Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fatmalar’in, ilk, kara, mübeşşiri

Kara Fatmalar’İn İlk Mübeşşiri

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kara Fatmalar’İn İlk Mübeşşiri




Kara Fatmalar’ın ilk mübeşşiri

Doksanüç Harbi denilen Türk–Rus Savaşı vesilesiyle temâyüz eden ve Kara Fatma ünvanı taşıyan kadınlardan ilki, bir aşîret reisinin kızı idi

Genç yaşında etrafına kendisi gibi mücadeleci kadınları toplayarak âdetâ gönüllü bir alay teşkil etmişti Onları disiplinli bir ordu efrâdı gibi sevk ve idâre ediyordu

Sesi erkek sesi gibi gür ve sertti Yüzünü örtmez fakat, saçlarını boynuna dolar; başının, yüz kısmı dışında bütün kısımlarını “Leçel” denilen beyaz bir bezle kat kat sararak örterdi Maiyeti üzerinde son derece nüfuza mâlik olup İbo nâmındaki danışmanı dahi Kara Fatma’nın hışım ve heybetinden ürperirdi Lakin , cengâver olduğu nisbette yumuşaktı ancak, şefkati lüzumundan fazla değildi Kara Fatma, tarihen sâbit olan en mühim ve parlak zaferlerini Rusya Muhârebesi hengâmında göstermişti

“Kadınlar Dünyası” isimli gazetenin 20 Temmuz 1913 tarihli ve 100–1 numaralı sayısında bu muhterem validemiz hakkında şu bilgi verilmiştir

“Kara Fatma, Malatya’ya bağlı Aladağlı’dır Zayıf, orta boylu ve esmer, gözleri ve kaşları siyahtır Elbisesi, erkek elbiselerinin aynıdır Entari yerine geniş bir şalvar, ceket yerine ise “sarka” tâbir olunan bir tür cepken giyerdi

Ölümden korkmayan kahraman

Rus orduları Erzurum’u işgal ettiği esnada Kara Fatma, Aziziye Tabyası’nda mâiyetindeki üç–dört bin cengâverle birlikte savaşmıştır Bu büyük Müslüman–Türk annesi, askerin içeceğini, yiyeceğini hazırlar, yaralıları tedavi eder, omuzlarında yararlı askerleri hastaneye taşırdı Düşman, Aziziye Tabyası’nın her sûretle müdafaasında gösterilen metânet ve şiddetin bertaraf edilmeyeceğini anlayınca hîleye müracaat ederek bir gece yarısı askerlerimizin koğuşu yakınına sokmuş olduğu bir nefere, bir tüfek attırıp koğuşun lâmbasını söndürtmüş

Askerlerimiz kendilerini düşmanın bastığını zannederek rastgele, ateş etmiş ve birbirlerini sabaha kadar katlettikten sonra düşman kolaylıkla tabyayı zabtetmişti Bu korkunç hile ve sarsıntımızdan son derece müteessir olan Kara Fatma, hemen Erzurum içlerine girmiş ve topladığı erkek, kadın, genç, ihtiyar birçok vatandaşı; tüfek bulamayanları evlerden buldurduğu balta, satır ve kılıçlarla silâhlandırıp Aziziye Tabyası’na yönlendirmiş; gülle, kurşun yağmurları aldırmaksızın taarruz etmiştir Yüzlercesi şehit olduğu halde ölümden aslâ yüz çevirmemiş ve tabyanın hendeklerini düşmanın leşleriyle doldurarak Aziziye Tabyası’nın kurtarılmasına muvaffak olmuştur”Meşhur Sivastopol Destanı’nda Kara Fatma’dan şöyle bahsedilir:

Sivastopol Destanı’nda Kara Fatma

Beş altı gün sonra geldi

Kara Fatma–i gazi

Nisâlar kahramanı, şeref–razı

Beş altı yüz kişiyle geldi o an,

Kamusu hep süvâri–i namdarân

Onların nâmı var Türkmen ilinde

Kılıç belinde, kargı yollarında

Onlar çok kırdı düşman, döktü kanın

Şehid oldu karındaşı nisânun

O hâtun kendi dahi yaralandı

Onuldu yarası hoş varlandı

Ömer paşa olup Şumnûda kâim

Onlara gönderir cephâne dâim

Kara Fatma bu harpte yüz bin kişilik düşman ordusunun karşısında geceli gündüzlü harbederek Türk ordusunun en ileri hatlarına kadar giderek askere cesaret aşılamıştı Bu harpte bir ara yaralanmış ve kardeşini kaybetmişti Kahramanlığı yabancı eserlere de geçmiştir Allah şefaatinden mahrum eylemesin

Kara Fatmalar tükenmez

Kuva–yı Milliye’nin Kara Fatma namlı kadın kahramanlarından bir diğeri, Batı Anaddolu’da Yunanlılara karşı mücadele eden ve ilk Kuva–yı Milliye hareketinin mimarı Mustafa Kemal Atatürk’ün de liyakatini kazanan Kara Fatma’dır Memleketin kara günlerinde, bütün kadınlığı gönülden temsil eden, vatan için, istiklâl için dövüşen ve adı sık sık gündeme gelen Kara Fatma, bizim endişeli günlerimizin sayılı kahramanlarından, kadınlarımızın en saygıya değerlerindendir

Ölünceye kadar sırtında muhârebe zamanlarında giydiği elbisesinin bir benzeri ve göğsünde taşıdığı “İstiklâl Madalyası” ile çok kere cadde ve sokaklarda gelip geçenlerin dikkatini çeken bu kahraman Türk anası, kendisine bağlanan maaşı, bir hayır cemiyetine bağlamış olduğundan hayatının son yıllarını, kendi uhdesinde kalan yetim torunları ile birlikte fakr–u zarûret içinde geçirmiştir

Hakikaten, Milli Mücadele döneminin birçok erkek kahramanı kadar şöhret yapmış ve hizmet etmiş bulanan Kara Fatma, son yıllara kadar muammer olmuş ve hakkında basında muhtelif vesilelerle pek çok neşriyat yapılmıştır

“Muharebe bana düğün gelir”

Memleketi tehlikede gören bu genç kadın, şahsî arzularının verdiği bir ıstırâbı olmadan, İşgal Kuvvetleri’nin sıkıcı karanlığına dayanamıyor “Kadın isem de, Türk değil miyim?” diyerek İstanbul’dan kâh yürüyerek, kâh ata binerek dolu dizgin, ancak gençlik ve memleket aşkının verdiği cesâretle Sivas’a geliyor ve Mustafa Kemâl’in karşısına çıkarak:

“–Bütün millet, vatanın kurtarılmasını bekliyor, işte ben de kadın halimle geldim ! İş göster Emret !” diyordu

Samimi ve içten gelen bu sözler Mustafa Kemal’in gözünden kaçmıyor:

“–Peki ama ne iş görebilirsin? Silah kullanır mısın? Ata biner misin? Harpten ateşten korkmaz mısın?”

“–Ata binerim, silah kullanırım, muharebe bana düğün gelir” cevaplarını veren Kara Fatma’ya hayran kalan Mustafa Kemal, “Şu dakikada bütün kadınlarımız senin gibi olsalardı Kara Fatma !” diyor ve bu sûretle Fatma Hanım, “Kara Fatma” lâkabını almış oluyor

Mustafa Kemal’den aldığı emir ve tavsiyelerle İstanbul’a gelen Kara Fatma 15 kişilik vatansever genci etrafına topluyor, buradan Kocaeli’ne geçiyorlar Köylerde vaziyeti asla belli etmeden tam bir teşkilat kurmayı başarıyor ve Geyve’de cephe tutuyor Halid Bey Kumandası’nda bir yıl çalışıyor, çarpışıyor ve bu sırada ilk defa yaralanıyor Teşkilat lağvedilince orduya çavuş olarak giriyor Birçok korkulu savaşlarda orduya, istiklâle büyük hizmetler eden Kara Fatma’nın bu zaferlerden tek nişânesi aldığı bir yara ile kırmızı kurdelalı bir harp madalyası ona gurur ve iftihar veriyor

Kuva–yı Milliye’nin hâdimi

Kendisi, Kuva–yı Milliye devresindeki hizmet ve faaliyetlerini bir gazeteciye aşağıdaki şekilde hulâsa etmiştir:

“–İzmit, Adapazarı, Düzce ve civarına Yunanlılar sık sık baskınlar yapıyordu Bir gün kumandan Halid Bey beni çağırdı ve şunu söyledi: “–Fatma Hanım, senin bugüne kadar yaptıklarından çok memnunum, sana kaymakamlık vereceğim

Halid Bey’in bu sözlerinden anlamıştım ki; bana gene mühim bir iş verecek

Şu emri verdi “–Şimdi adamlarını alıp İznik’e gideceksin!”

“–Ama ben on beş gün önce orada idim

“–Gene gideceksin, orada bulun, işlerin var

Emir, emirdi Derhal hazırlandım, atlarımıza atladık, dağlardan bayırlardan dolu dizgin koşturuyorduk

Yolda nefes nefese iki köylüye rastladık

Bizi görünce:

“–Aman” dediler, “imdada gelin, köyümüzü bastılar, hepimizi öldürecekler

“–Kimler bastı, köyünüzü?”

“–Kimler olacak, gâvurlar

Öyle günler yaşıyorduk ki; kimseye inanmak caiz de değildi hani Bu, düşmanın bir oyunu olabilirdi, nitekim bu gibi hadiselerle çok karşılaşmıştık

“–Hangi köydensiniz?”

“–Elmacık Köyü’nden

Hemen atlardan indik, kıyafetlerimizi değiştirdik Ben eski püskü bir elbise giymiştim

Köye girdiğimiz zaman manzara tüyler ürpertici idi

Meydanda bir papaz oturuyordu Etrafında onbeş, onaltı kadar silâhlı vardı Türkleri bir araya getirmişlerdi Papaz, Hıristiyan kadınlara sordu:

“–Nasıl ceza verelim?”

Kadınlardan biri:

“–Onları iyice bağladıktan sonra bize teslim ediniz, intikamımızı biz alırız” dediler

Benden şüphe edilmediği için yanlarına kadar yaklaşmıştım

Papaz, üç Türk’ün bir ağaca bağlanmasını emretti

Kardeşime yaklaştım:

“–Hali görüyor musunuz?” dedim “İyi ki gelmişiz, şimdi tabancamı adamların üzerine boşaltacağım

Kardeşim sert sert yüzüme baktı ve yavaş sesle:

“–Acele etme, sonra işi bozarız” cevabını kulağıma fısıldadı Ben bekleyecek halde değildim Heyecanımdan tir tir titriyordum Oğlum da benim halimden şüphelenmişti Yanıma yaklaştı O da fısıldadı:

“–Acele etme ana!”

Düşmanın rengi küle döndü

Ağaçlara bağlananların az sonra can vereceklerini anlayan köylüler ağlaşmaya, feryad etmeye başlamışlardı

Ne olursa olsun fazla sabredemeyecektim Tabancamı çektim ve:

“–Teslim olun!” diye haykırdım

Tabiî adamlarım da silahlarını çekmişlerdi Bu beklenmeyen hâl, düşmanı öylesine şaşırtmıştı ki Hemen ağaçlara bağlananların iplerini çözdürdüm ve silahlı düşmanların silahlarını aldırdıktan sonra onları bağlattım

Papaza dönerek:

“–Haydi” dedim, “şimdi siz ölümlerden ölüm beğenin

Hepsinin de rengi kül gibi olmuştu Titriyorlardı Oracıkta düşüp öleceklerdi

Adamlarıma döndüm:

“–Hepsini Halid Bey’e götürünüz” dedim, “cezalarını o verecektir

İzmit’e döndüğümüz zaman Süvari Livası Hacı Arif Bey bu muvaffakiyetimizden dolayı bizim için büyük bir merasim hazırlamıştı Köylüler, coşkun tezahürat yapıyordu Fakat bu muvaffakiyet ile birlikte beni sükûtu hayale garkeden bir mesele hasıl oldu Meğer “Kara Fatma tehlikeden sakınmıyor, başımıza bir iş açar” diye beni, geri hizmetlere almaya karar vermişler

Kıyameti kopardım

Halid Bey:

“–Bilmiyorum Fatma Hanım” dedi, “ölümden korkmuyorsun, fakat ya şehid olmaz da esir düşersen ne olur? Bizimkilerin maneviyatı bozulur, düşmanın maneviyatı kuvvetlenir Sen hiçbir tehlikeden kaçmıyorsun Ya, Elmacık Köyü’ndeki düşman kuvvetli olsaydı da sizi esir etseydi?

O zaman kim tehlikeyi düşünüyordu Bundan sonra ihtiyatlı olacağımı vadederek vazifeme devam ettim

Araştırma: Oğuz KÖROĞLU



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.