Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
biyografi, debrelı, hasan, kimdir

Debrelı Hasan Kimdir Biyografi

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Debrelı Hasan Kimdir Biyografi




Debrelı hasan kimdir biyografi

Atma bre Debreli Hasan deyip anlattığımız Debrelinin ateş edip dağları inlettiği ve sesini Drama mahpusunda yatan dostlarına dinlettiği tüfeğin işte en hakiki hikayesiDebreli Hasan’ın ateş edip dağları inlettiği ve sesini Drama mahpusunda yatan dostlarına dinlettiği veya Hekimoğlu isimli eşkıyanın kendi nesli için aynalısını yaptırdığı tüfeğin hakiki adı, “Peabody-Martini-Henry” aslında Biz “martin” deyip işin içinden sıyrılıvermişiz

Bu tüfeklerden günümüzde Anadolu’da tek tük de olsa rastladığımız, üzerinde Sultan Abdülaziz Hanın tuğrası bulunan modellerinin ilginç bir öyküsü var Bu öykü Amerika’da başlayıp Rumeli’ne, oradan Sibirya’ya ve oradan da Japonya’ya kadar uzanıyor

1850’li yıllarda ordusunun tüfek ihtiyacını, başta İngiltere, Fransa ve Belçika olmak üzere Avrupa ülkelerinden karşılayan Osmanlı devleti, iç savaş (1861-1865) sırasında, silah sanayisi çok gelişen ABD’ne yöneldi

İç savaşın başlarında Kuzeyliler ve Güneyliler ağızdan dolma tüfekler ile çarpışırken, savaşın son yılında Kuzeyliler, seri atışlı Henry tüfeklerini kullanmaya başladılar Güneyliler bu tüfekleri , “Akşamdan doldurulup bütün gün ateş eden lanet Yankee tüfeği!” diye tanımlıyordu

Ancak bu tüfeklerden sadece 10000 tane üretilip Kuzey ordusuna verilebildi, savaş Kuzeyin zaferi ile bittiği için artık yeni silahlara ihtiyaç yoktu Yenik Güney ordusu dağıtıldı, zaferi kazanıp ABD’nin birliğini yeniden sağlayan Kuzey ordusu ise ufaltıldı Osmanlı devletinin aksine zayıf ve zararsız komşulara sahip ABD’nin büyük bir orduya ihtiyacı olmadığı gibi, tek uğraşı artık Kızılderilileri katletmekten ibaret olan bu ordunun, bu işi için modern silahlara ihtiyacı yoktu

İşte tam bu sırada Osmanlılar ortaya çıktı Henry tüfeğinin daha geliştirilmiş bir modeli olan ve artık Winchester adını alan tüfekler için 1866’da ilk sipariş verildi Seri atışlı, 44 kalibrelik ve 200 metreye yakın etkili menzili olan bu tüfekler, 93 Harbi (1877-1878) sırasında Osmanlı süvarilerince kullanıldı Tüfekler özel olarak Osmanlı devleti için üretildiğinden nişangahlarındaki rakamlar Arapça kazınmıştı

Ancak Osmanlı devletinin uzun menzilli bir piyade tüfeğine ihtiyacı vardı Bu konuda gerekli incelemeleri yapmak için Albay Rüstem Bey başkanlığında bir heyet 1869 yılında ABD’ne gönderildi Bunu diğer heyetler izledi ve sonunda, ABD’nde üretimine yeni başlanan ve aynı anda benzer bir modeli de İngiltere’de İngiliz ordusu için üretilen “Peabody-Martini-Henry” veya bizdeki söylenişi ile “martin” tüfeklerinin alımına karar verirdi

Martin tüfekleri, 1300 metreye ulaşan etkili menzilleri, kalitesi ve kullanım kolaylığı bakımından, Osmanlı devletinin en büyük rakibi olan Rus ordusunda kullanılan benzer kategorideki 1867 model Krnka ve 1868 model Berdan tüfeklerinden daha üstün durumdaydı

1871 yılında Amerikalı silah üreticisi ile kontrat yapıldı Martin tüfeğinin tanesine 15 dolar ödenecekti, ayrıca her bir süngü için de 1,25 dolar daha ödenecekti Böylece tüfeklerin tanesi 16,25 dolara geliyordu 1872 yılından başlamak üzere beş yıllık bir süre içerisinde, 50000 tanesi Mısır Hıdivi İsmail Paşanın hediyesi olmak üzere 600000 adetten fazla Martin tüfeği Osmanlı ordusuna verildi Bu tüfekler de Osmanlı ordusu için özel olarak üretildiği için nişangahlarındaki rakamlar Arapça kazınmıştı Ayrıca tüfeklerin sağ gövdesinde Osmanlı Sultanı Abdülaziz Hanın tuğrası ve onun altında da tüfeklerin seri numaraları (yine Arapça) kazınmıştı

93 Harbi (1877-1878) sırasında Martin tüfekleri görevlerini başarı ile yaptılar ama Plevne Savaşı sonunda 50000 tanesi ve Kars Kalesinin düşmesi sonucu 40000 tanesi Rus ordusunun eline geçti Rus generaller bazılarının, “Düşman silahı kullanmak ********liktir!” laflarına bakmayıp, kendi ellerindeki tüfeklerden daha üstün olan Martin tüfekleri ile askerlerini silahlandırdılar 1904-1905 Rus-Japon Savaşı sırasında Sibirya’daki bazı Rus birliklerinde hala bu silahlar vardı

Ruslar ellerine geçen Türk Martinlerinin 9000 tanesini de, 1882 yılında Japonlara sattılar Japonlar bu tüfeklerin üzerine İmparatorlarının mührünü kazıdılar, nişangahtaki Arapça rakamların üzerine de Japonca rakamlar kazındı Japonya ABD’ne saldırmadan bir yıl öncesine, 1940 yılına kadar bu tüfekler Japon Askeri Okullarında kullanılmaktaydı

Osmanlılar ise kısa süre sonra Almanya’dan son model Mauser (Mavzer) tüfekleri almaya başladılar Birliklere yeni Mauserler gönderildikçe, artık modası geçmeye başlayan Martinler depolara konulmaya başladı

1890’ların başında Ermeni ayaklanmaya başlayınca, asi Ermeni çeteleri ile mücadele amacı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Hamidiye Alayları kuruldu Depolardaki Martin tüfekleri yeni oluşturulan bu birliklere dağıtıldı Bugün Anadolu’da tek tük de olsa rastladığımız Martin tüfekleri, büyük olasılık ile Hamidiye Alaylarını oluşturan gönüllü yöre halkına dağıtılan silahlardır

Yakında tek tük olsa bile rastlayamayacağız onlara

Ama şu türkü hep kalacak:

At martinini Debreli Hasan dağlar inlesin

Drama mahpusunda Hasan dostlar dinlesin

Debreli Hasan

Debreli Hasan, Drama´da yetişmiştirDebreli namıyla mübadele öncesi dönemde Drama-Serez-Sarısaban bölgelerinde faaliyet göstermiş bir halk kahramanı eşkiyadır Drama köprüsünü,o devrin haksızlıkla para kazanan halkı ezen zenginlerinden aldığı haraçla yaptırmıştırDebreli Hasan´ın yaşadığı,dönem kesinlikle bilinmemekle beraber Çakırcalı Efe ile çağdaş olduğu görüşleri,hatta atıştıklarına dair hikayeler onun 1870-1920 yılları arasında Makedonya dağlarında egemen olduğunu göstermektedir Bu konuda halk arasında söylenen menkibeye göre;Selanikli Yahudi bir tüccar ticaret için İzmir´e gidecektirEğer bu civar dağlarda hükümran olan Debreli´den geçsen, Ege dağlarında Çakırcalı´dan geçemezsin denir,kendisineNitekim de öyle olur

Debreli´nin çetesinde pek çok kişi yokturBilinen Karakedi namıyla bir tek kızanı olduğudurHalka onu sevdiren eşkıya kişiliğinin en üstün tarafı ise fakirlere yardım etmesi,bilhassa birbirini seven yoksul gençleri evlendirmesidirBu konuda şöyle bir menkıbe de vardır"Evlenmek niyetinde olan dağlı bir genç,tek danasını almış,İskece pazarına inmektedirYolu,Debreli Hasan tarafından kesilirDelikanlının evlenmek için

parası olmadığını anlayınca Debreli kendisine düğün için yetecek parayı verir ve ayrıca danasını satmamasını salık verip uğurlar"

Makedon dağlarının Debreli´si sonunda padişah affına uğrar veya söylentiye göre mübadelede güvenlik güçlerinin elinden kaçmayı başarır ve Türkiye´ye göç eder



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.