|  | Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro MetniVatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni OYNAYANLAR: AYŞE KADIN : 50 Yaşlarında köylü bir kadın ERKEK SESİ : Dışardan yükselen ses KADIN SESİ : Dışardan gelen ses 2  SES : Dışardan gelen erkek sesi 1  ASKER : Yunan askeridir ve üzerinde o devrin asker kıyafeti vardır 2  ASKER : Birinci asker gibidir 3  ASKER : Birinci asker gibidir KOMUTAN : Otuz beş yaşlarında bir Yunan subayı  Üzerinde üniforma vardır NÖBETÇİ : Komutanın kapısında nöbet bekler TEĞMEN : 25 yaşlarında bir Yunan subayı ÇORBACI: Yunanlılar hesabına çalışan bir hain FATMA : 50 yaşlarında, Osman Ağa'nın eşi OSMAN AĞA : 55 yaşlarında bir Türk köylüsü DİMİTRİ: Yunanlı asker MUHTAR : 55 yaşlarında, köyün muhtarı 1  ADAM : İhtiyar heyeti üyesi 2  ADAM : İhtiyar heyeti üyesi 3  KADIN: Muhtarın karısı 4  KADIN: 1  İhtiyar heyeti üyesinin karısı 5  KADIN : 2  İhtiyar heyeti üyesinin karısı 1  PERDE DEKOR : (Geniş bir köy evinin salonudur İki yan tarafta divan vardır  Orta yerde kilim bulunur  Duvarlardan birinde gaz lambası ve ayna asılıdır  Salonun çeşitli yerlerinde şilteler bulunmaktadır) Ayşe kadın — (Salonun tam ortasındaki kapağı kaldırmış, içeriye cephane dolu sandıkları yerleştirmeye çalışmaktadır  Bir yandan da kendi kendine mırıldanır) Düşman köye geliyormuş  Onlar buraya ulaşmadan şu sandıkları ortadan kaldırmalıyım ERKEK SESİ — (Dışardan) Ayşe kadın! Ayşe kadın! Çabuk hazırlan! Düşman neredeyse köye girmek üzere  AYŞE KADIN — (Cephane sandıklarından birisini daha evin bodrumuna indirir  ) Biraz daha işim var Bitirir bitirmez ben de geleceğim  Siz yolunuza devam edin ERKEK SESİ — (Dışardan) Elini tez tut! Biz ormana doğru gidiyoruz AYŞE KADIN — Ben kadınım Düşman (bilgi yelpazesi  net) köye girse bile bana dokunmazlar  Fakat siz erkekleri, düşman ele geçirirse parçalar, (diye yüksek sesle dışarıya bağırır  Sonra tekrar cephane sandıklarını bodruma indirmeye devam eder) İKİNCİ SES — (Dışardan) Ayşe kadın düşman hemen tepenin ardında  Çabuk ol    Sen de bizimle gel    AYŞE KADIN — (Yüksek sesle bağırarak) Çok az işim kaldı  Siz yolunuza devam edin  İKİNCİ SES — Ormanda seni bekleyeceğiz Elini biraz çabuk tut  AYŞE KADIN — Peki Siz yolunuza devam edin  (Ayşe kadın güçlükle bir sandığı daha bodruma indirdi  Sonra elinin tersi ile alnındaki terleri siler  Bu sırada dışardan silâh sesleri yükselir  Yaşlı kadın son sandığı da bodruma indirir, kapağını güzelce kapatır  Üzerine de kilimleri serer  Ardından, divanın üzerinden seccadeyi alıp, bodrum kapağının üzerine sererek) artık çok geç  Düşman köye girdi bile En iyisi namazımı da kılıp kaderimle başbaşa kalayım (Ayşe kadın namaza durur  Bu sırada dışarıdan ayak sesleri ve konuşmalar yükselir  Ayşe kadın namazını bitirip dua etmeye başladığı sırada gürültüyle evin kapısı açılır ve içeriye üç düşman askeri girer  İçlerinden biri Ayşe kadına saldırır  ) 1  ASKER — Söyle bakalım moruk, sen neden diğerleriyle kaçmadın  Mutlaka bir bildiğin olmalı  (Ayşe kadın cevap vermez) 2  ASKER — (Ayşe kadının yanına gelir ve saçlarından ayağa kaldırarak  ) Evet evet bir bildiğin olmalı  Haydi konuş  (Ayşe kadın cevap vermeyince, iki asker birden yaşlı kadını hırpalamaya başlarlar  ) 1  ASKER — Konuşsana be kadın  2  ASKER — (Diğerlerinin yanına gelerek) Rahat bırakın kadını  Komutan onu konuşturmasını bilir  1  ASKER —Biz de biliriz 2  ASKER — (Elindeki silâhın dipçiği ile kadına vurmağa yeltenir  ) Söyle köylüler nereye kaçtılar? 3  ASKER — Sakin ol (diyerek 2  askerin hareketine en gel olur  ) AYŞE KADIN — (Askerlere dönerek) Sizler ancak yaşlı bir kadına karşı erkekliğinizi gösterirsiniz  1  ASKER — (üçüncü askere dönerek) Görüyor musunuz? Senden cesaret alıp bize çatmaya başladı  AYŞE KADIN — Hiç birinizden cesaret almama gerek yok  Ben cesareti Türklüğümden Türk ordusundan alıyorum  (Birinci asker tam tokadı indireceği bir sırada içeriye komutan girer  ) KOMUTAN — Ne oluyor burada Bu kadın da nesi? (Askerler hemen hazır ol durumuna geçerler  ) 1  ASKER — Köyden kaçmayan yalnız bu kadın var komutanım   Burada kaldığına göre bir maksadı olmalı    (Komutan geniş salonu baştan aşağı dolaşır  Elleri arkasına bağlıdır  Yüzünde mağrur bir insanın edası vardır  Tam kadının önünde durur  ) KOMUTAN — Adın ne senin? AYŞE KADIN — Ayşe kadın  KOMUTAN — Sen niçin diğerleriyle gitmedin? AYŞE KADIN — Gördüğünüz gibi ben yaşlı bir kadınım  Gitmemle kalmam arasında hiç fark yok  Eğer öleceksem, kendi köyümde ölmek isterim  KOMUTAN — Kendine çok güveniyorsun  AYŞE KADIN — Her Türk gibi  (Komutan Türk kelimesini duyunca öfkelenir  Yüksek sesle ve işaret parmağını Ayşe kadının burnuna uzatarak  ) KOMUTAN — Türk gibi ha   Çok cesur oldukları için mi topraklarını bırakıp kaçtılar? AYŞE KADIN — Onlar kaçmadılar Cepheye Mustafa Kemal'in saflarına katılmak için gittiler  KOMUTAN — (Kahkaha atarak) Cepheye mi gittiler? Mustafa Kemal'in yanına ha  AYŞE KADIN — Evet Mustafa Kemal'in yanına KOMUTAN — (Ayşe kadının sert çıkışı üzerine) Alın bunu, karşımdan  Bir odaya hapsedin  Onu daha sonra sorguya çekeceğim  (Askerler Ayşe kadını kıskıvrak yakalayıp  odadan çıkarırlar  Komutan yalnız kalır  Odanın içinde bir aşağı bir yukarı dolaşır  Gözü yerdeki seccadeye ilişir  Ayağı ile onu odanın bir ucuna savuna: Sonra dışarıya seslenir  ) Nöbetçi NÖBETÇİ — (Elinde silâhı ile bir nöbetçi içeri girer ve komutanı selamlar  ) Buyurunuz komutanım KOMUTAN — Köydeki en güzel bina bu  Karargâh olarak kullanmağa karar verdim  Hemen burasını oturacak hale getiriniz  NÖBETÇİ — Baş üstüne efendim  KOMUTAN — (Tam nöbetçi dışarıya çıkacağı bir sırada) Teğmene söyle Çorbacı'yı alıp buraya gelsin  (Sahne değişmeye başlar  ) 2  PERDE DEKOR : (Salonun şekli değişmiştir  Yerdeki şilteler kaldırılır  Divanlar da yoktur  Onların yerine büyük bir masa yerleştirilmiştir  Masanın etrafında sekiz sandalye vardır  Masanın başında komutan çalışmaktadır  Bu sırada kapı çalınır  ) KOMUTAN — (Hiç istifini bozmadan) Giriniz (İçeriye teğmen ve Çorbacı girerler  Çorbacı elinde şapkasını evirip çevirmektedir  Teğmen komutanı selamladıktan sonra  ) TEĞMEN — Beni emretmişsiniz komutanım  KOMUTAN — (Başım kaldırıp gelenlere bakar  ) Evet Teğmen Şöyle oturunuz  Sen de Çorbacı geç otur  (Teğmen ve Çorbacı yerlerine oturduktan sonra) Ev sahibi olan kadın hayli inatçı birine benziyor  (Çorbacıya dönerek) O kadını tanıyor musun? ÇORBACI — Bu yörede Ayşe kadını kim tanımaz ki komutanım  Eşi Karabıyık Mustafa Büyük savaşta şehit oldu  Şimdi de iki oğlu cephede size karşı savaşıyor  KOMUTAN — Çok ilginç Fakat bana karşı koymanın ne demek olduğunu ben ona gösteririm  ÇORBACI — Yaşlı olduğuna bakmayınız  Oldukça dinç birisidir  Duyduğuma göre kendisi de cepheye cephane taşıyor-muş  KOMUTAN — Cephane mi taşıyormuş? (diye söylenerek ayağa kalkar, odanın içinde bir aşağı bir yukarı dolaştıktan sonra) Öyleyse cephane deposunun yerini de biliyordur, (diyerek sinsi sinsi güler  Kapıya doğru dönerek Nöbetçi  Nöbetçi NÖBETÇİ — Buyurun komutanım  KOMUTAN — Bana o ihtiyar kadını getirin  NÖBETÇİ — Baş üstüne efendim  (Odadan çıkar  ) KOMUTAN — Onu bülbül gibi konuşturup cephaneliğin yerini öğreneceğim  ÇORBACI — Konuşacağını hiç sanmıyorum  TEĞMEN — Biz onun dilini çözmesini biliriz  KOMUTAN — Teğmenin hakkı var  Onu bülbül gibi konuşturacak bir çok metotlarımız var  (Ardından da bir kahkaha savurur  Diğerleri de onun kahkahasına katılırlar  Kapı çalınır  Komutan kahkahayı kesip kapıya doğru dönerek  (İçeriye iki askerin arasında (bilgi yelpazesi  net) Ayşe kadın girer  Askerler kadını, komutana doğru iterler  Bir ara Çorbacı ile Ayşe kadın dikkatle birbirlerine bakarlar  Çorbacı başını başka yöne çevirir  ) TEĞMEN — (Ayağa kalkarak  ) Şu tarafa geçin! | 
|   | 
|  | 
|  | Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni |  | 
|  10-24-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro MetniAYŞE KADIN — (Teğmenin işaret ettiği tarafa doğru ilerlerken) Benim gibi yaşlı bir kadından ne istiyorsunuz? KOMUTAN — Henüz bir şey istemiş değiliz    İsteklerimizi daha sonra bildireceğiz  (Çorbacıyı işaret ederek) Bu adamı tanıyor musunuz? AYŞE KADIN — (Nefretle Çorbacıya bakarak) Şehirden tanıyorum  Bir mala ihtiyacımız olduğunda ondan alış—veriş ederiz  ÇORBACI — (Başım önüne eğer ve kekeleyerek) Şey efendim  Doğru söylüyor  Ne zaman şehre gelseler hep benden alış—veriş yaparlardı  AYŞE KADIN — Senin düşmanla işbirliği kuracağını bilseydik, hiç yapar mıydık    Eğer sonunda hain çıkacağını bilseydik, dükkanını başına yıkardık  ÇORBACI — (Başını önüne eğerek  ) Nasıl olsa ordunuz yakında yenilecek  Siz de aklınızı kullanın da Yunanlılardan yana olun  Böylece hem canınızı, hem de malınızı kurtarmış olursunuz  AYŞE KADIN — Alçak!    (diye bağırarak Çorbacıya saldırır  Askerler kollarından yakalayıp engel olurlar  ) KOMUTAN — Kocan gibi yarın oğulların da ölecek    O genç insanların sorumlusu da sen olacaksın  Onları askere göndermekle hiç de iyi etmedin  AYŞE KADIN — (Gururla) Vatan uğruna hepimiz seve seve canımızı vermeye hazırız  Daha on çocuğum olmuş olsaydı onları da gözümü kırpmadan gönderirdim  KOMUTAN — Kes sesini    Şimdi şöyle karşıma geç de sorularıma cevap ver  (Ayşe kadın istifini bozmaz  Bunu üzerine teğmen kadını komutanın önüne doğru iter  ) TEĞMEN— Ne söyleniyorsa onu yap  AYŞE KADIN — Çek ellerini üzerimden  KOMUTAN — Şimdi beni iyi dinle  Eğer sorularıma doğru cevap verirsen kılına bile dokunmayız  AYŞE KADIN — Söyledim ya, ben yaşlı bir kadınım  Benden ne öğrenebilirsiniz? KOMUTAN — Çok şey    Çorbacının anlattığına göre cepheye cephane taşıyanların arasında sen de bulunuyormuşsun  Söyle bakalım cephaneleri nereden alıyorsunuz? AYŞE KADIN — (Hiddetle Çorbacı'ya bakarak) Çorbacı bizim cephane taşıdığımızı bildiğine göre yerini de biliyordur  Ona niçin sormuyorsunuz? KOMUTAN — (Önce Çorbacı'ya bakar, sonra da Ayşe kadına dönerek) Burada soruyu sen değil, ben soracağım  (Sonra sesini yükseltir  ) Söyle cephanelik nerede? AYŞE KADIN — (Başını dimdik tutar ve gururla odada-kileri süzerek) Bilmiyorum  KOMUTAN — Yalan söylüyorsun    Zorluk çıkarmadan her şeyi bize anlat  (Ayşe kadın gözlerini belirli bir noktaya diker ve cevap vermez  Kısa süren sessizliği teğmen bozar  ) TEĞMEN— Komutanım izin verin ben konuşayım onunla  İki dakika içinde bülbül gibi şakıyacağından hiç kuşkunuz olmasın  KOMUTAN — (Yaşlı kadının burnunun ucuna sokularak) Seni teğmene teslim edersem emdiğin sütü burnundan getirir  AYŞE KADIN — (Kılını bile kıpırdatmadan) Ben bir şey bilmiyorum  TEĞMEN — Yalan söylüyorsun  AYŞE KADIN — (Tekrar başını Çorbacı'ya çevirerek  ) Niçin Çorbacı'ya sormuyorsunuz? O benden çok şey biliyor  ÇORBACI — (Korkuyla oturduğu yerden ayağa kalkar  Önce Ayşe kadına, sonra da komutana döner ve ellerini iki yana açıp yalvarırcasına konuşur) İnanın ki komutanım ben bir şey bilmiyorum  Bu şeytan kadın bana iftira atıyor  KOMUTAN — Otur yerine sen Çorbacı  (Çorbacı korkuyla yerine otururken, komuta?! Ayşe kadına döner  ) Soruma cevap ver  Aksi halde seni teğmene teslim etmek zorunda kalacağım  AYŞE KADIN — Daha önce de söyledim  Cephanelik hakkında ben tek bir şey bilmiyorum  KOMUTAN — (Bağırarak) Yalan söylüyorsun  AYŞE KADIN — (Aynı tonda sesle) Hayır    TEĞMEN — (Heyecanla ileri atılarak) İzin verin komutanım, ona metotlarımızdan birini uygulayayım  KOMUTAN — Görüyorsun ki, teğmen acele ediyor  Hâlâ konuşmamakta ısrar edecek misin? AYŞE KADIN — Ben bir şey bilmiyorum  KOMUTAN — (Teğmene dönerek) Götürün bu kadını karşımdan ve konuşturmak için ne gerekirse onu yapın  TEĞMEN — (Pis pis sırıtır ve kadının saçlarından yakalayıp sürükleyerek kapıya doğru götürür  ) Merak etmeyin komutanım iki dakika sonra bülbül gibi konuşacaktır  KADIN — (Debelenir ve teğmene karşı koymaya çalışır  Bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırarak  ) Bu yaptıklarınızın hiç biri yanınıza kalmayacak    Türk ordusu kısa zamanda buraya gelecek ve hepinizi denize dökecek  (Ayşe kadın ve teğmen dışarı çıkarken, komutan kahkaha ile güler  Çorbacı ise şaşkın şaşkın olup bitenleri izlemektedir  Tekrar içeriye giren komutan orta yerdeki masanın başında oturur  Birkaç saniye süren sessizlikten sonra, masaya hiddetle bir yumruk vurarak ayağa kalkar  Odanın içinde bir aşağı bir yukarı dolaşırken de kendi kendine konuşmaktadır  ) KOMUTAN — Ne dayanıklı bir kadınmış    Tam bir aydır yapılan işkencelere karşı koydu  Olacak şey değil    Eğer ona yapılan işkence bana yapılmış olsaydı, çoktan öbür dünyayı boylardım    (Sağ eliyle boğazını keser gibi bir işaret yapar  Sonra kapıya doğru döner ve yüksek sesle) Nöbetçiler    (Diye bağırır  ) NÖBETÇİ — (Koşarak içeri girer  )   Buyurunuz komutanım  KOMUTAN — Bana tutsak kadını getirin  NÖBETÇİ — Baş üstüne efendim  (Nöbetçi dışarı çıkarken kapıda teğmenle çarpışır) TEĞMEN — (Nöbetçiye çıkışır  ) Önüne baksana be adam NÖBETÇİ — Affedersiniz efendim TEĞMEN — (Nöbetçinin dışarı çıkışını izler Sonra komutana doğru ilerler  Selâm verir  ) Günaydın komutanım  KOMUTAN — Günaydın teğmen TEĞMEN — Komutanım, hiç bu kadar inatçı birisine rastlamadım  Ne yaptıysak hepsi boşuna Ağzını bile açmıyor  KOMUTAN — Öyleyse yemeğini kesin  Belki açlığa dayanamayıp konuşur TEĞMEN — Bizim kesmemize gerek yok komutanım Üç gündür ağzına bir lokma ekmek bile koymuyor KOMUTAN — Üç gündür yemek yemiyor mu? TEĞMEN — Evet efendim KOMUTAN — Bu hareketi onun ölmeye karar verdiğini gösterir TEĞMEN — Ben de öyle tahmin ediyorum efendim KOMUTAN — Konuşmadan ölmesini istemiyorum TEĞMEN — Fakat komutanım kendini öldürmeye karar verdiyse, ona engel olamayız KOMUTAN — Doğru ya TEĞMEN — Sizin bir öneriniz var mı? KOMUTAN — (Masanın başına geçer  Başını ellerinin arasına alır  Teğmen de karşısındaki bir sandalyeye oturur  ) Doğrusunu istersen ne yapmamız konusunda kesin bir karara varamıyorum TEĞMEN — Ben de KOMUTAN — Acaba kadın gerçekten hiç bir şey bilmiyor mu? TEĞMEN — Sanmıyorum Bu kadının cephaneliğin yerini bildiğini sanıyorum Ne var ki, ağzını açıp tek kelime bile konuşmuyor KOMUTAN — (Koltuğunun arkasına yaslanarak) O halde ne yapıp yapıp konuşturmalıyız onu  Cephanelik Türklerin eline geçerse, bu hepimiz için çok kötü TEĞMEN — Aklıma bir fikir geldi komutanım KOMUTAN — Neymiş o? TEĞMEN — Kadını serbest bırakalım KOMUTAN — Serbest mi bırakalım? TEĞMEN — Evet komutanım KOMUTAN — Çıldırdınız mı siz? Eğer onu serbest bırakırsak, her şeyi berbat ederiz Bir Türkle konuşsa her şeyi anlatır  Mevcudumuzun ne kadar olduğunu, cephane durumumuzu her şeyi açıklar TEĞMEN — (Ayağa kalkar  ) Fakat hiç kimse ile konuşmasına meydan vermeyiz Gittiği yer mutlaka cephanelik olacaktır KOMUTAN — Kendinden çok emin görünüyorsun TEĞMEN — Bu kez başaracağımdan eminim komutanım KOMUTAN — Olmaz    Buna asla izin veremem TEĞMEN — Bir kere denemekte yarar görüyorum ben KOMUTAN — Bundan bir ay önce de yanılmayacağını ve kadını iki dakika içinde bülbül gibi konuşturacağını vaad etmiştin  (Komutanın bu konuşması üzerine teğmen cevap vermez, kısa bir sessizlikten sonra kapı çalınır komutan  ) Giriniz    (diye seslenir  Kapı açılır ve içeriye Çorbacı girer  Komutan canı sıkılmış bir şekilde eliyle bir işaret yaptıktan sonra) Gel Çorbacı ÇORBACI — (Kasketi elinde içeriye girer  Korkulu ve şüpheci bir hali vardır  Hızlı adımlarla komutanın masasının başına doğru ilerler  ) Günaydın komutan bey  Türkler bu yöreye doğru geliyorlarmış KOMUTAN — Gelecekleri varsa görecekleri de vardır (Diyerek kahkaha savurur  ) TEĞMEN — (Alaylı bir tavırla Çorbacı ya yaklaşarak) Türklerin bu yöreye doğru ilerlemesi seni korkutuyor mu Çorbacı? ÇORBACI — (Kekeleyerek  ) Pek pek korkmuyorum Fakat Türkler hiç belli olmaz  Bir bakarsınız hemen buraya da saldırabilirler  Şehirde ölüm sessizliği hüküm sürüyor  Bu sessizlik iyiye alâmet değil  Herkes Başkomutanları Mustafa Kemal adından bahsediyor  KOMUTAN — (Elini masanın üzerine vurur  ) Bizi hiç kimse yolumuzdan çeviremez  Bütün dünya bizim yanımızda Mustafa Kemal tek başına ne yapabilir? Etrafta dolaşan sözler bir dedikodudan ibarettir TEĞMEN — Haklısınız komutanım Silâh ve askeri olmayan bir ülke ne yapabilir ÇORBACI — Ben Türkleri çok iyi tanırım  Onlar silâhsız da olsa, güvendikleri bir önderin ardından koşa koşa giderler  Bundan hiç kuşkunuz olmasın  KOMUTAN — (Yumruğunu tekrar masanın üzerine indirir  ) Ne o Çorbacı? Şimdi de Türklerin tarafını mı tutuyorsun? | 
|   | 
|  | 
|  | Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni |  | 
|  10-24-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro MetniÇORBACI — (Korkulu nazarla komutan ve teğmene baktıktan sonra) Yooo    Hayır böyle bir şey söylemedim  Hem sonra bundan böyle Türkler'in tarafını tutsam bile aralarında barınamam ki    KOMUTAN — O halde neden paniğe kapıldınız? ÇORBACI — (Kekeleyerek) Pa    Pa    paniğe falan kapılmış değilim komutanım  Sadece sizi uyarmak istedim  KOMUTAN — Neden uyarma gereksinimi duydunuz? Bunu açıklar mısınız? ÇORBACI — Ne de olsa Türklerin ne yapacağı belli olmaz  Bu bakımdan muhtemel bir saldırıya karşı hazırlıklı bulunmanızı söylemek istemiştim  KOMUTAN — (Bu sırada kapı çalınır  Komutan koltuğuna yaslandıktan sonra  (İçeriye üç askerin yardımı ile Ayşe kadın girer  Kadın oldukça bitkindir  Askerlerin yardımı ile yürüyebilmektedir  Yüzü kan içindedir  Elbiseleri de lime lime olmuştur  Yaşlı kadın komutanın karşısında dimdik durmaya çalışır  Komutan sandalyeden kalkar  Eline kırbacını alıp, yaşlı kadını yakından inceledikten sonra) Kendinize hiç acımıyorsunuz  Eğer inat etmeyip konuşmuş olsaydınız bunlar başınıza gelmeyecekti  AYŞE KADIN — (Gülmeye gayret ederek) Asla    Cephaneliğin yerini asla öğrenemeyeceksiniz  Öğrendiğiniz an orası size mezar olacaktır  KOMUTAN — Demek oluyor ki, cephaneliğin yerini biliyorsun    AYŞE KADIN — Cephaneliğin yerini asla öğrenemeyeceksiniz  KOMUTAN — (Ayşe kadının bu sözleri komutanı çok hiddetlendirir  Elindeki kırbacı havaya kaldırarak) Beynini dağıtmadan çabuk konuş    AYŞE KADIN — (Kılını bile kıpırdatmadan gülümseyerek) Ne duruyorsun  Ne duruyorsun  İndirsene kırbacı  İndir de işimi bitir  Böylece hem siz, hem de ben kurtulmuş oluruz  GÜRÜLTÜ — (Bu sırada dışardan büyük bir gürültü duyarlar  Odadakiler dışarıdaki seslere kulak kabartırlar  ) Durun    Durun diyorum size    Yol verin    Yol verin    Onları komutana götüreceğiz  KOMUTAN — Ne oluyor dışarıda (Teğmene dönerek) Git dışarıya bak bakalım  Bu gürültünün sebebini öğren  TEĞMEN — Baş üstüne efendim    (Diyerek kapıya doğru ilerler  Odadan çıkar  Odadakilerin hepsinin gözleri kapıya çevrilir  Az sonra içeriye teğmen, ardından da iki Türk köylüsü salona girerler  Teğmen biri kadın olan köylüleri komutana doğru iter  ) Geçin şu tarafa bakayım  AYŞE KADIN — Osman Ağa    Fatma    (diye bağırır  ) FATMA — (Ayşe kadına doğru koşarak) Ayşe kadın!    Ayşe kadın!    Bu halin ne böyle? İşkence yapmışlar sana!    KOMUTAN — (Ayşe kadına doğru koşarak gelmekte olan Fatma'ya bağırarak) Dur olduğun yerde  FATMA — (Komutanın sert sözleri üzerine olduğu yerde çivilenmiş gibi durur  Sonra parmağı ile Ayşe kadını göstererek) Fakat onun yardıma ihtiyacı var  KOMUTAN — Onun yardıma ihtiyacı olup olmadığına biz karışırız  FATMA — (Yalvarır  ) Ne olur izin verin de (bilgi yelpazesi  net) yaralarını sarayım  OSMAN AGA — (Karısının yanına doğru yürüyerek) Fatma'nın hakkı var  İzin verin de Ayşe kadının yaralarını saralım  KOMUTAN — Kes sesini  AYŞE KADIN — Komutanın dediğini yapın    Benim yardıma ihtiyacım yok  Siz bana Mustafa Kemal'den haber verin  Bana yapabileceğiniz en büyük yardım bu olur  OSMAN AĞA — Mustafa Kemal'in ordusu, Bursa'dan düşmanı attı  Şimdi hızla Eskişehir'e doğru ilerliyorlar    Son aldığımız habere göre bir arslan gibi kükreyen askerlerimiz Bilecik'i de almak üzereymiş    KOMUTAN — Kes sesini    OSMAN AĞA — (Konuşmasını sürdürür  )   Kocabaş köyünden bir atlı geldi  Kahraman ordumuz bir kaç gün sonra Sarıhöyük'te yani burada olacakmış  ÇORBACI — (Birden oturduğu yerden fırlar  ) Komutanım sizi uyarmıştım    Az önce söylediğim gibi Türkler bu tarafa gelmeden hemen kaçmalıyız  KOMUTAN — (Çorbacı ya sert sert bakarak  ) Sana söz hakkı verilmeden benimle konuşmaya nasıl cüret edersin karşımda  ÇORBACI — Fakat efendim  KOMUTAN — (Çorbacı'nın sözünü keserek, kes sesini, yoksa şimdi seni bir kurşunla gebertirim (Çorbacı korku ve dehşete kapılmıştır  Şaşkınlıkla etrafına bakımı: Bu sırada Osman Ağa ile göz göze gelirler) OSMAN AĞA — (Dişlerini gıcırdatarak) Demek aramızda bir domuz beslemişiz (Diye öfkeyle söylenir  ) AYŞE KADIN — (Çorbacı'ya dönerek) Hem de iki taraflı çalışan bir domuz beslemişiz TEĞMEN — Ne? (diyerek Ayşe kadına doğru atılır) İki taraflı mı çalışıyor? Sen nereden biliyorsun? AYŞE KADIN — (Nefretle Çorbacıya bakarak) Mehmet Çavuş, Çorbacı'nın Yunan ordusunun kuvveti ve sayıları hakkında kendilerine bilgi getirdiğini hatta Yunan askerlerinden aldıkları silâhları, Türklere sattığını söylemişti  KOMUTAN — (Çorbacı ya doğru yürür) Bu kadının söyledikleri doğru mu? ÇORBACI —Asla KOMUTAN — Ya Türklere silâh sattığın ÇORBACI — Ayşe kadın yalan söylüyor İşbirliğimizi yıkmak istiyor KOMUTAN — Bunu ispatlamalısın ÇORBACI — Nasıl? KOMUTAN — Az önce bize Türklerin saldırıya geçtiğini sen söyledin ÇORBACI — Evet Size yakın olmasaydım böyle bir şey söyler miydim? KOMUTAN — (Elindeki kırbacı, Çorbacı'nın gırtlağına dayayarak) Bu Türklerle temas halinde olduğunu göstermez mi? ÇORBACI — İnanın bana komutan bey her şeyi bir rastlantı sonucu öğrendim KOMUTAN — (Teğmene dönerek) Çorbacı hakkında siz ne düşünüyorsunuz teğmenim TEĞMEN — Para karşılığında babasını bile satabilecek yaradılışa sahip İki taraflı çalışan bir adam KOMUTAN — (Çorbacı'ya) Teğmenin düşüncesine ne dersin? ÇORBACI — (Komutana doğru koşar Ayaklarının dibine kapanır) Yemin ederim ki komutanım, sizlere hiç ihanet etmedim Türklerin sözlerine sakın kanmayınız KOMUTAN — İhanet sözünü de nereden çıkarıyorsun Biz sana hiç ihanet ettiğine dair bir şey söyledik mi? ÇORBACI — (İki eliyle komutanın ayaklarını tutar) İnanın bana komutanım, doğruyu söylüyorum KOMUTAN — (Çizmesiyle Çorbacıyı iterek) Pis ellerini çek üzerimden, (diyerek hiddetle bağırır  Sonra Ayşe kadının yanına giderek) Sen    Hâlâ susmaya devam edecek misin? AYŞE KADIN — (Gururla) Size daha önce de söyledim Cephaneliğin yerini bilmiyorum KOMUTAN — (Bakışlarını Osman Ağa'ya çevirir  Sinsice gülerek onun yanına doğru ilerler  ) Belki sen bir şeyler biliyor-sundur  (Sonra da Fatma kadının yanına gelir ve bu kez de kırbacının ucunu gırtlağına dayar  )   Belki de sen  Bakalım sizler Ayşe kadın kadar dayanabilecek misiniz? FATMA — (Korkuyla komutana bakar) Biz bir şey bilmiyoruz OSMAN AĞA — Bizler zavallı ihtiyarlarız  Orduyla hiç ilgimiz yok KOMUTAN — Fakat Mustafa Kemal'in ordusunun Bursa'yı aldığını, Bilecik'e girmek üzere olduğunu biliyorsun Hani sizin ordu ile bir ilişiğiniz yoktu OSMAN AĞA — (Çaresizlik içinde önce komutana, sonra da Ayşe kadına bakar Gözleri hâlâ yerde yatmakta olan Çorbacı'ya takılır  Sonra da komutana doğru yürür) Karım doğru söylüyor Biz hiç bir şey bilmiyoruz KOMUTAN — (Teğmenin yanına gelir) Teğmen götürün bu adamı işkence odasına  Belki orada dili çözülür TEĞMEN — (İleri atılır  Osman Ağa yi omuzundan yakalayıp kapıya doğru sürükler) Yürü bakalım KOMUTAN — (Masanın başına gelir Yerde yatan Çorbacı ya bakar Sonra da yüksek sesle bağırarak) Ayağa kalk Çorbacı  Yerde yatıp kendini acındırmaya çalışma  Şu karşında duran kadınlar kadar bile yürek yokmuş sende AYŞE KADIN — O yürekli biri olsaydı, hain olur muydu hiç? KOMUTAN — Soru sorulmadıkça ağzınızı açmayın (diye bağırır  Bu sırada dışarıdan acı bir feryat yükselir  Osman Ağa'nın sesidir bu  Salonda bulunanların hepsi sesin geldiği yere kulak kabartırlar  Fatma, Ayşe kadına doğru koşar ve boynuna sarılır  ) AYŞE KADIN — Metin ol Fatma Metin ol | 
|   | 
|  | 
|  | Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni |  | 
|  10-24-2012 | #4 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro MetniFATMA — (Komutana doğru koşar ve masaya ellerini yaslar  ) Zavallı ihtiyar bir insana işkence yapmaya utanmıyor musunuz? KOMUTAN — (Masaya yumruğunu indirerek yüksek sesle konuşur  ) Yeter    Artık sizi dinlemek istemiyorum  Nöbetçiler alın bu kadınları karşımdan  Kapatın zindana    (Nöbetçiler komutanın emri üzerine iki kadını kollarından yakalayıp salondan çıkarırken, komutan Çobacı'yı işaret ederek) Bu adamı da bir odaya kapatın  Dışarı çıkmasına asla izin vermeyiniz  NÖBETÇİ — Baş üstüne efendim, (der ve Çorbacı'dan yana gider  Çorbacı bitkin bir haldedir  Nöbetçinin kolunda güçlükle yürür  ) ÇORBACI — (Tam salondan çıkacakları bir sırada) Ne olur komutan bey beni serbest bırakın    Bana kıymayın  KOMUTAN — Defol    Yıkıl karşımdan hain herif  (Nöbetçi ve Çorbacı dışarı çıkarlar  Komutan masanın başına oturup ellerini başının arasına alarak  Sonra kendisi de sahneden çıkar  ) (içeriye Ayşe kadın ve Fatma girerler  Kapının tam karşısında ayakta dururlar  Fatma devamlı ağlamaktadır  Ayşe kadın ise onu teselli etmeye çalışmaktadır  ) FATMA — (Üzgün bir ifadeyle) Komutan bizi niye çığırdı dersin Ayşe kadın? AYŞE KADIN — (Sol elini sağa sola sallat) Neden olacak? Osman Ağa'yı konuşturmayı başaramadılar  Şimdi tekrar işe bizden başlayacaklar da ondan  FATMA — Osman Ağam gibi, bizim de gözümüzü oyarlar mı dersin? AYŞE KADIN — Bu adamlardan her şey beklenir  Osman Ağa'nın bir gözünü çıkardılar  Dua edelim de bizim iki gözümüzü çıkarmasınlar  FATMA — Çok korkuyorum  AYŞE KADIN — Şunu aklından çıkarma Fatma    Korkak insan bin kere, cesur kimse ise bir kere ölür  Korkaklığı bırakalım ve kendimizi ölüme hazırlayalım  FATMA — (Bir köşeye çekilir  Ellerini göğe kaldırıp dua etmeye başlar  ) Yüce Allah'ım sen bize yardım et    Bize cesaret ver  AYŞE KADIN — Amin    (diyerek avuçlarıyla yüzünü sıvazlar  ) FATMA — (Birden Ayşe kadının yanına gelerek) Mustafa Kemal ve ordusu bizim imdadımıza yetişir mi dersin? AYŞE KADIN — (Gururlu bir edayla) Yalnız bizim değil, milletin imdadına yetişecek Mustafa Kemal    Bundan hiç kuşkun olmasın Fatma    FATMA — Cephaneliğin yerini söyleseydin ne kaybederdik? AYŞE KADIN — Neler saçmalıyorsun sen    Eğer cephane düşmanın eline geçerse, savaşı bile kaybedebiliriz  Düşman burada umduğunu bulamayınca paniğe kapıldı  Hem sonra cephaneyi bulurlarsa, bu defa da bizim yerimize cephedeki çocuklarımızı vuracaklar  Hem de kendi kurşunumuzla  (Sonra ellerini iki yana açar  ) Şimdi onların yerine biz öleceğiz    Fakat bir çok askerin de hayatını kurtarmış olacağız  FATMA — Yerden göğe kadar haklısın Ayşe kadın  İşin bu yönünü hiç düşünmedim  AYŞE KADIN — Bu uğurda her şeye katlanmaya (bilgi yelpazesi  net) razıyım  FATMA — Düşman tesadüfen cephaneliğin yerini öğrenirse, o zaman ne yaparız? AYŞE KADIN — (Başını ve sağ elini yukarı kaldırır) Bulamazlar  FATMA — Bundan emin misin? AYŞE KADIN — Elbette  Tesadüfen bulsalar bile onu alamayacaklar  Cephanelik onların mezarı olacaktır  (Bu sırada dışarıdan sesler gelir, iki kadın sese kulak verirler  Seslerini kesip beklerler  Kapı açılır ve içeriye komutan gelir  Gülümseyerek kadına doğru yaklaşır  ) KOMUTAN — Osman Ağa ikinci gözünü de oyacağımızı söylediğimizde cephaneliğin yerini göstermeye razı oldu  AYŞE KADIN — O halde bizi serbest bırakın  KOMUTAN — Sizi serbest bırakmasına bırakacağız  Fakat önce bizi cephaneliğin bulunduğu yere götüreceksiniz  FATMA — Cephaneliğin yerini biz bilmiyoruz  AYŞEKADIN —Bende  KOMUTAN — (Fatma'ya doğru ilerler  Tam önüne gelince durur  ) Kocan cephaneliğin yerini senin bildiğini söyledi  Eğer bizi oraya götürmezsen, kocanın ikinci gözünü de oyduracağım  FATMA — (Korkuyla önce Ayşe kadına, sonra da komutana bakar  ) Yemin ederim ki bilmiyorum  AYŞE KADIN — Mademki Osman Ağa yerini biliyormuş  O neden sizi götürmüyor? KOMUTAN — Kes sesini sen!    AYŞE KADIN — Yalan söylüyorsun? Bizler gibi Osman Ağa da cephaneliğin yerini bilmiyor  Bizi konuşturmak için bu yalanı uydurdunuz  Öyle değil mi komutan? KOMUTAN — (Avazı çıktığı kadar bağırır  ) Kes sesini be kadın  AYŞE KADIN — (Aynı tonda bir sesle cevap verir  ) Beni öldürmeden susturamazsınız  Bunu aklınızdan çıkarmayınız  KOMUTAN — (Kapıya doğru dönüp bağırır) Nöbetçi    nöbetçi    NÖBETÇİ — (Kapıdan içeri girer) Buyurunuz komutanım  KOMUTAN — Defedin bu kadınları başımdan  NÖBETÇİ — Baş üstüne efendim! (diyerek kadınlara doğru ilerler  ) ÇORBACI —(Aynı anda büyük bir telâşla Çorbacı içeriye girer  Komutana doğru koşarak ilerler  ) Komutanım    Komutanım Türkler Kocabaş köyüne girmişler  Eğer acele etmezsek, hepimizi süngüden geçirirler  NÖBETÇİ — (Kadınların yanına gelir, onları yakalamaya çalışarak) Komutanın sözlerini duydunuz  Haydi dışarı çıkın  AYŞE KADIN — Çek o pis ellerini üzerimden  NÖBETÇİ — (Silâhın dipçiğini Ayşe kadına indirir  Yaşlı kadın yere yıkılır  Fatma da ona yardıma koşar  ) Çek elini o pis ihtiyarın üzerinden  FATMA — (Olduğu yere çivilenmiş gibi kalır  Gözlerini nöbetçiye diker  ) Pis olan sizlersiniz  Gücünüz sadece bizim gibi ihtiyar kimselere yeter  | 
|   | 
|  | 
|  | Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni |  | 
|  10-24-2012 | #5 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro MetniÇORBACI — (Komutanın ayaklarına kapanır  ) Ne olur komutanım, Türkler köye girmeden bu köyü terk edelim  KOMUTAN — (Ayağı ile Çorbacı'yı iter  ) Bakıyorum canın çok tatlı  ÇORBACI — (Dizlerinin üzerine oturur ve ellerini başının hizasında birleştirir  ) Yaşamak istiyorum  KOMUTAN — En az senin kadar biz de yaşamak istiyoruz  ÇORBACI — O halde hemen köyü terk edelim  KOMUTAN —Neden? ÇORBACI — Hayatımızı kurtarmak için komutanım KOMUTAN — Seninle uğraşarak kaybedecek vaktim yok  (Sonra kadınlara dönerek) Siz de defolun hemen karşımdan  NÖBETÇİ — (Yerde yatan Ayşe kadının kolundan tutarak, kalkmasına yardım etmek ister  ) Haydi çabuk toparlan  AYŞE KADIN — Çek elini    Ben kendi kendime kalkarım  KOMUTAN — Neler saçmalıyor o kadın? FATMA — (Ayşe kadına yardım ederek ayağa kaldırır  ) Bir yerine bir şey olmadı ya  AYŞE KADIN — Bir şeyim yok  NÖBETÇİ — Haydi canlanın biraz    (diyerek iki kadını silâhının dipçiğiyle iter  ) AYŞE KADIN — (Tam Çorbacı'nın yanından geçerken yüzüne tükürür  ) Senin sonun bizlerden de kötü olacak Çorbacı    Bu yaptıklarının hiç biri yanına kalmayacak  ÇORBACI — (Elinin tersiyle yüzündeki tükürükleri siler  ) Sus be kadın, (diye öfkeyle başını iki yana sallar  ) KOMUTAN — Bırakın gevezeliği    NÖBETÇİ — (Kadınları tekrar itekler) Haydi dışarı  KOMUTAN — (Nöbetçi tam dışarı çıkacağı sırada komutan ardından bağırır  ) Onları hapsettikten sonra bana Osman Ağa'yı getirin  NÖBETÇİ — Emredersiniz efendim    (diyerek dışarı çıkar  ) KOMUTAN — (Masanın başına geçer ve koltuğuna oturur  Cebinden bir sigara çıkarıp yakar  Dumanını üfleyerek) Ehh Çorbacı!    Hâlâ köyü terk etmeyi düşünüyor musun? ÇORBACI — (Bulunduğu yerden çevik bir hareketle kalkıp, komutanın masasının yanına gelerek  KOMUTAN — Fakat Türklerin seni yakalamasından korkmuyor musun? ÇORBACI — Onlar benim daha kim olduğumu anlamadan sınırı aşarım  Hem sonra yakalasalar bile onlardan yana olduğumu söylerim  KOMUTAN — (Komutan masasından ayağa fırlayarak bağırır  ) Ne? Ne dersin ne? ÇORBACI — (Şaşkınlıkla) Kime ne derim komutanım  KOMUTAN — Türkler 'e    ÇORBACI — Türklere mi? KOMUTAN — Evet Türklere    ÇORBACI — Hiç komutanım    KOMUTAN — Seni iki yüzlü pis herif seni    {diyerek Çorbacı'nın üzerine yürümeye yeltendiği bir sırada kapı çalınır  Komutan başını kapıya çevirerek) Giriniz    NÖBETÇİ — (Kapıdan içeriye nöbetçi girer  ) Tutsağı getirdim komutanım  KOMUTAN — İçeri alın  (Sonra Çorbacı'ya dönerek) Sen şöyle kenara çekil  Seninle daha sonra hesaplaşacağım  NÖBETÇİ — (Osman Ağa'yı itekleyerek içeri sokar  Osman Ağa'nın sol gözü bir bezle kapatılmıştır  Düşman askerleri işkence sırasında yaşlı adamın sol gözünü dağlamışlardır  ) Haydi gir içeri KOMUTAN — (Tekrar masasının başına oturur  ) Karşıma getirin onu NÖBETÇİ — (Yaşlı adamı ite kaka komutanın masasının önüne getirir  Sonra da omzundan bastırıp yere çökmesini ister  ) Çök yere de komutanı selamla KOMUTAN — (Nöbetçiye) Onu rahat bırak  (Sonra Osman Ağa'ya oturması için karşısında bir yer gösterir  ) Çekinmeyin şöyle buyurun oturun  OSMAN AGA — (Kuşku içinde komutana bakar  Yavaşça gösterilen yere oturur  Kısa bir sessizlikten sonra) Beni istemişsiniz komutan  KOMUTAN — (Osman Ağa ya bir sigara ikram eder  ) Sigara (Osman Ağa eliyle geri çevirir  Komutan paketi masaya bırakır  ) Demek kullanmıyorsunuz OSMAN AĞA — Evet kullanmıyorum  KOMUTAN — Size bir haberim var  Sanırım bunu duyunca bana hak verecek ve başkalarını suçlamayacaksınız  OSMAN AĞA — Sizin vereceğiniz haber beni hiç ilgilendirmez  KOMUTAN — Bu defa ilgilendirir  (Osman Ağa cevap vermez  Komutan konuşmasına devam eder  ) Eşiniz ve Ayşe kadın, sizin diğer gözünüzün de dağlanmasına razı olmadılar ve cephaneliğin yerini bize tarif ettiler, (dedikten sonra gülümser  ) OSMAN AĞA — (Başını iki yana salladıktan sonra) Cephaneliğin nerede olduğunu ne ben, ne de onlar bilir komutan  Eğer onlar cephaneliğin yerini biliyoruz dedilerse mutlaka bana bir kötülük gelmesin diye yalan söylemişlerdir  KOMUTAN — Yanılıyorsun Osman Ağa, bize yolu senin göstereceğini de söylediler  Eğer bizi oraya götürmezsen, önce eşinin; sonra Ayşe kadının daha sonra da senin gözünü dağlatacağım  Sana düşünmen için yarım saat süre tanıyorum  (Masadan kalkar ve Osman Ağa'nın yanına doğru ilerler  ) Yarım saatin sonunda önce eşinin gözleri dağlanacak (Osman Ağa'nın arkasında durur  ) Sonra yarım saat daha bekleyeceğim  Eğer yine bizi cephaneliğin (bilgi yelpazesi  net) olduğu yere götürmezsen, bu kez de Ayşe kadının gözlerini oyduracağım  Sonra bir yarım saat daha bekleyeceğim  Yine bizi cephaneliğe götürmemek için direnirsen bu kez de senin diğer gözünü kendi elimle oyacağım (diye bağırır ve Osman Ağa'nın boynundan yakalar  Bir elini de gözüne götürür  ) İşte böyle OSMAN AĞA — (Komutanın saldırısından kurtulmağa çalışır  ) Boşuna zahmet ediyorsun komutan Bizden laf alacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz  Değil cephaneliğin, bir merminin nerede olduğunu bilsek, onu bile size söylemeyiz  | 
|   | 
|  | 
|  | Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni |  | 
|  10-24-2012 | #6 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro MetniKOMUTAN — Yarım saat sonra da acaba böyle mi konuşacaksın? Onu merak ediyorum  OSMAN AGA — (Komutanın elleri arasından kurtulduktan sonra oturduğu yerden ayağa kalkarak) Merak etmenize gerek yok  Biz şu karşında gördüğün aşağılık Çorbacı gibi ülkesine ihanet edecek kimselerden değiliz  Vatanımız uğruna bir çok Ayşeler, bir çok Fatmalar feda olsun, (der ve Çorbacı'dan yana tükürür  ) ÇORBACI — Komutanım eğer Türklerin eline geçersem beni paramparça ederler  Ne olur beni bırakın da başımın çaresine bakayım  KOMUTAN — (Sert bir ifadeyle) İkiniz de sesinizi kesin  (Sonra masasının başına oturup koltuğa yaslanır  ) Ne inatçı insanlar be bu Türkler  Nal deyip, mıh demiyorlar  Fakat bu kez mutlaka konuşturacağım onları, (diye ortaya konuşur  ) ÇORBACI — (Korka korka komutanın masasına doğru ilerler  Ellerini ovuşturarak) Komutanım    Komutanım    KOMUTAN — (Hiç oralı bile olmaz  Bu sırada dışardan gürültü yükselir  Nal sesleri duyulur  ) 3  SES — Komutan nerede    Çabuk komutanı görmeliyim  KOMUTAN — (Dışardan gelen seslere kulak verir  ) Allah Allah dışardan gelen bu sesler de nesi    (Nöbetçilere seslenir  ) Ne var ne oluyor dışarıda    NÖBETÇİ — (Telâşla içeriye girer  ) Komutanım    (diyerek masaya yaklaşır  ) Komutanım    Gözcü grup döndü  Dimitri hemen sizi görmek istiyor  KOMUTAN - Alın içeri    NÖBETÇİ — Baş üstüne efendim    KOMUTAN — (Nöbetçi dışarı çıkarken kendisi de ayağa kalkar  Salonun ortasında durur  İki elini yana açıp dudak büker  ) İnşallah bir aksilik çıkmamıştır  DÎMİTRİ — (Koşar adımlarla içeri girer ve komutana doğru yürür  ) Komutanım    Komutanım Türkler    (Gözlerine Osman Ağa ve Çorbacı takılınca sözlerinin sonunu getiremez  Dikkatle içerdekileri süzer sonra  KOMUTAN — (Çorbacı ve Osman Ağaya) Siz dışarı çıkın, (diye seslenir  ) Nöbetçiler    Çorbacı ve tutsağı bir odaya kapatın  ÇORBACI — Baş üstüne komutan bey  (diyerek kapıya doğru ilerler  ) OSMAN AGA — (O da çıkmak için salonun ortasına doğru yürür  Tam komutanın hizasına geldiğinde  ) Türkler geliyor değil mi?(diye alaylı bir tavırla sorar  ) KOMUTAN — (Hırsla) Ayağımın altına alıp ezmeden çabuk defol karşımdan  OSMAN AGA — Gidiyorum    Gidiyorum, (diyerek kapıya doğru ilerler ve dışarı çıkar  Dimitri ve komutan onun çıkışını izlerler  ) KOMUTAN — (Osman Ağa gözden kaybolunca) Evet ne olmuş Türklere  DİMİTRİ — Türkler yarına kalmaz burada olurlar komutanım  KOMUTAN — (Telâşla) Nereden biliyorsun? DİMİTRİ — Gözleme sırasında, karşı dağın arkasından patlamaları duyduk  KOMUTAN — (İyimser görünmeye çalışarak) Patlama sesleri bizim askerlerin düşmanı püskürten silâh sesleri olmadığını nereden biliyorsun? DİMİTRİ — (Başını iki yana sallar  ) Sanmıyorum komutanım  KOMUTAN — (Ellerini arkasına bağlar  )  Demek sancıyorsun? (Der ve odanın içinde dolaşmaya başlar?) DİMİTRİ — (Komutanın arkasından onu takip eder) Evet komutanım  KOMUTAN — (Birden durur ve arkasındaki askere dönerek) Demek Türkler buraya geliyor    DİMİTRİ — Evet komutanım    Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz? KOMUTAN — (Kendinden emin bir tavırla) Hiç bir şey!    DİMİTRİ — (Şaşkın şaşkın bakar) Hiç bir şey mi Komutanım? KOMUTAN — Evet  DİMİTRİ — Savaşacak mıyız? KOMUTAN — Gerekirse evet  DİMİTRİ — Ya cephane olmazsa ne yaparız? KOMUTAN — Merak etme yakında onun yerini de bulacağız  Elimizdeki tutsaklar er geç konuşacaklardır  Cephaneyi ele geçirince de Türkleri buraya girdiklerine pişman ettireceğiz  (Dimitri'nin yanına yaklaşarak) Çabuk git bana o kadınları getir  DİMİTRİ — (Hazır ol durumuna geçip selam verir) Baş üstüne komutanım  KOMUTAN — (Dimitri'nin arkasından dışarı çıkışını izler  Salonda yalnız kalınca kendi kendine konuşur  ) Demek Türkler geliyor  (Salonun içinde dolaşmaya başlar  ) Eğer buraya gelirlerse halimiz duman olur  Ne pahasına olursa olsun kadınları ya da adamı mutlaka konuşturmalıyız  Ancak cephaneyi ele geçirirsek canımızı kurtarabiliriz  Zira kaçmak için bile zamanımız kalmadı  (Kapı çalınır komutan kapıya doğru bakar) Giriniz ÇORBACI — (İçeriye elinde kasketiyle girer Komutana doğru ilerlerken) Duydunuz mu komutan bey Türkler buraya yaklaşıyorlarmış  İzin verin de hiç olmazsa ben gideyim KOMUTAN — Kes sesini! ÇORBACI — Fakat komutanım KOMUTAN — (Bağırarak) Sesini kes dedim sana! ÇORBACI — Peki efendim, (der ve bir köşeye çekilir  Tekrar kapı çalınır  İçeriye Dimitri ile Ayşe kadın ve Fatma girerler  ) DİMİTRİ — (Kadınları komutana doğru iterler) Haydi kıpırdanın biraz KOMUTAN — (Sakin bir tavırla yerine oturur Kadınlar masanın başına geldiklerinde, kaşlarını çatarak) Az sonra Osman Ağa cephaneliğin yerini söylemezse senin gözlerini oyduracağım (Diyerek parmağı ile Fatma'yı işaret eder) AYŞE KADIN — (Fatma'ya bakar Kadın hayli heyecanlıdır  Sonra bakışlarını komutandan yana çevirerek) Cephanenin yerini bilmiyoruz Bilmediğimiz bir şeyin yerini nasıl söyleyebiliriz ki ÇORBACI — (Söze karışır) Bal gibi biliyorsun Köylüler senin orduya sırtınla cephane taşıdığını söyleyip dururlardı (Komutana dönerek) Yalan söylüyor komutanım Bu kadın cephanelerin yerini mutlaka biliyor AYŞE KADIN - (Ters terk Çorbacıya bakarak) Madem cephane taşıdığımı biliyorsunuz, mutlaka sen de cephaneliğin yerini biliyorsundur Sen niye komutana yerini söylemiyorsun KOMUTAN — (Ayşe kadına) Kes sesini be kadın Burada soru soracak biri varsa o da benim Ben emir vermeden ağzını bile açmayacaksın Anladın mı? AYŞE KADIN — Önce Çorbacı'yı sustur sen komutan bey ÇORBACI — Ben doğruyu söylüyorum komutanım  KOMUTAN — (Masasından kalkar ve kadınların yanına sokulur  ) Az önce de söyledim  Eğer on dakika içinde bana cephaneliğin yerini söylemediğiniz takdirde Fatma'nın gözlerini oyduracağım  Bunu sakın aklınızdan çıkarmayınız, (diyerek gevrek, gevrek güler  ) AYŞE KADIN — (Yüzünü sahneye dönerek) Ölümle bizi korkutacağınızı sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz  On dakika beklememize gerek yok  Çağır askerlerini hemen oydur gözlerimi AYŞE KADIN — (Fatma'nın cesur konuşması (bilgi yelpazesi  net) karşısında gurur duyar  Kadını kucaklayıp, boynuna sarılır  ) Fatma'nın hakkı var  Gözlerimizi oydurmak için on dakika daha beklemenize hiç gerek yok  İkimizin birden işini burada bitiriverin  Böylece biz de kurtulmuş oluruz  Tabii sizler de (Ellerini kadının boynundan çeker ve komutana döner  ) Ne duruyorsun? Emir versene askerlerine  KOMUTAN — (Hırsla başını sağa sola sallar  ) Ne inatçı insanlarmış şu Türkler Bile bile ölüme gidiyorlar ÇORBACI — (Telaşla ileri atılır  ) Konuşsanız ne çıkar sanki  Cephaneliğin yerini söylerseniz hem biz kurtuluruz, hem de sizler    AYŞE KADIN — (Çorbacı'nın üzerine atılır ve yakasından yakalayıp savurduktan sonra) Sen de bizimle birlikte öleceksin hain köpek FATMA — Bu domuz herifin can verişini görmek isterdim Acaba ölümü nasıl olur dersin Ayşe kadın Onu mutlaka kurşuna dizerler  Öyle yaparlar da, ancak o zaman yaptığı kötülüklerin tüm cezasını çekmiş olur AYŞE KADIN — O bile azdır o domuz herif için ÇORBACI — (Korkuyla komutana bakarak) Görüyorsun ya komutan bey, benim için ölüm şeklini bile hazırlamışlar  Ne olur beni serbest bırakın da vakit varken kaçıp gideyim AYŞE KADIN — Yedi kat yerin dibine saklansan, Türk askerleri seni bulup çıkarır ve cezanı verir  (diye bağırır  ) KOMUTAN — Susun Susun artık Sizi dinleyecek zamanım yok DİMİTRİ — (Ayşe kadının üzerine doğru yürüyerek) Kesin sesinizi  Sabrımı taşırmaya başladınız  | 
|   | 
|  | 
|  | Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni |  | 
|  10-24-2012 | #7 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro MetniAYŞE KADIN — (Alaylı bir ifadeyle) Ay siz de sabır denilen şey de mi var  Bak bunu hiç bilmiyordum  KOMUTAN — (Ayşe kadının sözlerine sinirlenir  Hızlı adımlarla kadının burnunun dibine yaklaşarak) Kes sesini  Eğer bir kelime daha konuşacak olursan, dilini kestirmek zorunda kalacağım  AYŞE KADIN — (Korkusuzca) Karşınızda bizim gibi iki ihtiyar buldunuz  Dilediğinizi yaparsınız, (sonra göğsünü kabartarak) Eğer şu anda karşınızda yağız bir Türk askeri olsaydı, kaçacak delik arardınız kendinize  KOMUTAN — (Ellerini yumruk yapar  ) Yeter    Kes sesini ihtiyar bunak, (diyerek vurmak için havaya kaldırdığı bir sırada dışarıda silâh sesleri duyulur  Komutan olduğu yerde durur ve Dimitri'ye dönerek) Ne oluyor dışarda? DİMİTRİ — (İki elini yana açarak) Bilmiyorum komutanım  Gidip bakayım  KOMUTAN — (Dimitri'nin telâşla odadan çıkışını izler  Sonra sahnenin önüne gelerek) Yoksa Türkler mi geldi  Aman Tanrım, eğer Türkler geldiyse hepimizin sonu geldi demektir  (dedikten sonra telaşla odanın içinde sağa sola dolaşıp saklanacak yer arar  ) AYŞE KADIN — Ne o komutan? Bakıyorum birden bire telaşa kapıldınız    Daha bu bir şey değil    Asıl Mustafa Kemal'in askerleri köye girdiğinde yüzünü görmek isterdim  TEĞMEN — (Ayşe kadın sözlerini bitirdiğinde, telaşla içeriye teğmen girer  ) Komutanım    komutanım tutsak kaçtı  Osman Ağa'yı elimizden kaçırdık  KOMUTAN — (Hırsla teğmene yürüyerek  ) Aptallar    Kocaman bir bölük ihtiyar bir adamı zaptedemediniz demek haa    Yakalamak için arkasından asker gönderdiniz mi? TEĞMEN — Evet komutanım  Yirmi kadar asker peşine düştü  Öyle sanıyorum ki, tepeyi aşmadan onu yakalarlar  KOMUTAN — Yazıklar olsun size  (diye teğmeni azarlar, sonra birden olduğu yerde durur ve sol elinin işaret parmağını sakağına götürerek) Bana kalırsa bu adam doğru cephaneliğin bulunduğu yere gitmiştir  Çabuk peşine düşelim  Cephaneliği havaya uçurmadan onu yakalayalım  (Komutan duvarda asılı silâhın yanına gider  Silâhını kınından çıkarır ve masanın üzerine bırakır  Sonra Teğmene dönerek) Biz buradan çıkınca kapıyı kadınların üzerine kilitler ve kapıya da bir nöbetçi dikersiniz  (Sonra Çorbacı'ya dönerek) Sen de bizimle geleceksin  ÇORBACI — Komutanım ne olur beni bırakın  Vakit varken ben de başımın çaresine bakayım  KOMUTAN — Seni serbest bırakayım  Sen de doğruca Türkleri bul ve bizi gammazla    iyi olur değil mi? (diyerek palaskasını kuşanmak için masanın yanından ayrılıp aynanın karşısına geçer  ) ÇORBACI — (Şaşkınlık içinde etrafına bakımı: Bu arada gözü masanın üzerindeki silâha takılır  Hızla masaya koşar ve tabancayı kapıp namluyu komutandan yana çevirir  ) Artık bana engel olamazsınız komutan, (diye bağırır ve tetiğe basar  Ancak tabancanın emniyeti kapalı olduğundan ateş almaz  ) Hay Allah kahretsin niye patlamıyor bu tabanca  TEĞMEN — (Çorbacı'nın duraksamasından yararlanır ve belinden tabancasını çıkarıp peş peşe üç el ateş eder  ) Sonunda cezanı buldun  ÇORBACI — Yandım anam    (diye acı içinde kıvranarak yere düşer  ) KOMUTAN — (Hâlâ şaşkınlık içindedir  ) Vay namussuz herif vay    Eğer tabancanın emniyeti açık olsaydı, şu anda onun yerine biz öbür dünyayı boylayacaktık  (Hızlı adımlarla Çorbacı'nın yanına gelir ve yaralı gövdesini tekmeler  ) ÇORBACI — (Acı içinde kadınlardan yana bakarak) Yardım edin    Yardım edin bana  AYŞE KADIN — (Öfkeyle Çorbacı'ya bakarak) Ülkemizi düşmana satmaya kalkan adama mı yardım edeceğiz? Teğmen seni vurmakla çok iyi etti  Senin pis kanınla ellerimizi kirletmekten bizi de kurtarmış oldu  FATMA — Ey yüce Allah'ım    Bize bugünü de gösterdiğin için çok mutluyuz  İnşallah Mustafa Kemal'in ordularının da köyümüzü kurtardığını görürüz    (diye bağırır  ) AYŞE KADIN — İnşallah Fatma    Onun da köyümüze girmesi an meselesi  KOMUTAN — (Sinirli bir şekilde yerden silâhını alır ve kınına yerleştirir  Sonra kadınlara dönerek) Döndüğüm zaman da sizinle hesaplaşacağız  AYŞE KADIN — Dönünce yine konuşuruz komutan    KOMUTAN — (Teğmene dönerek) Vakit kaybetmeden adamın peşine düşelim  (Komutan ve Teğmen salondan çıkarken, iki yaşlı kadın onları izler  Kapı kapanır ve üzerlerinden kilitlenir  Çorbacı yattığı yerden doğrulmak ister  Ancak doğrulamaz ve son nefesini verir  Yalnız kalan iki kadın, yan yana gelirler  ) FATMA — Bu adamın vurulması çok iyi oldu  AYŞE KADIN — Hem de çok, çok iyi!    FATMA — Ayşe kadın doğrusunu istersen, Çorbacı'nın ölümüne çok sevindim  AYŞE KADIN — Şimdi Çorbacı'yı bırak  Osman Ağa'nın kurtulması için Allah'a dua edelim  Komutan onu bir eline geçirirse paramparça eder  FATMA — (Üzgün bir ifadeyle) Çok doğru söylersin Ayşe Kadın  AYŞE KADIN — (Kapıya doğru ilerler  Kapının kilitli olup olmadığını kontrol eder  Sonra salonun ortasına doğru ilerleyerek) Fatma    Fatma    FATMA — Ne var? Niçin kapıyı kontrol ettin  AYŞE KADIN — (Parmağı ile sus işareti yapar) Şimdi beni iyi dinle  Burada durup, düşmanın bizi öldürmesini bekleyeceğimize, silâhlanıp biz onlara karşı koyalım  FATMA — (Merakla) Nasıl? Biz silâhı nereden bulacağız? AYŞE KADIN — Çabuk bana yardım et  Onlar buraya gelmeden, işimizi bitirmemiz gerekiyor  FATMA — Anlayamadım, burada ne işimiz var bizim? AYŞE KADIN — Şimdi görürsün  (Diyerek orta yerdeki masayı yan tarafa çekmeye çalışır  ) Haydi bana yardım et  Çabuk masayı kaldıralım ve bodrumun kapağını açalım  FATMA — Bodruma saklanmayı mı tasarlıyorsun? AYŞE KADIN — Gevezeliği bırak şimdi  Masanın kenarından tut da şunu yerinden kaldıralım  (İki kadın olanca güçleriyle masayı kaldırırlar  Sonra çabucak altındaki kilimi çekerler ve yine birlikte bodrum kapağını açarlar  Kapak kalktığında Fatma bodruma bakar  Hayretle yerinden fırlayıp) FATMA — Aman Allah'ım    (diye bağırır) AYŞE KADIN — Ne bağırıyorsun  Bütün Yunan askerini başımıza mı toplamak istiyorsun, | 
|   | 
|  | 
|  | Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni |  | 
|  10-24-2012 | #8 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro MetniFATMA — Demek cephanelerin hepsini buraya taşıdın? AYŞEKADIN —Evet    FATMA — Nasıl yaptın bu işi? AYŞE KADIN — (Bodrumun kenarına diz çökerek) Düşmanın köyü işgale geldiğini duyan herkes ormana sığınıyordu  Ben ise cephanenin düşman eline geçmemesi için hepsini alıp buraya taşıdım  Fakat kaçmaya zaman kalmadan düşman köye girdi ve beni tutsak ettiler  FATMA — Burada kocaman bir köyü havaya uçuracak kadar cephane var  AYŞEKADIN —Evet    FATMA — Düşman ya akıl edip bodruma baksaydı    AYŞE KADIN — Eğer akıl edip bodrumu arasaydılar, yine onları ele geçiremezlerdi  Çünkü evi yakıp, tüm cephaneleri havaya uçuracaktım  FATMA — Ayşe kadın, siz gerçekten çok cesur bir insanız  AYŞE KADIN — Vatanı için kim olsa benim gibi davranırdı  Osman Ağa bu uğurda gözünü kaybetti  Sen de bir çok işkenceye göğüs gerdin  Bunların hepsini bu vatanı kurtarmak için yapmadık mı? FATMA — Haklısın galiba    AYŞE KADIN — Neyse bırakalım şimdi bunları da içeriden bol miktarda el bombası ve silâh alalım  Komutan ve adamları döndüklerinde hepsini havaya uçuralım  (Ayşe kadın bodrumdan bir torba dolusu el bombası çıkarır  Ellerine de birer silâh alıp pencerenin önüne giderler  Yavaşça camı aralayıp komutan ve askerlerin dönmesini beklemeye koyulurlar  Bu arada Ayşe kadın  , Fatma'ya bombayı nasıl kullanması gerektiğini elindeki bomba üzerinde tarif ederek anlatmaktadır  ) Bu gördüğün el bombasıdır  Bombayı düşmana fırlatmadan önce, şu pimi kaldıracaksın  Sonra da sekize kadar sayıp düşmanın araşma fırlatacaksın  FATMA — Niçin sekize kadar sayacağız? AYŞE KADIN — Eğer sekize kadar saymadan bombayı atarsan, onlar yerden alıp bu defa patlamadan bizim tarafa atarlar  Böylece kendi bombamız ile kendimiz ölürüz  Bu arada şunu da sakın aklından çıkarma, eğer sekizden fazla sayıp, pimi bırakırsan, bu defa da elinde patlar  FATMA — Başarabilecek miyim dersin Ayşe kadın? AYŞE KADIN — Başarmak zorundayız  Eğer başaramazsak düşman bizi öldürür  FATMA — Çok doğru  AYŞE KADIN — (Kısa bir sessizlikten sonra) Nerede kaldı şu meret herifler  FATMA — Gideli bir saati geçiyor  Allah vere de Osman Ağa'yı yakalayamasalar bari  AYŞE KADIN — Yakalayacaklarını sanmıyorum  Eğer yakalamış olsalardı, şimdiye kadar çoktan dönerlerdi  FATMA — Allah kalbimize göre versin inşallah  AYŞE KADIN — Teğmen, Osman Ağa'nın tepeye doğru kaçtığını söyledi  FATMA — Evet öyle    AYŞE KADIN — Benim bildiğim Osman Ağa tepeye tırmanmaz  Doğruca ormana girmiştir  Ormanda da onu biraz zor bulurlar  FATMA — Çok doğru  Ben de olsan ormana saklanırdım  (Tekrar kısa bir sessizlik olur  Bu arada dışarıdan at nalı sesleri ve gürültüler duyulur  İki kadın ayrı pencerenin önüne geçerler  ) AYŞE KADIN — Geliyorlar  FATMA — Evet    Diğerleri de onları karşılamak için bahçede toplandılar  AYŞE KADIN — İşte komutan da göründü  Bize iyice yaklaşmadan sakın harekete geçme  FATMA — Merak etme  Osman Ağa'yı görebiliyor musun? AYŞE KADIN — Aralarında yok  Belli ki bulamadılar  FATMA — Kurtulduysa mutlaka bizimkilere haber götürür  AYŞE KADIN — İnşallah zamanında varır  FATMA — Allah onun ve bizim yardımcımız olsun  AYŞE KADIN — Komutan askerleri azarlıyor  Hepsi şaşkın  FATMA — Evet  AYŞE KADIN — Biraz daha yaklaşmalarını bekleyelim  FATMA— Peki    AYŞE KADIN — İşte geliyorlar  Çitlere yaklaşınca hemen bombaları fırlatalım  FATMA — Tamam Ayşe kadın    Ben hazırım  AYŞE KADIN — Unutma sekize kadar sayacak, bombayı ondan sonra fırlatacaksın  FATMA — Tamam Ayşe kadın    Hazır mıyız? AYŞE KADIN — Haydi hazırlan  FATMA — Ben hazırım  AYŞE KADIN — Komutan ve askerler çitin başına gelince pimi çek ve bombayı atmaya hazır ol  FATMA — Peki Ayşe kadın    AYŞE KADIN - (Kısa bir bekleyişten sonra) Pimi çek Fatma    (İki kadın ellerindeki bombanın pimlerini çekerler  Ayşe kadın saymaya başlar  ) Bir    iki    üç    dört    beş    altı    yedi    sekiz    Ateşşşş  (diye bağırır ve iki kadın ellerindeki bombaları pencereden atarlar  Ardından iki patlama sesi yükselirken, aşağıdan insan feryatları duyulur  İki kadın diğer bombalan aşağıya fırlatmak için hazırlığa koyulurlar  Üçüncü ve dördüncü patlama sesleri yükselirken ışıkları söner ve anlatım başlar  ) | 
|   | 
|  | 
|  | Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni |  | 
|  10-24-2012 | #9 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro MetniSES — Ayşe kadın ve Fatma tüm düşman askerlerini havya uçururken, sağ kalanlar da çeşitli yönlere kaçarak, köyü terke-derler  Bu arada, Yunan askerlerinin elinden kurtulan Osman Ağa da Kocabaş köyüne ulaşmayı başarır  Köyde tutsak bulunan iki kadını kurtarmak ve düşmanı yok etmek amacıyla bir müfreze hareket eder  Köye geldiklerinde ise ceset yığınlarıyla (bilgi yelpazesi  net) karşılaşırlar  Köyde canlı olarak Ayşe kadın ve Fatma'yı bulurlar  Türk askerleri iki kadının kahramanca davranışları karşısında kıvanç duyarlar ve durumu Mustafa Kemal Paşa'ya ileteceklerini söyleyerek köyü teslim alırlar  Aradan aylar geçer  Mustafa Kemal ve onun kahraman ordusunun savaşı kazandığı tüm ülkede duyulur  Bu arada, ülkeyi işgale gelen tüm işgalci kuvvetler Türkiye'den atılırlar  Barış sonunda köyünde oturmakta olan Ayşe kadın askere giden iki oğlunun dönmesini beklemektedir  ) (Işıklar yanar) 3  PERDE AYŞE KADIN — (Odanın dekoru ilk şekline dönüşmüştür  Masanın yerini divanlar almıştır  Işıklar yandığında Ayşe kadın bir kenarda oturmaktadır  Bu sırada kapı çalınır  Ayşe kadın diz çöküp oturduğu yerden kalkar, kapıya doğru ilerler  Kapıyı açar  İçeriye muhtar ve ihtiyar heyetinden iki kişi ile eşleri girerler  Ayşe kadın konuklarını karşılar  ) Hoş geldin muhtar    Hoş geldiniz ağalar    Siz de hoş geldiniz, (diyerek hepsinin ellerini sıkar  ) MUHTAR — Hoş bulduk Ayşe kadın  DİĞERLERİ DE HEP BİR AĞIZDAN — Hoş bulduk    hoş bulduk    hoş bulduk    (diyerek divanlara otururlar  ) AYŞE KADIN — (Merakla muhtara doğru bakarak) Bu zamansız ziyaretinizin sebebi nedir? MUHTAR — (Sakalını sıvazlar) Şey    (diye kekeler  ) 1  ÜYE — Halini hatırını sormak için geldik Ayşe kadın  AYŞE KADIN — Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz  2  ÜYE — Bu yıl tarlayı sürmeyi düşünmüyor musun Ayşe kadın? AYŞE KADIN — Oğullarımın dönmesini bekliyorum  Onlar Mustafa Kemal Pasa ile beraber dövüştüler  Onun öncülüğünde savaştılar  Onlar gelmeden işe başlamak istemiyorum  MUHTAR — (Kısa bir sessizlik olur  Muhtar ve odada bulunanlar hepsi göz göze gelirler  ) AYŞE KADIN — Ben size birer ayran hazırlayayım, (der ve salondan ayrılır  ) MUHTAR — (Ayşe kadın ayran hazırlamak için odadan ayrılınca) Ne edip, nasıl anlatmalı bilmem ki    Dilim bir türlü söylemeye varmıyor  1  ÜYE — Ben de sizin fikrinizdeyim muhtar  2  ÜYE — Bana kalırsa en iyisi sözü kadınlardan biri açsın  MUHTAR — Olmaz    Bu iş kadın işi değil  2  ÜYE — O zaman en münasibi sizsiniz muhtar  1  ÜYE — Evet evet doğrusu da bu olur  MUHTARIN KARISI — Her işi muhtara yıkmayın  Acı haberi Ayşe kadın duyduğunda, bir yerine bir şey olursa bunun vebali kimin boynuna olacak? MUHTAR — Hanımın hakkı var  1  ÜYE — Fakat muhtar, bu görev size verildi  Mustafa Kemal o madalyaları sizin takmanızı istedi  MUHTAR — (Çaresizlik içinde) İhtiyar heyetinin hakkı var hanım  Bu işi benim yapmam gerek  Böylece Mustafa Kemal Paşa'nın da isteği yerine gelmiş olacak  Fakat söze nereden başlayacağımı bir türlü bilemiyorum  MUHTARIN KARISI — Susun içeri giriyor  AYŞE KADIN — (Elinde bir tepsi ve içinde ayranlarla içeriye girer  Konuklarına ikram edip divana oturur  ) Böyle toplu halde gelişinizin bir sebebi olmalı  MUHTAR — (Ayağa kalkar ve Ayşe kadının önüne gelir  ) Var Ayşe kadın var    Size Mustafa Kemal Paşa'dan haber getirdim  Dilersen anlatayım  AYŞE KADIN — (O da ayağa kalkar) Dilemekte ne söz muhtar  Onun için seve seve canımı bile veririm  MUHTAR — Bundan hiç kuşkumuz yok  AYŞE KADIN — Tez Gazi'den gelen haberi anlat  MUHTAR — (Sahnenin tam ortasına gelir ve yüzünü seyircilere döner  ) Ayşe kadın, eşin Karabıyık Mustafa Anafartalar'da Gazi'nin yanında çarpışırken şehit oldu  Onun şehit olduğu haberini getirdiğimde, iki oğlunu bağrına basıp "vatan için" bu çocuklarımı da feda ederim demiştin  AYŞE KADIN — Dediğimi de yaptım Muhtar  Sözümden dönmedim ki    MUHTAR — Biliyoruz Ayşe kadın biliyoruz  (Muhtar odayı enine boyuna dolaşır  Odada derin bir sessizlik olur  Muhtar tekrar sahnenin ortasına gelir  Yine yüzü seyircilere dönüktür  ) Ayşe kadın Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın size gönderdiği haber şu    AYŞE KADIN — İnsanı merak içinde bıraktın muhtar  Çabuk söyle de biz de meraktan kurtulalım  MUHTAR — (Başından kasketini çıkarıp eline alır ve gururlu bir ifade takınır  ) Ayşe kadın büyük oğlun Karabıyık Mehmet ve kardeşi Ahmet, Sakarya'da düşmana karşı canla başla dövüşmüşler  Düşmanın püskürtülmesinde çok önemli rol oynamışlar  İşte bu nedenle de Gazi Mustafa Kemal Paşa bu iki kahraman askeri istiklâl madalyası ile ödüllendirmiş bulunuyor  AYŞE KADIN — Ne? Gazi oğullarımı istiklâl madalyasıyla mı ödüllendirmiş  Peki ne zaman köye dönecekler? MUHTAR — (Cebinden bazı kâğıtlar çıkarır  Bu arada iki de istiklâl madalyası vardır elinde  Yavaş yavaş Ayşe kadına döner  ) Ayşe Kadın oğullarının Mehmet ve Ahmet artık bir daha hiç geri gelmeyecekler  Az önce de anlattığım gibi Sakarya'da düşmanla kahramanca savaşırken şehit düşmüşler  AYŞE KADIN — (Bitkin bir durumdadır  Güçlükle sahnenin önüne, muhtarın yanına doğru ilerler  Bu sırada odada bulunanların hepsi ayakta ve (bilgi yelpazesi  net) Ayşe kadının yürüyüşünü izlemektedir  Ayşe kadın muhtarın yanına gelince durur  ) Muhtar, Gazi'nin oğullanma gönderdikleri madalyaları görebilir miyim? MUHTAR — Ayşe kadın, Gazi Mustafa Kemal Paşa bu madalyaları senin takmanı ister bunun için göndermiştir, (der ve madalyaların ikisini yan yana Ayşe kadının göğsüne takar  ) AYŞE KADIN — (Madalyaları okşar  ) Bunlar benim Mehmet ve Ahmetim'dir  Ölünceye kadar bunları taşımaktan gurur duyacağım  MUHTAR — En fazla senin kadar bizler de onlarla gurur duyacağız Onların kahramanlık destanlarını dilden dile anlatıp, sonsuza kadar yaşatacağız AYŞE KADIN — Mehmedim ve Ahmedim şehit oldular  Onlar bizlerin rahat olması için savaştılar Bu uğurda can verdiler  Buna karşın hiç üzülmüyor, onlarla gurur duyuyorum Yeter ki VATAN SAĞOLSUN | 
|   | 
|  | 
|  |