Prof. Dr. Sinsi
|
Bitmiş Bir Yazın Peşinden / Tarık Dursun K.
Bitmiş Bir Yazın Peşinden
Oturuyorlardı Karşılıklı İkisi Yalnızdılar Dışarıda (ve içeride) hava kararmıştı Gece değildi, hayır (Yaz da değildi ) Soğuk, sislenmiş puslanmış bir kasım günüydü
Bugün günlerden neydi? Bilmiyordu (O da bilmiyor, ben de bilmiyorum Yıllar ve salılar Eski salılar O geçmiş salılardan bir salıda değiliz Sıkıntılıyım Sıkıntılısın Sokak ve bu salon Onun da sıkıldığını görüyorum Hiç değişmemiş Aynı Hep aynı Hep Hiç değişmeyecekti ve hiç değişmemiş işte Onu değiştiremedim Beni değiştiremedi Ama o beni değiştirdi Değişmişti Her Salı, onun için başka biriydim ben Kendimden başka biri  Evet: Zorunlu Kurtulmasız Onun istediği, umduğu, beklediği,benim de öyle olmam gerektiğine inandığım biri )
"Çok zaman oldu değil mi?" diye sordu Biliyorlardı Evet, çok zaman olmuştu Görmeyeli  Görüşmeyeli  karşılaşmayalı  Bunları hiç söylemedi, ne o, ne o Sustu O da sustu
"Çok zaman oldu, değil mi?" (Evet, ama o çok zaman, ne kadar bir zamandı? Çok zaman oldu, çok zaman geçti ve ayrıldık Ayrılmıştınız Bir gecede ve birdenbire O da çok zaman önceydi, hatırlıyor musun? Oturmuştunuz Oturmuştuk Konuşuyorlardı Konuşuyorduk Ben konuşuyordum, o susuyordu, o susuyordu Hep aynıydı Yine ve yine Beni dinliyordu Seni Anlattıklarımı Ne anlatıyordun ona? Unuttum Birlilerini, bir olayı, bir kadını belki Evet, olabilir Bir cenazeyi belki de İkimizin de tanıdığı biri ölmüştü ve o cenazeye gelmemişti Evet gelmemiştim Seni sormuşlardı )
Ellerine bakıyordu Çok kırışıktı, eski elleri yoktu (Ne aptallık! Farkındasın ve bekliyorsun Yüzüğün nerede diye sorsun bana Sorsun, çünkü onun yüzüğüydü, o vermişti Mavi ve akik Taşlı Gümüş Onu bekledim Onu  Çok  Yüzük, parmağımdaydı Çıkarmamıştım Uzun bir süre hem Çok uzun bir süre, evet! Sonra çıkarıp çekmecende bir yerlere sakladın Bir daha takmamak, görmemek, hatırlamamak üzere Bana onu hatırlatacak herhangi bir şey olsun istemiyordum İstememiştin Bir yüzük bile, evet Resimlerini yırttın Ah, çok güzeldi o resimlerin birinde Evet! Nerede çektirmişti, neresiydi orası  söylememişti Çok ağaçlı bir alanda, elinde cigarası, sırtında açık renk pardösüsüyle durmuştu, sana bakıyordu Bana bakıyordu Bana, tabiî  Bütün resimlerinde değil, hayır, o resimde sana bakıyordu en çok Güzdü, o resimde güz vardı ve yerler sararıp solmuş yapraklarla örtülüydü, gerisindeki ağaçlar çıplaktı Ne vardı başka o resimde, peki? Neydi benim yüreğimi bukağılayan? Ağaçlar mı? Geniş, sınırsız alan mı? Vaktin belirsizliği mi, mevsim mi, onun bir anda donup kalmışlığı mıydı, neydi?
  Orada duruyordu Kımıldamadan Ürkmüştüm, içim ürpermişti Hep orada, o resimdeki gibi kalacak  Donmuş  Hareketsiz  Yürümeyecekti; cigarasını içmeyecek, trenlere binmeyecek, vapurlarla denizleri aşmayacak, elinde çiçek, önce cümle kapısının girişindeki dört basamağı, sonra onu bekleyen bana vardıracak on bir basamağı çıkıp kapımın zilini yavaşça çalmayacaktı Kapıyı açmayacaktım, karşılamayacaktım, öpmeyecektim, salona almayacak, oturmasını bekleyip ne içeceğini sormayacaktım Ben mutfaktayken  Sen mutfaktayken arkandan sarılıp boynundan öpmeyecekti Saçlarımı ille de ben kızayım diye iki eliyle toplamayacaktı Ah, bu şarap ne kadar güzel! Dünden buzdolabına koymuştum Niçin şarap içiyoruz Ben şarap içmeyi sevmiyorum da ondan Sen böyle deyince şımarıklığına gülerdi değil mi?)
  Hiç aramamıştı Doğruydu O da onu hiç aramamıştı Arayabilirdi ve aramamıştı
"Seni aramadım, arayamadım," dedi (Her zaman öyle olmadı mı, hadi, hatırla, çünkü unutmadın ve asla unutmuş olamazsın Öbür ayrılıklarınızda da Hatırla: Her zaman sen gittin Sen Hayır, yanlış, evet Bir kez de ben Bir kez de o Çünkü Hatırla: Yine bir salıydı Ve telefon Ne zaman geliyormuş, kaçta evde olmalıymış, onu karşılar mıydın Aynı şeylerdi, aynı şeyler ve aynı şeyler Aynı Evet, hayatım, tabii bekliyorum hayatım, seni çok özledim biliyor musun, kaç treni dedim; olur hayatım, ben istasyonda olurum, gelirsin, sonra arabayla döneriz İkimiz Saçlarını dağıtma! Saçlarını topla! Yüzün böyle çok güzel oluyor, inan bana Sana inanıyorum Sana    hayır, istemiyorum! Saçlarımı toplamayacağım Hiç toplamayacağım Hepsini dağıtacağım Yüzüm, istediği kadar çirkin olsun Bana karışma! Hayır, beklemiyorum, hayır, hiçbir zaman gelme, hayır, seni karşılamayacağım, seni özlemedim hiç, istasyonda olmayacağım, bütün trenler geçsin ve gitsin, hepsinin cehenneme kadar yolları var Ben  Ben yokum Yokum!)
"Evet, aramadın," dedi
"Sen de aramadın," dedi (Niye, niçin? Neden? Aranmayı istiyorum ben Aranan olmayı istiyorum İstiyordum Bekliyordum Uyanıyor, duş yapıyor, kahvaltı ediyor, eve dönüyor ve telesekreterin bana göz kırpmasını, seni aradı  seni aradı demesini bekliyordum Tanrım, beni aramıştı, evet onun sesiydi bu ve sesini duyuyordum: Merhaba, nasılsın, beni özledin mi, beni seviyor musun? Ben de seni seviyorum Yalancı Hain Soramadın ona Evet, soramamıştın ona İstedim ve soramadım Arayabilirdi Bir kezcik olsun  Bana hiç seni seviyorum demedi Bir kerecik bile Bir kezcik olsun Karşı karşıyayken, yatakta sevişirken, telefonla, mektupla, telgrafla  Beni arar mısın yarın? Gözleri boş bakardı Erkek ve nobran Bensiz Sormamıştım Sormadım, beni aramaz çünkü O, aramaz Ben ararım Ben aradım Her zaman, her zaman Ve unutmadım )
"Kızdın mı?" dedi
"Niçin?" Durdu ve "Hayır, kızmadım," dedi (Kızmakmış! Neye yarardı ki? Onu yitirmeye mi? Onsuz yapabilir miydim, o güce sahip miydim ki? Ama, hatırla: Yaptın, yaptım, değil mi? Kızdım ve yaptım Serinkanlılıkla Bilerek İlk kezdi Pişmanlıksız Hayır, gelme, beklemiyorum, karşılamıyorum, seni özlemedim, seni sevmiyorum Hiç mi? Evet, hiç! Telefonu kapadın ve ağladın Telefonu kapadım ve ağladım, evet Kalktım, içki koydum kendime Ve yazdı yine, değil mi? Buz bitmişti dolapta, tonik de kalmamıştı Almayı unutmuştum Bile bile Nasıl olsa istasyona onu karşılamaya çıkacaktım, gelirken markete uğrar, alırdık Öyle düşünmüştüm Sıcak, toniksiz cini musluğa döktün ve ağladın Ben olsaydım  ben olsaydım  Telefondaki benim dediklerime aldırmazdım, atlardım yine trene, saatinde gelirdim, istasyonda seni bulamayınca bir taksi çevirir, deliler gibi eve koşardım Olsun, sen beni sevme, ben seni seviyorum, ben seni özledim, olsun, sen beni özleme, sen beni sevme Hadi öp beni! Peki, sen beni öpme, ben seni öpebilir miyim? Tanrım, saçlarından gelen bu koku  Biliyorum, bilirim çünkü, o, bu kokuyu hep  Ah, hatırlamıyorsun demek? Gelmedi Aramadı, telefon etmedi, mektup yazmadı, telgraf çekmedi ve sustu
  ölmüş olsaydım, cenazeme de gelmez miydi diye düşündüm Cenazeme  Benim? Ona çok kızdın Evet, çok kızdım ve her gün ağladım, her gün ondan bir haber çıkar diye bekledim Hayır, aramadın, telefon etmedin, mektup yazmadın, telgraf çekmedin Hayır! Doğum günüm oldu, aramadı Ama  bir gün  bir rastlantı  Kuşkusuz Telefondaydık ikimiz Onu çağırdım Tabii, niçin utanacaktım, niçin sıkılacaktım? Küçülmek ve onur kırılması mı? Boş! Gelsene  dedin Sen dedin Ben dedim Evet, gelsene dedim ona Ne zaman mı? Bugün  olur mu? Tabii, seni karşılarım Tabii, saçlarımı dağıtmam Hiç dağıtmam, toplarım Evet, ensemde Çok yukarılarda Sonra  Eve gelince  Mutfakta boynumdan öpersin beni, değil mi? Ah, evet, tabii çok özledim Hayır, ikimiz de aptalız Sen ve ben Ama bize yakışıyor İki aptal! İki seven aptal Biz )
"Sonra, hep düşündüm  " dedi
"Neyi? Anlamadım," dedi
"O gece  Ben  Ben  haksızdım," dedi, bunu söylerken de göz göze gelmemekte titizlendi (Öyle bile olsa  Öyle bile olmuş olsa  Artık çok geç, değil miydi? Evet, çok geçti ve kopmuştunuz Ne kadar zaman oldu? Ne kadar salılar, ne kadar aylar ve ne kadar yıllar? Ve zaman acımasızdır İkimiz de hatırlamıyoruz şimdi Hatırlayamayız Hatırlayamazsınız Seni bana hatırlatacak ne kalmıştı ki? Seni bana hatırlatacak bir tek şey bile yoktu Ne içimde, ne çevremde İnan: kalbim soğudu Bazen anıyorum seni, anmıyor değilim ve yalan söylemiyorum Fakat geçti Evet, artık geçmişti Her şey hikâye olmuş Bunca yıl sonra  Öbürleri de hikâye oldular Onlar da, ben de, evet Ama  O kadar zaman sonra  Arıyor, buluyor ve kalkıp geliyorsun Niçin? Çok çirkin bu Çok çirkin Geçmiş ikimize de bir şey kazandırmaz ki artık O bir zamanlardı Biz vardık İki aptal İki birbirini seven ya da birbirini sevdiğini sanan ben ve sen Düşmüş, biliyor musun? Bana öyle geliyor Seni böyle görmeyi istemezdim Ben de seni böyle görmek istemezdim Böyle  Yani  Niçin o resmini yırttım, niçin saklamadım onu? Bilmiyorum Ben aptalım, aptalın biriyim Sen de İkimiz de aptalız ve  Utanıyoruz şimdi ve ağlamak istiyorum Biz  Birbirimizi sevdik Sevmiştik, değil mi? Bunu söyle bana Söyle! Şimdi Bana Evet de, seni sevdim de, seni sevmiştim de  Hadi, durma, konuş ve söyle, bekliyorum Bak bana, yüzüme ve gözlerime bak Sen beni seviyorsun Bunu biliyorum Sen de biliyorsun pekâlâ Ah, ne aptalım, ne aptalsın, ne aptalız!)
Kalktı, yürüdü, hafifçe eğildi, alnından öptü Sonra döndü ve gitti
Saçlarını iki elinle ensende topladın ve arkasından baktın onun
Tarık Dursun K
|