Minicik Sözlük (V) |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Minicik Sözlük (V)V vaad: söz verme ![]() vaaz: dini konuşma ![]() vâbeste: bağlı ![]() vâcib: mecburi, farza yakın hüküm ![]() Vâcibülvücûd: varlığı zaruri olan Allah ![]() vâcid: zaruri varlık ![]() vâd: vaad, söz verme ![]() vâde: belirli süre ![]() vâdî: iki dağ arası uzun çukur ![]() vâesefa: esefler olsun, yazık! vâfi: tam, yeter ![]() Vâfî: vefalı, kendini seveni unutmayan, ilgisini kesmeyen ![]() vaftiz: Hıristiyanların dine gireni kutsal suya sokma merasimi ![]() vâha: çöl ortasında yeşillik ![]() vahamet: güçlük, tehlike ![]() vâhasretâ: ah özledim! vahdânî: "bir" olmakla ilgili ![]() vahdâniyet: Allahın "bir" olması ![]() vahdet: birlik, teklik ![]() vahdetişuhûd: görüşte birlik ![]() vahdetivücûd: varlıkta birlik ![]() Vahhabîlik: dinin bazı konularında aşırılıkları olan bir anlayış ![]() vâhî: mânâsız, saçma ![]() vâhib: bağış yapan, veren ![]() vâhid: yalnız, tek ![]() vâhidikıyâsî: birim, "metre" gibi ![]() vâhidiyet: birlik, teklik ![]() vahîm: korkutucu, tehlikeli ![]() vahîme: kuruntu veren his ![]() vahiy: Alah tarafından peygambere bildirilen kesin bilgi ![]() vahşet: ürkütücü yabanilik ![]() vahşetâbâd: korku veren yabani yer ![]() vahşetengiz: vahşet veren ![]() vahşetgâh: korkutucu yer ![]() vahşetzâr: vahşet yeri ![]() vahşî: yabanî, ürkek, merhametsiz ![]() vahşîyane: vahşice ![]() vahy: vahiy, ilâhî makamdan peygambere inen yüce mânâlar ![]() vaîd: cezalandıracağını söyleme ![]() vâiz: vaaz eden, öğüt veren ![]() vakâ: olup biten, hâdise ![]() vakâhat: arsızlık, utanmazlık ![]() vakahet: ibadet ![]() vakânüvis: resmî tarih yazarı ![]() vakar: ağırbaşlılık, ciddiyet ![]() vakayi: olaylar, vakalar ![]() vakf: alıkoyma, bağış ![]() vakfe: durak ![]() vakfetmek: Allah için vermek ![]() vakıa: olmuş, var olan ![]() vakıat: olanlar, olmuşlar ![]() vakıf: hayır kurumu, malı ![]() vâkıf: bilen, Allah için veren ![]() vâkıfane: derinlemesine bilerek ![]() vâki: olan, var olan ![]() vakit: zaman ![]() vakt: vakit, zaman ![]() vaktaki: ne zaman ki ![]() vakûr: ağırbaşlı ![]() vâlid: baba ![]() vâlide: ana, doğuran ![]() vâlideyn: ana ile baba ![]() vallâhi: Allah için ![]() varak: yaprak ![]() varaka: yaprak, kâğıt parçası ![]() vâreste: affedilmiş, kurtulmuş ![]() vârî: "gibi, benzer" mânâsında son ek ![]() vârid: erişen, gelen, gelir ![]() vâridât: gelirler ![]() vâris: mirasa konan ![]() varta: uçurum, tehlike ![]() vasat: orta hâlli, normal ![]() vasatî: ortalama ![]() vasf: vasıf, sıfat, nitelik ![]() vasfetmek: özelliklerini saymak ![]() vasıf: sıfat, nitelik ![]() vâsıl: kavuşan, ulaşan, erişen ![]() vâsılîn: kavuşanlar, erişenler ![]() vâsıt: ortada bulunan ![]() vâsıta: araç ![]() vasî: geniş ![]() vasîa: genişçe ![]() vasiyet: kişinin öldükten sonra yapılmasını istediği şey ![]() vasiyetname: vasiyet yazısı ![]() vasl: kavuşma ![]() vassaf: özellikleri tanıtan ![]() vatan: yurt ![]() vatanperver: vatansever ![]() vâveyla: çığlık, yaygara ![]() vaz: koyma, bırakma ![]() vâz: vaaz, dinî öğüt ![]() vazetme: koyma, bırakma ![]() vazıh: açık, belli ![]() vazıhan: açık açık ![]() vazife: görev, yapılacak iş ![]() vazifedâr: vazifeli, görevli ![]() vazifedârâne: vazifeli gibi ![]() vazifeperver: görevini seven ![]() vazifeşinâs: görevini seve seve yapan ![]() vazifeten: görevli olarak ![]() vaziyet: durum, hâl, duruş ![]() vebâ: bir salgın hastalık ![]() vebâl: şiddet, ağırlık, günah ![]() vecd: ilâhî aşka dalarak kendinden geçme ![]() vech: vecih, yüz, tarz, ön, alın, sebep, ilgi ![]() veche: yan, taraf, yüz ![]() vecîbe: borç hükmünde vazife ![]() vecih: güzel, hoş, uygun ![]() vecih: yön, yüz ![]() veciz: zengin mânâlı kısa söz ![]() vecîze: zengin mânâlı kısa söz ![]() vêd: kız evladı diri diri toprağa gömüp öldürme âdeti ![]() vedâ: ayrılık ![]() vedânâme: veda yazısı ![]() vedîa: emanet ![]() Vedûd: çok sevilen, Allah ![]() Vedûdiyet: sevilir olma, kendini sevdirme ![]() vefa: sözünde durma, kendini seveni unutmama, ilgiyi kesmeme ![]() vefadâr: vefalı, dostluğu devamlı ![]() vefadârâne: vefalı olarak ![]() vefakâr: vefalı ![]() vefakârâne: vefa göstererek ![]() vefat: ölüm ![]() veffakakümüllah: Allah başarılı kılsın ![]() vefik: arkadaş, uygun ![]() vefiyât: vefatlar, ölümler ![]() vehâmet: güçlük, tehlike ![]() vehbî: Allah vergisi ![]() Vehhâb: çok ihsan eden, bağışlayan, Allah ![]() Vehhâbî: Vehhabilik anlayışından olan ![]() Vehhâbîlik: bazı konularda aşırılıkları olan dinî bir anlayış ![]() Vehhâbîyet: Allahın bol bol ihsan etmesi ve bağışlaması ![]() vehham: vehimli, kuruntulu ![]() vehim: belirsiz korku, kuruntu ![]() vehm: vehim, kuruntu ![]() vehmî: vehimle ilgili ![]() vehn: gevşeklik ![]() vekâlet: vekillik, bakanlık ![]() vekâleten: başkası adına ![]() vekâletnâme: vekil etme yazısı ![]() vekayî: vakalar, olaylar ![]() vekezâ: ve bu da öyle ![]() vekîl: başkası adına iş gören ![]() velâdet: doğma, dünyaya gelme ![]() velâyât: velîlikler ![]() velâyet: velîlik, ermişlik ![]() veled: oğul, yavru, çocuk ![]() velediyet: birinin çocuğu oluş, Hıristiyanların isa aleyhisselâma hata ile "Allahın oğlu" demeleri ![]() velehresân: şaşkınlık veren ![]() velev: olsa da, bile ![]() velhâsıl: sözün kısası ![]() velî: eren, ermiş, evliya ![]() velî: sahip, gözetici, koruyucu ![]() velîahd: padişah adayı ![]() velîme: düğün yemeği ![]() velînîmet: nimet veren ![]() velîyyullah: Allahın velî kulu ![]() velûd: pek verimli ![]() velvele: gürültü, patırtı, şamata ![]() verâ: günahtan şiddetle kaçınma hâli ![]() verâ: öte, arka, geri ![]() verâset: mirasçılık, irsiyet ![]() verese: varisler, mirasçılar ![]() vesâik: belgeler ![]() vesâil: vesileler, araçlar ![]() vesâir: ve diğerleri ![]() vesâit: vasıtalar, araçlar ![]() vesâyâ: vasiyetler, tavsiyeler ![]() vesâyet: başkası adına iş yapma ![]() Vesenî: yıldıza tapan ![]() vesika: belge, senet ![]() vesile: yol, hedefe ulaştıran şey ![]() vesm: damga, işaret, dağlama ![]() vesselâm: işte bu kadar! vesvas: vesvese veren ![]() vesvese: kuruntu, gereksiz kaygı ![]() veyl: vay hâline, yazık! vezaif: vazifeler, görevler ![]() vezin: ölçü, tartı ![]() vezir: padişah yardımcısı ![]() vezne: para alınıp verilen yer ![]() veznedâr: vezne memuru ![]() vicâhen: yüz yüze ![]() vicdân: insanın iyiyi kötüden ayırma hissi ![]() vicdânen: vicdan bakımından ![]() vicdânî: vicdanla ilgili ![]() vicdâniyat: vicdanla hissedilenler ![]() vicdânsûz: vicdanı rahatsız eden ![]() vifak: birbirine uyma ![]() vikaye: koruma ![]() vilâdet: doğuş ![]() vilâyât: iller ![]() vilâyet: il ![]() viran: yıkık, üzgün ![]() virâne: yıkıntı ![]() vird: devamlı okunan şey ![]() virdizebân: dil ile devamlı okunan ![]() visâl: kavuşma ![]() vizr: günah, hata, ağırlık ![]() vuhûş: yabanilik, yabaniler ![]() vukû: oluş, meydana gelme ![]() vukûât: oluşlar, hâdiseler ![]() vukuf: bilme, biliş ![]() vukufiyet: iyice bilme ve anlama ![]() vuslat: kavuşma ![]() vusta: orta ![]() vusûl: ulaşma ![]() vuzûh: açıklık, netlik ![]() vücûb: sınırsız gereklilik ![]() vücûd: vücut, varlık, gövde ![]() vücûdî: varlıkla ilgili, var olan ![]() vücûdpezir: var olma ![]() vücûh: vecihler, yüzler, yönler ![]() vükelâ: vekiller, bakanlar ![]() vürûd: geliş, gelme ![]() vürûd: toplardamarlar ![]() vüsât: genişlik ![]() vüskâ: sağlam ![]() vüsûk: sağlam inanç, güvenme ![]() vüsûl: kavuşma, erişme, ulaşma ![]() vüzerâ: vezirler
|
|
|
|