|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
ahlakı, felsefekarşılaşma, inam, üzerine or ahmet |
![]() |
Felsefe-Karşılaşma Ahlakı Üzerine/Ahmet İnam |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefe-Karşılaşma Ahlakı Üzerine/Ahmet İnamKarşılaşmayı bilmediğimiz bir dünyada yaşıyoruz ![]() ![]() Karşılaşamama, "sosyolojik", "psiko-sosyolojik", "antropolojik" bir olgu değil! Bir onto-ethik özellik ![]() ![]() Karşılaşamama ne gibi bir yaşama biçimine (Lebensform) yol açar? Karşılaşamayan insanların birarada yaşadığı dünya, nasıl bir dünyadır? Yüzyıllardır yaşadığımız, bin yıllardır ömür sürdüğümüz bu dünyadır ![]() Ne olur karşılaşmanın olmadığı bir dünyada? Kokuşma başlar sürer ![]() Birbirlerini darlaştırarak, kafalarındaki çerçeveler içine sıkıştırıp gören; güveni, sevgiyi, saygıyı, yaratmayı, canlılığı, sevinci, keşfi, özgün arama, araştırma, beklentilerini, yaşayamayan insanların oluşturduğu dünya kokuşur! Birbirini kullanmaya, denetlemeye, sömürmeye çalışan, içten anlama isteği yerine, düzeni sürdürmek için gerekli davranışlarda bulunmayı, dıştan uygun, uyumlu görüntüler vermeyi seçen, kendi yarattıkları daracık dünyalarında, konforun, ekonomik, teknolojik olanakların rahatlığıyla sığlığı seçen insanların ilişkileri kokuşur! Ne birbirlerini ne de kendi içlerini göremeyen insanların, doğaya, evrene, bilgilerine, duygularına, sezgilerine, düşüncelerine, bedenlerine, içinde yaşadıkları, kültürel, ahlaksal, toplumsal, siyasal, ekonomik düzene bakışları kokuşur ![]() Karşılaşamayan insanların yaşadığı dünyada, estetik, ethik değerler kokuşur ![]() ![]() Elbette, adâletin olmadığı, insanların açlıktan, anlamsız savaşlardan öldüğü, sömürüldüğü bir dünyada insanların karşılaşabilme yaşantısı (Erfahrung) yaşayabilmeleri çok zordur ![]() ![]() Unutmayalım ki, sosyo-ekonomik düzen karşılaşabilme yaşantılarını belirliyorsa, karşılaşma yaşantıları da sosyo-ekonomik düzeni etkiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öyleyse, tartışmaya başlayalım: Nedir; karşılaşma? Birbirlerinin önlerine çıkan insanlar, karşı karşıya gelme durumlarını karşılaşma olarak yaşamayıp, yaşamda kalma, yaşamlarını ne olursa olsun sürdürme telâşı içinde farklı yaşantılara sahip oluyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlaşma, uzlaşma da kimi durumlarda karşılaşmaya katkıda bulunmayabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Taraflar birbirlerini karşılıklı olarak yoksayarlar ![]() ![]() ![]() Karşı karşıya gelme durumlarından biri "ağırlama"dır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefe-Karşılaşma Ahlakı Üzerine/Ahmet İnam |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefe-Karşılaşma Ahlakı Üzerine/Ahmet İnamTanrı konuğudur kültürümüzde: Bize emânettir! Yüzü, ilgilendirmez bizi, yüzünün taşıdığı cânın kim olduğu değildir temel kaygımız; konuğa, kendimize, konukluk ahlakına (çoğu kez töreleşmiş biçimiyle) saygı önde gelir, karşılayan olarak, ağırlayan olarak ![]() ![]() Karşılaşmaya ağırlamayla girmek anlamlı olabilir: İnsanların birbirlerinin yüzlerini, cânlarını görerek ağırlamasıyla başlıyor karşılaşma ![]() Karşılaşma karşısı olanın başarabileceği bir eylem ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duyarlılık bizi onto-ethik açıdan iki temel varolma biçimi ile karşı karşıya bırakır: Önümde açılan bir ufkum, yürüyeceğim yol, sınayacağım düşünceler var ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Borç ve şükran "karşı"mın oluşmasında, gelişmesinde iki önemli"yaşanan" ![]() ![]() Yaşamak borçlu olmaktır: Cân verilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karşılaşma, diğer insanlarla olabildiği gibi, insanın kendisiyle de olabilir ![]() ![]() Örneğin, doğayla nasıl karşılaşılır? Karşımızı açık tutar, doğanın karşımıza varmasını, karşımıza gelmesini bekleriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğa, daha önceki bakış çerçevem içinde, belli kalıplarla yaşanmış; karşımın dışına atılmıştır; karşı karşıya olduğum zamanlarda onu karşıma alacak beklenti ve donanım eksikliğinden ötürü, doğayı yepyeni bir açıyla, yepyeniliği içinde karşıma almak yerine, kafamın içindeki kalıplardaki kopyasını, çerçeveme koyduğum kopyasını görmeyi seçerim ![]() ![]() ![]() Doğa, bir insan değil, karşılaşmamda katkısı nasıl olabilir? Çağrısını duyarak, demiştim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğa karşıma yepyeni olarak çıkar, daha önce hiç görmediğim biçimde: Sonsuzluğu içinde ![]() ![]() Kendimizle karşılaşmanın zorluğu şimdi çıkıyor ortaya: Kendimizi görmemizi engelleyen, toplumsal, kültürel biçimlendirmeler, psikolojik savunma mekanizmaları, sürekli olarak kendimizin yerine kendimizin kopyalarını koyar ![]() ![]() Karşılaşma, "risk" içerir, tehlikeler taşır ![]() ![]() ![]() Kendimizle karşılaşma, karşılaşmaların en zoru olsa gerek ![]() ![]() ![]() "O", karşımda ise, görebiliyorsam, karşım açıksa, ötemde öteki var demektir ![]() ![]() Herhangi birine: a) Kayıtsız kalabilir b) Düşman olabilir c) İnsan olduğu için saygı duyabilirim ![]() Saygı ve ölçülülük, karşımın açılması anlamına gelmez ![]() ![]() ![]() Ucumdadır ![]() Karşıma aldığım, ötemde duranla karşılaşabilmem, ona güvenmemi gerektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Elbette, karşılaşanlar, varolabildikleri, cân taşıyabildikleri, hele hele karşılaşabildikleri için, yaşamın kendisine, içlerindeki sonsuzluğa şükran duyarlar; şükran insan olarak var olmanın borçlu olmak olduğunu bilmekten kaynaklanır ![]() ![]() Öteki, ötekidir, karşılaştığımdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Benzer biçimde, öteki, ondaki o'yu, ondaki beni, ondaki onları, ondaki bizi yaşar ![]() Karşılaşma, içinde yoğun yaşantılar taşıyan bir insan hâli ![]() "Bilgi çağı"nda yaşadığını söylüyor insan ![]() Yoksa, bilgiyi kullanma, ürüne dönüştürme, bilgi teknolojisi oluşturmadan mı oluşuyor bilgi çağı? Bilgisiyle karşılaşamadan mı bilgi çağını yaşıyor? |
![]() |
![]() |
|