Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinema, Müzik & Online Videolar > Radyo, Sinema ve Tiyatro

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
köylünün, skeçler, tarihi, umudu|tiyatro

Köylünün Umudu|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Köylünün Umudu|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler




KöYLÜNÜN UMUDU
(4 perdelik oyun)
Kişiler
Muhtar - Süleyman - Avcı Mehmet
Çaycı Ali dayı - Recep
Koreli Nuri - Kaymakam
Yenice Köyü muhtarı
öğretmen Ayşe - 10 Erkek çocuk
10 Kız çocuk - 3 Genç kadın - 3 Yaşlı kadın

1 Perde
Muhtar - Avcı Mehmet
Çaycı Ali dayı - Recep - Koreli Nuri
(Muhtar, elli yaşlarında, iri yan, pos bıyıklı birisidir Başında siperli bir şapka vardır Ceket ve pantolon giymiştir Ceketin içine beyaz bir gömlek ve kısa bir yelek bulunmaktadır Köstekli saati görünmektedir
Avcı Mehmet, yirmili yaşlardadır Başına siperli bir şapka takmıştır Avcı Mehmet'in üzerinde çizgili bir gömlek, altında süvari pantolon vardır Beline kuşak sarmıştır İnce, uzun boyludur Esmer ve bıyıklıdır Sırtına tüfeğini asmıştır Ayağında deri çizmeleri vardır
Çaycı Ali dayı, elli yaşlarında, beyaz saçlı, bıyıklı ve iri yan birisidir Başına siperli bir şapka takmıştır Üzerine beyaz bir gömlek ve gri bir süveter giymiştir Altında siyah bir pantolon ve ayakkabılar vardır önünde beyaz bir önlük vardır
Recep, yirmili yaşlardadır Orta boylu, bıyıklı ve sarışın bindir Başına siperli şapkayı ters takmıştır Üzerinde desenli bir gömlek vardır Altına süvari pantolon giymiştir Beline beyaz kuşak sarmıştır Ayağına, dizine kadar olan bir çift yün çorap giymiştir Ayağında siyah lâstik ayakkabılar vardır
Koreli Nuri, Kore gazisidir Yetmişli yaşlardadır Uzun, ince boyludur Beyaz sakallıdır Başında siperli şapka vardır Üzerine siyah bir ceket giymiştir Altında süvari pantolon vardır Ayağına siyah lâstik ayakkabılar giymiştir)
Sahne
(Sahne köy kahvesi şeklinde düzenlenmiştir Birkaç tane masa ve sandalye konulmuştur Bir köşede küçük bir çay ocağı bulunmaktadır Alüminyum bir çaydanlık ve kuşaklı bardaklar görünmektedir Köy muhtarı başını öne eğmiş oturmaktadır Çaycı Ali dayı, çay ocağının başındadır Sahne yavaş yavaş aydınlanır Köy muhtarı da başını kaldırıp konuşmaya başlar)

Muhtar— Of Offf! Dert elediğin bitmiyor ki Hele de benim gibi koskoca bir köyün muhtarıysan derdin hiç bitmez Kimin başı sıkışsa doğruca gelir, beni bulur Meselâ dün bizim Kalaycı Osman'ın oğlu geldi "Muhtar emmi" dedi "Deste getiriyordum, traktörüm devrildi Az gitti ben de altında kalıyordum Hani yaptıracaktın yolu"
Peki, şimdi ne diyeceksin buna? Oğlan haklı Belediye seçimlerinden önce yapacağız dedilerdi Ama nerede? Söyledikleri orada kaldı Seçim geldi, geçti Ne yaptılar, ne gördüler Sadece bununla kalsa iyi Evvelki gece tam uykuya dalmıştım ki kapı hızlı hızlı vuruldu Neye uğradığımı şaşırdım Kapıya gidiyorum diye ocaklığa girmez miyim? Üstüm başım kapkara oldu
Meğer kapıdaki bizim Süleyman'mış Kızı hastalanmış Ateşler içinde yanıyormuş yavrucak "Aman muhtar emmi, kızımı kurtar" dedi Ne yaparsın, neylersin? Gecenin bir yarısı Arabayı nereden bulursun? Hadi arabayı buldun, doktoru nereden bulursun?
Yaaa işte böyle Biz de dert bir değil, iki değil Köyde, su yok, çal Köy işlerinin kapısını Kaç kere çaldık çalmasına ama ne gelen var, ne giden (8u sırada kapı açılır İki adam içeri girer Selâm verirler ve masaya otururlar)
ikisi birlikte— Selâmünaleyküm!
Muhtar— Aleykümselam!
Avcı Mehmet—Ali dayı, bize iki çay
Recep— Benimki demli olsun, hani şöyle tavşan kanı
Avcı Mehmet— Eee Muhtar emmi! Böyle kara kara ne düşünüp durursun? De hele
Muhtar fCevap vermez)
Recep (imalı)— Neyi düşünecek? Sabaha karşı kırağı indiydi ya! Kavrulan patlıcanlarını düşünür
(Herkes gülüşür)
Muhtar— Fesuphanallah! Asabımı bozma Recep! Şakanın sırası mı şimdi?
(Ali dayı çayları getirir)
Recep (gülerek)— Ne kızıyorsun muhtar emmi?
(Muhtar susar Boynunu büker Bu sırada kapı tekrar açılır İçeri yaşlı bir adam girer)
Koreli Nuri— Selâmünaleyküm ağalar!
Kahvedekiler (hep bir ağızdan)— Aleykümselam!
(Koreli Nuri gelir, muhtarın yanına oturur)
Koreli Nuri— Eee muhtar efendi? Muhtar olmakla iş bitmiyor değil mi? Kapıları çalmak lâzım, muhtar efendi
Muhtar (çıkışarak)— Çalmadım mı sanıyorsun? Bir de bilmezmiş gibi konuşuyorsun
Koreli Nuri (Acı acı güler)— Çaldın çalmasına da öyle olmaz
Muhtar— Ya nasıl olur?
Koreli Nuri— Bir kere çaldın, istediğini vermediler mi? Bir daha çalacaksın
Muhtar— Ben kapıları aşındırmaktan usanmadım, onlar söz vermekten usanmadılar
Koreli Nuri— Gerekirse Ankara'ya gideceksin muhtar! Bak, okul bir yıldır boş duruyor Okul var, öğretmen yok
Muhtar— Doğru söylersin Koreli Bir zamanlar okul yoktu Bizler okuyamadık Çocuklarımız okuyamadı Toplandık, kendi gücümüzle okul yaptık Bu sefer de öğretmen bulamadık
Koreli Nuri— Böyle giderse torunlarımız da okuyamayacak
(Ali dayı çay getirir)
Ali dayı— Benim torunlar nasıl da yanıp tutuşuyor okuyacağız diye bir bilseniz Küçük Ali, doktor olacağım eliyor Ayşe de öğretmen olacağım diye tutturuyor Ne edeceğimizi şaşırdık Karlıtepe Köyü'ne gönderelim, dedim "O kadar uzağa nasıl gönderelim baba" dedi oğlum "Bunun bir de kışı var"
Koreli Nuri— Doğru söylemiş Kışın kar bastırınca nasıl gider yavrucaklar?
Avcı Mehmet— Üşütüp hasta olacaklar Bu sefer de doktor yok
Recep— Birlik olduk, okul yaptık öğretmenliği de kendimiz yapamayız ya!
Muhtar— Yahu Ali be Şu radyonun kulağını bir'çek bakalım Acans dinleyelim
Recep (gülerek)—: Acans değil muhtar emmi, haber, haber (Herkes gülüşür)
Muhtar— Senin benimle eğlenmekten başka işin gücün yok ki
(Ali dayı radyoyu açar Haberler başlamıştır)
Koreli Nuri— Seçim olacak da ne olacak?
Avcı Mehmet— He ya Ne faydası var?
Ali dayı— Gübre fiyatları almış başını gidiyor
Muhtar— Yalnız oy istemeli değil, biraz da iş yapmalı
Recep— Halka hizmet etmeli
Ali dayı— Doktorsuz, öğretmensiz köy kalmamalı
Recep— Yollar yapılmalı, köylü desteklenmeli
Avcı Mehmet— Köylü ekip biçmezse şehirlinin hâli ne olur?
Koreli Nuri— Bunları düşünen yok ki?
Muhtar— Durun hele Sizin muhtar daha ölmedi Bir kere daha gideceğim kasabaya Bir kere daha çalacağım kaymakamın kapısını İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki
Recep— Yaşa muhtar emmi!
(Perde kapanır)

2 Perde
Kaymakam
Muhtar Yenice Köyü muhtarı
(Kaymakam genç, şişmanca birisidir Koyu renk takım elbise giymiştir Yenice köyü muhtarı yaşlıdır Saçları ye bıyıklan kırlaşmıştır Başında siperli bir şapka, üstünde eski ve kalın bir ceket vardır Altında süvari pantolon ve lâstik vardır)
Sahne
(Kaymakamın odası Arkada bir Atatürk portresi yer almaktadır Bir masa ve önünde iki iskemle vardır Üstünde Türk bayrağı Kaymakam masanın başında oturmaktadır Bu arada kapı vurulur)

Kaymakam— Girin
(Kapının açılıp kapanma sesi duyulur Muhtar içeri girer)
Muhtar— Rahatsız ediyoruz kaymakam bey Ben Ortaöz Köyü muhtarıyım
Kaymakam— Evet, hatırladım sizi Buyurun oturun
(Muhtar iskemleye oturur)
Muhtar— Malûmunuz efendim, köyümüzün birçok eksiği var Ama en önemlisi de bir öğretmenimiz yok Çocuklarımız geçen yıldan bu yana okul yüzü görmedi
(Kaymakam araya girer)
Kaymakam— Biliyorum, muhtar Ülkemizdeki birçok köyün sorunu bu Doktor yok, öğretmen yok
Muhtar— Düşündük, taşındık, kendi başımıza bir çare bulamadık Hastalanınca kasabaya zar zor gelebiliyoruz Ama ya çocuklar Onları nereye gönderelim okumaları için?
Kaymakam— Anlıyorum derdinizi Ama şu an elimizden bir şey gelmiyor İnşallah çok kısa zamanda köyünüzün bu yokluğunu gidereceğiz
Muhtar— Sağ olun kaymakam bey Çocuklarımızın sabrı kalmadı artık öğretmen olmak, doktor olmak Belki bir gün sizin gibi kaymakam olmak, onların da hakkı öyle değil mi?
Kaymakam— Tabi, tabi Neden olmasın?
Muhtar— Allah o günleri bize gösterir inşallah!
Kaymakam—- Biz de köy çocuğuyuz muhtar Tıpkı sizin gibi
Muhtar— Bana müsaade kaymakam bey
Kaymakam— Buyurun, müsaade sizin
(Muhtar mahcup bir tavırla geri geri giderek sahneden çıkar Kapının açılıp kapanma sesi duyulur)
Muhtar— İyi haberlerinizi bekliyoruz Kalın sağlıcakla
(Kaymakam gülümseyerek başını sallar Sonra kendi kendine söylenir)
Kaymakam— Bunlar da her şeyi bizden bekliyorlar Ah keşke mümkün olsa da her köye bir öğretmen, bir doktor verebilsek
(O sırada biri daha kapıyı çalıp mahcup bir şekilde içeri girer Kapının açılıp kapanma sesi duyulur)
Yenice Köyü muhtarı— Girebilir miyim kaymakam bey?
Kaymakam (gülümseyerek)— Girin, girin
Yenice Köyü muhtarı— Ben Yenice Köyü muhtarıyım
Kaymakam— Evet, buyurun Oturun, oturun
(Yenice Köyü muhtarı iskemleyi çeker oturur Aynı anda konuşmaya başlar)
Yenice Köyü muhtarı— Hangi birini desem ki kaymakam bey? öğretmen yok, doktor yok
Kaymakam (Acı acı gülümser)— Biliyorum, biliyorum Çocuklarınız okula gidemiyor, hastalarınızı kasabaya getirmeniz de çok zor
Yenice Köyü muhtarı— Zaten biliyorsunuz işte
Kaymakam— Bu kasabadaki herkesin sorunu hemen hemen aynı
Yenice Köyü muhtarı— İyi de bazı köylerin öğretmeni var
Kaymakam— Tabi var (Biraz duraklar) Peki bu arada çocuklarınızı öğretmeni olan civar köylere gönderemiyor musunuz?
Yenice Köyü muhtar— Nerede? öğretmeni olan en yakın köy, bizim köye bir buçuk saat çeker Araba yok, yol yok Nasıl göndeririz çocuklarımızı beyim
(Yenice Köyü muhtar umutsuzca başını sallar)
Kaymakam— Haklısın, haklısın
Yenice Köyü muhtar— Tek umudumuz sizsiniz kaymakam bey
(Perde kapanır)

3 Perde
Muhtar Koreli Nuri
Recep
Süleyman
Avcı Mehmet
Çaycı Ali dayı
(Süleyman otuz beş yaşlarındadır Esmer, bıyıklı, kirli sakallıdır Başında siperli bir şapka vardır Ceketin içine desenli bir gömlek giymiştir Ayağında çamurlu lâstik ayakkabılar vardır)

Sahne
(Sahne düzeni, 1 perdedeki gibi düzenlenmiştir Köylüler kahvede oturmaktadır Ali dayı da onlara çay dağıtmaktadır Kapının açılıp kapanma sesi duyulur Koreli Nuri içeri girer Hafiften bir türkü sesi duyulur)

Koreli Nuri— Selâmünaleyküm ağalar!
(Köylüler sağ ellerini sol göğüs üzerine değdirerek selâmı alırlar)
Köylüler (hep bir ağızdan)— Aleykümselam!
Koreli Nuri (Süleyman'a dönerek)— Senin Karaçayır'daki bostana domuz girmiş öyle mi?
Süleyman (üzgün)— He ya Mısırları perişan etmiş meret!
Recep— Oğlum o kadar emek verdin madem, öyleyse ne diye başında beklemedin?
Süleyman— Beklemez miyim? Her gece elimde tüfek bekliyordum Bir dün gece gitmedim Onlar da bunu fırsat bildi
Avcı Mehmet— Ah ben orada olacaktım ki Ne sinsi i hayvan yahu Sanki orada insan olmadığını haber aldı
Muhtar— Oğlum, tahta çitler domuzlara dur diyemiyor artık Çitleri dikenli telden yapmak lâzım
Süleyman— Doğru dersin Nuri emmi Bakalım, bir çaresine bakacağız mutlaka
Avcı Mehmet— Siz onu bunu bırakın da şu bizim öğretmen meselesi ne oldu?
Recep— Sahi ya
Muhtar (canı sıkkın)— Hiç o meseleyi açıp da canımı sıkmayın
Avcı Mehmet— Ne oldu muhtar emmi? Gitmedin mi kaymakama?
Recep— Dün gideceğini söyledin ya muhtar emmi!
Muhtar— Canım gittim gitmesine de
Koreli Nuri— Eee
Muhtar— Ee si, bekleyeceğiz
Süleyman (kızarak)— Ooo Daha ne kadar bekleyeceğiz muhtar emmi?
Koreli Nuri— Kaymakam bey ne dedi?
Muhtar-— Kaymakam bey, beni çok iyi karşıladı Oturup dertleştik sizin anlayacağınız
Recep— Sonra?
Muhtar— Sonrası Köylünün sorunlarını o da en az bizim kadar iyi biliyor "Ama şu an elimden bir şey gelmiyor" diyor
Ali dayı— Ben artık ümidi kestim muhtar! Dün İstanbul'dan haber geldi Bizim Hasan'ın oğlu orada ya Ali ile Ayşe'yi gönderin diye yazmış mektupta
Süleyman— Gönderecek misin Ali dayı?
Ali dayı— Valla bilmem ki Akşamdan beri bir düşüncedir aldı bizi
Koreli Nuri— Bana kalırsa gönder Çocuklar cahil kalmasın bizim gibi
Muhtar— Koreli doğru söyler Ali Köyümüze ne zaman öğretmen geleceğini Allah bilir
Süleyman— Onlar bari okuyup adam olsunlar
Recep— Bir kişi okusa hepimizin kârına değil mi?
Ali dayı— Onlardan ayrılmayı hiç istemiyorum ama
Avcı Mehmet— Ayrılmıyorsun ki Nasıl olsa tatillerde gelirler
Muhtar— Hem bizim köyümüze öğretmen gelse bile bunun bir de lisesi, üniversitesi var Nasılsa yollayacağız yavrularımızı
Süleyman—Allah bizim çocukların da yüzünü güldürür inşallah Bir an önce köyümüze bir öğretmen gelir
Avcı Mehmet—Ali dayı be Şuradan bir demli çay ver de keyfimiz yerine gelsin
Muhtar— Elbette bir öğretmenin yolu da bir gün bizim köye düşer Çıkmadık candan ümit kesilmez (Ellerini havaya kaldırır) Ali be Herkese benden birer bardak çay getir hele
(Perde kapanır)

4 Perde
öğretmen Ayşe - 10 Kız öğrenci 10 Erkek öğrenci - 1 Kadın - 2 Kadın
3 Kadın - 4 Kadın
Süleyman - Recep - Avcı Mehmet
Muhtar - Çaycı Ali dayı - Koreli Nuri
(öğretmen Ayşe, yirmi yaşlarında, dalgalı, kısa saçlı, uzun boylu, esmer biridir Üzerinde bisiklet yaka bir bluz, altında pileli koyu renk bir etek vardır Hafif topuklu bir ayakkabı giymiştir
Kız ve erkek öğrencilerin hepsi önlüklüdür 1, 2 ve 3 kadın orta yaşlıdır Üzerlerinde bir bluz vardır Altına şalvar ve lâstik ayakkabılar giymişlerdir Başlarında renkli yemeniler vardır 4 kadın yaşlıdır Kıyafet aynıdır Sadece sırtında bir yelek vardır Başını beyaz bir yemeniyle örtmüştür Daha önceki sahnelerde yer alan oyuncular yaşlanmıştır Kıyafetleri aynıdır)

Sahne
(Sahne, bir sınıf şeklinde düzenlenmiştir öğretmen Ayşe tahtanın önünde durmaktadır öğrenciler sıralarda oturmaktadır)
öğretmen Ayşe— Bugün benim için çok güzel bir gün Çocuklar! Çünkü ilk görev günümdeyim Hem de kendi köyümde sizlerle, öğrencilerimle bir aradayım Mutluluğumu sizlere nasıl anlatsam bilmem ki
(Sınıfın içinde dolaşmaya başlar)
Siz yaşlardaydım öğretmen olmak istiyordum Kardeşim Ali de doktor olacaktı Ama biz ne yazık ki sizler kadar şanslı değildik Çünkü öğretmenimiz yoktu Tam bir yıl bekledik Hiç bıkmadan, usanmadan, umutla Fakat gelmedi
Sonra amcamın oğlu bizi İstanbul'a çağırdı Köyümüzden, sevdiklerimizden ayrılmak öyle zor geldi ki Ama bunu yapmalıydık Okumalıydık Yıllar su gibi akıp geçti Çabalarımız boşa Çıkmamıştı Sonunda kardeşim Ali, doktor oldu, bense öğretmen
(Biraz hûzünlenir) Biz okuyabildik ama ya geride kalanlar? Onlara ne oldu? Bir ikisinin, bizim gibi akrabalarının yanına gittiğini duyduk Gidebilenler okudular Kalanlarsa (Yutkunur ve başını sallar) Ne yazık ki okuyama-dılar
(Bir anda heyecanlanır) Ben istiyorum ki artık okumayan çocuk kalmasın!
(1 Erkek çocuk parmak kaldırır)
1 Erkek çocuk (hevesli)— Ben okuyacağım öğretmenim! Hem de sizin gibi bir öğretmen olacağım
1 Kız çocuk (yüksek sesle)— Ben de (Birkaç kişi daha art arda bağırırlar)
2 Kız çocuk (kısık bir sesle)— Ben doktor olacağım
2 Erkek çocuk (yüksek sesle)— Ben mühendis olmak istiyorum
öğretmen Ayşe (sevecen)— Ne yapacaksın mühendis olunca?
2 Erkek çocuk— Evlerimize su getireceğim O zaman annelerimiz çeşmelerden su taşımayacak
3 Erkek çocuk— Ben kaymakam olmak istiyorum öğretmen Ayşe (Sevgiyle gülümser)— Niçin?
3 Erkek çocuk— Kaymakam olunca bu kasabadaki köylere öğretmen, doktor göndereceğim O zaman herkes okuyabilecek, okumayan kalmayacak köylerimizde Hastalarımız inim inim inlemeyecek, yollarda acı çekmeyecek
öğretmen Ayşe (Sınıfa göz gezdirir)— Başka kimse yok mu?
(Eliyle işaret eder)
3 Kız çocuk— Ben ressam olmak istiyorum öğretmen Ayşe (gülümseyerek)— Çok güzel Nasıl resimler yapacaksın?
3 Kız çocuk (sıkılgan)— En çok sizin resminizi yapmak istiyorum Sonra da köyümün resmini Ağaçlan, kuşları
öğretmen Ayşe— O zaman şimdiden yapmaya başla olur mu?
(Biraz duraklar Çocuklar birbirleriyle konuşur Uğultular yükselir öğretmen Ayşe tekrar sınıfa göz gezdirir)
Başka Başka konuşmak isteyen yok mu?
(Arka sıralardan bir çocuk parmak kaldırır öğretmene kendisini gösterebilmek için arada sırada ayağa kalkar)
4 Erkek çocuk (sesini duyurmaya çalışarak)— öğretmenim, öğretmenim!
(Sonunda öğretmen onu görür Çocukların uğultusu devam etmektedir)
öğretmen Ayşe (yüksek sesle)— Bir dakika çocuklar! Arkadaşınız konuşacak (Çocuklar susarlar)
öğretmen Ayşe— Senin adın ne bakalım?
4 Erkek çocuk— Erdem Adım Erdem!
öğretmen Ayşe— Peki sen ne olmak istiyorsun?
4 Erkek çocuk— Ben büyüyünce başbakan olacağım
öğretmen Ayşe (Gülerek alkışlarlar)— Ooo
(Bütün çocuklar dönüp çocuğa bakarlar)
öğretmen Ayşe (meraklı)— Başbakan olunca neler yapacaksın?
4 Erkek çocuk— Demin kaymakam arkadaş dedi ki
(Bütün sınıf gülüşür öğretmen de gülümser Çocuk devam eder)
Dedi ki: "Bu kasabadaki bütün köylere öğretmen, doktor göndereceğim "
Ama ben başbakan olunca ülkemin bütün köylerine öğretmen ve doktor yollayacağım Yeni öğretmenler, doktorlar, mühendisler yetişecek Artık okuma yazma bilmeyen kalmayacak Okulsuz, yolsuz, susuz köy kalmayacak
öğretmen Ayşe— Aferin Erdem! Adın gibi erdemli bir insan olursun inşallah!
(Sonra geri geri gider Tahtanın yanına gelir) Hepinize güveniyorum çocuklar! Bir gün iyi yerlere geleceğinize ve ülkenize, milletinize, hatta bütün insanlığa hizmet edeceğinize inanıyorum Umarım mesleklerinizde dürüst insanlar olursunuz ve hep böyle kalırsınız (Biraz duraklar, sınıfın içinde dolaşır Sonra el çırparak yeniden söze girer) Çocuklar! Şimdi size bir sürprizim var! (Çocukların merakları yüzlerinden okunur Sabırsızlanırlar) Sizlerden benim yardımcım olmanızı istiyorum Çünkü bugünden itibaren anne babalarınıza, hatta dedelerinize ve ninelerinize hep birlikte okuma yazma öğreteceğiz oldu mu?
Çocuklar (hep bir ağızdan)— Olduuu!
öğretmen Ayşe— öyleyse herkes kendi evindeki büyüklere her gün ders çalıştıracak Ben de bu sıralarda onları kontrol edeceğim anlaştık mı?
Çocuklar (hep bir ağızdan) Anlaştık!
Ayşe— O zaman yeni arkadaşlarınızla tanışmaya ne dersiniz?
Çocuklar (hep bir ağızdan)— EveetL ; (Sahneye teker teker köylüler girmeye başlar Koreli Nuri'nin elinde baston vardır, iki büklüm yürür Muhtar ve Ali dayı da yavaş yavaş yürürler Köy kahvesindekilerin hepsi burada toplanmıştır Birkaç köylü kadın da onlarla birlikte gelmiştir öğretmen Ayşe ve çocuklar hep birlikte onları alkışlarlar
(Perde kapanır)

Sema Devir



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.