![]() |
Tedvîn Nedir? |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tedvîn Nedir?Tedvîn Nedir? Tedvin, lügat olarak cem edip kitap hâline koymak mânasına gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ama bunların hiçbiri tedvîn kelimesiyle ifade edilen "yazma" işine girmez ![]() ![]() ![]() Nasıl Başladı? Tedvîn işi, Emevi halifelerinden Ömer İbnu Abdilaziz´le başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Beldende Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbnu Sa´d´ın kaydettiği rivayette Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah) İbnu Hazm´a yazdığı mektupta şu ziyadede bulunmuştu: " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dârimi´nin rivayetinde şu ziyâde mevcut: "Sizce (veya bölgenizde) Hz ![]() ![]() ![]() Ebu Nuaym´ın Târîhu İsfehan´da kaydettiğine göre Ömer İbnu Abdilaziz, mektubu, bütün İslâm beldelerine göndermiştir ![]() Şu halde tedvîn işinden bahseden muhtelif rivâyetleri göz önüne alarak konu hakkında daha bütün bir fikre varabilmekteyiz ![]() Hadîslerin tedvîninde Halîfe Ömer İbnu Abdilaziz´in bu teşebbüsünü takdir edebilmek için; Tedvîn´de en büyük hizmeti geçen ve bu faaliyete ismini veren Muhammed İbnu Şihâb ez-Zührî´nin şu itirafını bir kere daha kaydetmek isteriz: "Bizi bu ümera (idâreciler) mecbur edinceye kadar ilmin yazılmasını uygun bulmuyorduk ![]() ![]() Tedvîne Sevkeden Sebepler Hadîslerin yazılıp kitaplar halinde bir yerde toplanmasına sevkeden gerçek âmilleri daha yakından görmekte fayda var: 1- Alimlerin ittifakıyla bunlardan biri, Ömer İbnu Abdilazîz´in mektubunda da ifâde edilen husustur: Ulemânın inkırazı ile hadîslerin yok olma endişesi: Bu gerçekten mühim bir husustur ![]() ![]() ![]() Tedvîn´in Cereyan Tarzı Rivâyetler, Ömer İbnu Abdilazîz´in, meseleyi bir tamimle bırakmayıp, tedvîn çalışmalarını titizlikle takip ettiğini göstermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Tedvîn faaliyetlerine, halife Ömer İbnu Abdilazîz (rahimehullah) bizzât katılmış, elinde defter kalem namazlara devam etmiş, namazlardan sonra teşkil edilen ders halkalarına oturarak Avn İbnu Abdillah´dan, Yezîb İbnu´r-Rakkâşî´den hadîs yazmıştır ![]() Tedvîn sırasında, sâdece Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a nisbet edilen rivâyetler değil, Sahâbe hazerâtından ve Tâbiîn´den rivâyet edilen âsâr da bâzı muhaddislerce "sünnet" mefhumuna dâhil edilerek yazılmıştır ![]() Halife´nin, emriyle taşrada yazılan hadîsler defterler hâlinde merkeze gönderilmekte, orada çoğaltılarak tekrar İslâm beldelerine yollanmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yollanan defterlerin, merkezdeki aslî nüshalardan çoğaltılan tâli nüshalar olduğu muhakkaktır ![]() Bazı rivâyetler, merkezde toplanan hadîslerin, ulemâ nezâretinde belli bir kontrolden geçirildiğini ifâde etmektedir: Ebu´z-Zinâd Abdullah İbnu´z-Zekvân anlatıyor: "Ömer İbnu Abdilaziz´in fukahâ´yı topladığını gördüm ![]() ![]() ![]() Yukarıda, merkezden taşraya gönderildiği belirtilen nüshaların bu kontrol muâmelesinden sonra istinsah edilmiş olabileceği söylenebilir ![]() Tedvîn faaliyetlerinin mühim bir hususiyeti, hadîslerin, sünen, sahîh veya müsned gibi herhangi bir tasnîf tarzında yazılmamış olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Ebu Bekr İbnu Hazm´ın Rolü:Medine Valisi Ebu Bekr İbnu Hazm, devrinin büyük bir hadîs âlimi olmasına rağmen Ömer İbnu Abdilazîz´in emrine icâbet ederek şahsen hadîs yazdığına dâir elimizde kayıt yoktur ![]() ![]() ![]() Tedvîn işinin meyvesini tam olarak görmeye Ömer İbnu Abdilazîz´in ömrü vefa etmemiş olsa da onun devrinde tedvîn edilenlerin istinsah edilerek taşra vilâyetlere gönderilecek bir seviyeyi bulduğunu bizzat Zührî´den intikal eden bir rivâyete istinâden az önce kaydettik ![]() ![]() Tedvîn Sayılmayan Bazı Yazma Vak´aları Tedvîn deyince daha ziyade "bütün hadîslerin tesbit ve cem edilmesini hedefleyen resmî yazdırma faaliyetini" anlayınca bunun dışında kalan çalışmalar tedvîn sayılamaz ![]() 1- Hz ![]() ![]() 2- Başta Abdullah İbnu Amr İbni´l-As tarafından yazılmış olan Sahife-i Sâdıka, diğer bazı sahâbîler tarafından yazıldığını belirttiğimiz hiçbir sahîfe tedvîn sayılmaz ![]() 3- Hz ![]() ![]() 4- Keza Emevî halifesi Abdülazîz İbnu Mervân, Mısır vâlisi iken, Humus´ta bulunan -ve yetmiş kadar Bedîr ashabını gördüğü belirtilen- Kesîr İbnu Mürre´ye "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın Ashâbından (radıyallahu anhüm) işittiği hadîsleri kendisine yazması"nı bir mektupla taleb etme vak´ası da bir tedvîn değildir ![]() ![]() ![]() Tedvînde Hizmeti Geçenler Hadîslerin tedvîni Zührî başkanlığında çalışan bir grup âlimin Şam´da yürüttüğü sınırlı bir faaliyet değildir ![]() ![]() Mekke´de: Abdülmelik İbnu Cüreye (V ![]() ![]() ![]() Bu zatların hepsi de ikinci asır ricâlidir ve tedvînleri, Sahâbe´nin akvali ve Tabiîn´in fetvalarıyla doludur ![]() İkinci Asır´da tedvîn edilen kitaplardan meşhur olanlar şunlardır: İmam Malik´in Muvatta´ı, İmâm Şâfiî´nin Müsned´i, İmâm Abdurrezzâk İbnu Hümâm´ın (211/826) Muhtelifu´l-Hadîs´i ve el-Câmi´si, Şu´be İbnu´l-Haccâc´ın (160/776) Musannaf´ı, Süfyan İbnu Üyeyne´nin (198/813) Musannaf´ı, Leys İbnu Sa´d´ın (175/791) Musanaf´ıdır ![]() a) Zührî Ebu Bekr Muhammed İbnu Müslim İbni Ubeydillah İbni Şihâb ez-Zührî:Hicri 50-123 yılları arasında yaşamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zührî, hadîslerin tedvîninde birinci derecede hizmet vermiş bir zâttır ![]() ![]() ![]() Tedvîn hizmetinin ne derece sıhhatli ve titizlikle yürütüldüğünü anlamak için, bu işte başı çekmiş olan Zührî´nin şahsiyetini, ilmî yönünü iyi bilmemiz gerekmektedir ![]() İbrahim İbnu Sa´d´a göre; "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan sonra, hadîsi Zührî kadar nefsinde cem eden bir başka insan mevcut değildir" ![]() ![]() ![]() ![]() Zührî, ilim aşkı, gayreti, kabiliyet ve hâfızası ile emsâli arasında temâyüz etmiş ve onlara tefevvuk etmiş bir zattır ![]() ![]() ![]() Leys der ki: "Ben İbnu Şihâb kadar nefsinde çeşitli ve çok miktarda ilim toplamış bir başkasını bilmiyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbrahim İbnu Sa´d, Zührî´nin bu kadar geniş ilmi nasıl elde ettiğini merak ederek babasından sorar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebu´z-Zinâd: "Zührî ile ulemâyı dolaşırdık, o yanında bukalar (levhalar) ve sayfalar taşır, her duyduğunu yazardı" der ![]() ![]() ![]() ![]() Zührî, hâfızasındaki kuvvetle de temâyüz etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dillere destan olan Zührî´nin hâfızasını Halîfe Hişâm İbnu Abdilmelik bir denemek ister ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zührî, hafızasındaki kuvveti sâdece fıtrî kapasitesine borçlu değildir ![]() ![]() ![]() ![]() Zührî´nin hadîs ezberlemede hâfızasına güvenmeyip hususî gayret gösterdiği de anlaşılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "- Bunların seni ilgilendirmediğini ben de biliyorum ![]() ![]() ![]() Zühri´nin ilme ve bâhusus hadîse olan düşkünlüğü çok eser bırakmasını netice vermiştir ![]() ![]() ![]() Ebu Dâvud, Zührî´ye ait rivâyetlerin -yarısı müsned olmak üzere- 2200 kadar olduğunu söyler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zührî´nin bir başka yönü cömertliğidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öğretme aşkı da zikre değen bir husustur ![]() ![]() Son olarak şunu da kaydedelim ![]() ![]() ![]() En çok istismar edilen husus Zührî´nin "saray âlimi olması" "Emevi halifelerinden himâye ve destek görmesi" dir ![]() Halbuki, İslâm âleminde devlet büyükleri, âlimleri, şâirleri, edib ve san´atkârları her devirde himâye etmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Söylenenlerin bir iftira ve yakıştırma olduğunu göstermek için bir misal kaydedelim: Zührî, saray âlimi olduğu için Emevî halifelerinin keyfine göre hadîs uydurmuştur ve mesela "Üç mescid´den başkasına ziyâret için seyâhat gerekmez: Biri şu benim mescidimdir, biri Mescid-i Haram, biri de Mescid-i Aksâ´dır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu "iftira ve târihî gerçeklerin tahrifi "ne Mustafa Sibâî, dilimize de çevrilmiş olan es-Sünne ve Mekânetuhâ fî Teşrî´i´l-İslâmî adlı eserinde genişçe cevap vermiştir ![]() 1- Kubbetu´s-Sahrâ´yı inşa eden halîfe Abdülmelik değil onun oğlu Velîd´dir (yani el-Velîd İbnu Abdi´l-Melik) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2- Hac maksadıyla Kabe dışında yeni bir bina inşası açık bir küfürdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3- Abdullah İbnu Zübeyr hâdisesiyle hacc işinin aksaması yıllarında (hicrî 73), Zührî 22-23 yaşlarında birisi idi ![]() ![]() ![]() 4- Zührî, İbnü´z-Zübeyr zamanında, Abdülmelik´le ne karşılaşmıştır ne de onu görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 5- Mezkûr hadîs, bütün hadîs kitaplarında rivâyet edilmiştir ve Zührî dışında başka râviler de rivâyet etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() 6- Hadîsi Zührî, Sâd İbnu´l-Müseyyib´ten almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() 7- Esasen hadîs üç mescidde kılınacak namazın faziletini beyan etmekte, sâdece Mescid-i Aksâ´nın değil ![]() ![]() 8- Kubbetu´s-Sahra ve Mescid-i Aksa´nın faziletiyle ilgili uydurma hadîsler de var ![]() ![]() ![]() Allah, Ümmet-i Muhammed´i müsteşriklerin, müşteşriklerin iğfâlâtına kapılan zavallıların, münafıkların şerrinden korusun ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tedvîn Nedir? |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tedvîn Nedir?b) Ömer İbnu Abdilaziz Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah) Emevî halifelerinden biri olmak haysiyetiyle daha ziyâde siyâsi bir şahsiyet olmakla birlikte, hadîs târihinin, tedvîn gibi mühim bir safhasına ismini vermekle hadîsçiler, hadîsle ilgili kitaplarda, kendisinden minnetle, sitayişle bahsetmeyi hem ilmin hem de kadirşinaslığın gereği bilmişlerdir ![]() ![]() Ömer İbnu Abdilaziz İbn-i Mervân, Medine´de Yezîd zamanında doğdu ![]() ![]() ![]() Anne tarafından Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ömer İbnu Abdilaziz müctehid derecesinde geniş ilmine rağmen, idarecilikle meşgul olması ve bir de henüz hocalarının hayatta bulunduğu genç denecek bir yaşta ölmüş olması sebebiyle ilmini talebelere verememiştir ![]() ![]() Ömer İbnu Abdilaziz bazı mümtaz vasıflara sahiptir: Adâletiyle cedd-i emcedi Ömer İbnu´l-Hattâb (radıyallahu anh)´a, zühd ve takvasıyla Hasan-ı Basrî (rahimehullah)´ye, ilmiyle Zührî (rahimehullah)´ye benzetilir ![]() ![]() ![]() ![]() İdarecilik yönü de ibretlerle doludur ![]() ![]() ![]() ![]() Hilâfete geçer geçmez ilk yaptığı icraattan biri, cuma ve bayram hutbelerinde Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmam-Şâfiî: "Hülefâyı Râşidin beştir" der, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İcraata getirdiği adalet, vergi sistemindeki ıslâhât halkta öyle memnuniyet hasıl etmişti ki, kendisini adaleti getireceğine inanılan "mehdî" kabul etmeye sevketmişti ![]() - Halkın başına geçen bu sâlih kul kimdir? diye sormaya başladılar ![]() - Bunun sâlih olduğunu nerden bildiniz? denilince Şu cevabı verdiler: - Çünkü, ne zaman başa âdil birisi geçer, o vakit kurtlar koyunlarımıza saldırmazlar! Bu adâletli idare, iki buçuk sene gibi çok da uzun sayılmayan, Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah) saltanatı döneminde, iktisadî hayatı, memleketin her tarafında öylesine düzeltmişti ki, Mısır gibi bâzı yerlerde zekat verecek fakir bırakmamıştı ![]() İhtilalle başa geçen Abbasîler zamanında, hınçla, kinle, öfkeyle dolmuş olan halk bütün Emevî halifelerinin mezarlarına bile saldırıp ortadan kaldırdığı halde Ömer İbnu Abdilaziz´in mezarına dokunmamıştır ![]() İbrahim İbnu Ca´fer babasından şunu nakleder: "Ebu Bekr İbnu Muhammed İbn-i Hazm, Halife Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah)´den aldığı her mektupta, ya bir haksızlığın telâfisi, ya bir sünnetin ihyası, ya bir bid´anın temizlenmesi, ya bir ihsan, ya bir bağışta bulunma veya buna benzer bir hayır emri yer alırdı ![]() ![]() Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah)´in mevzumuz açısından en mühim tarafı sünnete olan bağlılığı ve onun ihyası için göstermiş olduğu gayrettir ![]() sünneti ihya etmeyi nasib etseydi ben buna can u gönülden hazırdım ![]() Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah)´in halife olmadan önceki hayatı ile, halife olduktan, devlet sorumluluğu sırtına bindikten sonraki hayat ve yaşayışı arasında büyük değişmeler olmuştur ![]() Ömer İbn-i Abdilaziz, Kureyş´in ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Halîfe olmazdan önce 400 dirheme alınan elbiseyi beğenmez, kaba bulurdu ![]() ![]() "Ömer İbn-i Abdilaziz halife olunca, kendisine, saltanat atı getirilmişti, ona binmedi, mûtad bineğine bindi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ömer İbn-i Abdilaziz, halife olunca elbise, köle, koku nevinden bütün maddî varlığını gözden geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() "Ömer İbn-i Abdilaziz, halife olunca usûlsüz vergileri kaldırdı ![]() "Ömer İbn-i Abdilaziz, halife olur olmaz, devlet dâirelerine gönderdiği bir tamimle, "Yazışmalarda, bundan böyle tomar şeklinde, uzun kağıt kullanılmayacak, yazılar kalın uçla yazılmayacak, uzun ifâdeden kaçınılacak" diye emretti ![]() ![]() "(Ömer İbn-i Abdilaziz halife olup, kâğıt tahsisatını kısması üzerine Medine Vâlisi Ebû Bekr İbn-i Hazm, bir mektup yazarak tahsîsatın artırılmasını taleb edince şu cevâbı aldı): "Bana yazıyorsun ki, nezdindeki kağıt stoku bitmiştir ve biz sana daha önce almakta olduğun miktardan daha az tahsisatta bulunduk ![]() ![]() ![]() c) Tedvînde Bir Kadın: Amra Bintu Abdirrahman Hadîslerin zabt ve tesbitinde kadınların hizmetine ayrıca dikkat çektiğimiz gibi, tedvînindeki hizmetlerine de dikkat çekmemiz gerekecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() d) Saîd İbnu Cübeyr Tâbiîn´in büyüklerindendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilhassa tefsîr sahasında tanınmıştır ![]() ![]() ![]() Saîd İbnu Cübeyr hadîs yazmasıyla da tanınmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Saîd İbnu Cübeyr, Ata İbnu Ebî Rabâh´ın hacc´la ilgili, Tâvus İbnu Keysân´ın helâl ve haramla ilgili, Mücâhid´in tefsirle ilgili, Saîd İbnu´l-Müseyyib´in talâkla ilgili meselelere giren bilgilerini nefsinde toplamıştı ![]() ![]() Saîd İbnu Cübeyr´in dinî yönü de ibretlerle doludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haccâc, kendisini çağırır ![]() - Sen Şakî İbnu Küseyr´sin! - Ben Saîd İbnu Cübeyr´im ![]() ![]() ![]() - Seni öldüreceğim! - Öyleyse ben annemin verdiği isim üzereyim (Şakî yani bedbaht değil saîdim (bahtiyarım), zulmen öldürüleceğim için cennetlik olacağım, bahtiyarım) ![]() ![]() - Bunu hıristiyanların kıblesine çevirin ![]() - "Doğu da batı da Allah´ındır, nereye dönerseniz Allah´ın yönü orasıdır ![]() ![]() - Ben, sana karşı, Hz ![]() ![]() Saîd İbnu Cübeyr, babasının öldürülme haberine ağlayan oğluna: "Niye ağlıyorsun? Babanın elli yedi yaşından sonra ölmesine mi?" der ![]() Meymûn İbnu Mihrân: "Saîd İbnu Cübeyr öldüğü zaman yeryüzünde bulunan herkes ona muhtaçtı" demiştir ![]() Said´in koparılan başı, birincide çok fâsih olmak üzere üç kere "Allahüekber" der ![]() Saîd İbnu Cübeyr öldürülünce Haccâc´ın aklına şaşkınlık gelir, sözlerini tartamaz ![]() ![]() ![]() e) Saîd İbnu´l-Müseyyib (Ebu Muhammed) (Vefatı 94 hicri) Medine´nin yedi büyük fakîhinden biridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() f) Şu´be İbnu´l-Haccac 83-160 yılları arasında yaşamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hadîste hafız, hüccet, şeyhülislâm ünvanlarını almıştır ![]() ![]() ![]() Şu´be hadîsin durumunu, râvilerinin durumlarını araştırmaya büyük gayret gösterirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diyanet yönüyle de tanınmıştır ![]() ![]() ![]() Hadîs tahkikindeki hassasiyetine bir örnek kaydedeceğiz: Nasr İbnu Hammâd el-Verrâk anlatıyor: "Şu´be´nin kapısının önünde oturmuş hadîs müzâkere ediyorduk ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ben memnuniyetimden "yaşasın, yaşasın" demekten kendimi alamadım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "- Hz ![]() ![]() Nasr İbnu Hammâd devamla der ki: "Şu´be benim bu sözümü işitmişti ![]() ![]() ![]() - Canını yaktınız! dedi ![]() - Duymadın mı İsrail, Ebu İshâk´tan, O, Abdullah İbnu Atâ´dan, O da Ukbe´den ne anlatıyor? Ben, Ebu İshak´a "Abdullah İbnu Atâ, acaba Ukbe İbnu Âmir´den hadîs dinledi mi? diye sormuştum da "Hayır!" demiş ve de kızmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() "- Abdullah İbnu Atâ Mekke´dedir" dedi ![]() Ben hemen oraya gittim ![]() ![]() ![]() - Bunu bana Sa´d İbnu İbrâhim rivayet etti ![]() Mâlik İbnu Enes de: "Sa´d İbnu İbrâhîm Medine´dedir, bu yıl haccetmedi" dedi ![]() ![]() ![]() - Bu hadîs´i sizin memleketten, Ziyâd İbnu Mihrâk rivayet etti" demez mi! Şaşırdım ve kendi kendime: "Allah Allah, bu ne hadîsmiş! Kûfi iken mekkî oldu, medenî oldu ve basrî oldu! dedim ![]() ![]() ![]() - O sana yaramaz! dedi Ben: "Öyle mi?" deyince: - İstemiyor musun? dedi ![]() - Hayır istiyorum, rivayet et! dedim ![]() - Şehr İbnu Havşeb bana Ebu Reyhâne´den, O da Ukbe İbnu Âmir´den rivayet etti ![]() Şu´be der ki: "Şehr İbnu Havşeb´in ismi geçer geçmez: "O, bu hadîsi nazarımda yıktı, şayet sahîh olsaydı benim için, ailemden, malımdan ve bütün dünyadan daha sevimli olurdu" dedim ![]() |
![]() |
![]() |
|