10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Beklediğimsin, Özlediğimsin
Hani bazen insanın "zaman ve mekan üstü" anları olur Sanki ruhun bedeninden ayrılır ve sen "sen" i izlersin göklerdeki bir yerlerden  Zaman ve mekan üstündesindir o an ve geçmişini de "an" kadar yaşanır bulursun gözlerinin önünde  Derin bir muhasebeye dalarsın  Kapanmamış defterleri görür, çektiğin sıkıntıları yeniden yaşar, acılanırsın Güzel anlarını, " Bir ömre değer " dediğin anları hatırlar ve geçip gittiğini görür , gamlanırsın  Çoğu zaman umudun kırılır, geleceğine endişe ile bakarsın  Ve sabrını tüketir geçmişin elemi, geleceğin endişesi  Bir an göklere yükseldi sandığın ruhun, " Küt " diye düşer bedeninin içine  Ve hayat yine çekilmez bir yük olur, zayıf omuzlarımızda  
Babam derdi ki : "İnsanın kendi kendine ettiğini, yedi düvel bir araya gelse edemez " Bir cümleyle anlatılan büyük hakikat  Her şeyin "Ben" de başlayıp, "Ben"de bittiğini, yaşananın " An" da başlayıp " An" da bittiğini ne kadar da geç anladım 
Biliyor musun Yağmurum! Bunu bana farkettiren sen oldun Geçmişin ve geleceğin arasında bunaldığım bir anda, tüm meşguliyetlerini bir kenara bırakıp, saatlerce sohbet ettin benimle   Yüzümü güldürdün, yüreğimi güldürdün  Ve sonra birden ciddileşip sordun ya bana :
" Mutlu musun ?"
" Mutluyum" dedim
"Peki şimdi ne olacak?" dedin  Ne demek istediğini anlamamıştım önce Sonra devam ettin :
"İnsanların çoğu kendilerine bu soruyu sorup, "an"ın güzelliğini ellerinden kaçırırlar " dedin  Haklıydın 
Yaşanan sadece " An" vardı  Zaman da bir mahluktu ve ölüp gidiyordu  Altı ayda bir vücudumuzdaki tüm hücrelerin yenilendiğini düşünürsek, senede iki kez bile "Ben" yeni bir "ben" e dönüşüyordu  Ruhum, fikirlerim, düşüncelerim ise bu değişimi her " An" yaşıyordu ve yaşamalıydı  Bunca değişim içinde sahip olduğum tek şey " An" idi  Onun güzelliğini de kaçırmadan yaşamak gerekirdi 
Hep okuduğum , ama tam idrak edemediğim bir Hadis-i Şerif vardı : "İki günü bir olan ziyândadır " Boşa geçen zamanlarımı, " An"larımı düşününce , "ziyân" larımın büyüklüğünü hesaplayamıyorum 
Yağmurum! Sana boş yere " Yağmurum" demedim ben     Her damlanla, çölleşen yüreğim ve fikriyatım yeniden canlanıyor, yeşeriyor  Sen kurak gönlüme rahmet oldun  Solan goncalarıma can, anemik ruhuma kan oldun  Anladım ki yıllarca beklediğimsin  Özlediğimsin  Bir kelimeyle yüreğimi anlatabildiğim, bin kelime etmeden gözlerimle konuşabildiğimsin
Yağmurum  Beklemekteyim damlalarını  Helalleşmek için sesinle soluğunla  
|
|
|