![]() |
Cumhuriyet Döneminde Heykel |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Cumhuriyet Döneminde HeykelCumhuriyet Döneminde Heykel Ülkemizde 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Batılılaşma süreci ve ilk heykel Türk toplumu XVIII ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanzimat sonrası kültürel ilişkiler sürecinde, bir yandan gayrımüslüm sanatçıların heykel gibi yabancı bir sanat dalına uyandırdıkları ilgi, diğer yandan saray çevresinin Batılı sanat adamlarına ve figüratif sanata olan hoşgörülü yaklaşımı bu aykırı sanatın önündeki engelleri aralamaya başlayacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonraki diğer cesur girişim bizzat Abdülaziz’den gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemden sonra artık yer yer heykel örnekleriyle karşılaşılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkemizde heykel sanatının başlaması ve gelişmesi resim sanatında olduğu gibi kuşkusuz 1883 yılında açılan Sanayi-i Nefise Mektebi ile gerçekleşmiştir ![]() ![]() Cumhuriyet öncesi dönemde Sanayi-i Nefise’ de öğrenim gören heykel sanatçıları arasında hakkında yeterli bilgi sahibi olabildiğimiz başarılı isimler olarak İhsan Özsoy (1867-1944), İsa Behzat (1875-1916) ve Mehmet Mahir Tomruk (1885-1949)’u görmekteyiz ![]() ![]() ![]() ![]() Öncüler Sanayii Nefise Mektebi kurulduğu zaman, müdür yardımcılığı göreviyle birlikte Heykel bölümü’nün hocalığına da getirilen Yervant Oskan Efendi, uzun yıllar bu sanat dalına emek vermiş, öğrenciler yetiştirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Onun öğrencileri arasında İhsan Özsoy, İsa Behzat, Mehmed Bahri ve haklarında çok az bilgiye sahip olduğumuz Mesrur İzzet Şeneb Bey ve Basri adli heykelciler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yervant Oskan Fransa’da Houdon ve Italya’da Flippo Della Valle’nin eserlerinde görülen ve rokoko zerafetiyle klasik uyumu birleştiren üsluba ilgi duyar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cumhuriyet Döneminde Heykel |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Cumhuriyet Döneminde HeykelBu dönem eserlerinde sanatçılarımız daha çok alçı, taş ve bronz malzeme kullanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cumhuriyet’in ilan edilmesinin ardından 1924 yılında devlet tarafından yurt dışına gönderilen öğrenciler arasında heykel sanatçısı bulunmamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Cumhuriyet öncesi heykel çalışmalarının akademi ile sınırlı kalması, Türk halkının heykel sanatına karşı ön yargılı tutumunu devam ettirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yabancı sanatçıların yanı sıra 1930’lu yıllardan sonra, öncülüğü Kenan Yontuç, Ratip Aşir Acudoğlu, Hadi Bara, Nijad Sirel’in yaptığı anıtlara günümüze kadar geçen sürede başarılı diğer heykeltıraşlarımızın eserleri eklenmiştir ![]() ![]() Cumhuriyet döneminde açılan sergilerde resim sanatçılarının yanı sıra heykel sanatçılarına da rastlanmaktadır ![]() ![]() 1937 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Atölyesi şefi olan Belling, Akademi’de görev yaptığı 1955 yılına kadar figüre dayalı klasik eğitim vermeyi tercih etmiştir ![]() ![]() ![]() Çağdaş akımların Akademi’de öğretilmesi ise 1950 yılında Ali Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu’nun atölye hocaları olarak görev almasıyla başlamış, Akademi’deki eğitimlerinden sonra gittikleri Paris’te soyut çalışmalardan etkilenen İlhan Koman ve Şadi Çalık’la bu dönem hız kazanmıştır ![]() ![]() Özgün bilincin uyanışı İlk heykelcilerimizin hemen hepsi Avrupa’daki sanat okullarında eğitim gördü ve kişisel sanat üsluplarını yansıttıkları eserlerini üretmeye koyuldu ![]() ![]() 1923’den 1938’e kadar geçen 15 yıl içinde, Türk heykelcileri anıt sorununa yoğun bir ilgi gösterdiler ve giderek bu alanda yabancılara ihtiyaç bırakmayan bir varlık gösterdiler ![]() ![]() Daha sonra 1931’de Kenan Yontuç’un Çorum ve Edirne’deki Atatürk anıtları, 1932’de de Ratip Aşir Acudoğu’nun Menemen Kubilay Anıtı ve Ali Hadi Bara’nın Adana Atatürk Anıtı çalışmaları ve diğerleri gelir ![]() ![]() ![]() ![]() Klasik heykel normlarının anlaşılıp yorumlanması yönünde bir program izleyen Belling’in, başlangıç için gerekli olan eğitimiyle yetinmeyen Türk sanatçılarının çalışmalarına bakıldığında, yalnız bu klasik öğretinin dar çerçevesinde sığınmayıp, çağın gelişimiyle orantılı yeni biçimlendirmeler de ortaya koydukları görülecektir ![]() 1955 yılına kadar olan heykeller, Cumhuriyet’in bu ilk döneminde yetişen sanatçıların figürlü eserleridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk’ün büstünü yapan ilk Türk heykelcisi olarak da bilinen Kenan Yontuç, daha çok Atatürk heykelleri uygulamalar tanınır ![]() ![]() Sabiha Bengütaş, Canonica ve profesör Luppi ile çalışmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çağdaş Türk Heykel Sanatı’nın, başladığı noktadan itibaren hızlı bir gelişme göstermiş olduğu açıktır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|