| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| dünya, galilei, galileo, istiy, kanıtlamak, kopernik’in, matematik, padova’da, sistemini, yeni, öğretmeni | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyPADOVA’DA BİR MATEMATİK ÖĞRETMENİ GALİLEO GALİLEİ, KOPERNİK’İN YENİ DÜNYA SİSTEMİNİ KANITLAMAK İSTİYOR  1609 yılında, Padova’da Bilim alevi parladı küçük bir odada Şunu söyledi Galileo Galilei Güneş duruyor olduğu yerde Dünya dönüyor çevresinde PADOVA’DA GALİLEO’NUN YOKSUL ÇALIŞMA ODASI (Sabah  Ev işlerine bakan kadının oğlu Andrea bir bardak sütle çörek getirir  Galileo, keyifli, giyinmektedir  ) GALİLEO : Masanın üstüne koy sütü; kitaplara dokunma sakın  ANDREA : Sütçü parasını istiyormuş, annem dedi, vermezsek bir daha uğramayacakmış  GALİLEO : (Ptoleme sisteminin bir maketini gösterir  ) Bak ne var orda? ANDREA : Nedir bu? GALİLEO : Eskilere göre gök yüzünün haritası  Dünyanın çevresinde yıldızların nasıl döndüğünü gösteriyor  ANDREA : Nasıl? GALİLEO : İnceleyelim bakalım  Ne görüyorsun? ANDREA : Çemberler var, bir sürü  GALİLEO : Kaç tane? ANDREA : Sekiz  GALİLEO : Tamam  Başka? ANDREA : Çemberin üstünde ufak toplar var  Bilye gibi  GALİLEO : Yıldızlar  ANDREA : Yazılar var  GALİLEO : Ne gibi? ANDREA : Yıldız adları  GALİLEO : Oku bakalım  ANDREA : Burada “Güneş” yazıyor  İçerdeki çemberde “Ay”  GALİLEO : O çemberler saydam, kristal küreleri gösteriyor ANDREA : Nasıl? GALİLEO : İç içe çok büyük sabun köpükleri düşün  Yıldızlar bu cam kürelere tutturulmuş  Şimdi yürüt bakalım güneşi  ANDREA : (Yürütür) Ne güzel! GALİLEO : Tam oradaki topu görüyor musun? ANDREA : Evet  GALİLEO : O da dünya işte  İki bin yıldır insanlar, güneşin ve bütün yıldızların dünyanın çevresinde dödüğüne inanmışlar  Papa, kandinaller, prensler, bilginler, kaptanlar, tüccarlar, balıkçılar, öğrenciler hep buna inanmışlar  Yıldızlar çevremizde dönüp duruyor, bizler de bu cam yuvarlaklar içinde kımıldamadan oturuyormuşuz  ANDREA : Sıkışıp kalmışız  GALİLEO : Hah! ANDREA : Kafeste gibi  GALİLEO : Bana da öyle gelmişti bunu ilk gördüğümde  Ama şimdi çıkıyoruz bu delikten Andrea  Büyük bir hızla çıkıyoruz hem de  Geçti artık  Yeni bir çağ başlıyor  Yüz yıldır bir şeyler bekliyor gibiydi insanlık  “Böyle gelmiş ama, böyle gitmez” deniyor şimdi  Bence gemilerle başladı bu iş  Öteden beri insanlar hep kıyı kıyı gitmişler, derken bir gün, veryansın etmişler, bırakıp kıyıları açılmışlar büyük denizlere  Sonra bir haber yayılmış eski dünyamıza: Yeni dünyalar bulundu  Şimdi gülüyoruz, “korktuğumuz okyanus küçücük bir gölmüş meğer,” diyoruz  Her şeyin nedenini öğrenmek istiyoruz  Attığın taş neden yere düşer, bilmek istiyoruz  Gün geçmiyor ki yeni bir şeyler bulunmasın  Siena’da görmüştüm bir gün -çok gençtim daha- yapı ustaları tartışıyorlardı  Koca bir granit parçasını kaldırmaları gerekiyordu  Zorlanıyorlardı  İçlerinden biri işi kolaylaştırmak için makaralarla iplerin değişik bir biçimde düzenlenmesini öneriyordu  Beş dakika tartıştılar ve hemen oracıkta bin yıldır kullanılan yöntemi bırakıp yenisine geçtiler  Yeni bir çağa girdiğimizi ilk o zaman anladım işte  -Eski kitaplarda yazılanlar yetmiyor artık  Bin yıldır tahtında oturan inanç yerini kuşkuya bıraktı şimdi  “Güzel” diyoruz, kitaplar öyle yazıyor ama, bir de biz görelim  Bakalım yazılanlar doğru mu? Bir yal üfürdü Andrea  Prenlerin, din adamlarının altın işlemeli ataklari havalsandı  Tombul bacaklar sıska bacaklar çıktı ortaya, tıpkı bizim bacaklarımız gibi  Görürsün bak, çok yakında gökbilim çarşıda pazarda tartışılacak  Balıkçıların çocukları okula gidecek  Düşmesin diye yıldızlar yuvarlaklara çakılıymış, öyle mi? Yüreklilik gösterip boşluğa salıveriyoruz artık onları, hiçbir şeye tutunmadan almış başlarını gidiyorlar  Yeryüzü de sevinçle dönüyor güneşin çevresinde  Balıkçılar, tüccarlar, presler, kardinaller de birlikte  Papa bile  ANDREA : Bu dönme işine aklım ermiyor  GALİLEO : Dün anlatmıştım sana  ANDREA : Evet, ama, çok zor  Ben daha ekimde onbirime basacağım, nasıl anlarım? GALİLEO : Ben özellikle senin anlamanı istiyorum  Senin gibilerin de anlayabilmesi için çalışıyorum  Onun için alıyorum bu pahalı, kitapları  Sütçünün parasını verirdim yoksa  ANDREA : Gözlerime mi inanayım, size mi? Güneş akşamları başka yerde, sabah başka  Yer değiştirdiğini görüyorum   GALİLEO : Görüyormuş  Hiçbir şey gördüğün yok  Alık alık bakıyorsun o kadar  Görmek denmez ona  Bak, bu güneş  Otur  (Andrea oturur  Galileo arkasına geçer  ) Nerde güneş, sağda mı, solda mı? ANDREA : Solda  GALİLEO : Nasıl geçer sağa  ANDREA : Siz götürürseniz  GALİLEO : Başka yolu yok mu? (İskemleyle birlikte Andrea’yı 180 derece döndürür  ) Nerde şimdi güneş? ANDREA : Sağda  GALİLEO : Kımıldadı mı yerinden? ANDREA : Kımıldamadı  GALİLEO : Ne kımıldadı öyleyse? ANDREA : Ben  GALİLEO : (Bağırır  ) Sen değil, alık! İskemle! ANDREA : Ama ben de üstündeydim  GALİLEO : Elbette  İskemle dünyamız  Sen de üstündesin  (Andrea’nın annesi Bayan Sarti içeri girmiştir  ) Bn  SARTİ : Ne yapıyorsunuz Bay Galilei? ANDREA : Bırak anne, sen anlamazsın  Bn  SARTİ : Ben anlamam da sen anlarsın öyle mi? İyi giyimli genç bir bey geldi, ders almak istiyormuş  Bir de mektup getirmiş  (Mektubu verir  Galileo’nun yatağını yapar  ) Sonunda iki kere iki beş eder diyecek  O hale getirdiniz  Dün gece kalkmış neler anlatıyor bana  Güneş olduğu yerde duruyormuş da, dünya çevresinde dönüyormuş  ANDREA : Yalan mı Bay Galilei? Bn  SARTİ : Neler öğretiyorsunuz kuzum bu çocuğa? Okulda bunları gevelesin de papazlarla başım derde mi girsin? Bu mudur istediğiniz? GALİLEO : (Kahvaltı etmektedir  ) Uzun araştırmalar ve yoğun çalışmalar sonunda, Andrea’yla birlikte artık gizliyemeyeceğimiz gerçeklere vardık Bayan Sarti  Bütün dünya bilmeli bulduklarımızı  Yeni bir çağ başladı  Bu çağda yaşamak sevinç verecek insana  Bn  SARTİ : İyi  Bakalım bu yeni çağda sütçünün borcunu ödeyebilecek miyiz? (Mektubu göstererek  ) Sizden rica ediyorum, bu geleni de geri çavirmeyin n’olur  Benim aklım sütçünün parasında  (Gider  ) GALİLEO : (Andrea’ya  ) Demek dün konuşulanlardan aklımızda biraz bir şeyler kalmış, ha? (Varlıklı genç bir adam, Ludovico Marsili girer  ) GALİLEO : Yolgeçen hanına döndü burası  LUDOVİCO : Günaydın efendim  Adım Ludovico Marsili  GALİLEO : (Mektubu okuyarak) Hollanda’dan geliyormuşsunuz? LUDOVİCO : Evet efendim  Adınızı çok işittim oralarda  GALİLEO : Ailenizin Campagna’da çiftlikleri, bağları, bahçeleri varmış    LUDOVİCO : Annem yurt dışına gönderdi beni  çık gez biraz, dolaş dünyayı ne var ne yok bir gör bakalım, dedi  GALİLEO : Hollanda'da öğrendiğinize göre İtalya'da ben mi varmışım? LUDOVİCO : Annem, bilim dünyasındaki gelişmelerle de ilgilenmemi istediğinden    GALİLEO : Özel ders için ayda on duka alırım  LUDOVİCO : Peki efendim  GALİLEO : Hangi konuya ilgi duyuyorsunuz? LUDOVİCO : Atlara  GALİLEO : Yaaa! LUDOVİCO : Bilime pek yatkın değil kafam  GALİLEO : Öyleyse onbeş duka  LUDOVİCO : Peki efendim  GALİLEO : Sabahları erken gelirsiniz  Bu işten sen zararlı çıkıyorsun Andrea  Senin dersler bitti böylece  Ne yapalım? Sen para ödemiyorsun  ANDREA : Evet  (Çıkar  ) LUDOVİCO : Bana karşı biraz sabırlı olmanız gerekecek  Çünkü bilimde işler pek mantıkla yürümüyor  Anlaması güç  Amsderdam’da satılan o acayip boruyu ele alalım söz gelişi  Yakında inceledim yeşil deriyle kaplı bir boru  İçinde de iki mercek  Biri böyle (İçbükey işareti), biri böyle (dışbükey işareti)  Biri büyültüyor, öteki küçültüyormuş  Yani şimdi aklı başında olan kime sorsanız, “bunlar birbirinin etkisini ortadan kaldırır” diyecektir, değil mi? Hayır efendim, borudan bir bakıyorsunuz her şey beş kat büyük görünüyor  Buyrun bakalım  İşte bilim  GALİLEO : Neymiş o, beş kat büyük görünen? LUDOVİCO : Kilise kulesi, kuşlar, uzakta ne varsa  GALİLEO : Siz de bakıp gördünüz mü? LUDOVİCO : Gördüm ya  GALİLEO : Borunun iki merceği var dediniz değil mi? (Kağıda çizer  ) Böyle mi? (Ludovico başıyla evet der  ) Ne zaman bulunmuş bu? LUDOVİCO : Ben oradan ayrılmadan az önce bulunmuştur sanırım, piyasaya yeni çıkmıştı   GALİLEO : (Nerdeyse dostça) Fizik öğrenip kafanızı karıştıracaksınız da ne olacak? At yetiştirirsiniz daha iyi değil mi? (Bayan Sarti girer  Galileo onu görmez  ) LUDOVİCO : Annem kafasına takmış bir kez, bilimsiz olmaz, diyor  İçki sofrasında bile bilimden söz etmek gerekiyormuş günümüzde  GALİLEO : Latince ya da Tanrıbilim öğrenseydiniz bari, daha kolaydır  (Bayan Sarti’yi görür  ) Peki, Salı sabahı gelin  (Ludovico çıkar  ) Bakma öyle  Anlaştık işte  Salıya başlıyoruz  Bn  SARTİ : Tam zamanında gördün beni de ondan  Üniversiteden Bay Priuli geldi  dışarda bekliyor  GALİLEO : Gelsin, gelsin  Priuli önemli  İşin ucunda beş yüz duka var  Belki de özel derslere gerek kalmaz  (Bayan Sarti, üniversitenin parasal işlerinden sorumlu yöneticisi Bay Priuli’yi içeri alır  Galileo bu arada bir kağıdın üstüne bir takım sayılar yazar  ) PRİULİ : Günaydın  GALİLEO : Yarım duka verin bana  Borç  (Adamın kesesinden çıkarıp verdiği parayı Galileo Bayan Sarti’ye uzatır  ) Bayan Sarti, Andrea’yı gözlükçüye gönderin, iki mercek alsın, ölçüleri yazılı burada  (Bayan Sarti çıkar  ) PRİULİ : Aylığınızın bin dukaya çıkarılmasını istemişsiniz  Onun için geldim  Yazık ki dilekçenizi yönetim kuruluna iletemeyeceğim  Biliyorsunuz matematik dersleri üniversitemize para getirmiyor  GALİLEO : (Kâğıtların üzerine eğilmiştir  ) Ben de beşyüz dukayla geçinemiyorum  PRİULİ : Haftada ikişer saatten dört saat dersiniz var bizde  Bunun dışında özel öğrencilerinizden dilediğiniz kadar para kazanabilirsiniz  GALİLEO : Ben ne zaman çalışacağım peki? Araştırmalarıma nasıl vakit ayıracağım? Seçtiğim bilim dalında yeni ve önemli gelişmeler bekleniyor  Bu yüzden de çok çalışmak, öğrenmek, araştırmak gerekiyor  Buna karşılık biz ne yapıyoruz? Aç kalmayalım diye karşımıza çıkan her paralı budalanın kafasına, paralel çizgilerin sonsuzda kesiştiğini sokalım diye didinip duruyoruz  PRİULİ : Cumhuriyetimiz, kimi prenslerden daha az para veriyor olsa bile, unutmayın, araştırmalarınız için özerklik sağlıyor size  Venedik Cumhuriyeti’nde Engizisyon’un sözü geçmez deniyor  Az şey değil bu, Bay Galilei  GALİLEO : Başka yerlerde Engizisyon var, yakalar adamı diyerek, ucuza öğretmen çalıştırmanın yolunu bulmuşsunuz  İyi doğrusu  PRİULİ : Yoo  Haksızlık ediyorsunuz  Özgürlük    GALİLEO : Peki söyler misiniz, ne işe yarıyor bu özgürlük? Araştırma yapmak için özgür zaman sağlamıyorsa ne yapayım ben o özgürlüğü? “Cisimlerin Düşüş Yasası”yla ilgili çalışmamı (bir tomar kâğıt gösterir) bir gösterim bakalım yönetim kuruluna, fazladan birkaç duka etmez mi? PRİULİ : Birkaç dukadan çok fazla eder  GALİLEO : Çok fazlasını boş verin, beşyüz duka yeter  PRİULİ : Paraya vurulacak olursa, bir şeyin değeri, getireceği parayla ölçülür  Para kazanmak istiyorsanız karşılığında başka şeyler üretmeniz gerekir  GALİLEO : Anlıyorum  Serbest araştırma ve serbest piyasa  Kısaca serbest araştırma piyasası yani  PRİULİ : Neden o ünlü hesap cetvelinize benzer bir şeyler bulup çıkarmıyorsunuz ortaya? Hiç matematik bilmeyenler bile karekökü bulabiliyor, faiz hesapları yapabiliyordu cetvelinizle  GALİLEO : Çocuk oyuncağı  PRİULİ : Ticaret odasının çok hoşuna gitmiş, çok da para getirmişti büyüklerimize  Niçin çocuk oyuncağı diyorsunuz? Ticareti küçümsemeyin Bay Galilei   GALİLEO : Priuli, durun bakayım, işinize yarayacak bir şeyim olacak sanıyorum  (Çizdiği kâğıdı alır eline  ) PRİULİ : Öyle mi? O zaman her şey yoluna girecek demektir  (Kalkar) Büyük bir adam olduğunuzu biliyoruz Bay Galilei  Büyük ama kolay hoşnut olmayan birisiniz  GALİLEO : Evet  Biraz aklınız olsa böyle olduğum için para verirdiniz bana  Kendimden hoşnut olmadığım için, yaptıklarımla yetinmediğim için  Kırk altı yaşıma geldim, istediğim hiçbir şeyi gerçekleştiremedim daha  PRİULİ : Öyleyse işinizden daha fazla alıkoymayayım sizi  GALİLEO : Güle güle  (Priuli çıkar  Galileo çalışmaya başlar  Andrea koşarak gelir  ) GALİLEO : Mercekleri aldın mı? ANDREA : Para yetmedi  Ceketimi bıraktım  GALİLEO : Kış kıyamette ne yaparsın ceketsiz? (Çalışır  ) Bir şey söyleyeceğim sana Andrea  Düşüncelerimizden sakın kimseye sözetme  ANDREA : Neden? GALİLEO : Yasakladılar  ANDREA : Ama gerçek madem  GALİLEO : Ama yasak  Bir de şu var: Biz fizikçiler doğru bildiklerimizidaha kanıtlayamıyoruz  Büyük Kopernik’in sistemi bile bugün için yalnızca bir varsayım  ANDREA : Varsayım ne demek? GALİLEO : Varsayım, varsayılandır  Kanıtlanmamıştır   ANDREA : Siz bana her şeyi kanıtladınız ama  GALİLEO : Sadece öyle olabileceğini gösterdim  ANDREA : Ben de fizikçi olmak istiyorum Bay Galilei  GALİLEO : İstesin elbet  Karşılık bekleyen öyle çok soru var ki bu alanda  (Pencereye gidip merceklerden bakar  Pek önemsemeden  ) Gel Andrea, bak bakalım şuradan  ANDREA : Vay canına! Kulenin çanları burnumun dibine geldi  Yazısı bile okunuyor  GALİLEO : Beş yüz duka sağlayacak bu bize  | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyII GALİLEO VENEDİK CUMHURİYETİ’NE YENİ BULUŞUNU SUNUYOR  Galileo’da da kusur çok İyi yemek ister canı lop lop Dinleyin bir kez: ama kızmaca yok Nedir, ne değildir şu teleskop  VENEDİK LİMANINDA BÜYÜK TERSHANE (Bir yanda Venedik kentinin ileri gelenleri, senatörler  Öte yanda Galileo’nun arkadaşı Sagredo ile Galileo’nun onbeş yaşındaki kızı Virginia  Elinde kadife bir yastık, üstünde altmış santim uzunluğunda kırmızı deriyle kaplı teleskop  Galileo kürsüdedir  Arkasında teleskopun ayaklığı  Yanı başında mercek ustası Federzoni  ) GALİLEO : Venedik kentinin saygıdeğer büyükleri! Senatörler: Padova Üniversitenizde matematik öğretmeni ve Venedik Tersanesi’nin yönetmeni olarak, bugüne değin, öğretmenliğin yanı sıra, yararlı buluşlarımla Venedik Cumhuriyeti’ne parasal çıkar sağlamayı da kendime görev bildim  Bugün yepyeni bir buluşumu sunmak üzere derin saygıyla çıkıyorum karşınıza  Dürbün, ya da teleskop adını verebileceğimiz bu araç, bilimsel ve dinsel yüce ilkelerin ışığı altında, dünyaca ünlü büyük tersanenizde, yılmadan, usanmadan sürdürülen on yedi yıllık çalışma sonucu gerçekleştirilmiştir  (Kürsüden iner, Sagredo’nun yanına gelir  Alkışlara eğilerek selam verir  ) GALİLEO : (Usulca Sagredo’ya  ) Boşa ne çok zaman harcıyoruz  SAGREDO : (Usulca) Kasabın borcunu ödeyebileceksin, dostum  GALİLEO : Öyle  İyi para getirecek bunlara  (Alkışlara eğilir, selam verir  ) PRİULİ : Saygıdeğer Senatörler! Sanat alanında, bu yeni buluşumla Venedik kenti gene parlak bir sayfanın altına imzasını atmış bulunuyor  (Hafif alkış) Bugün dünyaca ünlü bir bilgin, büyük gelir sağlayabilecek buluşunu, dilediğiniz gibi üretip satmak üzere size, yalnız size sunuyor (daha güçlü alkış)  Üstelik, düşmanlarımızda olmayan bu araç savaşta da ayrıcalık sağlayacak bize, düşman gemilerini, onların bizi görmesinden en az iki saat önce görüp önlem alabileceğiz (çok şiddetli alkış)  Sayın senatörler, Bay Galilei, güzel kızının eliyle sunduğu buluşunu lütfen kabul buyurmanızı diliyor  (Müzik başlar  Virginia önce çıkar, eğilir, teleskopu Priuli’ye uzanır, Priuli de Federzoni’ye verir  Federzoni teleskopu ayaklığın üstüne yerleştirir  Senatörler teleskoptan bakmaya başlarlar  ) 1  SENATÖR : İnanılır gibi değil! Santa Rosita’nın surları bile görünüyor  GALİLEO : (Usulca) Kârlı bir oyuncak bulduk diye seviniyorlar ya, onun çok ötesinde bir şey bu  SAGREDO : Ne gördün? GALİLEO : Ayın kendi ışığı yok  SAGREDO : Ne? 2  SENATÖR : Gemide balık yiyorlar  Ağzım sulandı  GALİLEO : Şöyle bir araç olsaydı bin yıldır yerinde saymazdı gök bilimi  3  SENATÖR : Tanesi on dukadan rahatça satılır bunlar Bay Galilei  (Galileo eğilir selamlar  ) 4  SENATÖR : Rezalet! Hanıma söylemeli  Bundan böyle balkonda güneşlenmek yok  VİRGİNİA : (Ludovico’yu Babasının yanına getirir  ) Baba, Ludovico kutlamak istiyor seni  LUDOVİCO : (Utanmış) Sizi kutlarım efendim   GALİLEO : Biraz geliştirdim   LUDOVİCO : Evet efendim  Kılıfını kırmızı yapmışsınız  Hollanda'daki yeşildi  GALİLEO : (Sagredo'ya) Samanyolu'nun nelerden oluştuğunu biliyor musunuz? SAGREDO : Yoo  GALİLEO : Ben biliyorum  PRİULİ : (Galileo'nun yanına yaklaşır  ) Eh  Beş yüz dukayı cebinizde bilin Bay Galilei  SAGREDO : (Yaklaşır) Bilginlerinize biraz para verebilmek için böyle bahaneler yaratmak zorundasınız  Ne yazık! PRİULİ : Böylece yaratıcı güçlerini kamçılamış oluyoruz, değil mi efendim? (Senatörler Galileo'nun çevresini sararak, kutlarlar  ) VİRGİNİA : (Ludovico'ya) Nasıldım? Yüzüme gözüme bulaştırmadım ya? LUDOVİCO : Yok canım  VİRGİNİA : Nen var? LUDOVİCO : Yok bir şey  Kılıfı yeşil olsaydı ne farkederdi, onu düşünüyorum  VİRGİNİA : Babamdan herkes pek hoşnut galiba  LUDOVİCO : Ben de bilimin ne olduğunu biraz biraz anlamaya başladım galiba  | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy(Gece, Galileo’yla Sagredo, kalın paltolara sarılmış, teleskopun önünde oturmaktadırlar  ) SAGREDO : (Teleskoptan bakarak, alçak sesle) Ayın aydınlık bölümü ile karanlık bölümü arasındaki çizgi düz değil, girintili çıkıntılı  Küçük küçük ışıklı benekler giderek genişliyor ve aydınlık bölümle birleşiyor  GALİLEO : O ışıklı benekler nedir dersin? SAGREDO : Olamaz ki    GALİLEO : Olur dostum  Dağ onlar  SAGREDO : Bir yıldızın üstünde dağ olur mu? GALİLEO : Yüce yüce dağlar  Parlayan benekler, doğan güneşin ilk ışıklarını alan tepeler  Yamaçlar karanlık daha  Ayda gördüğün ışık dağların doruklarından vadilere inen güneş ışığı  SAGREDO : Ama iki bin yıllık gökbilimin tümüne ters düşüyor bu  GALİLEO : Öyle  Şu gördüğünü benden başkası kimse görmedi bugüne değin  İkinci gören sensin  SAGREDO : Ay, dağlarla, vadilerle kaplı bir yıldız olamaz ki  Dünyamızın da bir yıldız olamayacağı gibi  GALİLEO : Ay dağlarla, vadilerle kaplı bir dünya olabilir  Dünyamız da bir yıldız olabilir  Gökyüzündeki binlerce yıldızdan biri  Biz ayı nasıl görüyorsak, ay da bizi öyle görüyor  Kimi zaman hilal biçiminde, kimi zaman yarım, tam yuvarlak olarak görüyor, kimi zaman da hiç görmüyor  SAGREDO : Yani ayla dünya arasında hiçbir ayrım yok  GALİLEO : Öyle görünüyor  SAGREDO : On yıl kadar önce, Roma’da Giordano Bruno adında birini yaktılar  O da böyle düşünüyordu  GALİLEO : O düşünüyordu  Biz şimdi görüyoruz  SAGREDO : Korkunç bir şey bu! GALİLEO : Bir şey daha buldum  Belki daha şaşırtıcı  (Birden Priuli girer  ) PRİULİ : On yedi yıllık araştırma sonucu gerçekleştiğini söylediğiniz o büyük buluşunuzun, bu gün, İtalya’da, hemen her köşe başında birkaç dukaya satıldığını biliyor musunuz? Hem de Hollanda malı! Şu anda bir Hollanda gemisi rıhtıma tam beş yüz teleskop boşaltıyor  GALİLEO : Yok canım! (Galileo sırtını döner, teleskopu ayarlar  ) PRİULİ : Bir de kalkıp adamlara, borunun bütün yapım ve satım haklarını Venedik Cumhuriyeti’ne bırakıyoruz, dedik  İyi ki, borudan ilk baktıklarında, köşebaşında aynı borunun üç beş kuruşa satıldığını yedi kez büyültülmüş olarak görmediler  SAGREDO : Bay Priuli, alışverişte size ne sağlar, onu bilemem, ama, Bay Galilei bu araçla evrenle ilgili bütün bildiklerimizi altüst edecek şeyler buldu  PRİULİ : Bay Galilei kentimiz için harika bir su tulumbası kentimiz için harika bir su tulumbası yapmıştı  Sulama tesislerimiz kusursuz çalışıyor  Dokumacılarımız da yaptığı tezgahları pek beğeniyorlar  Ama ben kendisinden böyle bir dolandırıcılık beklemiyordum doğrusu  GALİLEO : Bir dakika Priuli  Deniz yolculukları hâlâ uzun, pahalı, üstelik güvensiz  Gökyüzünde denizcilere yol gösterecek güvenilir bir araç bulmak gerekiyor  Bir takım yıldızların belli bir düzen içinde yol aldıklarını saptayabileceğimizi sanıyorum  Buna dayanarak yapılacak yeni gökyüzü haritaları denizcilikte bize milyonlar sağlayabilir  PRİULİ : Yeter  Sizi dinlemiyorum artık  Yaptığım iyiliğe karşılık tüm kente rezil ettiniz beni  Gülersiniz tabi  Kopardınız ya beş yüz dukayı işiniz iş  Ama namuslu biri olarak size şunu söyleyeyim: Tiksiniyorum bu dünyadan! (Kapıyı çarparak çıkar  ) GALİLEO : (Utanmış) Kızınca neredeyse sevimli oluyor kerata  İşittin, değil mi? Alışveriş olmayınca tiksinti veriyormuş dünya  SAGREDO : Hollanda’da teleskop yapıldığını biliyor muydun? GALİLEO : İşitmiştim  Ama ben iki kat taha iyisini yaptım bizim para babalarına  Gırtlağıma kadar borç içindeyken nasıl çalışabilirim? Virginia’nın çeyizini düşünmek gerek, çeyizsiz koca bulamaz, pek akıllı bir kız değil  Sonra kitap almak istiyorum  Doğru dürüst yemek yemek istiyorum  Kafam en iyi yemek yerken çalışıyor  Güzel bir yemek, seçkin bir şarap  Cimri herifler arabacılarına bile benden çok para veriyorlar  Beş yıl rahat bıraksalar beni, dilediğim gibi araştırma yapabilsem her şeyi kanıtlarım  SAGREDO : Peki, dünyanın güneşin çevresinde döndüğünü kanıtlayacak bir şeyler bulabildin mi? GALİLEO : Hayır  Ama, Salı günü bir şeyin ayırımına vardım  Bizi oraya götürecek bir adım olabilir  (Teleskoptan bakar  ) Nerde Jüpiter? Ancak teleskopla görülebilen dört küçük yıldız var Jüpiter’in çevresinde  İlk kez Pazartesi günü görmüştüm, ama, durumları dikkatimi çekmemişti pek  Salı günü gene baktım  Dördünün de yer değiştirdiğine ant içebilirim  Not aldım  Bak gene değişmiş yerleri  Hayret! Ben dört tane görmüştüm  (Heyecanlı) Bak! Bak! SAGREDO : Ben üç tane görüyorum  GALİLEO : Dördüncü nerde peki? İşte çizimler burada  Nasıl yol aldıklarını hesaplamalıyız  (Heyecanla işe koyulurlar  Sahne kararır  Arkada, gökte, Jüpiter’le uyduları görünür  Sahne aydınlığında ikisi paltolarına sarılmış, oturmaktadırlar) GALİLEO : Tamam işte, kanıtlandı  Bu durumda görünmeyen dördüncü yıldız ancak birtek yerde olabilir: Jüpiter’in arkasında  İşte sana bir yıldız ki çevresinde bir başkası dönüyor  SAGREDO : Peki, ama, Jüpiter’in asılı olduğu saydam küreye ne olacak? GALİLEO : Yaa    Söyle bakalım, ne olacak? Jüpiter bir küreye tutturulmuş olsa öteki yıldızlar dönenebilirler mi çevresinde? Hani nerde gök kubbe? Haklıymışlar işte Kopernik, Giardano Bruno    Bütün dünya onlara karşıydı ama, sonunda haklı çıktılar işte  Andrea duymalı bunu  (Dışarıya seslenir  ) Bayan Sarti! Bayan Sarti! SAGREDO : Korkuyorum  GALİLEO : Neden? SAGREDO : Aklını başına topla  Gerçekse gördüğün başına gelebilecekleri düşünebiliyor musun? Dünya evrenin merkezi değil de, sadece bir yıldızsa    ve sen bunu bütün dünyaya duyurursan     GALİLEO : Evet, ne olmuş? Bütün yıldızlarıyla, koskoca evren de, bizim küçücük dünyamızın çevresinde dönmüyor işte! Bayan Sarti! SAGREDO : Demek sadece yıldızlar var  Yerle gök arasında ayırım yok demek  Peki Tanrı nerde öyleyse? GALİLEO : Ne demek istiyorsun? SAGREDO : Tanrı nerde diyorum? GALİLEO : (Kızgın, göğü göstererek) Orda değil! Oralarda başka canlılar varsa, gelip Tanrı’yı burada ararlarsa, burada da bulamayacaklar! SAGREDO : Tanrı nerde peki? GALİLEO : Din adamı değilim ben  Matematikçiyim  SAGREDO : Her şeyden önce insansın  Soruyorum sana, senin evreninin neresinde Tanrı? GALİLEO : İçimizde, ya da    hiçbir yerde   SAGREDO : (Bağırır) Yakılan adamın dediği gibi   GALİLEO : Evet  Onun dediği gibi  SAGREDO : Böyle dediği için yakıldı o adam, on yıl bile olmadı daha  GALİLEO : Kanıtlayamadı da ondan  Varsayımdı onununki  Bayan Sarti! SAGREDO : (İnanmamıştır) Kanıtlasaydı başka türlü mü olurdu? GALİLEO : Elbette başka olurdu  Bak Sagredo, ben insana inanıyorum, insanın aklına, sağduyusuna inanıyorum  Böyle bir inancım olmasaydı sabahları yataktan kalkacak gücü bulamazdım kendimde  Gerçeği bilmek istiyor insanlar  (Cebinden ufak bir taş parçası çıkarır) Biri kalkıp yere bir taş düşürse (Taşı elinden bırakır), sonra da “taş yere düşmedi” dese, susar mı sanıyorsun? İnanırlar mı? Kabullenip susarlar mı? Gözünle gördüğün kanıtın gücünü düşün  Sağlam kanıtlara herkes boyun eğer -eninde sonunda- herkes  Düşünmek insan soyunun en büyük keyiflerinden biridir   Bn  SARTİ : (Girer) Bir şey mi istemiştiniz Bay Galilei? GALİLEO : (Teleskopun başına oturmuştur, bir şeyler yazmaktadır  Çok nazik) Andrea’yı rica edecektim   Bn  SARTİ : Uyuyor   GALİLEO : Çok sevineceği bir şey göstereceğim ona   Bn  SARTİ : Gene bu boruyla mı? Gece yarısı, bunun için mi uyandıracağım çocuğu? Çıldırmışsınız siz  Uyandıramam şimdi   GALİLEO : Peki  Belki siz yardım edebilirsiniz siz bize  Çok okuduğumuzdan olacak çözemediğimiz bir sorun var  Yıldızlara ilişkin bir şey  Şunu öğrenmek istiyoruz  Büyükler mi küçüklerin çevresinde dolanır, küçükler mi büyüklerin çevresinde? Bn  SARTİ : (Kuşkulu) Eğleniyor musunuz, yoksa gerçekten mi öğrenmek istiyorsunuz? GALİLEO : Gerçekten öğrenmek istiyorum   Bn  SARTİ : Kestirmeden söyleyeyim öyleyse  Yemeği ben mi size getiriyorum, siz mi bana? GALİLEO : Siz getiriyorsunuz  Dünkünün dibi tutmuştu   Bn  SARTİ : Niye tutmuştu dibi? Yemek ocaktayken ayakkabılarınızı istediniz  Ayakkabılarınızı ben getirmedim mi? GALİLEO : Öyle olmalı  Bn  SARTİ : Neden? Çünkü büyük sizsiniz, okumuşsunuz, parayı da siz veriyorsunuz   GALİLEO : Anladım, evet  Hiç de zor değilmiş  Gidebilirsiniz Bayan Sarti  (Sarti, memnun çıkar) Birde gerçeği anlamazlar diyorsun, ha? Gerçeğe susamış bu insanlar  (Sabah duasının çanları duyulur  Sırtında peleriniyle Virginia girer, elinde fener  ) VİRGİNİA : Günaydın baba   GALİLEO : Bu saatte ne işin var senin ayakta? VİRGİNİA : Bayan Sarti’yle sabah duasına gidiyoruz  Ludovico da gelecek  Gece nasıldı baba? GALİLEO : Aydınlık  VİRGİNİA : Ben de bakabilir miyim? GALİLEO : Niye? (Virginia karşılık bulamaz  ) Oyuncak değil bu  VİRGİNİA : Biliyorum baba  Yeni bir şeyler buldun mu gökyüzünde? GALİLEO : Sana göre bir şey yok  Büyük bir yıldızın yanı başında birkaç soluk leke  (Sagredo’ya) Floransa dukasının adını verip “Medici Yıldızları” demeli bunlara  (Gene Virginia’ya) Belki de Floransa’ya taşınıyoruz Virginia  Duka’ya , mektup yazdım  Bakalım beni saray matematikçisi olarak kabul edecek mi? VİRGİNİA : (Sevinçli) Saraya mı gidiyoruz? SAGREDO : Galileo! GALİLEO : Ne yapayım dostum  Zaman gerek bana! Kanıt gerek  Bol bol da et yemek istiyorum  Tek kaygım, beni oraya isterler mi acaba? VİRGİNİA : İstemez olurlar mı baba, yeni bulduğun yıldızlar    Falan  GALİLEO : Hadi sen kiliseye  (Virginia çıkar  ) Önemli kişilere mektup yazmaya alışık değilim  (Sagredo’ya bir mektup uzatır  ) Bak bakalım olmuş mu? SAGREDO : (Mektubu okur, Sonunu yüksek sesle bitirir  ) “    bütün dileğim yanı başınızda olmak  Siz, dünya tarihinin bu büyük çağını aydınlatmak üzere doğan güneşsiniz  ” Floransa Dukası dokuz yaşında  GALİLEO : Fazla dalkavukça buluyorsun anlaşılan  Ben de acaba yeteri kadar dalkavuk değil mi diye korkuyordum  Benim gibi rahatsız edici buluşları olan biri ancak el etek öperek doğru dürüst bir iş bulabilir  Karnını doyurmak için kafasını kullanmayı beceremeyenlere de hiç dayanamam, biliyorsun  (Bayan Sarti’yle Virginia kiliseye gitmek üzere sahneden geçerler  ) SAGREDO : Floransa’ya gitme Galileo  GALİLEO : Neden? SAGREDO : Din adamları yönetiyor orayı  GALİLEO : Saray da ünlü bilginler var  SAGREDO : Hepsi uşak onların  GALİLEO : Enselerinden teleskopun başına oturturum  Papazlar da insan, Sagredo  Kanıtlara karşı koyamazlar  SAGREDO : Tehlikeli bir yoldasın Galileo  Bilim alanında kuşkucusun, kılı kırk yararsın, ama başka konularda çocuk gibisin  Gerçeği gören birini baştakiler rahat bırakırlar mı? Papa’ya çıkıp da “siz yanılıyorsunuz,” dediğinde, hemen günlüğünü açıp: “10 Ocak 1610 : Bugün gök kubbe yok edildi,” diye mi yazacak sanıyorsun? Demin şu teleskopun önünde oturup yıldızlara bakarken seni alevlerin içinde görür gibi oldum! Ben kanıtlara inanırım, dediğinde de yanık et kokusu geldi burnuma  Bilimi severim, dostum, ama seni daha çok severim  Floransa’ya gitme, Galileo  GALİLEO : İsterlerse beni giderim  | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #4 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyIV GALİLEO VENEDİK CUMHURİYETİ’NDEN AYRILIP FLORANSA SARAYINI SEÇMİŞTİR  SARAY BİLGİNLERİ TELESKOPLA BULDUKLARINA İNANMAZLAR Böyle gelmiş böyle gider, der eskiler  Yararlı değilsen, çek arabanı, der yeniler  GALİLEO’NUN FLORANSA’DAKİ EVİ (Galileo, Andrea ve Federzoni Duka’yı beklemektedirler  Bir ses duyulur: “Floransa Dukası Cosimi di Medici hazretleri!” Bayan Sarti koşarak girer, kenara çekilir  Floransa Dukası, ardında saraylı iki hanım, Saray Nazırı, felsefe profesörü ve matematik profesörü olmak üzere girerler  Odadakiler saraylıları selamlarlar  Dokuz yaşındaki Duka, Bayan Sarti’nin gösterdiği yere oturur  Saray Nazırı “Başlayalım” işaretini verir  ) GALİLEO - Soylu efendim, üniversitenizin profesörlerine, huzurunuzda, yeni buluşlarımı sunabilmek benim için büyük mutluluktur  Saygıdeğer hocalar, Jüpiter’in uyduları olan Medici yıldızlarını incelemekle başlamak isterler mi acaba? ANDREA - (Teleskopun önündeki tabureyi göstererek) Buraya buyurun lütfen  FİLOZOF - Teşekkür ederim, yavrum  Korkarım iş bu kadar basit değil  Çok sözü edilen, ünlü teleskopunuzdan bakmadan önce bir tartışma açmak daha doğru olacak sanırım  Konumuz: Bu türlü gezegenler varolabilirler mi? MATEMATİKÇİ - Geleneksel kurallara uygun bir tartışma  GALİLEO - Ben de, teleskoptan bir baksanız, kendi gözlerinizle görürsünüz, diyorum  ANDREA - Buyurun lütfen  MATEMATİKÇİ - Evet  Evet  Tabii  Mutlaka bilirsiniz, geleneksel düşünceye göre dünya dışında herhangi bir merkezin çevresinde dönen yıldızlar varolamaz  FİLOZOF - Sayın matematikçimizin (Matematikçiye döner) bu gibi yıldızların olabilirliği konusundaki kuşkusunun ötesinde, ben de bir felsefeci olarak, şunu sormak istiyorum: Böyle yıldızlar gerekli midir? Aristoteles divini universum, quaedam miracule universi  Orbes mystice canorea, arcus crystallini circulatio corporum celestium  GALİLEO - Tartışmayı günlük konuşma dilinde sürdürsek nasıl olur? Dostum Bay Federzoni Latince bilmez  FİLOZOF - Anlaması gerekli mi? GALİLEO - Evet  FİLOZOF - Özür dilerim  Ben onu yanınızda çalışan mercek ustası sanmıştım  ANDREA - Bay Federzoni hem işçi, hen de bilgindir  FİLOZOF - Teşekkür ederim yavrum  Madem Bay Federzoni öyle istiyor  GALİLEO - Ben öyle istiyorum   FİLOZOF - Tartışmamız inceliğini yitirecek, ama ev sizin eviniz    Ölümsüz Aristo’nun evreni, o gizemli, o şiirsel küreleriyle, kristal kubbeleri, güney yarım küreyi kaplayan takımyıldızlarının zenginliği ve gök kubbenin saydam yapısıyla öylesine görkemli bir simetri ve güzellik anıtıdır ki, bu yapının uyumunu bozmaya kalkışmadan önce iyice düşünmemiz gerekir  GALİLEO - Efendimiz, varlığı olanaksız ve gereksiz görülen yıldızlarınıza siz acaba teleskopla bir bakmak istemez miydiniz? (Cosimo yerinden kalkmak ister, çevresindekilerin işaretiyle yeniden oturur  ) MATEMATİKÇİ - Olmayanı gösterebilen bir teleskop, pek güvenilir bir teleskop olmasa gerekir, diyeceği geliyor insanın  GALİLEO - Ne demek istiyorsunuz? MATEMATİKÇİ - Sizi daha çok kızdırmayacağını bilsem, gök kubbede var olanla, teleskopunuzdan görünenlerin apayrı şeyler olabileceğini ileri sürerdim  FİLOZOF - Daha kibarca söylenemezdi doğrusu  FEDERZONİ - Medici yıldızlarını merceğin üstüne mi boyadık yani? GALİLEO - (Sakin) Beni dolandırıcılıkla mı suçluyorsunuz? MATEMATİKÇİ - Asla! Böyle bir şeyi nasıl yapabiliriz soylu efendimizin huzurunda? (Saraylılar eğilip Duka’ya selam verirler  Duka hanımlardan yaşlısının kulağına bir şeyler söyler  ) HANIMLARIN YAŞLISI - Hayır efendimiz, yıldızlarınıza bir şey olmadı  Beyler sadece yıldızlarınız gerçekten var mı, yok mu onu araştırıyorlar  (Sessizlik) KADINLARIN GENCİ - Teleskoptan bakınca Büyük Ayının kılları tek tek görünüyormuş, öyle mi? FEDERZONİ - Evet  Boğanın da her bir şeyi  GALİLEO - Beyler, şimdi şu teleskoptan bakacak mısınız, bakmayacak mısınız? FİLOZOF - Bakacağız, tabii  MATEMATİKÇİ - Tabii, tabii  (Sessizlik  Birden Andrea döner, dimdik, odayı baştan başa geçer, annesi kolundan tutar  ) BN  SARTİ - N’oluyor sana? ANDREA - Aptal be bunlar! (Elinden kurtulur, çıkar  ) FİLOZOF - Zavallı yavrucak  NAZIR - Efendimiz, saygıdeğer baylar, saray balosunun kırkbeş dakika sonra başlayacağını anımsatabilir miyim? MATEMATİKÇİ - Uzatmaya ne gerek var? Bay Galilei eninde sonunda gerçekleri kabul etmek zorunda kalacak  Jüpiter’in uyduları olsaydı, gök kubbeyi kırıp geçmek zorunda kalırlardı  Bu kadar basit  FEDERZONİ - Çok şaşacaksınız ama, gök kubbe yok  FİLOZOF - Hangi okul kitabını çarsanız açın, olduğunu göreceksiniz  FEDERZONİ - Öyleyse yeni kitaplar yazılsın  MATEMATİKÇİ - Efendimiz, meslektaşlarımla benim ileri sürdüğümüz düşünceler gücünü ölümsüz Aristo’dan almaktadır  GALİLEO - (Aşağıdan alarak) Baylar Aristo’ya inanmak başka, gerçeğe, elle tutulur gerçeğe inanmak başka  Yalvarırım size, gözlerinize inanın yeter  MATEMATİKÇİ - Belki beni eski kafalı bulacaksınız ama, ben sık sık Aristo’yu okurum, gözlerime de ancak okurken inanırım  FEDERZONİ - Aristo’nun teleskopu yoktu  MATEMATİKÇİ - Adamınıza söyleyin lütfen bilimsel bir tartışmaya burnunu sokmasın  FİLOZOF - Burada yüce Aristo’ya leke sürülecekse, bu tartışmanın sürdürülmesini bütünüyle anlamsız buluyorum  GALİLEO - (Öfkesini bastırarak) Baylar, evren üstüne bildiklerimizin tümüne bir bakarsak, acınacak durumda olduğumuzu görürüz  Ben mutlu bir raslantı sonucu, evrenin çok küçük bir parçasını biraz daha yakına getiren bir araç buldum  Yararlanın bundan  FİLOZOF - Efendimiz, bayanlar, baylar  Soruyorum size: Nereye götürür bizi bütün bunlar? GALİLEO - Bilim adamları olarak, gerçeğin nereye götüreceğini sormak bizim işimiz olmamalı derim  FİLOZOF - (Müthiş kızgın) Gerçek bizi her yere, hiç istemediğimiz yerlere götürebilir  MATEMATİKÇİ - Bay Galilei, sizi yanlış anlamadıysam, iki bin yıllık öğretileri yok saymamızı istiyorsunuz  GALİLEO - İki bin yıldır gökyüzüne bakıyorduk, Jüpiter’in uydularını görmüyorduk, ama onlar hep vardı  Baylar, can çekişen öğretileri savunmayalım  (Duka uyumak üzeredir) Efendimiz! Venedik tersanesinde çalışırken yapı ustalarıyla, marangozlarla, gemicilerle sürekli ilişkilerim oldu  Okuma yazma bilmezlerdi, yalnızca beş duyularına güvenirlerdi  Onlardan çok şey öğrendim ben  Klasik bir eğitimin olanaklarından yararlanamamış, ama, gözlerini kullanmaktan korkmayan bu insanların buradaki baylar hakkında ne düşündüklerini çok merak ediyorum  (Sessizlik) FİLOZOF - Bütün işittiklerimizden sonra, Bay Galilei’nin hayranlarını tersanelerde bulacağından hiç kuşkum yok  NAZIR - Efendimiz, üzülerek söylemek zorundayım, bu son derece yararlı ve öğretici tartışma öngörülenden çok fazla vakit aldı  Balodan önce dinlenmelisiniz biraz  (Bir işaret üzerine Duka Galilei’yu selamlar  Saraylılar hızla çıkmaya başlarlar  ) BN  SARTİ - (Duka’nın önüne dikilip bir tabak kurabiye sunar  ) Bir kurabiye almaz mıydınız, efendimiz? (Hanımların en yaşlısı Duka’yı dışarı çıkarır  ) GALİLEO - (Arkalarından koşar  ) Bir kez olsun teleskoptan baksaydınız yeterdi  NAZIR - Duka Hazretleri, ortaya koyduğunuz düşünceleri, çağımızın bu konudaki en büyük yetkilisine iletecek, Vatikan’ın Roma’daki Araştırma Merkezi’nin başgökbilimcisi, Peder Christopher Clavius’un görüşlerini alacaktır  | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #5 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyV VATİKAN’IN ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ “COLLEGİUM ROMANUM” GALİLEO’NUN BULUŞLARINI ONAYLIYOR  YIL : 1616  Bakın şu garip dünya işine Öğrenci olurmuş öğretmen de Peder Clavius da gözüyle görünce Hak verdi bizim Galilei’ye  ROMA’DAKİ COLLEGİUM ROMANUM’UN BÜYÜK SALONU (Gece  Yüksek din görevlileri, papazlar, bilginler, Galileo’nun buluşları üstüne Clavius’un vereceği kararı beklemektedirler  Gruplar halinde dolaşırlar, sinirli kahkahalar  Bir yanda Galileo tek başına oturmaktadır  ) ŞİŞKO BAŞPAPAZ - İnanırlar, inanırlar  İnanmadıkları, yalnızca akla uygun olanlardır  Şeytanın varlığını kuşkuyla karşılarlar da, dünya topaç gibi dönüyor deseniz inanırlar  Tövbe, tövbe! BİR KEŞİŞ - (Yapmacıklı) Ay! Gözlerim karardı  Çok hızlı dönüyor dünya  İzin verin de size tutunayım, hocam  BİR BİLGİN - Evet, bugün gene kafayı çekmiş sevgili toprak anamız  Şimdi yuvarlanacağız hepimiz  Aman sıkı tutunun! BİR BAŞKA KEŞİŞ - Ayın üstüne düşmesek bari! Sivri sivri tepeler varmış orada  KEŞİŞ - Sakın aşağıya bakma! BİLGİN - Dengemi yitiriyorum  ŞİŞKO BAŞPAPAZ - (Galileo’nun işitmesi için yüksek sesle) Olamaz  Kutsal Roma’da dengesiz insan olmaz  (Kahkahalar, araştırmanın sürdüğü odadan ufak tefek bir keşiş çıkar  Hepsi çevresini alırlar  ) BİR GÖKBİLGİNİ - Araştırma sürüyor mu hala? (Keşiş başıyla “evet” işareti yapar, sahneyi katederek çıkar  ) ZAYIF PAPAZ - Rezalet  BİR FİLOZOF - Clavius gibi biri, İtalya’nın en büyük gökbilgini böyle bir şeyi incelemeye kalkışmamalıydı  GÖKBİLGİNİ - İnceleniyor ama! İçerde oturmuş, o şeytan icadı borudan bakıyor işte  ZAYIF PAPAZ - Rezalet! BİLGİN - Evet, gökbilginlerinin çözemediği kimi olaylar var  Ama insanoğlunun her şeyi anlaması da zorunlu mudur yani? (Az önce çıkan ufak tefek keşiş yeniden sahneyi katederek araştırmanın yapıldığı odaya girer  Sahnedekiler merakla izlerler onu  ) İKİNCİ KEŞİŞ - Ne yeryüzü kaldı, ne gökyüzü  Dünyamız için herhangi bir yıldızdır deyip çıktılar  GÖKBİLGİNİ - Yukarı ile aşağı diye bir ayrım kalmıyor  Aşağısı da bir, yukarısı da  FİLOZOF - Yıldızlardan başka bir şey yok  Nereye baksan yıldız  Gün gelecek insanla hayvan diye bir ayrım kalmayacak, görürsünüz  İnsan da bir hayvandır, yalnız hayvan vardır deyip çıkacaklar işin içinden  ŞİŞKO BAŞPAPAZ - Bay Galilei, yere bir şey düştü  GALİLEO - (Arada cebinden taşını çıkarıp onunla bir süre oynamış, sonunda yere düşürmüştür  ) Düşmedi, kutsal peder, havaya uçtu  ŞİŞKO BAŞPAPAZ - (Sırtını döner) Utanmaz herif  (İçeri çok yaşlı bir kardinal girer  Bir keşişin koluna yaslanarak yürümektedir  Herkes saygıyla yol açar  ) YAŞLI KARDİNAL - Çıkmadılar mı daha? Önemsiz bir şey için ne çok vakit harcıyorlar  İşittiğimize göre bu Galilei insanı evrenin merkezinden alıp kıyıda köşede bir yerlere atıyormuş  Anlaşılan, insan soyunun amansız bir düşmanı bu adam  Cezası da ona göre olmalıdır  Tanrı’nın en yüce, sevgili varlığıdır insan, çocuklar bile bilir bunu  Böyle bir mucizeyi, kendi eşsiz eserini, Tanrı boşlukta kayıp giden bir yıldız parçasına emanet eder mi? Öz evladını böyle bir yere yollar mı? Çarpım tablosunun tutsağı olan birine inanacak kadar sapık insanlar olabilir mi? ŞİŞKO BAŞPAPAZ - (Usulca) Kendisi burada, efendim  YAŞLI KARDİNAL - (Galileo’ya) Sizsiniz demek  Eskisi gibi görmüyor gözlerim, ama sizi birine çok benzettim    Durun bakayım, neydi adı?    yaktığımız adam    Çok benziyorsunuz ona, çok  KEŞİŞ - Heyacanlanmamalısınız efendim, biliyorsunuz hekiminiz    YAŞLI KARDİNAL - (Keşişi iter, Galileo’ya) Dünyada yaşıyorsunuz, nimetlerinden yararlanıyorsunuz, sonra da kalkıp aşağılıyorsunuz onu  Köpek bile yattığı yeri pisletmez  Göz yumamam buna! Ben göz yumamam buna! (Keşişten ayrılır, kurumlanarak bir aşağı, bir yukarı yürümeye başlar  ) Ben, herhangi bir yerde dönüp duran, herhangi bir yıldız parçasının üstünde yaşayan, herhangi biri değilim Ben    Sağlam topraklar üzerinde yürüyorum ben  Benim bastığım yer kımıldamaz, evrenin merkezidir, ben merkezdeyim  Tanrı’nın gözü de benim üstümde  Evrende ne varsa, çevremde dönüyor: gök kubbeye çakılı yıldızlar ve çevremi aydınlatmak üzere yaratılmış olan güneş    Beni aydınlatmak için, Tanrı beni görsün diye, beni, insanı, Tanrı’nın şaheseri, Tanrı’nın suretinde yaratılan, ölümsüz ve    (Yıkılır) KEŞİŞ - Efendimiz! Ah    Çok yordunuz kendinizi! (Tam bu sırada araştırmanın yapıldığı odanın kapısı açılır  Önde Clavius, arkada bir kaç gökbilgini salona girerler  Clavius hızlı adımlarla, sağına soluna bakmadan geçer salondan, tam kapıdan çıkarken keşişlerden birine) CLAVİUS - Adam haklı  (Peşindeki bilginlerle çıkar  Ölüm sessizliği  Yaşlı kardinal kendine gelir  ) YAŞLI KARDİNAL - Ne oldu? Bir karara vardılar mı? (Kimse ona sonucu açıklayamaz  ) KEŞİŞ - Gidelim efendimiz  Biz eve gidelim  (Yaşlı kardinalin koluna girip götürürler  Herkes salondan çıkar, şaşkın  Clavius’un araştırma komisyonu üyelerinden olan ufak tefek keşiş Galileo’nun yanına gelir  ) KÜÇÜK KEŞİŞ - (Sır verir gibi) Bay Galilei, Büyük Clavius içerde ne dedi biliyor musunuz? “Artık Tanrıbilimciler düşünsünler, bakalım gök kubbenin parçalarını nasıl tutturacaklar birbirine!” Kazandınız  (Çıkar  ) GALİLEO - (Arkasından seslenir) Ben değil! Akıl kazandı  (Galileo çıkmak üzereyken kapıda uzun boylu bir din adamıyla karşılaşır  Bu Engizisyon’un başkanı olan kardinaldir  Galileo eğilir, selam verir  Kardinal yanından geçer  Galileo kapıda duran birine geçenin kim olduğunu sorar  ) KAPIDAKİ - (Usulca) Kardinal Hazretleri, Engizisyon Mahkemesinin başkanıdır  (Kardinal teleskopun bulunduğu odaya girer  ) | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #6 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyVI GENE DE ENGİZİSYON KOPERNİK KURAMINI, KİLİSENİN YASAK KİTAPLAR LİSTESİNE ALIYOR  (5 MART 1616) Galileo Galilei konuk Roma’da Görkemli bir kardinal sarayında Yediği önünde yemediği ardında İş küçük bir dileğe dayandı sonunda ROMA’DA KARDİNAL BELLARMİN’İN EVİ (Büyük bir balo verilmektedir  Giriş yerinde iki yazıcı rahip gelenlerin adlarını not etmektedir  Karnaval maskeleri takınmış kadınlı erkekli konuklar Galileo’yu alkışlarla karşılarlar  Galileo’nun yanında kızı Virginia ve nişanlısı Ludevico vardır  ) VİRGİNİA - Bugün senden başka kimseyle dans etmem  Güzel olmak istiyorum bu akşam  GALİLEO - Olmalısın  Yoksa kuşkulanırlar da dünya dönmüyor demeye başlarlar gene  LUDOVİCO - Dönmüyor ki  (Galileo güler  ) Roma’da yalnız sizin sözünüz ediliyor efendim, ama bu geceden sonra kızınız konuşulacak  GALİLEO - (Yazıcı rahiplere) Kardinal Hazretlerini burada beklemem gerekiyormuş  1  YAZICI - Biraz sonra gelecekler efendim  GALİLEO - (Kızına) Siz salona geçin hadi, eğlenmenize bakın  (Virginia ile Ludovico balonun verildiği salona girerler  Galileo yazıcıların yanına gelir  ) GALİLEO - İçerisi kalabalık mı? 1  YAZICI - Veba yıllarından bu yana ilk karnaval balosu bu  VİRGİNİA - (Koşarak geri gelir) Unuttum sana söylemeyi  Via del Trionfo’daki berber, kızın olduğumu duyunca, tam dört hanımı bir köşede bekletip, benim saçımı yaptı  (Koşarak çıkar  Galileo yazıcıya döner  ) 1  YAZICI - İtalya’nın bütün ünlü aileleri burada bu akşam  Orsini’ler, Villani’ler, Nuccoli’ler, Soldanieri’ler, Cane’ler, Lecchi’ler, d’Este’ler, Colombini’ler    2  YAZICI - (Sözünü keserek) Kardinal Barberini ve Kardinal Bellarmin Hazretleri  (Adı geçenler ellerinde bir değneğin ucundaki maskeleriyle girerler  Bellarmin’de kuzu, Barberini’de güvercin maskesi vardır  ) BARBERİNİ - (Parmağıyla Galileo’yu göstererek) “Güneş doğar, yükselir, batar, sonra da doğduğu yere döner  ” Böyle diyor Hazreti Süleyman’ın kitabı, Galileo ne diyor? GALİLEO - Ben şu kadarcıkken, Kardinal Hazretleri, (eliyle gösterir) gemiye binmiştim de “Kara yürüyor!” diye bağırmıştım  Şimdi anlıyorum, meğer kara yerinde duruyor, gemi yüzüyormuş  BARBERİNİ - (Güler  ) Güzel  Kurnazca bir yanıt  Jüpiter’in gezegenleri de gökbilginlerimiz için gerçekten çetin ceviz çıktı  Bir vakitler ben de biraz ilgilenmiştim gökbilimle Bellarmin  Uyuz gibi bir ilettir, kolay kolay kurtulamaz insan  BELLARMİN - Zamana ayak uydurmak zorundayız Barberini! Yeni varsayımlara göre yapılan gök haritaları denizcilerimizin işine yarıyorsa, niçin kullanılmasın, değil mi? Bizim hoşumuza gitmeyen yalnızca “Kutsal Kitap”a ters düşen öğretiler  (Balo salonu yönünde, uzaktan birilerini selamlar  ) GALİLEO - Kutsal Kitap    “Buğdayını esirgeyene, halk lanet edecektir” der Hazreti Süleyman  BARBERİNİ - “Akıllı olan kendine saklar bilgisini  ” Bunu da o söylemiş ama  GALİLEO - “Öküzün olmadığı yerde ahır temizdir: ama verimi arttıran da öküzün gücüdür  ” (Sessizlik) Gerçek avaz avaz bağırmaz mı? BARBERİNİ - “Ateşe basarsan da yanmaz mı tabanın?” Roma’ya hoş geldiniz, dostum Galileo  Bu kentin doğuşunu bilir misiniz? İki oğlanı bir dişi kurt emzirmiş, büyütmüş, o gün bu gün o sütün parasını ödüyoruz işte  Ama dişi kurt da her türden mutluluğu tattırıyor bize  Dostum Bellarmin’le olan bilimsel söyleşilerimizden, dillere destan dilberlerimize dek    Birkaçıyla tanışmak istemez misiniz? (Galileo’yu salona götürmek ister  Galileo isteksiz yürür  ) İstemiyorsunuz  Konuşalım, diyorsunuz  Peki  Bana öyle geliyor ki, dostum Galileo, siz gökbilginleri, işiniz kolaylaşsın diye gökbilimi basitleştirmeye çalışıyorsunuz  Yanılıyor muyum? (Yeniden öne gelirler  ) Size göre bütün gökcisimleri yuvarlak ya da elips biçiminde yörüngelerde belli bir hızla yol alıyor, yani beyninizin çözebileceği basit hareketlerle  Peki, ya Tanrı yıldızlarını şöyle yürütmek istemiş olsaydı  (Parmağıyla havada çok karmaşık bir yol çizer  Hızı da sık sık değiştirmektedir  ) Ne olurdu hesaplarınız? GALİLEO - Eğer Tanrı evreni dediğiniz gibi yaratsaydı, beyinlerimizi de böyle (Barberini’nin çizdiği biçime benzeterek) yaratırdı ki, bu hareketleri kavrayabilelim  Ben insan aklına inanıyorum  BARBERİNİ - Bence yetersizdir akıl  Susuyor “Yetersiz olan senin aklındır” diyecek ama, terbiyeli adam  Susuyor  (Gülerek arkaya yürür  ) BELLARMİN - Akıl pek bir yere götürmüyor bizi  Nereye baksanız ikiyüzlülük, kötülük, düşkünlük, zayıflık! Hani nerde gerçek? GALİLEO - (Öfkeli) Ben akla inanıyorum  BARBERİNİ - (Yazıcılara) Bunları yazmaya gerek yok  Dostlar arasında bilimsel bir söyleşi bu  BELLARMİN - Anlamını kavrayamadığımız olayların sorumluluğunu, biz bir yüce varlığa yükledik  Şimdi siz kalkıp O’nu suçluyorsunuz  GALİLEO - (Açıklamaya hazırlanır) Bakın ben kiliseye bağlı bir adamım    BARBERİNİ - Korkunç bir adam bu! Kalkmış büyük bir saflıkla, Tanrı’nın gökbilimden hiç anlamadığını kanıtlamaya çalışıyor  Yani, Tanrı Kutsal Kitap’ı yazmadan önce gökbilim dersine yeterince çalışmamış, öyle mi? Dostum    BELLARMİN - Tanrı’nın yarattığı biri olarak siz, onun yarattıklarını ondan daha mı iyi biliyorsunuz? GALİLEO - Ama insanlar yalnız yıldızların hareketini değil, Kutsal Kitap’ı da yanlış yorumlamış olamazlar mı? BELLARMİN - Ama Kutsal Kitabı yorumlamak sizce kilisenin işi değil midir? (Galileo susar  ) BELLARMİN - Gördünüz mü susuyorsunuz  Buna verecek yanıtınız yok, değil mi? (Yazıcılara yazmaları için işaret eder  ) Bay Galilei, Kutsal Engizisyon bir karara vardı bugün: Güneşin evrenin merkezi olduğunu, dünyanınsa merkez olmayıp güneşin çevresinde döndüğünü ileri süren Kopernik’in öğretisi sapıkça, saçma ve dine aykırı bulunmuştur  Bu inançtan vazgeçmeniz için sizi uyarmakla görevlendirildim  (Yazıcıya) Tekrarlayın  YAZICI - (Okur) Kardinal Bellarmin Hazretleri, yukarıda adı geçen Galilei Galileo’ye Kutsal Engizisyon Mahkemesinin kararrını bildirdi: Güneşin evrenin merkezi olduğunu, dünyanınsa merkez olmayıp güneşin çevresinde döndüğünü ileri süren Kopernik’in öğretisi sapıkça, saçma ve dine aykırı bulunmuştur  Bu inançtan vazgeçmeniz için sizi uyarmakla görevlendirildim  GALİLEO - Ne demek oluyor bu? Peki, ya gerçekler? Ya Jüpiter’in uyduları, Venüs gezegeninin evreleri? BELLARMİN - Kutsal yüce kurul kararını verirken bu ayrıntıların üstünde durmadı  GALİLEO - Bu demektir ki, bundan sonraki bilimsel araştırmalarım    BELLARMİN -    bütünüyle güvence altına alınmıştır Bay Galilei  Kilisenin görüşü şudur: Hiçbir şeyi bilemeyiz, ama araştırabiliriz  Bilim, kilisenin çok sevilen bir çocuğudur Bay Galilei  Kiliseye olan güveni sarsmak isteyebileceğinizi hiçbirimiz düşünmüyoruz  GALİLEO - Güven kötüye kullanılırsa güvensizlik başlar  BARBERİNİ - Öyle mi? (Omzuna vurur, yüksek sesle güler  Sonra Galileo’nun gözünün içine bakarak düşmanca olmayan bir tavırla) Galileo dostum, çocuğun yıkandığı leğendeki suyu dökerken dikkat edin, çocuk da beraber atılmasın  Galileo dostum, biz de öyle davranıyoruz  Biz size gerekliyiz, ama siz bize daha çok gereklisiniz  BELLARMİN - Eh, değerli dostumuzu konuklarımızla tanıştırmanın zamanı geldi  Engizisyon Mahkemesi Başkanı sizinle tanışmak için can atıyor  Büyük bir hayranınızmış  BARBERİNİ - (Galileo’nun öteki koluna girerek)    dedi ve gene kuzu kılığına büründü  Şu maske bana biraz özgürlük sağlayacak bu gece  Zavallı Galileo, onun maskesi yok  (Galileo’yu aralarına alıp balo salonuna götürürler  ) 1  YAZICI - Son cümleyi yazabildin mi? 2  YAZICI - Yazıyorum  (Hızlı hızlı yazarlar) “Ben akla inanıyorum” dediği yeri yazdın mı? (Engizisyon Başkanı Kardinal girer  ) KARDİNAL - Görüştüler mi? 1  YAZICI - (Makina gibi) Önce Bay Galilei kızıyla geldi, yanında nişanlısı    KARDİNAL - (Eliyle işaret ederek susturur  ) Tutanaklar  (Yazıcı rahip kağıtları verir, Kardinal oturur, gözden geçirir  Virginia girer, çevresine bakınır  ) KARDİNAL - (Oturduğu yerden) İyi akşamlar yavrum  VİRGİNİA - (Kardinali görmemiştir, hafifçe irkilir) Ah    Kardinal Hazretleri  KARDİNAL - (Başını kaldırmadan sağ elini uzatır, Virginia yaklaşır, diz çökerek parmağındaki yüzüğü öper  ) Pek güzel bir, gece değil mi? İzin verin de sizi kutlayayım  Soylu nişanlınız şeçkin bir aileden geliyor, Roma’da mı oturacaksınız? VİRGİNİA - Şimdilik değil efendimiz  Düğün için pek çok hazırlık gerekiyor  KARDİNAL - Öyleyse babanızla Floransa’ya dönüyorsunuz  Sevindim buna  Babanız da yalnız kalmaz  Matematik pek sıcak bir dost sayılmaz  Öyle değil mi? Gençliğiniz ve canlılığınız onu biraz olsun yeryüzüne bağlar  Yoksa yukarlarda, yıldızların uçsuz bucaksız dünyasında yitip gitmesi işten bile değil  VİRGİNİA - Babam bana yıldızlardan hiç söz etmez, efendimiz  Bu gibi konulardan pek bir şey anlamıyorum  KARDİNAL - Yok canım? Sahi mi? (Güler) Balıkçının evinde balık yenmezmiş  Babanız ilk gökbilim dersini benden aldığınızı duyunca çok eğlenecek  Yavrum  Tanrı çağdaş gökbilginlerine olağanüstü bir düş gücü bağışlamış  Çok şaşırtıcı doğrusu  Biliyor musunuz, benim gibi eski kafalıların çok geniş olduğunu sandıkları dünyamız meğer ufalmış ufalmış, ceviz kadar kalmış  Buna karşılık yeni evren öylesine büyümüş ki, başpapazlar -hatta kardinaller- uzaktan karınca gibi görünüyorlarmış  Bu durumda, oralardan yüce Tanrı nerdeyse Papa’yı bile göremeyecek  Yavrucuğum günah çıkarttığınız papazı tanıyor muyum acaba? VİRGİNİA - Rahip Chiristoferus efendimiz, Floransa’daki kutsal Ursula kilisesinin başpapazı  KARDİNAL - Evet, evet  Babanızla birlikte olmanız çok iyi  Gereksinimi olacak size  Şimdi inanmayacaksınız belki ama, o gün gelecek göreceksiniz  Çok gençsiniz daha  Tanrı’nın kimi insanlara verdiği büyüklük kimi zaman taşıması güç bir yük olabilir  Hiçbir ölümlü duaya gerek duymayacak kadar büyük olamaz  Yavrucuğum, alıkoydum sizi, nişanlınız kıskanacak, babanız da belki, size yıldızlarla ilgili, herhalde biraz modası geçmiş bilgiler aktardığım için  Hadi gidin, dans edin, yalnız peder Chiristoferus’a selamlarımı iletmeyi unutmayın  (Virginia yerlere kadar eğilerek selam verir, çabucak çıkar  ) | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #7 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyVII BİR KONUŞMA Köylü bir papaz, yoksul hen de Geldi günün birinde Galilei’ye Erişmek istiyorum, dedi, bilime Ulaşmak istiyorum gerçeklere  ROMA’DAKİ FLORANSA BÜYÜKELÇİSİNİN SARAYI (Galileo, Collegium Romanum’daki toplantıdan sonra Papalık gökbilginlerinin kararını kulağına fısıldayan ufak tefek keşişi dinlemektedir  ) GALİLEO - Konuşun, haydi buyrun konuşun! Sırtınızda şu cübbe oldukça istediğinizi söylemeye yetkilisiniz  KÜÇÜK KEŞİŞ - Ben fizik okudum Bay Galilei  Üç gecedir gözüme uyku girmiyordu  Okuduğum Engizisyon kararıyla, gördüğüm Jüpiter’in uydularını bir türlü bağdaştıramıyordum  Bugün, sabah duasından sonra size gelmeyi kararlaştırdım  GALİLEO - Jüpiter’in uydusu yoktur demeye mi? K  KEŞİŞ - Hayır  Sonuçta Engizisyonun verdiği kararın akıllıca bir karar olduğunu anladım  Sınırsız özgür araştırmanın insanlık için taşıyabileceği tehlikelerin bilincine vardım ve gökbilimi bıraktım  Benim gibi tutkulu bir gökbilimciyi, bu öğretiyi bırakmaya yönelten nedenleri size de açıklamak istiyorum  GALİLEO - O nedenleri çok iyi bildiğimden hiç kuşkunuz olmasın  K  KEŞİŞ - Burukluğunuzu anlıyorum  Kilisenin elindeki olağanüstü gücü düşünüyorsunuz  GALİLEO - Açıkça işkence araçları desenize şuna  K  KEŞİŞ - Ben başka nedenlerden söz edeceğim  İzin verirseniz biraz kendimi anlatmak istiyorum  Campagnalı bir köylü ailesinin çocuğuyum  Anam, babam ancak zeytin yetiştirmeyi bilirler, başkaca pek bir şeye akılları ermez  Bugünlerde Venüs’ün evrelerini incelerken sık sık anam, babam geliyor gözümün önüne  Ocağın başında kızkardeşimle oturmuş, çorbalarını içiyorlar  Yüzyılların isiyle kararmış çatının kalasları, damarları çıkmış yaşlı, yorgun elleri, ellerindeki kaşıklar hep gözümün önünde  Zor geçiniyorlar, ama yoksulluklarında bile belli bir düzen var  Belli aralıklarla yinelenen işler var: ortalığın süpürülmesinden, zeytinle ilgili işlere, vergilerin ödenmesine dek  Yıkımlarda belli aralıklarla geliyor başlarına  Babamın beli büküldü  Ama birden olmadı bu  Her sabah zeytinlikle biraz daha, biraz daha çöktü  Anam da her doğumda biraz daha yitirdi kadınlığını  Yaşamlarını sürdürmek için gereken gücü topraktan, her yıl yeşeren ağaçlardan, doğadaki bu süreklilik ve zorunluluktan alıyorlar, bir de köydeki küçük kiliseden, her pazar dinledikleri Kutsal Kitap’tan  “Tanrı’nın gözü üstünüzde” denmiştir onlara  İnanmışlardır  Bu yeryüzü sahnesinde kendilerine düşen, büyüklü küçüklü rollerde sınandıklarını düşünür, başarmak için çabalayıp dururlar  Şimdi ben onların karşısına geçip de, dünyamızın, ikinci sınıf bir yıldızın çevresinde, boşlukta dönüp giden bir taş parçası olduğunu söylesem, ne yaparlar acaba? Gösterdikleri bunca sabrın, yoksulluklarını bunca anlayışla karşılamalarının değeri ya da gerekliliği nerde kalır o zaman? Bugüne kadar alınterini, açlığı, susmayı ve boyun eğmeyi buyurmuş, bunların gerekçesini açıklamış olan Kutsal Kitap bunca yanlışla doluysa, ne işe yarayacak peki? Gözlerindeki korkuyu görür gibi oluyorum  Aldatılmış olmanın acısını, umarsızlığını duyacaklar  Demek bizi gören kimse yokmuş diyecekler  Şu yaşlı, bilgisiz, yıpranmış durumumuzda biz kendi başımızın çaresine nasıl bakarız? Yoksulluğumuzun hiç bir anlamı yokmuş meğer: açlık, dayanma gücünü denemek değil, sadece yemek yememek demekmiş  Zorlanmak, bir erdem değil, sadece eğilip kalkmak, yük taşımakmış diyecekler  Şimdi Engizisyon’un kararında neden cömert bir ana sevecenliği, sonsuz bir iyi niyet gördüğümü anlayabiliyor musunuz? GALİLEO - Hmm, evet, hiç değilse şunu anlamışsınız: sorun Jüpiter’in uyduları değil, sorun Campagna köylüleri  Neden peki? Yanı başında bunca verimli toprak, bağlar, bahçeler varken, neden düzen yokluk düzeni, zorunluluk neden ölesiye çalışmak zorunluluğu olsun? Papa Hazretlerinin İspanya’da, Almanya’da sürdürdüğü savaşların parası Campagna köylülerinin cebinden çıkyor da ondan  Margariti-Fiera istiridyesi incisini nasıl yapar, bilir misiniz? Pürüzlü bir kum tanesi kabuğun içine sızıp istiridyenin yaşamını dayanılmaz kılar  Buna karşılık, o da, kum tanesini salgısıyla sarıp sarmalamaya çalışır  Ölümcül bir uğraş sonucu salgı git gide katılaşarak inciyi oluşturur  O incinin canı cehenneme! Ben sağlıklı istiridyeyi yeğliyorum  Erdem, yoksulluğa bağlı bir kavram değildir  Ananız, babanız varlıklı, mutlu kişiler olsalardı, varlığın ve mutluluğun erdemlerini geliştireceklerdi  Ben şimdi kalkıp onlarayalan mı söyleyeyim? K  KEŞİŞ - (Çok heyecanlıdır) Susmak zorundayız! Kafalarını bulandırmamak, huzurlarını kaçırmamak için  Bundan daha soylu bir neden olabilir mi? GALİLEO - Susmayı kabul edersem, bu hiç kuşkusuz en soysuz nedenlerden olacak:yani rahat bir yaşam, işkence görmemek, izlenmemek, özgür olmak    Bunlar uğruna susmuş olacağım  Kardinal Bellarmin, bir Cellini saati göndermiş bana bu sabah, susmam için  Ananızın, babanızın huzuru kaçmasın diye yüksek koltuklarda oturanlar şarap sunuyorlar bana  Tanrı’nın suretinde yaratıldığı söylenen insanların, alınteriyle, canları pahasına ürettikleri şarap bana ödül olarak sunuluyor  İşte bunlar uğruna susmuş olacağım  K  KEŞİŞ - Bay Galileo, ben bir din adamıyım  GALİLEO - Aynı zamanda da fizikçisiniz Jüpiter’in uydularını görmüşsünüz  Bir üçgenin iç açılarının toplamı Papalığın keyfine göre değiştirilemez  Uzaydaki cisimlerin hareketi, süpürgeyle uçan cadıları da açıklayacak biçimde hesaplanamaz  K  KEŞİŞ - Peki, gerçek, eğer gerçekse, biz olmadan da kabul ettiremez mi kendini? GALİLEO - Hayır, hayır, olmaz öyle şey  Gerçek bizim kabul ettirebildiğimiz ölçüde kabul edilir ancak  Aklın zaferi de ancak aklını kullanan insanların zaferi olabilir, Campagna köylülerini kulübelerinin damını örten sazlardan söz eder gibi anlattınız  Olmaz olsun! Tanrısal sabırlarını gördük, anladık  Tanrısal öfkeleri nerede peki? K  KEŞİŞ - Yorgun, yıpranmış insanlar onlar  GALİLEO - (Keşişin önüne bir tomar yazılı kağıt atar) Oğlum, fizikçi misin sen? Burada denizlerdeki gel-git olayının açıklaması yazılı  Ama okumayacaksın, anlaşıldı mı? Okumaya başladın bile  Gerçekten fizikçiymişsin  (Keşiş okumaya dalmıştır  ) Bilgi ağacından bir elma düştü! Yutacak hemen  Cehennemlik oldu, ama yemeden duramaz ki, zavallı obur! Kimi zaman düşünürüm, yerin yedi kat dibinde, zifiri karanlık bir zindana kapatılmaya razıyım, yeter ki karşılığında ışığın ne olduğunu öğrenebileyim  İşin kötüsü, bildiğimi başkalarına da söylemek zorundayım  Bir sevdalı, bir ayyaş ya da bir hain gibi  Umarsız bir tutkudur bu  Daha ne zamana kadar susabileceğim? Bütün iş orda  K  KEŞİŞ - (Kağıttan bir yeri gösterir) Burasını anlamadım  GALİLEO - Anlatırım oğlum, anlatırım  | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #8 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyVIII SEKİZ YILLIK SUSKUNLUKTAN SONRA, KENDİ DE BİR MATEMATİKÇİ OLAN YENİ PAPANIN TAHTA ÇIKMASIYLA YÜREKLENEN GALİLEO YASAK KONULARDAKİ ARAŞTIRMALARINA YENİDEN BAŞLAR  GÜNEŞTEKİ LEKELER  Gerçek torbada gizli Dil ağızda kilitli Sekiz yıl suskunluktan kelli Bir gün canına yetti Dile getirdi gerçeği  GALİLEO’NUN FLORANSA’DAKİ EVİ (Galileo’nun öğrencileri -Federzoni Küçük Keşiş, artık bir delikanlı olan Andrea Sarti- yapılacak deneyi izlemek üzere toplanmışlardır  Galileo ayakta, elinde bir kitap  Virginia ile Bayan Sarti çeyiz için dikiş dikmektedirler  ) VİRGİNİA : Güzel şey çeyiz hazırlamak  Büyük masada konuk ağırlamak için bu örtü  Gözümü dört açmalıyım, pek titiz anası  Babamın kitaplarını da gözü hiç tutmuyor  Bn  SARTİ : Yıllarıdır tek kitap yazmadı adamcağız  VİRGİNİA : Bana öyle geliyor ki, anladı yanıldığını  Roma’dayken çok büyük bir din adamı gökbilimi anlattı bana  Evreni fazla geniş tutmuşlar, fizikçiler  ANDREA : (Kara tahtaya gündemi yazar) Perşembe  Yüzen cisimler  (Gereçleri hazırlar  Öteki kitap okumaktadır  ) Bn  SARTİ : Virginia, şu evlilik işini bir konuşalım seninle  Daha çocuk sayılırsın, anan da yok  Baban desen buz parçalarının suda yüzdürüp duruyor  Böyle ciddi bir işe gözü kapalı girmek olmaz  Üniversiteye gidip doğru dürüst bir yıldız falına baktırsan diyorum  Ne gülüyorsun? VİRGİNİA : Gittim bile  Bn  SARTİ : (Çok meraklı) Eee    Ne dediler? VİRGİNİA : Üç ay tetikte olmalıymışım, çünkü güneş oğlak burcuna giriyormuş  Ama sonrası iyiymiş, bulutlar dağılacak, her şey yoluna girecekmiş  Oğlak burcundan olduğum için, Jüpiter’i gözden kaçırmamak koşuluyla istediğim yolculuğa çıkarabilirmişim  Bn  SARTİ : Peki, ya Ludovico? VİRGİNİA : O Aslan burcu  (Susar, sonra) Sevişmeye düşkün olurlarmış  (Sessizlik  Kapıya vurulur  Virginia bakmaya gider  Bu arada Andrea deneyle ilgili gereçleri sıralamıştır  ) ANDREA : Buz, su dolu leğen, demir iğne, Aristo  Her şey hazır  VİRGİNİA : Rektör Bay Goffone babama bir kitap getirmiş  (Kitabı Federzoni’ye verir  ) GALİLEO : Neymiş? FEDERZONİ : Bilmem  (Heceler) “De moculis in sole” ANDREA : Güneşteki lekeler  Aynı konuda bir kitap daha  (Federzoni, sinirli, kitabı Andrea’ya verir  ) Bakın ne yazmışlar: “Çağımızın en yetkili fizik bilgini Galileo Galilei’ye  ” (Galileo gene kitabına dalmıştır  ) ANDREA : Holandalı Fabricius’un güneş lekeleri üstüne yazdıklarını okudum  Lekeler, diyor, güneşle dünya arasından geçen yıldız kümeleridir  K  KEŞİŞ : Pek inandırıcı değil, değil mi Bay Galilei? (Galileo cevap vermez  ) ANDREA : Paris’te, Prag’da da, güneşin sisleridir, deniyor  FEDERZONİ : Hııım  ANDREA : Federzoni inanmıyor  Kuşkuyla karşılıyor bunu  FEDERZONİ : Karıştırmayın beni bu işlere  Ben mercek ustasıyım  Merceklerinizi yontar parlatırım, siz onlarla gökyüzüne bakarsınız, gördüğünüz de leke değil, “maculis”tir  Ben nasıl kuşku duyayım? Okuyamıyorum ki kitapları Latince hepsi  (Elindeki tartıyla öfkeli el, kol hareketleri yaparak konuşmuştur  Kefelerden biri yere düşer  Galileo hiç ses çıkarmadan gider, kaldırır yarden  ) K  KEŞİŞ : Kuşku bir çeşit mutluluk veriyor insana, neden acaba? ANDREA : Lekeleri biz neden incelemiyoruz, Bay Galilei? GALİLEO : Yüzen cisimleri inceliyoruz da ondan  ANDREA : Anamda bir sepet dolusu mektup birikti  Bütün Avrupa bu konuda ne düşündüğünüzü bilmek istiyor  Öylesine yayıldı ki, ününüz, susamazsınız artık  GALİLEO : Vatikan, ünümün yayılmasına, sustuğum için izin veriyor  FEDERZONİ : Ama artık susup göz yumamazsınız, olmaz  GALİLEO : Kuzu budu gibi ateşte kızartılmaya da göz yumamam  ANDREA : Yani, güneş lekeleri de o işle mi ilgili, diyorsunuz? GALİLEO : Bir öykü anlatayım size  Zorbalık döneminde, bir gün Giritli Filozof Keunos’un evine bir gizli görevli çıkagelir  Girit’e egemen olanların ona verdiği bir belgeyi gösterir  Bu belgede ayak bastığı her yerin ona ait sayılacağı, dilediği her yemeğin ona sunulacağı, karşılaştığı herkesin ona hizmet etmek zorunda olduğu yazılıdır  Görevli oturur, yiyecek ister, yıkanır, yatar ve yüzü duvara dönük olarak şunu sorar: “Bana hizmet edecek misin?” Keunos adamın üstünü örter, sinekleri kovar, başucumda uyumasını bekler ve yedi yıl boyunca, o gün yaptığı gibi, adamın her dilediğini yerine getirir  Yalnız bir tek kelime konuşmamaya özen gösterir  Yedi yıl sonra, bir gün bunca buyruk, uyku ve yemekten şişmanlayan görevli ölür  Keunos onu eski bir örtüye sarıp dışarıya sürükler, çarşaflarını yıkar, evi baştan başa temizler, derin bir nefes aldıktan sonra “Hayır,” diye yanıt verir  ANDREA : İyi ya, biz gene buz parçalarına bakalım, bunlardan size zarar gelmez  GALİLEO : Doğru  Savımız nedir, Andrea? ANDREA : Bir cismin suda yüzebilirliği, cizmin biçimine değil, sudan hafif ya da ağır olmasına bağlıdır, diyoruz  Sudan hafif olan her şey yüzer, daha ağır olan her şey batar  GALİLEO : Aristo ne diyor? K  KEŞİŞ : (Kitaptan okur) “Diskus latus”    GALİLEO : Bırak şu Latinceyi  Dilimize çevir şunu yahu! K  KEŞİŞ : Geniş yassı bir buz tabakası suda yüzer, buna karşılık, demir bir iğne dibe batar  GALİLEO : Buz niye batmıyor, Aristo’ya göre? K  KEŞİŞ : Geniş ve yassı olduğundan, suyu yaramadığından  GALİLEO : Peki  (Bir buz parçası alıp leğene koyar  ) Şimdi buzu leğenin dibine doğru bastırıyorum  Elimi çekiyorum, ne oluyor? K  KEŞİŞ : Gene suyun üstüne çıkıyor  GALİLEO : Doğru  Hani yaramıyordu  Demek ki yukarı çıkarken suyu yarabiliyor, öyle mi, Fulgenzio! K  KEŞİŞ : Nasıl oluyor da yüzüyor, peki? Sudan daha ağır değil mi buz? ANDREA : Sudan daha hafif olması gerekir ki, yüzebilsin  GALİLEO : Hah! ANDREA : Aynı biçimde demir iğne yüzmez  Sudan hafif olan her şey yüzer, ağır olan her şey batar  İşte kanıtlandı  GALİLEO : Andrea, Özenli düşünmeyi öğrenmelisin  Ver bana iğneyi  Bir parça kağıt  Demir, sudan ağır mı? ANDREA : Evet  (Galileo iğneyi kâğıt parçasının üstüne yerleştirip suyun üstünde yüzdürür  Sessizlik  ) GALİLEO : Ne oluyor? FEDERZONİ : İğne yüzüyor! Hey gidi koca Aristo! Dediğin doğru mu, değil mi, denemek bugüne kadar kimsenin aklına gelmemiş  (Gülerler) VİRGİNİA : Ne oldu? Bn  SARTİ : Ne zaman böyle gülseler yüreğim ağzıma gelir  Gene ne dolaplar çeviriyorlar acaba diye düşünürüm  GALİLEO : Bilimin bunca yoksul olmasının nedeni, kendini çok zengin sanmasıdır  Bilimin amacı kapılarını sonsuz bilgiye açmak değil, sonsuz yanlışa bir sınır koyabilmektir  Alın notlarınızı  (Ludovico Marsilli girer  Yol kılığındadır  Arkasından eşyalarını taşıyan bir uşak  Virginia koşar, boynuna sarılır  ) VİRGİNİA : Geleceğini niçin yazmadın? LUDOVİCO : Bucciole’deki bağlarımıza bakmaya gelmiştim, sana uğramadan edemedim  GALİLEO : (Gözlerini kısarak bakar  ) Kim o? VİRGİNİA : Ludovico  K  KEŞİŞ : Göremiyor musunuz, Bay Galilei? GALİLEO : Ha evet, Ludovico  (Karşılamaya gider) Atlar ne alemde? LUDOVİCO : Atlar iyi, efendim  GALİLEO : Sarti, kutlamalıyız bu günü  O Sicilya şarabından bir testi getirin bakalım, eskisinden  (Bayan Sarti Andrea’yla çıkar  ) LUDOVİCO : (Virginia’ya) Solgun görünüyorsun  Köy havası sana iyi gelecek  Annem eylülde bekliyor artık  VİRGİNİA : Dur bir dakika  Sana gelinliğimi göstereyim  (Koşarak çıkar  ) GALİLEO : Otursana  LUDOVİCO : Üniversitedeki derslerinizi bini aşkın öğrenci izliyormuş, efendim  Ne üstüne çalışıyorsunuz bu ara? GALİLEO : Hep aynı şeyler  Roma üzerinden mi geldin? LUDOVİCO : Evet  Unutmadan söyleyeyim  Güneş lekeleri konusunda Hollandalıların kopardıkları yaygaraya karşılık takındığınız ölçülü tutumdan ötürü annem sizi kutluyor  GALİLEO : (Soğuk) Sağ olsun  (Sarti ve Andrea girerler  Ellerinde bardaklarla bir testi şarap vardır  Masanın çevresine otururlar  ) LUDOVİCO : Romalılar Şubat ayı boyunca konuşacak yeni bir konu buldular  Peter Clavius, güneş lekeleri yüzünden bu “güneşin çevresinde dönen dünya şamatası” gene alevlenecek diye kaygılanıyor  ANDREA : Hiç kaygılanmasın  GALİLEO : Benim işleyebileceğim yeni günahlardan başka bir söylenti yok mu Kutsal Roma’da? LUDOVİCO : Papanın ölüm döşeğinde olduğunu duydunuz sanırım  K  KEŞİŞ : Aman Tanrı’m  GALİLEO : Kim geçecek diyorlar yerine? LUDOVİCO : Çoğunluk Barberini diyor  GALİLEO : Barberini  ANDREA : Bay Galilei Barberini’yi tanır  K  KEŞİŞ : Kardinal Barberini Matematikçidir  FEDERZONİ : Papalık tahtında bir bilim adamı, ha? (Sessizlik) GALİLEO : Demek Barberini gibi az buçuk matematik okumuşlar aranıyor artık: İşler düzeliyor desene Federzoni  İki kere ikinin dört ettiğini korkmadan söyleyeceğimiz günü görebileceğiz demektir  (Ludovico’ya) Ben bu şarabı çok severim, Ludovico  Sen nasıl buldun? LUDOVİCO : Güzel şarap  GALİLEO : Bağını bilirim, sarp, taşlı yamaçtadır, maviye çalar taneleri  Bayılırım bu şaraba  LUDOVİCO : Evet, efendim  GALİLEO : Gölgeler vardır bu şarapta  Handiyse tatlıdır içimi  Ama “handiyse”  Andrea, kaldır şunları: Buzu, iğneyi, leğeni  Bedenimizin de hakkını vermeli  Bedenin istediklerini zayıflık sayan korkaklara hiç katlanamam  Bir şeyin tadını çıkarabilmek hünerdir, derim  K  KEŞİŞ : Ne yapmayı tasarlıyorsunuz, efendim? GALİLEO : “Güneşin çevresinde dönen dünya şamatası”nı başlatıyoruz gene  ANDREA : (Mırıldanarak) Kutsal kitaba göre dönmüyor  Uzmanlar da bunu kanıtlıyor Papa da yerinde dursun diyor Ama gene de dünya dönüyor (Andrea, Federzoni ve Küçük Keşiş deney masasına koşup üstünü boşaltırlar  ) ANDREA : Bakarsın güneşin de döndüğünü görürüz  Ne dersin Marsilli? LUDOVİCO : Bu coşkunun nedenini anlamıyorum  Bn  SARTİ : Gene o şeytan işine mi başlayacaksınız, Bay Galilei? GALİLEO : Annenin seni buraya neden yolladığını anlıyorum  Barberini tahta çıkıyor  Bilgi bir tutku olacak, araştırmak keyiflerin en güzeli  Clavius haklı, güneş lekeleri beni gerçekten ilgilendiriyor  Söyle bakalım Ludovico, benim işimle, gökbilimle kızımın ne ilgisi var? Venüs gezegeninin evreleri kızımın kıçını etkilemez  Bn  SARTİ : Bayağılaşmayın bu kadar  Virginia’yı çağırıyorum  LUDOVİCO : (Bn  Sarti’yi durdurur) Bizimki gibi ailelerde evlilik yalnız cinsel kaygılarla yapılmaz, Bay Galilei  GALİLEO : Sekiz yıldır evlenmekten alakoydular seni  Uslu oturup oturmayacağımı sınamak için değil mi? LUDOVİCO : Karım kilisede, ailemize ayrılan yerde oturacak  GALİLEO : Köylülerimizin kirayı ödeyip ödememesi gelin hanımın babasının dindarlığına mı bağlı? LUDOVİCO : Bir bakıma öyle  GALİLEO : Andrea, Fulgenzio, bakır aynayla, perdeyi getirin  Gözlerimizi korumak için güneşi perdeye yansıtacağız  (Andrea’yla Küçük Keşiş söylenenleri getirirler  ) LUDOVİCO : Roma’dayken bir bildiri imzalamıştınız  Bu işlerle uğraşmayacağınıza söz vermiştiniz  GALİLEO : O, o zamandı! Gerici bir Papa’mız vardı o zaman! Bn  SARTİ : Vardı diyor! Papa Hazretleri ölmedi ki daha! GALİLEO : Eli kulağında  Sarti, eli kulağında  LUDOVİCO : Papa Hazretleri bu dünyadan göçse bile, yerine gelen, kim olursa olsun, bilim sevgisi ne denli büyük olursa olsun, ülkedeki önemli ailelerin ona göstereceği sevgiyi de kesinlikle kollamak zorunda kalacaktır  K  KEŞİŞ : Tanrı dünyayı yarattı, Ludovico  Tanrı insan aklını yarattı; Tanrı fiziğe izin verecektir  Bn  SARTİ : Galileo, sana bir şey söyleyeceğim  Oğlum “deney”lerle, bu “gözlem”lerle gözümün önünde günaha girdi, elimden bir şey gelmedi  Baştakilere karşı çıktın, seni uyardılar  Bir süre dayandın, ama iki ay önce, tavan arasında gizli gizli çalışırken yakaladım seni  Peki bir şey demedim, hemen kiliseye gidip bir mum yaktım  Baş başa kaldığımız zaman akıllı uslu konuşuyorsun, “tutacağım kendimi, tehlikeli olduğunu biliyorum,” diyorsun  Sonra bir bakıyorum gene başlamışsın, eskisinden beter  Senin gibi bir dinsizin yanından ayrılmıyorsam, cehennemde yanacaksam, o benim bileceğim iş  Ama kızının mutluluğunu o koca ayaklarınla çiğnemeye hakkın yok, bunu bilesin  GALİLEO : (Canı sıkkın, homurdanarak) Teleskopu getirin  LUDOVİCO : (Dışarı seslenir) Giuseppe, eşyalarımı arabaya koy  Bn  SARTİ : Kızcağız dayanamaz buna! Artık kendin söylerisin  (Koşarak çıkar) LUDOVİCO : Gene başlıyorsunuz anlaşılan  Bay Galilei, annemle ben, yılın dokuz ayını Campagna’daki topraklarımızda geçiririz  Jüpiter’in uyduları üzerine yazdıklarınız vız gelir bizim köylülere  Başlarını kaşıyacak vakitleri yok  Ama kutsal kiliseye dil uzatanlar cezasız kalırsa tedirgin olabilirler  Hayvandan pek fark yoktur zavallıların  Çiftliğe dert yanmaya geldiklerinde annem hep bir köpek kırbaçlatır gözlerinin önünde, düzeni, disiplini hatırlasınlar, çizmeden yukarı çıkmasınlar diye  GALİLEO : (Kaba) Delikanlı beni işimden alıkoyuyorsun  (Ötekilere) Perde hazır mı? ANDREA : Evet  Geliyor musunuz? GALİLEO : Disiplini sağlamak için siz yalnız köpekleri değil, başkalarını da kırbaçlatabilirsiniz, değil mi Marsilli? LUDOVİCO : Korkunç zeki bir adamsınız Bay Galilei  Yazık  K  KEŞİŞ : (Hayretler içinde) Gözdağı veriyor size  GALİLEO : Sana da  Irgatlarının aklını çelebiliriz  Yeni şeyler düşünmelerini sağlayabiliriz  Uşaklarının da, kahyalarının da  FEDERZONİ : Latince bilmezler ki  GALİLEO : Azınlık için Latince yazacağıma, çoğunluk anlasın diye halkın diliyle yazabilirim  LUDOVİCO : Tutkularınızın kölesi olmuşsunuz, her zaman da öyle kalacaksınız  Benim adıma Virginia’dan özür dileyin  Onu görmesem daha iyi olacak sanırım  (Gider) GALİLEO : Çeyizi emrinizdedir, ne zaman isterseniz  ANDREA : Bütün Marsilli’lere saygılar! FEDERZONİ : Sarayları yıkılmasın diye, dünyaya durmasını emredenlerin hepsine saygılar! ANDREA : Cenci’lere, Villani’lere de! FEDERZONİ : Cervilli’lere! ANDREA : Lecchi’lere! FEDERZONİ : Pirleoni’lere de! ANDREA : Halkı ezdiği için Papanın ayağını öpenlerin hepsine selam! K  KEŞİŞ : (Teleskopun başında) Yeni papa aydın biri olacak  GALİLEO : Şimdi güneşin üstündeki lekeleri araştırmaya başlıyoruz, bizi ilgilendirdiği için, her şeyi göze alarak yeni Papaya fazlaca bel bağlamadan  ANDREA : (Sözünü keserek) Fabricius’un Paris ve Prag’ın bütün görüşlerini çürüterek güneşin döndüğünü kanıtlayacağız  GALİLEO : Kanıtlayacağız değil, Andrea, kanıtlamaya çalışacağız  Amacım, bugüne kadar bulduklarımın doğruluğunu kanıtlamak değil; amacım doğru olup olmadıklarını anlamak  Her şeyi araştıracağız, her şeyi yeni baştan  Koşar adımla değil, sümüklü böcek hızıyla  Bugün bulduğumuzu yarın sileceğiz defterden, ancak bir kez daha bulursak aynı şeyi, o zaman yeniden yazacağız  Bulmak istediğimizi bulursak, ona özel bir kuşkuyla bakacağız  Şimdi güneşle ilgili gözlemlerimize dünyanın durduğunu kanıtlamak istiyormuş gibi başlayalım  Yenik düşersek, bütün çabamız boşa giderse, yanıldığımızı kesin olarak görür, başka hiçbir çıkar yol bulamazsak ancak o zaman haklıymışız, dünya gerçekten dönüyormuş diyebiliriz  (Göz kırpar) Ama, ondan sonra acımak yok, ha! Araştırmadan, incelemeden konuşanların canını okuruz  Kaldırın örtüyü, güneşe çevirin teleskopu  (Yansıtıcıyı ayarlar  ) K  KEŞİŞ : Çalışmaya başladığımızı ben anlamıştım, Bay Galilei  Ludovico’yu ilk bakışta tanıyamadınız  O zaman anladım  (Sessizce gözleme başlarlar  Güneşin görüntüsü perdede belirince, Virginia gelinliğiyle koşarak gelir  ) VİRGİNİA : Baba, nasıl yaparsın bunu? (Bayılır  Andrea’yla, Küçük Keşiş yardımına koşarlar  ) GALİLEO : Gerçeği bilmem gerekiyor  | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #9 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyIX ARADAN GEÇEN ONYIL İÇİNDE, GALİLEO’NUN DÜŞÜNCELERİ HALK ARASINDA YAYILMAYA BAŞLAMIŞTIR  GÜLMECE YAZARLARI, SOKAK ŞARKICILARI, ŞARKILARINDA HEP BU KONUYU TAŞLAMAKTADIRLAR  1632 YILI KARNAVALINDA İTALYA’’NIN HER YANINDA BU KONU ELE ALINMIŞ, KARNAVAL EĞLENCELERİ HEP GÖKBİLİMİ ÜZERİNE DÜZENLENMİŞTİR   PAZAR YERİ ( Kimi maskeli, kimi maskesiz bir kalabalık Karnaval alayını beklerken sokak şarkıcısı bir karı koca gösteri yaparlar  ) ŞARKICILAR : Saygıdeğer Baylar Bayanlar! Kuzey İtalya’nın dilinden düşmeyen bir Floransa türküsünü, büyük masraflardan kaçınmadan, buraya sizlere getirdik  Karnaval alayından önce dinleyin bizi  Türkünün adı: Saray Fizikçisi Galileo Galilei’nin Korkunç Düşünceleri, ya da, Geleceğe Bir Göz Atalım! Dünyayı yoktan var eden ulu tanrı “Işık gerek”, dedi, güneşi çağırdı   “Senin işin aydınlatmaktır dünyayı   Çevresinde gezdireceksin lambanı  ” Tanrı buyruğuna göre bundan böyle Astlar dönecek üstlerin çevresinde   Ve der demez başladı herkes dönmeye Büyüklerin çevresinde küçükler Güçlülerin çevresinde güçsüzler Hem gökyüzünde böyle, hem yeryüzünde   Papanın çevresinde kardinaller Kardinallerin çevresinde piskoposlar Piskoposların çevresinde uzmanlar Uzmanların çevresinde uşaklar Uşakların çevresinde hizmetçiler Hizmetçilerin çevresinde köpekler, tavuklar, dilenciler    Saygıdeğer Baylar, Bayanlar, Büyük Düzen denir buna  Orda Ordinum Tanrıbilimcilerin deyimiyle  Ama, bakın n’oldu sonunda  Derkeeen     Bilgin Galileo geldi günün birinde Fırlattı İncil’i, koştu dürbününe Bir göz atar atmaz koca evrene “Dur bakalım, kımıldama!” dedi güneşe “Bundan sonra işler şöyle gelişecek Hanım hizmetçinin çevresinde dönecek  ” Hayır, olmaz öyle şey! Bir yolunu bulalım, Hizmetçi takımı azıttı, bu böyle gitmez   Gene de eğri oturup, doğru konuşalım Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Saygı değer yurttaşlar, katlanılır şey mi bu? Sonu neye varır ki bunun? Uşak miskin, hizmetçi pişkin Zangoç kiliseye boş verir Çırak yataktan çıkmaz uyur  Olmaz öyle şey! Olur mu? Sorarım herkese Şakası kalmadı  İncil’le alay edilmez   Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Bakın şimdi de, Bayanlar, Baylar, büyük bilgin Galileo Galilei nasıl görüyor geleceği? Balık pazarında iki kadın Ne yapacaklarını bilmez, şaşkın Balıkçı elinde bir tutam ekmek Kendi yutuyor balıkları tek tek   Duvarcı toprağı kazıyor Su taşıyor, kireç karıyor Tuğla üstüne tuğla koyuyor Ev bitince, kuruluyor içine   Olur şey midir bu? Şaka değil arkadaşlar Boynumuza geçen ip sağlam değilse kopar Herkes yerini bilsin, bu işler böyle gitmez Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Kiracı kiraları ödemesin Köylü efendisini tekmelesin Papazın içeceği sütü kadın Tutsun kendi çocuklarına versin Olur şey midir bu? Yeter Galileo, yeter! Herkes yerini bilsin, İncil şakaya gelmez Eğri oturup da doğru konuşursak eğer Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Bende dağıttım kendimi bir ara Hele dur bakalım, dedim kocama A canım senin yaptığını Başka bir gezegen yapamaz mı acaba? Olur mu? göz yumulur mu? Hayır, üç kez hayır! Tasmasını çözersen azgın köpek saldırır Dediğim dedik, çaldığım düdük, bu böyle gitmez Ama gene de, kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Acılarla yaşamayın yeryüzünde Kalkın hadi, biraz toparlanın şöyle Galileo Galilei’den öğrenin A B C’ sini büyük mutluluğun İnsan olan acıya katlanıp boyun eğmez Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? (Şarkı boyunca, sahne değişik masklar taşıyan oyuncularla dolmuştur  Şarkının bitiminde, Galileo’nun çok büyük boyutlu bir kuklası getirilir  ) ŞARKICILAR : Bayanlar, Baylar, işte Galileo Galilei, incil’i yok eden adam! (Kalabalıktan gürültülü kahkaha ve alkışlar  ) X 1633 : ENGİZİSYON DÜNYACA ÜNLÜ BİLGİNİ ROMA’YA ÇAĞIRIYOR Ova sıcak; doruk soğuk Sokak taşkın, saray suskun FLORANSA’DAKİ MEDİCİ SAYAYININ BEKLEME ODASI (Galileo’yla kızı, Floransa Dukasının kendilerini kabul etmesini beklemektedirler  ) VİRGİNİA : Uzun sürdü   GALİLEO : Evet   VİRGİNİA : O adam burada gene  izliyor bizi  (Onlara bakmadan geçen birini gösterir  ) GALLİLEO : (Gözleri iyi görmez artık ) Tanımıyorum   VİRGİNİA : Son günlerde sık sık görüyorum  Ürkütüyor beni   GALİLEO : Saçma  Floransa’dayız  Korsikalı haydutların arasında değil   VİRGİNİA : Rektör Gaffone geliyor   GALİLEO : Ben de ondan korkuyorum işte  Budala  Şimdi gene anlatır, anlatır, anlatır    (Üniversitenin Rektörü, Duka’nın yanından gelmektedir  Galileo’yu görünce irkilir, başını kaldırmadan, onlara hiç bakmadan geçer gider önlerinden  ) GALİLEO : Ne oluyor buna böyle? Gözlerim gene kötü bugün  Selam verdi mi,vermedi mi, göremedim  VİRGİNİA : Belli belirsiz  Yeni kitabında neler var baba? Dine karşı bir şey bulabilirler mi içinde? GALİLEO : Kiliseye fazla dadandın sen  Sabah karanlığında duaya koşmaktan vazgeçmezsen cildin bozulacak, bak görürsün  Benim için dua ediyorsun, değil mi? (Sessizlik  Biri geçer  ) GALİLEO : Galliardo değil mi bu? Galliardo! Galliardo! (Adam bakmadan acele çıkar) Beni görmüş olması gerekir  Topçuluk dairesi başkanı  Vebadan kaçıyor sanki  Bir şeyler oluyor  Papalığın izin belgesi olmasa, kitaptan diyeceğim  Kitabın sansürden geçtiğini biliyorlar  Bundan ötürü bir tuzak kurmaya kalkışacak olurlarsa, papa kesinlikle karşı koyacaktır, ondan kuşkum yok  Duka öğrencim ne de olsa  Durumu anlatırım  VİRGİNİA : (Yumuşak) Duka gerçekten çağırdı mı seni, bugün buraya? GALİLEO : Çağırmadı ama, geldiğimi biliyor, içeri haber verdiler  Kitabı istiyor; parasını o ödedi  Bir sor bakalım şu görevliye, niye bekletiyorlar bizi bunca zamandır? VİRGİNİA : (Görevliyle konuşmaya gider  Onları sürekli izleyen adam peşindedir  ) Babamın görüşme isteği Duka Hazretlerine iletildi mi acaba? GÖREVLİ : Ben nerden bileyim? VİRGİNİA : Soruma karşılık değil bu   GÖREVLİ : Değil mi? VİRGİNİA : Saygılı olmak zorundasınız  (Görevli sırtını çevirir Virginia’ya, öteki adama bakarak esner  ) VİRGİNİA : (Babasının yanına gelir) Duka Hazretlerinin işi varmış biraz   GALİLEO : “Saygılı” dedin  Öyle bir şey duydum  Neydi o? VİRGİNİA : Hiç  Saygılı davrandığı için teşekkür ettim  Baba, kitabı bırakıp gidemez miyiz? Boşuna vakit yitiriyorsun   GALİLEO : Hani nerdeyse, vaktimin ne değeri var diyesin geliyor  Sagredo beni Padova’ya çağırıyordu  Belki de birkaç haftalığına oraya gideriz ha? Sağlığım eskisi gibi değil   VİRGİNİA : Kitapların yanında olmadan yaşayamazsın sen   GALİLEO : Bir iki sandık da o Sicilya şarabından koyarız arabaya   VİRGİNİA : O şarap yola dayanmaz, taşımaya gelmez derdin hep  Hem sarayın üç aylık borcu daha var sana, parayı dünyada göndermezler oraya  GALİLEO : Doğru  (Engizisyon Kardinali Duka’nın yanından çıkar  ) VİRGİNİA : Engizisyon’un Başkanı  (Kardinal, önünden geçerken Galileo’yu yerlere kadar eğilerek selamlar  ) VİRGİNİA : Kardinalin Floransa’da ne işi var, baba? GALİLEO : Bilmem  Saygılı davrandı  Onca yıl sustum ben de  Öylesine övdüler ki beni, artık olduğum gibi kabul etmek zorundalar  VİRGİNİA : Şşşşşt! Saray Nazırı  (Saray Nazırı gelir  ) NAZIR : Duka Hazretleri, size ayıracak zaman bulabileceğini umuyordu, Bay Galilei  Yazık ki, süvari okulunun geçit törenine katılmak üzere hemen gitmek zorunda  Hangi konuda görüşmek istiyordunuz kendisiyle? GALİLEO : Efendimize, yeni kitabımı sunmak istiyordum   NAZIR : Gözleriniz nasıl bugün? GALİLEO : Şöyle böyle  Duka hazretlerinin yüksek izinleriyle kitabımı    NAZIR : Efendimiz gözlerinizin durumuna gerçekten üzülüyorlar  Acaba çok uzun süre ve çok sık mı baktınız o eşsiz teleskopunuzdan? (Kitabı almadan gider, arkadaki görevlilerle konuşur  ) GALİLEO : Kitabı almadı   VİRGİNİA : Baba, korkuyorum   GALİLEO : (Alçak sesle, kararlı) Toparla kendini, bir şey sezdirme  Eve gitmiyoruz  Camcı Volpi’ye gideceğiz  Önceden anlaşmıştık  Boş fıçı yüklü bir araba, gerektiğinde beni buradan götürmek için avluda bekleyecekti  VİRGİNİA : Biliyordun demek? GALİLEO : Arkana bakma sakın  (Saray Nazırı geri gelir  ) NAZIR : Bay Galilei! Kutsal Engizisyon’un sizi Roma’da yargılama isteğine, Floransa sarayının daha fazla karşı koyamadığını Duka Hazretleri size bildirmemi istediler  Engizisyonun arabası dışarıda bekliyor, buyurun Bay Galilei   XI PAPA VATİKAN’DA BİR SALON (Papa Urban VIII - Eski Kardinal Barberini Engizisyon Kardinalini huzura kabul etmiştir  Konuşma sırasında kendisine tören giysileri giydirilmektedir  Dışarıda birçok kişinin ayak sesleri duyulur  ) PAPA : (Yüksek sesle ) Hayır! Hayır! Olmaz! KARDİNAL : Bütün fakültelerin profesörleri, bilginler, Kutsal kilisenin her katından din adamları bugün, burada, ağzınızdan çıkacak sözü bekliyorlar  Kutsal kitap’a sonsuz inançla bağlı olan bu insanların karşına çıkıp, Kutsal kitap’ta yazılanların doğru olmadığını mı söyleyeceksiniz? PAPA : Aritmetik cetvellerinin yok edilmesine göz yumamam  Hayır   KARDİNAL : Efendimiz, korkunç bir kargaşa kapladı yeryüzünü  Her şeyi aritmetikle açıklamayan kalkıyorlar  “Bu iş hesap kitap işi  Sayılara karşı çıkamazsınız,” diyorlar  Peki, nerden çıkıyor bu sayılar? Kuşkudan elbet, herkes biliyor bunu  Bu adamlar hiçbir şeye inanmıyorlar, her şeye kuşkuyla bakıyorlar  Bundan böyle toplumu inanç yerine kuşku üstüne mi kuracağız? “Benim efendimsin ama, bunun iyi bir şey olup olmadığından kuşkuluyum  ” “Bu ev, bu kadın senin, ama bilmem benim de olabilir belki  ” Bir yandan veba, bir yandan savaşlar,bir de Reform hareketinin kiliseyi parçalayıp zayıf düşürdüğü bir dönemde bakıyorsunuz, matematikçi geçinen bir takım sürüngenler teleskoplarını göğe dikiyorlar ve bütün dünyaya, Papalığın bu alandaki görüşlerinin yanlışlığını yayarak, gücünü, yetisini sarsıyorlar  Gemilerin okyanuslara açılmasından bu yana, zaten artık Tanrı’ya değil, pusula dedikleri o bakır kutuya inanır oldular  Bu Galileo daha çok gençken başlamış makinalarla yazılar yazmaya  Makinalarla mucizeler yaratacaklarmış  Öyle ya Tanrı’ya ne gerek var artık, bundan böyle kendileri yaratacaklar mucizeleri   PAPA : Adam çağımızın en büyük fizikçisi  İtalya’nın övünç kaynağı, herhangi bir kaçık değil  KARDİNAL : Öyle olmasaydı tutuklamak zorunda kalır mıydık? Kitaplarını Latince değil, halk diliyle yazıyor olması da ne yaptığını iyi bildiğini gösteriyor   PAPA : (Kulağı ayak seslerinde) Evet, işin bu yanı pek hoş değil  Söyleyeceğim bunu kendisine  Bu ayak sesleri sinirimi bozuyor  Aklım takılıyor, bağışlayın   KARDİNAL : Belki de bu ayak sesleri benim söyleyebildiklerimden daha çok şey söylüyor size, efendimiz  Kararınızı bekleyen bu insanları düş kırıklığına uğratmayacağınızı umarım   PAPA : Adamın dostları var  Fransa’yı düşünün  Viyana sarayını  Kutsal kilise, çürümüş ön yargıların çöplüğü olmuş, demezler mi? Kılına dokundurtmam onun  KARDİNAL : Uygulamada fazla ileri gitmeye gerek yok  Rahatına düşkün adamdır  Çabuk boyun eğer  PAPA : Yaşamanın tadını o denli çıkarmayı bilen bir başka insan tanımadım  Düşünmekten neredeyse cinsel bir tat alır  Eski bir şaraba, ya da yeni düşünceye hayır demesi olanaksız  (sessizlik) Fiziksel gerçeklerin burada hüküm giymesini istemiyorum  (sessizlik) Bu ayak seslerine dayanılmıyor  Bütün dünya bura mı toplandı? KARDİNAL : Bütün dünya değil efendimiz, en seçkin kesimi  (sessizlik) PAPA : (Bitkin) Bir noktada anlaşalım: İşkence yok  (sessizlik) mutlak gerekliyse araçlar gösterilebilir  KARDİNAL : Yeterlidir, efendimiz  Bay Galilei makinaların dilinden anlar  | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #10 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyXIIGALİLEO ENGİZİSYON MAHKEMESİ ÖNÜNDE DÜNYANIN DÖNDÜĞÜNÜ YADSIYOR  22 HAZİRAN 1633 Hiç unutmam bir haziran günüydü Göz açıp kapamadan güneş söndü Akıl    karanlıkları yarıp geldi Ama bütün gün eşikte bekledi ROMA’DAKİ FLORANSA BÜYÜKELÇİLİĞİ SARAYI (Galileo’nun öğrencileri haber beklemekte, bir köşede Virginia diz çökmüş dua etmektedir  ) K  KEŞİŞ : Papa görüşme isteğini kabul etmemiş  Artık bilimsel tartışmalar bitti demek   FEDERZONİ : Son umudu Papa’daydı  Yıllar önce Roma’da kardinalken, “Bize gereklisin sen,” demişti Barberini  Doğru çıktı  Ellerinde şimdi  ANDREA : Öldürecekler onu  Kitabi yarım kalacak  “Discorsi” hiç bitmeyecek  FEDERZONİ : (Kaçamak bir bakışla) Öyle mi diyorsun? ANDREA : Dediğinden dönmeyeceğine göre  (sessizlik) K  KEŞİŞ : Uykusu kaçınca insanın, önemsiz ayrıntılara takılıyor kafası  Dün gece hep düşündüm: sürekli cebinde taşıdığı o ufak kanıtlama taşı şimdi yanında mıdır acaba? FEDERZONİ : Götürüleceği yerde, insanın üstünde cebi olmaz  ANDREA : (Bağırarak) Yapamazlar, göze almazlar bunu  Yapsalar bile, ölürde dönmez sözünden, “Gerçeği bilmeyen sadece aptaldır, ama bilip de yalandır diyen düpedüz alçaktır  ” Demişti bir gün  FEDERZONİ : Bende inanmıyorum sözünden döneceğine; zaten dönerse hiç görmeyeyim, öleyim"daha iyi  Ne vaki güçlü olan onlar  ANDREA : Zorbalıkla elde edilmeyecek şeylerde vardır  FEDERZONİ : Kimbilir, vadır belki   K  KEŞİŞ : (Yumuşak) Tam yirmi üç gün oldu bugün, içeri gireli  Görebilmek için gözlerini verdi bu adam  (Sessizlik) ANDREA : (Virginia’yı göstererek) Sözünden dönsün diye dua ediyor  FEDERZONİ : Bırak kızı  Onunla konuştuklarından bu yana aklı başında değil  Floransa’dan, günah çıkardığı papazı getirmişler  (Floransa Dukası’nın sarayında Galileo’yu izlerken gördüğümüz adam gelir  ) ADAM : Bay Galileo biraz sonra burada olacak  Bir yatak gerekebilir  FEDERZONİ : Bıraktılar mı? ADAM : Biraz sonra Engizisyon Mahkemesi önünde sözünden dönmesi bekleniyor  Saat tam beşte San Marko kilisesinin büyük çanı çalacak ve Bay Galilei’nin açıklaması kamuya duyurulacak  ANDREA : İnanmıyorum  ADAM : Yollar kalabalık  Onun için arka taraftan, bahçe kapısından getirecekler buraya  (Gider  ) ANDREA : (Birden bağırarak) Ayda dünya gibidir, kendi ışığı yoktur  Venüs’ün de kendi ışığı yoktur  Dünya gibi, o da, güneşin çevresinde döner  Jüpiter’in dört uydusu vardır  Çevresinde dönerler  Yıldızlar kristal bir kubbeye çakılı değildir  Güneş evrenin merkezidir, olduğu yerde durur  Dünya merkez değildir, kımıldamadan durmaz yerinde  Bütün bunları o gösterdi bize   K  KEŞİŞ : Gözle görülen gerçek de zorbalıkla yok edilemez  (Sessizlik) FEDERZONİ : (Bahçedeki güneş saatini bakar  ) Saat beş (Virginia daha yüksek sesle dua eder  ) ANDREA : Bekleyemeyeceğim artık  Gerçeği boğazlayıp öldürüyorlar! (Elleriyle kulaklarını tıkar  Küçük Keşiş de tıkar  Ama çan sesi duyulmaz  Virginia ‘nın dua mırıltısıyla dolu bir aradan sonra Federzoni başını “Hayır” anlamına sallar  Ötekiler ellerini indirirler  FEDERZONİ : (Boğuk bir sesle) Çan çalmıyor  Beşi üç geçti   ANDREA : Direniyor   K  KEŞİŞ : Dönmüyor sözünden   FEDERZONİ : Dönmüyor  Ne mutlu bize, ne mutlu!(Birbirlerine sarılırlar  Çok sevinçlidirler  ) ANDREA : Demek zorbalıkla olmuyormuş  Bazı şeylere güç yetmiyormuş  Demek aptallık alt edilebilirmiş, dokunulmazlığı yokmuş  İnsanoğlu ölümden korkmuyormuş demek  FEDERZONİ : İşte şimdi gerçekten başladı bilim çağı  Doğum saatini yaşıyoruz  Düşünün, ya dönseydi sözünden  K  KEŞİŞ : Bir şey söylemedim, ama çok korkuyordum  İnançsızın biriymişim   ANDREA : Ben biliyordum  FEDERZONİ : Gün doğarken gece karanlığı çökmüş gibi olacaktı   ANDREA : Sanki dağ kalmış da: Ben denizim, demiş gibi  K  KEŞİŞ : (Diz çöker, ağlayarak) Tanrı’m, şükürler olsun  ANDREA : Ama her şey değişti bugün  Ezilen insanoğlu başını kaldırıp “Yaşaya bilirim artık” diyecek  Ne çok şey kazanılıyor bir ek insanın dikilip “Hayır” demesiyle  (Tam bu sırada San Marko kilisesinin çanı çalmaya başlar  Hepsi donmuş gibi kalırlar  ) VİRGİNİA : (Ayağa kalkar) San Marko’nun çanı! Kurtuldu! (Sokaktan Galileo’nun demecini okuyan tellalın sesi duyulur  ) SES : Ben, Galileo Galilei, Floransa’da matematik ve fizik öğretmeni, bugüne kadar söylediklerimin doğru olmadığını açıklarım  Güneşin evrenin merkezi olup yerinden kımıldamadığı, dünyanın merkez olmayıp güneşin çevresinde döndüğü düşüncesi bütünüyle yanlış ve dine aykırıdır  Bu ve bunun gibi yanlış ve Kutsal Kilisenin öğretisine karşı olan her düşünceyi tüm yüreğimle, inançla ve içtenlikle lanetliyorum  (Sahne kararır) (Aydınlandığında çan çalmaktadır daha, sonra kesilir  Virginia gitmiştir  Galileo’nun öğrencileri oradadır  ) ANDREA : (Kahramanları olmayan ülkeye yazıklar olsun! (Galileo girer  duruşma onu bütünüyle değiştirmiş, tanınmaz hale gelmiştir  Andrea’nın sözünü duymuştur  Birkaç saniye eşikte durur, ona selam vermelerini bekler  İçerdekiler yüz çevirir ondan  Galileo iyi görmediği için ağır aksak yürür, öne gelir, bir iskemle bulur, oturur  ) ANDREA : Görmek istemiyorum yüzünü  Söyleyin gitsin buradan  FEDERZONİ : Toparla kendini  ANDREA : (Galileo’ya bağırarak) Şarap fıçısı! Obur herif! Kurtardın mı tatlı canını? (Oturur) Ben iyi değilim  GALİLEO : (Soğukkanlı) Bir bardak su verin şuna  (Keşiş koşar, dışardan bir bardak su getirir  Ötekiler Galileo’yla ilgilenmezler  Galileo uzaktan gelen tellalın sesini dinler  ) ANDREA : Yardım ederseniz yürüyebilirim  (Yardım ederek kapıya götürürler  Kapıdan çıkarken Galileo konuşur  ) GALİLEO : Hayır  Kahramanlara gerek duyan ülkeye yazıklar olsun   | 
|   | 
|  | 
|  | Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |  | 
|  10-24-2012 | #11 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyXIII 1633 - 1642 GALİEO GALİLEİ ÖLENE DEĞİN, ENGİZİSYON’UN TUTUKLUSU OLARAK FLORANSA’YA YAKIN BİR KÖYDEKİ EVDE OTURUR, “DİSCORSİ” Bin altı yüz üçten Bin altı yüz kırk ikiye Galileo Galilei ölünceye değin Tutuklusu oldu kilisenin BÜYÜK BİR ODA, MASA, DERİ İSKEMLE VE BİR YERKÜRE (Galileo yaşlı bir adamdır artık, gözü hiç görmeyen biri gibi davranır  Virginin elinde bir tabakla gelir  Galileo’nun boynuna bir peçete bağlar, yemeğini yedirmeye başlar  ) VİRGİNİA : Eveet, şimdi uslu uslu çorbamızı içelim, ama bir damlasını bile dökmek yok, öyle değil mi? Sonra Baş Piskopos Hazretlerine haftalık mektubumuzu yazmayı sürdüreceğiz  Kendisine teşekkür edeceğiz, değil mi, bize bu güzel çorbayı sağladığı için  Çok mu sıcak çorba?- Gönderdiği her şey için sağlığına duacı olduğumuzu söyleyeceğiz  (Galileo suskun ve söz dinler biçimde yemeğini yer  Virginia tabağı alır, kapıya doğru yürür  Çıkıyor gibi yapar, ayak seslerini olduğu yerde sürdürür, durur babasını izler  ) GALİLEO : (Yazı masasına oturur, bir şeyler yazar  Birden güvensiz bakışlarını kapıya çevirir, orada birinin olduğunu sezmiştir  ) Virginia, baca ne olacak, tamirciyi çağırdın mı? (Virginia cevap vermez, sessiz adımlarla çıkar  Galileo yazmayı sürdürür  Yandaki odada Engizisyo’nun, Galileo’yu gözlemlemekte görevlendirdiği bir rahip vardır  ) GÖREVLİ : (Virginia’ya) Evet, ne yapacağız? VİRGİNİA : Söylediğim gibi (masadan aldığı kağıdı uzatır) Ara sıra bir şeyler karalıyor  GÖREVLİ : (Kağıda bakar) Okunmuyor  VİRGİNİA : Dedim ya, artık hiç görmüyor  Biliyorsunuz, kitabını da bana yazdırıyordu  131’le 132’inci sayfaları verdim size  Son sayfalardı  GÖREVLİ : Ne kurttur o  Bir şeyler çeviriyordur gene   VİRGİNİA : Yasalara karşı gelmez  Ben göz kulak oluyorum  En iyisi göz doktorunun çağırtalım, bir baksın  GÖREVLİ : Kimi yazıların dışarı kaçırıldığından kuşkulanıyorlar  Kim çıkarıyor bunları burdan  (İri yapılı bir adam, elinde araçlarıyla gelir, soba onarıcısıdır  ) SOBACI : (Bir kağıt gösterir görevliye ) İzin kağıdım  VİRGİNİA : (Sobacıyı içeri alır) Baca tamircisi geldi baba   SOBACI : Gözleriniz nasıl bugün, Bay Galilei, daha iyisiniz ya? (Hafif sesle) Peşimizdeler  Villaggio tutuklandı   GALİLEO : Pek iyi değil gözlerim  (Hafif) Yazılar üstünde miydi? SOBACI : (Hafif) Bendeydi, getirdim  (yüksek sesle) Artık kış geliyor  Ocaksız olmaz  GALİLEO : Evet çok esiyor  (Hafif) Niye getirdin? SOBACI : (Hafif) Burası daha güvenli  GALİLEO : (Hafif) Ver onları bana  (Sobacı kağıtları verir  ) SOBACI : (Yüksek) Bacayı yeniden örmek gerekiyor  GALİLEO : Ne gerekiyorsa yapın  Çok soğuk  (Bir yandan kağıtları kürenin içine gizler  ) SOBACI : (Hafif ) Meraklanmayın, kimse benden kuşkulanmıyor  (Yüksek) Tuğlalar olmadan bir şey yapamam  (Virginia girer  ) SOBACI : Giriş izni alırsam perşembeye gene gelirim  dediğim gibi suç benim değil   GALİLEO : Tabi değil, tabii değil  SOBACI : İyi akşamlar  (Gider) VİRGİNİA : Hadi, şimdi mektubumuzu sürdürelim bakalım  GALİLEO : Nerde kalmıştık? VİRGİNİA : (Okur) Kilisenin, Venedik tersanesindeki kaynaşmayla ilgili tutumuna gelince, başkaldıran urgancılara karşı Kardinal Spoletti’nin tutumunu desteklediğimi bildirmek isterim  (Virginia yazmaya hazırdır  ) GALİLEO :     desteklediğimi bildirmek isterim  Gündeliklerin arttırılması yerine, onlara Hıristiyan kardeş sevgisi adına parasız çorba dağıtmak daha doğrudur  Bu onlardaki, para sevgisini geliştirmek yerine, Tanrı sevgisini artırır  Nasıl oldu? VİRGİNİA : Çok güzel baba   GALİLEO : Alay ediyorum sanmazlar değil mi? VİRGİNİA : Yoo  Başpiskopos Hazretleri buna bayılacak  (Kapı çalar  Viginia yandaki odaya geçer  Görevli rahip kapıyı açar  Gelen Andrea Sarti’dir  Orta yaşlı bir adamdır artık  ) ANDREA : İyi akşamlar  Bilimsel çalışmalarımı Hollanda’da sürdürmek üzere İtalya’dan ayrılıyorum  Geçerken bir uğra, bize ondan haber getir, demişlerdi   VİRGİNİA : Seninle görüşmek ister mi, bilmem  Hiç aramadın bizi   ANDREA : Sor bakalım  (Galileo sesi tanımıştır  Kımıldaman durur  Virginia odaya gelir  ) GALİLEO : Andrea mı? VİRGİNİA : Evet  Kovayım gitsin mi? GALİLEO : (Hemen karşılık vermez) Al içeri  (Virginia Andrea’yı odaya alır  ) VİRGİNİA : (Görevliye) Zarasızdır  Bir zamanlar öğrencisiydi  Düşmanı demektir şimdi   GALİLEO : Bizi yalnız bırak Virgina   VİRGİNİA : Ben de dinlemek istiyorum anlatacaklarını  (Oturur) ANDREA : (Soğuk) Nasılsınız? GALİLEO : Gel, yaklaş  Neler yapıyorsun? İşinden söz et  Hidrolik üstüne çalışıyormuşsun, öyle mi? ANDREA : Amsterdam’dan Fabricius sağlık durumunuzu öğrenmemi istedi  GALİLEO : Sağlığım yerinde  Çok özen gösteriyorlar bana   ANDREA : İyi olduğunuzu iletebileceğime sevindim  GALİLEO : Fabricius da işitirse sevinir  Rahat bir yaşam sürdüğümü söylersin  Boyun eğdiğimden bu yana büyüklerimin sevgisini kazandım  Bilimsel çalışmalarda bulunmama bile izin verdiler - belli sınırlar içinde doğal olarak ve kilisenin gözetimi altında-  ANDREA : Evet  kilisenin sizden hoşnut olduğunu bizde duyduk  Bütünüyle boyun eğmenizin etkileri de açıkça görüldü  O günden bu yana, İtalya’da yeni düşünceleri içeren hiçbir kitabın yayımlanmamış olması yetkililer sevinçle karşılamışlardır  GALİLEO : (Dinler) Yazık ki, kilisenin koruyuculuğunu benimseyen ülkeler de var  Korkarım yasaklanmış düşünceler oralarda yaygınlaşabilir   ANDREA : Oralarda da Kilise’yi mutlu kılan bir gerileme görüldü  GALİLEO : Sahi mi? (Sessizlik) Descartes’tan bir şeyler yok mu? Paris’ten? ANDREA : Düşüncelerinizi yalanladığınızı duyar duymaz “Işığın Doğası” üstüne yazdıklarını çekmecesine kilitlemiş  (Uzun sessizlik) GALİLEO : Kimi bilgin dostlarımı yanlış yola sürüklediğimden ötürü üzülüyorum  Benim durumumdan onlar da gereken dersi aldılar mı? ANDREA : Bilimsel çalışma yapabilmek için Hollanda’ya gitmek zorundayım  Jüpiter!in göze alamadığını büyük Ayı’ya hiç yaptıramazlar  GALİLEO : Anlıyorum  ANDREA : Federzoni Milano’da, bir dükkanda mercek perdahlıyor  GALİLEO : (Güler) Ne yapsın, Latince bilmiyor  (Sessizlik) ANDREA : Küçük Keşişimiz Fulgenzio bilimi bıraktı, yeniden kiliseye sığındı  GALİLEO : Evet  (Sessizlik) Büyüklerim ruhsal sağlığıma kavuşacağım günü iple çekiyorlar  Umduklarından daha çabuk iyileşiyorum  ANDREA : Öyle mi? VİRGİNİA : Tanrı’ya şükürler olsun  GALİLEO : Hadi sen mutfağa  (Kalkar,odadan çıkar  ) GÖREVLİ : (Geçerken Virginia’ya) Hiç hoşlanmadım, bu adamdan   VİRGİNİA : Korkacak bir şey yok  Duydun konuştuklarını  (Giderken) Taze keçi peyniri var mutfakta, yeni geldi  (Görevli onu izleyerek çıkar  ) ANDREA : Sabah sınıra ulaşabilmem için bütün gece yol almam gerekiyor  Gidebilir miyim? GALİLEO : Niçin geldin Sarti? Beni tedirgin etmek için mi?buraya geleli beri akıllı uslu yaşıyorum  Akıllı uslu düşünmeye çalışıyorum  Gene de arada depreşiyor hastalığım  ANDREA : Öyleyse sizi daha fazla tedirgin etmeyeyim, Bay Galilei   GALİLEO : Barberini uyuza benzetirdi  Kendi de pek kurtulamamıştı zaten  Gene yazıyorum  ANDREA : Doğru mu? GALİLEO : Kitabı bitirdim  ANDREA : “Discorsi”yi mi?”İki yeni bilim üstüne konuşmalar : Mekanik ve Düşen Cisimlerle İlgili Yasalar” burada mı? GALİLEO : Kağıtla kalemi esirgemiyorlar  Büyüklerim alık değil  Köklenmiş bir illetin hemen iyileşmeyeceğimi biliyorlar  Beni tatsız sonuçlardan korumak içinde yazdıklarımı sayfa sayfa elimden alıp kilit altında tutuyorlar  ANDREA : Korkunç! GALİLEO : Bir şey mi dedin? ANDREA : Su da çift sürdürüyorlar size  Rahatlamanız için veriyorlar kağıtla kalemi  Bunu bile bile nasıl yazabildiniz? GALİLEO : Alışkanlıklarımın tutsağıyım ben ANDREA : “Discorsi” Papazların elinde ha? Oysa, Amterdam, Prag, Londra aç kurtlar gibi bekliyorlar  İki yeni bilim! Ha yazılmış ,ha yazılmamış, ne yazık! GALİLEO : Son altı ay boyunca, ay ışının son damlasından yararlanarak, nerdeyse kendimden bile gizleyerek bir örneğini çıkardım yazdıklarımın  Bana kalan şu yürekler acısı rahatımdan da olmayı göze aldım bunu yaparken  ANDREA : Yazdıklarınızın bir örneği mi var? GALİLEO : Yazarın adının bir zamanlar az da olsa, bilim dünyasında bir önemi vardı  Ama onun yalancı olduğu çıktı ortaya  Onun için bu sayfalar büyük bir dikkatle incelenmeli   ANDREA : Nerde? GALİLEO : Yazdıkları mı sana vermek bir çılgınlık biliyorum  Şurada, kürenin içinde  Hollanda’ya kaçırmaya kalkışırsan, bütün sorumluluğu yüklenmen gerekir, doğal olarak  Yakalanırsan, Engizisyon’daki asıllarına ulaşabilen birinden satın aldığını söylersin  (Andrea kürenin içinde saklı olan kağıtları alır  ) ANDREA : “Discorsi”! (Sayfaları karıştırır) Fizikte yeni bir çığır açılıyor! GALİLEO : Sok onu pantolonun içine! ANDREA : Bize sırt çevirdiğinizi sanıyorduk! En çok karşı olan da bendim   GALİLEO : Öyle olması gerekirdi  Sana bilimi ben öğrettim  Sonrada gerçeği yalanladım  ANDREA : Ama bu her şeyi değiştiriyor şimdi, her şeyi  GALİLEO : Öyle mi? ANDREA : Yalnızca düşmanın gözünden gizlemişsiniz gerçeği : Ahlak konusunda da bizlerden bin yıl ilerdeymişsiniz  GALİLEO : Biraz açar mısın bunu Andrea? ANDREA : Biz de herkes gibi : Ölür de gene dönmez sözünden demiştik  Geldiniz : Döndüm, ama yaşayacağım, dediniz  Kirletti ellerini, dedik  Varsın kirlensin, ama boş olmasın ellerim, dediniz  GALİLEO : Kirlensin ama boş olmasın  Gerçekçi bir görüş  Tam bana göre  Yeni bilime yeni ahlak   ANDREA : Hiç kimse anlamasa bile, ben anlamalıydım  Başkasının bulduğu teleskopu Venedik Senatosu’na sattığınızda on bir yaşındaydım  Sonra, bu araçla neler başardığınızı gördüm  Floransa’da bir çocuğun önüne kadar eğildiğinizde dudak büktü dostlarınız  Ama bir yandan da bilim halka kadar ulaşıyordu  “Engelleri göz önünde tutarsak iki nokta arsındaki en kısa yol belki de eğri olanıdır,” dediniz  GALİLEO : Evet, anımsıyorum  ANDREA : 1633’de çoğunluğun ilgisini toplayan görüşünüzden vazgeçerken de, yalnızca umutsuz bir siyasal çekişmeden geri çekildiğinizi, bunu bilimsel çalışmalarınızı sürdürebilmek için yaptığınızı anlamalıydım  GALİLEO : Yani? ANDREA : Ancak sizin yazabileceğiniz bilimsel bir kitap uğruna yaptınız bunu  Yaksalardı sizi, onlar kazanmış olacaklardı  GALİLEO : Gene de onlar kazandı  Hem ancak bir tek kişinin yazabileceği hiçbir bilimsel yapıt olamaz   ANDREA : Öyleyse neden döndünüz sözünüzden? GALİLEO : Korktuğum için  Canımı acıtırlar diye korktum  ANDREA : Olamaz  GALİLEO : İşkence araçlarını gösterdiler  ANDREA : Bir amaç uğruna değil miydi? GALİLEO : Değildi  (Sessizlik) ANDREA : (Yüksek sesle) Bilimin tek buyruğu vardır : O da bilime katkıda bulunmaktır  GALİLEO : Ben de katkıda bulundum, ha? Çöplüğe hoş geldin, bilimde kardeşim, alçaklıkta yeğenim! Kitabı görür görmez ağzı sulandı  Her şey unutuldu, öyle mi? ANDREA : İnsanca bir duygudur ölüm korkusu! Bilim insanın zayıf yanlarıyla ilgilenmez  GALİLEO : Öyle mi dersin? Sevgili Sarti, kendini bilime adamış biri olan size, şu durumda bile, bilim üstüne birkaç öğüt verebilirim sanırım  (Kısaca sessizlik) GALİLEO : (Ellerini göbeğinin üstüne kavuşturur, ders verir gibi) Boş zamanlarımda - şimdi boş zamanım çok- durumumu yeniden gözden geçirdim  Artık kendimi bir üyesi saymadığım bilim dünyasında benim için nasıl bir yargıya varılacağını düşündüm  Bir yün tüccarı bile, ucuza alıp pahalı satmanın yanı sıra, yün alışverişinin engellenmeden yürütülmesiyle de ilgilenmek zorundadır  Bu açıdan bilim yürekli kişilerin işi  Bilim, her şey üstüne bilgi sağlayarak insanları kuşkuya yöneltir  Öte yandan, prensler, toprak ağları, din adamları- dalaverelerini örtmek için- yokluk içinde çoğunluğu, boş inançlarla, çağ dışı masallarla avuturlar  Süregelen yokluğun, sarp kayalar gibi çetin aşılmaz ve yıkılmaz olduğunu benimsetmeye çalışırlar  Şimdi, böyle bir ortamda, bilimin yeni bir buluşu olan kuşku halkın çok hoşuna gitti  Teleskopu elimizden kapar kapmaz tepedeki düşmana diktiler gözlerini  O bencil, acımasız adamlar birden bilimin soğuk elini hissettiler boğazlarında  Sağlam bildikleri toprağın,ayaklarının altından kayıp gittiğini anlar anlamazda bizlere sus payı önermeler, göz dağı vermeler, başladı  Zayıf yaratıklar için karşı konması güç şeylerdir bunlar  Ama, bir yandan halka sırtını çevirip öte yandan bilim adamlığını sürdürmek, olabilir mi? Bence bilimin tek amacı insanoğlunun yükünü hafifletmek, acılarını dindirmek olmalıdır  Eğer bilim adamları bencil efendilerine boyun eğer, yalnızca bilmiş olmak için bilgi biriktirmekle yetinirlerse, bilim sakatlanır, yeni bulunan makinalar da ancak insanlığın ezilmesine yeni yollar açmaya yarar  Belki zamanla bulunabilecek her şeyi bulursunuz  Ama bu yolda ilerledikçe insandan bir o kadar uzak düşmüş olursunuz  Aradaki uçurum zamanla öyle derinleşir ki bir gün bakarsınız, bilim adamlarını sevince boğan bir başarı, yeni bir buluş, öte yandan bütün dünyayı saran bir korku çığlığıyla karşılanır  Bilim adamı olarak eşsiz bir olanak geçmişti elime  Benim zamanımda gök bilim sokaklara dökülmüş, çarşıya pazara ulaşmıştı  Bu olağan üstü durum bir tek kişinin direnmesinin büyük yankıları olabilirdi    Üstelik, şimdi düşünüyorum da, Sarti gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya kalmadım, ben, Birkaç yıl boyunca baştakiler kadar güçlüydüm  Ama  Efendilerin eline bıraktım tüm bilgimi  İster kullansınlar, ister kullanmasınlar, yada kötüye kullansınlar, kendi amaçları doğrultusunda dilediklerini yapsınlar diye  (Virginia girmiştir  ) Bilime ihanet ettim ben  Böyle davranan birinin bilim adamları arasında yeri yoktur artık  VİRGİNİA : Senin yerin Tanrı’ya inananların arasında,baba  GALİLEO : Evet, öyle VİRGİNİA : Saat sekizde kilitliyoruz kapıyı  (Andrea sıkmak için Galileo’ya elini uzatır  Galileo eline bakar, sıkmaz  ) GALİLEO : Sen de bir öğretmensin şimdi, Andrea, benim gibi birinin elini sıkmayı nasıl göze alabilirsin? ANDREA : Yeni bir çağın başladığına da inanmıyorsunuz artık, öyle mi? GALİLEO : İnanmıyorum  Bu bizim yeni çağ kana bulanmış bir cadaloza benzedi daha çok  Ne yapalım, demek ki böyle olurmuş yeni çağlar  ANDREA : Evet  (Bir türlü gidemez  ) sözünü ettiğiniz yazarla ilgili değerlendirmenize ne diyeceğimi bilemiyorum  Ama acımasız yargınızın bu konuda son söz olabileceğini sanmıyorum   GALİLEO : Teşekkür ederim, efendim   VİRGİNİA : (Andrea’yı kapıya götürürken) Eski günleri anımsatan konuklardan hoşlanmıyoruz  Rahatsız oluyor  Heyecanlanıyor  (Andrea gider  Virginia odaya döner  ) Bu tür konuşmalar sana göre değil  Üstelik hiçbir yere de götürmüyor   GALİLEO : Öyledir belki, kimbilir? Gece nasıl? VİRGİNİA : (Dışarı bakar) Aydınlık  İngilizce'ye John Willet tarafından çevrilen bu metin "Life of Galileo" başlığıyla "Bertolt Brecht: Plays, Poetry and Prose  The Collected Plays -1942-1946-"de (Vol  5, Methuen-Londra, 1985) yayınlanmıştır  Önsöz İnsanların yeni bir çağın eşiğinde oldukları kanısı sayesinde, çıkarlar doğrultusunda, nasıl da etki altında bırakılabileceği iyi bilinir  Böyle bir anda çevreleri onlara hala bütünüyle tamamlanmamış, en mutlu gelişmeleri içinde barındıran, düşlenmiş ve düşlenmemiş olasılıklarla dolu görünür, ellerindeki işlenebilir hammadde gibi  Kendilerini dinlenmiş, güçlü ve becerikli olarak yeni bir güne uyanmış gibi hissederler  Eski düşünceler batıl inançlar olarak bir kenara bırakılır, dün doğal bir şey olarak görülen bugün taze bir sorgulamaya tabi tutulur  Şimdiye kadar yönetilen bizdik, der insan, ama artık yöneten biz olacağız   Bu yüzyılın başlarında, işçilere bir şarkıdaki şu dize kadar güçlü bir şekilde esin kaynağı başka bir dize yoktur: "Yeni bir çağ doğuyor artık"  Yaşlısı, genci ona ayak uydurdu, en fakirler, meteliksizler ve şimdiden uygarlıktan nasibini almış olanlar -hepsi kendilerini genç hissettiler  Aynı sözlerin benzeri görülmemiş ayartıcı gücü bir badanacının hükmü altında da denendi ve kanıtlandı; çünkü, o da yeni bir çağı vaat ediyordu  Burada sözcükler boşluklarını ve belirsizliklerini ortaya çıkardılar  Güçleri, hayli müphem olmalarından kaynaklanıyordu ki şimdilerde kitleleri demoralize etmekte kullanılıyorlar  Her şeyi etkileyen ve hala etkilemeye devam eden yeni çağ değiştirmedik bir şey bırakmaz, ama karakterlerini kademeli olarak açığa vurmaktadır; bu karakterin içinde bütün imgelem serpilebilir ve bu yeni çağ ancak çok hassas tasvirlerle sınırlandırılabilir  Övünç başlama, öncülük etme duygusudur, yeni başlayan biri olma olgusu gayreti kışkırtır  Övünç, yeni makineyi gücünü sergilemesi için çalıştırmazdan önce yağlayanların, eski haritadaki bir boşluğu dolduranların, yeni bir evin, kendi evlerinin temelini kazanların duyduğu mutluluktur   Bu duyguyu her şeyi degiştirecek bir buluş yapan araştirmaci, bütünüyle yeni bir durum yaratacak bir konuşma hazirlayan konuşmayan bir konuşmaci hisseder  Dehşet ise insanlar, bir yanilsamaya kurban gittiklerini, eskinin yeniden daha güçlü oldugunu, "gerçeklerin" onlara taraftar degil muhalif oldugunu ve çaglarinin -yeni çagin- henüz gelmedigini keşfettiklerinde ya da keşfettiklerini düşündüklerinde ortaya çikan hayal kirikligidir  O zaman, işler sadece eskisi kadar kötü degil, daha da beter haldedir; çünkü, insanlar tasarilari için büyük fedakarliklarda bulunmuşlar ve her şeyi kaybetmişlerdir; kalkişmişlar ve yenilgiye ugramişlardir, "eski" onlardan intikam almaktadir  Araştirmaci ya da kaşif -keşfini ilan etmeden önce bilinmeyen ve baski görmeyen bir şahis- bir kez keşfi reddedildi ya da itibardan düştü mü artik bir dolandirici ve şarlatandir ve çok iyi taninmaktadir; baski ve sömürünün kurbani, başkaldirisi bir kez ezildi mi, artik özel baski ve cezaya tabi isyankardir  Çabayi yorgunluk izler, muhtemelen abartilmiş umudu da muhtemelen abartilmiş umutsuzluk  Kayitsizlik ve duyarsizliga düşmeyenler daha beterine yakalanirlar; enerjilerini idealleri için feda etmeyenler, bu enerjileri ideallerinin aleyhine çevirirler! Engellenmiş hayal kirikligina ugramiş bir yenilikçiden daha amansiz bir gerici yoktur; vahşi fil, ehlileştirilmiş filden daha zalim bir düşman olmadigi gibi  Ve bu hayal kırıklığına uğramış insanlar yeni çağda, büyük karmaşa çağında, hala varlıklarını sürdürebilirler  Ancak yeni çağlar hakkında hiçbir fikirleri yoktur  Bu günlerde Yeni'nin kavranışı kendi kendine yanlışlanıyor  Eski ve Çok Eski, kendilerini yeni ilan ederek yeniden arenaya girmiş ya da Eski ve Çok Eski yeni bir yola sokulduğundan, yeni gibi kabul edilmiştir  Ama bugün tahtından indirilmiş olan gerçek Yeni, modası geçmiş ilan edilmiş, gününü doldurmuş bir geçiş evresi olarak gözden düşmüştür  Örneğin "yeni", savaşları sürdürme sistemidir, gelgelelim 'eski' derler, önerilmiş ama hiçbir zaman uygulanmamış, savaşları gereksiz kılan bir ekonomi sistemidir  Yeni sistemde toplum sınıflara ayrılmaktadır; oysa derler ki eski, sınıfları kaldırma isteğidir  Bu zamanlarda insanların umutları pek fazla kırılmaz, daha çok başka yönlere çekilir  İnsanlar, gelecekte yiyecek ekmekleri olacağı umudunu taşımışlardı  Şimdi yiyecek taşlarının olacağı umudunu taşıyabilirler  Kanlı işler ve bundan geri kalmayan kanlı düşünceler ve karşı konulamayacak bir şekilde belki de gelmiş geçmiş en korkunç, en büyük savaşa yol açtığı görülen barbarlıkla kuşatılmış bir dünyanın, yeni ve hummalı bir dünyanın üzerinde hızla toplanan karanlığın ortasında, daha mutlu bir çağın eşiğindeki insanlara uygun bir tavır geliştirmek çok zor  Her şey yeni bir gecenin yaklaştığını göstermiyor mu, yeni bir çağın şafağına işaret eden bir şey var mı? Bu yüzden geceye yönelmiş olan insanlara uygun bir tavır takınmak gerekmiyor mu? Bu 'Yeni Çağ' palavraları da ne ola? Bu deyimin kendisi demode olmadı mı? Kısalmış gırtlaklardan yüzümüze karşı haykırılıyor  Şimdi gerçekten, yeni çağı temsil eden yalnızca barbarlıktır  Ve kendisinin bin yıl boyunca sürmesini arzulamaktadır  Bu yüzden insan hemen eski çağlara mı sığınmalı? Batık Atlantis'i mi düşlemeli? Bu aralar gece yattığımda gelecek sabahı düşünmekten kaçınmak için mi geçmiş sabahı düşünüyorum? Yoksa üçyüz yıl önce bilim ve sanatların doğduğu devirle uğraşmanın da nedeni bu mu? Umarım değildir  Bu sabah ve gece imgeleri yanıltıcı  Mutlu zamanlar sabahın bir gece uykusunda izleyişi gibi çıkıp gelmiyor  (Yazım tarihi 1939; Brecht tarafından gözden geçirilmemiştir  Werner Hecht (editör)/Materialenzu Brechts 'Leben des Galilei', Frankfurt Suhrkamp, 1968, s  7 ff  ) Galilei'nin Yaşami Bir Trajedi Degildir Böylece tiyatronun bakış açısından, Galilei'nin Yaşamı'nın bir trajedi olarak mı yoksa iyimser bir oyun olarak mı sunulacağı sorusu doğacaktır  Temel düşünce 1  sahnede Galilei'nin "Yeni Çağa Selam"ında mı yoksa 14  sahnenin belirli bölümlerinde mi bulunacak? Oyun inşasının yaygın kurallarına göre, tiyatro eserlerinin en ağırlıklı yeri sonu olmalıdır  Ama bu oyun sözü edilen kurallara göre oluşturulmamıştır  Oyun yeni bir çağın doğuşunu göstermekte ve yeni bir çağın doğuşu hakkındaki bazı önyargıları düzeltmeye çalışmaktadır  (Yazım tarihi 1939, a  g  e  s  13) Kilisenin Portresi Topluluk açısından şunun anlaşılması gerekir: eğer yorum temel olarak Katolik Kilisesi'ni hedef alırsa etkisini büyük ölçüde yitirecektir   Oyun kişilerinin çogu kilise kiyafetleri giyerler  Karakterleri bu nedenle igrenç çizmeye çalişan oyuncular hata etmiş olacaklardir  Ama öte yandan kilisenin de, üyelerinin insani zaaflarini hasiralti etmeye hakki yoktur  Çogu zaman bu zaaflari teşvik etmiş ama açiga çikmalarini baskiyla önlemiştir  Bu oyunda kilisenin, "Bilimden Ellerini Çek !" biçiminde uyarilmasi sorunu da yoktur  Modern bilim kilisenin meşru kizidir; kendini özgür kilip, anneyi karşisina almiş bir kiz  Bu oyunda, özgür araştirmaya karşi çiktigi zaman bile, kilise basit olarak otorite işlevini görmektedir  Bilim teolojinin bir dalı olduğu için, kilise, entelektüel otorite ve başvurulacak en üst bilim mahkemesiydi  Ama aynı zamanda kilise dünyevi otorite, başvurulacak en üst siyasi mahkemeydi  Oyun, otoritenin geçici bir zaferini gösterir, rahipliğin zaferini değil  Oyun, oyundaki Galilei'nin hiçbir zaman doğrudan kiliseyi karşısına almaması tarihsel hakikatine denk düşer  Galileo'nun bu anlamda sarfettiği bir tek cümle yoktur  Eğer olsaydı, engizisyon gibi mükemmel bir araştırma komisyonu şüphesiz bunu açığa çıkarırdı  Ve oyun, Papalığın Collegium Romanum'unun en büyük astronomu Christopher Clavius'un Galileo'nun buluşlarını onaylaması tarihsel gerçeğine de eş ölçüde denk düşmektedir (Sahne 6)  Öğrencileri arasında rahiplerin olduğu da doğrudur (Sahne 8, 9 ve 13) (Sahne 7'de olacağı gibi) ileri gelenlerin dünyevi zevklerini yermeyi amaç edinmek bana ucuz görünüyor  Ama bu yüksek memurların fizikçiye davranışlarındaki kasıtsız tutum, geçmiş deneyimleri nedeniyle ondan koşulsuz bir göz yumma beklediklerini göstermek içindir  Ve bunda yanılmazlar  Burjuva politikacılarımıza bakan biri, eski politikacıların ruhani (ve bilimsel) zevklerini övmekten başka bir şey yapamaz  Bundan dolayı oyun, Alman araştırmacı Emil Wohlwill yönetimindeki yeni tarihsel çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan, 1633 engizisyonu tarafından 1616 protokolünde yapılan tahrifatı gözardı eder  Kuşkusuz 1633 yargılaması ve hükmü, bu suretle yargısal olarak mümkün hale geldi  Yukarıda taslağı çizilen bakış açısını anlayan herkes yazarın, davanın bu hukuki yönüyle ilgilenmediğinin ayrımına varacaktır  Şüphesiz Galileo'ya kişisel öfkesi olan VIII  Urban igrenç bir tarzda, Galileo'nun aleyhindeki işlemlerde kişisel bir rol oynamiştir  Oyun bunu es geçmektedir  Yazarın bakış açısını anlayan herkes, bu tavrın 20  yüzyıl kilisesini bir yana bırakarak 17  yüzyıl kilisesine saygı gösterme anlamına gelmediğini fark edecektir  Serbest araştirma savunucularina baski yapanlarin bu teatral yargilanmasinda kiliseye otoritenin tecessümü rolü verilmesi, onun temize çikarilmasini saglamaz  Ama özellikle bugünlerde Galileo'nun serbest araştirma mücadelesine dini bir sorun olarak yaklaşmak çok tehlikeli olacaktir; çünkü bu taktirde, dikkatlerin günümüzün tamamen kilise dişi gerici otoritelerine yöneltilmesini engelleyecektir  (Yazım tarihi 1939, a  g  e  s  14) Galileo Karakteri Üzerine Üç Not 1  Yeni Fizikçi Tipi (    ) Galileo'yu idealize etmemeniz önemlidir; bilirsiniz -yıldız gözlemcisi, entelektüel solgun idealist  Biliyorum kendinize kalsa yapmazdınız ama kitaplarda göreceğiniz resimler zaten idealize edilmiş halde  Benim Galileo'm göbekli, güçlü bir fizikçidir; Sokrates gibi bir yüzü vardır, şamatacıdır, mizah duygusu olan kanlı canlı bir adam, yeni bir fizikçi tipidir, kaba, büyük bir öğretmendir  Tercih edilen tavır: Karnı çıkmış eller kalçada, kafa geride, her zaman tombul elleriyle jestler yapmakta, ama incelikli; çalışma için rahat pantolon, uzun kollu gömlek ya da (özellikle sonlarda) sarımsı-beyaz, geniş kollu, karından bir iple bağlanan uzun elbise  İşin tarihsel çeşnisini korumak, bir başka deyişle gerçekçi olmak için bu figürün tercihen baskı ya da ağaç ve çelik oymalarından fikir edinilebilir  Ya da bu iş için serbestçe kağıt üzerine çizimler yapılabilir  Bir parça mizahtan korkmayın  Mizahsız tarih tatsız tuzsuz bir şeydir   N  B  Bildiğim kadarıyla Galileo'nun teleskopu yaklaşık 75 cm  Uzunluğunda ve bir kol kalınlığındaydı  Onu sıradan, üç ayaklı bir sehpanın üstüne yerleştirebilirsiniz  Ptoleme sisteminin (1  sahnedeki) modeli tahtadan yapılmıştır, çapı yaklaşık 50 cm  dir  Planetoryum bekçisinden kaba bir fikir alınabilir   2  Galileo'daki Duyarlık Öğesi Galileo tabii ki Falstaff değildir  Materyalist kanılarından dolayı fiziksel zevklerinde ısrar eder  Örneğin çalışırken içmeyecektir; bunun altında duyarlı bir tarz içinde çalışması yatmaktadır  Aletlerini zerafetle kullanmaktan zevk alır  Duyarlılığının büyük bölümü entelektüel türdendir: Örneğin yaptığı deneyin "güzellik"i, tüm derslerinde verdiği küçük teatral gösteri biçimi, birisini gerçekle yüz yüze getirmedeki aceleci yöntemi; iyi sözcükleri seçip onları bir baharat gibi denediği konuşmalarındaki pasajlar (1, 2, 13  sahneler) bu sayılanlara dahil edilemez  (Bunun keyif almışçasına aryalarını söyleyebilen ama oynadığı karakterin aldığı keyfi gösteremeyen oyuncunun bel cantosu ile ilgisi yoktur  ) 3  Galileo Rolü Hakkında Bu yeni tarihsel karaktere tuhaflığını, yeniliğini ve çarpıcılığını veren şey, Galileo'nun 1600'lerin dünyasına, bir yabancıymış gibi bakması gerçeğidir  Bu dünyayı inceler ve onu tuhaf, modası geçmiş ve açıklanmaya muhtaç bulur  1  sahnede, Ludovico Marsili ve Priuli'yi, 2  sahnede, senatörlerin teleskoptan bakış tarzlarını (ben bu aletlerden birini ne zaman alabileceğim?), 3  sahnede, Sagredo'yu (dokuz yaşinda olan çocuk prens), 4  sahnede, saray bilginlerini, 5  sahnede, keşişleri, 6  sahnede, genç keşişi, 7  sahnede, Federzoni ve Ludovico'yu, 11  sahnede, (yalnızca bir saniye için) Virginia'yı, 13  sahnede, öğrencilerini, 14  sahnede, Andea ve Virginia'yı inceler  (a  g  e  s  27 f  Birinci Bölüm Brecht'in Mart 1941'de ressam Hans Tombrock'a yazdığı bir mektuptan alınmıştır  Bu mektup Tombrock'un S  S  C  B  'den gelen ancak hiçbir zaman gerçekleşmeyen yayım önerisi üzerine resimlediği oyunun ilk versiyonu ile ilgilidir  İkinci ve üçüncünün tarihi yoktur ama oyunun ikinci -Amerikan- versiyonu ile ilgili gözükmektedir  ) Galilei'nin Yaşamı'na Önsöz İçin Taslaklar Galilei'nin Yaşami, birçok kişinin faşizmin ilerleyişinin kaçinilmaz oldugunu ve Bati Uygarligi'nin kesin çöküşünün geldigini hissettigi 1938 yilinin o son, karanlik aylarinda yazilmişti  Ve gerçekten dünyanin müzik, tiyatro gibi yeni sanatlarla birlikte dogal bilimlerin de gelişmesini borçlu oldugu o büyük çagin sonuna yaklaşiyordu  "Tarihin dişinda" barbar bir çagin gelecegine ilişkin az çok genel bir beklenti vardi  Sadece bir azinlik yeni güçlerin evrimini görüyor ve bu yeni düşüncelerin canliligini seziyordu  "Eski" ve "yeni" gibi ifadelerin bile anlamlari belirsizleşmişti  Sosyalist klasiklerin doktrinleri yeni olmanin çekiciligini yitirmişler ve yok olmuş bir devre ait gibi görülür olmuşlardi  Burjuva, bilimi pratikte kendi politikası, kendi ekonomisi, kendi ideolojisi ile örebilmek için bir bağımsızlık adası olarak kurarak, bilim adamının bilinçliliğinden ayırdı  Araştırmacı bilim adamının nesnesi "saf" araştırmadır; bu araştırmanın ürünü ise pek saf değildir  E = mc2 formülü ezeli -ebedi, her şeyden bağımsız olarak kavranır  Ancak diğer insanlar bağlantıyı kurabilirler ve birdenbire Hiroşima kentinin ömrü kısalıverir  Bilim adamları makinaların sorumsuzluğunu iddia ediyorlar   "Kişi dogaya hakim olmak için ona itaat etmelidir  " deyişini boş yere yazmamiş olan deneysel bilimin kurucu babasi Francis Bacon'i hatirlayalim  Çagdaşlari onun dogasina rüşvet vererek itaat ettiler ve yüksek mahkeme başkani oldugunda ona öylesine hakim oldular ki sonunda Parlemento onu kilit altina almak zorunda kaldi  Püriten Macaulay, hayran oldugu bilim adami Bacon'la onaylamadigi politikaci Bacon arasina bir ayirim çizgisi çekmiştir  Biz de Nazi çaginin Alman doktorlarina ayni şeyi mi yapmaliyiz? Savaş, birçok şeyin yani sira, bilimleri de terfi ettirir  Ne firsat! Hirsizlar yarattigi gibi kaşifler de yaratir  (Yüksek mevkilerin) daha yüksek bir sorumluluk duygusu, (Daha aşagi olanlarin) düşük sorumlulugunun yerini alir  Boyun egme keyfi davranişlarin ebesidir  Düzensizlik kusursuzca bir düzen içerisindedir  Sari humma ile savaşan doktorlar kobay olarak kendilerini kullanmak zorundaydilar; faşist doktorlarin malzemeleri kendilerine saglanmişti  Adaletin de bir rolü vardi; yalnizca "suçlulari", başka bir deyişle onlarin fikirlerini paylaşmayanlari dondurmalari gerekiyordu  Eritme amaciyla "hayvan sicakligi" nin kullanildigi deneyleri için onlara iffet kurallarini çignemiş kadinlar, fahişeler verilirdi  Günaha hizmet etmişlerdi, şimdi onlara bilime hizmet etme firsati veriliyordu  Tesadüfen, sicak suyun canliligi saglamakta kadin vücudundan daha uygun oldugu ortaya çikti: sicak su kendi çapinda anavatan için daha fazlasini yapabilirdi  (Savaşta ahlak asla gözden kaçirilmamalidir)  Her yanda gelişme! Bu yüzyilin başinda aşagi siniflarin politikacilari hapishaneleri, kendi üniversiteleri olarak görmek zorunda birakildilar  Şimdi hapishaneler gardiyanlar (ve doktorlar) için üniversiteler haline geldi  Yaptiklari deneyler, devleti ahlaki sinirlari aşmaya zorlasa da, -bilimsel bir bakiş açisindan- tamamen kurallara uygundu  Her şeye ragmen burjuva dünyasi hala kendilerine saldirilmasini belli oranda hak etmektedir  Bu bir ölçü meselesi olsa da bir ölçü meselesidir  General Von Mackensen ve General Maltzer Roma'da rehineleri vurma suçundan yargilanirken, Ingiliz Savci, Albay Halse, savaş sirasinda "misilleme katliamlarin", kurbanlar sözkonusu olay yerinden alindigi sürece, yasadişi olmadigini kabul etti, bundan sorumlu olanlari bulmak için bir kaç girişimde bulunuldu pek fazla infaz olmadi  Ama Alman generalleri çok ileri gittiler  Öldürülen her Alman asker için, on Italyan aldilar(yine de Hitler’in istedigi gibi yirmi degil) ve bütün hepsini çok çabuk bir şekilde, 24 saat içinde idam ettiler  Italyan polisi bir hata yapip, fazla sayida Italyan teslim etti ve başka bir hata yaparak Almanlar onlari öldürdü, Italyanlar'a yanliş yönde bir güvenden dolayi  Bu noktada yine rehineler için hapishaneleri iyice araştirmişlar, yargilama bekleyen suçlu ve ya şüphelileri alip, boşluklari Yahudiler'le doldurmuşlardi  Böylece belli bir insanilik, yalnızca aritmetik hatalar yaparken degil, etkisini hissettirdi  Ne olursa olsun bu sefer sinirlar aşilmişti ve bu aşiriligi cezalandirmak için bir şeyler yapilmaliydi  Her şeye ragmen burjuvazinin tamamen parçalara ayrıldıgı bu devirde, bu parçaların hala orjinal cilalı maddeyle aynı hamurdan oldukları gösterilebilir  Ve böylelikle sonunda bilim adamları istediklerini elde ederler: devlet kaynakları, büyük ölçekli planlama, sanayi üzerinde hakimiyet; Altın Çağ'ları gelmiştir  Ve büyük üretimleri tahrip silahları olarak üretimi olarak başlar; planlamaları aşırı anarşiye yol açar, çünkü devleti diğer devletlere karşı silahlandırmaya başlamışlardır  Dünyaya karşı böylesi bir tehdidi temsil ettikleri anda, halkın dünyadan elini eteğini çekmiş profesörlere karşı duyduğu geleneksel küçümseme çıplak bir korkuya dönüşür  Ve tam bir uzman olarak kendisini halktan kopardığı anda, kendisini yine halktan biri gibi görmek onu dehşete düşürür, çünkü tehdit ona da yönelmektedir; kendi yaşamı için korkma nedeni vardır, neler olduğunu bilen biri olarak en iyi nedene sahiptir  Onun sıkça duyduğumuz protestoları yalnızca engellenen, verimsizleştirilen ve saptırılan bilimine yöneltilen saldırılara değil, aynı zamanda bilgisinin hem dünya için temsil ettiği tehdide ve hem de kendine yönelik tehdide işaret eder   Almanlar kullanılabilir sonuçlar çıkartılması çok zor olan deneyimlerden birini henüz yaşadılar  Devletin liderliği, büyük bir savaş ilan etmek ve sonuçta ülkeyi tamamen harap etmek için, zalim ve 'eğitimsiz' bir politikacılar çetesiyle işbirliği yapan cahil bir insanın eline düşmüştü  Felaket getiren sondan az önce ve ondan bir süre sonra, tüm suç bu insanlara yüklendi  Her dala eğitilmiş insan gücü sağlayarak hemen hemen tam bir entelektüel seferberliği yürütmüşlerdi ve müdahale etmek için bir çok beceriksiz denemeler yapmış olsalar da, felaket yalnızca bu beceriksiz müdahalelere yüklenemez  Ordunun ve sivil nüfusun cesareti tartışma kabul etmezken askeri ve politik strateji bile tamamen yanlış görünmemektedir  Yani sonuçta kazanan düşmanın insan sayısı ve teknolojideki üstünlüğü olmuştur ki bu da neredeyse önceden kestirilemeyecek bir olaylar serisinde oyuna dahil olan birşeydir   Kapitalizmin kusurlarını gören, ya da bir derece şüphelenen birçok kişi kapitalizmi garantiler göründüğü kişisel özgürlük uğruna onlara katlanmaya hazırdır  Kişisel özgürlüğe inanırlar çünkü onu hemen hiç kullanmazlar  Hitler'in kırbacı altında bu özgürlüğü az çok iptal edilmiş görürler; bir tasarruf bankasındaki ihtiyat akçesi gibi, dokunulmaması daha mantıklı olsa bile istenildiği zaman çekilebilecek ama şimdi deyim yerindeyse dondurulmuş olan -yani orada durmasına rağmen çekilemeyen- bir hesap  Hitler dönemini anormal sayıyorlardı; kapitalizmin üzerindeki siğiller, hatta bir antikapitalist hareket meselesiydi  Son söylenen ancak Nazilerin kendi kapitalizm tanımlarını kabul edildiğinde inanılabilecek birşeydi, siğil teorisine gelince, siğillileri çıkan bir sistemle cebelleşmek durumundaydı ve entelektüellerin bu siğilleri önleyebilmek ya da yok edebilme gibi bir durumları yoktu  Her iki durumda iptal edilen özgürlük ancak bir felaketle tesis edilebilirdi  Ve felaket geldiğinde o bile özgürlüğü tesis etmeyi başaramadı, o bile yapamadı   Nazilerden arındırılmış Almanya'da hüküm süren yoksulluk tanımları tinsel yoksulluk üzerineydi  "İstedikleri, bekledikleri bir mesajdır  " dedi insanlar  "Bir mesaj almadılar mı?" diye sordum  "Yoksulluğa bir bak" dediler "ve lider eksikliğine"  "Yeterince liderleri yok mu?" dedim, yoksulluğu işaret ederek  "Ama yolunu bekleyecek birşeyleri olmalı" dediler  "Böyle şeyler beklemekten yorulmadılar mı?" diye sordum  "Anlıyorum ki uzun süre ya liderlerinden kurtulmaya ya da onun, yağmalamaları için dünyayı ayaklarına sermesini bekleyerek yaşadılar  " Bilgi olmadan idare etmenin en zor olduğu zaman, bilginin en zor ele geçirildiği zamandır  Bu, bilgi olmaksızın idare etmenin olası göründüğü en aşağılık yoksulluk durumudur  Artık hiçbir şey hesaplanabilir değildir, ölçüler tutuşmuş yanmış, kısa vadeli hedefler uzunları gizlemiştir  Bu noktada her şey şansa kalmıştır  (Werner Hecht (ed  )'den ibid s  16  Bu farklı maddeler oradaki ile aynı düzende verilmiştir, ama 1938-1939 yıllarında yazılmış oldukları öne sürülse de, 2  Dünya Savaşı'ndan sonraya ait görünmektedirler  ) Bir Çağın Cilasız Resmi Amerikan Versiyonuna Önsöz Danimarka’daki sürgünümün ilk yıllarına "Galilei'nin Yaşamı" adlı oyunu yazdığımda, Ptoleme kozmolojisini yeniden inşasında, atomu parçalama sorunu üzerine çalışan  Niels Bohr'un asistanlarının yardımını gördüm  Amaçlarımdan biri de yeni çağın cilalanmamış bir tasvirini yapmaktı -çevremdeki herkes kendi devrimizin yeni çağın bütün vasıflarından yoksun olduğuna kanaat getirdiği için bu gayret isteyen bir uğraştı  Yıllar sonra Charles Laughton'la birlikte oyunun Amerikan versiyonunu hazırlamaya giriştiğimizde bu görüntüde değişen hiçbir şey yoktu  Çalışmamızın ortasındayken atom çağı Hiroşima'da ilk kez sahneye çıktı  bir gecede, fiziğin yeni sisteminin kurucusunun biyografisi farklı bir şekilde okunmaya başlandı  Büyük bombanın cehennemi etkisi Galileo ve zamanının otoriteleri arasındaki çatışmaya yeni ve daha keskin bir ışık tuttu  Yalnız birkaç değişiklik yapmak durumunda kaldık- oyunun yapısına dönük tek bir değişiklik bile yapmadık  Zaten özgün versiyonunda kilise, seküler bir otorite olarak, ideolojisi de esasen başka başka ideolojilerle değiştirilebilir olarak çizilmişti  Başından beri koca Galileo figürünün temeli onun "halk için bir bilim" kavrayışıydı  Yüzyıllardır tüm Avrupa'da insanlar Galileo efsanesini onun sözünden dönüşüne inanmayarak onurlandırdılar, tıpkı alaya aldıkları bilim adamlarını ön yargılı, işlek zekası olmayan ve harem ağası kılıklı yaşlı bunaklar olarak gördükleri gibi  [    ] (Yazım tarihi 1946 ibid  s  10 ff  ) Galileo'ya Övgü mü, Kınama mı?Galileo'nun öğretilerini yadsımasını, ona çalışmalarını tamamlayarak gelecek kuşaklara bırakma imkanı vermesi nedeniyle bir iki "tereddüt"e rağmen akla uygun olarak çizildiğini -bir onaylama tonuyla- söyleyen fizikçiler haklı olsalardı, bu eserde büyük bir zayıflık hasıl olacaktı  Gerçek şu ki Galileo astronomi ve fiziği toplumsal önemlerini büyük çapta azaltarak zenginleştirdi  Bu bilimler bir an için, kilise ve İncil'in değerini düşürerek, bir süre bütün gelişmelerin yararına oluşturulmuş barikatların yanında yer aldılar  Sonraki yüzyıllarda, ileri bir hareketin olduğu ve bu bilimlerin de ilerlemenin içinde yer aldığı doğrudur ama bu yavaş bir hareketti, bir devrim değil; deyim yerindeyse, uzmanlar arası bir tartışmaya dönüşerek yozlaşmış bir skandaldı  Kilise, tüm gerici kuvvetlerle birlikte örgütlü bir geriletme harekatını başararak, gücünü az çok yeniden sağlamlaştırdı  Astronomi ve fizik ne toplumdaki yüksek konumlarına yeniden ulaşabilmişler ne de halkla böylesine yakın bir ilişkiyi tekrar kurabilmişlerdir   Galileo'nun suçu, çağdaş doğa bilimlerinin ilk günahı sayılabilir  Yeni sınıfı - burjuvaziyi - zamanın devrimci toplumsal akımına bir itki kazandırdığı için derinden ilgilendiren yeni astronomiden keskin hatlarla tanımlanmış özel bir bilim yarattı, bu bilim -genel kabul gören "saf" lığı, yani üretim biçimlerine olan kayıtsızlığı sayesinde- diğer bilimlerle karşılaştırıldığında engellenmeden gelişebilirdi   Atom bombası hem teknik hem de toplumsal bir olgu olarak, Galileo'nun bilime katkısının ve topluma katkıdaki başarısızlığının klasik son ürünüdür   Bu nedenle Walter Benjamin'in dediği gibi, bu yapıtın "kahraman"ı Galileo değil, halktır  Doğrusu bu bana fazla özet gibi geliyor  Umarım bu eser toplumun, bireylerinden istediği şeyi nasıl zorla aldığını gösterebilir  En az üreme dürtüsü kadar hoş ve karşı konulmaz bir toplumsal olgu olan araştırma dürtüsü, Galileo'yu en tehlikeli bölgeye yönelterek, başka zevkler için duyduğu şiddetli arzularla ıstırap verici bir çelişkiye sürükler  Teleskopunu yıldızlara çevirir ve kendisini işkenceye teslim eder  Sonunda gizlice ve belki de vicdanı sızlayarak, kötü bir alışkanlığa tutulur gibi bilimine müptela olur  Böyle bir durum karşısında, kişi Galileo'yu yalnızca övmek ya da yalnızca kınamak gibi bir isteğe güçlükle kapılabilir  (Yazım tarihi 1947 ibid  s  17 f  ) --->: Padova’da Bir Matematik öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’in Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak frmacil sayfa 2iki --->: Padova’da Bir Matematik öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’in Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak | 
|   | 
|  | 
|  |