|  | Tarihimize Şan Veren Gazi Osman Paşa |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Tarihimize Şan Veren Gazi Osman PaşaGazi Osman Paşa Tarihimiz boyunca sayısız kumandanlarımız askerî sahada hizmet ifâ etmişler, bilhassa savaş meydanlarında gösterdikleri maharet, cesaret ve şecaatle bütün dünyanın takdirle alkışladığı zaferlerin kazanılmasında faal roy oynamışlar; tarihimizde pek çok destanların yer almasında mühim vazife görmüşlerdir  Hepsi, ebediyen rahmetle, şükranla yâdedilecektir    Gazi Osman Paşa da, tarihlere altın harflerle geçen Plevne müdafaası kumandanı olarak gönüllere taht kuran kumandanlarımızdandır  Osman Paşa'yı henüz tahsil devresini tamamlamadan harp meydanlarında görmekteyiz    Bu meydanda kahraman askerlerimize serdarlık ederek, düşmanlara unutamayacakları şamarlar indirmiş bir kumandandır  Osman Paşa 1832 yılında Tokat'ta doğmuştur  Askerliğe olan merak ve hevesi üzerine, Beşiktaş'taki Askerî Rüştiye'de ve Kuleli Askeri İdadisinde okumuştur  Daha sonra «Mekteb-i Erkân-ı Harbiyyeye» giren Osman Paşa, kurmaylık eğitimim tamamlamaya fırsat kalmadan, Kırım savaşının çıkması üzerine Tuna cephesine gönderilir    Genç yaşta harp meydanına atılan Osman Paşa'yı bundan sonra devamlı zaferler kazanan, hakkı olan terfiler olan bir subay olarak görmekteyiz  Tuna cephesinde dört yıl kalan Osman Paşa, önce Mülâzım-ı Evvel, savaşın sonunda da Kolağası oldu (1856)  Bundan sonra yarıda kalmış olan Kurmay eğitimini tamamladı ve Erkân-ı Harbiyye-i Umumiye reisliğinde Genelkurmay Başkanlığı çalışmaya başladı  Anadolu haritasını çıkarmak vazifesiyle Bursa'ya tayin edildi  Sırasıyla; Teselya, Yenişehir ve Cebeli Lübnan'da vazife aldı    Girit isyanlarının başlaması üzerine Girit'e tayin edilen Osman Paşa, âsiler karşısında gösterdiği kahramanlık üzerine Miralay rütbesiyle taltif edildi (1866) Osman Paşa'yı bundan sonra, sırasıyla şu vazifelerde ve rütbelerde görmekteyiz: vazifeli gittiği Yemen'den Paşa rütbesi alarak dönmüştür  Rumeli'de bulunan Beşinci Ordu Manastır Fırka Kumandanlığına tayin edilir (1875)  Buradaki çalışmalarından dolayı Birinci Ferik olur  Sırp isyanları başlayınca, emrindeki birliklerle âsiler üzerine yürür  Sırp ordusunu perişan eder ve müşir olur (1876)  1877-1878'de Rusya'nın Osmanlı devletine karşı saldırıya geçmesi üzerine Vidin ve Rahova bölgelerinin korunmasıyla vazifelendirilir  Plevne ve Gazi Osman Paşa Osmanlı'nın ezeli düşmanı Rusya, ilk hücumda ve kısa bir zamanda Osmanlı ordusunu mağlûp edip, İstanbul önlerine varmayı hayallemişti  Bu hayali kuvvetlendirecek hareketler de yok değildi  Kuzeyden hücuma geçecek olan Rusları durduracak iki müdafa hattı vardı  Tuna nehri ve Balkanlar silsilesi    Ruslar bu engeli de hemen hemen hiçbir zorluk görmeden geçmişlerdi  Çarın kardeşi Grandük Nikola Nikolayeviç'in başkumandanlık ettiği Ruslar, Berkofça dağlarını aşmışlar, bugünkü Dobruca ve Bulgaristan topraklarına ulaşmışlardı  Bu ana kadar ciddi bir mukavemetle karşılaşmayan Ruslar hayallerinde İstanbul'u görmeye başlamışlardı    Rusların bu hareketi devam ederken, Osman Paşa'ya Ruslar'a karşı durmak üzere hareket emri verildi  Bunun üzerine Osman Paşa, Vidin'den hareket ederek beraberindeki 25 piyade taburu, 12 süvari bölüğü, 48 sahra topu ve 6 dağ topu ile birlikte, bir haftalık bir yürüyüşle Plevne önlerine gelmiş; şehri Ruslar'dan alarak, derhal doğru dürüst bir kalesi olmayan ve müdafaaya elverişli olmayan Plevne'yi tahkim etmeye girişmiştir  Balkanlardan güneye sarkmak için Plevne engelini aşmak mecburiyetinde olan Ruslar, henüz yeni gelmiş, Osman Paşa kuvvetlerine karşı 20 Temmuz 1877'de saldırıya geçmiştir  Bu ilk saldırıda, kahraman askerlerimiz başlarında Osman Paşa ile düşmana karşı dururlar  Bu çarpışmalarda Ruslar 2874 ölü ve büyük ölçüde mühimmat bırakarak kaçarlar  Moskoflar, savaşın başındaki kolay muvaffakiyetleri yüzünden ilerlemelerini devam ettireceklerini ummuşlardı  Fakat bilmiyorlardı ki, karşılarında, tarih boyunca destanlar yazan imanlı askerler ve başlarında da Osman Paşa gibi bir serdar vardı    Tecrübeli, cesur, imanlı kumandanların elinde olan bu şanlı ordu tarih boyunca zaferden zafere koşmuştu    Ruslar maddi güçlerine güvenerek, 30 Temmuz'da yeniden saldırır  Bu defa 184 top ve 50 bin askerle birlikte    Buna mukabil, Osman Paşa'nın elinde 58 top ve 23 bin asker vardı  Bu ikinci saldırıda da hüsrana uğrayan Ruslar, 7305 ölü verdikten sonra, gerisin geri kaçarlar  Rus ordusu Plevne önlerinde mıhlanıp kalmıştı  Osman Paşa ve maiyyetindeki askerler düşmana göz açtırmıyor, bir adım bile ilerlemelerine müsaade etmiyorlardı    Bütün dünyanın dikkati Plevne'deydi  Bir avuç Osmanlı ordusu, Rus ordusuna meydan okuyor, perişan ediyordu  Yakılan türküler yıllar boyu dillerden düşmemiştir  Karadeniz akmam dedi, Ben Tuna'ya bakmam dedi, Yüzbin Moskof gelmiş olsa, Osman Paşa korkmam dedi  İman dolu sinede korku izi bulunabilir mi?   Düşmanın sayı itibariyle çokluğu sarsılmaz imana sahip insanlar karşısında bir kıymet ifade edebilir mi?    Bunun cevabı Plevne'de verilmiştir  Bütün hırslanyla saldıran Ruslar, Osman Paşa kumandasındaki Osmanlı askerlerinden yedikleri darbelerden sonra, bütün kuvvetleriyle Plevne önlerine gelmeye başlamışlardı  Rus Çan II  Aleksandr bizzat gelerek muharebeleri yakından takip etmiştir  Son Rus ihtiyatları Plevne önlerine getirilir    Gözleri öylesine korkmuştur ki, bütün bunlarla da yetinilemez  Çar, Romanya Prensi I  Karol'a bir telgraf çekerek yardım ister  Telgraf manalıdır  «İmdadımıza gel! istediğin gibi, istediğin yerden, dilediğin şartlarla Tuna'yı geç! Acele Plevne'de yardımımıza yetiş! Mahvoluyoruz! Hıristiyanlık, dâvasını kaybetmek üzeredir!» Bu telgraf üzerine Kral Karol, 3 piyade, l süvari tümeni ve 108 topla Rus ordusuna katılır    Ruslar yine perişan oluyor Ruslar ve Rumenlerden oluşan birlikler Plevne'ye karşı hücuma geçerler  7 Eylül'den itibaren 432 top, geceli gündüzlü Plevne'yi döğmeye başlar  Dört gün aralıksız devam eden top ateşinden sonra, 11 Eylülde taarruza geçen Ruslar ve Rumenler, ancak kendilerinin dörtte biri kadar olan Osman Paşa kuvvetleri karşısında perişan olurlar  Bu üçüncü saldırıda da Ruslar, 3'ü general ve 350'si subay olmak üzere 15 bin 553 ölü vermiştir  Plevne önlerinde bu muharebeler devam ederken, Osmanlı ordusu diğer taraftan Sırbistan ve Karadağ ile de savaşmaktaydı  Plevne iki yönden Ruslar tarafından kuşatılmıştı  Yalnız güneydoğu ve güneybatıdaki Sofya - Plevne yolu açıktı  Muharebe ile Plevne müdâfilerini mağlûp edemeyeceklerini anlayan Ruslar, tam «Rusça» bir yola başvururlar  Plevne'yi dört bir taraftan sararak kuşatma altına almak, böylelikle, erzak ve mühimmat yardımı alamayacak olan kuvvetleri teslime zorlamak    Bu planı tatbik için 3 Eylül'de, Plevne'nin güneydoğusunda, Osma suyunun doğu kıyısı üzerindeki Lofça'yı işgal ederler  Daha sonra 28 Ekim'de güneybatıdaki Sofya-Plevne yolunu da kapatırlar  Böylelikle Plevne'yi dört bir yandan kuşatmış oluyorlardı    Müdâfiler erzakları, cephaneleri bitene kadar vuruşmaya devam ederler  Son kurşunu da atıp, yiyecek birşey kalmayıncaya kadar dayandıktan sonra, yine de teslim olmazlar  Osman Paşa, 10 Aralık gecesi kaleden çıkıp düşman saflarını yararak, beraberindekilerle birlikte düşman hattını geçmeyi planlar ve planını tatbik eder  Vuruşa vuruşa ilerlerken, bir kurşunla dizinden yaralanır  Dizini delip geçen kurşun atına da isabet etmiştir    Kahraman kumandan yaralı olarak teslim alınır  Rus başkumandanı ve Çar, Osman Paşa'yı tebrik edip kılıcını iade ederler  Üçüncü Plevne zaferinden sonra, Sultan II  Abdülhamid tarafından «Gazi» unvanı verilen Osman Paşa, bir süre esir olarak Rusya'da kaldıktan sonra, Ayestefanos anlaşmasının imzalanması üzerine İstanbul'a gelmiştir  4 ay 23 gün Plevne'de Ruslara karşı koyan ordunun kumandanı Gazi Osman Paşa'nın İstanbul'a gelişinde, Sultan Abdülhamid bu şanlı askerimizi kucaklar ve «Sen benim yüzümü ağarttın  İki cihanda da yüzün ak olsun!» diye dua eder  Daha sonra Mabeyn müşiri olan Gazi Osman Paşa, vefatına kadar bu vazifede kalır  Düşmanın dahi takdir etmeye mecbur kaldığı bu faziletli kumandan, marşlarla dillerde, hatırasıyla gönüllerde yaşayagelmiştir  Halâ söylenir: Kılıcımı vurdum taşa Taş yarıldı baştan başa Şanı büyük Osman Paşa Askerinle binler yaşa    5 Nisan 1900'da Rahmet-i Rahmana kavuşan Gazi Osman Paşa'nın mezarı Fatih camii haziresindedir  | 
|   | 
|  | 
|  |