Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
rabıta

Rabıta Nedir

Eski 10-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rabıta Nedir



Rabıta Nedir

Rabita sözlük anlaminda bag,yada baglanti gibi anlamlara gelmekle birlikteTasavvufta iki rabita vardirÖlümü rabita yani ölümü tefekkür ve mürsidi rabita yani mürsidi tefekkür

Bir kisim alimin karsi oldugu rabita ikincisi yani mürsidi rabitadir

Bu alimler Rabitanin bidat yada sirk oldugunu söylerlerHalbuki insanin sevdigini yada anne ve babasini hayal etmesi sirk olurmu?

Halbuki bir fiilin bidat olmasi icin Rasulullah sav Efendimizin emir,tavsiye ve yasantisinda olmamasi gerek

Insanlarin zanneddigi gibi Rabita ne sirk nede bidattirAksine ibadettir

Rasulullah sav Efendimiz bizzat tavsiye etmistir rabitayi

Sahih senedle bir hadisi serifte

22/219- Kâtib Hanzale (Radiyaliahü anh):

Rasûlullah (Salhlhhu aleyhi ve seitem) ile beraberdik ve bize cenneti, cehennemi öyle anlatti ki sanki onlari gözlerimizle gördük Sonra ayrildim ve ailemin yanma geldim, onlarla beraber güldüm, eglendim Ancak bir an Rasûlullah'in anlattiklarim hatirlayinca hemen disari çiktim ve yolda Hz Ebû Bekir (Radiyaliahü anh) ile karsilastim Ona :

'Hanzale münafik oldu' deyince bana:

'Bu ne demek ?'dedi

'Rasûlullah ile beraberdik ve bize cenneti, cehennemi öyle anlatti ki sanki onlari gözlerimizle gördük Sonra ayrildim ve ailemin yanina geldim, onlarla beraber güldüm, eglendim, (sanki her seyi unuttum)'

'Biz de böyle yapiyoruz'

Ben ondan ayrildim ve Peygamberin yanina geldim, olanlari anlattim Bana dedi ki:

"Eger evinizde de benim huzurumda oldugunuz gibi (husu) hâliniz devam etse, yataklarinizda ve yollarda bile melekler (size görünür, onlarla) müsâfaha ederdiniz, (ve bir rivayette; kanatlariyla sizi gölgelendirirdi) Fakat Ey Hanzale, (insanin hâli) bazen öyle, bazen böyle (olur) " (1)

benzer hadis baska bir hadis senedle baska raviler araciligiylada zikredilmistir

Yine baska sahih bir hadiste

23/220- Enes b Mâlik'ten (Radiyaliahüanh):

Hz Peygamberin (SaiMiahüaleyhi ve sellem) ashabi ona dedi ki:

'Biz senin yanindayken ve konustugunda kalplerimiz yumusamaktadir Yanindan ayrilinca eslerimiz ve çocuklarimizla eglenceye daliyoruz, sunlari ve sunlari yapiyoruz'

Peygamberimiz söyle buyurdu:

"Benim yanimdaki âniniz (her zaman) devam etse melekler sizinle müsâfaha ederdi"(2)

Iste gerek ilk hadisde Hanzala ra Efendimize ve diger hadisdeki gibi Ashabi kiram (ranhuma) Efendilerimize Rasulullah sav

Efendimiz yanindaki halin devamini tavsiye ediyorBuda nasil olur Ashabi Kiram Efendimiz icin Rasulullah sav Efendimizi ve onun yanindaki konusmalari hayal etmek,düsünmekle yani Rasulullah sav Efendimizi Rabita etmekle

Iste bundan dolayidir ki Ebu bekr (ra) Efendimiz her zaman Rasulullah sav Efendimizi düsünürmüsHatta Tuvalette dahi mübarek Semali seriflerini görürlermis

Yine Sahabeden Abdullah b Ömer ra, Allah Rasulü savr17;e karsi tam bir muhabbet rabitasi içinde idi Medine sokaklarinda ve yollarinda Allah Rasulür17;nün bastigi yerleri arastirirdi Or17;nun izi üzerinde yürür, oturdugu yerde oturur, indigi yerde iner, girdigi yola girer, yaslandigi agaca yaslanir, tuttugu daldan tutar, namaz kildigi yerde namaz kilar, Or17;ndan ne gördü ise onu yapardi Kendisini görenler deli sanirlardi O, Hz Peygamber savr17;in sevgi, hal ve ahlâkinda kaybolmustu (Ahmed, Ebu Nuaym, Hakim, Ibnu Sad)

Yine sahabelerin bir cogu Rasulullah sav Efendimizin kokusunu koklarlardi medine sokaklarinda

Abdullah b Abbas ra, bir gece rüyasinda Rasulullah sav Efendimizr17;i gördü Efendimizr17;in: r0;Kim beni rüyasinda görürse, uyanikken de görecektir Seytan benim asli suretime giremezr1; (Buharî, Müslim) hadisini düsündü Rüyasini Efendimizr17;in zevcelerinden Hz Meymune rar17;ya anlatti O da Allah Rasulür17;ne ait bir aynayi kendisine gösterdi Ibnu Abbas, aynaya bakinca aynada Allah Rasulür17;nün suretini gördü Kendini göremedi (Suyutî, Ibnu Hacer)

Yani onlar Allah Rasulu sav Efendimizin muhabbetiyle dolup tasarlardiHatta bir kismi gece yarisi onu görmeye giderdi

Bu muhabbettirkiOnlari sahabeyi kiramin en önde gelenleri durumuna getirdiCünkü onlar;

Tevbe

(119) Ey iman edenler, Allah'tan korkun ve sadiklarla beraber olun!

Sadiklardan Olan Habibullah sav Efendimiz ile beraber olmaya calisirlardiGerek bedenen gerekse hayalen

Bu Rabitanin Asri Saadet dönemindeki seklidir

279, 2 Bes sey ibadettendir: Az yemek, camide oturmak, Beytullah'a bakmak, Okumaksizin Kur'an'a bakmak ve alimin yüzüne bakmak

Ravi: Hz Ebû Hüreyre (ra) Ramuz el Hadis

ve r0;Alimin yüzüne bakmak ibadettir, onunla oturmak ibadettir, onunla konusmak ibadettirr1; ( Deylemî, el-Firdevs, nr6867 )

Ayrica

Abdullah bin Abbas (ra) Peygamber Efendimizin (asm) söyle buyurduklarini rivayet ediyor:

Yaratiklari tefekkür edin Fakat Yaraticinin Zâtini tefekkür etme*yin Çünkü buna güç vetiremezsiniz Ebu's-Seyhtencamius sagir

1796 [3:262, Hadîs No: 3345]camius sagir

Malum ki tefekkür cok önemli ibadetlerden biridir

Tabiki yaratiklarin icinde en cok tefekküre sayan insandirOnlarin icinde de Önce peygamberler ve sonra Alimlerdir

Allahu Tealanin Zatini tefekkür edemeyecegimize göreRasulullah sav Efendimizinde Semali Serifini görmedigimiz icin Peygamberlerden sonra gelen Alimleri tefekkür etmemiz gerek

Nitekim

Maide

(35) Ey iman edenler, Allah'tan korkun, O'na yaklasmaya vesile arayin, O'nun yolunda cihad edin ki, mutluluga erebilesiniz

Ayeti geregide bizler Allahu Teala Hz (cc)lerine yaklasmak icin vesileler aramaliyiz

Bu vesileler nafile namazlar,oruclar,ilim vs dir

Bunlardan biride iste hic bir seyle ugrasmazken yani bu ibadetleri yapmisiz da bosda kalmisizIste o zamanlarda rabita ile vakit en iyi sekilde degerlendirilir

Insanin kalbinin nuru artar

su sekilde ki

232, 10 Müttekiler efendilerdir Alimler ve fakihler de kilavuzlardir Ve bunlardan misak (ahid) alinmistir Bunlarin meclislerinde oturmak berekettir Yüzlerine bakmak ise nurdurRavi: Hz Âise (r anha) Ramuz el Hadis

2/199- Enes b Mâlik'ten (RadiyaUahu cmh):

Hz Peygamber (Sallahu aleyhi ve sellem) söyle buyurdu:

r0;Yeryüzündeki alimler, gükyüzünde (parlayan) yildizlara benzer ki karada ve denzt kayboldugunda ise yildlZlar rehberler/kilavuzlar bile yollarini kaybeder" (3)

Onlar yildiz ve diger baska hadislerde bahsedildigi gibi kandil olunca onlarin yüzüne bakmakta nur olur

Bu Rabita ayrica onlarin muhabbetini yani sevgisini yüreklerde arttirirYani gözden uzak olan gönülden de uzak olacagi gibiHer an gözünün önünde olan da gönüle yakin olurBu durumda Evliyaullahin sevgisi artar

Böyle oluncada insan sevdigiyle beraberdirBeraberde hasr olunacaktir hadisi serifleri sebebi ile Allah icin Onun dostlarinin sevgisinin artmasina sebeb olurZaten Alllahu Teala nin (cc) sevdigi kullari sevmemizde Allahu Teala Hz (cc) lerinin lutfu keremine vesile olur

Bu sekilde arac olan Evliyaullahin sevgisinden Amac olan yüceler yücesi Rabbimizin sevgisine mazhar oluruz

Birakin onlari Rabitayi onlari anmak dahi insanin günahlarina kefarettir

286, 6 Peygamberleri zikretmek ibadettendir Salihleri anmak, günahlara kefarettir Ölümü hatirlamak sadakadir Cehennemi hatirlamak cihaddandir Kabri anmak sizi cennete yaklastirir Kiyameti anmak ise sizi atesten uzaklastirir Ibadetin efdali çareyi terketmektir Alimin sermayesi kibri terktir Amelin bedeli hasedi terk ve günahlardan yüregin yanisi da tevbenin özüdür

Ravi: Hz Muaz (ra) Ramuz el hadis

Ahzab

(56) Muhakkak ki, Allah ve melekleri, peygambere hep salat ile ikramda bulunurlar Ey iman edenler, haydi ona teslimiyetle salat ve selam getirin!

(Âlimin yüzüne bakmak ibadettir) [Ebu Davud]

(Âlim ile oturmak, yüzüne bakmak ibadettir) [Hâkim]

(Kâber17;ye, ana babanin yüzüne ve Mushafr17;a bakmak ibadettir) [Ebu Davud]

(Üç seye bakmak ibadettir: Ana babanin yüzüne, Mushafr17;a ve denize bakmak) [Ebu Nuaym]

(Su bes sey ibadettendir: Az yiyip içmek, camide oturmak, Beytullaha bakmak, Mushafr17;i açip okumadan bakmak ve salih âlimin yüzüne bakmak) [Deylemi]

(Alir17;nin güzel yüzüne bakmak ibadettir) [Hâkim]

(Alir17;nin yüzüne nazar etmek ibadettir) [CYGüzin]

Hulasa Rabita ne bir sirkdir,nede bidatAksine Allah Rasulunun sav ve ulemayi kiramin tavsiye ettigi cok önemli muhabbet ve sevap vesilesidirHer an kisinin mürsidiyle beraber oldugunu düsünmesi onun günaha sapmasina engel olurOnunla mesgul olmasi bos seylerle mesguliyetinin önüne gecerNitekim kisinin ayni anda iki seyi birden düsüne bilmesi cok zor,belkide imkansizdir

Iste insani günahlardan ali koyup,nurunu arttiran,muhabbetini ve huzurunu arttiran Tasavvufun ana temellerinden olan Rabitadan mahrum kalmamak gerek

--------------------------------------------------------------------------------

1-Sahih: Müsned, IV/346 Hno:18946-18947; Benzer rivayet için bkIV/178, Hno:17541; Müslim, Tevbe, 12-13; Tirmizî, Sifatü'l-kiyâme, 59, Hno: 2514, (hasen-sahih); Ibn Mâce, Zühd, 28, Hno:4239; Ibnü'l-Mübârek, Zühd, s380, Hno:1075; Taberânî, el-Mu'cemü'l-tebîr, IV/11, Hno:3490; Ahmedes-Seybânî, 11/406, Hno:1201; Beyhakî, Suabü 'l-îmân, 11/23, Hno:1059; Deylemî, Firdevs, V/397, Hno540 Hadisin Ebû Hüreyre'den (Radiyaliahü anh) Sahidi: Müsned, 11/304-305 Hno030; Tirmizî, Sifatü'l-cenne, 2, Hno:2526; Humeydî, H/486, Hno:1150; Tayâlisî, s337, Hno:2583; Abd b Humeyd, s415, Hno:1420; Ishâk b Râhiîye, 1/318, Hno:301 Enes b Mâlik'ten (Radiyaliahü anh) sahidi için bir sonraki hadisin tahricine bk(23/220)

Buradaki "sâaten ve sâaten" cümlesinden "Ey Hanzala vaktinin bir kismini Allah için, bir kismini esin ve çocuklarin (ailen) için, bir kismini da diger dünyalik isler için kullanirsin/harcarsin" anlami da anlasilir

Imam Ahmed b Hanbel, El-Müsned, el-Fethur17;r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayincilik: 1/272-273

2-Imam AHambel Sahih: Müsned, III/I75, Hno: 12732; Makdisî, Muhtara, V/13-14, Hno:l615; V/138-139, Hno:I762; VII/63-64, Hno:2469; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, HI/129, Hno:2696; îsmâilî, Mucemü süyûhi Ebî Bekr, 1/418-419, Hno0; Ebû Ya'lâ, V/378, Hno:3035; VI/58, Hno:3304; Heysemî, hadisin Bezzâr tarafindan rivayet edildigini belirttikten sonra râvîlerin sika olduklarini söyier BkMecma', X/308, 310 Bennâ, senedinin ^ceyyid" oldugunu belirtir BkBüiûgu'l-emâm, 1/154 Kâtib Hanzala (et-Temîmî el-Üscyyidî) ve Ebû Hüreyre'den (Radiyallahü anhümâ) sahidi Için bir önceki hadise bk (22/219)

3Sened:

Hasen: Müsned, III/I57, Hno: 12537: Deylemî, Firdevs, IV/134, Hno:6418; Râmehurmuzî, Emsâlü'l-hadîs, s87, Hno:51; Heysemî, "Hadisin senedinde Risdîn b Sa'd var, bunun hakkinda delil getirilip getirilmeyeceginde ihtilaf bulunmaktadir (Risdîn b Sa'd için bk31/73hadis) Enes'in (Radiyallahü anh) talebesi Ebû Hafs (Ömer b Abdullah) ise meçhuldür," der BkMecma 1/121, 1/201; Münzirî de ayni kanaati tasidigini belirtir BkTerglb, 1/56, Hno:128

Suyûtî, hadisin hasen olduguna isaret etti Bkel~Câmiu 's-sagîr, Hno:2441 Bennâ da bu kanaatte oldugunu, Suyûtî'nin hükmünü vererek yansitmaya çalisir BkBülûgu 'l-emânî, 1/145

Alıntı Yaparak Cevapla

Rabıta Nedir

Eski 10-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rabıta Nedir



1

Rabıta bağ demektir İki şeyi birbirine bağlamak Tasavvufta müridin şeyhi hayal etmesi ondaki feyze, nura, nisbete müşteri olmasıdır Rabıtanın pek çok şekli vardır En güçlüsü telebbüsü rabıtadır Bu rabıtada mürid kendisini şeyh farz eder, onun şeklini vücuduna sokar Artık kendisi değil, şeyh vardır Ama sofiler rabıtada genellikle şeyhlerini karşılarında yüksek bir tahta oturmuş surette canlandırırlar

Gerçekten rabıta için açık bir nas olmadığı gibi peygamber döneminde böyle bir uygulama da yoktu Zaten ehli tasavvuf da rabıtanın bir ibadet biçimi olmadığını, bir sevgi tezahürü ve manevi ilerlemede bir teknik olduğunu belirtmektedirler Tevillerle yeni bir ibadet tesis etmek dine bidat koymaktır Zaten ehli tasavvuf, özellikle Nakşibendiler bu konuda çok hassastırlar

Peki rabıta bir ibadet biçimi değilse ve bir sevgi ve maneviyatta gelişme tekniği ise tasavvufta buna niçin ihtiyaç duyulmuştur? Rabıtanın temel işlevi nedir? Öncelikle şunu belirteyim din demek tasavvuf demek değildir Bir Müslüman dinin emir ve yasaklarını yerine getirerek de cennete girebilir Tasavvufun gayesi Cibril hadisinde iman, İslam sorularından sonra gelen ihsan sorusuna cevap teşkil etmektedir Vakıa suresinde de 'ileri geçenler' olarak adlandırılan taifeye şümuldür Ne yazık ki bu surede bu taife ümmet-i Muhammed’de geçmiş ümmetlere göre daha az olacağı da vurgulanmaktadır Allah'ın tasavvufun sırrının akıl ve şeriata uymadığını da Kehf suresinde Hz Hızır ve Hz Musa kıssaları ile bu ümmete ders verdiğini de unutmayalım Gerçi mürşitler şeriatı da her zaman birinci plana aldıklarını, şeriatsız tarikat olmayacağını da vurgulamışlardır

Gelelim sorularımızın cevaplarına Ben peygambere sahabeler kadar muhabbet duyabilir miyim? Kesinlikle duyamam Muhabbet görmekle olur Bir tebessüm, bir bakış muhabbeti gerçekleştirir Bir nurlu yüz insanı candan vurur Bir güzel sohbet yüreklere işler Maalesef bizler bundan mahrumuz Sahabeler ise bunu yaşıyorlardı Yani onların her saniyesi O Zatla rabıtalı geçiyordu Hatta hadisi şeriften peygamberimizden ve peygamberlerden sonra ümmetin en hayırlısı olan Hz Ebubekir kaza-i hacetinde bile Rasullahı düşündüğünü ve bundan bizar olarak Rasullaha geldiğini onun da bunu doğal karşıladığını anlıyoruz Sevgi hayal doğurur İşte rabıta bu hayaldir Mürşidinii hayal etmektir Peki mürşidini hayal etmek ne doğurur? Sevgi doğurur Mürşit silsilesi ile Hz Rasullahın vekilidir Silsilesi sağlamsa tabii Her şeyde olduğu gibi bunların da sahteleri olduğunu unutmayalım Peki gerçek bir mürşidi kamili hayal etmek sofiye ne kazandırır Fenafişşeyh makamını verir Bu uzun yılları alabilir Ama fanafişşeyhlik de onu fenafillaha götürür Rabıtasız hiç bir kimse fenafillah olamaz Üyevsiler bile Allahın rahmeti ile Hz Hızır Aleyhisselamın veya ahrete teşrif etmiş bir velinin şeyhliğinde fenafillaha ulaşabilmişlerdir Çünkü şeytanlar nefsin mülhime sınırında beklerler Oradan yukarıya ancak rabıta nurları ile çıkılabilir Başka bir yol mümkün değildir Allah'ta fenaya ve bekaya ulaşmış bir mürşidi rabıta yaptığımız zaman elde ettiğimiz kazanç çok büyüktür İlim, hikmet ve bilhassa nur mürşitten rabıta yapanın üzerine adeta yağar Kalp gözü açık olanlar bunu görebilirler Mürşit sağlam silsilesi ile bunu Sadatlardan, Rasulullahtan ve Allahtan alır Yani bir hiyerarşi var Rabıta olmasa mülhime nefs sıfatına ulaşmış kişi şeytanların oyuncağı olur, delirir Tövbe etmiş tarikata yeni girmiş kişi rabıtayı bilemez, kıymetini de anlamaz Zamanı boşa geçirmek olarak telakki eder Çünkü bir yarar gördüğüne kani olmaz Ama durum böyle değildir Biz de bu basamaklardan geçtik Tasavvuf kitaplarından rabıtanın zikirden daha eftal olduğunu okuyunca taaccüp etmiştik Hatta karşı geldik İnanmadık Ama zamanla kalp gözümüz açılınca işin hakikatine bizzat şahit olduk Meğer sadatlar doğru söylemiş, rabıtasız zikir maksata ulaştırmaz, ama zikirsiz rabıta maksada ulaştırırmış Tasavvufu bir kelime ile tanımlamak gerekirse rabıtadır Rabıta nefse çok ağır gelir Nefis rabıtayı ölmekle eş görür Gerçekte de öyledir Rabıta ile nefis daha doğrusu emmare, levvema, mulhime nefisler ölür Nefis mutmainne makamına ancak bir Allah dostunun gölgesi ile yani rabıta ile çıkabilir Zor, çok zor nefsin rabıtayı kabul etmesi Ben bile bu yolda pek çok sorunla karşılaşıyorum Ama ilaç acı da olsa çok yararlı Bunu anladım İnşallah bu yazımız insanların gönüllerinde rabıtaya teşvik olurNamazda dünyevi şeyleri hayal edeceğimize kalbimizi şöyle bir rabıtaya bağlarsak ihsan makamına doğru yol alabiliriz Namazı kılan ben değilim mürşidimdir O Kabe-yi şerifede namaz kılıyor Bakın bakalım namaz ne kadar tatlı olacak Aksi halde namaz dünyevi, şeytani hayallerle geçmektedir Namazda kalbe nefse sahip çıkmak çok zordur

2

Geçmişime baktığımda bir zamanlar benim de rabıtayı inkar ettiğimi hatırladım O zamanlar Seyyid Kutup, Mevdüdi, Ali Şeriati gibi İslam büyüklerinin eserlerini okuyordum Daha sonra Risale-i Nurları okudum O zamanlar tasavvuf, hususiyle rabıta beni çok itiyordu Şeriatın ayaklar altında olduğu bir ortamda bir kenara çekilip şeyhin suretiyle meşgul olma bana çok komik ve acınacak bir durum olarak görünüyordu

Ama yıllar geçti Bazı acayip garaip olaylar oldu Kendisini ve mekanını daha önce görmediğim bir şeyhi mekanıyla birlikte rüyada çok açık bir şekilde gördüm Bir yıl kadar sonra da bir tesadüfle o şeyhi ve mekanını tanıdım Tövbe ve zikir aldım Rabıta dersleri ise bana zor geldiği için pek önem vermedim Önceleri istemeye istemeye yapmaya başladım Hem çok kısa tutuyordum hem de pek sevmiyordum Ama okuduğum kitaplardan rabıtanın önemini bildiğim için istemeden de olsa yapmaya çalışıyordum

Belki nefsimin bir kusuru, ama bazı işlerde çok işime yaradı Biraz inatçıyımdır Rabıta da öyle oldu Sebat ettim Bunda bir sır vardır, diyordum Nefsime ağır geldiğine göre şeytan da bu rabıtadan pek hoşlanmıyordur, diye düşünürdüm Halbuki zikir derslerimi hiç kaçırmıyordum Her gün yapıyordum Zikirden müthiş zevk alıyordum Ama rabıta bana zamanı boşa geçirmek olarak görünüyordu Vesveseye giriyordum Rabıtaya çok kısa bir zaman ayırıyordum Ama onu hiç terk etmedim Mutlaka her gün kısa da olsa yapmaya çalıştım Sonra kalp gözümüz sadatların himmetiyle açıldı Gözlerimizi kapattığımızda nurları müşahade etmeye başladık Nurlar değişik renktedirler Kırmızı, sarı, yeşil, siyah ve bu renklerin karışımı değişik tonlar da vardır Bu nurlar insanın kalp, ruh, sır, hafi, ahfa gibi letaif noktalarında çıkar Letaifler çalışmaya başladığında neyin nereden çıktığını anlamazsınız bile Nurlar birbirine girer, akıl almaz bir hızla dönmeye başlarlar Manzara gerçekten harikadır Hayranlıkla seyredersiniz Akıl almaz bir olaydır Tabii konumuz rabıta Zikirde bu nurlar sanki insandan neş'et eder gibidir Yani bildiğimiz de odur Letaifler çalışır ve nur üretirler Zikrin feyzi olarak Ama rabıtada başka türlü olmakta Gene letaifler çalışır, ama asıl nur, feyz, nisbet yani nur dışında başka şeyler hayal edilen mürşidden sana gelmeye başlar Bir de nispet kokusu Bu öyle bir kokudur ki, dünyada böyle bir kokunun eşi benzeri yoktur Aklınız başınızdan gider O koku için hayatınızı bile feda edebilirsiniz Rabıtanızın gücüne göre koku artar veya eksilir ama bazen burnunuzun direğini kırarcasına gelir Allahım al canımı, yeter bu dünya çöplüğünde bunaldığım, diye düşünürsünüz Yani bu koku için canınızı vermek istersiniz Rabıta sırasında mürşitten gelen feyz, nisbet ve nur ise sanki bir nisan yağmurunda güneşin altında serinlemek için ıslanmak gibidir Yani rabıtanın başı nefse çok ağır gelir ama sonundaki nimetleri çok büyüktür Biz gerçi sonda değiliz ama gördüklerimiz bile aklımızı almaya kafidir Bunun sonu nasıl onu hayal edemiyorum Tabii bunlara takılmak tasavvufta hoş görülmez, şeyh de daima önemli olanın Allah rızası olduğunu bu tür hediyelere aldanmamayı nasihat eder

Allahın üzerine yemin ediyorum ki, bu söylediğim nimetleri kafamdan atmadım, hepsi de bize nasip oldu Ama şunu da itiraf edeyim ki, eğer şeyhi ve mekanını onu tanımadan önce rüyamda görmeseydim ben ne tasavvufa girerdim ne de bir şeyhe rabıta yapardım Çünkü herkes gibi ben de nefsimi seven bir insanım Daha önce okuduğum ve etkisi altında kaldığım İslam büyüklerinin adlarını söyledim Rabıta nefsi şeyhin nefsinde yok etmedir Buna tabii ki insan fıtri olarak karşı koyar Ben de senelerce buna karşı koydum Hem de nasıl Anlatsam ayrı bir konu olur Ben de acaip bir şekilde karşı koydum Hala nefsimde belli bir derecede de var Ama rabıtanın yararlarını gördükçe bu günden güne azalıyor Rabıta nefisle savaşmaktır Emmare, levvame, mülhime nefisleri öldürüp yerine mutmainne nefsi ikame etmedir Biz daha mutmainne nefse ulaşmadık Nefsin mülhime sıfatında takılıp kaldık Dualarınızın bereketi ile inşallah Allah bundan yukarılarını da bize nasip eyler Ne bileyim

Nefsin mülhime sıfatında Allah ezeli düşmanımız şeytanla bizi karşı karşıya getirmektedir Biliyor musunuz sizi bu sırada sadece telebbüsü rabıta şeytandan kurtarıyor Onu yakıyor Sizden uzaklaşmasını sağlıyor Sureler, ayetler şeytana biraz zarar veriyor, ama onları uzaklaştıramıyor

Hz Yusuf’a da görünen burhan Hz Yakup Ben buna aynel yakin inanıyorum Hz Yusuf rabıta ile kurtuldu Yoksa az da olsa meylettiği kadından onu hiç bir şey kurtaramazdı Ama tabii şeriat yine ölçümüz Çünkü zina insanı manevi terakkiden alıkor Zaten şeytan zinanın bu özelliğini bildiği için ümmeti Muhammedi bununla esiri etmiş TABİİ ZİNANIN ÇEŞİTLERİ İLE Özellikle göz, hayal zinası… Ne var hayalinde canlandırdığın kadınlar kadar da Allah dostlarını canlandırsan… Bak buna rabıta derler Rabıta şirktir İşte bak nefis nasıl şeytanla işbirliğinde

Tasavvufta bunların anlatılması yasaktır Çünkü sırdırlar Hiç bir kitapta açıkça bu anlattıklarım söylenmez Çünkü söyleyeni mesuliyet altına sokar Onda gurura, kibire neden olabileceği gibi insanların da aleyhlerinde dedikodu yapmalarına, ondan çekinmelerine neden olur Onun için bu tür sohbetleri duyamazsınız Biz internet sayesinde bu tehlikelerden korunduğumuz için yazdık Allah bir kusurumuz varsa affetsin

Şeyhler şeytanla, nefisle savaşarak o makama seçilmişlerdir Silsileye Rasullahın onayıyla alınmışlardır Zincirin halkaları gibidirler İşte rabıta yapan kişi de böyle bir halkaya girmeye namzettir Biz daha halkaya giremedik Onca sırrı aynel yakin gördük, ama halkaya girebilecek olgunluğa erişemedik Dualarınızla inşallah nasip olur Amin

Rabıtayı akılla mantıkla kabul edemezsiniz Çünkü akıl nefse bağlıdır Nefis ise başka bir insanı veli de şeyh de olsa kendisinden üstün olarak kabul etmez Ama Allahtan yardım isterseniz ve nasuh tövbe ile tövbe edip bir kamil şeyhi size nasip etmesi konusunda dua ederseniz ve bu duanızda ısrarcı olursanız -ki bazı duaların kabulü seneler sonra olur- tarikat nasip olduktan sonra rabıta insana nasip olur Yoksa bu inci, katır boncuğu değildir Kolay kolay ele geçmez Ağla, ağla, ağla… çok ağla belki o zaman nasip olur Biz de günahlarımıza çok ağladık da Allah o rüyayı ve tarikatı nasip etti Yoksa kimse kimsenin sözüyle gerçek manada bir yola girmez Belki etkilenip girer, ama nefsi şeytanın igvasıyla etkilenip hep şüphe içinde kalır Tarikattan nasibi o kadar çok olmaz Şeyhte, tasavvufta kusur görmeye başlar Layıkıyla şeyhe teslim olamaz Hz Hızır karşısında nefsi Hz Musa gibi homurdanır durur

Allah dostları da seni Rasulullaha götürür Rüyada değil, uyanık vaziyette Öldür bakalım rabıtayla nefsini neler olacak neler Sen Allah için, Allah dostları için nefsini öldürürsen Allah da fazlı ikramıyla seni diriltir Burası yiğitlik meydanıdır Şeyh o yiğit kişidir işte Tabii silsilesi varsa ve sağlamsa O da nefsini şeyhinde öldürmüş, sonra Rasullahta daha sonra da Allah’ta

Sahte şeyhler Türkiyede çok, dikkat edin Onlar gerçi sizleri yanlış yola götürmezler ama tarikat yolunda onlardan bir nur, feyz, nisbet alamazsınız Ama çok çok sevap kazanırsınız Ben o tür şeyhleri rabıta yaptığımda aynı çürük ceviz gibi içlerini boş gördüm Nur, nisbet, feyzin gramı yoktur Onlara da hep hayret ediyorum Tasavvuf hakkında çok şey biliyorlar ama kendilerinin hakiki şeyh olduklarını nasıl anlamıyorlar Bir de sitelerine girdim ki rabıtanın faziletinden bahsediyorlar Asıl buna şaşıyorum Rabıta onlar için zindan olsa gerek Bütün müritlerini de karanlıkta bırakıyorlar

Kolay mı rabıta nimeti Doğru şeyhi bulmak bir mesele Bir de nefsi fani kılma Nefsini şeyhin nefsinde yok etme Bunlar dağ gibi problemler Aşana aşk olsun Bu herkese nasip olan bir nimet değildir Sohbetimi başka rabıta sitelerine de koyan ve koyacak arkadaşlardan Allah razı olsun Dualarınızla Allah rabıta nimetini herkese nasip etsin Ümmeti Muhammedi şeytanlardan, nefsin şerrinden kurtarsın

Alıntı Yaparak Cevapla

Rabıta Nedir

Eski 10-28-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rabıta Nedir



Şimdi de rabıtanın nasıl yapıldığına, sofinin bu konuda karşılaştığı problemlere ve sıkıntılara biraz değinmek istiyorum

Bilin ki, fakir bir kimse ile kimse uğraşmaz Evini kilitlemese de içeriye hırsız girmez Hırsızın gözü zenginin evindedir Zengin evini kırk kilitle muhafaza etse de hırsızlar yine de girecek bir delik bulmaktalar Bunun gibi rabıta da zenginin evindeki değerli eşyalar gibidir Şeytanın tüm derdi bu evdeki rabıta nimetini çalmaktır Rabıta onu adeta çıldırdır Öyle bir vesvese fırtınası estirir ki, gönül kulağı açık olanlar bile buna çok şaşırırlar

İnsanın gönül kulağı açık olsa bile şeytanlar nefis damarıyla da çaktırmadan vesveselerine devam ederler Hiçbir zaman umutlarını yitirmezler Çünkü bir insan ömrünün her saniyesi ile Allah’ı zikretse bile fenafişşeyh ve onun tabi neticesi fenafillah (yani veli) olamaz, ama zikre o kadar yüklenmeden rabıta yolu ile bu makamlara ulaşabilir Bunu ben değil sadatlar, başta Gavsı Hizani olmak üzere tüm sadatlar dile getirmiştir Şeytanlar bunu bildiği için rabıtada müthiş vesvese verirler

Aslında rabıtasını doğru dürüst yapan kişi Allah’ın izni ile vesveseye de düşmez Şeytanın bizimle uğraşması hep rabıtadaki ihmallerimiz neticesidir Mübarekler diyor ki, zikrin nuru aysa rabıtanın nuru güneş gibidir

Rabıta ile nefis dize gelmektedir Zulumatları uçup manevi alemdeki şeyhin nefsine benzemeye başlamaktadır Manevi alemdeki şeyhin nefsi ise en az mutmainne makamındadır Çünkü velilik bu makamla başlar Tabii her veli şeyh olamaz Şeyh kişi ise mutlaka velidir, şeyh olabilmesi için ayrıca sadatlardan ve Hz Rasulluhtan silsile ile icazet alırlar İşte böyle bir şeyh bulunmaz bir incidir Rabıtası ile müritleri nura, feyze, nisbete gark ederler Nasıl güneş baharda ekilen tarlaları, bahçedeki ağaçları sıcaklığı, enerjisi, aydınlığı ile ürün verecek bir biçimde olgunlaştırırsa gerçek bir mürşit de böyledir Müridün nefsini emmare, levvame, mülhime basamaklarından yukarı doğru çeker, mutmaine basamağına ulaştırıp Allahın dostu kılar Ama bu işlem sabır ister, hepsinden önemlisi nefis ve şeytanla mücadele ister

Şeytanın yardımcısı nefstir Nefs hiç rabıtayı sevmez Çünkü nefsin temel arzusu baş olma sevdasıdır Rabıta bunu kırdığı için insanların büyük çoğunluğu tasavvufa değil ama rabıtaya karşıdırlar

Rabıta yaparken nefis ve şeytan şu vesveseleri çok verir Bak sen şeyhini gözünde canlandıramıyorsun Kaşı olmadı, gözü böyle değildi, simasını değiştirdin, sakalını dedene benzettin, sen bu rabıtayı yapamayacaksın bırak bari, rabıta zamanı boşa harcamaktır, ne nur ne feyz ne nisbet üzerine geliyor, rabıta yapacağına şu önemli işine bak, rabıta ile şeyh kendisini insanlardan büyük görmekte, rabıta Allah ile arana kul sokmaktır… vb Bütün bunlar rabıta karşısında kuduran şeytanın ve nefsin hezeyanlarıdır

Öncelikle şunu söyleyeyim ki, rabıta için şeyhinizi gözünüzün önünde canlandırmanıza gerek yoktur Sadece şeyhinizin karşınızda veya yanınızda olduğunu varsayın Yani siz şeyhin huzurundasınız Bu yeter de artar bile Ama muhabbetin aşırılığında istemeseniz bile şeyh gözünüzün önünde canlanır Tabii insanın her günü aynı olmaz Bazen muhabbet düşebilir, böyle zamanda onun varlığının karşınızda ve yanınızda olduğunu varsaymanız da rabıtanın nimetlerine ulaşmada yeter Şeyhin bir kaşı, bir burnu, bir sakalı bile rabıta için yeterlidir Hatta size ilginç gelecek, değil şeyhin fiziki portresi mekanında olduğunu düşünmeniz bile rabıtadaki nimetleri oluk oluk üzerinize yağdıracaktır Bunları biz deneyimlerimizle bildiğimiz gibi sadatlar da böyle söylemişlerdir

Rabıtanın nimetlerine kavuşmak istiyorsak sadece akşam namazından sonra yapılan suri rabıta ile yetinmemeliyiz Bu konuda hırslı olmalıyız Akşam namazından sonraki rabıta derstir Yapılmazsa olmaz Adabına uygun olarak yapmaya çalışalım Çok bereketlidir

Bir de manevi rabıta vardır Buna maiyyet rabıtası da denir Bu her yaptığımız işte, her an rabıtalı olmaktır Bu rabıtada şeyhini sakın sureten canlandırmaya çalışma, zira nefis bıkar, sen de yorulursun, terk edersin, bir daha da dönüp manevi rabıtaya bakmazsın Zorlanırsın Hem şeyhi sureten canlandırmakla onun senin yanında olduğunu varsayma ile yapılan rabıtaların kazançları arasında o kadar büyük bir fark yoktur Peygamberimiz sas amellerin az da olsa devamlı olanının daha hayırlı olduğunu söylemiştir Nefsin de dilini anlamak gerekir Onun da bazı işlerde hakkı vardır Manevi rabıtada şeyhi gözünün önünde canlandırmayacaksın ama şeyhin daima senin yanında olduğunu farz edeceksin Bu nefis için fazla enerjiye mal olmayacağı için sana zamanla bir meleke kazandıracaktır Tabii nefis sahibini dinlemeyen eşekler gibi bazen bu işten kaçacaktır Ama sen aklına gelir gelmez manevi rabıtaya devam edeceksin Bir de göreceksin ki, zamanla bu iş sana meleke olmuş, artık istemesen de manevi rabıtaya geçmektesin Şunu söyleyeyim ki, manevi rabıtayı alışkanlık haline getiren aynı silahlı bir kişidir Ona yanlış yapanlar sadatlardan tokat yemeye, güzellik yapanlar da yardım almaya başlarlar Allah hepimize manevi rabıtayı nasip eylesin Amin

İşte tasavvufta makam kazanmak isteyenler bu manevi rabıtayı ihmal etmemelidir Hem işini yapıyorsun, hem dinleniyorsun, hem sohbet ediyorsun, hem yürüyorsun, hem yemek yapıyorsun, hem dinleniyorsun… hem de şeyhim benim yanındadır düşüncesi ile zamanın manevi anlamda kazanca dönüşüyor Tek sorun bunu yaşamına sokup alışkanlık ve meleke haline getirmek Biraz üzerinde durursan nefsin de buna alışır Sigara gibi zararlı bir alışkanlığı nasıl bırakmada nefis zorlanıyorsa bu manevi rabıtaya da nefis bir alıştı mı, hele ilerleyen zamanda bir de tadını almaya başladı mı istese de bırakamaz Çünkü nefis alışkanlıkların tutsağıdır Bu konuda iradesi zayıftır Başlangıçta onu ikna ettikten sonra biraz zorlamak gerekir

Bu rabıta hayatının içine girdi mi şeytan da sana pek bulaşamaz, yani vesveseye pek düşmezsin Biz bunu ihmal ettiğimiz için bu konuda çok sıkıntılar yaşadık Kel olduktan sonra ilaç az fayda eder Yani bilgisayar virüs kaptı mı temizlemek zaman alıyor, ama koruyucu oldu mu anında müdahale ediyor Bu manevi rabıta vesveseye düşmekten Allahın izni ile müridi korur Şeytanlar pek yaklaşamazlar böyle bir kişiye

Şeyhin simasını bir vesikalık fotoğraf gibi kalbinin üzerinde taşıma da sadatlarca övülmüş bir manevi rabıta türüdür Ama bunda da şeyhi zihnen canlandırma yerine simasının suretini orada, yani kalbin üzerinde varsayma düşüncesi hakim olmalıdır Şeyhi kalbin üzerinde canlandırarak rabıta yapmak suretiyle nefsi bu konuda çok zorlamamak gerekir Zira manevi rabıtanın bereketi olan her yerde sürekli olmasının nedeni şeyhi zihnen canlandırmama kolaylığındandır Allah hepimize nasip etsin Amin

Üçüncü önemli rabıta çeşidi telebbüsü rabıtadır Bu rabıta kendini yok farz edip şeyhi üzerine giydirmektir Telebbüsü demek zaten elbise demektir Yani şeyhi bir elbise gibi üzerine giymektir Bu rabıtayı uyurken yaparsanız şeytandan ve bütün afetlerden emin olusunuz Yemek yerken yaparsanız yediğiniz yemeğin hafifliğini hissedersiniz Bütün o yedikleriniz adeta nura dönüşür Ben yemek yerken şöyle bir düşünceyle bunu alışkanlık haline getirdim Dedim ki nefsime, öğünde kaç lokma yiyorsun, ne var ki telebbüsü rabıta ile yiyip de her lokmada Allah’a şükür ve hamd kılsan Beş dakika dişini sık Sayılı lokmalar var Nefsim bu konuda halen benimle oyun oynamakta, ama bazen on ikiden vurduğum oluyor, ama bu az oluyor Zira nefis yemek yerken aynı köpekler gibi davranıyor Nasıl bir kemiği ağzına alan köpek yanına yaklaşana hırlarsa nefis de telebbüsü rabıtada huysuzlanıyor, onu ihmal etmek istiyor Allah her birimize yemeklerde telebbüsü rabıtayı nasip etsin Amin

Tabii ibadetleri yaparken özellikle vird ve zikri çekerken hayaline hem kendini şeyhin mekanına atmalısın hem de telebbüsü rabıta yaparak çift rabıtayla malı götüreceksin Zikir de ayrı bir kazanç olacak

Kitaplara baktığınızda sadatlar o kadar çok değişik rabıta türleri anlatmışlar ki… Bunlara ben hayali rabıta diyorum Mesala şeyhini deniz farz edeceksin kendini de o deryaya karışmış bir damla Başka bir tanesinde şeyhini çadır olarak düşüneceksin kendini de o çadırın içinde göreceksin Şeyhini başındaki kavuk olarak hayal edeceksin… Bütün bu rabıta türlerinin ortak paydasında şeyhin vücudu ortadan kalkıyor , yerine başka nesneler konuluyor, bu nesnelerle mürit kendisini ilişkilendirerek nur, feyz ve nisbete gark oluyor Bu rabıta türleri zor gibi görünse de aslında çok kolaydır, biraz da bereketlidir Nefsin de az da olsa hoşuna gider Fantezi gibi Ara sıra yapmakta fayda vardır Nefse aynı yemeği verirseniz bıkar ve homurdanır Biraz değişiklik onun iştahını artırır

Mürit günlük hayatında bu rabıtaları arabanın vitesleri gibi kullanmalıdır Birinden nefsi bıkınca diğerine geçmelidir Daha doğrusu günlük yaşamın şartlarına göre, kolaylık ve zorluk açısından birini bıraktığında diğerine yönelmelidir Hayatı, günlük yaşamı baştan sona rabıtalı olmalıdır Dediğim gibi bu bir incidir katır boncuğu değildir Rabıtanın kıymetini bilelim

Dualarınızla Allah kusurlarımızı bağışlasın, sadatların da himmetini nasib eylesin Selamun aleyküm

Alıntı Yaparak Cevapla

Rabıta Nedir

Eski 10-28-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rabıta Nedir



Rabıta ile ilgili aldığım bazı sorular ve onlara verdiğim yanıtlar şunlardır:

‘Rabıtanın hak olduğuna inanıyoruz Ama rabıtadan zevk alamıyoruz Bunun için ne yapmalıyız?’ ‘Rabıtadan yeteri derecede yararlanmak nasıl olur?’ ‘Rabıtanın yarar sağlaması için ne yapmalıyız?’ ‘Rabıtayı sevmek için neler yapmalıyız? ‘Şeyhe muhabbeti nasıl duyabiliriz, artırabiliriz?’

Bu sorular, benzer mahiyettedir Yanıtları aynı caddeye çıkar

Tasavvuf ve tarikat yolunun amacı nefsi fenaya (yokluğa) ulaştırmaktır Nefsi yok kılıp Allah’a vasıl olmaktır Fenafillâhın bir şartı vardır Bu da önce fenafişşeyhe ulaşmaktır Fenafişşeyh, müridin nefsini şeyhinde yok kılmasıdır Yani mürit kendisini o kadar yok kılar ki, hayal dünyasında kendisini arasa ancak şeyhini bulur Şeyhinin karşısında erimiştir Nefsi ortadan kalkıp şeyhi var olmuştur İşte fenafişşeyh makamı budur Fenafişşeyh makamına insan durup durduğu yerde veya sanıldığı gibi sadece zikirle ulaşamaz Rabıta ile ancak fenafişşeyh makamına varılabilir

Rabıta karşısında nefis önce isyan eder Ben bu cümle ile rabıtayı kabul etmeyenleri kastetmedim Hayır, rabıtasını düzenli olarak yapan kişilerden söz ediyorum İnsanoğlu işte böyle garip bir yaratıktır Düşünce boyutunda rabıtanın hak olduğunu bilir, rabıta ile ilgili pek çok keramete de tanık olur, ayrıca düzenli olarak rabıtasını da yapar ama nefsi rabıtaya karşı çıkar Çünkü nefis özgürlüğüne çok tutkundur Başka birisinin boyunduruğuna girmek istemez Hele başka bir insan, bu bir veli için de olsa, yok olmayı hiç istemez Şeytanla işbirliğine de çok yatkındır Rabıta ile günden güne özgürlüğünün elinden alındığını, eridiğini bilir, şeyhin nurundan rahatsız olur Çünkü bu nurlar onun varlığını gün be gün yok etmektedir Rabıta fenafişşeyh yolunda müridi gün geçtikçe olgunlaştırmaktadır Bu yüzden nefis de ilkbaharın yaklaşması ile yerlerdeki karların yavaş yavaş erimesi gibi bir durum yaşamaktadır Bundan büyük bir hoşnutsuzluk duymaya başlamaktadır Çünkü nefsin kar kadar Allah’a (cc) soğuk olan bir tabiatı bulunmaktadır Nefsin bu hoşnutsuzluğu ile insan rabıtadan zevk almamaya başlar Rabıta ona çok sıkıcı bir iş olarak gözükür Vesveseye girer Kabz (depresyon) hali etkisi altına alır Hatta rabıtada zamanını boşa harcadığı, kandırıldığı vehimlerini yaşamaya başlar Oysa sadatların bildirdiği üzere rabıta tek başına insanı maksadına (fenafillâha) ulaştırmaya yeter Zikir ise böyle değildir Çünkü rabıta ile nefis katı yağın ısıda erimesi misali bir hal yaşar Zikir ise genellikle nefsi katılaştırır Çünkü zikreden insan genellikle farkına varmadan nefsanî bir kendini beğenmişlik çukuruna ister istemez düşebilir Bu da onun manevi terakkisini durdurur Ama rabıtanın nefsi hor hakir kılan, yok eden özelliği ile bu kişi böyle bir çukura düşmekten kurtulur Elbette bu yolda zikir de gereklidir Önemini küçümsemiyoruz Rabıta yemekse, zikir su gibidir Birbirinden ayrı düşünmek doğru değildir Ama tasavvuf ve tarikat yolunun olmazsa olmaz koşulu rabıtadır Rabıta olmadan fenafişşeyh gerçekleşmez, fenafişşeyh olmadan da fenafillâh olmaz Bunlar birbirine bağlı çarklardır Bunların işlemesi rabıtanın edebine ve usulüne uygun olarak yapılmasına bağlıdır

Rabıtadan azami derecede yararlanmak, zevk almak, rabıtayı sevmek istiyorsak rabıta sırasında kendimizi daha doğrusu nefsimizi şeyhin karşısında yok bilmek gerekir Tabii bunu yapmak başlangıçta biraz zor olabilir Ama zamanla bu meleke gelişecektir Şeyhin suretini canlandırırken veya şeyhin karşısında var olduğumuzu düşünürken kendimizin anasır-ı erbasını (toprak, su, hava, ateş) dağıtmalı; toprağını toprağa, suyunu suya, havasını havaya, ateşini ateşe katıp tamamen yok etmeliyiz Bunu yaparken nefsimizi küçük görmeli, onun şeyhin karşısında bir varlığa sahip olmasını bile düşünmemeliyiz Peygamberimizin (sas) şu hadis-i şerifini de daima tefekkür etmeliyiz: ‘Varlığın (nefsin) öyle büyük bir günah ki, onunla başka bir günah mukayese bile edilemez’ Rabıta sırasında insan bu şekilde hareket ederse, yani nefsini hor ve hakir kılarak yok farz ederse hemen rabıtadan yararlanmaya, şeyhin nurundan ve feyzinden istifade etmeye başlar

Rabıta sırasında nefsi ezmek, hor hakir kılmak, yok farz etmek yanında başka bir şeye de dikkat etmek gerekir: Şeyhi gönüller sultanı olarak telakki etmek Onu Allah dostu olduğu için yüceltmek Bunun için onun görkemli bir tahta oturduğunu düşünmek ve kabul etmek güzel bir sonuç verir

Siz bunları tatbik ettiğinizde nefis ve şeytanların hemen bu oldubittiyi kabul edip teslim olacaklarını mı sanıyorsunuz? Böylece rabıtada karşılaştığınız problemler bu şekildeki bir uygulama ile son mu bulacaktır? İnsanoğlu nefis ve şeytanları tanımadığı için böyle safça şeyler düşünebilir Gerçekte nefis de şeytanlar da çok inatçılardır Davalarından öyle kolay kolay pes etmezler Aldığınız bu kararları uygulama yolunda daima size sinsice yaklaşırlar, çaktırmadan çeşitli engelleme girişimlerinde bulunurlar Öyle ki bir bakmışsınız birkaç ay sonra rabıta olgusu ‘eski tas, eski hamam’ deyiminde olduğu gibi bir hal almış olabilir Aldığınız kararları da unutmuş olursunuz Sanki içinizden silinmiş gibi Nefis kendisini yokluğa (fenafişşeyhe, fenafillâha) götüren bu rabıtanın en azılı düşmanıdır Ondan kurtulmak tamamen mümkün olmadığı zaman ‘bari öylesine yapılsın’ diye bir politikaya başvurur: Rabıta sırasında benlik davası ile şeyhi kafasında canlandırır veya şeyhin karşısında durur Tabii o zaman da rabıta feyizsiz, nursuz geçeceğinden bin çeşit vesveseye de kapı açacaktır Onun için rabıtada bir gevşeklik olduğu, rabıta verimli geçmediği zaman hemen onu masaya yatırmalı, değerlendirmeli; nefsin rabıta sırasındaki benliğini ezmeli, onu yok kılma yoluna gidilmelidir Nasıl okullarda derslerdeki konular belli bir periyotla sınavlarla yoklanıyorsa biz de rabıtalarımızı ara sıra ölçüp değerlendirmeli, onların nefis ve şeytanların etkileri ile yavaş yavaş nereye doğru kaydırıldıklarını görmeli, hemen gerekli önlemleri almalıyız Hatta bu ölçüp değerlendirmeyi her rabıtadan sonra alışkanlık yapmak, nefse ve şeytanlara bu hususta göz açtırmamak anlamına gelecektir

Rabıtada kendimizi şeyhin karşında yok farz edersek bu durum insana büyük bir zevk verir dedik ama nefis neden bu zevkten hoşlanmıyor? Kendimizi şeyhin karşısında ezmek, küçük görmek, yok kılmak sırasında duyulan zevk ruhanidir Nefsanî değildir Nefs bundan sıkılır Ruh Allah’tan geldiği için bir Allah dostunun huzurunda bu şekilde oluştan dolayı büyük bir zevk alır Bu zevk günden güne de artar Ruh rabıtayı sever Nefis ise günden güne bunalımlara (kabz haline) girer Kişi, rabıtada biraz ilerleyince bu maceranın söylediğimiz gibi olduğunu, geliştiğini anlayabilir Hem sıkıntıyı hem de hazzı algılar Sıkıntının nefisten, hazzın da ruhtan kaynaklandığını bilir

İnsan rabıtada kendisini yok kıldığı zaman boş bir şişenin suya konulduğunda içerisinin dolması gibi bir hal yaşamaktadır Nur ve feyz ile temasa geçtiğini hissetmektedir Bu his zamanla da güçlenmektedir Aynelyakin, hakkalyakin düzeye gelmektedir Benliği ile rabıta yaptığı zaman ise, hiçbir manevi hal yaşamamaktadır Rabıta ona çok sıkıcı gelmektedir Hem nefsi hem ruhu rabıtadan zevk alamamaktadır

Rabıtanın mahiyetini anlamayanlar genellikle ruh hakkında hiçbir şey bilmeyenlerdir Ruhu haksızca, cahilce bu evrenin kanunları ile sıkı sıkıya bağlayanlardır Ruh için zaman, mekân gibi kayıtları kabul edenlerdir Ruhun özellikleri, bağlı olduğu kanunlar, elbette bu evrenin ve içerisindekilerin kanunlarından farklı olacaktır Çünkü evren ve içerisindekiler, Allah’ın (cc) ‘Ol!’ ilahi emriyle yoktan yaratılmıştır Ruhun kaynağı yokluk değil, yüce Allah’tır Hâşâ ruh Allah’tan bir parça değildir Çünkü Allah (cc) bölünemez ve parçalanamaz Kuran-ı Kerim’in ifadesiyle ruh insana Allah’tan (cc) gelmiş bir ilahi soluktur (bk Hicr suresi 29) Onun için ruh, hak olan rüyalarda kayıtlardan kurtulunca her yere gidebilmekte, önceden bilmediği yerleri ve kişileri görebilmektedir Rabıta sırasında insan şeyhini hayal edince veya kendisini şeyhin karşısında düşününce gerçekten ruhu şeyhini algılamaktadır Ama bunu o kişi bilmemektedir Bunun farkına varamamaktadır Bu algılama ruhsal düzeyde (bilinçdışında) gerçekleşmektedir Şayet sofi edebine ve usulüne uygun olarak rabıtaya devam ederse şeyhin manevi hallerinden yararlanmaya başlayacaktır Şeyh, ruhunun manevi organlarını (letaiflerini) yüksek makamlara ulaştırmış birisidir Kişi rabıta sırasında sanki iki kablonun birleşmesi gibi bir durum yaşamakta, şeyhinin yüksek hallerini kendi üzerine almaktadır Letaiflerini onun letaiflerine bağlamaktadır İşte rabıtanın Allah’a (cc) ulaştırıcı yollardan en kısa ve ne çabuk olmasının sırrı budur

İleri hallere ulaşan kişiler, rabıta sırasında şeyhlerini görebiliyorlar mı ve onlarla konuşabiliyorlar mı?

Evet, bu da çokça karşılaştığımız bir soru Nedense cevaplamak da hoşuma gitmiyor Çünkü bu sefer de insanlar rabıtada şeyhlerini görmeyi, onunla konuşmayı istemek gibi bir amaç güdüyorlar ve bunu takıntı yapıyorlar Tabii o zaman da rabıtaları verimsiz geçmektedir Çünkü rabıtada nefsi yok kılmadıkça, şeyhin karşısında hiç olmadıkça istenilen derecede yararlanmak mümkün değildir İnsanların meraklarını gidermek için söylüyorum ki, bunlar doğrudur Yani ileri hallerde nurlar görüldükten epey bir zaman sonra rabıta sırasında şeyh ve onun maiyetindekiler (sadatlar) görülebildiği gibi onunla konuşmak da mümkündür Ama şunu da belirteyim ki, bu maksatlarla rabıta yapılırsa rabıtadan da zerre kadar yararlanılamaz Yani sofi rabıtada şeyhini görmek, onunla konuşmak gibi bir amaç gütmemeli; nefsini ezmeye, yok kılmaya çalışmalıdır Üstüne vazife olmayan işlere karışmamalı, ‘Her şeyin bir vakti vardır’ diyerek işine gücüne bakmalıdır Kaldı ki bu nimetler (yani şeyhi rabıtada görme ve onunla konuşma) bir ömürde bile insana nasip olamazsa da rabıtanın amacı bunlar değildir Tasavvuf ve tarikat yolunun amacı ‘Allah rızasına’ ulaşmaktır Bu tür nimetlerin nasip olması, Allah rızasına işaret değildir Allah’ın mekrine (hilesine) akıllar sırlar ermez Kaldı ki İmam-ı Rabbani Hazretlerinin (ks) dediği gibi yüce Allah (cc) bizleri ahrette tasavvufi hal ve makamlarla değil ilahi kurallara (şeriate) uyup uymamakla sorguya çekecektir Onun için bu konularda vesveseye girmemek gerekir

Rabıta sırasında görülenler şeytanlar olamaz mı?

Zaten bu yoldaki kişiler önce şeytanları görürler Bu yolda iyice bir pişerler Onların her türlü marifetlerine de tanık olurlar Ondan çok sonra rabıta ile şeyhini ve sadatları görme şerefine nail olurlar

Kaldı ki sofi her halini mutlaka mürşidine söylemelidir Şeyhler daha önce bu yollardan yürüdükleri için tecrübelerinden hallerin, görülen şeylerin şeytani mi yoksa Rahmani mi olduklarını hemen anlarlar Ama bazen sofiler, nefsin ve şeytanların etkisi ile hallerini ve gördükleri şeyleri şeyhlerinden gizlerler Yalancı bir âlemde yaşayarak kendilerini kandırırlar Şeytanlar kendilerini alaya alıp dalga geçtikleri halde yüksek halleri ve gördükleri ile (!) kendilerinin veli, kutup, mehdi vs olduklarını düşünürler, sanırlar Bundan ayılıp kendilerine gelmeleri uzun sürebilir Bazıları benlik davasından bu bataklıktan bir türlü kutulamazlar

Ben bu soruyu, yani ‘Rabıta sırasında görülen şeyler şeytanlar olamaz mı?’ sorusunu soran kişiye dedim ki, sen babanı bir keçiyle karıştırır mısın? Elbette hayır Ama uzaktan babanı başka bir insanla karıştırabilirsin Çünkü ataların da dediği gibi ‘Adam adama benzer’ Ama babasını keçiyle karıştıran olabilir mi? Olamaz, çünkü keçi ile adam ayrı varlıklardır Türleri farklı İşte bunun gibi her ne kadar şeytanlar aynı formlarla, ayırt edilemeyecek nitelikte insanların kılığına girseler de ilahi nurlar karşısında dayanma güçlerine göre hemen kendilerini belli ederler ve keçi ile adamın karışmaması gibi birbirlerinden ayrılırlar Şeytanlar ayrı birer varlıktır, şeyhin ve sadatların ruhları ise bambaşkadır Nurlar şeyhin ve sadatların bembeyaz sarıklarına vurunca onlar ışıldarlar, ama aynı nurların ucuna bucağına şeytanlar yaklaşamaz bile Şeytanlar ancak kalbin (ve ruhun) letaif nurlarına zar zor dayanırlar ve bu nurlar sayesinde insan suretinde görünürler Medyumlar asla şeytanları bu halleri ile göremezler Kalp gözüm açık diyenleri bile ancak şeytanları insan görünümüne girmeye çalışan bir duman, sis yığını olarak görebilirler Tabii kendi vücutları üzerinde tesirlerini algılarlar ve onlarla konuşabilirler

Rabıta olmadan fenafillâha ulaşamaz mıyız?

Rabıta olmadan fenafillâha ulaşmak mümkün değildir Sadece üveysiler buna nail olmuşlarsa da onlar da genellikle ölmüş olan bir velinin ruhundan veya Hz Hızır’dan (as) yararlanmışlardır Yine bunlardan yararlanma yolları da onlara rabıtayla olmuştur Ölmüş bir kişiye -eğer sureti bilinmiyorsa- rabıta yapmak, bu rabıtanın da verimli olması ise çok zordur

Ölmüş şeyhe rabıta fayda sağlar mı?

Şeyh öldüğü zaman ruhu kınından çıkmış kılıç gibidir Yani şeyh yaşarken nefsi o kılıca engeldi, bir kındı Öldüğü zaman daha bir ruhu güçlenmiş olacaktır Bu ileriki zamanlarda daha yüksek derecelere varacaktır Çünkü veli öldüğü zaman manevi seyri durmamakta, devam etmektedir Ölüm olayı bu manevi seyri kat be kat artırmaktadır Çünkü velinin ayağına artık nefis, dünya ve şeytanlar dolanmamaktadır Ama ölmüş şeyh ancak olgun müride, yani rabıtada az çok feyzin, nurun varlığını hissedebilen sofiye yarar sağlar Yeni müritlere canlı şeyh kadar iyi gelmez Fayda sağlamaz Bunun en başlıca sebebi nefsin ölmüş şeyhe fazla muhabbet duyamamasıdır Hâlbuki rabıtada nefsi ezmek, yok kılmak yanında şeyhe muhabbet duymak da çok önemlidir Çünkü nefis ölmüş şeyh ile daima ölümü hatırlar, ölüm de nefse hoş gelmez Bu yüzden ölmüş bir şeyh ne kadar yüce bir makamda olsa da canlı şeyh kadar müride yararlı olmaz Tabii bir de sofinin yaşadığı hallerini anlatması ve sıkıntılarında ona yardımcı olması, yol göstermesi açısından canlı bir şeyh mutlaka gereklidir

Allah cümlemize gereği şekilde rabıta nimetinden yararlanmayı nasip eylesin Âmin

Muhsin İyi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.