Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kurtuluş, pontus, savaşı

Kurtuluş Savaşı Ve Pontus

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kurtuluş Savaşı Ve Pontus




kurtuluş savaşı ve pontus

KURTULUŞ SAVAŞINDA PONTUS DEVLETİ KURMA ÇABALARI - 1

Kurtuluş Savaşı öncesinde ve savaş boyunca en iyi örgütlenen olumsuz kuruluşların başında Rumlar gelir Rum çetelerden en iyi örgütlenen ve tehlikeli olanlar ise hiç kuşkusuz, İstanbul’daki Pontus Cemiyeti tarafından yönetilenler

Bu topluluğun ve Pontus’la ilgili her kişinin ereği, Rize’den İstanbul Boğazına değin uzanan Kuzey Anadolu topraklarında bir Pontus devleti kurmak Uzunca bir süredir, bu düşü gerçekleştirmek için çaba harcayanlar; Osmanlının Birinci Dünya Savaşına girmesini fırsat sayar

Bu örgüt, Çarşamba, Samsun, Bafra dolayındaki Rum köylerinde yığınladıkları silahları; hükümetin ilan ettiği seferberlik buyruğuna uymayan Rum gençlerine ya da askere alınıp birliklerinden kaçmış olanlara dağıtarak, çeteler kurar Özellikle Bafra’nın Bünyandağı yöresinde bulunan oniki Rum köyünün 1500 genci, bu erek için silahlanır ve haydutluğa başlar (1)

İşte günden güne sayıları çoğalan bu başıboşlar, bir an gelir ki, yalnız yol kesmekle yetinmez Türk köylerini basarak yağmalar; hatta Çağşur köyünü yaktıktan sonra, halkını da öldürür (2)



Çoğunluk Samsun ile Vezirköprü arasında etkinlik gösteren Pontus’çuların azgınları, anlaşma / itilaf devletlerinin İstanbul’u ele geçirmelerinden sonra çoğalıp artar Saldırı bölgeleri genişler ve ölen Türklerin sayısında büyük artış görülür

Samsun, Çarşamba, Terme, Amasya, Merzifon, Vezirköprü, Lâdik, Havza, Tokat ve Erbaa dolaylarında bunlar tarafından 1921’de öldürülen Türklerin sayısı 1641, yaralı sayısı da 923’tür Aynı yıl içinde bu çetelerin, Türk köylerini basarak, iki milyon lira değerinde hayvanı zorla aldıkları ve yine iki milyon lira değerinde para, mal ve eşyayı yağmaladıkları saptanır (3) Ayrıca işledikleri kıyım ve kırımlara, Rum köyleri halkı katılırsa da (4), sıkıştıklarında bu suçu başıbozukların üzerine atar

Samsun ve dolayındaki Rumların, Pontus’çuluk odağında toplanmalarında ve yetiştirilmelerinde, Merzifon Amerikan Koleji’nin payı çok büyük Çünkü Türkiye’de ilk Pontus Cemiyeti bu Kolej’in yardım ve kışkırtmalarıyla 1904’de kurulur (5) Sonrasında kolej, bin’e yakın Rum gencini bu düşle yetiştirir (6)

1908’de “Müdafaa-i Meşruta” adında bir “ihtilal teşkilatı” kuran bu gençler, 1910’da Pontus adlı bir “risale” yayımlamağa başlar (7) Bundan başka, varsıl Rumlardan para toplayabilen ve gerektiğinde ölüm cezası bile verebilen “Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti” adında bir kuruluş da var

1920 sonlarında Merzifon Koleji’ne yapılan baskında Büyük Yunanistan, Büyük Ermenistan ve Pontus’a ilişkin haritalarla bu işlerle ilgili bilgiyi kapsayan birçok kitap ele geçer “Pontus Cemiyeti” tarafından bastırılan bir haritaya göre Pontus Cumhuriyeti, merkezi Samsun olmak üzere Batum’dan İnebolu’nun batısına değin Karadeniz kıyıları ile Kastamonu, Çankırı, Yozgat, Sivas, Tokat, Amasya, Çorun, Gümüşhane ve bir bölümüyle de Erzincan vilayetini kapsamaktadır (8)

Ayrıca Rum ve Ermeni çeteleri bu Kolej’den her tür yardımı görmekte Kolej’in müdürü White, Pontus’çulara yalnızca yardımla kalmaz Müslümanların en güçlü devleti sayılan Osmanlı Devleti’nin yıkılması için Türkiye’deki Ermeni ve Rumların korunmasının da gerektiğini söyler

“Hristiyanlık için, Ermeni ve Rumların” çok kan döktüklerini ve bunlardan bir çoğunun “İslam’a karşı mücadelede şehit” düştüğünü söyleyen MrWhite, Anadolu’daki Alevileri de Osmanlı Devletine karşı ayaklanmağa kışkırtır Ona göre Aleviler, özgür bırakıldıklarında Hristiyanlara katılabilir / Hristiyan olabilir Ama suratına en sert şamarı da bu topluluktan alır Birtek aşiret reisi ve dede’yi kendine yandaş bulamaz

Sonunda bu kişi “Hristiyanların şimdiye dek görmüş oldukları zulümlere karşı, onların zekâtını ödeyecek bir ruh aşılamalıyız; biz bunu şimdiye dek yaptık ve muvaffak olduk” Demek şekliyle bu Kolej’in öğretim işlerinden çok siyasa ile uğraştığını ortaya koyar (9)

Pontus, yurt içi etkinliğinde birinci derecede uğraşan iki kişi daha var; Amasya Metropolit’i Yermanos ve Samsun’da Tokomanidis

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a geldiği sırada, o yörelerde dolaşmakta olan 40 kadar Rum çetesi bu ikisi tarafından yönetilir

Kardos Komitesi

Öte yandan, Rusya’daki Rum ve Ermeniler, Batum’da toplanarak silahlanır ve Haralambos yönetiminde Türk kıyılarına çıkar

Bunlar, sözde göçmendir Hatta bunların işleriyle uğraşmak üzere Galata’da, Minerva Han’da, “Rum Muhacirleri Merkez Komisyonu” adı altında çalışan Kordos adlı bir komite bile kurulur

Kordos Komitesi’nin gerçek görevi: Dışarıdan göçmen gibi gelen çete bağlılarının, kayıtları yapıldıktan sonra güvenliği bozmak amacıyla ülkenin çeşitli bölgelerine göndermek (10) “Rum Muhacirlerini İskân Cemiyeti” başlıklı kâğıtları bile bulunan bu örgüt, vilayetlere gönderdiği telgraflarda Santraligoz imzasını atar Bu, örgütün Yunanlı olan başkanı Manol Sozokas’ın takma adıdır (11)

Örgütün Samsun’daki Andavallıoğlu Kardeşlere çektiği telgraftan, 350 erkek ve 70 kadından oluşan bir fedai kurulunun, güvenliği ve gönenci bozmak üzere o günlerde Samsun’a gönderileceği anlaşılır (12)

Yine o günlerde Samsun’a, “yüzelli öğretmenle yirmibin lira paranın” ve “İstanbul’da Yunanlılar tarafından yapılan izci teşkilatından” geriye kalmış olan silah ve gerecin de gönderileceği söylenir (13)

Gerçi hükümet bunları ele geçirmek üzere bazı önlemler düşünür Ama aynı Hükümet, Birinci Dünya Savaşı sonunda Rusya’ya ya da başka ülkelere kaçmış olan Ermenilerin; adam öldürmüş, bu derecede suç işlemiş olanları ile ülkenin erinç ve güvenini bozmaları olasılığı olan ve “Pasaport Yasası’nın üçüncü maddesine bakarak” Türkiye’ye girmeleri yasaklananların dışındakilerin, ülkeye girmelerine izin vermek zorunda kalır (14) Çünkü Anlaşma Devletleri bu göçmenlere karşı çok hoşgörülü Onları acımaya yaraşır görüp, giydirip yedirmeği görev sayar

Bu devletlerden bazıları Karadeniz kıyılarında bir Pontus Devleti kurulmasına göz yumacaklarını, hatta bu konuda yardım edeceklerinin sözünde bile bulunur Nitekim Mondros Ateşkesinin imzasını izleyen günlerde bir Fransız savaş gemisiyle üç İngiliz savaş gemisinin Samsun’a değin gitmesi, gemi komutanlarının kente çıkarak bölgenin güvenliği konusunda “Mütesarrıf”dan bilgi istemesi (15) çok anlamlı

Ve bu geliş yalnızca güvenlikle ilgili olmasa gerek Belki de bu şekilde Pontus’çuların (16) atılganlık ve yüreklilikleri artırılmak istenir Nitekim onların gösterdiği bu ilgiden sonra Pontus’lu yıldırıcılar etkinliklerini daha da arttırır

Bu durum karşısında Müslüman halk da, varlık ve yaşamlarını korumak üzere silahlanmağa başlayınca, o bölgedeki erinçsizlik çoğalır Bundan ötürüdür ki, Amiral Calthorpe ve Amiral Diyarbakır 1918 Kasımında “Hıristiyanları toptan öldürmek için, Müslüman halkın silahlandırıldığını” savında bulunur (17)

İşte bu ve buna benzer haberleri, aslında bu toprakları ele geçirmeği düşünen İngilizler, bölgede güvenlik kalmadı sözdenedenini gerekçe göstererek, 9 Mart 1919’da 200, 17 Mart’ta da 150 kişilik bir kuvveti Samsun’a çıkarır Merzifon’u da ele geçiren bu kuvvetlerin görevi güvenliği korumaktır Oysaki güvenlik bundan sonra büsbütün bozulur (18) Çünkü İngilizler, Rum ve Ermeni başıbozuğuyla dostça görüşürken, bunları yakalamakla görevli Türk kuvvetlerine engel olur (19) Onların bu tutumu, doğrusu yetkesini kaybetmiş olan Osmanlı hükümetini, bu yöredeki Hristiyan halkın gözünde büsbütün küçültür, işlerini sonuçlandırmak üzere artık yerel hükümete değil, İngilizlere başvurmalarına neden olur



Alıntı Yaparak Cevapla

Kurtuluş Savaşı Ve Pontus

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kurtuluş Savaşı Ve Pontus




KURTULUŞ SAVAŞINDA PONTUS ETKİNLİKLERİ - 2

KKostantinides, DKetenyotis, ve Chysanthos

Pontus Devletinin kurulması konusunda çalışanlar pek çoktur

Ayrıca bu uğurda özveride bulunanlar da var Marsilya’da yerleşmiş ve aslında Trabzonlu olan, iş adamı Konstantin Konstantinides, işte bunlardan biridir Bu adam, Pontus sorunu uğrunda çok para harcar Hatta Kasım 1918’de Marsilya’da, Avrupa ve Amerika’daki Pontus’çularla Türkiye’deki Pontus’çuları bir araya getirerek kongre toplar (20) Kongrenin toplantıda bulunduğu sırada o, Rus Dışişleri Komiseri Trotsky’ye bir telgraf çeker Amerika, İngiltere, Yunanistan, Mısır, İsviçre ve daha başka ülkelerde oturan Pontus’çuların katılımları ile kongrenin toplandığını, üyelerin, Rus sınırından Sinop’a değin uzanan topraklar üzerinde bir Pontus Cumhuriyetinin kurulması yolunda çalıştıklarını bildirir ve Rusya’nın bu işe yardım etmesini diler (21)

Bu kişinin başında bulunduğu topluluk, 15 Kasım 1919’da, Paris Barış Konferansına bir andırı / muhtıra sunarak, Mondros Ateşkesinden sonraki zaman içinde bile, Karadeniz kıyılarının iç kısımlarında, Türklerin, silahsız Hiristiyanları soydukları, öldürdükleri, ama bu can alımlarından ötürü ceza görmediklerini bildirir (22)

Pontus Devletinin kurulması konusunda çalışanlardan bir başkası da, Yunan ordusu subaylarından DKatenyotis’tir Albay Katenyotis

1920 Ocak ayında, Venizelos tarafından Tiflis ve Batum’a gönderilir Onun görevi, “Pontus Rumlarını askeri birlikler halinde teşkilatlandırmak” (23) Gerçi daha önceki tarihlerde Rum asıllı Rus generali Anonya’nın yönetimi altında bir Rum tümeni kurulur; fakat insan sayısı 12 bin kişiye yükselen ve 50 bin kişiye çıkacağı kestirilen bu tümen, 1917 devrimi sonunda dağılır Bununla birlikte, Batum’da, Trabzonlu Rum olan Leonidi, bir Pontus cemiyeti kurar Sarraf Yervanidis de, “Elefteris Pontus” adlı bir gazete çıkarır (24)

Pontus Cumhuriyetinin kurulması konusunda hiç kuşkusuz en büyük etkinliği / çalışmayı, Trabzon Metropolit’i Chrysanthos gösterir

Bu papaz, 1916’da Ruslar Trabzon’u ele geçirdiklerinde, onları büyük bir sevinçle karşılar ve sonrasında kentin yönetimini ele almakta da gecikmez Trabzon ve ilçelerinde belediye meclislerine Rum üyelerin seçilmesinde etkin rol oynar (25) 1919 Mart’ında Paris’e gönderilen Chrysanthos’a, İstanbul Patrik’i, Paris Barış Konferansında Pontus’luların hakkını koruma yetkisi verir Bu nedenle “Mağdur Rumlar Temsilcisi” Chrysanthos, Pontus konusunda geniş bilgileri içeren bir raporu, 2 Mayıs 1919’da Paris Barış Konferansı’na sunar (26)

Raporda, kısaca:

1- Pontus bölgesi; Trabzon vilayeti ile Karahisar, Amasya, Sinop sancaklarının bütününden ve Kastamonu, Sivas illerinin bir kısmından oluşmaktadır

2- Bu bölgedeki gerçek Türk Müslümanlar 340 bin Ermeniler 78 bin kadardır Rumlar ise, göç edenler de söz konusu edilirse, 850 bine yükselmektedir

3- Gösterilen kanıtlar karşısında ve “Bu şartlar içinde Pontus mıntıkasının muhtar bir Rum memleketi olması” gerekir (27) Denilir

Oysaki bu andırıda verilen bilgilerin çoğu yanılgı dolu Ona göre öteden beri Müslümanlığa bağlılığıyla ün kazanmış olan Of Kasabası halkı, 180 yıl önce Müslüman olmuştur; hatta kadınlar hala Rumca konuşmakta Chrysanthos’un Trabzon valisine söylediğine göre de Trabzon ve dolayındaki halk, “ Etnoğrafik bakımdan, cins ve ırk itibariyle aynı tabiat ve adetlere” malik olduklarından birbirlerinden ayrılamazlar O, bu insanlar arasında uyum ve yurttaşlık duygusunun geri geleceğine inanır (28)

Chrysanthos, 23 Temmuz 1919’da Londra’dadır Buraya gidişinin resmi nedeni “İstanbul Patrik’i adına Centerbury Başpiskoposunu selamlamak”tır (29) Oysaki o, Londra’daki Yunan elçisi aracılığıyla gazetecilerle ilişkiye geçer (30) Yine aynı elçi aracılığıyla 1 Ağustos 1919’da İngiltere Dışişleri Bakan yardımcısı Ronald Graham’ı tanır ve ondan Trabzon’a İngiliz askeri gönderilmesini, İngilizlerin yönetimi altında yerli jandarma birliklerinin kurulmasını ister (31)

Oysaki öncesinde Albay Katenyotis’in Trabzon’a ya da Batum’a İngiliz ya da Yunan birliklerinin gönderilmesi ve bunların koruması altında Pontus Devletinin kurulması isteğini İngiltere hükümeti geri çevirmiştir

Fakat bu kez Dışişleri Bakan Yardımcısı, Metropolit’in düşüncelerini ilgiyle karşılar (32) Centerbury Başpiskoposu ile de görüşen Metropolit, Ayasofya’nın yazgısı konusunda ondan sevindirici bilgiler alır (33) 9 Kasım 1919’da yanında birkaç İngiliz ile Trabzon’a gelen bu Metropolit’i, iskeleye çıkışında hamallar, “zito” diyerek sevinçle karşılar (34)

Fakat bir gün sonrasında “Trabzon Mevki Kumandanı”nı ziyaret ettiğinde ise o, Avrupalılardan yakınır ve Türklerle birlikte çalışmanın gerekliliğini belirtir (35) Her ne denli onun bu sözlerini Avrupa’da yüz bulamadığına (36) ya da “Karadeniz sahillerinde bir Pontus Cumhuriyetinin “ kurulamayacağına inandığına bağlayanlar varsa da (37), onun bu son davranışını, şimdilik Türkleri aldatmağa yeltenir bir devinim olarak değerlendirmek daha doğru olur

Çünkü “Yunan emellerinin başlıca yanlılarından” olan bu papaz (38); gerçek düşüncelerini saklamağa her zaman çalışır, aşırı devinimlerin kendi davaları için zararlı olacağını kabul eder (39) ve her şeyi gizlice yapmağı ilke olarak benimserdi

Nitekim 1919 Kasımı sonlarında Batum’a yapılan gezinin, orada bulunan Pontus’çulara, Pontus Devletinin asla kurulamayacağı inancına vardığını söylemek ve onlara gerekli öğütlerde bulunmak üzere düzenlendiği söylentileri ortaya çıkar Oysaki bu söylentiler bütünüyle yanlıştır Çünkü o, 18 Aralık’ta Batum’da, “ Pontus Hükümeti” kurar (40) Tiflis ve Erivan’a da giden Chrysanthos, Ermeni Hükümeti ile bir Rum-Ermeni konfederasyonu için anlaşma imzalar (41)

Gerçi Pontus sorunu üzerinde Rumlarla Ermenilerin tam bir anlaşmaya varmaları kuşku götürür Çünkü Rumlar; İsviçre’deki kantonlar gibi bağımsız, Ermenistan’a bir konfederasyon içinde bağlı da kalsa ayrı bir Pontus Cumhuriyeti ister

Ermeniler ise; Pontus’lulara, iç işlerinde bir dereceye kadar bağımsızlık tanımak koşuluyla, Trabzon vilayetinin ülkelerine bağlanmasında ısrar eder (42)

Bununla birlikte Yunan ve Ermeni işbirliğini gerçekleştirme yolunda sağlam adımlar atılır Çünkü daha 1918’de, Mondros Ateşkesinden önce Cenevre’de, “Türkiye’de Zulme Uğramış Milletler Birliği”nin (43) kurulmasıyla Yunan-Ermeni işbirliği başlar (44) Bu kuruluş, Paris’teki “Yurtsuz Kalmış Yunanlılar / Rumlar Milli Komitesi” ile Bogos Nubar Paşa ve İsviçre’deki İngiliz elçiliği tarafından desteklenir Kuruluşun başkanlığını Cenevre Kantonu Başkanı M Fazi üzerine alır Bu birliğin tüzüğünün 6 maddesinde “Türkiye’ye karşı mücadeleyi pekiştirmek ve gönüllüleri harekete geçirmek üzere tarafsız ve müttefik memleketlerde çalışma kolları” kurulacağı açıklanır (45)

Yunan-Ermeni işbirliğini gösteren en iyi örnek, Bogos Nubar Paşa ile Venizelos’un söylevleridir Bunlar, Arşak Çobanyan tarafından “Fraternite Armena-Greque / Ermeni-Yunan Kardeşliği” adı altında yayımlanır (46) Sözün kısası iki ulus arasında yavaş yavaş gelişen bu yaklaşma, onların her an Pontus üzerinde de anlaşmalarını olanaklı kılmaktadır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.