10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sensizliğin Doruğundayım Hasretin Bedenimde
Sensizliğin Doruğundayım Hasretin Bedenimde Sana doğrultuyorum yönümü, yüreğimi… Saçlarımı okşayan rüzgarlara, dipteki acılara, çığ düşmüş yollara… Sensiz kalmayı kaldırmıyor yüreğim kar yüreklim, ölümüne özlüyorum seni Hasretin yaktığı günlerle geçip gidiyor ömrüm Seninle bir sokak başında buluşmak, sarılmak, doyasıya kucaklamak istiyorum… Ama sevgim ihanetlere yazılıyor, yetmiyor gücüm, yeniğim, çaresizim, acizim… Suya düşüyor anılar, ıslanıyor duygu tellerim, düzen tutmuyor saz… Yine de ümitliyim, yine de ümidimi yitirmeden yaşıyorum… Gel, özlemde gül damlıyor, gül’de özlem! Baktığım her kıyıda sevda kokuyor güller, ayrılıklar özlem kokuyor … Gel, nisan yağmuru gibi yağ üzerime, söndür içimdeki ayrılık ateşini… Bil ki, sensiz hasretin ve acının yangınında kar yığını bir şarkıdır dudağımda zaman… Bil ki, sensiz bir yanı mecnundur kıyılarımın, bir yanı leyla… Bir yanı Yusuf’tur kuyularımın, bir yanı Züleyha… Gel, gel Allah aşkına bitsin bu hasret  Ey sevgili aşk ehlinin sultanı, ey aşk iksiri, güzelliklerin yüreği, sevda mevsiminin en güzel iklimi gel artık Yıllardır ki, yüreğimi sana rehin tutuyorum, sana saklıyorum içimin gizli yollarını Geniş ve yeşil çayırlar gibi seriyorum yüreğimi önüne ey kar gülüm, salkım söğütler gibi eğiyorum başımı önünde Yürek tellerimde hasret ateşleri yakıp, yıllardır bu yangınla bekliyorum seni… Gel… Bir gün güneşin ardından, yağmuru içinden taşıyan bulutlar gibi gel çorak topraklarıma… Gel artık ey çölleri cennete çeviren gül-i RaNa… Bil ki, sabrımın son sınırındayım… Özlemin doruklarındayım, bir kanat uzaklığında gökyüzü Oysa sen çok uzaklarda bir yerdesin biliyorum… Belki İskoçya da, belki İngiltere de, belki hiç bir yerdesin… Elimi uzatsam dokunamam… Sesini özlesem duyamam… Bil ki, her gece rüyalarımda sana geliyorum, gel demesende… Her akşam bir şiirde kanarsa insanın kalbi, bin acı gelip saplanırsa yüreğine, çığ gibi büyürse yalnızlığı, artık ne teselli edebilir ki…
|
|
|