Sormaya Teşvîk |
10-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sormaya TeşvîkSormaya Teşvîk Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), kadın veya erkek herkesin, problemlerini çekinmeden sormaya teşvik edici bir siyâset tâkip ettiğini görmekteyiz Hattâ bâzı utanma konusu olan cinsî hayatla ilgili veya kadınların hususi hâlleriyle ilgili meselelerde, utanma duygusu sebebiyle meselenin örtbas edilmemesi, behemehal, anlaşılacak bir açıklık içerisinde sorulması gerektiğine ashabını iknaya ayrı bir önem verdiğini söyleyebiliriz Bir başka ifâde ile, dinin öğrenilmesine mâni olabilecek, gereksiz ve yersiz utanma duygusuyla sistemli ve şuurlu şekilde mücâdele ettiğini gösteren birçok rivayet vardır Sözgelimi, Hz Enes (radıyallahu anh)´in rivâyetine göre bir gün, annesi Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e gelerek: "Ey Allah´ın Resulü! Kadın rüyasında erkeğin rüyâda gördüğünü görünce gusül icâb eder mi?" diye sorar Orada hazır olan Hz Aişe: "Ey Ümmü Süleym, kadınları rezil ettin Allah canını almasın!" der Bunun üzerine Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Hz Aişe (radıyallahu anhâ)´ya: "Hayır, kadınları rezil eden sensin, Allah senin canını almasın Evet ey Ümmü Süleym, gusletmesi gerekir, eğer onu görürse" der Hadîsin bir başka veçhine göre: "Ey Aişe, bırak onu, sorsun Zira Ensâr kadınları fıkıhtan suâl ediyorlar" demiştir Bu konuya giren rivayetler gösteriyor ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) utanarak zaman zaman kinâyeli bir tarzda cevap vermeyi tercih etmiş ise de, kesinlikle bu çeşit soruları cevapsız bırakmamış, soranların cesaretlerini kırıcı, sorduğuna pişman edici azarlama, surat asma, çekingenlik gösterme gibi davranışlara yer vermemiştir Bu çeşit meselelerin izahına girerken "Allah gerçeği açıklamaktan vazgeçmez" (Ahzâb: 33/53) meâlindeki âyeti tilavet buyururdu Buna alışan Ashab da öyle yapar, aynı âyeti okuyarak bu çeşit suallerini rahatça sorarlardı Nitekim yukarıda kaydettiğimiz rivâyetin bazı vecihlerinde, Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ)´in soru sormazdan önce bu âyeti okuduğu belirtilir Dinin utanma ve istihyayı celbeden hususlardaki inceliklerini sormada Medineli kadınların daha cesur oldukları anlaşılmaktadır Nitekim Hz Aişe (radıyallahu anhâ): "Ensâr kadınları ne iyi kadınlardır, onların dinlerini öğrenmelerine haya mâni olmamıştır" der Hem kadınların hususî mevzularda sual sormadaki rahatlık ve cesâretlerini, hem de bu sualler karşısında Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in tutumunu göstermek bakımından Hz Aişe (radıyallahu anhâ)´nin Rifâ´atu´l-Kurazî´nin hanımıyla ilgili rivayetini özetleyerek kaydedeceğiz Rifâ´a´dan boşanan hanım Abdurrahman İbnu Zübeyr (radıyallahu anhüma) ile evlenir Fakat ikinci kocasının cinsî yetersizliğini "Abdurrahman´ınki elbise saçağı gibidir" diyerek açık bir şekilde tasvir ederek eski kocasına dönmek hususunda Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den izin ister Bu sırada huzurda Hz Ebu Bekir (radıyallahu anh) vardır Kapıda da Hâlid İbnu Sâd İbni´l-Âs oturmaktadır Hâlid (radıyallahu anh), kadını bu müstehcen konuşmasından men etmesi için, içeride bulunan Hz Ebu Bekir (radıyallahu anh)´e seslenir ve: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın huzurunda bu çeşit konuşmaktan kadını niye menetmiyorsun?" der Râvi, bu konuşmalar karşısında Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in tebessümünü ziyâdeleştirmekten başka bir aksülamelde bulunmadığını ve kadına: "Her halde sen Rifâ´a´ya geri gitmek istiyorsun Hayır, sen onun balçığından o da senin balçığından tatmadıkça gidemezsin" diyerek meselenin fıkhî hükmünü beyan ettiğini belirtir Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in bu mevzudaki tutumunu İmam Nevevî şöyle bir yoruma kavuşturacaktır: "(Hakkı öğrenme meselesinde haya etmek dinin taleb edip övdüğü) hakiki haya değildir Zira hayanın tamamı hayırdır: hayâ, hayırdan başka bir şey getirmez Dini ilgilendiren ve fakat utandırıcı olan meselelerde suâlden vazgeçmek hayır değil, şerdir Öyle ise şer getiren şey nasıl haya olur?" |
|