Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hayatların, hikaye, kaçak, kaçık, müdavimleri|masal, özetleri

Kaçak Hayatların Kaçık Müdavimleri|Masal Ve Hikaye Özetleri

Eski 10-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kaçak Hayatların Kaçık Müdavimleri|Masal Ve Hikaye Özetleri




Kaçak Hayatların Kaçık Müdavimleri

- Bir zamanlar, dinini değiştirmeyi düşünen bir babaya ve ona sürekli din kitapları getiren bir sevgiliye sahiptim… Babamla sevgilim Nusret kısa zamanda çok iyi arkadaş olmuş, aralarındaki samimiyet ilerlediğindeyse kıskançlıktan deliye dönmüştüm Tabi bu deliye dönüş halim, alçak domuzların beni tımarhaneye yatırmaları için yeterli bir gerekçe değildi Taa ki, onları yatak odamda alt alta, üst üste görene kadar…

Asu’nun bitmez tükenmez dertlerini pür dikkat dinleyen eli ayağı düzgün beyefendiyi meyhanede ilk defa görüyordum ‘Beyefendi’ diyorum; çünkü, bu kokuşmuş mekana öyle kolay kolay kravatlı, sinek kaydı tıraşlı, parfüm kokulu, eli ayağı düzgün kibar insanlar pek düşmezler

Zaman zaman, Goriot Baba adındaki bir zâtın büyük kızının asil ruhunu taşıdığını söyleyen Asu’da biraz denyoluk var mıydı (?) bilmiyorum; ama, oturuşuyla kalkışıyla, yemesiyle içmesiyle saygın ellerde yetişmiş, iyi bir kevaşe olduğunu her halinden belli ediyordu TV’lerde ana haber bültenini sunan gacılar kadar konuşması düzgün, eli yüzü, bütçesi elverdiğince bakımlıydı Mankenim diyerek ortalıkta gezinen sıfır beden kemik torbalarını dereye susuz götürür, susuz getirirdi

Uzun zamandır garsonluğunu yaptığım bu pespaye mekanın müdavimlerindendi Aynı döküntü otelde kalıyorduk Asu’yla saçlarımızın köklerinde karşılıksız bir sevgiyle beslediğimiz bitler, muhtemelen birinci dereceden akrabaydılar Alkol severliğimiz dışında bir ortak yanımız da kenesi sağlam enayileri tavlamak ve yolmaktı Asu, ben hariç, erkek milletinin hiçbir türünü pek sevmez, beğenmez, hoşlanmazdı Onlara mecburiyet karşısında sempatik duygularla yaklaşsa da, içinde her an patlamaya hazır bir nefret volkanını barındırırdı

Parasının hesabını tutmasını pek beceremeyen Asu, bu gece masasında ağırladığı Beyefendi’yi iyi yolarsa, ertesi gece şenlik olacaktı meyhanede O yüzden meyhanenin çulsuz müdavimleri içkilerini daha dikkatli içiyor, birbirlerine daha kibar davranıyor, kendi aralarında hır çıkarmamaya özen gösteriyorlardı

Asu’nun masasındaki Beyefendi’nin ismini, cismini ve ne işle iştigal ettiğini sabıkalı Gaspçı Baran’ın mekana girip, “Avukat Şahap Bey, sizi hangi rüzgar sürükledi buralara, hoş geldiniz, şeref verdiniz!” dediğinde öğrendik Öğrendik diyorum; patronum İsmail Bey de dahil olmak üzere, mekanın tüm ayyaşları, godoşları, ------ları kulak kesilmişlerdi Asu’nun masasına
Gaspçı Baran kendine boş bir yer bulup oturmadan yanıma gelip, bir gün önceki borcunu kapattı Önlük cebime bahşişimi toka ederken kulağıma eğilip, gözleriyle Asu’nun masasındaki Beyefendi’yi göstererek, “Dünya küçük işte, neredeeen nereye… Şahap Bey’i tanırım Sevcan Cukkası sağlam, güzel, kıyak ağabeylerdendir… Üç yıl önce benim davama bakmıştı Bilmiş ol, Asu iyi iş kapmış, ama lavuk parlakçıdır Senin yerinde olsam, kaçırmam, yazılırım Şahap Bey’e

Müşterilerle yüz göz olmama patronum bozulsa da, beni kışkırtmaya çalışan, her fırsatta bana takılmaktan tuhaf bir haz alan Gaspçı Baran’a dönüp, “Ulan, çenesine sıçtığımın kıl tüccarı, sen de benim gibi parlak olsaydın, her gece sana iş bulur, gıylatırdım dukandan! Allah’ın uyuzu, git kendine bir yer bul, otur! Ne zıkkımlanacaksan zıkkımlan, akıllı ol, girme kafama!” diyerek, başımdan defettim

Elbette, Gaspçı Baran’ın yapmamı istediği ahlaksızlığı yapmazdım Asu’nun işini elinden almak değil bana, bu mekâna ayak basan hiçbir insana yakışmazdı İçimizde yaşama karşı büyük umutlar taşıyan biz küçük, sıradan insanların da kendi aralarında kanunları, raconları vardır Her ne kadar madde madde yazıya dökülmüş olmasa da, uymak gerekir bu raconlara Aksi taktirde cezası büyüktür Yanlışımızın olduğu durumlarda, kurduğumuz bu küçük dünyayı bile dar ederler insana, ayak basacak mekân bulamayız…

Dolmuş küllüklerini boşaltmak üzere masaya gittiğimde, adının Şahap olduğunu öğrendiğim Avukat Bey Asu’nun su gibi akan konuşmasının seline kapılmış, iç yakıcı gözlerinin çekiciliğinden öylesine büyülenmişti ki, kül tablasını boşaltıp, liğht sigarasından iki adet yürüttüğümü bile fark etmedi 70’lik rakının son dublelerini de doldurdum kadehlerine Asu bana yapmacık bir sırıtışla teşekkür ederek, sohbetini es verdiği yerden sürdürdü: “…İşte böyle Şahap Beycim Aşağılık babam ve aşağılık sevgilim ateşli bir aşka tutuşup, akabinde Hollanda’ya gidip nikah kıydılar… Bilirsiniz, bazı Avrupa ülkelerinde eşcinsel evlilikler serbesttir Ben bu durumu ağabeyime anlattığımda beni sükunete davet edip, anlayışlı olmamı salık verdi Neymiş? Aşkmış efendim! Aşk, insana her şeyi yaptırırmış Aşkın cini cinsiyeti, yaşı maşı yokmuş… mış da mış… muş da muş… Affedersiniz Şahap Beycim, lâkin, sokarım böylesi aşkın ıstırabına!”

Asu’nun kırdığını düşündüğüm küçük pot arasında servis tabaklarını yeniliyordum Avukat Şahap Bey’in Asu’ya bakan gözlerinde her erkekte kolay kolay rastlayamayacağım bir ışıltıyı görür gibi oldum Şahap Bey kadehini Asu’nun kadehine nazikçe dokundurup, “Aşka ve anlayışlı ağabeylerimize!” diyerek rakısını fondipledi Peçeteyle dudaklarını kurularken, “Benim rahmetli ağabeyim de çok anlayışlı biriydi Asu Hanım Onun gibi anlayışlı adam görmedim bugüne kadar… O zamanlar küçüktüm, 15-16 yaşlarında falan… Evimizin bi karabaşı vardı, götürdüm onu bostana… Erik ağacının altında, tam karabaşı sky, pardon! Cinsel arzularıma alet ediyordum ki, rahmetli ağabeyim çıkıp bostana geldi… Beni karabaşla öylece gördü Göz göze geldik… Elim ayağıma dolandı, telaşa kapıldım Rahmetli ağabeyim, ‘telaşlanma Şahap, işini gör’ dedi gitti…”

Avukat oluşundan iyice şüphe duymaya başladığım Şahap Bey’in Asu’ya anlattıklarından sarsılıp dilimi ısırmış, afalladığımdan elimdeki servis tabağını yere düşürmüştüm Meyhanedeki tüm ayyaş gözlerin üzerimde gezinmesinden çok, patronumun yanıma gelip, “Ulan, poh yiyenun oğlani, yine haplandun mi, ne poh yedun? Tikkat etsene, deyyus!” deyip, azarlamasından rahatsızlık duymuştum

Yerdeki kırık tabak parçalarını süpürdüğüm sırada da Şahap Bey Asu’ya ağabeyinin ne kadar anlayışlı bir insan olduğunu öve öve bitirememişti Tırnak etlerini kemirerek içinin bayıldığını dış dünyasına vuran Asu, alkolden yarı baygın bakan gözlerinin üzerine iki çatık kaş yerleştirip, Şahap Bey’e nazikçe serzenişte bulunmaya başladı: “İşte, siz erkekler hepiniz aşağılık, sefil yaratıklarsınız Şahap Bey! Ya köpek, ya eşek ya da birbirinizi düzersiniz! Söyler misiniz bana lütfen, aşk bunun neresinde, aşk?!”

Kaşla göz arasında 70’lik rakıyı midelerine yuvarlamış, binlerce yıldır dünya canlılarının yakından ilgilenip de, içinden çıkamadıkları hassas ince mevzulara dalmışlardı…
Şahap Bey, boynundaki kravatını çıkarıp, ensesinden boşalan terini silerken, yerleri süpüren bana dönüp bir 70’lik rakı, bir tabak da meyve salatası siparişi verdi Şahap Bey’in, Asu’nun sorusuna vereceği yanıtı merak ettiğimden, elimdeki faraş ve süpürgeyi komiye teslim edip, bir koşuda ikinci 70’liği kapıp, masaya getirdim Onları daha rahat dinleyebilmek için yaptığım servisi ağırdan almaya başladım…

Oturduğu saatten beri Asu’ya karşı gözlerinin ışıltısı sönmeyen, bilakis gittikçe artan Şahap Bey, olağanca kibarlığı ve komplimanlarıyla Asu’yu yanıtlamaya başlamıştı: “Aşk nerede mi? Aşk, sizin gözlerinizde; aşk, sizin ellerinizde; aşk, sizin yüreğinizde Asu Hanım…” Asu’nun yabancısı olmadığı modası geçmiş, bayat ve boş laflardı bunlar

Pek ciddiye almadı Kadeh tutan eliyle ‘geç bunları moruk’ dercesine bir işaret yaptı Alkol yorgunu yüzünde, otobüs yolculuğunda midesi bulanmış bir insanın hali belirdi Bir an kusacağını sandığım Asu’nun dolgun, kiraz yeşili dudaklarının arasından, “Affedersiniz Şahap Beyciğim, ama, aşk köpekliktir!” diye bulanık bir söz çıktı Şahap Bey bu lafı onayladığını, gülümseyip, kadehini havaya kaldırarak gösterdi Asu’nun güzelliğinden midir, kafasının güzelliğinden mi anlayamadım, Şahap Bey alkolden kan çanağına dönmüş gözlerini Asu’dan alamıyor, Asu ise, parmaklarının uçundaki tırnaklarının kıyılarında gözlerini gezdirip, kemirebileceği bir şeyler arıyor fakat bulamıyordu…
Asu, diğer elinde tuttuğu sigaradan derin bir nefes alıp, dumanını Şahap Bey’in yüzüne püskürterek sözlerine devam etti: “Şahap Beyciğim, durup dururken nereden çıktı bu laf, der gibisiniz… Bakın, açıklayayım; geçenlerde kitapçı dükkanlarının vitrinlerine baka baka turluyordum caddede…

Gözüm ‘Aşk Köpekliktir’ adında bir kitaba ilişti Kitabı alıp okumadım, ama adı çok hoşuma gitti Tabi ki aşkın köpeklik oluşu fikri de… Sonrasında, bir erkeği ancak tek şartla sevebileceğime ve ona aşık olabileceğime iknâ ettim kendimi…
O erkek ki, beni ‘deliler’ gibi değil, ‘köpekler’ gibi sevecek Anlayacağınız, bir erkek benim köpeğim olursa ruhumu ve bedenimi yalayabilir, bundan ötesi çene suyu çorbadır!” Asu’nun bu sözleri karşısında Şahap Bey’in dili sırıtan ağzından bir karış dışarıya sarkmış, kan çanağı gözleri, olduğundan daha çok büyümeye, ışıldamaya ve oynamaya başlamıştı

Masadaki ikinci 70’lik şişenin de dibinin boşaldığını görünce derhal hesabı ödeyip, diğer garson arkadaşlara da dağıtmam için bolca bahşiş bıraktı Meyhanenin ayyaş takımı, garsonlar, komiler kısacası bütün ahali gözlerini Asu’yla Şahap Bey’e dikmiş, merakla izliyorlardı… Evrak çantasından bir köpek tasması çıkarıp boynuna taktı Şahap Bey Asu’nun ellerini ve yüzünü yalamadan önce ulumaya, havlamaya ve oturduğu sandalyenin üzerinde zıplamaya başladı…
Gece boyunca sıkıntısından tırnak etlerini kemirerek rakısına meze yapan Asu gitmiş, yerine gözleri sevgiyle gülümseyen Asu gelmişti…

Şahap Bey’i tasmasının ipinden tutup, yanına çekti Kollarıyla sarmaladığı başını göğsüne yasladı Mutluluk gözyaşları arasında bir süre öpüp kokladıktan sonra kulağına eğilip, şımarık bir köpekçik olmaması konusunda küçük bir uyarıda bulundu

Akşam, meyhanenin kapısından iki ayakla giren Şahap Bey, gece yarısı Asu’nun yumuşak, şefkatli ellerinde dört ayakla çıkıyordu…

Bülent KARAKÖSE



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.