10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Eylül İşte .. Nam-İ Diğer, &Quot;Hüzün&Quot;..
  Fersude sonbaharların giriş kapısı  İlk yaz rüzgârından alınmış bir hızla savrulan düşüncelerin, hoyrat hayallerin ve avare zamanların yorgunluğu, kırgınlığı, pejmürdeliği içinde yeniden derlenip toparlanması gereken hayatın rengi  Ve yeniden başlamanın yorgun ritmini hatırlatan yağmurlar  Bölük pörçük hatıralar, kırık dökük sevinçler  Şiir kılığında gelen acı 
Eylül işte; nâm–ı diğer, hüzün 
Eylül  Her şair için ayrı bir Leyla; kurşunî gelinlikler giyinip de gelen  Dilemmaların çıldırtıcı sükunu bir yanda; ve bir yanda sislerin ve buğuların ardından sökün edip yürümüş sancıların ilhamı  Katar katar uzaklaşan kuşların kanatlarına yüklenen son arzular kadar umutsuz ve beklenesi 
Eylül işte; nâm–ı diğer, pişmanlık 
Bilmiyorum, siz bu yazıyı okurken yağmur yağıyor olacak mı? Belki yapraklar savruluyordur şimdi bulunduğunuz şehirde; belki sular kararıyordur yavaş yavaş  Altın kızılı bir gurubun soyunmuş dalında çifte kumruları seyrediyorsunuz belki de  Bir sanatoryum bahçesinde gezinen uzun saçlı, zayıf ve genç iki kaderdaştır belki ikindiler ve yağmurlar  Belki sizin kentin huzurludur akşamları, belki de alaca düşmüş gecenin bir yüzünde siyah tırnaklarını ruhunuza geçirmeye çalışan ifritler dolaşır 
Eylül işte; nâm–ı diğer melal 
Tenha yollar, aşınmış günler, hayata dar gelen arzular ve kanadı kırık kuşlar  Tabiatın birden uyanıp gerçeği gören yüzü  Kıymeti bilinmeyen lezzetin çamurlara bulaşmış sarı bir acılık tarafından istilasına karşı şaşkınlık  Acıların beyhude, sevinçlerin zavallı, mutlulukların fanî olduğunu anlamanın dehşeti 
Eylül işte; nâm–ı diğer, ölümün rengi 
Eylül  Yaşanmamış mevsimlerin en gerçeği  Uçuk benizli koşuşturmacalar, yeniden kurulan defter–kitap pazarı  Eski okul çantasına kalem yerine ancak gözyaşını koyarak okula giden minik adımlar  Yoksul mahallelerde gitgide çamurlanacak karanlık sokaklar  Camlara mıhlanıp 70 yıllık muhteşem bir sükût ile yolları seyreden kırçıl hatıralar  Ciğer paresini okula eksik kitapla gönderen annenin yüreğindeki çizik  Para etse canını da verir ama 
Eylül işte; nâm–ı diğer, acının mührü 
İskender PALA
|
|
|