Halk Edebiyatının Gelişmesi |
10-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Halk Edebiyatının GelişmesiHalk Edebiyatının Gelişmesi HALK EDEBİYATININ GELİŞMESİ Anadolu'da Türk Halk Edebiyatının, bu arada Halk şiirinin, milli vezinler, milli şekiller, milli duygu ve söyleyişlerle adeta klasik bir çehre alarak gelişmesi, XV-XVII yüzyıllarda olmuştur XV yüzyılda Bahşi XVI yüzyılda Kul Mehmed, Öksüz Dede, Hayalî ve Köroğlu gibi tanınmış şairler yetiştiren halk şiirinin, daha çok sayıda kudretli şairler elinde bir altın devri yaşadığı yüzyıl ise XVII yüzyıldır Bu yüzyıllarda ellerinde sazlarla; diyar diyar dolaşıp, gördükleri yurt güzelleri ve yurt güzellikleri için şiirler söyleyen saz şairleri, Türkiye'de gittikçe gelişen bir Halk edebiyatının şöhretli ozanlarıydı Saz şairleri, ordularda, kışlalarda, hudut boylarında bazen bir Türk askeri olarak vazife alıyor; çeşitli savaş türküleri ve kahramanlık şiirleri söylüyorlardı Aynı şairlerin türkülerinde, koşma'larında, des*tanlarında, yaşadıkları çağın sosyal hayatından yankılar bulunuyor, Türk milleti*nin, tarih ve topluluk olayları karşısındaki duygu ve düşünceleri işleniyordu Saz şairleri, halk toplantı yerlerinde çok sevilen, çok aranılan kimselerdi Ay*nı toplantılarda Halk hikâyecileri de bulunuyordu Hikâyeciler, halka eski des*tanları tekrarlıyor, dini hikâyeler anlatıyor; günün sosyal hayatından alınmış ko*nuları hikâye ediyorlardı Sosyal hayatın bozuk tarafları, komik sahneleri, halkın gözünden kaçınıyor, halk zekâsı, hikâyecilerin eliyle bunları kuvvetle karikatürize ediyordu Hikâyecilerin yaptığı iş, bir taraftan da halk tiyatrosunda, Ortaoyunu, gölge oyunu (Karagöz) olarak sahneye konuluyordu Bütün bu Halk edebiyatı hareketleri yüksek zümre tarafından layıkıyla mühimsenmediği için, onların bu söyleyişleri, okuryazarlar tarafından yazıya geçirilmiyordu Bazı mutlu tesadüflerle yazıya geçebilenlerin dışında kalan birçok şiirler ve hikâyeler, ancak Türk halkının vefalı hafızasında yaşıyor, birçokları da tarihin karanlığına gömülüyordu Sazlarla birlikte söylendikleri için halk dilinde güzel sesleriyle yaşayan bu şiirlerin birçoğu, yazılı edebiyata daha sonraki yüzyıllarda geçmiştir Halk edebiyatı, XVII yüzyılda, halk şiiri, halk hikâyesi, halk tiyatrosu alanla*rında eserler vermiş; Halk şiirinin en büyük saz şairleri, halk hikâyecileri, Karagöz, Orta-oyunu gibi halk tiyatroları, saraylara da girerek, yüksek zümre arasında ciddi bir rağbet görmeye başlamıştır İmparatorluğun her köşesine yayılan saz şairleri, yeniçeriler, sipahiler, levent*ler gibi askerî topluluklar içinde; kahvehaneler, bozahaneler, gezinti yerleri gibi, halk toplantı yerlerinde yetişiyor, şiirlerini de yine buralarda söylüyorlardı Cura, çöğür, tanbura gibi çeşitli sazlar çalan bu şairlerin, askeri alaylara katıldıkları da oluyordu Bir kısım saz şairleri, yalnız hece vezniyle ve milli nazım şekilleriyle şiir söylemekle yetinmiyor, aruz veznini ve Divan şiirinin nazım şekillerini de kullanı*yorlardı Bu tarz Halk şiirlerinde Divan şiirinin kelime, deyim, teşbih Ve kavramlarına yer verildiği görülüyor; buna karşı, Divan şiiri lisanında da halk deyimlerinin yer bulduğu oluyor, yüksek zümre şairlerinin halk tarzı şiirden hoşlanmaya başladıkları seziliyordu XVII yüzyılın tanınmış saz şairleri içinde, Kuloğlu, Kâtibi, Kayıkçı Kul Mus*tafa, Âşık Gazi, Âşık Hasan, Demircioğlu gibi önemli isimler vardır Bunlar ara*sında sivrilerek, büyük şöhret yapmış en namlı şairler ise, Âşık Ömer, Gevheri ve Karacaoğlan'dır |
|