Albay Kuş – Tiyatro Adam |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Albay Kuş – Tiyatro AdamAlbay Kuş – Tiyatro Adam Balkanlar’da, eski bir manastırdan bozma bir akıl hastanesi Kendisi de uyuşturucu bağımlısı olan ve morfine yakın olabilmek için doktor olmuş bir genç adam Doktoru olmayan akıl hastanesinde yalnız ve zararsız 6 hasta Hastaların donmamak için aynı odada kalmak zorunda olduğu; yiyecek, giyecek ve hatta ilaç imkanının bile neredeyse hiç olmadığı bir hastane Tam umudun bittiği anda, gökten düşen bir sandık ! Ve, 2 saatlik harika bir oyun Geçtiğimiz yıl Şehir Tiyatroları'nda Titatik Orkestrası oyununu izlediğimiz Bulgar Yazar Hristo Boytchev'in bir başka oyunu, Albay Kuş, Murat Karasu rijesi ile Tiyatro Adam tarafından sahneye koyuluyor Harika bir metin var ortada, hem karakter bazında derin, hem toplumsal mesajlar konusunda iddialı, hem izliyiciyi kendisiyle yüzleştirmek konusunda bonkör ! Hristo Boytchev, Albay Kuş'ta delilerin üzerinden normal(!) insanlara sesleniyor; umutsuz-çaresiz olduğunu hisseden, kendi kurduğu batıl inançlara körü körüne saplanan, eksiklerini ortadan kaldırmak yerine bunlardan dolayı hayata küsen, kötü olaylarla ilgili kendini suçlayıp duran, kendini yaşamaktan soyutlayan insana İçinde hüznü, heyecanı, umudu, hayal kırıklığını barındıran duygusal bir oyun Sonuna yaklaşırken, giderek daha fazla başarılar kazanan askeri birlik ile mutlu olmanız gerekirken bir şey gelip oturuyor gırtlağınıza, düğümleniyor Gülerken gözlerinizi silmek zorunda kalıyorsunuz… Genç Doktor (Deniz Özmen) bu manastırdan bozma ve neredeyse unutulmuş akıl hastanesine gelirken aslında bağımlısı olduğu morfine daha kolay ulaşmayı hedeflemektedir Manastırda ise karamsar bir manzara kendisini karşılar Zararsız 6 delinin bulunduğu hastanede şartlar oldukça kötüdür; hastalar donmamak için aynı odada kalmakta, kısıtlı yiyecek, giyecek ve ilaç imkanları bulunmaktadır Yolların karla tamamen kapandığı ve manastırın hayattan tamamen soyutlandığı, hastaların artık umutlarını kaybettikleri bir günde manastır üstünden uçan bir Birleşmiş Milletler uçağından yanlışlıkla bir sandık düşer bahçeye Sandık içinde askeri kıyafetler vardır 3 yıldır hiç konuşmayan bir hasta (Aşkın Şenol) bu elbiselerden birini giyer ve kendini albay ilan eder Tüm hastaların onun emrine girmesi ile bir yavaş yavaş kışla ortamı oluşur, her gün askeri talim yapmaya başlarlar Hastalar birşeylerin parçası olduklarını hissetmekte, birşeylerin parçası oldukça daha da heyecanlanmakta ve kendilerine yeni hedefler koymaktadır Sonunda manastırda bir devlet kuran hastalar üyelik başvurularını yapmak üzere Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’ne gitmeye karar verir Yönetmen Murat Karasu bence çok şanslı, çünkü elinde başarılı metin olduğu gibi, en az metin kadar başarılı bir oyuncu ekibi var Konservatuarlı oyuncu iyidir, alaylı kötüdür, mankenden tiyatrocu olmaz gibi magazinsel bir iddia peşinde değilim ancak tamamı konservatuar mezunu olan ekibin ciddi bir eğitim aldığı ve eğitimi ciddiye aldığı sahnedeki duruşlarından belli oluyor Oyunun temposunun, seslerinin, jest ve mimiklerinin kontrolünde son derece başarılılar Aynı zamanda her oyuncu rolünü önemsemiş, her karakter için derinlemesine çalışılmış Oyunun ağır bir teksti var aslında, Balkanlar’daki savaşa, insan psikolojisine dair önemli sözler söylüyor oyun Ekip, oyunun ağırlığının yanı sıra oyundaki mizah öğelerini de iyi tespit edip ortaya çıkarmış hatta kendileri de karakterlerine mizah eklemişler Böylelikle bu ağır oyuna rağmen seyircinin dikkatinin 2 saat boyunca ayakta kalması sağlanmış Ali Kil, Deniz Özmen, Burak Dur, Aşkın Şenol, Ayça Aykut, Sarp Akkaya, Fatih Koyunoğlu ve Ferit Kaya’dan oluşan oyuncu kadrosunu kutluyorum Sahne değişikliği olmayan oyunda Murat Karasu fazla dekor giriş çıkışına da gerek duymamış Sahne değişimlerini, sahne devinimi içinde halletmiş, çok da iyi yapmış Örneğin, tüm oyuncular asker kıyafeti giyerken dahi ışıklar sönmüyor, seyirci sahnenin süprizi olacak kıyafet değişikliğini görmezken oyun bir yandan devam ediyor Böylelikle oyunun ritmi hiç düşmüyor Dekorun her parçası ve alanı kullanılıyor, işe yaramaz görünen ya da sadece görsel güzellik sağlaması için sahnede duran hiçbirşey yok Ben bu açıdan da oyunu çok başarılı buldum, çünkü ekibin yaptığı herşeyin bir amacı var Ancak dekorun biraz alçak olmasını yadırgadım, dekor basit bir görüntü arz ediyor Özellikle boş anlarda sahneye baktığınızda dekordan çok fon perdesi görünüyor Belki dekordan yükselen direklere birşeyler asılarak zenginlik katılabilir Müzik seçimini de başarılı buldum; oyunun içinde geçtiği coğrafyaya, duygusal yapısına ve heyecanını uygun müzikler var Albay Kuş, geçen sezon oynamaya başladı, bir türlü fırsat bulup gidememiştim, çok şey kaçırdığımı gördüm Tiyatro gibi tiyatro hazırlamışlar! Genelde pazartesi günleri Oyun Atölyesi’nde oynayan ekibin bence bir sahneye ihtiyacı var, çünkü böylesine iyi bir kadro bir sahneyi dolu dolu kullacak işler ortaya çıkarabilir ve kendi seyircisini oluşturabilir 10 ve 17 Kasım’da Oyun Atölyesi’nde oynayacaklar, mutlaka izleyin! İsmail Can Törtop |
|