Prof. Dr. Sinsi
|
Nutuk Hangi Olayları Konu Alır Kısaca Bilgi
Nutuk hangi olayları konu alır kısaca bilgi
Efendiler, bu girişten sonra, Çerkez Ethem Bey ve kardeşlerinin, ilk defa dikkati çekmeye başlayan bazı tavır ve davranışları hakkında yüksek hey'etinizi aydınlatmak isterim Çerkez Ethem Bey millî bir müfreze ile önce A n z a v u r' un takibinde ve sonra da Düzce isyanında, başarılı bazı hizmetler yapmış olduğu için, Yozgat'a gitmek üzere Ankara'ya çağrıldığı zaman ,hemen herkesten iltifat ve takdirler gördü Şüphesiz, kendisini abartmalıbir tarzda beğenenler ve övenler de bulunmuştur Ethem Bey ve kardeşlerinindaha sonraki davranışları, gördükleri övücü muameledenmağrur olduklarını ve bazı hayallere kapıldıklarını gösteriyor Ethem Bey ve kardeşlerinden Tevfik Bey, Yozgat'ta, isyanı bastırmakla meşgul oldukları sırada, kendilerine yakın uzak ne kadar askerî ve millî komutanlarımız varsa, bunların rütbe ve mevkilerine değer vermek sizin hepsine birer birer aşağılayıcı ve saldırgan davranışlarda bulunmakta hiçbir sakınca görmemeye başladı Ethem Bey'in şahsını, niteliğini ve değerini tanımayan komutanların çoğu, memleketin ateş içinde bulunduğunu ve Ethem Bey'in abartmalı olarak işittikleri hizmetini düşünerek, mümkün olduğu kadar kendisiyle fazla çekişmeden kaçınmışlardı
Bundan cür'et alan Ethem ve kardeşi Tevfik Bey'ler, Türk ordusunda değerli hiçbir subay ve komutan bulunmadığı ve kendilerininherkesten üstün birer kahraman oldukları zannına kapılmışlar ve bu zanlarını açıktan açığa pervasızca herkese söylemekten çekinmemeye başlamışlardı Doğrudan doğruya valilere ve herkese emirler veriyorlar ve emirlerinin yerine getirilmemesi halinde idam edilecekleri gözdağını daekliyorlardı Ethem Bey, Ankara ve Ankara'daki hükûmet üzerinde bile otorite kurma denemesinde bulunmuştur Sözde, Yozgat isyanı, Yozgat'ın bağlı bulunduğu Ankara valisinin kötü idaresinden çıkmış; bundan dolayı isyana sebep olanlar için uyguladığı cezayı, ki o ceza asılarak idamdı, Ankara valisi için de olay yerinde doğrudan doğruya kendisi uygulamaya karar vermişti Yozgat'a gönderilmesini istediği Ankara valisi Millî Mücadele'de fevkalâde hizmet etmiş, yararlık göstermiş ve göstermekte olan Yahya Galip Bey'di Yahya Galip Bey'in, hizmetiözellikle bizce takdir edilmiş pek gerekli ve yararlı bir zat olduğu biliniyordu İşte böyle bir zatı, kendi eline, idam sehpasına vermeye bizi mecbur etmekle en büyük otorite ve etkiyi kazanabileceğini düşünmüştü Elbette Yahya Galip Bey'i veremezdik ve vermedik Ethem ve kardeşleri bu konu üzerinde fazla ısrar edemediler Fakat Yozgat'ta, özellikle milletvekillerine:"Ankara'ya dönüşümde Büyük Millet Meclisi Başkanını Meclis önünde asacağım"yollu boşboğazlıkları duyulmuştur Yozgat milletvekili Süleyman Sırrı Bey'de bu boşboğazlığı işitenlerdendir Biz, bütün duyup öğrendiklerimize rağmen bu kardeşleri daima yararlanabileceğimiz bir durumda bulundurmak yolunu tercih ettik Bu sebeple kendilerini idare ettik Yozgat'tan sonra Ankara üzerinden Kütahya bölgesine gönderdik Bu konuya tekrar dönmek üzere, sözü asıl konumuz olan Yeşilordu'ya getireceğim

Bilginize sunmuştum ki, her yerde, Yeşilordu teşkilâtını benim adıma kuruyorlardı Şahsen tanıdığım kimselerden birinin, Erzurumlu Nazım Nazmi Bey'in, görevli bulunduğu Malatya'dan gönderdiğibir mektupta, Yeşilordu teşkilâtının beni sevindirecek biçimde genişletilmesine çalışıldığı bildiriliyordu Bu haberden uyanarak, bu gizli dernekhakkında araştırmalar yaptım Bu derneğin nitelik bakımından zararlı birşekil aldığı görüşüne vardım Hemen kapatılması gerektiğini düşündüm Bu konuda tanıdığım arkadaşları aydınlattım Görüşümü söyledim Onlarda gereğini yerine getirdiler Fakat, Genel Sekreter olan Hakkı Behiç Bey, derneğin kapatılması ile ilgili teklifimin yerine getirilmesinin mümkün olmadığını söyledi Ben, kapattırırım, dedim Bunun da imkânsız olduğunu, çünkü, durumun tahminden daha büyük ve daha güçlü olduğunuve bu derneği kurmuş olanların sonuna kadar maksatlarından ayrılmayacakları hususunda birbirlerine söz vermiş olduklarını kendine has bir tavırla söyledi Olaylar gösterdi ki, biz bu gizli derneğin faaliyetine son vermeye çalıştığımız halde, tam olarak başaramadık Reşit, Ethem ve Tevfik kardeşler başta olmak üzere, dernek ileri gelenlerinden bir kısmı bu defa faaliyetlerine yıkıcı yönde ve bize karşı olarak devam etmişlerdir Eskişehir'de çıkarttıkları Yeni Dünya gazetesi ile de, düşünce vemaksatlarını saldırgan bir şekilde yayınlatıyorlardı
GEDİZ TAARRUZU
Batı Cephesi Komutanı, iki piyade tümenini ve Ethem Bey'in Kuva-yı Seyyâresi'ni Gediz'deki Yunan tümeni üzerine harekete geçirebilecekti Bu hareketten parlak bir sonuç almayı umuyordu
Genelkurmay Başkanlığı, Batı Cephesi Komutanlığı'nın bu teklifini kabul etmedi Çünkü düşman ordusu genel durumu itibariyle bizim ordumuzdan daha kuvvetli idi Biz, daha ordumuzu kurmuş ve düzene sokabilmiş değildik Cephanemiz miktarı da ağırdan almamızı gerektiriyordu Bütün cephe kuvvetlerimize müracaat ederek ve azçok üstün bir kuvvet toplayarak, Gediz'de düşmana karşı sür'atle bir başarı kazanmak belki mümkün olabilirdi Fakat kuvvetlerimiz ve hazırlığımız, böyle bir başarıyı genel ve sonuç aldırıcı bir başarıya götürmeye elverişli değildi O halde, bütün işe yarayan kuvvetlerimizi, sınırlı ve geçici bir başarı elde etmek için kullanmış ve yıpratmış olacaktık Bu takdirde, düşman bütün kuvvetleri ile bir karşı taarruza geçerse, her tarafta yenilgi kaçınılmaz olurdu Bundan dolayı da cephenin ve Hükûmet'in şimdilik ordu teşkilâtını genişletmek ve mevcudunu artırarak cepheyi kuvvetlendirmeye çalışmak gerekiyordu Memleketin ölüm kalım meselesi demek olan Batı Cephesi'nde özel ve sınırlı düşüncelere kapılmak doğru bulunmuyordu
Genelkurmay Başkanı bu Gediz taarruzunun yapılmamasında ısrar etti Batı Cephesi Komutanlığı ile, haberleşme yoluyla anlaşamadı Bizzat Ankara'dan Eskişehir'deki Batı Cephesi Karargâhı'na gitti Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa ile Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa' nın bu görüşmeleri sonunda, Ali Fuat Paşa durumu yerinde bir daha inceledikten sonra karar vermek üzere, hareketi ertelemiştir Fakat, birkaç gün sonra, Cephe Komutanlığı'nca gönderilen rapordan taarruza karar verildiği anlaşılmıştır
Efendiler, o günlerde bu taarruz lehinde, her tarafta ve Meclis'te müthiş bir propaganda yapılıyordu
"Düşman Gediz'de tek başınadır Biz onu orada yok ederiz Parlak bir durum ortaya çıkar Zaten Yunan ordusu kaçmaya hazırdır" sözleriyle, Gediz taarruzunun gerekli olduğu, neredeyse genel bir kanaat haline getirilmek isteniyordu
Sonunda, Batı Cephesi Komutanı, 61' inci ve 11' inci Tümenler ve Kuvve-i Seyyareler'le 24 Ekim 1920'de Gediz'deki düşmana taarruz etti
Efendiler, dalgalı, disiplinsiz, emir ve komutasız bazı hareketlerden sonra, bildiğiniz üzere, Gediz'de yenildik
Yunan ordusu bu harekete cevap olmak üzere, 25 Ekim 1920 günü Bursa Cephesinden taarruza geçti Yenişehir'i ve İnegöl'ü işgal etti Uşak'tan, Dumlupınar sırtları ilerisinde bulunan birliklerimize saldırdı Birliklerimiz, Dumlupınar sırtlarına kadar çekildi
|