Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anadolu, bahtım, hikayesi, kara, karadır, orta, türküsünün, yöresi

Karadır Bu Bahtım Kara Türküsünün Hikayesi - Orta Anadolu Yöresi

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadır Bu Bahtım Kara Türküsünün Hikayesi - Orta Anadolu Yöresi




Karadır Bu Bahtım Kara Türküsünün Hikayesi-Orta Anadolu yöresi

1960’lı yıllardan itibaren ismi bağlama ile birlikte anılan, sadece geniş halk kesimlerinde değil, ciddi musiki çevrelerinde de taktir ve hayranlıkla dinlenen Neşet Ertaş’ı farklı bir bağlamda değerlendirmek gerekiyor Çünkü o da aslında tam bir yöre sanatçısı, yani mahalli bir sanatçı olmasına rağmen yaygın şöhreti ve söylediği türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde tanınan biri olarak diğerlerinden ayrılır

İşte Neşet Ertaş Orta Anadolu bozkırlarının tam göbeğinde, “ay dost deyince yeri göğü inleten” gönül delisi bir babanın evladı olarak 1938’de Kırtıllar’da dünyaya gelir Hiç çocuk sahibi olamadığı ilk karısı Hatice’yi genç yaşında kaybeden Muharrem Ertaş, ikinci evliliğini Kırtıllar köyünden Döne ile yapar ve bu evlilikten, Necati, Neşet, Ayşe, Nadiye ve muhterem adında beş çocuğu olur Kırtıllar nüfusunun tamamı abdallardan ibaret olan bir aşiret köyüdür Köyün çevrede “abdallar” adıyla anılması da bundan olsa gerek Daha altı yedi yaşlarında iken, kendisini yöre düğünlerinin aranılan sanatçı babası Muharrem Ertaş’ın sazı önünde oynarken bulan Neşet Ertaş, hayatını, bir nevi hayat destanı diyebilceğimiz 1960’lı yıllarda yazdığı uzun bir şiirinde şöyle anlatır

TÜRKÜ BABANIN HAYAT DESTANI ŞİİRİ

Bin dokuzyüz otuzsekiz cihana

Kırtıllar köyünde geldin dediler

Babama Muharrem, anama Döne

Dediysen Ata’yı bildin dediler

Dizinde sızıydı anamın derdi

Tokacı saz yaptı elime verdi

Yeni bitirmiştim üç ile dördü

Baban gibi sazcı oldun dediler

O zaman babamdan öğrendim sazı

Engin gönül ile Hakk’a niyazı

O yaşımda yaktı bir ahu gözü

Mecnun gibi çölde kaldın dediler

Zalım kader devranını dönderdi

Tuttu bizi İbikli’ye gönderdi

Babam saz çalarken bana zil verdi

Oynadım meydanda köçek dediler

Anam Döne İbikli’de ölünce

Tam beş tane öksüz yetim kalınca

Beşimiz de Perişan olunca

Babamgile burdan göçek dediler

Yürüdü göçümüz Tefleğe doğru

Bu hali görenin yanıyor bağrı

Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı

Bunlara bir ana bulun dediler

Yozgat’ın Kırıksoku Köyü’ne vardık

Bize ana yok mu diyerek sorduk

Adı Arzu dediler bir ana bulduk

İşte bu anadır buldun dediler

En küçük kardaşı kayıp eyledik

Onun için gizli gizli ağladık

Üstelik babamı asker eyledik

Yine öksüz yetim kaldın dediler

Zalım kader tebdilimi şaşırttı

Heybe verdi dalımıza devşirtti

Yardım etti Yerköy’üne göçürttü

Biraz da burada kalın dediler

Yerköy’den Kırıkkale’ye geldik

Babam saz çalarken biz çümbüş aldık

Kırşehir’e varınca kemanı çaldık

Aferin arkadaş çaldın dediler

Yarin aşkı ile arttı hep derdim

Babamı bir yere dünür gönderdim

Başlık çok istemişler haberin aldım

İstemiyor yarin seni dediler

Kırşehir’de yedi sene kalınca

Düğün düzgün hepsi bize gelince

Burada herkese yer daralınca

Ankara’ya gider yolun dediler

Ankara’da (sünnetçi) Veysel Usta’yı buldum

Epeyce eğleştim, evinde kaldım

Yüz lirayı verip bir yatak aldım

Etti isen böyle buldun dediler

Bir ev kiraladım münasip yerde

Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir’de

Bu aşk hançerini vurdu derinde

Çaresini bulamazsan ölün dediler

Yarin aşkı ile döndüm şaşkına

Arada içerdim yarin aşkına

Canan acımaz mı garip dostuna

Buna da içeriye alın dediler

Bu hasretlik duygusu Türkü babanın sanatına olumlu etki yaparak, memleketin taşına, toprağına, insanına hasret ve özlemle dolu pek çok türkünün doğmasına sebep oldu

Ana vatanımsın, baba yurdumsun

Ozanlar diyarı şirin Kırşehir

Uzak kaldım gurbet elde derdimsin

Hasretin bağrımda derin Kırşehir

Feleğin yazdığı kara yazıynan

Çok yürüdüm bağrımdaki sızıynan

Kara kaşlarıynan, kara gözüynen

Aşık etti beni birin Kırşehir

Gerçekten de “gönül” kelimesinin Ertaş’ın şahsi lügatinde çok özel bir yeri var O adeta, tıpkı Yunus gibi, Hacı Bektaş-i veli gibi kendisini”gönüller yapmaya” adamış biri “gönül”ün geçmediği türküsü yok dense yeri

Şu garip halimden bilen işveli nazlım

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Bir başka türküsünde:

Küstürdüm gönlümü güldüremedim

Baharım güz oldu yazım kış oldu

Gönüle yarini bulduramadım

Baharım güz oldu, yazım kış oldu



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.