Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinema, Müzik & Online Videolar > Radyo, Sinema ve Tiyatro

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anadolu, ateşi, miyase, sertbarut

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




ANADOLU ATEŞİ (Miyase Sertbarut)
IBÖLÜM
KİŞİLER
ANNE (45-50 yaşlarında)
ŞEFİKA (25-26 yaşlarında)
RIZA (8-9 yaşlarında)
ZELİHA (8-9 yaşlarında)
ÖMER (8-9 yaşlarında)
MEMDUH BEY (25-30 yaşlarında)
I ADAM
II ADAM
BİR KADIN
HALİDE EDİP
BİR GENÇ
EFEKT : GİRİŞ MÜZİĞİ
HIZLA AÇILIP ÇARPILARAK KA

PANAN BİR KAPI
ANNE : Evladım kaçtır söylüyorum, çarpma şu kapıları
ŞEFİKA : Anlaşılan yine heyecanlı bir şeyler olmuş Ne oldu Rıza? Kurbağaların en fazla kaç metre zıplayabildiğini mi keşfettin?
RIZA : Hayır hala Bahçede bir kertenkele bulduk
ANNE : Öyle mi? Büyük müydü bari?
RIZA : Önce büyüktü, ama sonra küçüldü
ŞEFİKA : Ne diyorsun sen Rıza? Önce büyük olan bir şey sonra nasıl küçülür?
RIZA : Kuyruğunu kopardık, onun için öyle oldu
ANNE : Ayıp size, çok ayıp! Yazık değil mi? Niçin eziyet ettiniz hayvana? Bu gece rüyana girerse görürsün
RIZA : Sahiden rüyama girer mi anne?
ANNE : Girer ya Ben de küçükken bir kurbağaya taş atmıştım da yaralanmıştı, sonra hep rüyama girip beni korkuttu
RIZA : Ama Ömer dedi ki kuyruk yeniden çıkarmış Kuyruğu yine uzar değil mi hala?
ŞEFİKA : Bilmiyorum Rıza'cığım, ama koparmasaydınız iyi olurdu
RIZA : Gidip yapıştırayım mı?
ANNE : Bir daha bulamazsın onu, çoktan kaçmıştır, hem kopan kuyruk yapışır mı hiç? Artık olan olmuş Bir daha yapma oldu mu oğlum?
RIZA : Peki anne! Ben gidip oynayacağım
EFEKT : AYAK SESLERİ UZAKLAŞIR
ŞEFİKA : Çocukluk ne garip değil mi yenge? Bazı oyunların sonuçta nasıl kötü bir duruma yol açabileceğini düşünemiyorlar
ANNE : Çocuk aklı işte, yapıştırmayı denemese bari
ŞEFİKA : Kertenkelenin kopan kuyruğu bana ne düşündürdü biliyor musun yenge? Bizim memleketin halini
ANNE : Ayıp Şefika, koskoca vatan toprağını bir kertenkeleye nasıl benzetirsin!
ŞEFİKA : (ÜZGÜN) Düşünsene yenge, o geniş topraklardan ne kaldı geriye? Şimdi elimizdekini de paylaşmaya çalışıyorlar Biz de kertenkele gibi her saldırıda kuyruğu bırakıp savuşuyoruz Belki bir gün başımızla birlikte gövdemiz de gidecek
ANNE : Sus sus, Allah göstermesin o günleri İnşallah kurtulacağız bu işgalden
ŞEFİKA : Anadolu'dan gelen haberler hiç iç açıcı değil ki, umutlanmak için yolunda giden bir şeylerin olması gerekir İtalyanlar Antalya'daymış şimdi, ne yapıyorlarmış biliyor musun yenge,?
ANNE : Yine mi zulüm? Anlatma n'olur, içim kaldırmıyor
ŞEFİKA : (ÖFKELİ) Zulüm değil yenge, tam tersi, halka ilaç, yiyecek, battaniye yardımı yapıyorlarmış
ANNE : Ben de katliam yaptıklarını sandım, sanki kötü bir şeymiş gibi anlatıyorsun
ŞEFİKA : Asıl bundan korkmak gerek yenge Çünkü dağıttıkları unla, pirinçle, şekerle vatandaşlarımızı avlamaya çalışıyorlar Sahipsiz kalmış bu bereketli toprakları halkı isyan ettirmeden avlamaya çalışıyorlar Anlatılanlara göre, karış karış gezmişler oraları, tarihi eser bile aramışlar Ormanları madenleri keşfe çıkmışlar
ANNE : Ah! Ne olacak bu memleket söylesene Şefika, herkes bir tarafından çekiştiriyor! Ağabeyin için de kaygılanıyorum Rıza de çok soruyor: Babam ne zaman gelecek, babam ne zaman gelecek? Dilinde hep bu
ŞEFİKA : Ben de ağabeyimle gitseydim keşke
ANNE : Kız başına ne yararın dokunacak ki Şefika?
ŞEFİKA : Ama İstanbul'da oturup olup biteni uzaktan izlemek daha çok acı veriyor Bana göre de işler vardır, yemeklerini yaparım, yaralarını sarar, doktora yardım ederim
ANNE : Ama sen böyle bir eğitim almadın ki Şefika
ŞEFİKA : Öğrenirdim yenge, ağabeyim Manisa'dan döner dönmez mutlaka danışacağım bu meseleyi
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
(BAHÇEDE ÇOCUK VE DOĞA SESLERİ)
RIZA : Bak Ömer, üsteğmen evine geliyor Koşup selam verelim mi?
ZELİHA : Siz de ne anlarsınız sanki bu selamlaşmadan? Zaten adamcağız bütün gün selam alıp selam veriyor
ÖMER : Sen anlamazsın Zeliha, bizim selamımız ona kuvvet veriyor
ZELİHA : Nereden biliyorsun Ömer?
ÖMER : Kendisi söyledi
RIZA : Zaten o bizi hep büyük insanmışız gibi görür Her şeyi anlatır, çocuk diye hor görmez
ZELİHA : (HEVESLİ) İyi o zaman, ben de selam vereyim, hadi koşalım
EFEKT : ÇOCUKLARIN KOŞMASI
MEMDUH : Merhaba çocuklar! Nasılsınız?
ÇOCUKLAR : (ASKERCE) Sağ olun komutanım!
MEMDUH : Siz de sağolun çocuklar! Rahat
EFEKT : GÜLÜŞMELER
RIZA : Bugün iyi haberleriniz var mı komutanım?
MEMDUH : Üzgünüm çocuklar! Keşke size güzel haberler getirmiş olsaydım, ama işgal sürüyor ve yayılıyor Bugün en acısını yaşadık
ÖMER : Ne olmuş?
ZELİHA : (ÜZGÜN) Yoksa bizim askerler yenilmiş mi?
MEMDUH : Yunanlılar
RIZA : Ne olmuş Yunanlı'lara Memduh Amca?
MEMDUH : Söylemeye dilim varmıyor çocuklar, ama bilmelisiniz, çocuk bile olsanız ait olduğunuz bu yüce milletin başına nasıl bir felaket geldiğini anlamalısınız Yunanlılar güzel İzmir'i işgal etmiş!
RIZA : Yaaa Benim babam da oraya yakın bir yerdeydi Ona bir şey olmuş mudur acaba?
MEMDUH : Dua edelim de olmamış olsun Rıza, çünkü direnen ilk iki kişi hemen şehit edilmiş
ÖMER : Kimmiş onlar komutanım?
MEMDUH : Biri gazeteci Hasan Tahsin Kıyıya çıkan Yunanlılara tabancayla ateş etmiş, insan gözlerinin önünde gerçekleşen haksız bir işgale dayanabilir mi?
RIZA : Diğeri kimmiş?
MEMDUH : O da askerlik şubesi başkanı Albay Süleyman Fethi, Yunanlılara direndiği için şehit edilmiş
ZELİHA : Bizim evlerimize de girerler mi Memduh Amca?
MEMDUH : Ne fark eder Zeliha? İstanbul, İzmir, Ardahan, Antalya hepsi de bu vatanın parçası değil mi? Girdikleri her toprak parçası bizim evimiz değil mi?
ŞEFİKA : (UZAKTAN SESLENİR) Hadi Rıza, eve gel artık
MEMDUH : Hadi çocuklar hepiniz evlerinize gidin, ortalıkta işgalci askerler dolaşıp duruyor, onların ne zaman ne yapacağı belli olmaz Dikkatli olun
ÇOCUKLAR : (ASKERCE) Emredersiniz komutanım!
EFEKT : ÇOCUKLAR UZAKLAŞIR- ŞEFİKA'NIN AYAK SESLERİ
ŞEFİKA : Merhaba Memduh Bey, çocuklar sizi çok seviyor değil mi?
MEMDUH : Ben de onları seviyorum Şefika Hanım Bütün çocuklar böyledir işte, askerî her şeye meraklıdırlar
ŞEFİKA : Öyle Siz de onları büyük insan yerine koyup ciddi ciddi anlatmıyor musunuz, bayılıyorlar buna Askerlik onlara oyun gibi geliyor Bilmezler ki askerlik demek her an savaşın içinde, ölümle burun buruna yaşamak demektir
MEMDUH : Vatan için ölmek beni korkutmuyor Şefika Hanım, vatanım göz göre göre düşmanlar tarafından çiğnenirken hiçbir şey yapamamaktan korkuyorum
ŞEFİKA : Korkunuzu paylaşıyorum Memduh Bey, keşke ben de bir şeyler yapabilsem
MEMDUH : Biliyor musunuz bugün utanç verici bir emir aldık Eve gelene dek bu emri yerine getirmemek için köşe bucak saklanarak geldim diyebilirim
ŞEFİKA : Nasıl bir emir bu?
MEMDUH : Bütün Türk subayları işgal subaylarına selam vereceklermiş Hakaretlerin en kötüsü
ŞEFİKA : Aman Allahım, kimin emri bu?
MEMDUH : İşgal Kuvvetleri Kumandanı General Harrington'un emri Hangi Türk subayı bu emri yerine getirebilir? Sanki kendi memleketimizde değil de bir başka milletin toprağında esir edilmiş gibiyiz
ŞEFİKA : Üzülmeyin Memduh Bey, inşallah uzun sürmeyecek bu işgal İnanıyorum ki Türk askerleri, Türk vatandaşları, kadın erkek top yekün mücadele edersek bu müstemlekecileri atabiliriz topraklarımızdan
MEMDUH : İzmir'den haberiniz var mı? Yunanlılar işgal etmiş Ama onlar yalnızca bir araç tabii, İngiliz izin vermese girebilir mi İzmir'e
ŞEFİKA : Demek orası da
MEMDUH : Yarın Darülfünun'da bu işgali protesto için toplanıyoruz
ŞEFİKA : Ben de gelirim Memduh Bey, hiç olmazsa bunu yapabilirim
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
ÇATAL-BIÇAK SESLERİ
ANNE : Pek hızlı yiyorsun Rıza, acelen ne?
RIZA : (AĞZI DOLU) Ömer bekleyecekti dışarıda anne, onun için
ANNE : Sabahın bu saatinde oyun mu oynanır? Öğleye doğru çıkarsın dışarı
RIZA : Ama sonra sıcak oluyor anne, oynayamıyoruz
ANNE : Bak Rıza, bazı çocuklar taş atıyormuş işgalci askerlere, sakın böyle bir şey yapma Harp bu, çocuk oyunu değil!
RIZA : Sen hangi taraftansın anne?
ANNE : Ne demek sen hangi taraftansın, Türk değil miyim ben, tabii ki bizimkilerin tarafındayım Ama çocukların savaşı değil bu? Taş atarak bir şey yapamazsın, askerlik çağına gelmiş olsaydın cepheye giderdin sen de baban gibi,
RIZA : Keşke babam beni de götürse Manisa'ya Yanında tutamasa bile zeybeklerin yanına giderdim Beni aralarına alırlar mı anne?

DEVAMI VAR



Alıntı Yaparak Cevapla

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




ANNE : Zeybekler ne yapsın seni? Daha çocuksun sen
RIZA :Atlarına bakarım, su veririm, nöbet tutarım Niçin hemen büyümüyorum ki?
ANNE : Büyürsün çocuğum, o günleri de görürüz inşallah!
RIZA : Ben çıkıyorum anne!
EFEKT : UZAKLAŞAN AYAK SESİ VE KAPININ AÇILIP KAPANMASI
ANNE : Ah bu çocuklar! Ne savaş bilirler ne yokluk İlle de oyun, ille de arkadaş
EFEKT : KISA GEÇİŞ MÜZİĞİ
RIZA : (ALÇAK SESLE) Komutanım! Komutanım! Bekleyin biraz
MEMDUH : Hayrola Rıza, sabahın bu saatinde ne işin var sokakta?
RIZA : (SIR SÖYLERCESİNE) Sizi istasyona götürme emri aldım
MEMDUH : (GÜLEREK) Kimden aldın bakayım bu emri?
RIZA : Mustafa Kemal'den
MEMDUH : Sus çocuk! Bir duyan olacak, sen nereden biliyorsun Mustafa Kemal'i?
RIZA : Şefika Hala'mla annem konuşuyordu
MEMDUH : Bak Rıza, ailede duyduğumuz bazı şeyleri dışarda söylemek bazen felaketlere neden olur Sakın başkasının yanında Mustafa Kemal'den söz etme
RIZA : Vapurla Samsun'a gidiyormuş, yanında kendisi gibi askerler de varmış
MEMDUH : Bak hâlâ konuşuyorsun! Çocuk sus dedim sana,
RIZA : Sen de onun gibisin değil mi?
MEMDUH : Hep sen mi soru soracaksın? Biraz da ben sorayım, söyle bakalım emir nedir?
RIZA : Yoluna çıkan düşman subaylarını sana önceden haber vermek
MEMDUH : Allah Allah! Niçin peki?
RIZA : Niçin olacak? Onlara selam vermemen için tabii Ben senden önce koşarak giderim Sokak başlarını, yolları kontrol ederim, eğer düşman subayı varsa işaret ederim, saklanırsın, yoksa yürümeye devam, tamam mı komutanım?
MEMDUH : Teşekkür ederim Rıza, sen çok iyi bir emir erisin
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
ANNE : Nerede kaldın Rıza? Şefika da yok Güzel bir haber var, kiminle paylaşacağımı şaşırdım?
RIZA : Halam nerede?
ANNE : İzmir işgalini protesto etmek için mitinge gitti Haberi merak etmiyor musun? Baban geliyormuş!
RIZA : Babam mı? Yaşasın! Savaş bitti mi yoksa anne?
ANNE : Ne yazık ki bitmedi, kısa bir dinlenme için geliyorlar Rıza Yarın Pendik istasyonunda bekleyeceğiz
RIZA : Beni de götüreceksin değil mi anne?
ANNE : Tabii oğlum, baban en çok seni gördüğü için mutlu olacaktır
RIZA : Anne! Babam da işgal subaylarına selam vermek zorunda kalacak mı?
ANNE : Bu da nereden çıktı şimdi?
RIZA : Komşumuz Üsteğmen Memduh Amca var ya, öyle bir emir aldıklarını söylemiş halama, ben de bu sabah
ANNE : Eee Ne olmuş bu sabaha? Sen Ömer'le oynamaya gitmemiş miydin?
RIZA : Kızmayacaksan doğrusunu söylerim
ANNE : Kızmayacağım söyle, annelerden hiçbir şey saklanmaz yavrum
RIZA : Bu sabah Memduh Amca'yı tren istasyonuna kadar ben götürdüm
ANNE : Kendi gidemiyor mu? Ben götürdüm de ne demek?
RIZA : Ben, düşman subayı var mı yok mu diye kolaçan ediyordum, yoksa işaret veriyordum o da yürüyordu Onlara selam vermeyi utanç verici buluyormuş
ANNE : Bir Türk askeri için gerçekten zor bir durum, aferin sana Rıza, iyi düşünmüşsün bunu
RIZA : Bana kızmayacak mısın?
ANNE : Tabii ki kızmayacağım, sen de bir Türk askerinin oğlusun Böyle davranman çok tabii
RIZA : İyi o zaman yarın babam için de aynı şeyi yaparım
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
MEYDANDA BÜYÜK BİR KALABALIĞIN UĞULTUSU/ FONDA
ŞEFİKA : (KENDİ KENDİNE) Aman Allah'ım ne büyük bir kalabalık! Bu miting diğerlerinden daha ihtişamlı! Artık millet uyanıyor
MEMDUH : Şefika Hanım! Az daha gözden kaybediyordum sizi Beni çınar ağacının altında beklemeyecek miydiniz?
ŞEFİKA : Haklısınız Memduh Bey, kararımız öyleydi, ama kalabalığın akın akın bu tarafa yöneldiğini görünce kendimi bu akışa bırakıvermişim
MEMDUH : İşte, Türkiye'nin kalbi bu meydanda atıyor
ŞEFİKA : Bu büyük kalbin bir parçası olmak çok heyecanlandırdı beni Memduh Bey, ellerime bakın nasıl titriyor
MEMDUH : Aynı şey bende de var, zannediyorum bu meydana gelen herkes aynı heyecanı, coşkuyu yaşıyor
ŞEFİKA : Minareleri gördünüz mü, siyah matem bayrakları asılmış!
MEMDUH : Sultanahmet Meydanı çok önemli bir güne şahit oluyor Çevredeki binalara bakın, ağaçlara bakın Her yerde Türk'ün uyanışı var İşgalcilere iyi bir ders olacak bu
EFEKT : KALABALIK DALGALANIR
IADAM : Hatip kim?
IIADAM : Bilmiyorum, ama Halide Edip diyorlar
IKADIN : Bakın bir kadın yöneldi kürsüye, jandarmalar arasında, Halide Edip o olmalı
I ADAM : Jandarmaya ne gerek var? Bu milletin evladını biz koruruz
MEMDUH : Halide Edip Hanımefendi kürsüye çıktı gördünüz mü?
ŞEFİKA : Nasıl da heyecanlı görünüyor, Allah'ım bir Türk kadını meydandaki ikiyüzbin kişiye konuşacak! Tarihî bir gün yaşıyoruz Memduh Bey
MEMDUH : Padişahın hafiyelerine, ingilizlerin silahlarına kaşı ne büyük bir cesaret!
HALİDE EDİP : Kardeşler, Vatandaşlar,
Yedi yüz yılın şerefi, göğe yükselen bu minarelerin tepesinden Osmanlı tarihinin yeni faciasını seyrediyor, bu meydanlardan çok zaman alaylar halinde geçmiş olan büyük atalarımızın ruhuna hitabediyor, başımı bu görünmeyen ve yenilmez ruhlara kaldırarak diyorum ki: "Ben bu vatanın bedbaht bir kızıyım Ve bugünün talihsiz, fakat aynı derecede kahraman devrinin anasıyım Atalarımızın ruhları önünde eğiliyor, onlara bugünün yeni Türkiyesi adına hitabediyorum ki, silahsız olan bugünkü milletin kalbi de onlarınki gibi yenilmez kudrettedir
EFEKT : KALABALIĞIN COŞKUSU
BİR GENÇ : (HIÇKIRARAK) Milletim zavallı milletim!
ŞEFİKA : Genç bir öğrenci bu, bayılacak galiba, yardım edelim Memduh Bey!
MEMDUH : Su yok mu? Rica ederim biraz su bulun!
IKADIN : Buyur kardeşim!
ŞEFİKA : Çantamda kolonya var! Eline yüzüne sürelim, iyi gelir! Kardeşim, vatanperver kardeşim! Dayanamadı bu heyecana!
HALİDE EDİP : Kardeşler, evlatlar!
Bir gün gelecektir ki, daha büyük bir mahkeme, milletleri tabii haklarından mahrum bırakanları mahkûm edecektir O mahkeme bugün bizim aleyhimizde olan devletlerin fertlerinden teşekkül edecektir Çünkü her ferdin içinde ezelî bir hak duygusu vardır ve milletleri meydana getirenler de fertlerdir
EFEKT : HAVADA UÇAK GÜRÜLTÜLERİ
ŞEFİKA : İngilizler uçaklarla bizi korkutmaya çalışıyor
MEMDUH : Üzerimize ateş edecek olsalar bile, bu meydandan bir kişinin dahi kılı kıpırdamaz Şefika Hanım
HALİDE EDİP : Kardeşler, evlatlar, beni dinleyiniz! Hükümetler düşmanımız, milletler dostumuz ve kalbimizdeki haklı isyan kuvvetimizdir Bütün milletlerin haklarını kazanacağı gün çok uzak değildir O gün geldiği zaman, bayraklarınızı alınız, bu maksat için canlarını veren kardeşlerimizi ziyaret ediniz Şimdi yemin edin ve benimle beraber tekrarlayın
Yüreğimizdeki mukaddes heyecan milletlerin hakları ilan edilinceye kadar devam edecektir
KALABALIK : Yemin ediyoruz!
MEMDUH : Şefika Hanım, bakın önlerde Fransız üniformalı bir asker var görüyor musunuz?
ŞEFİKA : Evet, ağlıyor! Aman Allahım! Belki bir Fransız, ama yüreği bugün bir Türk gibi çarpıyor! Halide Hanım ne kadar doğru söylüyor! Bizim düşmanımız milletler değil, hükümetler! Burada bizimle birlikte ağlayan bir Fransız'a nasıl düşman olabilirim
MEMDUH : Asıl düşmanımız o Fransız'ı buraya sevk eden hükümettir Şefika Hanım
KALABALIK : Haydi Bekirağa Bölüğüne! Bekirağa Bölüğüne!
ŞEFİKA : Ne oluyor Memduh Bey! Nereye gidiyor insanlar?
MEMDUH : Siyasî tutukluların hapsedildiği yere, Bekirağa Bölüğü'ne gidiyorlar Zannediyorum onları kurtarmak isteyecekler
ŞEFİKA : Halide Hanım da bu konuşmadan sonra İstanbul'da duramaz değil mi?
MEMDUH : Duramaz İstanbul'da yapacak bir şey kalmadı artık İstanbul hükümeti de İngiliz'ler de onu rahat bırakmazlar
ŞEFİKA : Onunla Anadolu'ya geçmek isterdim! Bu vatana faydalı olmak istiyorum Memduh Bey!
MEMDUH : Siz bir İstanbul kızı olarak Anadolu'da çok sıkıntı çekersiniz
ŞEFİKA : Halide Edip de İstanbul kızı değil mi? Benim gözümde şehir adının bir önemi yok Memduh Bey, benim doğum yerim Türkiye'dir
MEMDUH : Ben de istiklal ateşiyle yanıyorum Şefika Hanım, annemi emanet edeceğim birini bulur bulmaz gideceğim Anadolu'ya
ŞEFİKA : Yengem bakar annenize, hele böyle mukaddes bir vazifeyle gideceğinizi öğrenince canı gönülden bakar hem de
MEMDUH : Öyle sevinirim ki Şefika Hanım, bu bahsi ben yengenize ne zamandır açmak istiyordum, ama çekiniyordum, her taraf hafiye dolu
ŞEFİKA : (GÜLEREK) Yoksa yengemin de hafiye olabileceğini mi düşündünüz? Aşkolsun Memduh Bey, onca yıllık komşuyuz
MEMDUH : Dün sabah yeğeniniz Rıza, sabah sabah yoluma çıkıp açıkça Mustafa Kemal'den söz edince artık aynı tarafta yer aldığımızı anladım
ŞEFİKA : Ah bu çocuk! Bir gün olmadık bir yerde kaçıracak ağzından Memduh Bey, iki İngiliz askeri geliyor bize doğru! Ne yapacağız şimdi, biri konuşmalarımızı dinleyip ihbar etmiş olmasın?
MEMDUH : Sakin olun Şefika Hanım! Korktuğunuzu anlarlarsa bizden iyice şüphelenirler
EFEKT : BİTİŞ MÜZİĞİ

IBÖLÜMÜN SONU

IIBÖLÜM

KİŞİLER
ŞEFİKA
I İNGİLİZ SUBAYI

DEVAMI VAR


Alıntı Yaparak Cevapla

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




II İNG SUBAYI
MEMDUH
ANNE
RIZA
SALİHA (60-65 yaşlarında)
ASKER
İZZET (16-17 yaşlarında)
ÖZET
ŞEFİKA : Ben Şefika 1919 yılında İstanbul'da yengemle birlikte kalıyorum Ağabeyim Binbaşı Suphi, Manisa'da askerî vazifesini devam ettiriyor Tarihin en kara günlerini yaşıyoruz Sokaklarda savaş sakatları, aç
dolaşan terhis edilmiş erler, işsiz güçsüz eski yedek subaylar Havada yalnızca düş kırıklığı, umutsuzluk, kin ve inilti Yabancı subaylarsa kendi evlerindeymişcesine keyfî davranışlar içindeler Sokağa rahat çıkamıyoruz Yeğenim Rıza evimizin bahçesinde dahi dilediği gibi oynayamıyor Komşumuz Üsteğmen Memduh Bey de benim gibi Anadolu ateşiyle yanıyor Onun nasıl bir vatansever olduğunu Sultanahmet Meydan'ındaki mitingde anladım Halide Edip Hanım, iki yüz bin kişiye coşkulu bir konuşma yaptı Ben, Üsteğmen Memduh Bey'le birlikte karışmıştım topluluğun arasına Tam oradan uzaklaşacaktık ki, iki İngiliz subayının bize doğru geldiğini gördük

EFEKT : GİRİŞ MÜZİĞİ
IİNG SUBAYI : (BOZUK TÜRKÇE'YLE) Hey! Siz ikiniz, bekleyin!
IIİNG SUBAYI : (BOZUK TÜRKÇE'YLE) Üsteğmen, sizin kumandanımız General Harrington'un emrinden haberiniz yok mu?
IİNGSUBAYI : (BOZUK) Bütün Türk subayları bize selam vermek zorunda, siz neden selamlamadınız?
MEMDUH : Sizi görmemiştim! Görsem de
IIİNGSUBAYI: (BOZUK) Görseydiniz bile selam vermeyecektiniz değil mi? Siz yenik düşmüş bir memleketin askerisiniz üsteğmen! Şu aptalca gururu bırakın ve dünyanın en büyük devletinin kumandanının emrine uyun
IİNGSUBAYI: Bizi görmemesi çok mantıklı dostum, yanındaki hanım o kadar güzel ki
MEMDUH : Terbiyesizlik etmeyin!
IİNGSUB : Terbiyesizlik mi? Ben hanıma iltifat ediyorum, sen terbiyesizlik diyorsun Bu sözü İngiltere'de söyleyecek olsak kadının yanındaki erkek bundan gurur duyar
MEMDUH : Ben Türk'üm ve benim geleneklerimde, kültürümde böyle şeyler hoş karşılanmaz
IIİNGSUBAYI: Doğrusu kültürünüz anlaşılır gibi değil, kibarlıktan çok uzak
ŞEFİKA : Bir başka milletin kültürünü küçümsemek kadar kaba bir davranış düşünemiyorum,
IİNGSUB : Şu an sizi tevkif edebilirim, bunu biliyor musunuz?
MEMDUH : Bizi tehdit etmeyin, hanımı bırakın ve beni tevkif etmek istiyorsanız, buyurun edin
IIİNGSUB : Bunu siz istediniz Yenilmiş bir ordunun subayı olarak daha alttan alabilirdiniz
ŞEFİKA : Memduh Bey!
MEMDUH : (FISILTIYLA) Siz hemen eve dönün Şefika Hanım, anneme merak etmemesini söyleyin Bu tutkluluk uzun sümez, anneme çok acele Anadolu'ya gönderildiğimi söyleyin rica ederim
ŞEFİKA : Sizi bekleyeceğiz Memduh Bey! Annenizle yakından ilgileniriz merak etmeyin
IİNG SUB : Hadi hanım, çok gevezelik ettiniz, yolunuza gidin
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
KAPI ÇALAR /AYAK SESLERİ /KAPI AÇILIR
ANNE : Nerede kaldın Şefika? Öyle merak ettim ki
ŞEFİKA : Çok kötü şeyler oldu yenge! Memduh Beyi'i İngiliz askerleri tevkif etti
ANNE : A! Neden yavrum?
ŞEFİKA : Onlara selam vermediği için
ANNE : Aman Allahım, hem gelip topraklarımızda diledikleri gibi gezip tozuyorlar hem de onlara kulluk etmemizi bekliyorlar
RIZA : Ah! Halacığım beni de götürseydiniz mitinge ben uyarırdım onu!
ŞEFİKA : Yakında gelirim dedi, ama bunların ne yapacağı hiç belli olmaz
ANNE : İnşallah sağ salim çıkar gelir Şefika! Sen kötü bir haber getirdin ama bende iyi bir haber var Bilmem bu olaydan sonra sevinebilecek misin?
RIZA : Babam geliyor hala! Yarın Pendik istasyonunda onu karşılamaya gideceğiz
ŞEFİKA : Sahi mi? Bu gerçekten iyi bir haber! Aylardır görememiştik ağabeyimi Bize Anadolu'dan güzel haberler getirir inşallah
ANNE : Ağabeyin belki Memduh Bey için de bir şeyler yapabilir değil mi Şefika?
ŞEFİKA : Onun İngiliz'lere gidip yalvarmasını bekleyemeyiz yenge
RIZA : Anadou'da zeybekler, efeler dağlara çıkmış, düşmanla çatışıyormuş, biz de burada yapsak ya hala Arkadaşım Ömer'in dayısı Aydın'da o efelerin içindeymiş Gider Memduh Amca'yı hapishaneden kaçırırdık
ANNE : Ah çocuk, ah! Senin kocaman bir yüreğin var, İstanbul efendilerinin yüreğinden daha büyük bir yürek
ŞEFİKA : Biraz daha büyüdükten sonra bu dediklerini yaparsın oldu mu Rıza?
ANNE : İnşallah sen büyümeden biter bu harp!
RIZA : Keşke hemen bitse, Manoli harp yüzünden bizimle oynamıyor Onlarla da düşmanmışız
ŞEFİKA : Çocuklar düşman olmaz Rıza, bunu Manoli'ye söyle Onlar bizim iyi komşularımızdan Biz durduk yerde kimseye düşmanlık beslemeyiz, ama topraklarımıza göz dikerlerse, savunuruz tabii
RIZA : Bilmiyorum, ama Manoli artık bize küsmüş gibi, hep pencereden bakıyor Hiç dışarı çıkmıyor
ANNE : Halanı duydun Rıza, bu çocukların harbi değil Manoli'yi de çağırın oyununuza
RIZA : Peki anne, çağıracağım Şimdi gidebilir miyim?
ANNE : İyi çık bakalım Dikkatli ol, tamam mı? Yabancı askerler görürseniz hemen eve girin
RIZA : Tamam anne!
EFEKT : KAPI AÇILIP KAPANIR
ŞEFİKA : Memduh Bey'i çabuk bırakırlar mı acaba? Türkleri tevkif etmek için en küçük fırsatı kaçırmıyorlar
ANNE : Şefika sana bir şey soracağım, ama çekiniyorum doğrusu
ŞEFİKA : Aman yenge, biz abla kardeş gibiyiz, kardeş kardeşten çekinir mi?
ANNE : Memduh Bey'la aranda bir gönül bağı var mı Şefika? Ayy! Pat diye sordum değil mi?
ŞEFİKA : (GÜLER) Ben de pat diye cevaplayayım yenge Aramızda konuşulmuş hiçbir şey yok, ama zannediyorum benden hoşlanıyor
ANNE : Peki sen?
ŞEFİKA : Ben de çok beğeniyorum yenge Fakat bu şartlar altında aşk meşk kaygısı taşımak ayıp geliyor bana
ANNE : Ayıp olur mu hiç? O ayrı bir şey, insanoğlu hangi şartlar altında olursa olsun, neslini sürdürmek zorunda değil mi Şefika? İnsan harp sırasında da evlenebilir, çocuk doğurabilir Bu topraklar sizin gibi vatansver insanların çocuklarıyla dolmalı ki, bir daha kötü, karanlık yıllar yaşanmasın
ŞEFİKA : Bilmiyorum yenge, belki de benimki boş bir kuruntu, belki o yalnızca komşu kızı olarak görüyor beni Sadece bir arkadaş! Hislerimi gidip ona ben açamam ya
ANNE : Tabii ki sen de açabilirsin, o da çekiniyor olabilir, senin sert bir görünüşün var çünkü, kız gibi değil, erkek gibi davranıyorsun çoğu zaman
ŞEFİKA : Dünyada söyleyemem yenge, beklerim o söylesin!
ANNE : Yeni nesil kızları anlayamıyorum, hem kadın erkek eşittir diyorsunuz, hem de evlenme teklifini karşı taraftan bekliyorsunuz
ŞEFİKA : Kapatalım bu konuyu yenge Ben Saliha Teyze'ye uğrayıp Memduh Bey'in dediklerini aktarayım da kadıncağız meraklanmasın
ANNE : (GÜLEREK) Git tabii, ne de olsa müstakbel kayınvaliden sayılır
ŞEFİKA : Yenge! Yine dereyi görmeden paçayı sıvıyorsun!
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
KAPI VURULUR
SALİHA : (UZAKTAN) Geliyorum geliyorum!
EFEKT : KAPI AÇILIR
SALİHA : Aaa! Sen miydin Şefika kızım! Kusura bakma, biraz geç açtım galiba!
ŞEFİKA : Rica ederim Saliha Teyze Uğrayıp hatırınızı sormak istemiştim
SALİHA : Geç yavrum! Memduh da biraz sonra gelir Bahçede oturalım mı? İçeriden kapıyı duymak zor oluyor Memduh gelince kapıda beklemesin
ŞEFİKA : Nasıl isterseniz Saliha Teyze
EFEKT : BAHÇE (KUŞ SESLERİ- YAPRAK HIŞIRTILARI)
SALİHA : Şu gölge tarafa otur yavrum Memduh'la oturur, dertleşiriz biz burada Siz de farkettiniz mi? Eridi bitti evladım son günlerde
ŞEFİKA : Evet, biraz yorgun görünüyor, üzülmeyin yeniden eski haline döner
sALİHA : Öyle ağırına gidiyor ki idarenin başkalarının eline geçmiş olması Tabaktaki yemeğini bile unutuyor Bazen sevdalandı mı diye düşünüyorum, ama değil Anladım ki vatan aşkı onu bu hallere düşürmüş
ŞEFİKA : Ben de size kendisinden haber getirmiştim Saliha Teyze
SALİHA : Kimden Memduh'dan mı? Gelmeyecek mi?
ŞEFİKA : Gelmeyecek Çünkü Anadolu'ya geçmeye karar verdi Bir grup arkadaşıyla sözleşmişler
SALİHA : Gitti ha! Sonunda dediğini yaptı
ŞEFİKA : Üzülmeyin Saliha Teyze, yakında tertemiz bir vatana kavuşacağız onların sayesinde
SALİHA : Ana yüreği bu kızım, üzülmez mi?
ŞEFİKA : Memduh Bey mukaddes bir amaç için mücadele edecek, bunu düşünün belki azalır üzüntünüz
SALİHA : Biliyorum kızım, bu dut ağacının altında çok anlattı bana İstanbul'un onu hasta ettiğini düşünüyordum artık Her gün yabancıların işledikleri cinayetleri anlatıyordu
ŞEFİKA : Diledikleri gibi at oynatıyorlar İstanbul'da
SALİHA : Anadolu kıpır kıpır anne diyordu O kıpırtının içinde ben de olmalıyım diyordu
ŞEFİKA : Vatansever bir insanın yapması gerekeni yaptı
SALİHA : Ne diyeyim, inşallah sağ salim döner yavrum evine
ŞEFİKA : Memduh Bey dönene dek sizi yalnız bırakmayacağız Saliha Teyze Dilediğiniz zaman bize gelebilirsiniz, ben de yengem de sık sık uğrarız size
SALİHA : Sağol Şefika kızım, sana baktıkça ben de oğluma bakmış gibi olacağım Biliyor musun Memduh'la senin hakkında konuşurduk bazen
ŞEFİKA : (UTANARAK) Benim hakkımda mı? Şey yani nasıl?

DEVAMI VAR






Alıntı Yaparak Cevapla

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




SALİHA : Seni çok takdir ederdi Memduh Hem akıllı hem güzel bulurdu Ben de onun gibi düşünüyorum tabii
ŞEFİKA : Teşekkür ederim Saliha Teyze
SALİHA : Kim bilir Anadolu'ya geçmeseydi, belki ikiniz
ŞEFİKA : (SÖZÜ KESEREK BİRDEN) Size kahve yapmamı ister misiniz Saliha Teyze?
SALİHA : Zahmet olmasın yavrum
ŞEFİKA : Yoo ne zahmeti! Kahvenin şekerin yerini biliyorum zaten Şimdi yapar getiririm
EFEKT : AYAK SESLERİ UZAKLAŞIR
SALİHA : (KENDİ KENDİNE) Utandı kızcağız, en iyisi evlilik bahsini onunla değil de büyükleriyle konuşmak Kimbilir daha önceden ikisini evlendirseydim belki Memduh Anadolu'ya gitmez gözümüzün önünde olurdu Aman Allah'ım neler diyorum ben? Analık hissine kapılıp nasıl hodbin oldum birden Allah'ım sen affet!
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
TREN GARA GİRER ve DURUR
ANNE : İşte baban bu trende olmalı Rıza
RIZA : Pencereler asker dolu, nasıl tanıyacağız babamı, hepsi birbirine benziyor
ANNE : O bizi bulur oğlum, bekleyelim burada
ŞEFİKA : (ÜZGÜN) Ne kadar kötü durumdalar görüyor musun Yenge? Hepsi bitkin ve çaresiz görünüyor
ANNE : (AĞLAMAKLI) Sanki günlerce aç kalmış gibiler, askerî kıyafetleri bile parçalanmış Durum bu kadar ümitsiz olabilir mi Şefika?
ŞEFİKA : Bu askere moral verecek bir kahraman gerekiyor Yabancı askerler bizimkileri bu halde görünce iyice cesaret kazanacaklar
RIZA : Bütün askerler indi anne, babam niçin yok?
ŞEFİKA : Biraz daha bekleyelim Rıza, sonra sorarız
RIZA : Ben gidip askerlerden birine soracağım
ANNE : Ah, bu çocuk iyice söz dinlemez oldu
ŞEFİKA : Ne yapsın yenge, aylardır baba özlemi var çocuğun içinde
ANNE : Şuna bak, en sondaki vagona kadar gitti
EFEKT : GARIN UĞULTUSU
ASKER : Hey çocuk! Kime bakıyorsun?
RIZA : Şey Babamı arıyorum ben Bu trenle gelecekti
ASKER : Babanın adı nedir?
RIZA : Binbaşı Suphi efendim
ASKER : Yaaa Demek onun oğlusun?
RIZA : Neden gelmedi, siz biliyor musunuz?
ASKER : (RAHAT) Onların grubunu kestiler
RIZA : (KORKUYLA) Kestiler mi? Babam öldü mü?
ASKER : (GÜLEREK) Yok çocuğum yok, iyi anlatamadım ben Onların vagonunu kestiler Bu lokomotif çok zorlandı, çekemedi bütün vagonları Yani treni ikiye ayırdılar Onlar geride kaldı
RIZA : Onları kim getirecek peki?
ASKER : Şimdi bu lokomotif gidecek onları alıp gelecek Bu iş gece yarısını bulur Bekleme buralarda hadi evine git
EFEKT : PERONDA KOŞAN AYAK SESİ/ DURUR
ANNE : Ne konuştun o askerle yavrum?
RIZA : Babamın vagonu yolda bekliyormuş anne, bu lokomotif gidip alacakmış onları
ŞEFİKA : Eee, çok mu uzakmış onların kaldığı yer?
RIZA : Asker geceyarısını bulur, beklemeyin, dedi
ANNE : Tüh! Ne dersin Şefika bekleyelim mi burada?
ŞEFİKA : Gece tehlikeli olabilir yenge, eve gidelim Ağabeyim döndüğü zaman gelir eve
RIZA : Siz gidin, ben beklerim
ANNE : Aaa olur mu öyle şey? Fidye için çocuk kaçıran çeteleri anlatmadım mı sana? Hadi doğru eve gidiyoruz
RIZA : (AĞLAYARAK) Ya babamı da selam vermedi diye alıp götürürse yabancı askerler?
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
SOKAKTA AYAK SESLERİ
RIZA : Hala, bak evimizin kapısında biri bekliyor
ŞEFİKA : Çok garip Genç bir delikanlı Sen tanıyor musun yenge?
ANNE : Pek çıkaramadım Şefika
RIZA : Ben sizden önce koşup sorayım mı?
EFEKT : KOŞAN AYAK SESLERİ
ANNE : Şuna bak, daha cevabımızı almadan koşturdu gitti
ŞEFİKA : Biz de hızlanalım yenge, merak ettim
EFEKT : HIZLI ADIMLAR
ANNE : Kime bakmıştın evladım?
RIZA : Halamı soruyor anne
İZZET : Şefika Hanım'a bir mektup getirmiştim efendim
ŞEFİKA : Şefika benim, kim gönderdi sizi?
İZZET : Memduh Bey, hanımefendi
ŞEFİKA : (SEVİNEREK) Yaa Kendisi nerede peki? Şu an serbest mi?
İZZET : Evet, bu sabah serbest bıraktılar Ben de tevkif edilenlerin arasındaydım Memduh Bey her şeyi yazdı mektuba Rica ederim okuyun, cevabınızı almak için bekleyeceğim
ANNE : Kapı önünde konuşmayalım evladım, dikkat çeker Hadi, sen de bizimle eve gir Hem bir şeyler yer hem konuşuruz Şefika da mektubu okur
EFEKT : KISA GEÇİŞ MÜZİĞİ
YEMEK SOFRASINDAN SESLER
ANNE : Biraz daha yemek ister misin İzzet oğlum?
İZZET : Ziyade olsun efendim, doydum, teşekkür ederim
ANNE : Afiyet olsun çocuğum Eee Şefika, neler yazmış Memduh Bey?
ŞEFİKA : Anadolu'ya geçeceklermiş, onu bildiriyor yenge
ANNE : Başka? İzzet oğlum beklediğine göre başka şeyler de var galiba
ŞEFİKA : Rıza, sen biraz bahçede oyna, olur mu?
RIZA : Anladım, benden gizli konuşacaksınız Casusluk yaparım diye mi korkuyorsunuz?
ŞEFİKA : Öyle bir şey yapmayacağından adım gibi eminim Rıza Lütfen kırma beni, hadi biraz bahçeye çık
İZZET : İstersen birlikte çıkalım Rıza Bana bahçeyi gezdirirsin Kadınların kendi aralarında konuşması gerekir bazen Sen de bunu anlayacak yaşa gelmişsin
RIZA : Peki çıkalım İzzet Ağabey, siz de bana tevkifhanedeyken başınızdan geçenleri analatacaksınız ama, tamam mı?
İZZET : (GÜLEREK) Tamam tamam
EFEKT : UZAKLAŞAN AYAK SESLERİ // KAPININ AÇILIP KAPANMASI
ŞEFİKA : Keşke ağabeyim gelmiş olsaydı, ona da danışmak isterdim
ANNE : Ağabeyinin yerini tutamasam da elimden geleni yaparım Şefika Ne diyor Memduh Bey?
ŞEFİKA : Onunla birlikte Anadolu'ya geçip geçemeyeceğimi soruyor Kadın erkek herkesin milletin yanında olduğunu gösterme günü gelmiştir diye yazmış
ANNE : Çok zor Öyle değil mi Şefika? Off Keşke Suphi Bey şu an burada olsaydı Ne diyebilirim Şefika?
ŞEFİKA : Gitmek istiyorum yenge
ANNE : Biliyorum Şefika, istediğini biliyorum Bu gece ağabeyin geldiğinde ne deriz ona?
ŞEFİKA : Anlayışla karşılaması için dua etmekten başka çare var mı? Eğer sana çok kızacak olursa benim inat ettiğimi söylersin
EFEKT : İKİ EL SİLAH SESİ
ANNE : Aman Allahım! Birisi ateş ediyor Çocuk Şefika çocuk dışarda
ŞEFİKA : Sakin ol yenge şimdi çıkar bakarım
ANNE : (BAĞIRIR) Rıza! Oğlum!
EFEKT : BİTİŞ MÜZİĞİ
İKİNCİ BÖLÜMÜN SONU
IIIBÖLÜM
KİŞİLER
ŞEFİKA
ANNE
RIZA
İZZET
MEMDUH
ALBAY
ÖZET
ŞEFİKA : Ben Şefika 1919 yılında İstanbul'da yengemle birlikte kalıyorum Ağabeyim Binbaşı Suphi, Manisa'da askerî vazifesini devam ettiriyor Tarihin en kara günlerini yaşıyoruz Sokaklarda savaş sakatları, aç dolaşan terhis edilmiş erler, işsiz güçsüz eski yedek subaylar Havada yalnızca düş kırıklığı, umutsuzluk, kin ve inilti Yabancı subaylarsa kendi evlerindeymişcesine keyfî davranışlar içindeler Yeğenim Rıza evimizin bahçesinde dahi dilediği gibi oynayamıyor Komşumuz Üsteğmen Memduh Bey de benim gibi Anadolu ateşiyle yanıyor Onun nasıl bir vatansever olduğunu Sultanahmet Meydan'ındaki mitingde anladım Memduh Bey'le söze dökülmemiş bir gönül bağımız var Hislerimizi konuşmak için vatanımızın bu içler acısı halinin sona ermesini bekliyoruz İzmir'in işgalini protesto etmek için toplandığımız o gün Memduh Bey, ingiliz subayları selamlamadığı için tevkif edildi Birkaç gün sonra da eve İzzet adında bir genç geldi Bana Memduh Bey'den bir mektup getirmiş Serbest bırakıldıklarını, kimseye görünmeden Anadolu'ya geçeceğini benim de yanında olmamı istediğini söylüyordu Kararsızdım, ağabeyimden izin almadan gitmek zorunda kalacağım için endişeleniyordum Yengemle ne yapacağımızı konuşurken bahçeden iki el silah sesi duyduk Yeğenim Rıza ve mektubu getiren genç bahçedeydi Korkuyla bahçeye koştum
EFEKT : GİRİŞ MÜZİĞİ
ŞEFİKA : Rıza yavrum neredesin?
ANNE : Oğlum! Rıza'm!
RIZA : (AĞLAYARAK) Buradayım anne, çalıların arkasında
ANNE : Çok şükür! Hiçbir şeyin yok! Neydi o silah sesleri yavrum?
ŞEFİKA : İzzet Ağabey'in nerede?
ANNE : Kim ateş etti evladım?
RIZA : (KORKUYLA - KEKELEYEREK) ) İki tane yabancı subay geldi Üzerini aradılar İzzet Ağabey'in Silahı varmış Subayları yumruklayıp kaçtı, onlar da kovalamaya başladı, hem de arkasından ateş ettiler
ŞEFİKA : Yavrum benim çok korkmuşsun!
RIZA : İzzet Ağabey'i yakalarlarsa ne yaparlar hala?
ANNE : İnşallah yakalanmaz, yakalanırsa yazık olur delikanlıya O kadar genç ki
ŞEFİKA : Türklerin silah taşıması çok büyük suçmuş Kolay kolay bırakmazlar
ANNE : Bahçeye kadar girip üzerini aradıklarına göre bir şeyden şüphelenmiş olmalılar
ŞEFİKA : Keyfi davrandıkları ortada Onlar Türk'leri tevkif etmek için neden yaratıyorlar yenge İstanbullu Hristiyanlar silah taşıyor da neden Türk'lerin taşımasına izin vermiyorlar

DEVAMI VAR






Alıntı Yaparak Cevapla

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




ANNE : Haklısın Şefika, gözlerine kestirdiklerini keyiflerinin istediği gibi tabancalarını, bıçaklarını çekip öldürüyorlar Hele Beyoğlu tarafında hemen hemen her gece cinayet işleniyormuş
ŞEFİKA : Amaçları Türk'leri yıldırmak Başka yol yok yenge, eli silah tutan her aklı başında insan Anadolu'ya gidip millî kuvvetleri desteklemeli
ANNE : Yani gidecek misin?
ŞEFİKA : Evet, kararımı verdim yenge, gideceğim
ANNE : Sen bilirsin Şefika, bir gün daha beklesen ağabeyin gelmiş olurdu Hem Anadolu'ya gidecek grupla nasıl buluşacaksın? Zavallı İzzet de canını kurtarmak için kaçtı
ŞEFİKA : Mektupta her şey yazıyor yenge Bu gece onlarla buluşmam gerek
RIZA : Gitme hala, korkuyorum ben Sen gidince daha çok korkarım
ŞEFİKA : Sizi yalnız bırakmak istemezdim Rıza, ama bu böyle süremez, biz korkup sindikçe onların cesareti artıyor Meydanı boş buldular, diledikleri gibi at koşturabileceklerini sanıyorlar Biraz daha büyümüş olsaydın, seni de alırdım yanıma
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
ŞEFİKA : Ben hazırım yenge
ANNE : Benim çarşafımı mı giydin? Üzerinde çok bol duruyor
ŞEFİKA : Bunu özellikle yaptım, kimsenin dikkatini çekmem böylece
ANNE : Araba çağıralım mı?
ŞEFİKA : Hayır yenge, araba tehlikeli olabilir Yürüyerek gideceğim
ANNE : (ŞAŞKIN) Köprüye kadar nasıl yürürsün Şefika?
ŞEFİKA : Başka çare var mı yenge? Artık çıksam iyi olacak, karanlığa kalmak istemiyorum Hakkını helal et yenge Ağabeyime durumu münasip bir dille anlatırsın
ANNE : (AĞLAMAKLI) Ölüme gider gibi konuşma Şefika İnşallah tez zamanda dönersiniz
ŞEFİKA : Bu uğurda ölürsem, hiç üzülmeyin yenge Ben şerefli bir mücadelenin içine girmekten gurur duyuyorum Siz de benim gibi düşünün n'olur
ANNE : Rıza'yı çağırayım mı? Onunla da vedalaş
ŞEFİKA : Onu benim için öper, sarılırsın yenge Beni böyle kaçar gibi görmesin Çocuk bu dilini tutamaz anlatır sağda solda Sizin için iyi olmaz
EFEKT : KAPI VURULUR
ANNE : (KORKULU) Kim olabilir? Yoksa düşman subayları geri mi döndü?
EFEKT : AYAK SESLERİ
ŞEFİKA : Kim o?
İZZET : (ALÇAK SESLE) Benim Şefika Abla Rica ederim çabuk açın kapıyı
ŞEFİKA : Çok şükür sağ salim geri döndün İzzet kardeş Senin için çok korktuk
İZZET : Neredeyse yakalanıyordum, eğer bir kadıncağız beni evine alıp gizlemeseydi şimdi burada olamazdım Buraya gelip sormadılar değil mi?
ANNE : Sormadılar evladım, ama Rıza çok korktu
İZZET : Zavallı çocuğun gözü önünde ateş ettiler, elbet çok korkmuş olmalı
ŞEFİKA : Ben hazırım İzzet kardeş, askerler buraya dönmeden çıksak iyi olur
İZZET : Kıyafetinizi çok iyi seçmişsiniz Şefika Abla, böylece kimsenin dikkatini çekmezsiniz
ANNE : Siz de değişseniz iyi olur evladım
ŞEFİKA : Tabii ya, ağabeyimin elbisesi senin üzerinie olabilir Bir terslik olur da yolda o askerlerle karşılaşırsak seni tanımasınlar
ANNE : Gel benimle evladım sana uygun bir şeyler bulalım
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
SOKAK/ AT ARABALARININ SESLERİ
ŞEFİKA : Hava iyice karardı İzzet kardeş, daha çok yolumuz var mı?
İZZET : Çok az bir yolumuz kaldı Şu köşeyi döndük mü tekke görünür
ŞEFİKA : Tekke mi?
İZZET : Anadolu'ya geçeceklere sığınak vazifesi görüyor orası Emniyetli bir yerdir Bu gece orada konaklar, planlarımızı gözden geçirir, sabah hareket ederiz
ŞEFİKA : Acaba ben nasıl bir vazife üsteleneceğim? Hakikatte her hizmet benim için mukaddestir
İZZET : Sizin tahsilinize, sosyal durumunuza göre bir vazife bulurlar Şefika Abla
ŞEFİKA : Bu benim için ayırımcı bir faktör değil İzzet kardeş
İZZET : Bilmem ama, kağnı kolunda sürücülük eden köylü analarla zannederim pek anlaşamazsınız
ŞEFİKA : Yanlış düşünüyorsun İzzet kardeş Her şey vatan için değil mi? Kağnı sürücüsü de hasta bakıcısı da cephede süngüleşen de vatan için çalışmıyor mu?
iZZET : Elbette, ama İstanbul kızları bu şartlara fazla dayanamaz gibi geliyor bana Tabii karar sizin, benimkisi bir ikazdan ibaret Memduh Ağabey sizi methederken mübalağa ediyor sanmıştım, hakikatmış Sevdiğim kız da benimle gelmek istemişti, ama ben reddettim
ŞEFİKA : Neden, bu mücadele hepimizin Kadın erkek ne farkeder Kadınlar da bu toprağın evladı değil mi?
İZZET : Nedenini belki bir gün anlatırım Şefika Abla İşte tekkeye de geldik zaten
ŞEFİKA : Kapının önünde bir karaltı var
İZZET : Memduh Ağabey'e benziyor, sizi merak etmiş olmalı
ŞEFİKA : Evet o (SESLENİR) Memduh Bey!
MEMDUH : Hoşgeldiniz Şefika Hanım, gözlerim yollarda kaldı Gelmezsiniz diye öyle korktum ki
ŞEFİKA : Siz çağırmasanız da ben en uygun zamanda gitmeyi düşünüyordum Memduh Bey Ağabeyimle konuştuktan sonra karar verecektim, ama sizden gelen mektup kararımı öne almamı sağladı
İZZET : Ben içerye giriyorum ağabey Siz de burada fazla kalmasanız iyi olur
MEMDUH : Tamam İzzet, biraz sonra geliriz Ayrıca Şefika Hanım'a eşlik ettiğin için teşekkür ederim
İZZET : Sizin söylediğiniz her emri layıkıyla yapmak benim boynumun borcudur
EFEKT : AYAK SESLERİ UZAKLAŞIR// KAPI AÇILIR KAPANIR
ŞEFİKA : Çok cesaretli bir çocuk, size de çok bağlı görünüyor
MEMDUH : Evet öyle, babasının düşman askerleri tarafından öldürülmesi onu iyice korkusuz yaptı Şimdi en tehlikeli vazifelere beni gönderin diyerek her işte gönüllü olarak çıkıyor ortaya
ŞEFİKA : Bizim bahçede de büyük tehlike atlattı Yabancı askerler ateş edip kovaladılarsa da o kaçmayı başardı, bir süre sonra hiç korkmadan yine geldi eve Çok da genç Yaşı on sekizi bile bulmuyordur zannederim Kimsesi yok mu?
MEMDUH : Yok sayılır, annesi yıllar önce ölmüş Artık benim annem bu vatandır der sık sık Güzel şiirler yazar
ŞEFİKA : Siz ne durumdasınız Memduh Bey? Tutukluyken bir kötülük yapmadılar inşallah
MEMDUH : İtip kaktılar işte İnsanın kendi memleketinde esir gibi tutulması haysiyetimi kırdı elbette Ama bunun hesabı sorulacaktır Şefika Hanım
ŞEFİKA : Buna gönülden inanıyorum
MEMDUH : Ne yazık ki ben sizinle bu mevzulardan değil, daha güzel şeylerden bahsetmek isterdim
ŞEFİKA : Ben de Memduh Bey, ben de güzel şeylerden konuşmak isterdim Ama sabretmek gerek, vatan yaralı bir kuş gibi çırpınırken insan olan insanın kulağı, aşk nağmelerine kapalıdır
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
KAĞNI GICIRTILARI KADINLARIN ÖKÜZLERİ DEHLEYEN SESLERİ/ İSTASYONDA LOKOMOTİF SESİ
İZZET : Bu torbayı da indirdik mi işimiz bitiyor Şefika Abla
ŞEFİKA : Yoruldun değil mi İzzet? Senin şiir yazan parmakların burada buğday çuvallarını kavradıkça üzülüyorum
İZZET : Ben şu anda dünyanın en güzel şiirini yazıyorum Şefika Abla Vatan şiirini yazıyorum Askerlerimize giden bu buğdaylar şiirimin birer mısrasıdır üzülme sen
ŞEFİKA : Altı ay oldu Ankara-Konya-Kayseri arasında gidip gidip geldi Bir gün bile yorgunluk belirtisi görmedim sende
İZZET : Sen de benim gibisin Şefika Abla Bir gün öf demedin
ŞEFİKA : Beni ayakta tutan biraz da Memduh Bey'den gelen güzel mektuplar Devamlı istikbalden söz etmesi bütün yorgunluğumu alıp götürüyor İzzet kardeş
İZZET : Keşke biz de onun gibi Garp cephesinde vazifelendirilseydik
ŞEFİKA : Bir gün nasıl olsa yollarımız kavuşacak İzzet, sabırlı olmak lazım Ömrümüz hep yollarda geçmeyecektir
İZZET : Yanımıza bir albay geliyor abla Yeni bir emir mi var acaba?
ALBAY : Kızım sen hangi kafiledensin?
ŞEFİKA : Kayseri kağnı kolundan albayım
ALBAY : Adın nedir?
ŞEFİKA : Şefika albayım
ALBAY : Okumuş bir kıza benziyorsun
ŞEFİKA : Evet albayım, Rüştiye mezunuyum
ALBAY : Buradaki işin bitince istasyon kumandanlığına gel, Albay Selim Bey, diye beni ara
ŞEFİKA : Başüstüne efendim
EFEKT : UZAKLAŞAN AYAK SESİ
İZZET : Sana önemli bir görev verecekler galiba Şefika Abla Keşke beni de çağırsaydı Memduh Ağabey, seni bana emanet etti sayılır Şimdi yollarımız ayrılrsa ben ona ne derim?
ŞEFİKA : (GÜLEREK) Korkma İzzet Memduh Bey'in bana itimadı tamdır Seni de bana emanet etmişti
İZZET : Ben başımın çaresine bakarım abla, ama sen
ŞEFİKA : Bana bir şey olmaz korkma İzzet
İZZET : Kumandana söyle abla, eğer bir kişiye daha ihtiyaç duyuyorlarsa beni de alsınlar
ŞEFİKA : Olur söylerim, ben de sana kardeşim gibi bağlandım zaten, senden ayrı düşmek istemem (GÜLEREK) Ne de olsa birbirimize emanet edildik
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
KAPI VURULUR
ALBAY : (İÇERİDEN) Buyurun!
EFEKT : KAPI AÇILIR
ŞEFİKA : Beni görmek istemiştiniz albayım
ALBAY : Evet Şefika Hanım Gelin yaklaşın şöyle Yorgun görünüyorsun sen, sabahtan beri ağır çuvalları indirdiğini gördüm Buyur otur kızım
ŞEFİKA : Teşekkür ederim albayım
ALBAY : Sen temelli hizmet almış gönüllülerden misin? Yoksa bir defalık hizmet için mi kafileye katılmış bulunuyorsun?
ŞEFİKA : Devamlı ve temelli hizmetteyim
ALBAY : Ailen nerede peki?
ŞEFİKA : İstanbul'da efendim belki tanırsınız, Binbaşı Suphi Bey'in kızkardeşiyim
ALBAY : Bravo! sizi takdir ediyorum Şefika Hanım Demek bir İstanbul kızı burada kağnı başında ha! İnanılır gibi değil Suphi Bey'i uzaktan tanırım Zannediyorum şimdi Eskişehir taraflarında
ŞEFİKA : Altı aydır haberleşemiyoruz albayım En son İstanbul'a geleceğini haber almıştık, ama kendisiyle görüşmek kısmet olmadı ben Anadolu'ya geçtim

DEVAMI VAR






Alıntı Yaparak Cevapla

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




ALBAY : Bak kızım seni gözüm tuttu Yeni bir hizmet teklif etsem kabul eder misin?
ŞEFİKA : Nasıl bir hizmet emredeceksiniz?
ALBAY : Cephe komutanlığının bazı elemanlara ihtiyacı var Ancak bu hizmeti kabul ettiğin takdirde devamlı olarak cephe komutanlığı karargâhında kalman lazım Bu yönde bir engelin var mı?
ŞEFİKA : Benim için askerlik hizmetinde hiçbir istisna yok Kendimi vatan ve orduya adamış bulunuyorum Neyi emrederseniz yaparım Hatta memnun olurum
ALBAY : O halde dinle beni Seni Garp Cephesi istihbarat dairesinde vazifelendirmeye çalışacağım Orada senin gibi çalışkan, tahsilli ve becerekli kadın elemanlara ihtiyaç var Ümit ederim ki teşebbüs ve tavsiyem iyi netice verecektir
ŞEFİKA : Nasıl emrederseniz
ALBAY : Merkezde ve göz önünde çalışmak elbette ki senin için faydalı olur Bununla beraber ordu için çalışman da daha ziyade kıymetlenmiş sayılır Şimdiki hizmetini bir başka bacımız pekâlâ becerir, sen de karargâhta bir gediği doldurmuş bulunursun
ŞEFİKA : Albayım, benimle birlikte kağnı kolunda çalışan bir genç var İstanbul'dan tanırım kendisini, abla kardeş gibiyiz O da benimle çalışabilirse çok memnun olurum
ALBAY : Onunla da ön konuşma yapmam lazım o halde Münasip bulursam olur Şefika Hanım Şimdi işinizin başına dönün Yakın zamanda çağıracağız sizi
ŞEFİKA : Emredersiniz albayım
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
DAKTİLO SESİ
ALBAY : Rapor daha bitmedi mi Şefika Hanım
EFEKT : DAKTİLODAN ÇIKAN KAĞIT SESİ
ŞEFİKA : Bitirdim albayım, buyurun
ALBAY : Hıımm! Güzel Hiç hata yok gibi görünüyor, aferin kızım Karagâha geldiğinden beri işlerimiz yoluna girdi Bu vatanın senin gibi çalışkan evlatlara ihtiyacı var
ŞEFİKA : Sağolun efendim Albayım bugün biraz canınız sıkkın gibi görünüyor Yoksa cepheden kötü haberler mi aldınız?
ALBAY : Cepheden değil, İstanbul'dan kötü bir haber aldım Şefika Hanım İngilizler İstanbul'da yüz elli Türk münevverini tutuklamış, ertesi günü de İstanbul'un resmen işgaline karar vermişler
ŞEFİKA : Zaten işgal edilmiş gibiydi albayım Her tarafta idare onların elinde değil miydi?
ALBAY : Ama şimdi resmiyet kazandı Alçaklar, Şehzadebaşı karakolunu basarak uyuyan erleri şehit etmişler Telgrafçı o gün olup biteni Ankara'da Mustafa Kemal Paşa'ya bildirmiş
ŞEFİKA : Paşa ne yapmış albayım?
ALBAY : Bu işgali protesto için yabancı devletlerin temsilcilerine, hariciye nazırlarına, meclislerine protesto yazısı göndermiş
EFEKT : KAPI VURULUR
ALBAY : Gir!
EFEKT : KAPI AÇILIR/KAPANIR
İZZET : Albayım bir telgraf var!
ALBAY : Ver bakalım İzzet (Mırıltılarla okur)
ALBAY : Bu iyi haber çocuklar 12kolordu komutanı Fahrettin Bey, Ankara'ya gelip Mustafa Kemal Paşa'yla görüşmüş Artık o da bundan böyle İstanbul hükümetinden emir almayacakmış Gidip bunu diğer arkadaşlara da müjdeleyeyim
EFEKT : AYAK SESLERİ UZAKLAŞIR
İZZET : Nasılsın Şefika Abla, albayımın yanında soramadım
ŞEFİKA : Nasıl olayım İzzet Memduh Bey'e burada olduğumuzu haber verebilsem iyi olacağım Kendisiyle kağnı kolundan bu yana haberleşemedik
İZZET : Evet, en son Gönen'deki Anzavur ayaklanmasını bastırmak için yollandığını biliyoruz
ŞEFİKA : Aklıma kötü şeyler geliyor İzzet
İZZET : Eğer şehit olsaydı, haberi gelirdi abla Boş yere kuruntu yapma
ŞEFİKA : Bu kargaşada kimin nerede öleceği belli mi İzzet? Düşmanların her biri bir yandan vurmaya başladı, bir de bunu fırsat bilip ayaklananlar var
İZZET : Şeyhülislamın fetvasından haberin var mı? Ben de bugün öğrendim
ŞEFİKA : Ne diyor?
İZZET : Millî kuvvetlerin kafir olduğunu, katletmenin vacip olduğunu söylemiş
ŞEFİKA : Aman Allah'ım! Bu millet kime inanacağını şaşırmış durumdadır o halde
İZZET : Şaşırmaz mı? İngiliz uçakları dağa taşa bu yazılardan atıyormuş Fetvaya inanıp askerden kaçanlar oluyormuş
ŞEFİKA : Allah'ım sen yardım et bize
EFEKT : BİTİŞ MÜZİĞİ
IIIBÖLÜMÜN SONU
IVBÖLÜM
KİŞİLER
ŞEFİKA
İZZET
ALBAY
ASKER (20 yaşlarında)
YÜZBAŞI (30-35 yaşlarında)
SAMİ (30 yaşlarında)
ZÜHRE (30 yaşlarında)
MEMDUH
ÖZET
ŞEFİKA : Ben Şefika Türk tarihinin en kara günleri yaşanırken İstanbul'daydım Komşumuz Üsteğmen Memduh Bey, manevi kardeşim saydığım İzzet ve bir grup vatansever insanla millî kuvvetlerde yer almak için Anadolu'ya geçtik Memduh Bey'le söze dökülmemiş bir gönül bağımız var Hislerimizi konuşmak için vatanımızın bu içler acısı halinin sona ermesini bekliyoruz Vatanımız o derece kuşatılmış ki belki de o günler hiç gelmeyecek diye korkuyorum Anadolu'ya geçtikten sonra Memduh Bey'le yollarımız ayrıldı O, çeşitli ayaklanmaları bastırmak için vazifeden vazifeye koşturuyordu Ben ve İzzet kardeş kağnı kollarındaki sevkiyatla ilgileniyorduk Memduh Bey'den uzun süre haber alamadık Kağnı kollarından sonra İzzet kardeşimle Garp Cephesi istihbarat dairesinde çalışmaya başladık Vatan toprakları üzerinde bazen iyi bazen kötü haberler dolaşıyordu Millî kuvvetlerimize bir darbe de Şeyhülisylamın fetvasından geldi Fetvaya göre milli kuvvetlerin katli vacipti
EFEKT : GİRİŞ MÜZİĞİ
İZZET : Şefika Abla, komutan sizi çağııyor
ŞEFİKA : Nerede, odasında mı İzzet?
İZZET : Evet abla, zannediyorum önemli bir vazife var Albayım çok heyecanlı görünüyordu
ŞEFİKA : Tamam şimdi gidiyorum İzzet
İZZET : Abla, eğer yeni bir vazife varsa n'olur benim için de ricada bulun
ŞEFİKA : (GÜLEREK) Yine emanetini yalnız bırakmak istemiyorsun ha?
İZZET : Hem o, hem de babam rüyalarıma girmeye başladı Şefika Abla Bu düşmanlar ne zaman kovulacak, diye soruyor bana
ŞEFİKA : Yakındır inşallah
İZZET : En ön saflarda yer almak istiyorum ben Bu işgal devam ettikçe ne benim ruhum huzur bulur ne de babamın
ŞEFİKA : Peki İzzet söylerim bunu albaya
EFEKT : UZAKLAŞAN AYAK SESLERİ
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ KAPININ ÇALINMASI
ALBAY : (UZAKTAN) Buyurun!
EFEKT : KAPININ AÇILIP KAPANMASI
ŞEFİKA : Beni emretmişsiniz albayım
ALBAY : Gel Şefika Hanım, ayakta durma otur şöyle
ŞEFİKA : Sağolun albayım
ALBAY : Kızım, ordu ve millet senden yeni ve çok önemli bir hizmet bekliyor Bu vazifeye seni çok düşündükten sonra ben seçtim
ŞEFİKA : Nasıl emrederseniz albayım
ALBAY : Başarı kazandığın zaman vatanın kurtuluşu yolunda gönüllü bir asker olarak bugüne kadar yaptığın işlerin değeri ile ölçülemeyecek üstünlükte hizmet etmiş olacaksın
ŞEFİKA : Böyle bir hizmetten bahtiyarlık duyarım albayım
ALBAY : Bir subay yarın sana kapalı bir zarf verecek Onu okuyacak kimseye tek kelime söylemeden isteneni yapmak için buradan ayrılacaksın Şimdiden söylemeliyim ki vazife çok gizlidir ve ifşası idam cezasını gerektirir Ayrıca bu vazife için burada yaşayan köylü kadınların kıyafetlerine benzer bir kıyafet bulacağız sana Kabul ediyor musun?
ŞEFİKA : Ne emrederseniz yapmaya hazrım albayım Yalnız benim de bir arzum var İzzet kardeşimi de benimle birlikte vazifelendirmenizde bir mahsur var mıdır?
ALBAY : (GÜLEREK) Vallahi aranızdaki bu bağ anlaşılır gibi değil Şefika Hanım Ona vazife versem sizi istiyor, size vazife versem onu istiyorsunuz Öz kardeşlerde bile böyle bir bağ bulunmaz
ŞEFİKA : O çocuğun kimsesi yoktur albayım Ona karşı bir mesuliyet hissi var içimde Bir abla, bir anne şefkatiyle bağlandım ona
ALBAY : Tamam kızım belki böylesi daha münasip olur Haydi şimdi gidebilirsin Allah muvaffak etsin
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
YANAN ATEŞİN ÇITIRTILARI /FONDA
İZZET : Gece vakti bu ateşi neden yaktın abla? Dur ne yapıyorsun? Yakacaksın kıyafetleri Zaten zor buldum o köy elbiselerini
ŞEFİKA : Yakmıyorum İzzet Ne olur ne olmaz tifüsten ölmeyelim Buna Anadolu biçimi "etüv" denir Elbiselerde belki mikrop vardır, alevler bunları kırar
İZZET : Nereden bileyim abla ateşe atıyorsun sandım
ŞEFİKA : Hadi sen de aynı benim yaptığım gibi kor ateşine tut kendi elbiseni Ben gidip giyineyim
EFEKT : UZAKLAŞAN AYAK SESLERİ
ASKER : Ne yapıyorsun gece vakti İzzet kardeş? Açlıktan elbise kebabı mı yapıp yiyeceksin?
İZZET : (GÜLER) Belki o günler de gelir Ama bunları yemeyeceğim Tifüsten ölen bir köylü vardı, elbislerindeki mikropları kırmak için böyle yapıyorum Sonra sahiplerine teslim edeceğim komutanın emri
ASKER : Sen eskiden askerlerin çarıklarını yediklerini duymuş muydun? Babam böyle bir şey yaşamış
İZZET : Nerelisin sen?
ASKER : Kırşehirli'yim Babam askerden dönünce anlatmıştı da inanmaz inanmaz dinlemiştim Masal gibi gelmişti, daha çocuktum tabii Annem, ablam ağlamıştı o anlattıkça Şimdi bile anlatsa hepsinin gözü dolar
İZZET : Nasıl yemişler çarıkları?
ASKER : Gülmek yok ha!
İZZET : Yok gülmem, anlat sen

DEVAMI VAR






Alıntı Yaparak Cevapla

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




ASKER : Sana böyle diyorum ya, bakma, bazen ben de gülüyorum Ama düşündükçe açlık belasına gülünmez, ağlanır diyorum
İZZET : İyice merak ettim şu çarıkları? Anlat artık
ASKER : Bunların taburunda hiç yiyecek kalmamış Açlıktan adım atamaz hale gelmişler Sonra birinin aklına gelmiş Atmışlar kaynar suyun içine çarıkları Pişirip yemişler Babamın anlattığına göre kötü değilmiş tadı, et gibi lezzetliymiş
İZZET : Kötü günlermiş
ASKER : Neyse ki şimdi her köy, askerini beslemek için erzak vermekten kaçınmıyor Onların da fazla bir şeyi yok ya Olanı veriyorlar işte Sahi bu kıyafeti köye mi götüreceksin? Yoksa gizli bir vazife için lazım mı oldu?
İZZET : (BOCALAYARAK) Şey Yok canım, dedim ya tifüs salgınının önüne geçmek için yapıyoruz Bu kıyafetlerin sahibi tifüsten ölmüş Ailesi için ne kadar kıymetlidir bu kıyafetler, hatıra olarak saklarlar Bari onlara bulaşmasın diye yapıyorum
ASKER : İyi iyi yap bakalım Ben anlamam bu işlerden Nöbet vaktim geldi, gideyim ben
İZZET : Hayırlı nöbetler Kırşehirli
EFEKT : AYAK SESLERİ UZAKLAŞIR
EFEKT : ÇALILAR HIŞIRDAR
İZZET : Sen misin Şefika Abla? Niçin saklanıyordun çalıların ardında
ŞEFİKA : Beni bu kıyafetle görürlerse olmaz Bak nasıl olmuşum, yakışmış mı?
İZZET : Biraz eski püskü, ama yine de güzel görünüyorsun Şefika Abla
ŞEFİKA : Bayrama gitmiyoruz ya İzzet, tabii eski püskü olacak ki kimse bizden kuşkulanmasın Az önce yanındaki askere ağzından bir şeyler kaçıracaksın diye ödüm koptu Unutma çok önemli bir vazife verecekler bize
İZZET : Öyle merak ediyorum ki Bu kadar gizli yürüttüklerine göre çok mühim olmalı
ŞEFİKA : Askerlik bu işte Meraktan çatlasan da yapacağın bir şey yok Disiplin ve mutlak itaat ruhuna uygun olarak o dakikayı beklemek zorundayız
İZZET : Biri geliyor Şefika Abla, sen yine saklan çalıların arkasına Hadi çabuk, seni bu kıyafetle görmesin
EFEKT : ÇALILARIN HIŞIRTISI
EFEKT : AYAK SESLERİ
YüZBAŞI : Şefika Hanım'a refakat edecek kişi sen misin delikanlı?
İZZET : Evet yüzbaşım!
YÜZBAŞI : Adın İzzet mi?
İZZET : Evet yüzbaşım!
YÜZBAŞI : Şefika Hanım nerede peki? Kendisine verilecek bir emanet var
EFEKT : ÇALILARIN HIŞIRDAMASI
ŞEFİKA : Buyurun yüzbaşım ben Şefika
YÜZBAŞI : Gizleniyor muydunuz?
ŞEFİKA : Evet yüzbaşım, bu kıyafetle karargâh içinde dolaşmam pek doğru olmaz diye düşündüm
YÜZBAŞI : Aferin! Vazifenizi ne kadar ciddiye aldığınız belli Bu zarfı alın, içindekileri okuyup hemen harekete geçin Albayım sizi daha önce bazı husularda uyarmıştır Benim tekrar etmeme lüzum var mı Şefika Hanım?
ŞEFİKA : Hayır yüzbaşım Aldığımız vazifeyi eksiksiz yapacağımıza İzzet kardeşim de ben de namusumuz üzerine söz veriyoruz
YÜZBAŞI : Allah yardımcınız olsun!
EFEKT GEÇİŞ MÜZİĞİ
AĞUSTOS BÖCEKLERİ
İZZET : Sabaha kadar yürüyecek miyiz Şefika Abla?
ŞEFİKA : En emniyetlisi bu İzzet Yoruldun mu? İstersen biraz oturalım
İZZET : Yorulmadım, iki gün hiç durmadan yürüyebilirim
ŞEFİKA : Gördün mü kağnı kolunda çalışmak şimdi ne kadar çok işimize yaradı Bu yolları, yol üsündeki köyleri avucumuzun içi gibi biliyoruz
İZZET : İstesem haritasını bile çizebilirim
ŞEFİKA : Bırak onu coğrafyacılar yapsın İstanbul'a döndüğümüzde sen güzel şiirler yazacaksın İzzet Anadolu'nun içindeki şerefli kavgayı yazacaksın Yokluk içindeki köylülerin askerlerle ekmeklerini bölüşmesini yazacaksın İlk kitabını bastırmak için ben elimden geleni yapacağım, en ünlü şairlerle görüşeceğim senin çin
İZZET : Ben kitabımın adını buldum Şefika Abla: Anadolu Ateşi
ŞEFİKA : Anadolu Ateşi mi? Demek parolayı kullanacaksın Çok iyi bir fikir
İZZET : Anadolu Ateşi Biz de ateşin kıvılcımlarındanız
ŞEFİKA : Bizim gibi binlerce kıvılcım var şu anda Anadolu'da
İZZET : Ve bu kıvılcımları bir araya getirip büyük, yakıcı, kavurucu bir ateşe dönüştüren Mustafa Kemal Paşa'mız var Bir gün onunla karşılaşmak nasip olur mu Şefika Abla?
ŞEFİKA : Nasip olur inşallah Ama yüzünü göremesek de onunla aynı idealde buluşmanın verdiği şeref yeter bize İzzet
İZZET : Bir de şu mandacılar olmasa Onlar milletin kafasını karıştırıyor Başka bir millete sırtımızı dayayarak nereye kadar gidebiliriz?
ŞEFİKA : Hata yaptıklarını yakında anlarlar İzzet Bu milletin desteğe ve morale ihtiyacı var Mustafa Kemal Paşa milletin benliğini güçlendirdi İçlerindeki kuvveti ortaya çıkardı Bu saatten sonra geriye dönüş olmaz Biz büyük bir milletiz ve yakında bütün dünyaya ispatlayacağız Ben buna kalpten inanıyorum
İZZET : İnsan senin yanındayken kendini iki kat güçlü hissediyor Şefika Abla
ŞEFİKA : Teşekkür ederim İzzet Hadi bakalım gevezelik edip adımlarımızı yavaşlattık, biraz hızlanalım az kaldı değirmene
İZZET : Değirmende üç kişi var değil mi bizi bekleyen?
ŞEFİKA : Bir yüzbaşıyla iki de gönüllü Gönüllülerden biri hanımmış
İZZET : Buna sevinmişsindir abla Hanımların da kendi aralarında konuşup dertleşmeye ihtiyaçları vardır
ŞEFİKA : Savaş zamanı birbirimize yemek tarifleri verip el işi mi göstereceğiz İzzet? Bazen tuhaf oluyorsun?
İZZET : Hayır abla öyle demek istemedim Mesela gönül meselesi olabilir Memduh Ağabey'den uzun zamandır haber alamıyoruz, ama sen bana hiç kalbindeki acıdan bahsetmiyorsun
ŞEFİKA : Seni de durduk yerde üzmek istemem İzzet Hem sen aşk acılarını anlayabilecek yaşta değilsin
iZZET : (SİTEMLİ) Öyle mi abla? Benim aşk acım seninkinin iki katı İstanbul'da benim de yolumu gözleyen biri var
ŞEFİKA : (SEVİNÇLE) Ne güzel! Yolunu bekliyorsa niçin benim derdimin iki katı oluyormuş senin derdin?
İZZET : İki katı, çünkü bir Rum kızını seviyorum
ŞEFİKA : (ŞAŞKIN) Bir Rum kızı mı? O da seviyor mu seni?
İZZET : Belki benden bile fazla Sofiya'yla çocukluktan bu yana gelen bir arkadaşlığımız vardı Komşuyduk onlarla Birbirimizin evine girer çıkar, sık sık aynı sofralarda yemek yerdik Babam öldürüldüğünde belki benden daha fazla üzüntü duydu Zavallı babam, gelin kızım Safiye diye severdi onu Adını değiştirip söylememize hiç kızmazdı Sofiya
ŞEFİKA : Bu savaşta karşı karşıya kalmışsınız Ama İzzet, unutma ki halklar düşman olmaz birbirine Savaş kararı alan halk değildir, hükûmetlerin hatasını aşıklar da çekmek zorunda ne yazık ki
İZZET : Benimle birlikte Anadolu'ya geçmek için çok yalvardı Bizim davamıza inanıyor, hürmet ediyordu Ben ona güveniyordum, ama diğer insanlar milliyetine bakıp itimad göstermezlerdi Söylesene abla yanımda bir Rum kızı varken Yunanlılara karşı nasıl savaşabilirim?
ŞEFİKA : Peki ona karşı hislerinde bir değişme oldu mu?
İZZET : Bilmiyorum, İstanbul'a döndüğümde karar verebilirim ancak Şu an hiçbir şey düşünemiyorum Özellikle Rum köylerinin Türk köylerine yaptığı baskınları işittikçe Sofiya geliyor gözlerimin önüne Onu sevmeyi vatana ihanetmiş gibi görüyorum
ŞEFİKA : Her şey değişecektir İzzet Vatan kurtulduğunda yabancı halklarla birbirimizi sevmeyi yeniden öğreniriz
EFEKT : KISA MÜZİK
SAMİ : Hey! Kim var orda?
İZZET : Değirmene gelmişiz bile Şefika Abla Seslenen nöbetçi olmalı
SAMİ : Çabuk tanıtın kendinizi, kimsiniz?
ŞEFİKA : Biz Anadolu Ateşiyiz
SAMİ : Hoşgeldiniz bacım Biz de sizi bekliyorduk Ben gönüllülerden Sami
ŞEFİKA : Memnun oldum Sami kardeş, ben de Şefika
İZZET : Merhaba Ben İzzet
SAMİ : Hoş gelmişsin İzzet kardeş Çok yorulmuş görünüyorsunuz
İZZET : Bütün gece yürüdük
SAMİ : İçeriye buyurun, hanımım Zühre size yiyecek bir şeyler hazırladı Ben burada kalıp nöbete devam edeceğim Yüzbaşı Memduh Bey biraz sonra uyanır onunla da tanışırsınız
ŞEFİKA : (ŞAŞKINLIKLA) Yüzbaşı Memduh Bey mi? Sakın bizim Memduh Bey olmasın İzzet?
İZZET : Ama Memduh Ağabey üsteğmendi
ŞEFİKA : Terfi etmiştir
İZZET : Aman abla bu kadar kısa sürede mi?
SAMİ : Sizin tanıdığınız Memduh Bey'le aynı kişi olabilir Çünkü kendisi cephede ve isyan bastırmakta çok faydalı olduğundan mükaafat olarak zamanından önce terfi ettirilmiş
ŞEFİKA : Kendisini ne zaman görebiliriz Sami Bey
SAMİ : Bir saate kadar uyanmış olur, bu arada siz de dinlenir bir şeyler yersiniz
EFEKT : KISA MÜZİK
İZZET : Ne güzel yiyecekler hazırlamışsınız Zühre Abla
ZÜHRE : Afiyet olsun İzzet kardeş
ŞEFİKA : Ne gibi bir vazifemiz var Zühre Hanım, sizin bilginiz var mı?
ZÜHRE : Ben de sizler kadar biliyorum Yüzbaşı açıklama yapmak için ekibin tamamlanmasını bekliyordu Şefika Hanım
İZZET : Nerede uyuyor acaba? Kendisini görebilir miyiz?
ZÜHRE : Yan odada, ama o uyurken girmeniz doğru olur mu?
ŞEFİKA : Biz kendisinin İstanbul'dan bir ahbabımız olduğunu zannediyoruz da onun için Zühre Hanım
İZZET : Eğer oysa uyuyor da olsa öperek uyandıracağım
ZÜHRE : Ya o değilse, kapısını açtığımız için kızarsa
ŞEFİKA : O kadar sert mi yüzbaşı? Benim tanıdığım Memduh bey çok mülayim bir yaratılıştaydı
İZZET : Belki harp onu değiştirmiştir Şefika Abla
ŞEFİKA : En iyisi bekleyelim, Zühre Bacı'mız da zor durumda kalmasın
EFEKT : KAPI GICIRDAYARAK AÇILIR
MEMDUH : (UYKULU) Ekip tamamlandı galiba Hoşgeldiniz (ŞAŞKIN) Şefika Şefika ne işin var burada? İzzet sen de mi geldin?
ŞEFİKA : Biziz ya

DEVAMI VAR






Alıntı Yaparak Cevapla

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




İZZET : İşte bulduk sizi Memduh Ağabey
MEMDUH : Nasıl şaşkınım bilemezsiniz Aman Allah'ım rüyada gibiyim? Sevdiğim iki insan da burada karşımda duruyor N'oldu kağnı kolunu bıraktınız mı?
ŞEFİKA : Eee yalnızca siz terfi edecek değilsiniz ya Bize de önemli vazifeler verdiler
MEMDUH : Yoksa istihbarat dairesinden gönderilecek olan iki kişi siz misiniz?
İZZET : N'oldu ağabey, bizi beğenemedin mi yoksa?
MEMDUH : Ah sizi beğenmez miyim çocuk, ama bu çok tehlikeli bir vazife İnsan ortak mazisi olduğu, yakından tanıyıp sevdiği insanları ateşin içine nasıl atar?
ŞEFİKA : Bir asker gibi düşünün Memduh Bey, şu an önce vatan demeniz lazım
MEMDUH : Ah Şefika Ben bugüne kadar her türlü tehlikenin üstüne korkmadan atıldıysam seni de düşmana ezdirmemek içindi Sevdiğim ve ilerde evlenmeyi planladığım kadın esir edilmiş bir vatanda yaşamasın diyeydi Şimdi nasıl olur da seni sabotajlar için kullanabilirim?
ŞEFİKA : Rica ederim Memduh bey, burada herkesin içinde hislerinize hakim olmanız size daha çok yakışır Eğer evlenip mesud bir yuva kurmak isteseydik, bununla iktifa ediyor olsaydık Anadolu'ya geçmezdik değil mi? Madem ki şu an buradayız vazifemiz neyse onu yapmak mecburiyetindeyiz
MEMDUH : Şefika sen benden daha iyi bir askersin galiba
ŞEFİKA : Ben şu anda Zühre Hanım gözünüzde neyse o olmak isterim
İZZET : Bu hizmet yolculuğundan dönüş yoktur Memduh Ağabey
EFEKT : KAPI AÇILIR KAPANIR
SAMİ : Uyandınız mı yüzbaşım?
MEMDUH : Gel Sami Şimdi vazifelerimizle ilgili açıklamalar yapacağım Ekibimiz küçük, fakat yapacağımız hizmet pek büyük
İZZET : Sonunda tam istediğim gibi bir vazifeye kavuştum
MEMDUH : Sözümü kesme İzzet Bu ekip askerî bir disiplin içinde faaliyet gösterecektir
İZZET : Emredersiniz yüzbaşım!
MEMDUH : Şimdi, bizden beklenen düşman gerisinde hemen faaliyete geçerek geniş ölçüde sabotajlar yapmak Yunan birliklerinde panik yaratacak propaganda taaruzuna girişmektir Gerek sabotajlar, gerek ordumuzun genel taaruza kalkmasından sonra, girişeceğimiz propaganda çalışmaları için her şey düşünülmüş ve hazırlanmıştır Sizden en önemli ricam; her yerde parolaya dikkat etmeniz
İZZET : Anadolu ateşi
MEMDUH : Evet, Anadolu ateşi Kurmay başkanı tahrip edilecek cephane, malzeme yığınakları ile büyük düşman birliklerinin çekiliş yollarını tıkayacak köprülerden hangilerinin atılacağını bütün detaylarıyla bana anlattı, harita üzerinde açıklamalar yaptı Şimdi kaybedecek zamanımız yoktur Şafak söküyor Şimdi hep birlikte çifte giden köylüler rolüne bürüneceğiz Bunu renk vermeden başaracağımızı ümid ediyorum
SAMİ : Yolda düşman devriyeleri sorguya çekerse
MEMDUH : Bu da gelebilir başımıza Ölüm tehdidi, her türlü işkence ve baskı altında kalabiliriz Asla sır vermeyeceğiz
ŞEFİKA : Asıl sabotajları nerelerde yapacağız yüzbaşım?
MEMDUH : İlk 30 kilometreyi aştıktan sonra vazife taksimini yapacağım Beşimizin de ayrı vazifesi olacak Bu benim değil ordu ve vatanın bize yüklediği bir ödevdir ve sorumluğumuz onlara karşıdır Allah yardımcımız olsun
EFEKT : BİTİŞ MÜZİĞİ
IV BÖLÜMÜN SONU

VBÖLÜM
KİŞİLER
ŞEFİKA
MEMDUH
SAMİ
DÜŞMAN ASKERİ
İZZET
ZÜHRE
BİR KADIN (50-55 yaşlarında)
ANNE
RIZA
KOMŞU KADIN
SOFİYA (16-17 yaşlarında bir Rum kızı)
ÖZET
ŞEFİKA : Ben Şefika Türk tarihinin en kara günleri yaşanırken İstanbul'daydım Komşumuz Üsteğmen Memduh Bey, manevi kardeşim saydığım İzzet ve bir grup vatansever insanla millî kuvvetlerde yer almak için Anadolu'ya geçtik Memduh Bey'le söze dökülmemiş bir gönül bağımız var Hislerimizi konuşmak için vatanımızın bu içler acısı halinin sona ermesini bekliyoruz Ben ve İzzet kardeş kağnı kollarındaki sevkiyatla ilgileniyorduk Memduh Bey'den uzun süre haber alamadık Garp Cephesi istihbarat dairesinde çalışmaya başladık Askerî disipline uygun ve gönülden çalıştığımız için bize çok gizli bir görev verildi İzzet kardeşimle eski bir değirmende, ekipteki diğer kişilerle buluşacaktık Aylardır haber alamadığımız Memduh Bey'i de orada bulduk Ekibin komutası ondaydı ve vazifemiz cephane ve malzeme yığınaklarını tahrip etmek, köprüleri imha etmekti Köylü kıyafetlerine bürünerek vazife yerine doğru yürümeye başladık Yolda düşman devriyleriyle karşılaşmamak için dualar ediyordum Çünkü gizli görevimiz ortaya çıkmasa dahi, tarlaya giden köylülere de zulüm yaptıklarını biliyorduk
EFEKT : GİRİŞ MÜZİĞİ
MEMDUH : Biraz geride kalır mısın Şefika? Konuşmak istiyorum
ŞEFİKA : Değirmendeki konuşmanıza benzer sözler söyleyecekseniz hiç başlamayın yüzbaşım
MEMDUH : (YALVARIRCASINA) Bana komutanın gibi değil, nişanlın gibi davranamaz mısın? Adımı söyle Şefika Ben senin adını söyleye söyleye hayat buldum Yaşamak istiyordum ve senin adını tekrar tekrar söylemek sanki bana çelikten bir zırh giydirdi, sanki kurşun işlemez bir sihir yaptı
ŞEFİKA : Ben bütün bu gönül bahislerini İstanbul'da dinlemek istiyorum yüzbaşım Şu anki şartlar
MEMDUH : (SÖZÜNÜ KESEREK) Ama belki de İstanbul'u hiç göremeyeceğiz Belki bir cephaneyle birlikte biz de havaya uçacağıtz
ŞEFİKA : Rica ederim yüzbaşım, asker ocağında karşılaşan iki insan olarak kabul edelim biribirimizi Eğer hislerimize kulak verirsek bu çok önemli vazifeyi başarmamız zor olur
SAMİ : Yüzbaşım biraz ileride düşman devriyeleri var galiba Ne yapalım yolumuzu değiştirelim mi?
MEMDUH : Hayır hayır, bu daha çok dikkat çeker Bizi mutlaka farketmişlerdir, en iyisi doğruca gitmek Unutmayın çift sürmeye giden köylüleriz
EFEKT : KISA MÜZİK
DÜŞMAN ASKERİ: (BOZUK TÜRKÇE'YLE) Durun! Hangi köydensiniz? Nereye gidiyor sunuz?
MEMDUH : (KÖYLÜCE) Biz Değimenköy'deniz Tarlaya gidiyoruz
D ASKERİ : Garip! Sapasağlam adamlarsınız sizi askere çağırmadılar mı?
MEMDUH : (KÖYLÜCE) Unuttular herhalde beyim!
D ASKERİ : Unuttular ha! (KAHKAHALARLA GÜLER) Bunu vatanıma döndüğümde arkadaşlarıma anlatacağım Unutmuşlar Madem onlar unuttu, siz niçin askelik şubelerine gitmediniz? Savaştan korktunuz değil mi? Bir de Türkler için cesur derler Ne palavra!
İZZET : (MIRILDANIR) Palavra olmadığını pek yakında göreceksiniz
ŞEFİKA : (FISILDAR) Deli misin İzzet, kendine hakim ol!
DASKERİ : Ne mırldanıyorsun sen delikanlı? Askere gitmek isterdin sen değil mi? Anan baban mı bırakmadı yoksa?
ŞEFİKA : (KÖYLÜCE) Kardeşime bakmayın siz, tarlaya gitmek için sabırsızlanıyor da
D ASKERİ : İyi iyi gidin bakalım Sakın Türk askerlerine yiyecek içecek vermeyin ha! Zaten şeyhülislamınız da fetva vermiş, hepsinin katli gereklidir demiş
SAMİ : Bizim yiyeceğimiz bize zor yetiyor zaten, kimseye veremeyiz
D ASKERİ : Bizden gelen olursa boş çevirmeyin ama, yiyeceğiniz yoksa da kadınlarınız güzelmiş (KAHKAHALAR) Korkmayın korkmayın! Hadi şimdi gidin, ama bir gece kapınızı çalabliriz ona göre
EFEKT : AYAK SESLERİ
MEMDUH : Neyse bunu da atlattık arkadaşlar
İZZET : Ben dayanamayıp boğazına sarılacaktım adamın
ŞEFİKA : Soğukkanlı ol kardeşim Şu an onlar ne derse desin, önemli değil, alacağımız sonuç önemli
ZÜHRE : İyi ki sataşmadı bize
MEMDUH : Eğer öyle bir şey yapmaya kalkışsaydı Gizlediğim parabellumun mermilerini yiyecekti namussuz
ŞEFİKA : Keşke bizlere de silah verilmiş olsaydı
MEMDUH : Tehlike anında kullanmak için iyi olurdu, ama şÜphelendiklerinde üzerimizi arayıp hepimizi silahlı bulurlarsa kurtulamazdık ellerinden
İZZET : Daha yolumuz var mı Memduh Ağabey? Bu şımarıkların dersini bir an önce vermek istiyorum
MEMDUH : Bir on kilometre daha yürüyeceğiz Küçük, eski bir bağ evinde bizim için bırakılmış tahrip kalıpları, bomba, dinamit gibi malzemeler var Nasıl kullanılacağını öğreteciğm size Zaten Sami Bey'le Zühre Hanım bu konuda tecrübeli Zannederim siz de hemen öğrenirsiniz Bu gece darmadağın edeceğiz Yunan ordusunu Panik, korku ve cephane eksikliği mahvedecek onları, kaçacakları köprü de yıkılmış olacağından arkadan gelen ordumuz onları iyice sıkıştıracak
İZZET : Kim korkakmış görsünler bakalım
ŞEFİKA : Zafer bizimdir İzzet kardeş!
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
ŞEFİKA : Bu bağ evinin kapısı açık yüzbaşım Böyle bir yere nasıl bırakırlar malzemeyi?
MEMDUH : Kilitli olsa daha çok şüphe uyandırırdı Şefika Hanım
EFEKT : KAPI GICIRDAYARAK AÇILIR
İZZET : Burada eski bir masadan başka bir şey yok!
MEMDUH : O masa çok kıymetlidir İzzet
ZÜHRE : Masanın altında mı yoksa?
MEMDUH : Evet zühre Bacı Sami Bey, masanın ucundan tutun da kaldıralım
SAMİ : Peki yüzbaşım
MEMDUH : Zühre Bacı, o kilimi çekip alın ordan
İZZET : Burada bir kapak varmış
ŞEFİKA : (TAKDİRLE) Çok iyi düşünülmüş!
MEMDUH : Evet iyi düşünüldü Aşağıda bol miktarda el bombası, dinamit ve tahrip kalıpları var Aşağıya inip size uzatacağım, Sami Bey düzgünce sıralayın malzemeyi İzzet, sen gözcülük et Şefika Hanım, Zühre Bacı, pencereden, kapıdan uzak durun sizi gören olmasın
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
İZZET : Vakit geceyarısını buldu Memduh Ağabey, artık çıkalım mı?

DEVAMI VAR






Alıntı Yaparak Cevapla

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




İZZET : (İÇ SES) Demek cephanelerinden bir kısmını burada saklıyorlar Ama sekiz saniye sonra hiçbir şey kalmayacak Nöbetçiler bu köşeden beni göremezler Şansa bak! Pencere açık Şu pimi çekelim önce Bir iki üç dört beş altı yedi sekiz Alın bakalım!
EFEKT : BÜYÜK BİR PATLAMA/ARKA ARKAYA KÜÇÜKLÜ BÜYÜKLÜ PATLAMALAR-DÜŞMAN ASKERLERİ ARASINDA BAĞIRIP ÇAĞIRMALAR/ FONDA
İZZET : (BAĞIRIR) Ahhh! Yandım! (SAYIKLAR GİBİ) Safiye! Safiye!
BİR KADIN : Aman Allah'ım ne yatıyorsun burada çocuk? Kaç
İZZET : (İNLEYEREK) Kaçamam Belimden aşağısı paramparça
BİR KADIN : Bayıldı galiba Şu eve kadar sürükleyebilsem
İZZET : Safiye'ye söyle ana! Onu hep sevdim!
EFEKT : KISA MÜZİK
MEMDUH : Hepinizi tebrik ediyorum arkadaşlar! Büyük bir iş başardınız Pencereden bakın, alevler, patlamalar hâlâ devam ediyor Biraz sonra ordumuz girer köye Düşmanın kaçacağı hiçbir delik kalmadı
ŞEFİKA : İzzet dönmedi
MEMDUH : Bir yerde saklanıyor olabilir Şefika Düşman askerleri bu mağlubiyetin verdiği hınçla ateş edip duruyordur Köydeki evlerden birine saklanmış olabilir
SAMİ : Belki de yolu şaşırmıştır
ZÜHRE : Büyük ihtimalle gizlenmiştir
ŞEFİKA : (YALVARIR) Onu arayalım Memduh Bey, belki de şu anda yaralıdır, yardım bekliyordur
MEMDUH : Ordumuz gelmeden gidemeyiz Şefika Seni anlıyorum bir kardeş gibi bağlanmışsın İzzet'e Ondan mesul hissediyorsun kendini Hepimiz birbirimizden mesulüz Seni de ateşe atamam Biraz bekle, şafak sökerken gelir askerlerimiz O zaman buluruz İzzet'i
ŞEFİKA : Size asker gibi davranın diyordum Memduh Bey, ama şimdi n'olur bir baba gibi bir ağabey gibi hislerinizi dinleyin Bulalım çocuğu
ZÜHRE : Şefika Hanım'la ben gideyim aramaya Siz dikkat çekersiniz, ama iki köylü kadından kimse şüphe etmez Çocuğumuzu arıyoruz deriz
MEMDUH : Peki gidin! Ama unutmayın, kendinizi tehlikeye atmayacaksınız, daha yapacağımız çok iş var
EFEKT : KISA MÜZİK
BAĞIRIP ÇAĞIRMA,KOŞTURMA
ZÜHRE : Bombalanan ev burası olmalı Şefika Hanım İzzet kardeş de fazla uzağa gidememiştir Buradaki köylülere sorabiliriz
BİR KADIN : Kime bakıyorsunuz bacılar?
ŞEFİKA : Kardeşimi arıyorum ben Burada misafir kalıyordu
BİR KADIN : Kaç yaşlarındaydı kardeşin bacım?
ŞEFİKA : Onaltı onyedi civarında
BİR KADIN : Belki de benim eve aldığım gençtir Ama
ŞEFİKA : Nerede çabuk gösterin! Yaralı mı? Öldü mü yoksa?
BİR KADIN : Belki aradığın o değildir bacım korkma Gelin göstereyim Evim şuracıkta zaten
EFEKT : AYAK SESLERİ
BİR KADIN : Ben eve aldığımda yaşıyordu, konuştu bile Sonra hemen kapandı gözleri
ŞEFİKA : Öldü mü? Öldü mü, söyleyin!
BİR KADIN : Başınız sağolsun
ŞEFİKA : (AĞLAMAKLI) Ölmemiştir o, insan o kadar gençken kolay ölmez
ZÜHRE : Konuştu demiştin bacı, neler söyledi?
BİR KADIN : Safiye'ye söyle ana! Onu hep sevdim! dedi Safiye yavuklusu olmalı
ŞEFİKA : Safiye dedi ha? Bu İzzet, Zühre Hanım Bu İzzet
BİR KADIN : İşte geldik, bakın avluya kadar getirebildim zavallıyı
ŞEFİKA : (ÇIĞLIK ATARAK) İzzet kardeşim! İzzet! Vatan şehidi İzzet! Gözün açık gitmesin canım kardeşim! Safiye dedin ha! İnsan kardeşim benim! Safiye'yi bulacağım İzzet, söz sana Diyeceğim ki ona, ölmeden önce seni sayıkladı, seni sevdiğini söyledi diyeceğim Vasiyetin yerine gelecektir kardeşim, rahat uyu Anadolu ateşim, rahat uyu
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
ANNE : Çok solgun görünüyorsun Şefika Çık biraz bahçede dolaş istersen
RIZA : Halacığım, düşman karargâhına nasıl girdiğini bir daha anlatsana
ANNE : Halanı yormayalım Rıza Bak nasıl yorgun ve zayıf görünüyor İyice dinlensin yine anlatır
ŞEFİKA : Çabuk toparlarım yenge merak etme
ANNE : Memduh Bey İstanbul'a ne zaman dönecekmiş Şefika
RIZA : Artık İstanbul'da hiç düşman kalmadı, rahatça dolaşabilir Yabancı askerlere selam vermek zorunda kalmaz Dönsün artık
ŞEFİKA : Bir aya kadar dönmüş olur
ANNE : Güzel, biz de bu süre içinde hazırlık yaparız
ŞEFİKA : Ne hazırlığı bu yenge?
ANNE : Tabii ki düğün hazırlığı Yoksa hep nişanlı mı kalacaksınız?
ŞEFİKA : İzzet'i düşünüyorum şimdi yenge Gözüme başka hiçbir şey görünmüyor Onun bir vasiyeti var Yerine getirmeliyim Gidip sevdiği kızı bulmak zorundayım
ANNE : Tabii yavrum, o çocukcağız da pek genç gitti Nerede oturduğunu biliyor musun?
ŞEFİKA : Memduh Bey tarif etmişti Safiye'nin evi de bitişikmiş onlara İzzet kardeşin bir de madalyası var O madalyayı kime vereceğim bilmiyorum Hiç kimsesi yoktu çocuğun
ANNE : Vah evladım vah!
ŞEFİKA : Acaba Safiye'ye versem Doğru olur mu yenge?
ANNE : Elbette verebilirsin kızım, birbirlerini seviyorlarsa nişanlı sayılırlar Ama ailesine danışsan iyi olur derim Belki kızlarının kısmeti kapanır diye düşünürüler
ŞEFİKA : Bilmediğin bir şey var yenge Bu kız Türk kızı değil İstanbul'da yaşayan Rum'lardan
ANNE : Hay Allah! Vallahi pek karışık bir iş kızım Adı niçin Safiye peki?
ŞEFİKA : Aslında Sofiya Ama İzzet ona Safiye dermiş
ANNE : Sen en iyisi kızı gör, tanış konuş İzzet'in vasiyetini yerine getir Baktın ki kız gerçekten sevmiş bu delikanlıyı, ondan bir hatıra olarak ver madalyayı Ama savaşa katıldı diye kızıyorsa verme Ne yapalım? Hak ediyorsa almalı, bu madalya çöpe atılmak için alınmadı ki
ŞEFİKA : Haklısın yenge En doğrusu senin dediğin gibi yapmak
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
KAPI VURULMASI
KOMŞU : Kime baktın hanım kızım? O ev boş Onlar Yunanistan'a gittiler Bir kızları kaldı burada, ama o da çalışıyor, biraz sonra gelir
ŞEFİKA : Ailesinin niçin Yunanistan'a gittiğini biliyor musunuz?
KOMŞU : Korktular zavallılar Türkler bütün Rum'ları kesecekmiş diye bir söylenti çıkarmış edepsizin biri Onlar da can korkusundan evlerini bırakıp gitti
ŞEFİKA : Kızlarının adı Sofiya mı? Genç bir kız olacak
KOMŞU : Sofiya mı, biz Safiye deriz ona Öylesi daha kolayımıza gelir Burada kaldı o Çok ısrar etti ailesi, zorladılar hatta
ŞEFİKA : Neden gitmedi biliyor musunuz?
KOMŞU : Bir komşumuz vardı Hüseyin Efendi Rahmetli oldu çoktan Onun oğluna sevdalıyıdı Safiye Duyduğumuza göre oğlan millî kuvvetlere katılmış, sonra haber maber çıkmadı Onu bekler durur kızcağız İzzet gelmeden bir yere gitmem der Hah işte bak! Sokağın başında göründü kızcağız
ŞEFİKA : Ne güzel kız!
KOMŞU : Hem güzel hem de çok namusludur, mahalleli de sever, korur Safiye'yi Güzelin şansı olmaz derler ya, bu kızın da bahtı kapalı galiba İzzet gitti gider
EFEKT : AYAK SESLERİ
SOFİYA : Akşamınız hayırlı olsun
KOMŞU : Safiye kızım, bak bu hanım seninle konuşmak ister, galiba İzzet'ten haber getirmiş Hadi gözün aydın!
SOFİYA : (SEVİNÇLİ TELAŞLI) İzzet'ten mi? Hoş geldiniz! Hoş geldiniz abla!
ŞEFİKA : Benim ismim Şefika Evinizde konuşabilir miyiz kardeş?
SOFİYA : Tabii tabii buyurun eve girelim Şefika Hanım
KOMŞU : Safiye! Sonra bana anlatmayı unutma ha?
SOFİYA : Unutmam teyze
EFEKT : KAPININ AÇILIP KAPANMASI
SOFİYA : Buyurun oturun, size bir kahve pişireyim hemen
ŞEFİKA : Zahmet etme, zaten işten geliyorsun yorgun olmalısın
SOFİYA : İzzet'ten haber getirmişsiniz ya, yorgunluğum uçtu gitti Nasıl iyi mi o?
ŞEFİKA : Nasıl söyleyeceğim bilmiyorum Safiye? Sana Safiye diyebilir miyim İzzet kardeşim de hep öyle derdi
SOFİYA : Tabii diyebilirsiniz
ŞEFİKA : Sana bambaşka haberlerle gelmek isterdim Safiye Ama yalnızca son sözlerini getirebildim Hepimizce mukaddes sayılan bir dava uğruna, vatanı uğruna şehit oldu İzzet
SOFİYA : (SAYIKLARCASINA) Şehit mi oldu?
ŞEFİKA : Son sözlerini sana ulaştırmayı onun vasiyeti bildim
SOFİYA : Şehit oldu demek?
ŞEFİKA : O şimdi cennette Safiye Bütün şehitlerimiz gibi Sen ondan geriye kalan tek insansın
SOFİYA : Biliyor musunuz, onunla gitmeyi öyle çok istedim ki Olmaz dedi, bir Rum kızının gönüllü olarak çalışacağına kimse inanmaz dedi Casus zannederler dedi Oysa ben onun inandığı davaya inanıyordum Kim haklı kim haksız görüyordum Türkler topraklarını kaybetmemek için, haysiyetlerini, şereflerini ayaklar altında ezdirmemek için savaşıyordu
ŞEFİKA : Senin ağzından bunları duymaktan gurur duyuyorum Safiye
SOFİYA : İzzet de böyle derdi Demek son sözlerini getirdiniz bana
ŞEFİKA : "Safiye'ye söyleyin, onu hep sevdim" demiş
SOFİYA : (HIÇKIRARAK) Allahım bu acıya nasıl dayanacağım ben?
ŞEFİKA : Bilmem seni teselli eder mi? Ondan bir hatıra daha getirdim sana Bir istiklal madalyası Anladım ki sen bu madalyayı gururlanarak alması gereken insanlardan birisin
SOFİYA : (AĞLAMAKLI) Bu madalya İzzet'im olacak Ölünceye kadar ayırmayacağım yanımdan Beni bulduğunuz, bana onun madalyasını layık gördüğünüz için teşekkür ederim Şefika Abla Onun vatanı benim de vatanımdır Ama şartlar milletleri böylesine düşman ediyor bazen
ŞEFİKA : Bundan sonra milletlerimizin birbirine düşman olmaması için elimizden geleni yapmalıyız Safiye Yapmalıyız ki İzzet gibi gençler, ömürlerini eksik yaşamasınlar Gözü yaşlı sevdalılar bırakmasınlar arkalarında
SOFİYA : Ben Mustafa Kemal Paşa'ya inaıyorum Şefika Abla, o hem kendi memleketinde hem de bütün cihanda sulh isteyen büyük bir paşadır Ona ve onun milletine güvendiğim için gitmedim ailemle, İzzet'i bekledim Bizimkileri kışkırtan da İngiltere oldu Başvekil Lloyd George Türkler'den daima hakaretle ve nefretle söz etmiştir Eski Yunan ve Roma medeniyetleri Anadol'da yeniden kurulacak demiştir, ama bunları yalnızca iki milleti birbirine boğazlatmak için söylemiştir
ŞEFİKA : Biliyorum Safiye kardeş, Türk münevverleri de, yıllardır Türkiye'de yaşayan azınlıkların münevverleri de bunu biliyor, ama bazıları geç anladı işte Sen genç yaşına rağmen bunu bildiğin için tebrik ediyorum İçinde Anadolu ateşinden bir kıvılcım taşıyorsun
SOFİYA : İzzet'in kıvılcımı şimdi gökyüzünde, belki bir yıldız olmuş parlıyordur
ŞEFİKA : Adını bildiğimiz bilmediğimiz bütün şehitlerimiz, bütün Anadolu kıvılcımları şimdi orada ve emin ol Safiye kardeş bundan sonra seninle sürecek olan dostluğumuz onları bahtiyar edecektir Gel şimdi, seni alnından öpmek istiyorum sevgili kardeşim
EFEKT BİTİŞ MÜZİĞİ
SON






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.