![]() |
Refah Faciasında Kurtulanlar |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Refah Faciasında KurtulanlarRefah faciasında kurtulanlar ![]() ![]() Denizaltı filomuzun tarihindeki ilk ve en büyük kayıp: ‘Refah Faciası’ Bugün ‘Refah Faciası’nın üzerinden tam 65 yıl geçmiş olmasına rağmen, bazı sorular hâlâ yanıtını bulamamıştır: • II ![]() • Bu önemli sefer için, neden Refah gibi yaşlı bir gemi seçildi? ![]() ![]() ![]() • Refah yola çıkarken, neden savaş gemilerinin cirit attığı Akdeniz’in koşullarına uygun olarak donatılmadı? Refah’ta sadece mürettebat için iki filika bulunuyordu ![]() • Asker ve sivil 167 deneyimli denizcinin canına mal olan ‘Refah Faciası’ olayında, eksik önlemler nelerdi? Refah yola çıkarken, neden Akdeniz’deki hava ve deniz keşif raporları kaptana iletilmemişti? • Refah yola çıkmadan önce, herhangi bir olasılığa karşı, gemide neden can kurtarma ve tahliye tatbikatı yapılmamıştı? • Refah’ın telsizi eski ve gemi elektriğiyle çalışan cinsten idi ![]() ![]() ![]() • Refah’ın kaptanı İzzet Dalgakıran tarafından saptanan rota, neden gemiye binen İngiliz irtibat subayı tarafından değiştirilmişti? • Olay sırasında, Akdeniz’de gerek Müttefik ve gerekse de Mihver devletlerinin savaş gemileri ve denizaltıları cirit atıyordu ![]() Bu ve benzeri kimi soru işaretleri hâlâ yanıtını ararken son günlerde, Refah Faciası hakkında yeni bir kitap yeni iddialar da gündeme getirdi: Denizcilik tarihi çalışmalarıyla tanınan Osman Öndeş’in uzun yıllara yayılan araştırmasının ve tanık söyleşilerinin yer aldığı “Refah’ı kim batırdı?” adlı kitabı, Denizler Kitabevi tarafından şu sıralar yayımlandı ![]() Kitabın ilk bölümünde Öndeş, geminin nasıl battığı konusundaki senaryolara yeni bir bakış açısı getiriyor: Refah şilebi batırıldıktan sonra, bunun bir denizaltı saldırısı olduğu tahmin edilmiş; ancak hangi ülkenin bu saldırıyı gerçekleştirdiği belirlenememişti ![]() Refah Faciası’ndan iki yıl sonra, İskenderun’daki İtalyan Başkonsolosluğu’nda diplomat olarak görülen Luigi Ferraro isimli bir sualtı komandosu tarafından, İskenderun ve Mersin limanlarından denize açılan krom yüklü dört geminin batırılması olaylarına dikkat çeken Osman Öndeş, Refah’ın da bu gemiler gibi, şilebin altına önceden konulan sualtı mıknatıslı mayınların patlatılması sonucu battığını öne sürüyor ![]() ![]() ![]() Kitabın ikinci bölümünde ise, Refah’ın batırılması ve sonrasında yaşananlarla ilgili anlatımlar sunuluyor ![]() ![]() ![]() ![]() Biz de Popüler Tarih olarak, ‘Refah Faciası’nın 65 ![]() ![]() Popüler Tarih’in yazı ailesinden gazeteci arkadaşımız Ertan Ünal, konuyu araştırdı ![]() ![]() ![]() Şimdi önce, facianın patlak verdiği günlerin ortamına dönelim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boğazlar çevresindeki 6 ilde de, olağanüstü durum ilan edilirken, genel karartma uygulanmasına başlanır ![]() Alman orduları 1941 Şubat’ında Balkanlar üzerine bir çığ gibi inerken, Türkiye’deki tedirgin bekleyiş de son haddini bulur ![]() ![]() Takvimler 17 Şubat 1941’i gösterdiğinde, öncü birliklerin Bulgaristan-Türkiye sınırına varmasına az bir zaman vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Franz von Papen, bu tedirginliği ortadan kaldırmak için, ülkesinin Türkiye’ye saldırmayacağı konusunda yetkililere güvence verirken, müttefik ülkelerin temsilcileri de, başta İngiltere Büyükelçisi olmak üzere, Türkiye’yi kendi saflarında savaşa sokmak için çaba harcarlar ![]() ![]() ![]() ![]() Türkiye savaşa girecek miydi? ![]() ![]() ![]() ![]() Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Türkiye’yi savaşın dışında tutma politikasını izler; tarafları silah, malzeme gibi isteklerle oyalama yolunu seçer ![]() Beklenti tüm heyecanıyla sürerken, Büyükelçi von Papen’in 4 Mart 1941 günü İnönü’ye sunduğu Hitler’in mektubu, tedirginliği biraz olsun ‘hafifletir’ ![]() Hitler mektubunda, savaşı kendisinin çıkartmadığını iddia etmekte ve Almanya’nın Türkiye’ye saldırmayacağına dair güvence vermektedir ![]() Bulgaristan’da bulunan Alman birliklerine, “Oradaki mevcudiyetlerinden dolayı yanlış bir anlam çıkarılmaması için,” Türk sınırından uzak kalmalarını emrettiğini de mektubunda vurgular ![]() Cumhurbaşkanı İnönü’nün cevabî mektubuyla da, Türk-Alman ilişkileri yumuşarken, gelişmeleri dikkatle izleyen müttefiklerden İngiltere, Türkiye için tersanelerinde yapılan 4 denizaltının hazır olduğunu açıklar ![]() ![]() ![]() Savaşın başlamasından kısa bir süre önce, Türkiye, ordusunu güçlendirmek amacıyla İngiltere’den bazı taleplerde bulunmuş ve 1930’da yapılmış olan bir karşılıklı yardımlaşma sözleşmesi gereğince, 4 denizaltı, 4 muhrip, 12 çıkarma gemisi ve 4 uçak filosu sipariş etmişti ![]() ![]() ![]() İngiltere, tam bu kritik dönemde, Türk Hükümeti’ne bir mesaj göndererek, denizaltıların teslime hazır olduğunu bildirdi: ‘Burak Reis’, ‘Murat Reis’, ‘Oruç Reis’ ve ‘Uluç Reis’ adları verilen denizaltılar ile 4 uçak filosunu almak üzere, gerekli mürettebatın İngiltere’ye gönderilmesi isteniyordu ![]() ![]() ![]() Dışişleri Bakanlığı’nın, durumu Başbakanlık katına bildirmesi üzerine görev, Millî Müdafaa ve Münakalat (Ulaştırma) bakanlıklarına havale edildi ![]() Bu arada, oluşturulan komisyon, Türk donanmasının en seçkin denizcilerini, sicillerine bakarak saptandı ve İngiltere'ye gidecek olanları açıkladı ![]() Bu büyük görev için, 19 deniz subayı, 63 deniz astsubayı, 68 deniz eri seçildi ![]() ![]() ![]() ![]() İngilizler, böylece Almanya’ya karşı kozlarını ortaya koyuyor, Türkiye’yi kendi yanlarına çekmeye çalışıyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durum karşısında, Deniz Askerî Nakliyat Genel Komutanlığı’nın, İstanbul’da yaptığı araştırma sonucu, ‘Barzılay ve Benjamen Vapur Kumpanyası’na ait Refah şilebi kiralanır ![]() Geminin sahiplerine, şilebin Mısır’a giderek Millî Müdafaa Vekâleti’ne ait kimi malzemeleri Türkiye’ye getireceği söylenir ![]() İzzet Dalgakıran’ın kaptanlığını yaptığı ve 28 mürettebatı bulunan Refah şilebi, 16 Haziran 1941 günü, İstanbul’dan Mersin’e doğru hareket eder ![]() ![]() ![]() Gemi alelacele sefere hazırlanmıştır ve ‘asıl amaç’ gemi kumpanyasından gizlendiği gibi, kaptana da bildirilmediğinden, Refah, eksiklikler içindedir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Refah Faciasında Kurtulanlar |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Refah Faciasında Kurtulanlar21 Haziran 1941 günü Refah şilebi, Mersin limanına demir atar ![]() ![]() ![]() Bu arada, alelacele Ankara’ya giderek Deniz Kuvvetleri'nden yolluk ve harcırahını alan denizciler de, Mersin’e gelmeye başlarlar ![]() ![]() Bu durumda yapılacak olan, gemiyi mümkün olduğu ölçüde yolculuğa uygun hale getirmektir ![]() ![]() Gece projektörlerle aydınlatılacak bu bayrak görüntüleri, geminin milliyeti hakkında bilgi vermeye yeterlidir ![]() ![]() ![]() ![]() Aslında Refah, 1901 yılında İngiltere’de Sunderland’daki aaagahlarda yapılmış; 102 metre 20 santim boyunda, 14 metre 80 santim eninde, 7 metre su çekerinde bir tekneydi ![]() ![]() ![]() Gemi, 1 adet 3 genişlemeli buhar makinesi ile 8,5 mil hız yapabiliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gemide sadece 24’er kişilik 2 filika vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her neyse; biz şimdi geminin hazırlanması safhasına dönelim: Yeterli yiyecek ikmali de yapıldıktan sonra, gemi harekete hazır hale getirilir ![]() ![]() Tam da o günlerde, uluslararası ilişkilerde beklenmedik gelişmeler olur: 18 Haziran 1941 günü, Türk-Alman Saldırmazlık Antlaşması imzalanır ![]() ![]() Bu tarihten bir gün sonra da, 23 Haziran 1941 günü, saat 17 ![]() ![]() ![]() ![]() Geminin çeşitli noktalarına; köprü üstüne, güverteye, ambar kapakları üstüne ve kıç bölümüne yayılmış olan kafile, Mersin’den alınmış akşam yemeğini yerken, yabancı denizaltıların av alanı haline gelmiş Akdeniz’de, tehlikeli bir yolculuk başlar ![]() ![]() ![]() Hafif bir lodos esmektedir; karanlığın içinde sadece gemi motorlarının uğultusu yankılanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Refah şilebi, milliyeti belirsiz bir denizaltının attığı torpille, tam ortasından ikiye bölünür; mevcut iki filikadan biri, içinde uyuyanlarla birlikte havaya uçar, elektrik düzeneği bozulduğundan cereyanlar kesilir, telsiz susar ![]() ![]() ![]() ![]() Hayatta kalanlar, mevcut tek filikanın başına hücum eder ![]() ![]() ![]() Kaptan ve Zeki Işın, ikisi birlikte, filikadakileri selamlayarak, “Siz gidin, kurtulmaya çalışın ![]() ![]() ![]() Filikaya binenler ise, denize inemezler; çünkü sandalı indirmeye yarayan matafora çalışmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonrasını, faciadan kurtulanlardan Muhittin Darga ile 1983 yılında bir röportaj yapan yazar Erhan Demirutku'nun kaleminden okuyalım: “Kurtulma ümidimizi kaybetmemiştik ![]() ![]() ![]() ![]() Muhittin Darga anlatımını şöyle sürdürür: “İngiliz, sandala atlayamamıştı ![]() ![]() ![]() “Filika ile açıldığımızda, denizde yüzenlerden rastladığımız 3-4 kişiyi de sandala aldık ![]() ![]() “Ben köprü üstündeyken, bir harita ile küçük bir pusula almıştım ![]() ![]() ![]() Emektar Refah, 4 saat süreyle su üstünde kaldıktan sonra, tam ortasından ikiye bölünerek batar; donanmanın kıymetli denizaltıcılarını, hava kuvvetlerinin müstakbel pilotlarını, ölüme götürür ![]() Yaptıkları bir sal üzerinde kendilerini denize atan Abdullah Şay, Kamil İnan ve Kadir Karaül ise, dalgalar ve soğukla boğuşurlar ![]() ![]() ![]() ![]() 25 Haziran sabahı, artık dayanacak halleri kalmaz; bir ara Kadir Karaül, “Bakın geliyorlar, bizi kurtarmaya geliyorlar” diyerek kendini denize atar ve dalgalar arasında kaybolup gider ![]() Saatler sonra, iki denizci kendilerini ölümün kucağına bırakmaya hazırlanırken, hızla yaklaşan bir motor, onları alıp yaşama döndürecektir ![]() Bu arada, bir başka motor da, bir kapı üstünde hayatta kalmaya çalışan havacı öğrenci Haydar Gürsan’ı sulardan çekip çıkarır ![]() Yedi denizci ise, üzerine Türk bayrağının resmedildiği ambar kapağı üstünde, kıyıya ulaşmaya çalışır; 8 metre eninde ve 12 metre boyundaki bu kapak emniyetlidir, ama yol alamazlar ![]() Sabah, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte, bu 7 denizciden 6’sı, “Yüzerek gidelim” diyerek kendilerini denize atar; geride kalan er Rahmi, dalgaların arasında kaybolup gidene kadar, onları bir süre izler ![]() Er Rahmi, kapağın üstünde tek başına aç, susuz ne yapacağını kara kara düşünürken bir mucize gerçekleşir: İstanbul’dan İskenderun’a gitmekte olan ‘Doğan’ adlı gemi, aldığı telsiz emri üzerine, rotasını değiştirir, Refah'ın battığı bölgeye gelir ![]() ![]() ![]() ![]() Filikaya binen 28 kişi ise, tam 20 saat 9 dakika süren bir yolculuktan sonra, 24 Haziran Pazartesi, saat 19 ![]() ![]() Onları ilk gören, fenerci olur ![]() Türkiye acı gerçeği böyle öğrenecektir ![]() ![]() ![]() 15 deniz subayı, 16 Hava Harp Okulu öğrencisi, 48 denizaltı astsubayı, 63 deniz eri ile 25’i gemi mürettebatından olmak üzere, toplam 167 kişi şehit düşmüştür ![]() ![]() Tam 11 kez tarafsızlığını ilan etmiş olan Türkiye’nin bir gemisine karşı girişilen bu saldırıyı kimse sahiplenmez ![]() ![]() ![]() Daha sonra, bir Fransız savaş gemisinin, Refah’ı Mısır gemisi zannederek batırdığı öne sürülür ![]() ![]() Son zamanlarda bulunan bazı İtalyan ve Alman belgeleri ise, Refah’ın İtalyan bandıralı ve ‘Gondina’ adlı denizaltı tarafından batırıldığı iddialarını güçlendirmiştir ![]() İtalyan Deniz Kuvvetleri tarafından yayımlanan ve II ![]() ![]() ![]() ‘Refah Faciası’ ile ilgili adlî soruşturma açılırken, konu CHP grubunda tartışma nedeni olur ve bu tartışmalar, dönemin Ulaştırma Bakanı Cevdet Kerim İncedayı ile Millî Savunma Bakanı Saffet Arıkan’ın görevlerinden istifa etmelerine yol açar ![]() TBMM tarafından bu konuda açılan soruşturma, 18 Aralık 1941’de sonuçlanır ve istifa etmiş olan bakanlar suçsuz görülür ![]() ![]() ![]() ![]() Popüler Tarih için konuyu araştıran gazetece arkadaşımız Ertan Ünal, Refah Faciası’ şehitlerinden İ ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|