Prof. Dr. Sinsi
|
Çocuğa Verilen Eğitimin İle Sevginin Dozunun İyi Ayarlanması
Çocuğa Verilen Eğitimin ile Sevginin Dozunun İyi Ayarlanması:
Sevginin aşırısı, eğitimin ise gevşekliği yani ‘Çocuğu hoş gör, yaptıklarını boş ver; çocuktur her şeyi yapar; onun her dediğini yapın; ona sevgi verin yeterlidir” şeklinde yüzeysel ve asılsız Öğretilerden oluşan bir anlayış çocuğun, aileye bağımlı, kendi başına kararlar alamayan, sorumluluk duygusundan yoksun bireyler olarak yetişmesine neden olur Bunun tam aksi durumda ise yani, sıkı eğitimin ve yetersiz sevginin olduğu ortamda yetişen çocuklar ilerde ya pasif, içine kapanık ya da agresif ve saldırgan davranışlar gösterirler En olumlu tutum, temel gereksinimleri en uygun biçimde karşılayan, kişide kendi kendisini doyurabilme yetisi geliştiren, özdenetimi ve özgüveni artıran sevgi ve eğitim gibi iki temel öğeyi en sağlıklı biçimde ve oranda içinde bulundurandır Anne-babaların çocuklarına yönelik tutumlarının sağlıklı olması, büyük ölçüde onların kendi içlerinde barışık, dengeli, huzurlu ve birbirlerine karşı sevgi dolu ve saygılı olmalarına bağlıdır
1 Anne ve Babanın Davranışları:
İnsan ilişkileri içinde en uzun ömürlü ve önemli etkileri olanı, hiç kuşkusuz anne-baba ile çocukları arasında olan ilişkilerdir Bir de çocuğun yetişmesinden başarı ya da başarısızlıklarından yalnızca veya yüzde yüz anne-babayı sorumlu tutmak doğru değildir Çünkü çocuk yalnızca anne ve babasının aile eğitiminin etkisi altında kalmış olsaydı, bir ailedeki tüm çocukların birçok özellikleri yönünden birbirlerinin aynı olmaları gerekirdi Her çocuk ailenin parçasıdır Fakat çocuğun yetişmesi ve gelişmesinde okulun ve en geniş anlamda toplumunda sorumlulukları da katkılardan biridir Bence, anne-babaları tarafından gerçekten sevilip sayıldıklarına inana çocuklar davranışlarında daha bağımsız ve kendilerine daha çok güvenen insanlar durumuna gelmektedirler Çocuğun kişiliği önce ve esaslı olarak anne-babası arasında biçimlenmeye ve renk almaya başlar Ancak bir çocuğun aile çevresinde kazandığı kötü alışkanlıkları değiştirmek, kolay bir iş değildir Atalarımız, öncelikle ilk yıllardaki etkilerin önemini belirtmek için “Ağaç yaşken eğilir” demişlerdir Yapılan incelemelerde gösterdiği gibi hayatında anne-babasının her yaşta kişiliği üzerinde etkisi olmaktadır Eğer bu etkiyi derecelendirmek, ağırlık ve önem bakımından bazı dönemlere ayırmak gerekirse özellikle doğumdan 5 yada 6 Yaşın sonuna kadar insan hayatındaki önemi çok büyüktür
Bunun nedenleri;
a Bir çocuğun anne-babası ile bir arada olma süresi ve bu dönemde, hayatının diğer dönemleri ile kıyaslanamayacak kadar uzundur
b Kimi anne-babalar, özellikle bu yaşlardaki çocuklar için “daha yaşı küçüktür, nasılsa bir şeyler anlamaz” diye düşünebilirler
Bu türlü fikirler anne-babaların çocuklarına karşı davranışlarında, birbirlerine olan ilişkilerinde daha az hassas, daha az dikkatli olmalarına neden olmakta ve ruh sağlığının bozulmuş, uyumsuz bir duruma gelmiş insanların çoğunun hayat hikayelerinin dinlenince bu gibilerinin ruh sağlıklarının bozulmasını sağlayan nedenlerin köklerinin bu yaşlara kadar gelip dayandığı görülmektedir Bu genel niteliklerden bahsettikten sonra hangi davranışların çocukların üzerinde etkili olduğundan bahsedebiliriz:
I Anne-Babaların Sorumlulukları: Her anne-babayı bekleyen sorumluluklar vardır Çocuğun yaşı ilerledikçe anne-babasının taşıyacağı sorumluluklar azalır Bir kısmı uzar Kimilerine göre anne-babaların en önemli sorumlulukları: çocuğun yemek, içmek, giyim, kuşam vb gibi temel ihtiyaçlarını gidermektir Oysa anne-babaların sorumlulukları bunları aşan çok daha geniş, daha başka konuları kapsamaktadır Çocukların bazı temel ihtiyaçları vardır ki, bunların sağlıklı ve dengeli olarak giderilmesindeki sorumlulukların önemli bir kısmı anne-babaları ilgilendirir Özellikle büyüme ve gelişmenin çok hızlı olduğu okul öncesi çağında ve daha sonraları çocuğun yemesiyle, giyimi, kuşamıyla, uykusu, dinlenmesi ve oyunuyla ilgilenmesi gereken anne-baba, çok küçük yaşlardan başlayarak örneğin cinsel eğitimiyle de ilgilenmek zorundadır Öte yandan çocukların ruhsal ve toplumsal nitelikleri temel ihtiyaçlarının (güven, başarı elde etme, sevgi, beğenilme, birlikte yaşama) giderilmesinde de anne-babalara düşen önemli görevler vardır Suçluların, alkoliklerin, hayatına son verenlerin, ruh hastalarının, kötü yola sapmış kişilerin hayat öykülerini gözden geçirdiğimizde, bu insanların bu duruma gelmelerinde anne-babalarının payının büyük olduğu görülmektedir
Çocuk yetiştirmede anneye ve babaya düşen görev ve sorumluluklar ayrıdır Günün yorucu iş hayatından eve yorgun argın dönen ve bu yüzden de kendini haklı bulan babaların yaşayışları hemen hemen aynıdır Yemekten sonra günlük gazete ve dergileri gözden geçirmek sonra da yatıp uyumak anneler ve çocuklar tarafından babalarının kendileriyle yeteri kadar ilgilendirmedikleri düşüncesine kapılmasına sebep olur Babalarından bazı davranışlar beklerler Örneğin; ev işlerinde hanımlarına yardım etmeleri, çocuklara bakmaları gibi Bir erkeğin baba olarak aile bireylerine karşı yerine getirmekle zorunlu olduğu bazı davranışlar vardır ki, durum ne olursa olsun ne kadar yorgun ve meşgul olursa olsun unutulmaması gereken davranışlardır bunlar Bu davranışlar nelerdir?
a Aile bireylerinin ihtiyaç duyduğu ilgi ve sevgiyi vermede, bir baba olarak bazı görev ve sorumlulukları olduğunu unutmak
b Çocukların babaları tarafından okşanmak, sevilmek istediklerini unutmamak
c Çocuklar okulda yada sokakta yaptıklarını, başarılarını babalarına anlatmak isterler; onları anlayışla karşılamak
Bunları gerçekleştiren babalar hem kendileri dinlenmiş olurlar, hem de bu davranışlarıyla çocuklarının gözünde büyür aranan bir baba durumuna gelirler Tabi bu arada annelerin de bu konuda üzerlerine düşen bir görevi vardır Para kazanmak, ailesini geçindirmek nedeniyle geç saate kadar çalışıp eve yorgun argın gelen babaların içinde bulunduğu durumu çocuklarına anlatmak, böylece çocuklarının babalarına karşı daha anlayışlı davranmalarına yardımcı olmak Babalarının durumunu yakından bilen çocuklarda babasıyla olan ilişkilerinde isteklerinde ölçülü olurlar Böylece çocuklarda babalarına karşı yanlış birtakım duygu ve düşüncelerin yerleşmesi de önlenmiş olur Çocuk bakımı ve eğitimi görevini, sorumluluğunu bir yüke benzetirsek bu yük karı-koca tarafından birlikte taşındığı zaman ağırlığı pek hissedilmez Eğer yükün taşınması yalnız bir kişinin omuzlarına bırakılırsa, ağırlığı işte o zaman o kişiyi ezer, yorar, bunaltır
Annenin ailedeki yerine, görev ve sorumluluklarına gelince; “Yuvayı yapan dişi kuştur” Sözünden anlaşıldığı üzere anneyi bir evin direği, koordinatörü ve rehberi olarak görürüz Aile içinde herkesin hakkını gözetmede, herkesin yeri ve değerini saptamada denge sağlamaya çalışan bir kişi Para kazanma konusunda ise çocuklar genelde babalarının çalışmalarını normal karşılarlar ama annelerinin zorunlulukla da olsa çalışmalarını istemezler Bu yüzdendir ki bir anne çalışamaya karar vermeden önce çocuklarının yaşları, ruhsal durumlarını dikkate almalı ve neden çalışması gerektiğini anlayacakları dilde onlara anlatmalıdır
II Sevgi, saygı ve sevecenlik: İnsan hayatında çok yüce ve çok anlamlı bir yeri ve değeri olan bu duygular insanda doğuştan mevcut değildir İnsanoğlu bu duyguları doğduktan sonra yaşayarak, görerek öğrenir ve o da bu duyguları başkasına göstermeye, uygulamaya başlar Herhangi bir ihtiyacını karşılamak amacıyla yavrusunu kucağına alan, bağrına basan bir anne, bu davranışlarıyla sevilmenin, sevmenin ilk derslerini vermektedir Sevilmeyi böylece öğrenmeye ve yavaş yavaş alışmaya başlayan çocuk kısa bir süre sonra da bir besin maddesi gibi sevmeyi sevilmeyi bekler
Diğer bir deyişle sevgi böylece temel bir ihtiyaç durumuna gelir çocuk için İşte bu noktadan sonra özellikle annelerin, artık çok dikkatli olmaları gerekmektedir Bir annenin çocuğuna gösterdiği sevginin ölçüsünde yanlış bir istikamete yönelmesi hem ileride çocuğuyla olan ilişkilerinde içinden çıkılmaz bir duruma sokabilir, Hem de az sonra belirteceğim nedenler yüzünden çocuğun kişiliğinin etkilenmesine yol açabilir Hayatın ilk yıllarında çocuk, annesinin sürekli bakımına muhtaçtır bu yüzden annesi ile çocuk arasında çok yakın bir bağlılık başlar İşte tam bu sırada annenin çocuğuna göstereceği ilgi, sevgi ve koruma gibi davranışların ölçüsünde bir anormallik, bir dengesizlik gelişebilir
Örneğin bir bitkinin gelişip büyümesinde suya, havaya, güneşe ve gübreye ihtiyaç vardır Bu ihtiyaçları ancak belli ölçüler içinde alabilen bitkiler sağlıklı olarak büyüyebilirler Gelişimi sırasında ihtiyaçtan fazla verilen su, bir fidanın çürümesine neden olabilir, susuzluk ise kurutabilir fidanı Sevgi ve sevecenliğinde insan hayatında buna benzer etkisi vardır Dengesi yada ölçüsü bozuk bir sevgi ve sevecenlik duygusu, hangi yönde gelişirse gelişsin çocuğun eğitimi üzerinde daima kötü ve olumsuz etkiler yapar Bu duyguların sunuluşunda, doyuruluşunda azlık yada çokluk bakınız çocuğun kişiliği üzerinde nasıl etkilerde bulunur
|