Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Makaleler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ilahi, makale, refleks

İlahi Refleks Makale

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Refleks Makale




İlahi Refleks Makale

İLAHİ REFLEKS

Hasan Harmancı

Sosyal bir olguyu değerlendirirken ele alınması gereken kriterler vardır Sosyal bilimciler bu durumu önemseyerek yol alırlar “Etik” ve “emik” Çalışılacak toplumsal yapının ne olduğu, sosyalitesinin, inancının, felsefesinin ne üzerine kurulduğu önemlidir Önyargılarla o toplumsal yapıya yaklaşsanız bile, içine girdiğiniz toplumun yapıları üzerine yorumlardan önce o yapıyı belli bir disiplin içinde değerlendirmek durumundasınız Bu her şeyden önce akademik bakış açısının o güne kadar size sunduğu veriler çerçevesinde böyledir Bazen ilgilendiğiniz toplum sizin gibi düşünüyor bile olsa, siz yine de o kriterlere göre davranırsınız

Alevilerin kendi tarihsel süreçlerini hala yazma sorunları yaşadıkları yanında ne olduğu ve nasıl davrandıkları arasında büyük sorunlar yaşanmaktadır Bu sosyal bilimciler açısından gerçekten tartışılmalıdır Çünkü her koşulda sadece bir disiplinle, bilim dalıyla ele alınamayacak özgün içeriklere sahiptir Aleviliğin ele alınması özellikle modernite sapmasıyla hesaplandığında bile, açıktan bir kategorileşme ile karşı karşıya olunduğunu gösterir Yola nasıl çıkacağız?

Öncelikle Alevilik bir din midir? Din ise hangi panteist veya tek tanrılı dinlere yakındır? Yakınlığını ölçmek için teolojik bazı göstergeler kullanmak gerekmez mi?

Aleviliğin bir vahiy anlayışı veya peygamber anlayışı var mıdır? Yok Bunu ezberler arasında ayıracak kadar Alevi kimliği ve öğretisi içinde bilgilenilebiliyor musun? Yok Eğer Alevilik ile ilgili sadece yanlı kaynaklardan beslenirseniz buna ulaşabilir misiniz? Yok Böyle olunca da Aleviliği peygamberli ekol kurmuş dinler kategorisine koyarak, baştan bir hataya düşmez misiniz? Önyargılarınız varsa ve illa modernite kapsamında çalışacağım denirse, buna da “yok” dersiniz

Teolojik Hedefleme Sorunu

Alevilik içinde barındırdığı ilkelerle bir teolojik olgu olarak ele alınamaz Öncelikle peygamberli bir göstergeye sahip değildir Cennet ve cehennem kurgusuna sahip değildir Aleviliğin özellikle son tek tanrılı din olan İslamiyet başta olmak üzere insanın ve evrenin “yaratılış” fikri ile kendisine bir mitoloji kurmaz Çünkü Alevilikte bir “varoluş” tasarımı bulunmaktadır Böyle olunca Havva ile Adem hikayesine güler Aleviler Aleviliğin bazı Şii, Hurufi veya Hermetik ekollerle iç içe olması, ozanlık geleneğinin bu yapılardan ezoterik-bâtıni bir beslenmede bulunması onun İslamik veya herhangi bir Hristiyanik teolojik yapı ile iç içe gösterecek özelliğe zorlayamaz

Bu nedenle Alevi çalıştayı adı altında yapılan ve yoğunlukla önyargıların beslediği bir çabayı üreticiliği kapsamamaktadır Tarihsel yargılamanın getirdiği ve son zamanlarda hesaplanarak çalışılan, “Sünnileştirme”, yapılandırılamıyorsa “Şiileştirme” çabaları karşısında: "Ateistleşen Aleviler çoğalıyor Aleviliği birinin yeniden inşa etmesi gerek" biçiminde sorgulanabiliyor Bir sosyal bilimcinin “olmaması” gereken bir oyundur bu Ancak kendi ağzıyla söylüyorsa aslında her şey ortadadır Bu durum dünyanın her yerinde özellikle emperyal “amaç”larla antropologların kullanılması ve “yeniden icat” edilmeye çalışılan bir topluluk olduğu fikriyle, çalışma yöntemleri ile uyumludur

Akademisyen olan Necdet Subaşı bu nedenle çalışma alanındaki kirli bakışı ve amacı hiçbir topluluğa “acemice” sorulmaması gereken biçimde ve önyargıyla dile getiriyor: "Bunlara bin yıldır 'siz kimsiniz?' diyen olmadı” diyor Kim kime bu soruyu sorabilir? Bilmeniz gereken nedir ki bu topluluk hakkında? Hala soru sorulabiliyorsa açıktan “önyargı” ve o topluluğu çözebilecek argümanların yetersizliği yanında, emperyalin iyi oynanamadığı görülmektedir Özellikle diaspora, göç gibi alanları çalışan birinin asla sormaması gereken sorular Sorulduğunda karşı refleksler olduğu ve bunların dışa vurulduğu belli olur Şimdi yapıldığı gibi Bu yargılarını ilahiyat kökenli olmasının yetersizliğinden almaktadır Tüm gençliği İslam öğrenmekle ve “yaşamakla” ve inanmakla! geçen birisi başka bir topluluğu acaba nasıl değerlendirebilir Bunu merak etmek hakkımız Örneğimizle zaman içinde çok iyi görebileceğiz Sadece o Alevileri denek olarak ele almıyor, biz de bu tür örnekleri karşılaştırmış olacağız Ancak üniversitede öğretilen bir şey olmalı (gerçi ben ilahiyatları üniversite saymıyorum, ancak ondan sonrasını edinmiş bir örnek ve önerme ile karşı karşıyayız): bir topluluğa etik yaklaşılır Yoksa çalışamazsınız Çünkü verileriniz eksik ve yanlı olur yoksa Ne kadar size benzediği veya benzemediği üzerinde durmaya başlarsınız Bunu yaptığınızda ise her ne kadar “Milel ve Nihal” bir yol izleseniz de bu sizi kurtarmaz Çünkü beraber oynamaya çalıştığınız oyunda “hümanizmanız”a engel olan bir şeyler var, o da “din” alanından gelip de Teolog olamamanızla ilgilidir

Gizlilikler Öğreticidir

Evet, Alevilik teologlarca da çalışılmalı, ancak Türkiye’de adı geçen örnekte olduğu gibi teolog yetişmemekte ve bu yüzden ne yazık ki beraber yaşadıkları toplulukları hiçbir açıdan tanıyamamaktalar Bunun nedeni öncelikle önyargıları ve beyinlerinin arkasındaki cihat ve inanmışlıktır, üzerine eğitim ve eğilimlerini tamamlamalarıdır Doğal olarak bu kadar çabanın içinde yanıltıcı cümlelerle karşılaşmanız mümkün olabiliyor, ancak: "Biz sorunların çözümlenmesinde, önlerinin açılması çabası içindeyiz Devlet engelleri kaldırdıktan sonra gerisi onlara kalır” Biçimindeki protokol cümle ile mi, yoksa: Ateistleşmeye başlayan…” cümle ile mi yola çıkılmalı Sizce Subaşı ve kafa yapısı nerede gizli, nereden besleniyor

Bir toplum mühendisliği ortada, bu gerçek Ancak ne yazık ki bu çaba “entelektüel ve bilimsel yapıdan ödün verilerek yürütülüyor Üstelik Alevilik entelektüel bilgi alanıyla öğrenilebilecek bir şey değil O içindeki “sezgi” ve “yaşam biçimiyle” yoğrulur İlahiyat’tan mezun olacaksın, modernizm ve İslam çalışacaksın ve Aleviliği bu kategori içinde düşüneceksin ve Alevilik çalıştayı düzenleyeceksin Yok böyle bir yöntem Buna yol haritası arıyorum diyemezsiniz Aleviliği toplumsal bir sorun olarak ele almak mümkün ve karşılaştırmak da Özellikle benzer veya karşıt sorunlarla Bu nedenle Aleviler ve Kürtler toplumsal duyarlılık içinde ele alınabilir Ancak Alevilik, “Kürt meselesi gibi değil, içinde kasvet (katılık) yok İkisini aynı hikaye içinde değerlendirirsek haksızlık olur" cümlesi başka konuşmalarında da olduğu gibi dile getirildiğinde işin nirengisi değişiyor Bu “duruş” nasıl okunmalı Bir tartışma olabilir Ben şöyle okuyorum: Aleviliğin toplumsal dinamikleri ve birlikteliği netleşmemiş durumda hali hazırda Bu nedenle Kürt meselesinde olduğu gibi daha beklentileri ve birlikleri sağlanmadan, Sünnileştirilmesi ve Şiileştirilmesi olasıdır Çünkü daha beklendiği kadar kasvet/ katılık içinde yükselen toplumsal bir duyarlılığa sahip değildir… Bu nedenle de Alevilere biçilen sosyolojik yargı, şu biçimde devam edebiliyor: “Alevilerin kendi sorunlarını, ülke sorunlarının yanında hep öteledikler… “ ve “Aleviler, Maraş, Çorum olaylarına rağmen devletten kendileri için talepte bulunmamışlardır



Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Refleks Makale

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Refleks Makale




Gerçekten bu bir sokak ağzı argümanı değil de nedir? Şu anda bile Alevilerin taleplerinin dikkate alınmaması ve Alevilere rağmen bir yeni icadî Alevilik değil midir? Aleviler ne yapmalılar, Sünni algılayış gibi veya tarihsel doyum noktasında gerçekleştirdikleri gibi kalkışmalarda mı bulunmalılar? Bu cümlelerin devamı basit cümleler ise “modernizm” çalışan bir sosyal bilimci veya toplum mühendisine yakışmıyor: “Aleviler kendilerini Cumhuriyetin harcı görür Alevilerin Cumhuriyetle pazarlık yapma istekleri yoktur" Komik gerçekten değil mi? Devlet adına Alevilerle masaya oturacaksın ve üçüncü sınıf duyargalarla hareket edeceksin Bu sözler eğer çalışılmamış ve masa başında “dün” olduğu gibi “bugün” de üretilmemişse, bu işi yapmaya kalkanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar demektir Yazık! Ben devletim diyenlere yazık

Renk Belli Oldu

Yine “Aleviliğin "Anadolu'ya has bir renk" olduğu” gibi hiçbir sosyolojik ve etnografik değeri olmayan sözcüklerin buluşmasına yönelik açıklamaya ne demeli Gerçekten Alevilik bir renk mi? Bir yamanma veya değişim aracı mı? Aleviliği sistematiği ve kurumsal işleyişi başka kültürlere entegre edilebilecek kadar “tek” bir renk mi? Faşist algılayışların modern dışa vurumu böyle yapılıyor olmalı

Bir çalıştay mantığı ile yola çıkıldığında önyargıların bir tarafa bırakılması gerektiğini bilmek gerek Hele hele toplumlarla çalışıyorsanız ve sonucunu belirleme çabası içinde değilseniz: Bu nedenle bu cümleye kurmak ve bir “yol haritası” vermeye kalkmak sanırım geriye dönüp de tecrübe konuşturmaya başladığınızda “ilkesiz”lik olarak algılanacaktır Çünkü kim belirleyecek: “Tartışılmaya imkan vermeyen taleplerle ortaya çıkanlar olduğu”nu…

Aslında baklanın ağızdan “faş” ettiği cümle yanıltmadan ortada: “Otantik geleneğe bağlı Aleviler, eleştirel bakan Aleviler ve reddeden Aleviler Ama Sünniler için hepsi Alevi” Sanırım Sünniler için hepsi gerçekten Alevi Ancak çalıştayı yürütenler için ehlileştirilebilir, Sünnileştirilebilir veya Şiileştirilebilir kategorisi için en uygun hareket noktası burada yakalanmış Ne diyelim, hayırlı olsun Aleviler de kendi aralarında “İslam’ın özü” vs diyorlardı zaten İlahi tecelli; Alevilik bir teperse bu modernleştiricileri, görürler onlar en çok yoluna hizmet ettikleri Anya’yı da, Konya’yı da

Başta belirttiğimiz noktaya yeniden dönersek Alevilerin nasıl bir kategori içinde zorunlu olarak İslam’ın değerleri arasında ikame edilmesi gerektiğine açık “yol haritası” şu cümle ile kolaylaşıyor: “Alevilerin dini terminolojiden uzaklaştığı”, ve bunun bir an önce; “Alevilerin Sünnileştirilmek istendiğini söyleyenler var Oysa Sünnileşen değil ateistleşen Aleviler çoğalıyor Aleviliği birinin yeniden inşa etmesi gerek O kişinin yine Aleviler içinden çıkması lazım"la noktalanıyor

Bu kişi Alevilik ile İslam’ın aynı ve kategorileşebilir, renk ayrımına tabi tutulabilir olduğunu söyleyen ve iki tercihten birini yapacak olanlar olduğu mudur? N Subaşı’nın yarattığı yeni süreç devlet ağzı mıdır bilinmez ama her şey onun çalışma alanlarında olduğu gibi batık bir gemiye yüklenmiş durumda ve apaçık ortada: “Devletin Dinsel Aygıtları -Geçiş Döneminin Huzursuzlukları-”, Türkiye’de Azınlık Hakları Sorunu … (2006)”, “… Entegrasyon Politikalarında Yeni Arayışlar… (2004)” ve onunkitaplarında kapak cümlelerden; bu çalışma söz konusu etkiyi müdahalecilerin öngörü ve uygulamalarından hareketle ele almaya çalışan bir ilk olma iddiası taşımaktadır: Alevi Çalıştayı Moderatörü”

Hazin bir öykü, çevrimi tamamlayamıyorlar bir türlü Onların ehlileştiremeyecekleri Aleviler her an alanlardalar halbuki Onlar yanlış yerde yanlış kişiyle moderasyon/modernizasyon/losyon oyunundalar


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.