Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çok, denemeleri, döneme, geçiş, inkılâba, karşı, partili, tepkiler

Çok Partili Döneme Geçiş Denemeleri Ve İnkılâba Karşı Tepkiler

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çok Partili Döneme Geçiş Denemeleri Ve İnkılâba Karşı Tepkiler




Çok Partili Döneme Geçiş Denemeleri ve İnkılâba Karşı Tepkiler

İlk BMM'nde Oluşan Gruplar ve Muhalefet

23 Nisan 1920 günü açılan BMM aldığı "1" nolu kararla İstanbul Meclis-i Mebusanı'na katılan üyeleri de kendi çatısı altına almıştır Böylece BMM üç ayrı şekilde katılmalarla meydana gelen bir meclis olmuştur

1) 19 Mart 1920 seçim talimatına göre seçilmîş üyeler

2) Meclis-i Mebusan'dan gelen üyeler

3) Yunanistan ve Malta'dan gelen üyeler

BMM'nin üye sayısı konusunda bazı ihtilâflar vardır Bu üyeler 66 seçim çevresinden seçilmişlerdir Çeşitli meslek gruplarına mensup olan milletvekilleri, değişik düşünce yapılarına, hayat tarzlarına ve kültürlere sahiptir Misak-ı Millî ilkelerinin gerçekleşmesi bütün milletvekillerinin ortak ideali olmakla beraber bunun dışındaki konularda fikir birliği mevcut değildi Farklı menşelerden gelmelerinden dolayı farklı düşüncelerin de sahibiydiler

Damar Arıkoğlu meclisteki grupları İstiklâl, Muhafazakâr ve Bolşevikler olmak üzere üçe ayırır Julıan E Gillespie ise "Kemalistler, İstiklâl grubu, Enver Paşa taraftarları ve Bolşevikler" şeklinde 4 grupta toplamaktadır

Mustafa Kemal Paşa ise grupları beşe ayırmakla birlikte bu gruplardan başka isimsiz olarak özel maksatlı bazı küçük grupların da faaliyet hâlinde olduklarını söylemektedir Bu gruplar şunlardır:

1) Tesanüt grubu (dayanışma grubu)

2) İstiklâl grubu (bağımsızlık grubu)

3) Müdafaa-i Hukuk zümresi (hakları savunma grubu)

4) Halk zümresi(halk grubu)

5) Islâhat grubu(reform grubu)

Tesanüt grubu üyeleri bir çeşit sendikalizmi savunan bir program etrafında toplanmışlardır Sayıları 40 kadar olan İttihat ve Terakki yanlıları bu grup içerisinde yer almıştır Halk zümresi mensupları ise Bolşevik olmaya meyilli sol eğilimli milletvekillerinden meydana gelmiştir İstiklâl grubu milletvekillerinin ekseriyeti ise ileri görüşlü gençlerden oluşmuştur

1920 yılı sonlarına doğru ortaya çıkan bu grupların yanı sıra aynı dönemlerde kurulmuş "Türkiye Komünist Fırkası" ve "Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası" adlarında iki de parti mevcuttur Ancak sol eğilimi temsil eden bu partilerin 1921 yılı Ocak ayından itibaren faaliyetlerinin sindirildiğini görüyoruz

Mustafa Kemal Paşa Meclis'te oluşan bu grupları bir araya getirmek ve bir uzlaşma sağlamak için çaba sarf etmiştir Başarılı olamayınca da "Anadolu-Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu" adıyla bir grup kurma çalışmalarına başlamıştır

Mustafa Kemal Paţa TBMM'de mevcut grupları birleştirmek suretiyle Meclis'e işlerlik kazandırmak istediyse de bunda başarılı olamadı Bunun üzerine 10 Mayıs 1921 günü Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu kurdu Bu teşekkül A-RMHC'nin Meclis grubunu oluşturmuştur10 Mayıs tarihli toplantıda grubun iç tüzüğüyle ilgili maddeler ve Mustafa Kemal Paşa'nın hazırladığı A-RMHG'nin amaçlarını gösteren iki temel madde de kabul edildi Bu maddeler şunlardır:

Birinci Grup, Misak-ı Millî ilkeleri çerçevesinde memleketin bütünlüğünü ve milletin bütün maddî ve manevî kuvvetlerini gereken hedeflere yönelterek kullanacak, memleketin resmî ve özel bütün kuruluş ve tesislerinin bu ana gayeye hizmet etmeye çalışacaktır

İkinci Grup, devlet ve milletin teşkilâtını Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nun koyduğu ilkeler çerçevesinde sırasıyla şimdiden tespite ve hazırlamaya çalışacaktır

A-RMHG, grup başkanlığına Mustafa Kemal Paşayı, başkan vekilliğine de Edirne milletvekili Mehmet Şeref Beyi getirmiştir Mustafa Kemal Paşa Meclisteki bütün milletvekillerinin aslında A-RMHG'nin tabiî üyeleri olduğunu belirtmiştir Ancak bunun dışında kalanlar daha sonra 2 Grubu meydana getirerek ciddi bir muhalefet hareketini başlatacaklardır

Mustafa Kemal Paşa Ankara'da 1922 yılının Aralık ayında gazetelere verdiği demeçte "Halk Fırkası" adında bir siyasî parti kuracağını açıklamıştır Ayrıca Halk Fırkası'nın dayandığı iki temel ilkenin "Tam bağımsızlık" ve "kayıtsız şartsız millet hâkimiyeti" olduğunu ifade ederek, kurulacak partide bütün milletin temsil edileceğini belirtmiţtir

TBMM, 1 Nisan 1923'te seçimin yenilenmesine karar vermiş, 3 Nisanda ise seçim kanununda birtakım değişiklikler yapmıştır

8 Nisan 1923'te Mustafa Kemal Paşa yayımladığı "seçim hakkında beyanname" ile mecliste mevcut olan A-RMHG'nin Halk Fırkası'na dönüşeceğini bildirdi

Aynı beyanname ile grubun programını 9 madde hâlinde yayımladı Seçimlerden sonra TBMM'nin ikinci dönemi 11 Ağustos 1923'te açıldı9 Eylül 1923'te ise Halk Fırkası kuruluşunu tamamladı Genel Başkanlığına da kurucusu Mustafa Kemal Paţa getirildi

Bilindiği gibi, muhalefet, bütünüyle siyasî sürecin bir parçası ve unsuru, hükûmet veya iktidarın alternatifidir İktidarın bir tamamlayıcısıdır Nerede bir topluluk varsa orada değişik isim ve şekillerde siyasî çatışma vardır Toplum ne kadar az gelişmişse, gruplar ve fertler arasındaki fikir ve çıkar çatışmaları da o kadar sert ve şiddetli olur Gelişmiş toplumlarda ise bu çatışma birtakım usul ve kurallara bağlanmıştır Siyasî anlaşmazlığın organize ifadesi "Siyasî Muhalefet" müessesiyle nihaî çözümü bulmuştur Siyasî muhalefet, demokratik, liberal, parlâmenter, anayasal çoğunluk, hürriyetçi gibi çeşitli isimler taşıyan bütünüyle müesseseleşmiş bir siyasî toplumun temel kuruluşunu ve mihenk taşını oluşturur

Osmanlı Devleti'nde meydana gelen ilk muhalefet hareketi Genç Osmanlıların 1865'te kurdukları cemiyet ve faaliyetleri olarak kabul edilir Cumhuriyet Türkiye'sindeki ilk muhalif siyasî parti Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası olmakla birlikte, ilk BMM'nin açılmasıyla, siyasî parti hüviyeti altında olmaksızın, başlayan ve gelişen bir muhalefet hareketi olduğu kesindir

Mustafa Kemal Paşa'nın A-RMHG'yi kurmasından önce Erzurum Mebusu Hoca Raif Efendi , Yeşilzade Salih Hoca ve arkadaşları A-RMHC'den ayrılarak "Muhafaza-i Mukaddesat Cemiyeti'ni" kurmuşlardı Bu cemiyetin muhalif olduğu konulardan birisi "Komünist faaliyetlerinin artması" diğeri ise "Müdafaai Hukuk Cemiyeti'nde meydana gelen değişiklikler" olarak gösterilmiştir Ayrıca mevcut cemiyet ilkelerinin başına da, Hilâfet ve Saltanat makamının ve devlet şeklinin olduğu gibi bırakılmasını sağlayıcı birtakım eklemeler yapmışlardır

BMM'de A-RMHG'nin kurulmasıyla, bu grubun dışında kalan Erzurum Mebusu Celalettin Arif Bey, Hüseyin Avni Bey ve arkadaşları ikinci grubu meydana getirmiţlerdir Muhafaza-i Mukaddesat Cemiyeti de bu grubu desteklemiţtir

Esas amacı Mustafa Kemal Paşanın kişisel egemenlik kurmasına karşı çıkmak olan ikinci grup, Başkumandanlık Kanunu'nun süresinin üçüncü uzatılışında resmen oluşmuş kabul edilmekle beraber, bu tür bir muhalefetin daha eskilere dayandığı açıktır

Birinci ve ikinci Müdafa-i Hukuk Grupları Meclis'te sık sık birbirleriyle çatışmışlardır Bu yüzden bir kısım vekiller(bakanlar) istifa etmek zorunda kalmışlardır Vekil seçimi ile ilgili kanunda istekleri yönünde değişiklik yaptırarak Rauf Beyin İcra Vekilleri Heyeti Reisi (Başbakan) seçmeleri grubun sayısal gücünün küçümsenmeyeceğini gösterir Ancak ikinci grup Meclis'in ilk dönemi sonuna doğru bu gücünü kaybederek dağılmaya yüz tutmuş ve seçimlerin yenilenmesiyle de tamamen Meclis'ten uzaklaşmışlardır

b-Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası :

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet dönemi siyasî tarihinde kurulan ilk muhalefet partisi olarak kabul edilir Meclis'te gerek ikinci grup muhalefetin, gerekse Halk Fırkası sonrası muhalefetin hazırladığı zemin, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın oluşmasını sağlamıştır

Halifeliğin kaldırılmasına, Mustafa Kemal Paşanın yakın silâh arkadaşlarından Rauf ve Adnan Beyler, Refet, Kâzım Karabekir, Ali Fuad ve Cafer Tayyar Paşa'lar olumsuz tepki göstermişlerdir Giderek şiddetlenen muhalefet hareketi 1924 yılının Ekim ayına gelindiğinde Refet Paşa, Dr Adnan, İsmail Canbulat ve Rauf Beylerin etrafında toplanmaya başladı

Bu arada hem milletvekili hem orduda görevli olan generaller ya ordudan ya da milletvekilliğinden uzaklaştırılarak ,Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin günlük politika cereyanları dışında kalması sağlanmıştı Askerlik görevinden Refet Paşadan sonra Kazım Karabekir Paşa ve Ali Fuat Paşa istifa ederek siyasî hayatı seçmişlerdir

Muhalifler gerçek bir Cumhuriyet rejimine ulaşabilmek için, Halk Fırkası'nın Meclis üzerindeki baskısını kaldırmayı başlıca zorunluluk olarak görmekteydiler Nihayet 9 Kasım 1924'te Halk Fırkası'ndan kopmalar ilk olarak on milletvekilinin istifasıyla başlamış, daha sonraki günlerde de bu ayrılmalar devam etmiştir

17 Kasım 1924'te ise TCF'nin kurulması tamamlanarak genel sekreterliğine Ali Fuat Paşa, Genel Başkanlığına da Kâzım Karabekir Paşa getirildi Dr Adnan ve Rauf Beyler de ikinci baţkan olarak görevlendirildi

TCF'nin dayandığı esas fikir, muhalefet olmaksızın bütün kuvvetlerin Meclis'te toplanmasının otoriter bir sistem doğuracağı fikri idi Bu nedenle fırkanın demokratik olmasına ve inkılâplara taraftar olmasına dikkat edilmiştir Bu amaca ulaşmak için de fırka, mevcudunu 30 kişiyle sınırlandırmıştır

TCF'nin program ve nizamnamesi incelendiğinde; ferdî hürriyetlere taraftar, din düşüncesine ve inançlara saygılı bir tavır aldığı görülür Cumhuriyet rejimi, liberalizm ve demokrasi yeni partinin kabul ettiği temel prensiplerdir

İktidar olmak için değil de sadece iktidarla muhalefetin yan yana çalışmasını temin etmek amacıyla kurulduğu iddia edilen TCF Meclis'te çok asabî bir ortamda doğmuştur Hükûmetle fırka üyeleri arasında çok sert tartışmalar meydana gelmiştir TCF yaklaşık 7 ay süren siyasî hayatı boyunca oldukça geniş taraftar kitlesine sahip olduğu söylenebilir

Doğuda meydana gelen Şeyh Sait İsyanı, İstiklâl Mahkemeleri'nin kurulmasına ve Takrir-i Sükûn Kanunu'nun çıkarılmasına sebep olmuştur Diyarbakır İstiklâl Mahkemesi, TCF mensuplarından eski Urfa Mutasarrıfı Fethi Bey'i isyanla ilgisi olduğu gerekçesiyle hapse mahkûm etmiş, bu karara dayanarak ta 25 Mayıs 1925'te bölgedeki TCF'nin şubelerini kapatmıştır3 Haziran 1925'te toplanan Bakanlar Kurulu, aldığı kararla TCF'nin ülkedeki bütün şubeleri ile birlikte kapatılmasını kararlaştırmıştır

Mustafa Kemal Paşa TCF'nin kurulmasından önceleri memnun olduğunu bildirdiyse de, daha sonra muhalefet partisinin programını tenkit ederek, TCF'nin diktatörlükle ilgili dokundurmalarından memnuniyetsizliğini ifade etmiştir Dönemin Başvekili İsmet İnönü ise TCF'nin çıkışını; "Bu memlekette muhalefet ihtilâl demektir" şeklinde yorumlamıştır

c-Serbest Cumhuriyet Fırkası :

Serbest Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet döneminde çok partili siyasî hayata geçiş için girişilen ikinci teşebbüstür Mustafa Kemal Paşa ülkedeki mevcut tek parti yönetiminde, hükûmetin eleştirisiz bir durumda olmasından dolayı yeni bir muhalif partinin kurulmasını istemiştir Bu maksatla da yakın arkadaşlarından Ali Fethi (Okyar) Beyi Paris Büyükelçiliğinden getirerek yeni bir parti kurmakla görevlendirmiştir

Kuruluşunu bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın teşvik ettiği SCF, 12 Ağustos 1930'da İstanbul'da Ali Fethi Bey tarafından kurulmuştur Meclis içinde 15 milletvekilinin partiye katılmasıyla kurulan SCF liberalizmi savunan bir parti programıyla siyasî hayata atılmıştır

Ayrıca "Cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve lâiklik" ilkeleri temel prensipler olarak kabul edilmiş, seçimlerin tek dereceli olması ve kadınlara siyasî hakların verilmesi savunulmuştur

SCF, açıldıktan sonra, kısa dönemde büyük bir suretle gelişti Ekim 1930'da yapılan yerel seçimlerde, partinin yeni ve teşkilâtsız olmasına rağmen büyük bir başarı göstererek 502 belediyeden 22'sini kazandığı görülmüştür Üstelik SCF her bölgede seçime katılmamıştır Ali Fethi Bey; "Belediye seçimlerini aslında katıldığımız her yerde Serbest Fırka kazanmıştır Halk Fırkası beklenmedik şekilde yenilmiştir" derken, farkın bu derece fazla olmasının sebebini seçimler sırasındaki baskıya bağlamıştır

Ali Fethi Bey'in, yerel seçim öncesindeki Ege gezisi sırasındaki halkın hükûmet aleyhine, inkılâplar aleyhine gösteriler yapması partinin sonunun gelmesine zemin hazırlamıştır

SCF'nin iktidar olma temayülünün yarattığı hava, CHF mensuplarını rahatsız etmiş ayrıca yerel seçimlerdeki yolsuzluk iddiaları mecliste sert tartışmalara neden olmuş, giderek büyüyen bu tartışmalar Mustafa Kemal Paşa ile Ali Fethi Beyi karşı karşıya getirmiştir Bu olumsuz gelişmeler karşısında, Ali Fethi Bey 17 Kasım 1930'da Dahiliye Vekâleti'ne verdiği dilekçede; "fırkanın,Gazi hazretleriyle siyasî sahada karşı karşıya gelmek vaziyetinde kalabileceği anlaşılmıştır" diyerek SCF'nin feshine karar verildiğini açıklamıştır

SCF'nin kendi kendini kapatmasıyla, TCF'ndan sonra çok partili siyasî hayata geçiş için yapılan ikinci teşebbüs de başarısızlıkla sonuçlanmıştır SCF'nin kapanmasından sonra CHF ileri gelenleri daha katı bir tek parti yönetimi anlayışıyla siyasî iktidarı 1950 yılına kadar ellerinde bulunduracaklardır

TCF ve SCF'nin siyasî hayatımızda önemli izleri olmakla beraber bu partilerin dışında kurulmuş veya kurulma teşebbüsünde bulunulmuş partiler de mevcuttur Ancak kurulan bu partilerin gerek mecliste gerekse halkoyunda çok önemli etkileri olmadığı söylenebilir

TCF ve SCF'nin yanı sıra 1930'da Ahali Cumhuriyet Fırkası, Türk Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Partisi, Lâyık Cumhuriyetçi İşçi ve Çiftçi Fırkası gibi siyasî teşekküller kurulmuşsa da bu partilerin çalışmalarına izin verilmemiştir

d-Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı, 13 Şubat 1925 günü Genç ilinin Ergani ilçesine bağlı Piran köyünde başlamıştır Kısa zamanda genişleyen isyan hareketi bölgede etkili olmuştur İsyancılar önce Genç'i, daha sonra Muş, Çapakçur, Elazığ ve Palu'yu ele geçirdiler 7 Mart'ta Diyarbakır'ı kuşattılarsa da başarılı olamadılar Daha sonra ordu birliklerinin olaya hâkim olmasıyla isyan hareketi gerilemeye başladı Şeyh Sait ve isyanın elebaşıları 15 Nisanda ele geçirildi Ancak isyanın bastırılması Mayıs ayı sonunu bulmuştur

Şeyh Sait İsyanı, diğer isyanlarda görülmeyen birtakım özellikler taşır Olay bütün ülkeyi içine almak amacı güden Türk inkılâbına karşı yapılmış bir harekettir Bu harekette hilâfetin yeniden kurulmasını sağlama ve saltanatı geri getirme ideali de vardır

Şeyh Sait İsyanı'nın arkasında, İstanbul'da bulunan Kürt İstiklâl Komitesi Reisi Seyyit Abdulkadir ile İngilizlerin etkisi görülmektedir Bu komite İngiltere'nin mandası altında bağımsız bir Kürt devleti kurmayı plânlamaktaydı

İngiltere himayesi altında bir Kürdistan Devleti kurulmasını, bölgenin petrol yönünden taşıdığı önemden dolayı istiyordu Bu amaçla bölgeyi ellerinde bulundurabilmek için Kürtleri, Türklere, Araplara hatta İran'a karşı kullanabileceklerdi Ayrıca Musul Meselesi'nin görüşüldüğü bu dönemde bir taraftan Musul halkının Türkiye ile birleşmesini önlerken, diğer taraftan isyan hareketiyle Türkiye'yi siyasî istikrarı olmayan bir ülke şeklinde dünyaya tanıtmak istiyorlardı

Dönemin Başbakanı Fethi Bey, olayı bir karşı ihtilâl denemesi olarak değerlendirmiş ve sıkıyönetim tedbirlerini yeterli görmüştür İsmet Paşa ise sert tedbirlerin alınmasında ısrar ederek, isyanı rejime yönelik ülke çapında bir hareket olarak değerlendirmiştir2 Mart 1925'te Fethi Beyin başbakanlıktan ayrılmasıyla 3 Mart 1925'te İsmet Paşa yeni hükûmeti kurmuş, ilk iş olarak Takrir-i Sükun Kanunu'nu TBMM'ye sunarak çıkmasını sağlamıştır

Yapılan plânlı bir askerî harekât sonrasında isyan tamamen bastırılmıştır Şeyh Sait ve Seyyit Abdülkadir'in de dahil olduğu isyanın elebaşıları, Takrir-i Sükun Kanunu ile kurulan İstiklâl Mahkemelerinde yargılanarak idama mahkûm olmuşlardır

Cumhuriyet döneminde meydana gelen en önemli isyan hareketi şüphesiz Şeyh Sait İsyanı'dır Takrir-i Sükûn Kanunu'nun çıkarılmasına sebep olması bunun en çarpıcı delilidir Ancak 1924 ile 1938 yılları arasında meydana gelen ve genelde Kürt kaynaklı isyan hareketleri de vardır Bu ayaklanmaların hedefi daima rejime yönelik bir mahiyet arz etmiştir Bu ayaklanma hareketleri şunlardır:

1) Nasturi Ayaklanması 12-28 Eylül 1924

2) Şeyh Sait Ayaklanması 13 Şubat- 31 Mayıs 1925

3) Raçkotan ve Raman Tedip Har 9-12 Ağustos 1925

4) Sason Ayaklanması 1925-1937

5) Birinci Ağrı Ayaklanması 16 Mayıs-17Haziran 1926

6) Koçuşağı Ayaklanması 7 Ekim - 30 Kasım 1926

7) Mutki Ayaklanması 26 Mayıs-25 Ağustos 1927

8) İkinci Ağrı Harekâtı 13 -20 Eylül 1927

9) Bicar Tenkil Harekâtı 7 Ekim -17 Kasım 1927

10)Asi Resul Ayaklanması 22 Mayıs - 3 Ağustos 1929

11)Tendürük Harekâtı 14 -27 Eylül 1929

12)Savur Tenkil Harekâtı 26 Mayıs - 9 Haziran 1930

13)Zeylan Ayaklanması Haziran - Eylül 1930

14)Oramar Ayaklanması 16 Temmuz - 10 Ekim 1930

15)Üçüncü Ağrı Harekâtı 7-14 Eylül 1930

16)Pülümür Harekâtı 8 Ekim -14 Kasım 1930

17)Menemen Olayı 23 Aralık 1930

18)Tunceli (Dersim) Tedip Har 1937-1938

Bu ayaklanma hareketleri içerisinde Nasturi Ayaklanması ve Menemen Olayı Kürtlerle ilgili değildir

e-Takrir-i Sukûn Kanunu ve İzmir Suikast Girişimi :

Takrir-i Sükun Kanunu, Şeyh Sait İsyanı'nın yarattığı tehlikelere ve ülkede Türk inkılâbının gerçekleşmesine karşı çıkan bütün unsurları ortadan kaldırmak amacıyla çıkarılmıştır 4 Mart 1925'de, İsmet Paşa Hükûmeti'nin Meclis'e verdiği önergenin 578 sayı ile kanunlaşması sonucu, iki yıllık bir süre için yürürlüğe konmuştur Ancak daha sonra iki yıl daha uzatılarak 4 Mart 1929'a kadar yürürlükte kalması sağlanmıştır

Üç maddeden oluţan Takrir-i Sükun Kanunu'nun çıkarılması sırasında muhalefet, kanunun "anayasaya aykırılığı" ve "temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik olduğu" gerekçesiyle tepki göstermiştir Muhalefetin rahatsız olmasındaki esas neden hükûmetin meclise sunduğu teklifle, birisi isyan bölgesinde diğeri ise Ankara'da kurulması öngörülen "İstiklâl Mahkemeleri" konusu olmuştur Görüşmeler sonunda yapılan oylamada kanun, 22 ret oyuna karşılık 122 oyla kabul edilmiştir 117 nolu Meclis kararıyla da Ankara İstiklâl mahkemesi ve ayaklanma bölgesinde de Şark İstiklâl Mahkemesi kuruldu Şark İstiklâl Mahkemesi'nin vereceği idam kararlarında TBMM'nin onayı gerekmiyordu TBMM, 7 Mart 1925'te ise her iki mahkemenin başkan, üye ve savcılarının seçimini yapmıştır

Mustafa Kemal Paşa'nın kanun ile ilgili görüşleri şöyledir: "Takrir-i Sükun Kanunu'nu ve İstiklâl Mahkemelerini bir baskı vasıtası olarak kullanacağımız düşüncesini ortaya atanlar ve bu düşünceyi benimsetmeye çalışanlar oldu Biz, alınan fakat kanuni olan bu olağanüstü tedbirleri, hiçbir zaman ve hiçbir şekilde kanunun üstüne çıkarmak için bir vasıta olarak kullanmadık Aksine memlekette huzur ve güveni sağlamak için uyguladık"

TBMM ilk dönem milletvekillerinden Ziya Hurşit ile Çopur Musa, Lâz İsmail ve Gürcü Yusuf'un 17 Haziran 1926 günü Mustafa Kemal Paşaya bir suikast girişiminde bulunacaklarının ihbar edilmesi üzerine, suikasti yapmakla görevli olanlar yakalandılar

İzmir Suikasti, Mustafa Kemal Paşaya karşı girişilen bir teşebbüs olmakla birlikte, Ziya Hurşit'in savunmasında reddetmesine rağmen, Mustafa Kemal Paşa ve İstiklâl Mahkemeleri'nin kabul ettiği gibi, rejime ve anayasaya yönelik bir olay olarak görülmüştür Olaydan hemen sonra eski TCF milletvekilleri ve isyanla ilgili görülen herkes tutuklandı Tutuklananlar arasında Ali Fuat Paşa, Refet Paşa, Cafer Tayyar Paşa ve Kâzım Karabekir Paşa da vardı Kâzım Karabekir Paşa, İsmet Paşanın girişimiyle tutuklanması kaldırılarak serbest bırakılmıştır

Ankara İstiklâl Mahkemesi üyelerinin İzmir'e giderek başlattığı sorgulamalar 13 Temmuz 1926'da sona erdi Mahkeme 15 kişi hakkında idam kararı verdi Yakalanamayan Kara Kemal ve Abdulkadir'in dışındaki 13 kişinin idam kararı 14 Temmuz'da infaz edildi Mustafa Kemal Paşanın etkisiyle Kâzım Karabekir, Cafer Tayyar, Ali Fuat ve Refet Paşalar beraat ettirildi

İzmir Suikastı ile ilgili olarak, eski İttihatçıların mahkemesi ise 18 Temmuz 1926'da Ankara'da yapılmış ve 4 idam kararı da bu mahkeme sonunda verilmiştir Böylece mahkeme sonucu eski ittihatçılar ortadan kaldırılmıştır Ayrıca ülkedeki muhalefet susturulmuţtur


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.