Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
han, hayatı, ibrahim, kimdir, kısaca

İbrahim Han - Kimdir Kısaca Hayatı

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbrahim Han - Kimdir Kısaca Hayatı




İbrahim Han Osmanlı pâdişâhlarının on sekizincisi ve İslâm halîfelerinin seksen üçüncüsü Birinci Ahmed Han ile Mahpeyker Kösem Sultanın oğlu olup, 1615 yılında doğdu Bu adı taşıyan tek Osmanlı hükümdârıdır Ağabeyi Dördüncü Murâd’ın ölümünde, hayatta kalan tek Osmanlı şehzâdesiydi Ağabeyinin genç yaşta ölümüne bir türlü inanamadı Sultan olduğunu bildiren annesine ve paşalara; “Allahü teâlâ, pâdişâh kardeşimin ömrünü uzun etsin Bize sultanlık lâzım değildir Pâdişâh kardeşimin ömrüne duâcıyız” dedi Ancak, annesi ve devlet adamlarının ısrarı ile ağabeyi Sultan Dördüncü Murâd’ın nâşını gördükten sonra taht odasına geçti, Hırka-i Saâdet Dâiresinden getirilen hazret-i Ömer’in sarığı besmele ile başına sarıldıktan sonra ellerini açtı, ve; “Elhamdülillah, yâ Rab! Benim gibi zayıf bir kulunu bu makâma lâyık gördün Saltanat günlerimde milletimi hoş-hâl eyle ve birbirimizden hoşnûd kıl” diye duâ ederek tahta oturdu (9 Şubat 1640)
Sultan İbrâhim Hanın tahta geçtiğinin ilk senesinde Mirgünoğlu hâdisesi vukû buldu Dördüncü Murâd’ın İran Seferi sırasında Revân Kalesi kumandanı olan Emir Mirgünoğlu, kalenin fethinden sonra affedilerek Emirgân’da oturmasına müsâade edilmişti (Bugün Emirgân adı bu zâtın isminden dolayıdır) Sefih, ayyaş ve ahlâksız bir kimse olan Mirgünoğlu, Sultan Dördüncü Murâd’ın ölümünü fırsat bilerek bölücü ve yıkıcı propagandalarla Müslümanları aldatmaya başladı Bu faâliyetleri üzerine Sultan İbrâhim Han, yerinde bir kararla onu îdâm ettirdi Hurûfîler ve mülhidler, bundan dolayı İbrâhim Hana da düşman oldular Çeşitli iftirâlarda bulundular Öldürülen Mirgünoğlu’nu “Kesikbaş Evliyâ” diye propaganda âleti yaptılar Böylece yalan ve uydurma hikâyelere inananlar, bu Müslüman Türk sultânına bilmeyerek iftirâ etmektedirler
İbrâhim Han, bundan sonra dış meseleler ile ilgilenmeye başladı 1637 yılında, Ruslar tarafından işgâl olunan Azak Kalesi üzerine bir ordu gönderdi Kırım kuvvetlerinin de gelmesi üzerine Ruslar kaleyi teslim ettiler Almanya sınırında ise, akıncılar, dâimî olarak Avusturya’ya akınlar düzenliyorlardı 1641 yılında düzenlenen akında, Osmanlı akıncıları, Bavyera içlerine kadar ilerledi Kuzey Bavyera’daki bazı kasabalar, Osmanlı hâkimiyetini kabul ettiler Bu akınlardan büyük zarâra uğramaları üzerine İmparator Ferdinand, Osmanlı fetihlerini kabul ederek Zitvatorok Antlaşmasını yeniletmeye muvaffak oldu
Diğer taraftan, Malta Saint-Jean Şövalyelerinin fırsat buldukça Türk ticâret gemilerine saldırmaları yüzünden, Sultan İbrâhim Han, onların en büyük sığınağı olan Girit Adasının fethini emretti 20 Haziran 1645’te Sakız Adasından denize açılan Osmanlı donanması, 17 Temmuz’da Girit’in Hanya limanını fethetti Hanya’nın Osmanlılar tarafından fethi, Avrupa’da büyük akisler uyandırdı Almanya ve İtalya, asker göndererek Venedik’e yardım kararı aldılar Bu sırada Hanya muhâfazasına getirilen Deli Hüseyin Paşa, harekâta devâmla Resmo Kalesini ele geçirdi Osmanlı donanması muhârebeye devâm ederken, Sultan İbrâhim’in hal’i olayı meydana geldi
1647’de Kara Mûsâ Paşanın ölümüyle sadâret makâmına getirilen Hezarpâre Ahmed Paşanın dikkatsiz ve adâletsiz davranışları, aleyhte büyük bir propaganda ve isyânı berâberinde getirdi Bu arada Hurûfilerin Sultan İbrâhim Han aleyhine yaptıkları iftirâlar da hedefine ulaşmıştı Nitekim, Hezarpâre Ahmed Paşa aleyhine olarak başlayan isyân, Sultan İbrâhim Hanın da tahttan indirilmesiyle sonuçlandı Tahta, oğlu Dördüncü Mehmed Han çıkarıldı İsyâncılar ve bunların önderi olan Sofu Mehmed Paşa, Sultan İbrâhim hayatta durdukça rahat edemeyeceklerini bildiğinden, kendisini şehid ettirdiler (18 Ağustos 1648)
Sultan İbrâhim, çok cömert ve lütufkâr olup, fakirlere, âcizlere ihsânlarda bulunurdu Devrinde mâliye düzeltilip, milletin kıtlık çekmemesi ve isrâfın önlenmesi için fermanlar çıkarıldı Beylerin zâlim olmaması ve halka zulüm yapmaması için çok dikkat ederdi Halka zulüm yapan ister idâreci, ister halktan bir kişi olsun onunla mücâdele eder ve cezâsını şiddetle verirdi
Halkın râhat ve huzurunu her şeyin üzerinde tutardı Bir gün tebdîl-i kıyâfetle gezerken fırın önünde ekmek almak için uzun kuyruklar meydana geldiğini gördü Saraya döner dönmez sadrâzama; “Tebaa-i şâhânemden hiç birisinin ekmek almak için bir dakika dahi beklemesine rızâm yoktur Bir hoşça mukayyed olasın” diye emretmiştir Bundan sonra da kuyruklar olmamıştır
İbrâhim Han devrine kadar uzanan Osmanlı kaynaklarının bir tânesi hâriç, bu Sultân’ın aklî dengesinde bozukluk olduğuna dâir hiçbir bilgi yoktur Karaçelebizâde’nin Ravdat-ül-Ebrâr kitâbında yer alan Sultan’ın aleyhindeki bu yazı, onun, Sultan’ın tahttan indirilmesinde ve öldürülmesinde rolü bulunduğu, kindârlığı ile tanındığındandır Bu târih, muteber kabul edilmemektedir Târih, Sultan’ın deli olmadığını, iftirâlara uğradığını bildirmektedir



Alıntı Yaparak Cevapla

İbrahim Han - Kimdir Kısaca Hayatı

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbrahim Han - Kimdir Kısaca Hayatı




Sultan İbrâhim Han Devri Kronolojisi

30 Ağustos 1640 : Büyük İstanbul Yangını

15 Temmuz 1641 : Emir Güneoğlu’nun îdâmı

2 Ocak 1642 : Şehzâde Mehmed’in doğumu

3 Şubat 1642 : Semin Mehmed Paşa’nın Azak seferine tâyin edilmesi

15 Nisan 1642 : Şehzâde Süleymân’ın doğumu

25 Şubat 1643 : Şehzâde Ahmed’in doğumu

26 Haziran 1643 : Nâsuh Paşazade gailesi

31 Ocak 1644 : Kara Mustafa Paşa’nın azli ve Semin Mehmed Paşa’nın sadârete getirilmesi

27 Şubat 1644 : Büyük âlim şeyhülislâm Yahyâ Efendi’nin vefâtı

19 Nisan 1645 : Girid seferine karar verilmesi

30 Nisan 1645 : Donanmanın Girit seferi için İstanbul’dan ayrılması

24 Haziran 1645 : Girid’e asker çıkarılması ve Turlulu kalesinin fethi

27 Haziran 1645 : Hanya kalesinin teslim olması

19 Ağustos 1645 : Hanya kalesinin muhasarası

26 Kasım 1645 : Donanmanın İstanbul’a dönmesi

17 Aralık 1645 : Sâlih Paşa’nın sadârete getirilmesi

9 Mart 1646 : Kisama kalesinin fethi

22 Temmuz 1646 : Aprikorno kalesinin fethi

11 Ekim 1646 : Milipotamo kalesinin fethi

15 Kasım 1646 : Resmo kalesinin fethi

7 Temmuz 1647 : Kandiye kalesinin muhasarası

16 Eylül 1647 : Kara Mûsâ Paşa’nın sadârete getirilmesi

21 Eylül 1647 : Hezârpâre Ahmed Paşa’nın sadârete getirilmesi

19 Şubat 1648 : Kandiye önlerinde büyük bir zafer kazanılması

20 Mayıs 1648 : Hükümete karşı isyân eden Sivas vâlisi Varvar Ali Paşa’nın îdâmı

7 Ağustos 1648 : Sofu Mehmed Paşa’nın sadârete getirilmesi

8 Ağustos 1648 : Sultan İbrâhim Han’ın hal’i

18 Ağustos 1648 : Sultan İbrâhim Han’ın öldürülmesi


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.