08-03-2007
|
#1
|
Ergenekon
|
Türk Güreş Tarihi
GÜREŞ
Tarihçe Güreş insanlık tarihi kadar eski bir spor dalıdır Eski çağ insanı doğa ile mücadele ederken, günümüzün güreş sporundan pek farklı bir mücadele yaşamamıştır Dünyanın en eski mücadele sporu olarak bilinen güreş, eski Mısır’da bulunan 5000 senelik resimlerde bile izlerine rastlanan bir spordur Güreş sporu ile uğraşan milletlerin başında Türkler, Araplar ve Yunanlılar gelmektedir M Ö 708'de Yunanlılar, M Ö 2 yüzyılda Türkler, M Ö 22'de Japonlar, M Ö 260'da Sümerler, M Ö 2000-2470-2320'de Mısırlılar tarafından güreş yapıldığına dair belgeler bulunmuştur
Antik Olimpiyat Oyunları M Ö 776’da başladığında güreş oyunların ana sporu konumundaydı M Ö 1500 yıllarında Hindistan'da serbest stile dayalı güreş sporunun görüldüğü tarih kitaplarında yer almıştır Bu sporu Çinliler, Japonlar ve ABD'lilerin de yaptıkları bilgiler arasında M S 700'lü yıllarda Japonya'da uygulanan Sumo, devlet başkanlarının da desteği ile hızla yayılmış, daha sonra bu stil uluslararası spor organizasyonlarında yerini almıştır
Tarih kitapları grekoromen stilin Grekler ve Romalılar tarafından yapılan güreş müsabakalarının aynısı olduğunu yazmaktadır Greko-romen stilde güreşçiler, sadece kollarını ve vücutlarının belden yukarısını
kullanabilirler
1904’ten beri olimpiyat oyunlarında yer verilen serbest stilde ise adından anlaşılacağı üzere vücudun belden aşağısını ve bacakları kullanmak serbesttir Serbest stil sadece 1912 oyunlarında yer almamıştı Yıllar içinde Avrupa ülkeleri Greko-romene egemen oldular Bu stildeki en son ve en büyük isim, güreşi bıraktığını açıklayan Rus ağır sıklet güreşçisi Alexander Karelin'dir Türkiye'de güreş
Türklerin en eski spor dallarından biri olan güreş, 'kures' sözcüğünden gelmektedir İran'da müslüman hükümdarların emri altına çalışan Türklerin kures adını verdikleri bir çeşit spor yaptıları belirtilmektedir
Daha sonraları Türklerde güreş günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olmuştur Oğuz Türklerinde güreş sporunun her dalına yer verildiği Dede Korkut hikayelerinden anlaşılmaktadır Özellikle Ege ve Trakya'da yaygın olan yağlı güreşi Türk halkı benimsemiştir Halk arasında en çok ilgiyi Kara Kucak ve Yağlı güreşler görmüştür Osmanlı döneminde güreş organizasyonları yapılır, birinci olanlara, büyük baş, küçük baş hayvan ve tarım arazisi verilirdi Tanzimat döneminden sonra bu hediyeler paraya dönüşmüştür Türkiye'ye modern anlamda güreş 1910 yılında gelmiştir
Bu güreşin Türkiye'deki ilk antrenörü ise, Macar Raol Peter'dir 1922 yılında Güreş Federasyonu'nun kurulması ile birlikte minder güreşi daha düzenli bir hal almıştır Minder güreşine sahip çıkan kulüpler sayesinde Ahmet Fetgeri, Kemal Türel, Tıbbıyeli Sami, Mazhar Kazancı, Emin Şükrü Kurt, Ressam Acar, Mızıkacı Danyal, M Ali Fetgeri, M Sami Karayel, Hattat Şevket, Cemal Sek, Seyfi Cenap gibi daha bir çok şampiyon sporcu yetişmiş ve güreşi günümüze kadar getirmişlerdir
Kurallar
Uzun tırnaklar ve birkaç günlük sakal yasaktır Ter asla kabul edilemez Avantaj elde etmenin her şey demek olduğu bir sporda bu ayrıntıların yerine getirilmesi kesinlikle şart Güreşçilerin mindere terli gelmesi, vücutlarına kayganlaştırıcı bir takım maddeler sürmeleri yasaktır Yaralanmaya sebep olabilecek zincir, kolye, yüzük gibi şeyler takmak da yasaktır
Güreşçiler mutlaka mayolarında mendil taşımak zorundadırlar Serbest stil ile Greko-romen arasındaki tek önemli fark sadece stildedir Greko-romende bacakların kullanılması yasak Serbestte ise tek dalma,
çift dalma gibi bacakların da katkısını gerektiren hamleler bir hayli önemli yer tutmaktadır
Güreşte amaç rakibin iki omzunu birden mindere yapıştırarak tuş etmektir 10 puan öne geçme durumu da maçın kazanılması için yeterli olmaktadır Puanları minder hakemi teklif eder ama minder kenarındaki
jürinin onay vermemesi durumunda bu öneri değer bulmaz Müsabakalar 3 dakikalık 2 devre halinde oynanır Devre arasın 30 saniyedir Eğer normal süre içinde eşitlik bozulmazsa üç dakikalık bir round daha oynanır Gene eşitlik bozulmazsa hakem kararı geçerli olur Güreş müsabakaları en az 4 cm kalınlığında ve 9 mt çapındaki minderlerde oynanır
Güreş stilleri
Dünyada olimpik iki güreş stili vardır Bunlar Greko-Romen ve Serbest stillerdir
a) Greko-Romen güreş stilinde belden yukarısı ile oyun taktik edilir Ayakla oyun yapılmaz ve rakibin hücumu engellenmez Bu stil Avrupa ülkelerinde yaygındır Greko-Romen güreş stilini ilk uygulayan Türk
güreşçileri: Koca Yusuf, Kara Ahmet, Hergeleci İbrahim, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet, Adalı Halil, Mandıralı Ahmet ve Kara Osman'dır Türkiye'de bu stil Beşiktaş kulübünde 1903 yılında uygulanmıştır
b) Serbest güreş stilinde ayaklar dahil vücudun her yeriyle oyun tatbik edilir Bu güreş stili Türkiye'deki geleneksel güreşlere benzediğinden dolayı ülkemizde daha yaygındır
Geleneksel Türk güreşleri
ABA GÜREŞİ: Türkiye'nin Gaziantep ve Hatay yörelerinde yapılan mahalli güreş çeşididir Güreşçilerin sırtlarına birer aba giyip ayakları çıplak olarak yaptıkları güreş şeklidir "ABA" Güreşçiler üstlerine "Aba" adı verilen koyun yününden ve keçi kılından el tezgahlarında dokunan, kolsuz, omuz ve sırtları dayanıklı
olması için deri ilave edilen boyu güreşçilerin dizlerine kadar gelen bir giysidir
ŞALVAR GÜREŞİ: Güreşçilerin geniş şalvar giyip belden yukarısı çıplak olarak yaptıkları güreş çeşididir
KARAKUCAK GÜREŞİ: Karakucak güreş Türklerin Öz Milli güreşidir Orta Asya'dan kaynaklanan bu güreş türünde yüzyıllar boyu görüntü ve kurallarda çok az değişim olmuştur Günümüzde serbest güreş diye bilinen minder güreşi karakucak güreşin formüle edilmiş şeklidir Karakucak güreşte pehlivanlar bacaklarına genelde pırtpıt giyerler Sembol sporcumuz Yaşar Doğu ve şampiyon güreşçilerimiz Karakucak güreşten minder güreşine geçmişlerdir
PIRTPIT: Keçi kılından sert kumaştan yapılan kısa pantolon şeklinde bir giysidir
YAĞLI GÜREŞ: Yağlı güreş Türklerin yüzyıllardan beri yapıldığı kültürel sporlardandır Güreşçilerin vücutlarına yağ sürerek, "Kısbet" adı verilen manda derisinden yapılmış özel bir giysi ile yapılmaktadır Yağlı güreş karakucak güreşin formüle edilmiş şeklidir


|
|
|