Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Makaleler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
incinme, incinsen, incitme

İncinme, İncinsen Bile Sen ,İncitme

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İncinme, İncinsen Bile Sen ,İncitme




“Hiç kimseye hor bakma ,İncitme, gönül yıkma!”

Kulunun Kalbini Kıran Rabbini Karşısına Alır

İnsan, yaratılmışlar arasında, Cenab-ı Hakk`ın halifesi olmaya, O`nun güzel isimlerini ve ulvî sıfatlarını tastamam yansıtma potansiyeline sahip, kainatın fihristi mahiyetinde, başka canlılardan pek çok farklı derinliklerle donatılmış biricik varlık; kalb de insanın manevî donanımında müstesna bir konum ve özel bir misyona sahip çok önemli bir rûhânî varlıktır Allah Rasûlü aleyhissalâtü vesselâm, “Allah sizin kalblerinize bakar, sûretlerinize değil” buyurarak, onun bir ‘nazargâh-ı ilahî` olduğunu işaret buyurur Bu Hadis-i Şerif`ten anlaşılmaktadır ki, Cenab-ı Allah`ın insanla muamelesi kalbine göre cereyan etmektedir Nitekim, Yunus bize seslenirken,

“Ararsan Mevlâ`yı gönlünde ara” der İşte bu ölçüdeki ehemmiyetine binaen sûfiler kalbe ‘hakîkat-i insaniye` namını takmışlardır

Öteden beri söz erleri en çok bu hayatî latîfe etrafında çok söz etmiş, yazılar yazmışlardır, sohbetlerine, nazımlarına, nesirlerine hep onu mevzu etmişlerdir Kalb etrafında cereyan eden hususlar arasında da kalb kırma ve gönül incitmenin ayrı bir yeri vardır

Kalb, Gönül ve Cân Demektir; Aynı zamanda çok narin ,alıngan ve kırılgandır

Evet, bizde kalbe ‘gönül` de derler, ‘cân` da Yine ‘cân` gibi Fârisî lisanından Türkçemize mâlolan ‘dîl` kelimesi de bu manada çok kullanılmıştır Atalarımızın sözleri içerisinde yer alan, “ Gönül bir sırça kadehtir; kırılırsa yapılmaz ”
şeklindeki ifade, kalbin cam gibi kırılgan ve ince olduğunu, hiç umulmadık şekilde çarçabuk kırılabileceğini, telafisinin de hemen hemen imkansız olduğunu anlatır

Yine ecdâdımızdan bize miras kalan, “gönül yıkmak”, “gönül kırmak”, “gönül yarası” gibi ibarelerde gönül hep kalb yerine kullanılmıştır “Gönül koymak” gücenmek anlamında, “gönül yapmak”, yıkık ya da kırık bir gönlü tamir etme karşılığında, “gönül ehli” tabiri de, kalb-i selîme ulaşmış, halim, selim, olgun,bilgili ,alim, fıtratlı kimseler manasında kullanılmıştır

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, başkalarını incitmeyi, onların kalblerini kırıp, gönüllerini yıkmayı bir alışkanlık haline getirmiş insanlar ALLAH CC kainata serpiştirdiği rahmet, merhamet ve şefkatten hissesini alamamış nasipsiz insanlardır Böyleleri aynı zamanda insan olmanın en önemli yanlarından birini teşkîl eden his ve duygudan mahrum hissiz kimselerdir ve islami ahlak içerisinde çok mühim bir yeri olan nezâket, güleryüzlülük ve kem söz söylememe, kem bakışta bulunmama gibi lütuflardan mahrumdurlar Evet, kalb kırmak tek kelimeyle kaba bir tavırdır ve kabalık sadece, bedevîlere yaraşır

Allah cc, kullarına her zaman sabrı şiar edinmelerini, dillerine hâkim olmalarını ve gayzlarını yutmalarını emretmenin yanında, “ Ben kalbi kırık olanların yanındayım ” buyurmak suretiyle, kullarının gönüllerini incitenlerin -bilmeyerek bile olsa- yaradanı yani ALLAH cc karşılarına alacaklarına işaret buyurmuştur ki, buda oldukça derin ve anlamlıdır

Efendiler Efendisi de, gerçekten inanmış bir insanın en önemli vasfının diğer insanları eliyle ve diliyle rahatsız edip incitmemesi olduğunu ifade ederek bu husustaki en kesin
kâideyi koymuştur Yine O`nun beyanlarına müracaatla söyleyecek olursak, kendi kalbinin rencide edilmemesini, gönlünün kırılmamasını arzu eden bir kimse başkalarının kalbini kırmaktan da hazer eder, sakınır Zira, hakîkî mümin kendisi için istediğini kardeşleri için de arzular; şahsı için istemediği şeylerin başkalarının başına gelmesine de gönlü razı olmaz

Kalb Allah`ın Evidir

Büyükler hep öyle demişler; kalbi Kâbe`ye müsavî hatta ondan daha üstün tutmuşlardır İbrahim Hakkı merhum meşhur şiirinde,

“Dil beyt-i Hudâ`dır, ânı pak eyle sivâdan

Kasrına nüzûl eyleye Rahman gecelerde”

diyerek kısa yoldan bu gerçeği ifade eder Kalbin Zümrüt Tepeleri`nde bu konunun temeli şu cümleyle ifade edilir: kalb, Kâbe`den daha üstün görülmüştür

Şu çeşmeye bak su içecek tası yok ,
Kırma kimsenin kalbini, Yapacak ustası yok

Kalb, Kâbe`ye benzetilince kalb kırmak da Kâbe`yi yıkmaya kıyaslanır olmuştur Mesela, bu manada “Kâbe`yi yıksam, yeniden yapabilirim, ama kırılan bir kalbi kat`iyen” şeklindeki ifade, İslam`ın yüz akı Hazreti Ömer`e izâfe edilir İşin doğrusu, Hazreti Ömer gibi bir gönül insanının böyle bir şey söylemesi kadar tabiî bir şey olamaz
Müminleri incitip onların kalblerini kırmanın büyük bir vebal olduğunu düşünen Allah dostları, bir gönül yıkmanın Kâbe`yi yıkmak kadar günah olduğunu, hâkezâ, bir gönül yapmanın da Kâbe`yi yeniden inşa etmek kadar sevap olduğunu dile getirirmişlerdir Onlardan biri olan Hazreti Mevlânâ, “Bir defa kalb kırmak, Kâbe`yi alt üst etmekten daha kötüdür Zira Kâbe`yi Hazreti İbrahim inşa etmiş, gönlü ise Hazreti Allah yaratmıştır” der

İnsan kalbinin çok hassas ve kırılgan olması üzerinde en fazla duranlardan birisi de yanık şairimiz Yunus Emre`dir Kalb kırmanın, gönül incitmenin ne büyük bir hata olduğu mülahazası onun pek çok mısraına misafir olmuştur İşte onlardan ikisi:

“Gönül Çalab`ın tahtı, Çalab gönüle baktı
İki cihan betbahtı, kim gönül yıkar ise

“Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil”

Kalb kırmak biraz da başkalarını hor ve hakir görmenin neticesidir Evet, insanın kendisini üstün ve faziletli görmesinin, zayıf karakterli ve bencilliğinin ‘tabiî` sonucu başkalarını hor görmesi, dolayısıyla da tahkir etmesi, küçük düşürmeye çalışmasıdır Takdir edilir ki, böyle bir tavır ve davranış Allah nezdinde hiç de hoş görülmeyecek yanlış bir davranıştır Çünkü Yaratıcı`ya nispetle bütün insanlar kuldur ve kullukları açısından da herhangi birinin diğerlerinden hiçbir üstünlüğü yoktur Üstünlük sadece ve sadece dini diyanet yapma yani hayata hayat kılma hususundaki hassasiyet ve titizlikte aranmalıdır
Bu ise tamamen bir kalb işidir; hiç kimsenin bir başkasının kalb balansını ölçüp değerlendirme gibi bir imkanı ve selâhiyeti olmadığına göre, kendilerini başkalarının üstünde gören insanlar kibir ve haram gibi insanı ateşe götüren iki karanlık tünele girmiş sayılırlar Allah bizleri böyle yanlışlara düşmekten korusun

Başkalarını hor görmenin o insanları incitmeye bâdî olabileceğini merhum Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin şu vecîz beytinde ne güzel ifade edilir:

“Hiç kimseye hor bakma
İncitme, gönül yıkma!”

İnsanlara değer verenlerdir ki, onlar gönül kırmaktan, kalb incitmekten, yürek hırpalamaktan ısrarla kaçar, böyle bir hataya düşmeyi kendi hesaplarına büyük bir günah telakkî ettiklerinden dolayı da başkalarıyla pek titiz davranmak suretiyle peygamberane bir tavır sergilerler Evet, bu incelik ve nezaket ufkuna ulaşmış edep kahramanları, değil kalb kırma, hayatlarını kalbleri tamir etmeye, gönülleri mamur kılmaya adamışlardır Felsefenin onlarcasında fakirlerin, düşmüşlerin, muhtaçların ve gönlü buruk olanların kalblerini tamir etmek ibadetler çerçevesinde değerlendirilir
Yine onlara göre gönül yapmak arş yapmak gibidir Alvar İmamı ,rahmetullahi aleyh , bir dörtlüğünde bize nasihatte bulunarak, kullarını incitmeyenleri, Allah`ın onların ayıplarını örtmek suretiyle mükafaatlandıracağını anlatır:

“Lutfî miskinlere merhamet eyle
Hizmet eyle cândan hürmetle söyle
Amandır incitme neylersen eyle
Uyûbun muhâsib müsetter eyler”

İncinme, İncinsen de İncitme

Kalb kırmamak kadar, kırılmamak, incitmemek kadar incinmemek de tasavvuf terbiyesinde önemli bir kemâl basamağı sayılmıştır Merhum Sami Efendi`nin, “Kalb-i selîm, kimseyi incitmemek ve kimseden incinmemektir Kimseyi incitmemek kolay, fakat başkasından incinmemek çok zordur Asıl onun için gayret gösterilmelidir” dediği nakledilir
Yine merhum Kenân Rifâî`ye nispet edilen, “İncinme, incitme” sözü bir hayli meşhur olmuştur Zaten derviş-meşrepgönül insanı olmanın özünde de bu vardır, yani sevgi, müsamaha, hoşgörü insanı olabilmek Yaratan`dan ötürü yaratılanların kusurlarını görmemek en yanlış hâdiseleri bile sinesinde eritebilmek herkesi kendi konumunda kabullenebilmek kim olursa olsun herkes için ihtiyacına göre dua edip yalvarabilmek

Allah`a hakikaten iman etmiş gönül insanları, Yunus`un da dile getirdiği gibi, gönülsüz olmalı, sövenlere, dövenlere ne elleriyle ne de dilleriyle mukabelede bulunma gibi bir yanlışa düşmemelidirler Kalb kırmama, gönül incitmeme edep yolcusu için seyahatinde çok önemli bir adım ise, kırılmama ve incinmeme onun da ötesinde bir ikinci adımdır ve ayrı bir kalbî derinlik ve vicdan enginliği ister Sadece bazı baba yiğitlerin kârı olan bu mertebe işin doğrusu her yiğide nasip olmaz; daha fazla gayret, daha fazla irade, daha fazla sabır, daha fazla alçak gönüllülük ister

Evet, insan incinse de incinmemeli, zarara zararla mukabelede bulunma gibi Peygamber lisanında zulüm sayılmış bir işe asla teşebbüs etmemelidir Yine Yunus bir dörtlüğünde,

“Aşık kişi miskin gerek
Yol içinde teslim gerek
Kim ne derse boyun eğe
Çare yok gönül yıkmaya”

diyerek bu hususa işaret eder ve Hak yolcularının ne tür muamelelere maruz kalırlarsa kalsınlar gönül yıkmaya asla ve asla haklarının olmadıklarını anlatmak ister

Selam ve dua ile ,Rabbim yar ve yardımcımız olsun



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.