklerini,bu varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektirBetimleme nesnelerin, varlıkların, belirgin özelliklerini tanıtıp göz önünde canlandırmaktırBu anlatımda okuyucunun çeşitli duyularına seslenilerek anlatılan varlıkla ilgili izlenim kazanılması amaçlanırBu amacın gerçekleşmesi için titiz bir gözlem gerekirGözlem sırasında ayırt edici özelliklerin anlatılmasına özen gösterilir

Yazarın, gördüklerini okuyucunun gözünde canlanacak biçimde anlatmasıyla oluşan bir anlatım biçimidir Betimlemede asıl olan görselliktir Bu nedenle gözle algılanan renk ve biçim ayrıntılarına büyük yer verilir

Betimleme, yalın bir söyleşiyle sözcüklerle resim çizme sanatıdır Görme, işitme, tatma, dokunma, koklama… gibi duyu organlarımız aracılığıyla varlıkların belirleyici niteliklerini algılama, bu nitelikleri belirterek onları görünür kılmadır Betimleme, varlıkların kendilerine özgü niteliklerini sözcüklerle anlatma işidir Varlıkların, eşyaların ve olayların en belirgin özellikleriyle tanıtılıp, göz önünde canlandırılmasına yönelik bir anlatım yoludur Betimleme, bir bakıma varlıkların, nesnelerin ve olayların sözcüklerle resmini çizmektir Bu anlatım okuyucuların duygularına, hayal gücüne seslenir; yani yazar dış dünya ile, varlıklarla ilgili izlenimlerini okurlara da aktarmak ister Bunun için de bilinçli, titiz bir gözlem yoluyla ayrıntı seçer Seçtiği ayrıntıları imge (hayal) oluşturacak biçimde düzenler

Ayrıntılar genelden özele ya da özelden genele doğru sıralanabilir Sözgelimi bir kentin genel görünümünü anlattıktan sonra özellik taşıyan bir yapısını (hastane, kışla, park, cami…) ele almak genelden özele doğru bir betimlemedir Bir hayvanın ilgiyi üstüne çeken gözlerinden başlayarak tüm gövdesini tanıtmak da özelden genele doğru bir betimlemedir

Konuları Bakımından Betimleme Türleri

* İnsan betimlemesi

* Hayvan betimlemesi

* Eşya betimlemesi

* Manzara betimlemesi

* Olay betimlemesi

Amaçları Bakımından Betimleme Türleri

* Açıklayıcı – teknik betimleme

* Sanatsal – izlenimsel betimleme

Örnek: Gökyüzünün açık güneşli olduğu bir ilkbahar günüydü Öğleden sonra saat tam beşe çeyrek kala, arabamla Guercina’nın Pazar yerine geldim Alan insan kaynıyordu Birden çanlar çalmaya, sirenler ötmeye başladı İlk kez gökten düşen bir bombayı, sonra bunun ardından on sekiz tane kadar olduğunu sayabildiğim savaş uçaklarını gördüm Bombaların patlaması anlatılamaz bir panik yarattı Ben beş milis askeriyle birlikte küçük bir tahta köprünün altına saklandım Oldukça iyi gizlendiğimiz yerden meydanda olup bitenleri, kadınların, erkeklerin, çocukların ve hatta hayvanların nasıl bir şaşkınlık ve korku içinde kaçıştıklarını dehşetle görebiliyorduk… Bu parçada yazar, birdenbire karşısına çıkan savaş ortamını; bu ortamda insanların nasıl davrandıklarını betimliyor

Örnek: Sarı yağmur incecik, ışığın üstüne yağan başka bir ışık gibi iniyordu Yerler, ince yağmuru buradan alıp hızla az öteye döküveriyordu Kuşlar boyunlarını içlerine çekmişler, tüyleri domur domur, dallarda kıpırtısız duruyor Yağmurun içinden mor bir kelebek seli geçti İleride akar çayın kıyısında bir çıvgına tutulup, bir hayat çalısının üstünde kasırgalandı, hayat çalısı mosmor oldu, tepeden tırnağa; bir süre karmakarışık iç içe uğunarak, salkım saçak toparlanıp dağılarak, orada savruldu Sonra mor toparlak sarının ışıltısında eridi, dağıldı, usul usul yitip gitti Bu parçada doğadaki olaylar bir devinim içinde verilirken varlıklar çeşitli özellikleriyle çoğunlukla görme duyusuna seslenen bir biçimde gözler önünde canlandırılmıştır

Örnek: Eski bir taş köprü geçildikten sonra fakir mahallelere giriliyor ve sefalet,bütün dehşeti ve çirkinliğiyle başlıyorduOrtalarından akan çirkin sularında yarı çıplak çocuklarla çamurdan köpekler, eğri büğrü sokaklar… Tezekten, çamurdan yapılmış yarı yarıya toprağa gömülmüş penceresiz kulübeler…

Alıntı Yaparak Cevapla

Betimleme (Tasvir) Nedir?

Eski 10-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Betimleme (Tasvir) Nedir?



Betimleme Türleri Çeşitleri Betimleme (Tasvir etme)

Betimleme bir varlığın ya da manzaranın göz önünde canlanacak biçimde kendine özgü yönlerini belirterek söz ya da yazıyla anlatılmasıdır Neler betimlenir, tasvir edilir? Gözle görebildiğimiz ya da hayalimizde canlandırabileceğimiz her şey Elimize aldığımız bir kitap ya da kalem, oturduğumuz oda, pencereden bakınca dışarıda gördüklerimiz, bulunduğumuz semt, yaşa*dığımız kent, gökyüzü, bulutlar, dünya, evren betim*lenebilir

Betimleme görülenlerin, gözlemlerin sözcüklerle anlatılmasıdır bir bakıma Betimlemede mutlaka görsellik vardır Varlığı gözle algılanan ayrıntılardan söz edilebilir Yani betimleme gözleme dayanır Yazar bir varlığı ya da manzarayı betimlerken niteleyici sözcüklerden yararlanır:

"Son derece sakin, sinek uçsa sesi duyulacak kadar sessiz bir odadayız"

"Gözümüzün önünde uzayıp giden uçsuz bucaksız masmavi deniz ve çam ağaçlarına şarkı söyleten rüzgâr insana yaşama sevinci veriyordu"

Betimleme bir anın, bir durumun bir grup insanın fotoğrafının çekilmesidir "Fotoğraf" betimlemeyi baş*ka tekniklerden -özellikle öykülemeden- ayırmak için anahtar kavramdır Bir sınıf düşünelim, o sınıfın bütün sınıfa hâkim bir noktadan fotoğrafını çekelim Fotoğ*rafta görünenlerin anlatılması betimlemedir Bir öğren*ci defterine bir şeyler yazıyor, biri arkasına dönmüş, bir başkası dışarı bakıyor olabilir Bunları anlatan cüm*leler betimlemeyi oluşturur

Betimleme tekniğinde sanatlı anlatım söz konusudur Yazar sözcükleri mecaz anlamda kullanabilir Betim*lediği durumla ilgili duygularını, beğenisini ortaya koya*bilir Yazar, anlatım sırasında değişik söz sanatların*dan yararlanabilir

Örnek:"Bulunduğumuz yer denizden bin beş yüz metre kadar yüksekte idi Akcedil; ay iskelesinin önünde du*ran kayıklar, ağaçların arasındaki seyrek binalar iğne topuzu kadar ufaktı Karşıda Burhaniye'nin arkasında yatan Madra dağları şekilsiz bir yığından ibaretti Güneşin altında göz kamaştırıcı pırıltılarla yanan deniz, ta uzaklarda açıklı koyulu gölgelere bürünen Midilli Adası'na kadar uzanıyor, bunun sağ yanından geçerek, ufukta sisler içinde gökle birleşiyordu Kazdağı'nın körfeze kadar yaklaşan eteklerini sayılamayacak kadar çok, her biri başka renk ve biçimde, irili ufaklı dağlar ve tepeler çevi*riyordu Arkamızda Sarıkız, bu dağların en yüksek tepesi, ağaçsız başını beyaz bulutlara uzatıyordu"(Sabahattin Ali)

Yazar bulunduğu yüksek yerden bakınca gördüklerini betimlemiş Eğer aynı yeri bir başka yazar betimleseydi farklı bir betimleme ortaya çıkardı Yazar gözlemle*rine duygularını katarak betimleme yapıyor Söz sanatlarından (benzetme, kişileştirme, abartma) yarar*lanıyor Anlattıklarının okurun gözünde canlanmasın sağlamaya çalışıyor

Betimleme, yazarın anlatımına ve duygularını katıp katmamasına göre ikiye ayrılır:

a) İzlenimsel Betimleme

Duyguların, öznelliğin ağır bastığı betimleme türüdür Anlatılanlar kişiye göre değişen nitelikler ve ayrın*tılardır "Sınıfın insanın içini karartan bir havası vardı" cümlesinde kişiden kişiye değişen bir yargı söz konusudur Aynı sınıfı bir başkası farklı biçimde algılayabilir Yukarıda S Ali'den alınan parça da bir izlenimsel betimleme örneğidir

Edebi yazılardaki betimlemeler genellikle izlenimsel betimleme örneğidir Çünkü yazar gördüklerini du= ygu*larına bağlı olarak anlatır, anlatıma duygularını da katar

Aşağıdaki paragrafı okuyalım:

"Yeşil, yumuşak çimenlerin üzerine oturmuş, göz*lerinden birbiri ardı sıra yuvarlanan gözyaşları arasından bana bakıyor Oturduğu yerdeki çimen*lerin sarı, yeşil parıltısı gözlerimi kamaştırdı Gerideki bahçe duvarını gözden saklayan mor ley*laklardan etrafa hafif, serin bir koku yayılıyordu" (Tektaş AĞAOĞLU)

Yazar, karşısındaki kişiyi ve oturduğu yeri kendi bakış açısı ile anlatıyor Bu paragraf duyguların ön plana çık*tığı bir öznel betimleme örneğidir

ÖRNEK SORU:

Kenar mahalleler Birbirine geçmiş, yaslanmış tahta evler Kiminin kaplamaları biraz daha kararmış, kiminin balkonu biraz daha öne eğilmiş, kimi biraz daha çömelmiştir Hepsi hastadır; onları seviyorum; çünkü onlarda kendimi buluyorum

Bu parçanın anlatım biçimi, aşağıdakilerden hangi*sine bir örnektir?

A) Betimleme (tasvir)

B) Tartışma

C) Açıklama

D) Öyküleme (hikâye etme)

E) Örnekleme(1987/ÖYS)

ÇÖZÜM:Yazar bu kısa parçada kendisine yakın bulduğu kenar semtlerin evlerini tasvir ediyor Evler için "çömelmiş" demesi, evlerin hasta olduğunu söylemesi duyguların etkisiyle söylenen ayrıntılardır Kısacası bu kısa para*graf güzel bir öznel (izlenimsel) betimleme örneğidir(Cevap A)

b) Açıklayıcı Betimleme

Yazarın, anlatıma duygularını katmadan gözlemlerini nesnel biçimde anlattığı betimleme türüdür Açıklayıcı betimlemenin örneği olan yazılarda yazar, alabildiğine nesnel davranır, gözlemlerini anlatırken kendinden bir şeyler katmamaya özen gösterir

Aşağıdaki paragrafı gözden geçirelim:

"Bu küçük yerleşim merkezindeki tüm caddeler, merkezinde hükümet konağının bulunduğu mey*dana çıkıyordu Hükümet konağı en azından yüz yıllık bir taş yapı idi Onun tam karşısında, hükümet konağına göre çok yeni sayılabilecek belediye binası yer alıyordu Belediye binası ile Şehir Parkı birbirine bitişikti Parkın içinde, yaz - kış yeşilliğini koruyan elliye yakın büyük çam ağacı vardı İlçede*ki iki bankanın reklam amaçlı koyduğu banklar bu ağaçların altında duruyordu"

Bu parçada öznel olarak nitelendirilecek hiçbir ayrıntı yok Anlatımda kesin, objektif bilgilere yer verilmiş Anlatılanların kişiye göre değişen bir yanı yok

Şimdi de bir coğrafya kitabından alınan aşağıdaki parçayı inceleyelim:

"İstanbul'da beklenmeyen bir şekilde nüfusun art*ması ve buna bağlı olarak gecekonduların çoğal*ması altyapının kurulmasını zorlaştırmakta, su, yol gibi sorunlar çözümsüz kalmaktadır Kentlerin dokusunda önemli değişmeler görülmektedir İstan*bul'un eski semtleri olan Beyoğlu, Sirkeci, Emi*nönü ve Beyazıt'ta taş ve ara sokaklarda ahşap binalar, birbirlerini kesen dar sokak ve caddeler yer almaktadır Bakırköy, Caddebostan, Etiler, Nişantaşı, Levent gibi yeni semtlerde çoğu kez doğrusal uzanış gösteren ve birbirlerini dik olarak kesen cadde ve sokaklar vardır Ataköy, Bahçeşehir gibi planlı olarak kurulan semtlerde daha düzenli caddeler yer almakta, çok katlı binalar ya*pılmaktadır"(Prof Dr ibrahim ATALAY)

Yazar, istanbul'la ilgili gözlemlerini kendi alanı açısın*dan duygusallıktan uzak bir anlatımla ortaya koymuş*tur Yazar, kendi bakış açısı ile ama öznel olmayan bir üslupla betimleme yapıyor Oldukça yalın, gerçeğe uygun, sanatl söyleyişlere başvurulmayan bir anlatım söz konusu

İnsanla, kişi tasvirleri ile ilgili betimlemelere "portre" denir Portre, fiziksel (tensel) portre ve ruhsal (tinsel) portre olarak ikiye ayrılır Fiziksel portrede kişinin görünümü boyu, yüzü, saçı, giyimi anlatılır Ruhsal portrede ise kişilik özellikleri; karakteri, içtenliği, zevk*leri anlatılır Ruhsal portrede, varlığı göz ile anlaşılan görsel ayrıntılar bulunmayabilir

"Cana yakın biri olduğu, sıcacık ses tonundan anlaşılırdı" cümlesi ruhsal portre ile ilgili bir ayrıntıdır, bu ayrıntıda gözlem söz konusu değildir

ÖRNEK SORU:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde betimleme yoktur?

A)Söylenenleri hiç duymuyormuşçasına dalgın,düşünceli bir tavırla işini yapmayı sürdürdü

B)Artık bahar geldi derken birdenbire hava bozmuş;damlar, sokaklar, kırlar, karla örtülmüştü

C)Az konuşan, doğruyu söyleyen, söylediğini tartan bir insandı

D)İçli, çok duygulu bir adamdı, konuşurken hem ağlar hem ağlatırdı

E)Benim gibi babamın da dedemin de çocukluk ve ilk gençlik günleri bu konakta geçmişti(1993/ÖYS)

ÇÖZÜM:

B seçeneğindeki cümlede dış dünya betimlenmiştir A, C ve D'deki cümleler kişi betimlemesi (portre) ile ilgilidir C ve D seçeneklerindeki cümleler özellikle ruh*sal portre ile ilgilidir Bu seçeneklerde yer alan ayrın*tılar görsel değildir A'da görsellik vardır; dalgın ve düşünceli olması görerek fark edilir E seçeneğindeki cümlede betimleme yoktur Betimleme olması için sözü edilen kişilerin ya da konağın niteliklerinin sıra*lanması gerekir(Cevap E)

Sanatsal Betimleme:

1İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır

2Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur

3Ayrıntılar sübjektif olarak verilir

4Amaç sanat yapmaktır

Örnek metinler:s91-92”İnce Memed” ve “Çarşı”

Açıklayıcı Betimleme:

1Bilgi vermek amacıyla yazılır

2Genel ayrıntılar üzerinde durulur

3 Ayrıntılar objektif (olduğu gibi)olarak verilir

4Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir

5 Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz

6Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz

Betimleme Nedir

betimleme: bir ortamı, olayı, varlığı, imgeyi ve kavramı özel niteliklerini canlandıracak biçimde yazı ya da sözle anlatma

Betimleme (tasvir Etme)

Betimleme, varlıkları en belirgin özellikleriyle tanıtma, göz önünde canlandırma işidir Başka bir deyişle, ”varlıkların, sözcüklerle resmini yapmaktır” tır

Kişi, çevresindeki maddi varlıklardan (ev, hayvan, insan, kitap, orman…) ayrı düşünülemez; yani maddi varlıklardan soyutlanamaz Bizi kuşatan, ilişkide olduğumuz varlıklar, üzerimizde türlü izlenimle bırakırlarBu izlenimleri, başkalarına da duyurmak, anlatmak isteriz, beğendiğimiz bir öğretmenimizi, gördüğümüz bir köyü, yeni bir aracı… çevremizdekilere tanıtmak; gereksinimi duyarız İşte, türlü varlıklara özgü izlenimlerimizi çevremizdekilere anlatabilmek için ”betimlemeden” yararlanırız Betimleme; hem konuşmada, hem de yazmada başvurduğumuz bir anlatım biçimidir ”Açıklama”, ”öyküleme” gibi ”betimleme” nin de günlük yaşamımızdaki yeri büyüktür

Betimleme, bir konuşmadaki ya da yazıdaki olayların yerini, kişilerini; olayla ilgili hayvanları, eşyaları, görünümleri… tanıtmak, göz önüne sermek; anlatımı kuruluktan, tekdüzelikten (monotonluktan) kurtarıp canlı, etkili kılmak için başvurulması zorunlu bir anlatım biçimidir Bu işleviyle betilemeden, konuşmada da, yazmada da sık sık yararlanırız Aşağıdaki parçaya bu açıdan bakalım

”Derken kız büyüyüp serpilmiş Aklı başında bir ergen oluvermiş Bele dek saçlar, elâ gözler, yavru balaban bakışlarAğzı oğul balı, yanakjları al kiraz Dudakları lokum, boyu selvi Sanırsın bir peri Yüzü güleç, dili tatlı, iyiliklerin meleği Ama çekememişler komşu kızlar bunu, başlamışlar eğlenmeye, ”oduncunun kızı, işçi kızı” demeye… Asaletin ölçüsüymüş zenginlik o devirlerde”

Betimlemede Gözlemin Önemi

Başarılı betimleme yapabilmek için varlıklara bakmak yani gözlem yapmak gerekir Gözlem; görme, işitme, koklama, dokunma, tatma organlarımızla sağladığımız duyumların tümüdür Duyu organlarımız aracılığıyla varlıkları incelemek, onların, benzerlerinden ayrılan yanlarını seçmek, betimlemenin ilk koşuludur Özdeş varlıkların birbirlerine benzeyen yanları bulunduğu gibi, ayrılan yanları da vardır Sözgelimi, bütün okulların yapısı, bahçesi, derslikleri, öğrencileri, öğretmenleri, hizmetlileri… vardır Ama, hiçbirininki diğerlerine benzemez Bu nedenle, tüm kaygımız, betimleyeceğimiz varlıkların kendilerine özgü, göz alıcı, ilginç yanlarını bulup ortaya çıkarmak olmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Betimleme (Tasvir) Nedir?

Eski 10-28-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Betimleme (Tasvir) Nedir?



BETİMLEYİCİ ANLATIM ve ÖZELLİKLERİ

Özellikleri:

1Betimlemeler açıklayıcı ve sanatsal betimleme olmak üzere ikiye ayrılır

2Kişinin iç dünyasını anlatan betimlemelere tahlil(ruhsal portre) denir

3Kişinin dış görünüşünü anlatan betimlemelere fiziksel (simgesel) betimleme denir

4Roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, Şiir gibi türlerde kullanılır

5Kelimenin yan ve mecaz anlamlarına yer verilebilir

Sanatsal (İzlenimsel) Betimleme:

1İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır

2Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur

3Ayrıntılar subjektif olarak verilir

4Amaç sanat yapmaktır

Açıklayıcı Betimleme:

1Bilgi vermek amacıyla yazılır

2Genel ayrıntılar üzerinde durulur

3 Ayrıntılar objektif (olduğu gibi)olarak verilir

4Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir

5 Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz

6Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz

Bu tekniği uygulayan yazarın amacı, okuyucunun görmediği bir görüntüyü, olayı, yeri, okuyucunun kafasında canlandırmaktır Yazar özellikle görme duyusundan yararlanarak okuyucunun hayalinde sözcüklerle sanki resim yapar Betimleme özetle, okuyucuya izlenim kazandırmaktır

Bu yöntemde beş duyudan ve hareket öğesinden yararlanılır Hareket öğesi öyküleme yönteminin de öğesidir Betimlemelerdeki hareketler birbirinden kopuktur Neden-sonuç ilişkisiyle birbirine bağlanıp bir olaya yol açmaz

Betimleme paragraflarında sadece bir özel konu ve onun ayrıntıları vardır Ana düşünce söz konusu değildir

Bir betimlemede olay da varsa, o anlatım yöntemi öyküleme sayılır Hareketlilik varsa; ancak olay yoksa o zaman anlatım yöntemi betimleme olarak kalır

Betimleme, ilk kez romantik sanatçılarda ortaya çıkmıştır Çünkü dünya edebiyatında ilk kez onlar gerçek yaşamı, kişileri ve varlıkları ele alma gereği duymuşlardır Gerçekleri, göz önüne getirebilmek için farklılıkların, ayırt edici özelliklerin belirtilmesi gerekir Bu da betimleme türünü doğurmuştur Romantik betimlemeler, daha çok duygulara dayanır Olaylar ve kişi davranışlarıyla bağlantısı yok denecek kadar azdır

Realistlerin betimlemeleri tümüyle gerçektir Onlar bir düz ayna gibi yansıtırlar her şeyi Ayna nasıl iyi kötü, güzel çirkin, doğru yanlış her şeyi gösterirse realist betimlemeler de aynen öyle Bu betimlemelerin olayların gelişimi ve kişilerin karakterlerinin oluşumuyla doğrudan bağlantıları vardır Realist yapıtlardan betimlemeleri atarsanız geriye hiçbir şey kalmaz

Örnek: Köyde iki günden beri olağanüstü zamanlara öz-gü bir hal var Bayram mı? Hayır; çünkü hiç kimse yeni giysilerini giymemiş Biri mi evleniyor? O da değil Yalnız herkes işini gücünü bırakmış, şunun bunun evinde, hemen hemen gizli diyebileceğimiz birtakım toplantılar da Sonra genel bir avarelik, bir kendinden geçiş, gözlerde hiç görmediğim pırıltılar

Konu: Köyün olağanüstü bir anı

Bu betimleme, bir öykü havasında; ancak bir olay yok Bir ana düşünce yok Hareketli anlatım öyküleme için yetmiyor ve anlatım betimleme aşamasında kalıyor

Örnek: Mehtap, küçük koyu pırıl pırıl aydınlatıyor Deni-zin ölü dalgaları başından geçenleri kıyıya anlatıyor Hafif bir meltem, gecenin sıcaklığını bastırmak için tüm soluğunu harcıyor İkimiz de susuyoruz Konuşmak yasak sanki Zaten konuştuğumuz an bu sihirli büyü bozulacak İç dünyalarımız doğanın görkemiyle bir olmuş Suskunluğumuzun gürültüsü yetiyor bize

Konu: Mehtaplı bir gecede koy, deniz ve hissettikleri

Örnek: Kış, Ada'nın her tarafında yerleşebilmek için rüzgârlarını poyraz, yıldız poyraz, maestro, dramudana, gün doğusu, batı karayel, karayel halinde seferber ettiği zaman; öteki yakada yaz, daha pilisini pırtısını toplamamış, bir kenara, oldukça mahzun bir göçmen gibi oturmuştur Gitmekle gitmemek arasında sallanır bir halde, elinde bir pasaport, çıkınında üç beş altın, bekleyen bu güzel yüzlü göçmen tazeyi benden başka bu adada seven hemen hiç kimse yoktur diyebilirim

Konu: Yaz bitimi, Ada'ya kışın gelişi

Örnek: Barba Vasili, sandalın kıçındaki koltuğu suya bıraktı Gözü ipte, küreklere asıldı On dakika sonra arkamızdaki adayı da görmez olduk Sis, gitgide bastırıyor Uzaktan uzağa vapur sesleri sağımızdan mı gelir, solumuzdan mı? Yakınlarda, pek yakınımızda bir hışırtı da duyar gibi olduk Hiçbir şey göremedik ama Bir vapur sanki burnumuzda gibi acı acı öttü

Konu: Ada'da sis

Örnek: Sabahın 6'sı Saroz Körfezi kıpırtısız Kıvrım kıvrım bir sahil Tahta bir iskele İskelede tek ayak üstünde duran iki martı ve balık tutmaya çalışan bir babayla bir oğul Tüm hareketler ağır çekim Arada bir 'hay *******' sözleri, umutlanarak açılmış martı ağızları

Konu: Saat 6 sularında Saroz Körfezi kıyıları

Örnek: Kırış kırış bir yüz Altmış yılın çizgileri Askerlikten kalma bir kurşun yarası izi Çukura kaçmış çakır gözler Dünyanın kahrına dayanmaya çalışan, gelecekten umudu kalmamış bir adam

Konu: 80 yaşındaki bir adamın fiziki ve ruhsal portresi

Betimleme, şiirden sonra en zor yazılan bir türdür Şiirsel bir anlatım, duyarlı bir yaklaşım gerektirir Kimi usta kalemlerin elinden çıkan betimlemeler bir tablo değerindedir Betimleme yapabilmek için ayrıntıları gören bir göze, bunu anlatabilecek olağanüstü bir dile gereksinim vardır

Örnek: Cehennem Nisanı'ında beş sandaldık Güzel bir ocak akşamı Hava lodos Denize kırmızı ren¬gin türküsü yayılmış Çok kaynamış ıhlamur rengindeki yayvan, geniş, ölü dalgalar Sandallar ağır ağır sallanıyor, oltalar bekliyor, insanlar susuyor Otuz beş kulaç suyun altındaki derin sessizliğe, dibindeki dallı budaklı kayaların arasına yedi rengin en koyusu girer mi şimdi? Sinağrit Baba döner mi avdan? Pırıl pırıl eleğimsağma rengi pullarıyla ağır ağır, muhteşem bir ilkçağ kralı gibi zengin, cömert, asil ve zalim mantosu ile dolaşır mı kimbilir? Altuni, zümrüdü, incisi, mercanı, sedefi lacivertliğin içinde yanıp yanıp sönen sarayını özlemiş, acele mi ediyordur?

Örnek: Buradan (Değirmenoluk'tan) Akçadağ'a kadar öyle kayalık öyle sarptır ki Toros, bir ev yerinden daha büyük toprak parçası görülmez Ulu çamlar, gürgenler kayaların arasından göğe doğru ağmıştır Bu kayalıklarda hemen hemen hiçbir hayvan yoktur Yalnız, o da çok seyrek, akşam vakitleri keskin bir kayanın sivrisinde boynuzlarını, büyük çangallı boynuzlarını sırtına yatırmış bir geyik, bacaklarını gerip sonsuzluğa bakarcasına durur

Örnek: İn cin uyanmadan denizin üstü de boş gibidir Bir gecebalıkçılı ya da erkenci iki martı sezilir alaca karanlıkta Amaçsız, kararsız oraya buraya süzülürler İşgüzar işgüzar kanat çırparken birden durulur, suya konarlar Ben onları maçtan önce ısınmaya çıkmış çurçur yeden oyuncularına benzetirim Asıl maç çok sonra başlayacaktır Kocaman gövdesi ve iri kanatları ile bir kaşıkçıkuşu çok yükseklerde tur atıyor Uzakta bir takanın patpatı Kıyıda böcek gagalayan bir denizkırlangıcı Çöpleri eşeleyen uyuz bir köpek

Örnek: Çocuk bir akasya ağacının altına yüzükoyun uzanmış gökyüzünü izlemekteydi Ayaklarını yukarı kaldırmış bir ileri bir geri sallıyordu Ağzının kenarındaki otu çiğniyordu Sırtında yırtık bir keten gömlek, bacağında at ahırı ve ezilmiş yeşil ot kokan bir pantolon vardı Başını az bir şey bizden yana döndürüp uykulu gözlerle bana baktı Ağzındaki otu dudağının öbür yanına itip gözlerini kapadı

Parçada yazarın özellikle görme duyumuzdan yararlanarak hayalimizde bir görüntü oluşturmuştur

Yazarın anlattığı görüntü zihnimizde canlandı mı, canlanmadı mı? Evet, canlandı, öyleyse yazar bizim zihnimizde sözcüklerle resim yaptı Yani betimleme yöntemini kullandı Şuna da dikkatinizi çekerim ki: yukarıdaki parçada öyküleme tekniğine de yer verilmiş Bunu göz ardı edemeyiz Çünkü sıralı olaylar da var

Örnek: Kitabevi iki kattan oluşmakla birlikte üst kat satışa henüz arz edilmemiş veya satış dışı kalacak kitapların son durağı olarak kullanılıyor Tüm heyecan giriş katında, giriş katı yetmiş metrekare dolaylarında ve birkaç metrekarelik bölümü işyeri sahibinin özel odası olarak ayrılmış Bu insan, nitelikli kitapları seçen, çoğunu okuyan zarif bir kitap tutkunu, Kitabevini orta yaşlı bilge bir beyefendi olan yeğeniyle birlikte yönetiyor

Parça betimleme tekniğiyle yazılmıştır Anlatılan mekânın zihnimizde canlanmıştır

Örnek: Bir yanımız kuleli, öbür yanımız Vaniköy koruluğu, Yamaçta bir apartman Yanında yöresinde başka ev apartman yok Hafif bir yokuşun sonunda, tepede, tek başına, on sekiz daireli, iki bölümlü bir apartman Salon dediğimiz ön oda sanki bir kaptan köşkü Karşımızda köprü, ta uzakta Sultanahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Saray Önde Beylerbeyi Sarayı, Çengelköy kıyıları ve Boğaz Buralarda yaşanmadan bilinmesi, algılanması olanaksız bir başka deniz bu

Bu parça da betimleme tekniğiyle yazılmışır Yazarın amacı kendinin gördüğü, okuyucunun görmediği bir görüntüyü okuyucunun zihninde sözcüklerle canlandırmaktır Özellikle görme duyumuza ilişkin ayrıntılara yer verdiğine dikkat edelim

Okuduğunuz parçada yazarın amacının görüntüyü zihnimizde canlandırmak olduğunu söylemiştik Yazar amacını gerçekleştirdi, zihnimizde görüntü canlandı Buradan hareketle bu parçanın anlatım tekniğinin betimleme olduğunu söyleyebiliriz

Örnek: "Kulübenin ardında iki katlı, yaşlı bir bina vardır Bir bırakılmıştık duygusu taşır, lodosun eskittiği yüzünde camlarda yağmur izi Gençliğine duyamamıştır Alt katında kimi işlemez dükkânlar, üst katında ise küçük bir sahil lokantası Sanki dekorunu ve yemeklerini yıllardır hiç değiştirmemiş bir sahil lokantası Bu meydandaki her bina, her yol, her ayrıntı denize göre konum almış gibidir; denizle yüzleşir durur"

İzlenimsel Betimleme Örneği

Mağaranın ağzında büyük ağabeyim elinde kazma, ortanca kürek, küçük olanı da sönük bir gaz lambası ile beklerdi Mağaranın içi uzun bir dehlize benzer, etrafta birtakım acayip şeyler varmış gibi görünür, durmadan tepeden damla damlar su sızar, yer daima ıslak olurdu Ben mağaranın kapısı önünde, bir ayağım içerde, bir ayağım dışarda beklerdim Güneş ağaçlardaki eriklerin üzerine ışıldardı

Açıklayıcı Betimleme Örneği

"Akdeniz Bölgesi'nin çatısını Toros Dağları oluşturur Dağlar bazı yerlerde denize çok sokulur; kayalık ve az girintili çıkıntılı bir kıyı üzerinde dikine inerler Bazı yerlerde ise kıyı çizgisi ile dağ sınırları arasına Adana Ovası gibi geniş düzlükler girer Bu bölge özelliğini kendine komşu olan ılık denizden alır Fakat denizin etkisi yüzey şekillerine ve yükseltiye göre değişir"

Örnek Soru 1:

Yirmi yaşından fazla göstermeyen bir genç, çadırın önünde yan yatırılmış el arabasının üstüne oturmuş saz çalıyordu Fenerin aydınlattığı alnı, ter damlalarıyla kaplıydı Sazının sapı, şaşırtıcı bir süratle aşağı yukarı kayan parmaklarının altında bir canlı gibi titriyordu Tellere vuran sağ eli, küçük fakat kendinden emin hareketler yapıyordu Gencin eli, sazın gövdesine yaklaştıkça insan, saz ile el arasında gizli fakat çok anlamlı bir konuşma olduğunu sanıyordu

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Betimleme B) Tartışma C) Açıklama

D) Öyküleme E) Karşılaştırma (1995/ÖYS) Yanıt: A

Örnek Soru 2:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde betimleme yoktur?

A) Söylenenleri hiç duymuyormuşçasına dalgın, düşünceli bir tavırla işini yapmayı sürdürdü

B) Artık bahar geldi derken birdenbire hava bozmuş; damlar, sokaklar, kırlar karla örtülmüştü

C) Az konuşan, doğruyu söyleyen, söylediğini tartan bir insandı

D) İçli, çok duygulu bir adamdı, konuşurken hem ağlar hem ağlatırdı

E) Benim gibi babamın da dedemin de çocukluk ve ilk gençlik günleri bu konakta geçmişti (1993/ÖYS) Yanıt: E

Not: Betimleme bir anın fotoğrafını ortaya koymak idi Bir manzaranın ya da kişinin fotoğrafı çıkarılabilir Öyküleme tekniğinde ise anahtar kavram kameradır Birbirini takip eden durum ve olaylar ancak kamera ile tespit edilip aktarılabilir Öyküleme tekniğinde eylemlerin, olayların devamlılığı söz konusudur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.