Prof. Dr. Sinsi
|
Alevi Avcılığının Yeni Aktörleri
Alevi avcılığının yeni aktörleri
"Aleviler adına" boy gösteren hemen tüm güçler asgari demokratizmin uzağında 
Alevi avcılığının yeni aktörleri
Son günlerin siyasal-toplumsal gündeminde belki ilk sırada, merkezleşmiş bir konumda yer almasa da dikkatlerden kaçmayan bir tartışma var: AKP’nin Alevi açılımı AKP son seçim öncesi transferlerinden Reha Çamuroğlu aracılığıyla Alevi toplumu içerisinde belli bir kesimi etkileyip yanına çekme niyetinde olduğunu gösterdi
Çamuroğlu’nun açıklamasına göre, Alevilerin temsili için bir genel müdürlük kurulacak; kurum, 3 bin kişiyi istihdam edecek ve 2 milyon YTL’lik bir bütçeye sahip olacak Çamuroğlu, iki sene içerisinde Alevilikle ilgili bütün sorunları çözmeyi hedeflediklerini söylerken, Aleviliği "İslam dışı görmeyen" yeni bir örgütlenmeye gidebileceklerini de ekliyor Çamuroğlu tarafından açıklanan planlar arasında, Aleviler ve hükümet arasındaki ilişkileri yürütecek 40 kişilik bir kurul oluşturulması, Ankara ve İstanbul’da dergah büyüklüğünde iki cemevi inşa edilmesi ve Alevi dedelerinin belirli eğitimlerden geçmeleri de yer alıyor
AKP tarafından Ramazan aylarının rutini haline gelen iftar şovlarının, açılımla birlikte Muharrem ayına da taşınması planlanıyor AKP’nin planına göre, Başbakan Erdoğan ve AKP kurmayları, Alevilerin oruç ayı olan Muharrem ayında Alevilerle birlikte iftar yapacak, Kerbela şehitlerinin "ruhuna Fatiha okuyacak"
Alevi toplumu da çözüşüyor
Tahmin edileceği üzere bu tartışmaya Alevi toplumunun bütün kanatları ve değişik çevreler değişik biçimlerde ortak oldular Tartışmaların geneli sorunun arka planına inmeye çalışmaktan çok gündemdeki üç özne -AKP, Reha Çamuroğlu ve Aleviler- arasındaki ilişkiler ve çelişkiler zeminine çekilmiş bir yüzeysellikle tartışılıyor Bu yüzeysellik içinde de dile getirilen doğru bir tespit var: "AKP kendi Alevisini yaratmanın peşinde" Fakat bu doğrunun arkasından öyle tepki ve görüşler dile geliyor ki, ortada sanki yekpare ve homojen, çıkarları, talepleri ve beklentileri ortak birleşik bir Alevi toplumu var ve birileri, şimdilerde "Reha Çamuroğlu gibi kınalı keklikleri" kullanarak bu "uyumlu" bütünlüğü parçalayıp Alevileri -en azından bir kısmını- "yoldan çıkarma"nın peşinde!
Oysa ortada görülmesi gereken çok belirleyici bir gerçek var: Alevi toplumu bundan 20-30 sene öncesinin o görece homojen ve birleşik bir toplum olma özelliklerini yitireli yıllar olmuş Kapitalizmin gelişimi, sınıfsal ayrışma ve farklılaşmaların keskinlik kazandığı son 25-30 yılın hızlı ekonomik ve toplumsal dönüşümü Alevi toplumunu içten bir çözünüme uğratmış Onun içinde eskiden de varolan feodal toprak sahipleri ile irice burjuvaların dışında, ağırlıklı olarak küçük mülk sahibi-emekçi gövdeyi de kendi içinde parçalayarak daha keskin bir tabakalaşmaya itmiş Bu ekonomik-toplumsal çözüşme süreci, sınıfsal konum ve çıkarlardaki farklılaşmaya bağlı olarak siyasi tutum ve yaklaşımlarda farklılaşmayı da doğallığında beraberinde getirmiş Ezilen ve horlanan bir mezhep olarak Alevilerin tarihsel bir geçmişe de sahip "muhalif" ve "ilerici" kimliğini dönüşüme ve bazı yönlerden deformasyona uğratmış
Dünün emekçi köylü ya da küçük mülk sahibi Alevisi orta, orta-üst hatta istisna sayılabilecek bazıları itibariyle büyük mülk sahipliği konumuna doğru evrildikçe bunların siyasetteki tutum ve pozisyonları da değişmiş 30-40 sene öncesinin emekçi Alevi toplumunun aklından bile geçiremeyeceği gerici, hatta MHP gibi elinde Alevilerin de kanı bulunan faşist partilerle bile halvet olmayı düşünebilen Aleviler ortaya çıkmaya başlamış Ekonomik-toplumsal bakımdan olduğu kadar siyasal tutum ve beklentiler bakımından da kendi içinde çözünüp farklılaşan Alevi toplumunun içinde, kendine bir "taban", en azından "köprübaşı" tutma yarışına girenlerin arasına son dönemde doğal olarak AKP de katılmış Olan kabaca budur Meseleyi şunun uyanıklığı, bunun ihaneti, ötekinin kınalı keklikliği, diğerinin Zülfikar oluşu gibi neden ve kavramlarla "açıklamaya" çalışmak her şeyden önce bu gerçeğin ve bu gerçekle birlikte emekçi Aleviler tarafından sorgulanması gereken başka gerçeklerin üzerinin kapatılmasını kolaylaştırmaktan başka bir işe yaramaz
Son dönemin gösterdikleri
Aleviler sanki AKP’nin bu hamlesinden önce doğru bir noktada mı duruyorlardı? Özellikle son yıllarda ve aylarda bayrak mitingleri ve köpürtülen ırkçı şoven gösterilerde önemli bir bölümü faşizm ve şovenizmin arkasına takıldı Onun kitle dinamiklerinden birini oluşturmaya başladı Bu yönelimin arkasında ise Aleviciliği Avrupa ve Türkiye’de bir geçim ve pazarlama kapısı olarak gören dernek ağaları, kanaat önderleri, şıhlar, şeyhler, dedeler tayfası var Bunlar, önemli bir parçası Avrupa ülkelerinde yaşayan Alevi toplumunun yarattığı değerleri istismar ederek CHP başta olmak üzere değişik düzen partileriyle milletvikili pazarlıklarından iş hayatına, sendikalardan menfaat ve prestij sağlayacak farklı yerlerin post savaşına kadar her yerde Aleviliği ve temsilcisi oldukları Alevi kitlenin talep ve beklentilerini istismar ettiler O kadar ki, son seçimler sırasında -küçük bir azınlık biçiminde de kalsalar-, sembolik moral anlamı çok vahim olan bir düşkünlük ve çıkarcılık sergileyerek MHP gibi eli kanlı bir faşist çeteyle kol kola giren Alevi dedeleri çıktı Alevicilik bugün artık öyle bir rant ve menfaat kapısı haline geldi ki, etraf, Aleviciliği "bayrak edinen" televizyon kanallarından, yeni dernek ve örgütlenmelerden geçilmiyor
Bu parçalanma ve deformasyon ezilen ve horlanan bir mezhep olarak Alevilerin bugüne kadarki duruşlarında olduğu gibi taleplerinde de bir deformasyonu beraberinde getiriyor Düne kadar haklı ve yerinde bir tutumla "devletin dini olmasına" karşı çıkan, bunu eleştiren, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi gerici bir örgütlenmenin kapatılmasını savunan ve isteyen Aleviler, bugün o Diyanet’te kendilerine de bir masa ve koltuk konulmasını talep edebiliyor, bunun peşinde koşabiliyorlar Tutarlı bir demokratlık ve laiklik anlayışından bu yönüyle de uzaklaşıyorlar
Konuyu çeşitli boyutlarıyla irdeleyen ve bu konuda tez hazırlayan Antropolog Aykan Erdemir, bütün KİT’lerin tasfiye edildiği, sağlıktan eğitime bütün temel sosyal hakların özelleştirildiği neoliberal saldırganlık döneminde "kendisine dokunulamayan tek kurum" olarak tanımladığı Diyanet’in konumuna ve etkinliğine değindikten sonra, "Aleviler ne istiyor?" şeklindeki soruyu şöyle yanıtlıyor:
Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin kurumsallaşması Bir mezhebin egemen konumuna son verecek bir hukuksal zemin yaratılması Yani: A) Diyanet’in kaldırılması B) Devletin Milli Eğitim eliyle Sünnilik dersi dayatmasına son vermesi C) Tüm inançların ibadethanelerinin statülerinin aynı olması D) Nüfus cüzdanlarında nasıl kim Fenerbahçeli kim Galatasaraylı diye yazılamıyorsa, inanç hanesinin de çıkarılması E) Bunların isteğe bağlı değil, toplumsal huzur açısından herkes için geçerli olması
Bunlar kapsamlı ve yeterli olmasalar bile horlanan bir mezhep adına en azından ilerici-demokratik talepler Ama bugün ortalıkta "Aleviler adına" boy gösterip cirit atan hemen hemen hiçbir güç bu asgari demokratizmi bile kararlılıkla ifade edip bunda ısrarlı olamıyor Bunun yerine, ya Genelkurmay’a göz kırpan "Cumhuriyet bekçiliği" demagojileri yapılıyor ya da "Diyanet’te bize de bir yer açın" oportünizmi dillendiriliyor
Bu elbette ki Alevi emekçilerinin talep ve beklentisi değil ve olamaz Ama Aleviler adına piyasada boy gösteren ve herbiri bir başka federasyon ya da derneğin ağası alevi burjuvaları ve orta sınıf sözcüleri bu pazarlıkların peşinde koşup ancak bu sayede varlıklarını sürdürebiliyor
Maraş katliamı
Maraş’ların, Çorum’ların, daha yakın bir tarihteki Sivas’ların gönül ortağı, hatta düne kadar açıktan savunucusu AKP, işte bu çözülme ve bu oportünizmden cesaret alarak hamle yapıyor AKP bu zemin üzerinde "kendi Alevisini yaratma" hesabını da güdüyor; bu hesabın arkasında Dersim başta olmak üzere 22 Temmuz’da oy almayı başaramadığı bölgeleri fethetme hazırlıkları da yatıyor; AB’ne şirin görünüp puan toplamayı da planlıyor… AKP’nin "Alevi açılımı"nın kısa ve orta vadeli hedeflerine dair kuşkusuz daha çok şey söylenebilir Fakat bunların hepsini kesen daha temel ve stratejik bir hesap olarak, kendisini "yeni toplumsal merkez" olarak revize edip 22 Temmuz seçimleri öncesi yaptığı ataklarla ve aldığı oyla bu konumu bir bakıma da ele geçiren AKP, bir benzerini de Kürtleri avlamak için sahneye koymaya hazırlandığı bu tür açılımlarla her toplumsal kesim içerisinde örgütlü bir taban hareketi yaratmanın peşinde koşuyor AKP’nin Alevilere şirinlik hamlesi bu özelliğiyle aynı zamanda daha kapsamlı bir stratejik yönelimin ayaklarından birini oluşturuyor
AKP, kendi sınıfsal konumu ve hedefleri doğrultusunda kendi rolünü oynuyor Ya Aleviler? Özellikle de Alevi inancına sahip işçi ve emekçiler?
Ufuk Çizgisi, Sayı: 75, 19 Aralık 2007
|