Prof. Dr. Sinsi
|
Sulhi Dölük - Vidalar|Masal Ve Hikaye Özetleri
Sulhi Dölük - Vidalar
İlkin ince dişli, ufacık bir vida buldum halının saçaklarının arasında Öyle küçüktü ki, kolayca gözden kaçabilirdi Ama gün ışığı tam oraya vurmuştu Üstelik vida parlak bir metalle kaplanmıştı
Pek önemsemediğimi söylemeliyim Yine de gazetenin köşesinden yırttığım bir parçaya sararak ?sarmasam yitip giderdi, öylesine küçüktü- hırkamın cebine koydum Evet, sırtımda hırka olduğunu anımsıyorum Güneşli ama soğuk bir gün olduğunu da şimdi düşününce çıkarabiliyorum Kaloriferler iyi yanmadığı için giymiştim hırkayı Demek ki olaylar daha kışın başlamış
İkinci vida ilkine oranla oldukça büyük ve benim için eşit ölçüde önemsizdi Yani düşünmeye başlayıncaya dek Doğrusunu söylemek gerekirse, ki çoğunlukla gerekir, düşünmeye başlamam üçüncü vidayı bulmamdan önce olmadı Mercimek başlı çelik bir sac vidasıydı bu O günlerde daha vida türlerinin uygun tanımlarını öğrenmemiştim Sıradan bir vidaydı işte gözümde Özelliği, eğer buna özellik diyebilirseniz, ortalıkta bulduğum üçüncü başıboş vida olmasıydı
Başıboş deyimini vidalar için kullanmak yerinde midir, bilmiyorum ?Başıboş bir at gördüm,? ya da ?Başıboş dolaşıyordum,? demek yadırgatıcı değil Ama ?başıboş vida? demek? Her neyse İlk kez o mercimek başlı sac vidasını bulduğumda, bu vidaların bir yerlerden çıkmış olması gerektiğini düşündüm ister istemez Öyle ya, süpürgeliğin dibine gökten bir vida inemez durup dururken Oraya gelebilmesinin tek yolu, bir gereçten, bir aygıttan, birleşik ve karmaşık bir nesneden düşmesidir
Bu vidaların nerelerden düştüğünü anlamak istiyordum Çok güçlü bir istek değildi bu Beni etkileyen, davranışlarımı yönlendiren bir istek hiç değildi İş olsun diye çözümüne giriştiğim bir çapraz bulmaca gibiydi daha çok
Önceki iki vidayı da ?ikinciyi bir kibrit kutusuna koymuştum- sakladığım yerlerden aldım Büfenin tutamaklarını, kapı menteşelerini, televizyonun arkasını, çamaşır makinesini, duvardaki saati şöyle bir gözden geçirdim Belirli bir yöntem uygulamıyordum ararken Ayrıca bu araştırmayı kısa bir süre içinde yapmadım Günlük yaşantımı alıştığım biçimde sürdürürken, aklıma estikçe bir başka nesnenin daha vidalarını yokluyordum Dediğim gibi, başıboş vidalar konusu benim için henüz yaşamsal bir önem kazanmamıştı Ne var ki, vidaların ait oldukları yerleri bulmak yerine, sağa sola düşmüş başka vidalar buldum araştırmam sırasında
Tekniğin alabildiğine ilerlediği günümüzde, üretimde kullanılan en küçük bir nesne bile, bir işlev yerine getirmek zorundadır Kim çıkar da yaptığı buzdolabına laf olsun diye fazladan bir vida takar? İşte bu gerçek kurcalamaya başlamıştı kafamı Bulduğum başıboş vidaların ?ki sayıları bir düzineyi aşmıştı- terk ettikleri aygıtlar içindeki işlevleri aksıyor olmalıydı Bu vidaların birbirine tutturduğu parçalar birbirinden ayrılmış ya da ayrılmak üzereydiler Evimdeki aygıtlardan bir bölümü ya altından zor kalkılır onarım giderleri çıkaracaklardı başıma, ya da tümden işe yaramaz duruma geleceklerdi
Eni konu kaygılanmaya başlamıştım Elimde tornavidayla sürekli aranıyordum ama, vidaların yerlerini bulamıyordum Üstelik vidaların ?artık iki avcumu dolduracak kadar çoktular, onları saydam bir plastik torbada tutuyordum- bir bölümü yıldız başlıydı Bir yıldız tornavidam bulunmadığından, bunların yerlerini bulabilsem bile takabilmem sorun olacaktı
Beni en şaşırtan yönlerden biri, henüz hiçbir şeyin bozulmamış olmasıydı Üstelik arkadaşlarımızın ve komşularımızın hemen hepsi, bu ev aygıtlarının inanılmaz kertede çürük olduğundan yakınıp duruyorlardı Malzemenin ve yöntemin en ucuzu seçiliyordu Üretimden sonraki nitelik denetimi ya çok üstünkörü yapılıyor, ya da tümden gereksiz sayılıyordu Arkadaşlarımızın çamaşır makinelerinin, televizyonlarının daha eve getirildikleri gün bozulması olağan işlerdendi Dayanıklı tüketim mallarının gerçekte alabildiğine dayanıksız olduğunu, bunlara ismini veren dayanıklılığın tüketiciden beklendiğini söyleyenler vardı aralarında Ve ben bu tür şakalara gülebiliyordum henüz
Kış boyunca topladığım vidalar, büyük boy bir çamaşır tozu kutusunu ağzına dek doldurmuştu Her gün, bir öncekinden daha çok vida buluyordum Vidalar beni buluyordu da denebilir Yastığımın altından, çorba tabağımdan, gazetemin arasından, ceplerimden çıkıyorlardı Bir ara özelliklerine göre sınıflandırmaya kalktım onları Birbirinin tıpkısı iki vida bile bulamayınca vazgeçtim Böylesine çok vida türü olması gerekli miydi? Üç beş temel türde vidanın değişik boyları akıllıca kullanılarak her amaç karşılanamaz mıydı? Hem bu vidaların takıldıkları yerlerden kendi kendilerine çıkmamaları için önlem alınamaz mıydı? Alınması gerekmez miydi?
Bunları düşünüyor ve sinirleniyordum ama, beni asıl kızdıran, bir tek vidanın bile yerini bulamamış olmamdı Bu kızgınlıkla otomatik yumurta çırpıcısını en küçük parçasına varıncaya dek söktüm Tüm vidaları yerli yerindeydi Yani ben sökmeden önce öyleydi Aslında bizim evde pek yumurta seven yoktur Otomatik yumurta çırpıcısına gereksinme duyduğumuz da söylenemez hani Ama bir ara herkes alıyordu, biz de aldık İki kez ya kullandık, ya kullanmadık Neyse Yumurta çırpıcısının parçalarını yeniden birleştirmeye kalktığımda, bunun sökmekten biraz daha güç olduğunu gördüm Daha açık konuşayım, bu işi beceremeyeceğimi anladım Parçaların hepsini yumurta çırpıcısının kutusuna doldurup kaldırdım
İlkyaz temizliği yapan karım, elektrik süpürgesinden ürkünç takırtılar geldiğini söyledi Biliyordum zaten! Aylardır tedirgin bir bekleyiş içindeydim Eksik vidaların etkisi eninde sonunda gösterecekti kendini Demek elektrik süpürgesi elden çıkan ilk aygıt oluyordu böylece Bunu kaçınılmaz bir gidişle ötekiler, başkaları izleyecekti
Tornavida altıncı parmağım gibi olmuştu artık Hiç değilse sökme işlemlerinde Elektrik süpürgesinin motor bölümünü kolayca açtım Bütün parçaları ?özellikle vidaları- tamamdı Kırık olan, bozuk olan yan yoktu İncelememi geliştirince, takırtıların kaynağını buldum Süpürgenin yerden emerek topladığı vidalar neden oluyordu seslere Tozların birikmesi gereken bölüm, irili ufaklı vidalarla doluydu Epeyce sarsıldım ve kestirebileceğiniz gibi elektrik süpürgesini öylece bıraktım
Yılın en uzun günleri gelip çattığında, başıboş vidalar artan bir hızla çoğalmayı sürdürüyorlardı Bir tekinin bile özgün yerini bulabilmiş değildim ve artık koca bir sandık vida toplanmış olduğundan, bulabilme umutlarım da iyice güsüzleşmişti Korkularım doruğa ulaşmıştı Bütün aygıtların kendilerini bırakıvereceği çöküş anının çok yakın olduğunu seziyordum Yarın, değilse öbür gün, bilyeli yataklar parçalanacak, yaylar sıçrayacak, dişliler dört bir yana dağılacak, yüklü elektrik tellerinin topraklanmasından kıvılcımlar fışkıracaktı
Karım vidaları umursamamamı, tüm ev aygıtları ?benim söküp bozduklarım dışında- tıkır tıkır çalışmayı sürdürdüğüne göre kaygılanmaya gerek olmadığını söyleyip duruyordu Giderek, o kıvrak zekâsıyla, topladığım vidaları bunları değerlendirebilecek birine satmamı bile önerdi
Bense korkuyordum Her gün bir öncekinden daha çok korkarak, o kesin ve son çöküşü bekliyordum
Sonunda çöken ben oldum Vidaların hepsi benim benliğimden sökülmüştü sanki Her şey bir daha düzelemeyecek biçimde karışmıştı Kırmızı ışıklar yanıp sönüyor, kulak paralayıcı ziller çalıyordu kafamın içinde bir yerlerde
Kesinlikle geri dönmemek üzere evden dışarı attım kendimi Son gücümü kullanarak merdivenleri apar topar indim İğretiden ayaklarıma takıştırdığım pabuçlarımın içi vida doluydu Vidalardan oluşan bir kumsalda günler ve geceler boyu koşup durmuşum gibi
|