Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Yemek Tarifleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
boyutu, kültürel, tercihinin, vejetaryenlik, yemezlik

Et Yemezlik Ve Vejetaryenlik Tercihinin Kültürel Boyutu

Eski 10-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Et Yemezlik Ve Vejetaryenlik Tercihinin Kültürel Boyutu



Et Yemezlik ve Vejetaryenlik Tercihinin Kültürel Boyutu

Yiyecekleri , etler ve sebzeler olarak iki kategoride ele alabilirizBöyle bir ayrım, öteden beri vardırKimileri et tercih eder, kimileri ise sebze yerUzakdoğu ve Afrika gibi gelişmekte olan ülkelerde et tüketimi çok azdırEtyemezlik, çeşitli motiflere dayanarak, yaşamın balık ve kanatlılar dahil, hiçbir tür et yemeden sürdürülmesidir

Bu bağlamda, insan, yalnız sebze, meyve, tahıl ve kabuklu yemişlerle beslenmeyi kabul ederFakat bazı vejetaryenler, süt ve süt ürünleri ile yumurta da yerlerEt yemezlik, çeşitli motifler nedeniyle ortaya çıkmıştırBu motifler şöyle sıralanabilir:

Dinsel Motif

Bu tema çok eskidirEski Yunan, Hinduizm ve Budizm bunlar arasındadırAntik çağda ve Doğu Akdeniz ülkelerinde, Hindistanda süt ve yumurta bile yenmezdiDinsel motifler, İÖ 1 binyılın ortalarında görüldü
Pythagorasçılar, insanın yemek için diğer yaratıkları öldürmemesi gerektiği inancını yerleştirmeye çalıştılarBütün hayvanların aynı soydan geldiği düşüncesine dayandırılmaktaydıPlaton, Yeni Platoncular, etsiz bir beslenme biçimi önerdilerBu görüşün temeli ise, dinde yer alan kanlı kurban törenlerine karşı çıkma düşüncesi ve ruhun yeniden bir bedene kavuşacağı inancına dayanıyordu

Ahlaksal Motif

Hindistanda Budacılar ve Caynacılar, yemek için hayvan öldürmeye ahlaksal olarak karşı idilerİnsanın, duyu yetisi olan hiçbir canlıya zarar vermemesi gerektiğine inanıyorlardıBu düşünce, Brahmanlarca da benimsendi ve ineklerle ilgili olarak uygulandıBu çevrelerce kan dökerek canlı kurban etme, kınandıBöylece, hiçbir canlıya zarar vermeme ideali, daha sonraki yüzyıllarda Hindistanda yayıldı Hindistandan Budacılıkla birlikte doğuya ve kuzeye Çine ve Japonyaya yayıldı

Daha az dindar olan Budacılar, kendilerini, yalnızca hayvanları öldürmeme ilkesiyle sınırladılar Başka birinin öldürdüğü hayvanın etini yedilerBazı ülkelerde ise etsiz beslenme biçimlerinde balık yeniyorduKitabı Mukaddeste Cennetteki ilk insanların et yemediklerinden söz edilirEt yenmesine ancak, Nuh Tufanından sonra ve bedenin canını simgeleyen kanın yenmemesi koşuluyla izin verilmiştiÇileci Yahudi Cemaatleri ve bazı erken dönem Hıristiyan önderleri, et yemeyi lüks, oburluk ve zalimlik olarak yorumladılar
16 yüzyılda Hint Türk hükümdarı Ekber, bir tasavvuf geleneği olarak et yemezliği önermiştirAvrupada 17 ve 18 yüzyıl insancıllığının et yemezliği teşviki ile karşılaşıyoruzHayvanlara acı çektirmeme ve Pythagorasçı et yememe düşüncesi yaygınlaştı Bazı protestan toplulukları, bu düşünceyi benimsediler

Felsefi Görüşler

Bazı felsefi görüşler, et yemezliği savundularÖrneğin Voltaire, et yememeyi salık verdiShelley ve Thoreau, bunu uyguladılar

Yoksulluk

Etin pahalı olması, gelirin yetersizliği, yoksul insanların da et yememesine, daha çok sebze yemesine yol açmıştırKöylülerin kendileri için et kesmemesi örneği bizde yaygındır

Köylümüz Kurban bayramında doğru dürüst et yüzü görürTavuğunu bile kesip yemek istemezAma konuk geldiğinde ona et ikram ederBöylece, konuğa iyi yemek ikram etmesi, onun konumunu arttırır

Sağlık Açısından

Daha sağlıklı bir beslenme için etyemezlik savunulduHastalıkları önleyici olarak görüldüÇok et yemeye dayanan beslenme alışkanlığı hiç de sağlıklı değildi Günümüzde çeşitli ülkelerde etsiz yemek, bazı rahatsızlıklarda uygulanan perhiz türlerinden birisi sayılmaktadırZayıflamak için de sebze ve meyve bugün rağbettedir

Avrupada et yemezliği savunan kuruluşlar oluştu İngiltere ve ABDde Kitabı Mukaddes Hıristiyan tarikatı, ulusal düzeyde etyemez dernekleri kurulmasına öncülük etti Aylık dergiler yayınladılarİlk dernek 1847de İngilterede kuruldu1889da Uluslararası Etyemez Dernekleri Federasyonu kuruldu
1908de bu federasyon, Uluslararası Etyemezler Birliği biçimine dönüştüDaha sonra Avrupada Hint ve Budacı geleneğe bağlı Batılı etyemezler bu birliğe katıldılarAvrupa ülkelerinden etyemez lokantaları, okulları ve konaklama yerleri kurulduHindistanda trenlerde et yemezler ve et yiyenler biçiminde iki ayrı lokanta var

Avrupada “Sağlıklı yiyecek” mağazaları etyemezlere uygun ürünler satmaktadırEt, Avrupa ve diğer yörelerde, güçlünün yiyeceği olmuşturEtin yiyecekler arasında önde gelmesi, yönetici sınıfın üyelerince önemli idiYönetici sınıfın gözünde et, bir güç simgesi, canlılık, fiziksel enerji ve savaşma yeteneği sağlamada bir araç niteliğinde idi

Et yemeyen ya da yiyemeyenler için diğer yiyecekler bir tür yedek ve ikame yiyeceği olarak görülüyorduGöçebe, hayvancılık yapan toplumlarda da et önemli ve üst düzeyde bir yiyecek sayılırTürkiler, Anadolu Türklerini “Siz ot yiyirsiz” diye yiyecekler açısından küçük görme eğilimine girmektedirlerEt tüketimi bir ayrıcalık, statü simgesi olarak görülürEt, soylular için beslenme rejiminin ayırt edici özelliğidir

Aslında dengeli beslenme için et yemek kadar ot yemek de gerekli Bir tarafa önem vererek beslenmenin sağlıklı olmadığı bugün bilinen bir gerçektirTek taraflı bir beslenme yeterli değildirÜlkemizde de vejetaryenizm, özellikle sağlık açısından yaygınlaşmaktadırHatta bazen büyük kentlerimizde vejetaryen lokantaları açılmıştırEge yöresinde ve İstanbulda bu tür lokantaları açılmıştırEge yöresinde ve İstanbulda bu tür lokantaların sayısı artmıştır

Çeşitli Otlar

Türkçede Otlar denilince yenebilen otlar ve çeşni verici otlar anlaşılırIspanak, semizotu, ebem gümeci, madımak, tere, roka, nane, kekik, maydanoz vb otlar yenilebilir otlardırFakat bunlardan ıspanak, semizotu, pazı gibi iri saplı ve yapraklı olanları sebze grubunda ve yeşil yapraklı sebzeler olarak, maydanoz, nane ve dere otu gibi küçük yapraklı olanlar ise çeşni verici otlar olarak bilinir

Kekik, fesleğen gibileri ise baharat olarak tanımlanırMadımakla birlikte tarlalardan toplanan evelik, yemlik, guşguş, ebemgümeci, ısırgan, gelin parmağı, sarmaşık, livik bitkilerinden yedi cinsi bir araya getirilerek yapılan yemeğin şifalı olduğu bilinmekte, gök gürlemeden bu bitkilerden yiyenlerin o yıl hasta olmayacağına inanılmaktadırMadımak, et gibi gıdalı derler
Avrupada en zengin ot türü AnadoludurSafran hemen hemen yalnız Safranbolu yaylalarında, sahlep,Süphan eteklerinde yetişirİlkbaharda bahçe ve tarlalarda kendiliğinden yetişen birçok ot da toplanıp çiğ ya da pişmiş olarak yenirAnadoluda köylerde, kırsal kesimlerde kadınlar toplu halde kırlarda ot toplamaya giderlerGülerek, oynayarak, türküler söyleyerek ot toplayıp yemekliklerini çıkarırlar

Madımak, yemlik, ebegümeci, ısırgan otu, yarpuz, töhneken gibi bir çok ot, günümüzde sebzelerin az bulunduğu ilkbahar aylarında kırsal kesim insanının beslenmesine katkıda bulunurPatlıcan, biber ve hatta asma yaprağı kurutularak kışın da kullanılırSivasta madımak toplamak çok popülerdirBüyük kentlerin semt pazarlarında bazı köylü kadınlar topladıkları otları satarlarKonya, Bartın gibi illerimizdeki kadınlar pazarında bu tür otlar bolca satılırOtlar, tüketim biçimi bakımından gruplara ayrılır

1)Kökü yenenler –Soğan, yerelması gibi
2)Sapı soyulup çiğ yenenler
3)Yeşil kısmı pişirilerek yenenler, yemeği yapılan, çiğ ya da başlanıp salata gibi yenenler
4)Turşu olarak yenenler
5)Reçeli yapılanlar

Otlar, genellikle halsizliğe, kansızlığa, cilt, sindirim ve sinir sistemi bozukluklarına ve kansere karşı kullanılmaktadırlarPek çok ağacın ve bitkilerin yaprağı, çiçeği ve tohumları da tedavi amacı ile kullanılırZeytin ve defne ağacı yaprakları, kabak çiçeği, kendir ve kenevir tohumları bunlar arasındadır

Girit Örneği

Girit Mutfağı, Akdeniz diyetinin en mükemmel örneğidirGirit Türklerinin mutfağı doğal beslenmeye dayanırBu mutfağın temelini otlar ve zeytinyağı oluştururGiritlilerin çoğu sağlıklı ve uzun ömürlüdürlerGirit sofrasını yeşil sofra olarak nitelendirmek mümkünÇünkü daima yeşillik vardırGiritliler, sofrada yeşillik yoksa sofraya oturmayız derler

Pilavı zeytinyağı ile yaparlarEtsiz zeytinyağlı yemekler çoğunlukla onlarda Otlar taze haşlanmış, salata olarak ya da zeytinyağlı yemeği yapılarak yenilir Haşlanmış olanların üzerine zeytinyağı ve limon ilave edilirOtlar, Radika, turpotu, şevketibostan, arapsaçı, sarmaşık, labada, hardal, ebegümeci, istifno, gelincik, sirkenotuProtein ve karbonhidrat bakımından fakirdirlerPek az yağ içermektedirlerSu oranları yüksektir Otlar, insanları beslemekte, sağlıklı tutmakta ve aynı zamanda onları doğayla bütünleştirmektedir

Yenen otlar pazarlarda belirli yerlerde ve belirli kişilerce satılırSatılan yere Ot pazarı, satanlara otçu denilirOtçular otları tanıyabilen ihtisas sahibi kişilerdirÇoğu otları kendilerine toplarlar ve satarlar
Otların en bol olduğu mevsim ilkbahardırGiritlilere fazla ot yediklerinden dolayı Keçi lakabı takılırdıBazı Giritlilere hangi otlardan yedikleri sorulduğunda keçinin yediği her otu yediklerini söylerlerÇünkü, keçi, ağzının tadını bilen, otları tanıyan ve seçen temiz ve titiz bir hayvandır
Girit Türklerinin ota düşkünlükleri ile ilgili olarak çeşitli kıssalar anlatılmaktadır:Bir Giritli ile bir inek tarlaya girmişlerTarla sahibinin oğlu babasına koşarak;

- Baba, bir inekle bir Giritli tarlaya girmiş ne yapayım? diye sormuşBabası da; ineğe dokunma doyunca çıkarFakat Giritli hepsini toplar giderOnun için sen Giritliyi çıkar diye cevap vermiş
İstanbullular ot yemeklerini Giritlilerden öğrenmişlerdirİstanbullular yalnız ebemgümeci ve kuzukulağını bilirken Giritlilerden arapsaçı, bahçe otu ve diğer otları öğrenmişlerdir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.