Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Makaleler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ağaç, kültü, kültüründe, türk

Türk Kültüründe Ağaç Kültü

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Kültüründe Ağaç Kültü




TÜRK KÜLTÜRÜNDE AĞAÇ KÜLTÜ

Tarih boyunca insanlar ilâhî dinlerin inanç ve uygulamalarının yanı sıra ilâhî olmayan dinlerin inanç, âdet ve uygulamalarını da günlük hayatlarına taşımışlardır Toplumlar din ya da inanç değiştirdiklerinde bile daha önceden inandıkları dinin izlerini yeni dinin inanış ve âdetlerinde sürdürmüşlerdir Elbette ki bu uygulamalar her toplumda aynı değildir Toplumlar bu inanç ve uygulamaları kendi kültür yapısına göre yorumlayıp benimsemiştir

Türk milleti de tarih boyunca, değişen ve gelişen kültür yapısı çerçevesinde, çeşitli dinleri ve inançları benimsemiştir Türkler son olarak İslâmiyet’i kabul etmiş ve bu dinin kurallarına uymuşlardır Ancak İslâmiyet dairesine giren Türk toplumu eski inançlarını ve bu inançlara bağlı olarak gelişen uygulamalarını silip atmamıştır Bilakis bu inanç ve pratiklerin bir kısmını da kabul ettikleri yeni dinin içinde devam ettirmişlerdir Orta Asya’daki eski Türk topluluklarının inanç sistemlerini oluşturan Atalar Kültü, Tabiat Kültü ve Gök Tanrı Kültü, etkisini günümüze kadar sürdüren inanç ve pratikler arasında sayılabilir

Dr Pervin Ergun’un kaleme aldığı Türk Kültüründe Ağaç Kültü adlı hacimli eser Türklerin tabiat kültünün bir parçası olan ağaç kültünün günümüzdeki yansımalarını ve eski Türk inancının Tanrı anlayışını ortaya koyması açısından önemli bir kaynak niteliğindedir

879 sayfadan oluşan kitap Ön Söz ve Giriş (s 3-16) kısımlarından sonra üç bölümden meydana gelmektedir: Birinci bölüm Dünya Kültürlerinde Ağaç Kültü (s 17-81); ikinci bölüm Dinlerde Ağaç Kültü İnancı (s 82-144); üçüncü bölüm Türk Kültüründe Ağaç Kültü (s 145-388) başlıklarını içermektedir Bu bölümlerin aynı zamanda birçok alt başlığı vardır Kitap; Sonuç (s 389-392), Bibliyografya (s 393-444) ve Metinler (s 445-879) kısmı ile son bulmaktadır

Ön Söz kısmında yazar, mitoloji ilminin ve mitoloji araştırıcısının tarihî süreç içerisinde var olan kültür unsurlarını nasıl tespit ettiğini kısaca açıkladıktan sonra kitabın yazılış amacı; ağaç kültünden hareketle eski Türk inanç sistemine ve Tanrı anlayışına ulaşmak; kutsal ağacı hurafelerin dışında, inanç sisteminin bir unsuru olarak ortaya koyabilmek olarak ifade edilmiştir Daha sonra da kitabın içeriği hakkında bilgi verilmiştir

Giriş kısmında Mit, mitoloji, kült nedir? sorularına cevaplar verilmiştir Türkçe sözlükten Özbek Tiliniñ İzahli Lügati’ne kadar birçok kaynakta; Türk bilim adamları ve yabancı bilim adamlarının ifadelerinde yer alan mit tanımları ortaya konulmuştur Bu tanımlarda, mit teriminin karşıladığı anlam açısından, tam bir birlik sağlamadığı ifade edilmiştir Tanımlarda mitin daha çok efsane ile karıştırıldığı, mit ve efsanenin aynı şey olmadığı, mitin manevî hayatın özüne ait inanç olduğu ifade edilmiştir Kült nedir? sorusunun cevabı da yine aynı kısım içerisinde verilmiştir
Dünya Kültürlerinde Ağaç Kültü başlıklı birinci bölümde dünya topluluklarında var olan ağaç ile ilgili inanç ve uygulamalar hakkında bilgi verilmektedir Öncelikle dünya topluluklarında hayatı, ölümsüzlüğü, yer üstü, yer altı ve gökyüzünü birbirine bağlayan, gençliği temsil eden vs Kozmik Ağaç (Dünya Ağacı, Hayat Ağacı) ve onunla ilgili inanışlar anlatılmıştır

Ardından Gılgamış Destanı’ndan yola çıkılarak Tanrıyla İletişim Aracı Olarak Ağacın nasıl kullanıldığı izah edilmiştir

Şeytan ya da Kötü Ruhları Kovma Törenlerinde Ağaç Kullanma ile ilgili uygulamaların nasıl olduğu; Tabiat Olaylarında Yönlendirme Törenlerinde Ağacın güneşin batışını engelleme ya da geciktirme, yağmur yağdırma gibi tabiat olaylarına olan etkisi anlatılmıştır

İnsanlar bir hastalıktan, sıkıntıdan, felâketten kurtulmak için ya da Tanrı’dan dilediği bir isteğinin yerine gelmesi için, Tanrı’ya kadar ulaştığına inandığı bir ağacı aracı olarak kullanır Bu ağaçların kullanılarak yapıldığı sağaltma ritüelleri Sağaltma Törenlerinde Ağaç başlığı altında sunulmuştur
Türk toplulukları dışındaki diğer topluluklarda ölen kişiler için yapılan Defin Törenlerinde Ağaç kullanımı ve bunlarla ilgili pratikler hakkında verilen bilgilerin ardından Bereketi Artırmaya Yönelik Mevsimlik Törenlerde Ağaç (1 Mayıs, Paskalya, Mayıs Ağacı / Direği, Badnyak Ağacı, Meşe Ağacı) ve Şekil Değiştirme ya da Bitkilerin Kökenleri ile İlgili Mitlerde Ağaç / Ağaç Ruhu Tanrılar ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir

Dünya Kültürlerinde Ağaç Kültü bölümünde son olarak Bir Sanat Unsuru Olarak Ağaç başlığı altında M Ö 331 ve M S 324 yıllarında yapıldığı var sayılan ve Persli kurtarıcı Mitrat’ın doğuşunu tasvir eden resimdeki kutsal ağaç; Çifte Baltalı Tanrıça mühründeki orman, ağaç figürleri ve MS1300’lere ait olduğu sanılan Codex Regius adlı eserdeki şiirde yer alan ağaç tasvirlerinin taşıdığı anlamlar verilmeye çalışılmıştır

İkinci bölümde ise Dinlerde Ağaç Kültü İnancı başlığı çerçevesinde İslâmiyet, Hristiyanlık, Musevîlik gibi ilâhî dinlerde ve Manihaizm, Budizm-Burkanizm gibi kitabı olmayan inanç sistemlerinde yer alan ağaç kültünün izleri sürülmeye çalışılmıştır İslâmiyet temelli ağaç kültü Kur’an-ı Kerim’deki ayetlere; Hristiyanlık temelli ağaç kültü İncil’deki ayetlere; Musevîlikteki ağaç kültü Tevrat’taki ayetlere dayanılarak açıklanmıştır

İran’da doğup Türkistan’a kadar yayılan Mani dini ve Manihaist eserlerdeki ağaç kültü motifleri kısaca sunulmuştur

M Ö 563 yılında Hindistan’da Buda’nın görüşlerini içeren ve onun ölümü ile inanç hâlini alan Budizm’i Türklerin kendi karakterlerine göre nasıl yorumladıkları ve bu inançta yer alan (Budizm-Burkanizm) ağaç kültü motifleri kaynaklara dayanılarak açıklanmıştır

Türk Kültüründe Ağaç Kültü, kitabın üçüncü bölümünü oluşturmaktadır Bölümün ilk alt başlığında bütün dünya kültürlerinde yaygın şekilde yer alan Hayat Ağacı motifi üzerinde durulmuştur Çeşitli Türk boylarında Hayat Ağacı’nın hangi adlarla anıldığı, neyi temsil ettiği örnekleriyle açıklanmıştır Ardından Hayat Ağacının Yaratılış-Kökeni, Türk destanları ışığı altında açıklanmış; Hayat Ağacı’nda yer alan kartal motifinin anlamı üzerinde durulmuştur Hayat Ağacı’nın Türklerde hayatın başlangıcını, ilk insanın yaratılışını; dünyadan uçmak ve ölmeyi de temsil ettiği yine destanlar ve mitlerle açıklanmaya çalışılmıştır

Tanrı tarafından kut verilerek dünyayı yönetmekle görevlendirilmiş olan Türk hakanının bu görevi yerine getirmek için Hayat Ağacı’ndan nasıl güç ve kuvvet aldığı; Türk kağanlarının mitolojik hayat hikâyeleri ve Türk destanlarından yola çıkılarak Kurucu Hakan Soyu ve Hayat Ağacı başlığı altında ortaya konulmaya çalışılmıştır

Yazar, ilerleyen sayfalarda Türk kültüründe göğün direğinin çadır direği olarak nitelendirildiğini ve Türk hakanlarının cihan hâkimiyeti anlayışını Güneş tuğumuz-bayrağımız; gök de çadırımız olsun cümlesi ile ifade ettiğini belirtmiştir Daha sonra Şaman davullarını dikey bir eksen olarak ortadan bölen kutsal sütun, göğün direği olması ve Kuzey Sibirya Türklerinden Sahaların Cırıbına Cırılıatta Kız Baxatıır destanında göğün ulu direği tasvirinin geçmesi örneklerinden de yola çıkarak Hayat Ağacı’ndaki göğün direği motifini açıklamıştır

Ayrıca yazar gök cisimlerinin göğün direği ile olan bağlantısını örnekleri ile açıkladıktan sonra Türk kültüründe ayrı bir yeri olan Kutup Yıldızının göğün direği olarak sembolize edilmesinin sebeplerini ortaya koymuştur

Eserde Türklerin inanç sistemindeki Tanrı anlayışı ile Hayat Ağacı arasındaki benzerliklere dikkat çekilmiştir Meselâ; Tanrı kâinatta var değildir, kâinatı yaratandır, tek hâkimdir, hiçbir şeye benzemez, canı veren de O’dur, alan da Bununla birlikte Hayat Ağacı da tektir, canlıların hayat kaynağıdır, daima canlı ve diridir Türk kültüründeki Tanrı ile Hayat Ağacı arasındaki bu benzerlikler kitapta on üç madde hâlinde okuyucuya sunulmuştur

İlerleyen sayfalarda Türk dünyasında ağaç kültüne dayalı olarak kayın, çam, kavak ağacı, ardıç, çınar, dağ servisi-sedir, servi-selvi, meşe-imen-emen, dut, söğüt, elma gibi bazı ağaçların özellikleri, kutsal sayılma sebepleri ve bu ağaçlarla ilgili inanışlar hakkında detaylı bilgiler verilmiştir

Türklerdeki gelenek, tören ve inanış ile ilgili uygulamalardan; bilmece, atasözü, kargış ve şiirlerden hareketle soy ve ağaç arasındaki yakınlık anlatılmıştır Boy Ağaçları başlığı ile okuyucuya sunulan bu bölümde çeşitli Türk boylarının temsil ettiği ağaçlar ve özellikleri okuyucuların bilgisine sunulmuştur

Soyun devamlılığına bağlı olarak türeyiş ve yaratılış destanlardan verilen örneklerle Ağaçtan Doğma (Ağaç ve Çocuk) motifinin Türk kültüründeki izi sürülmeye çalışılmıştır Yazının devamında sırası ile; Kısırlığı Ortadan Kaldırmada ve Çocuk Sahibi Olmada Ağaç, Oğlan Çocuğu Doğurmaya Yönelik Uygulamalarda Ağaç, Çocuğun Doğumundan Sonra Uygulamalarda Ağaç (Doğan Çocuk İçin Ağaç Dikme, Kütük Atma / Dökme, Çocuğa Yönelik Sağaltma Uygulamalarında Ağaç) konularında bilgiler verilmiştirVerilen bu bilgilerin ardından hayatı, canlılığı temsil eden kutsal ağacın; kuruması, kesilmesi, kırılması ile de ölümü temsil edişi Ağacın Kuruması ve Ölüm alt başlığı ile aktarılmıştır

Türklerin il olarak tuttuğu yerlerde o yere hâkim, yüksekte ve hayvanlardan uzakta bir yere ağaç dikmesinin anlamı ile ona gösterilen saygının gerekçeleri Obanın Ağacı kısmında anlatılmıştır Ağaç kültünün bir uzantısı olduğu düşünülen köy, belde ve ilçe adları da alfabetik sıra ile kitapta yer almıştır Meselâ; Çamaltı, Dutözü, Gürkavak, Söğütlütepe; Çınarcık, Kirazlı, İncirliova; Ayvacık, Elmadağ, Çamardı gibi

Türklerin Tanrı kutunun kaynağı olarak gördükleri ağaçları evlerinin önüne dikmeleri, dikilen ağaç türleri ile bunlara ait özellikler Dede Korkut hikâyelerinden alınan örneklerle Evin Ağacı bölümünde anlatılmıştır

Evin Direği başlığı altında evin ayakta durması için onun direk ile desteklenmesi ve evin direği olarak aile reisi olan erkeğin kabul edilmesi gibi örneklerden yola çıkarak ağaç kültünün özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır

At Kazığı (At Çakı) başlıklı yazıda ise Türklerin evcilleştirdiği ve hayatlarında çok ayrı bir yere sahip olan at ve atın bağlandığı kazıktan söz edilmektedir At kazığı ve ağaç kültü bağlantısı, Şamanist inançtaki uygulamalar ve Türk geleneklerinden kaynaklanan uygulamalardan hareketle açıklanmıştır

Bir sonraki Ağaç ve Gök Tanrı başlığı altında ise Türklerin İslâm dinini kabulünden önceki Tanrı anlayışı (kadîm, bakî vs) ile İslâm dininin kabulünden sonraki Tanrı anlayışı arasındaki benzerliklerden bahsedilmiştir Ardından Türklerde Gök Tanrı inancına bağlı olarak ilâhî özelliklerin sembolize edildiği ağaçlar ve Hayat Ağacı ile ilgili bilgiler verilmiştir

Türk destanlarında düşmanlardan korunmak, güç toplamak vb sebeplerle Ağaca Sığınma motifi bazı destanlardan alınan örneklerle açıklanmıştır

Kazaya, belâya ve vahşî hayvanların saldırılarına; göze gelme, göz değmesi gibi olumsuzluklara karşı Türklerin, duanın yanı sıra Tanrı kutunun temsilcisi olduğuna inandığı ağaçlarla ilgili uygulamalar da bulunmaktadır Yapılan bu uygulamaların sebepleri Ağaç ve Nazar kısmında anlatılmıştır Türklerde öldükten sonra mezarın başına ağaç dikme geleneği; defin sırasında ve sonrasında ağaçlarla ilgili yapılan uygulamaların amaçları Ağaç ve Mezar bölümünde okuyucuya sunulmuştur

Kitapta dikkat çekilen diğer bir nokta, Ağaç ve Hakan bağlantısıdır Burada Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olan hakanın kutsal ağaçla olan ilgisi üzerinde durulmuştur

Türk devlet geleneğinde hakanı, dolayısıyla da Tanrı kutunu temsil eden tuğ ve törenlerde kullanılan bayrağın kutsal ağaç sembolleri oluşu ile ilgili gelenekler Ağaç ve Tuğ / Bayrak kısmında anlatılmıştır

Ağaç ve Semboller kısmına gelindiğinde kutsal ya da ilâhî ağacın Gök Tanrının sıfatlarını sembolize ettiğini belirten anlamlar üzerinde durulmuştur Kutsal ağacın temsil ettiği semboller ile ilgili açıklamalar şu başlıklar altında verilmiştir:

1 Tanrının Tekliğini, Vahdaniyetini Temsil Eden Yalnız Ağaç,
2 Bayterek,
3 Sığınılan Tanrı’yı Temsil Eden Gölgeli Ağaç,
4 Büyük / Azametli Ağaç (Kaba Ağaç),
5 Tanrı’nın Doğmaması ve Doğurmamasının Sembolü Meyvesiz Ağaç,
6 Tanrı’nın Edebîliğini Temsil Eden Yapraklarını Dökmeyen Ağaç,
7Ruhları Cennete ve Cehenneme Götüren Ağaç ( Tanrının Mükâfatlandıran ve Cezalandıran Vasıflarını Temsil Eden Ağaç)
Türklerin Tanrı kutunun gittiği durumlarda Tanrı kutunu geri getirtmek ya da kötülüklerden kurtulmak, Tanrıya olan şükran borcunu ödemek için kutsal saydığı ağaca bez bağlaması; kutsal ağacın altında kurbanını sunması gibi işlemler ayrıntıları ve anlamları ile Ağaç ve Adak / Kurban / Bez Bağlama bölümünde anlatılmıştır

Kitabın Sonuç bölümüne gelindiğinde yazar, eski Türk inancına bağlı olarak Tanrı inancının ve ağaç kültünün günümüze kadar varlığını sürdüren yansımalarının kısa bir özetini yaparak varılan neticeyi açıklamıştır

Geniş bir Bibliyografyanın ardından kitapta son olarak Metinler bölümü yer almaktadır Metinler bölümü 1497 adet metin ile zengin bir içeriğe sahiptir Metinler şahıslardan ve yazılı kaynaklardan olmak üzere iki metotla derlenmiştir Metinlerin altında derleme yapılan kişinin ya da yazılı kaynağın künyesine yer verilmektedir Derleme metinleri ağırlıklı olarak ağaç kültü ile ilgili olsa da Türk halkının inanışını ve halk kültürünü yansıtan örnekler de mevcuttur Ayrıca gerek metinler kısmındaki derlemeler gerekse kitabın içeriğinde verilen bilgiler Türkiye ile sınırlı tutulmamış, diğer Türk yurtlarında yaşayan soydaşlarımızın ağaç kültüyle ilgili inanç ve uygulamaları da esere dâhil edilmiştir Türkiye dışındaki Türk topluluklarına mensup Türklerin derleme metinlerinin de kendi şiveleri ile verilmesi kitabın zenginliğini bir kat daha arttırmaktadır

Türk Kültüründe Ağaç Kültü adlı zengin içerikli eserini Türk dünyası ile paylaşan sayın Dr Pervin Ergun’a yapmış olduğu bu çalışmasından dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz

Pervin Ergun, Türk Kültüründe Ağaç Kültü, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2004



Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Kültüründe Ağaç Kültü

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Kültüründe Ağaç Kültü




HAYAT AĞACI BİLGELİĞİ

"Yeryüzünün her yönünü gösterircesine büyüyen budaklarında çıkan kahverengi tomurcuklar, ardından açılan yemyeşil yaprakların ülkesi ağaç, dünya üzerinde insanoğlundan çok daha eski bir varlığa sahiptir

Üç yüz bin yıl önce ortaya çıkan ilk çağcıl kişiler, karşıtlıklar felsefesini bile kıskandıracak biçimde ağacın gökyüzünden vuran yıldırımla ateşin kaynağı olduğunu öğrenir Bu ateşin kaynağı ise ölüm üzerinden insanoğluna sağlanan hayat sıcaklığıdır aslında

Zaman içerisinde kişioğlu, ağacın yalnızca odun olmadığını, aynı zamanda uzak bir seyahat esnasında yorucu sıcaklıktan bunalan bir yolcu için, o an gerçekten hayat suyu kadar değerli gölge anlamını ifade ettiğini de öğrenmiştir Bu da ağacın hayat üzerinden hayat serinliğini sağlamasıdır

Ağacın kışın yanarak, yazın ise tüm yeşillik gücüyle yaşayarak kişiye sıcaklık ve serinliğin kaynağını oluşturması kişioğlunun, zaman zaman kendisine hakkından gelinmesi gereken bir düşman olarak algılanmasına kadar varacak doğayla tanışması yolunu açmıştır belki de

Bir ustanın elinde yine karşıtlıklar silsilesinden geçerek ölüm üzerinden başka bir biçime bürünmesi ve böylece yeni bir yaşam anlamını bulması da ağaca, insan dünyasında sahip olduğu dönüşüm içinde aslında manevi anlamda ölümsüzlük, ustanın düşüncelerine ise sanatsal sonsuzluk boyutunu katmaktadır

Dünyanın çoğu kültüründe önemli bir yere sahip ağaç, hayat ağacı ya da onun daha az oranda bilinen ölüm ağacı (hayat ağacının köklerinin yukarı doğru baktığı biçimi) kültleri biçiminde varlığını sürdürmektedir Aslında bu iki inanış biçimi de Kamlık inancında Dünya ağacında birleşmektedir, çünkü bu ağaçta hem yaşam hem de ölüm bir aradadır Zaten karşıtlıklar birlikteliğinin ifadesi olan ağaç dünyanın birçok eski kültüründe yer aldığı mitolojik boyuttan inanç vadisine inerek örneğin tektanrılı dinlerde iyilik ve kötülük anlayışına dayalı bilginin öğrenilme kaynağı olarak karşımıza yeniden çıkmaktadır Bu haliyle hayat ağacı bir anlamda bilge ağacı duruma gelerek Havva ya da Eva olarak biçimine dönüşerek onun üzerinden varlığına devam etmektedir Ağacın meyvesine dokunduğuna inanılan Eva sözcüğünün anlamının “hayat” olması bu bakımdan çok anlamlıdır aslında

Türklerde de tarihin derinliklerinden beri inanışların odağını, masal ve destanların konusunu ve hayatın beşiğini oluşturmuştur Ağaç Türk kültür yaşantısının içerisinde her baharın gelmesiyle dirilen ve her güzün gelmesiyle sönen sonsuz bir hayat sürecini temsil etmekteydi Belki de hayat ağacı olarak bilinen inanışın özünde bu dünya görüşü yatmaktadır, hayatın sonsuzluğu

Türklerde ağaç kutsaldı, ağaç yeşil doğanın simgesiydi Doğa ise hayatın zaten özüydü

Güçlü kökleri, geçmişi ve ataları, güçlü gövdesi şimdiki zamanı ve insanların şu anki yaşamını, güçlü budakları ise geleceği ve gelecek kuşakları, gelişmeyi temsil etmekteydi, hayat ağacının Ağacın bütün üç kısmı da, daha doğrusu evrendeki üç dünya da aslında birbirine eşit bir denge üzerine bağlıydı ve birindeki bozulma hayat ağacının kendisinin de yok olmasına neden olabilirdi

Yani, geçmişi olan kişiler yalnızca, bugünü yaşadıktan sonra geleceğe doğru uzanabilirdi ve yalnızca geleceği olan kişiler hem kendilerini hem de atalarını anılarında yaşatabilirdi

Genel olarak tarihsel bir perspektiften bakıldığında Türklerin yaşadığı bölgeler iklim ve çevre olarak ne tamamen kurak ve örtüsüz ne de tamamen buzul ve soğuktur Bunun yerine ağaçların meydana getirdiği “yişler” her zaman yaşantımız ve dolayısıyla da kültürümüzle iç içeydi Ağaçlar sosyal hayatımıza bile biçimlendirmiştir, denilebilir Türklerde kan kardeşliğinin yanı sıra ağaç kardeşliği müessesesinin varlığı işte buna en iyi örnektir Bu kurumun temelinde ise hayat ağacı kültü yatmaktaydı Bu inanış ise her ne kadar basit gelebilse de aslında ekolojik denge bakımından oldukça işlevseldi Çünkü bu inanışlar üzerinden kişiler hayatın kaynağı olan ağaçları satış için kesmezdi, gereksiz yere yakmazdı Her bir soy, kardeşliğinin dayandığı ve kutsal hayat ağacı olarak kabul ettiği ağaç cinsini asla kesmezdi, bu ise genel anlamda ağaçların korunmasına hizmet etmekteydi

Evrendeki Üst, Orta ve Alt dünyayı birleştiren hayat ağacı inanışı Türklerde, ağaç budaklarına çaputlar bağlamak yoluyla dileklerin tutulması geleneğini de kapsamaktadır Ağaçla konuşulur, onun da tepki verdiği bilinirdi Artık modern ölçü aygıtlarıyla kolayca saptanabilen ağacın tepki verme olayından atalarımız, bu aletlerden binlerce yıl öncesinde de haberdardı

Atalarımız için hayatın simgesi olan ağaç, gerçekten de çevrede oksijen sağlayarak, kendisine yüklenen bu anlamı tam anlamıyla hakketmektedir Böylece, modern bilim anlamında ‘ilkel’ olarak kabul edilen dönemde bile insanların, ağacının bu hayati işlevinden haberdar olmaları bir devrim değil midir? Belki de bize bu böyle gelebilir, oysa geleneksel bir ortamda yaşayan bir kişi için bu, duygularında patlamalara açmayacak kadar olağan bir şeydir, çünkü ağaç hayatın simgesiydi

Bununla birlikte hayat ağacı ya da dünya ağacı ne toprağa dayalı sınırları ne ırka dayalı etnik hudutları ne de kültürel ayırımları tanıyan gerçekten evrensel bir inanış olgusudur Bu bakımdan bu kült dünyanın birçok kültüründe bu denli yaygın ve aynı zamanda aşağı yukarı benzer çizgiler üzerine kuruludur Sibirya kamları (şamanları), Üst dünya ile Alt dünyanın kesişme ve birleşme yeri olan dünya ağacı üzerinden kendi metafizik yolculuklarını gerçekleştirmektedir

Çeşitli ağaçlardan em yapılmakta ve bu anlamda hayat ağacı inanışı gerçek yaşamda da, özellikle hastalananlar için hayat vermekte ya da hayat güçlerini pekiştirmekteydi Yani, görüldüğü gibi eski kültürümüzde inanış ve gerçek hayat aslında birbiriyle iç içe ve etkileşim halindeydi Günümüzde ise maalesef

Belki de, evrenin ana ekseni olan hayat ağacı inanışına göre bizler şuanda yaşamımızın yalnızca güz mevsimini yaşamaktayız ve bir zaman geçtikten sonra Güneşin yükselmesiyle içimizdeki ağaçlar da uyanacak ve yeşermeye başlayacaktır "

ALINTI-KAYNAK: Timur B Davletov


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Kültüründe Ağaç Kültü

Eski 10-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Kültüründe Ağaç Kültü




Türk mitolojisine baktığımızda, oldukça geniş bir coğrafyaya yayılmasına rağmen, bütün Türk boyları için inancı yansıtan, ortak diyebileceğimiz unsurları rahatlıkla görebiliriz Bunlardan biri da "ağaç kültü"dür

Ağaç kültü, Türk mitolojisinde önemli bir yer tutar Özellikle İslam öncesi inanç sistemini tanımak açısından önemlidir Kaldı ki, İslam öncesi dediğimiz pek çok unsurun şu veya bu şekilde günlük hayatımıza girdiği de bir gerçektir

Ağaç, özellikle de kayın ve çam ağaçlarına ilahi bir gözle bakılmıştır Uygur Türklerinin türeyiş efsanesinde, iki ağaç arasına gökten bir ışığın inmesi ile beş çocuğun ortaya çıkması, çevredeki halkın onlara ana-babalarını sorduklarında ise, o iki ağacı göstererek, ağaçların önünde diz çökerek yeri öpmeleri, oradaki insanlar tarafından han seçilmeleri ve çoğalmaları anlatılır(1) Oğuz destanında da, Oğuz Kağan'ın çölün ortasındaki bir tek ağacın kovuğundaki Tanrı kızı ile evlenmesi" anlatılır(2) Bir Altay efsanesinde de yerin yaradılışı “…Dalsız, budaksız bir ağaç bitmişti Bu ağacı Tanrı gördü ve "dalları olmayan ağaca bakmak hoş bir şey değil; buna dokuz tane dal bitsin” dedi Ağaçta dokuz dal bitti Tanrı yine şöyle dedi: "Dokuz dalın kökünden dokuz kişi türesin ve bunlardan dokuz ulus olsun“(5) şeklinde anlatılır

Yukarıda sunduğumuz örnekler, Türk dünyasındaki ağaç kültünün, en eski çağlardan beri var olduğunu göstermektedir Türk kültüründe bunların dışında da ağaç ile ilgili pek çok motif vardır Mesela, Doğu Türkistan'ın Müslüman kamları hastayı afsunla tedavi ederken, çevrelerinde kayın ağacının bulunmasını isterlermiş(4) Bu durum, İslam öncesi inancın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor “Son yıllara kadar Şamanlığı muhafaza eden Altaylı, Sagay, Şor, Kaç, Televüt ve başka ulusların kamları, kayın ağacı bulundurmadan ayin yapmazlarmış Kayın ağacı burada yalnız ayin törenine katılan bir unsur değil fakat bizzat kendisine tapınılan mukaddes bir varlık(5)" olmuştur Benzer durumlar, Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra Anadolu’da da çeşitli şekillerde Karşımıza çıkmaktadır(6) Ağacın metafizik bir güç olarak kabul edilmesinin yanı sıra, kendisine tapınılan maddi bir varlık olarak da ortaya çıkması enteresandır Bu maddi varlığa saygının temelinde yaradılış ve ecdada saygı duygularının yatması muhtemeldir Zira eski Türkler "ecdad mabedi makamında bir taş oyarlardı Bu “taş evin” içinde göğe; yere ve hakanın soyuna kurbanlar keserlerdi Kurbandan sonra da kayın ağaçları dikerlerdi Bunlardan tanrılık ve kutluk ormanı meydana gelirdi"(7),

Bu kültün (bütün dünya milletleri tarafından) böylesine saygı görmesinin sebebi tam olarak ortaya çıkarılamamış ise de, ağacın yeşermesi ile kış mevsiminin sona erip, baharın gelmesini müjdeleyici hüviyeti veya çam ağacı gibi her mevsim yeşil kalan ağaçların ebediyeti temsil ettiğinin düşünülmesi, toprağa kök salarak ve her türlü tabiat şartlarına mukavemet ederek uzun yıllar yaşaması, meyveleri ile insanı beslemesi ve aynı meyvelerle sürekli çoğalması gibi olaylar yüzünden de böyle bir saygıya layık görülmüş olabilir(8)

Bu gün Kuzey Kafkasya'da yaşayan ve bir kısmı, Rusların baskı ve zulümleri sonunda Türkiye'ye göç eden, Karaçay-Malkar Türklerinin İslam öncesi eski inançlarında da bu ağaç kültünü görmekteyiz Haklarında pek fazla araştırma yapılmayan bu Türk boyunda, bu kültün yakın zamana kadar (1980 yılına kadar) yaşatıldığını, bu gün dahi "saygı duyma" şeklinde sürdürüldüğünü tesbit etmiş bulunmaktayız

Evliya Çelebi Kuzey Kafkasya'da yaptığı seyahatini anlatırken "ağaca tapan ademi kavmi"nden bahseder(9) İbn Fadlan da Başkurt Şamanizmini anlatırken, Başkurtların yaz, kış, yağmur, rüzgâr, ağaç (orman), hayvan, insan, gece, gündüz, su, ölüm, hayat ve yer gibi varlıkların her biri için ayrı ayrı birer tanrılarının bulunduğuna ve en büyük tanrının gökte yaşadığına inandıklarım kaydeder(10) Karaçay-Malkar Türklerinin eski inançlarında da aynı öğeleri görmekteyiz(11) Çok çeşitli iyelerin sorumlu oldukları "Gök Tanrı" (Kök Teyri), gökte yaşamaktadır Yardımcı iyeler ise yeryüzünde insanlarla birliktedir

Bu iyelerden birisi de "ağaç”tır Karaçay-Malkar Türkleri uzun bir zaman ağacı kutlu ve güçlü görmüşler, onun ilahi gücünün kendilerine yardımcı olacağını düşünmüşlerdir İslamiyeti kabul etmeden çok önceleri Karaçay-Malkar Türkleri de, birçok halk gibi çeşitli öğelere tapınıyor, en azından onları ilahi bir güç olarak görüyorlardı Karaçaylılar kutsal gördükleri büyük bir çam ağacına saygı duyuyorlardı Adına da "Cangız Terek"(Yalnız Ağaç) demişlerdi Adından da anlaşıldığı üzere, ağaç topluluklarından ayrı ve diğer ağaçlardan ayırıcı bir vasfı olsa gerektir Bu durumu da bütün insanlık dünyasında da ortak olarak görmekteyiz(12) Malkar bölgesinde yaşayanlar ise kutsal olarak kabul ettikleri ağaçlarına "Ravbazı”(?) diyorlardı Halk o ağaçları tanrılarla eşdeğer görmüş, katı bir şekilde onların gücüne inanmışlardır Öyle ki, 19yüz yılın son yarılarına kadar Malkar yaşlıları "Allah seni canınga okuna bolsun, Ravbazı meni canıma bolga edi ansı "(Allah seninle olsun, yeter ki Ravbazı benimle olsun) deyip durmuşlardır Ravbazının ve Yalnız Ağaç'in yanında birçok törenler düzenlemişler Bütün bir cemaat toplanıp geldikleri gibi, sülaleler şeklinde, aile toplulukları şeklinde veya yalnız olarak da gelmişler Gelen kişi dileğini açıklayıp dileğinin gerçekleşmesi için ona yalvarmış Dileğini kimi açıkça dile getirirken, kimi de gizlice söylemiş Kimi hastalığından kurtulmayı, kimi sevdiğine kavuşmayı, kimi de çocuk sahibi olmayı dilermiş(13)

Karaçay'da "Yalnız Ağaç"ı ziyaret edenler ona çeşitli kumaş parçaları bağlamışlar, "iyilik ver, hastalıklardan koru" diye dileklerde bulunmuşlar Dileklerinin kabul olması için de ağacı kumaş parçalarıyla süslemişler Evlenmek isteyen kızlar, erkekler de ağacı ziyaret etmişler

Kaynaklar:

(1) Bahaeddin Öğel, Türk Mitolojisi, lc TTK yay Ankara 1989, s74; AYaşar Ocak, Bektaşî Menakıbnamelerinde İslam Öncesi İnanç Motifleri, İst 1983, s85–86

(2) Bahaeddin Ögel, ag,es117

(3) Abdulkadir İnan Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ank1972, s15

(4) Abdulkadir İnan, Eski Türk Dini Tarihi, İst1976, s38

(5) Abdulkadir İnan, ag,es39

(6) AYaşar Ocak, ag,es83-94

(7) Abdulkadir İnan Şamanizm, s3

(8) AYaşar Ocak, ag,es84

(9) Aİnan, age s65

(10) Aİnan, age s10

(11) HH Malkonduev, Drevnyaya Pesennaya Kultura Balkartsev i Karaçaevtsev,

(Karaçay-Balkar Halkının Eski İnanç Kültürü), Nalçik 1990, s8; Malkarlılanı bla Karaçaylılanı Halk Poeziya Çığarmaçılıkları, Nalçik 1988, s7-9; 25-26, Karaçay Halk-Cırla (Haz Goçieva SA, Ortabayeva RA Suyünçeva Hİ)Moskova,1969 s10-12

(12) AYaşar Ocak, age s86

(13) Malkarlılanı bla Karaçaylılanı…s13

(14) age s200,

(15) HH Malkonduev, ages15;19-20

(16) Malkarlılanıbla Karaçaylılanı s199

(17) age s202,

(18) age s13

(19) age s201

(20) age s201

(21) age s20, 249–264

(x) Bu gün KKafkasya’da, Malkar bölgesinde, "Ravbazı"nın kesildiği yerde kesilme hadisesinin de anlatıldığı bir plaket bulunmaktadır

Not: Halen görev yaptığımız Konya, Derebucak ilçesine bağlı "Gencek Kasabası ve Konya, Beyşehir ilçesine bağlı Huğlu Kasabasında hala ziyaret edilen ve ziyaretçiler tarafından, dileklerinin kabulü için kumaş parçaları bağlanan veya çivi çakılan iki "ziyaret ağacı" tespit etmiş bulunmaktayız Öyle anlaşılıyor ki bu kült, Anadolu’nun birçok yerinde günümüzde de yaşamaktadır






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.