10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Khorsabad Sarayı Hakkında Bilgi
Khorsabad Sarayı Hakkında Bilgi
İki anlayışın birbirlerine etkileri ile Asurda, donmuş kukla suniliği içinde biçimlendirilmiş figürlerin ortaya çıktığı görülür Bu anlayıştaki eserlerde, gergin insan vücutlarını ve dört nala giden şaha kalkmış atları bir kuklanın hareketleri içinde görüyoruz Bunlardaki çizgiler gayet kesin görünüştedir Tanrılar ve şeytanlar da bu anlayışta ve atletik anlatım içinde, ancak bir çizgi kesinliği ile gösterilmişlerdir İyi ve kötü ruhlar arasında geçen savaş, bu rölyeflerde anlatılmıştır Rölyeflerdeki vücutlar sanki içleri boş, şişirilmiş gibidir Böylece bir çeşit maniyerizm Asur sanatında yer almış oluyor Bu sıralarda önem kazanan motif, tanrı tara fından bitkilerin bol ürünlü olmalarını sağlamasıdır Elinde su bakracı olan kuş başlı, insan vücutlu ve kanatlı bir tanrıdır bu Biz esasen Mezolitik Çağ ile Yeni Taş Çağının toprağa yerleşen insanlarının da, çiftçilikle birlikte iyi ürün almak, doğa felaketlerine karşı korumak için çeşitli şeytan, tanrı ve efsane yaratıklarını tasarlandığını biliyoruz
Gelenekçi Mezopotamya sanatı, yani Sümer sanat anlayışı, daha Naramsin ve ondan sonraki Hamurabi zamanında, etkisini devam ettirmiş ve Akad-Babil sanatının fizyonomisini Hamurabi’den sonra da tayin etmiştir Asur sanatında da bu gelenek devam etmiştir Asur, Sümer sanatı için çeşitli sebeplerle iyi bir zemin olmuştur Tamamen samileşmesi ve Akad kültürü ile etkilenmesine rağmen ilk zamanlardan itibaren Sümer kültürü Asur’da yer edinmiş ve hatta arasıra Sümer www frmsinsi net/ egemenliği altına girmiştir En eski Asur kültürü, renkli keramikli ve saf dekoratif anlayıştadır Dağlık bölgeye yakın oluşları ve dağ halklarının Sümer’e akraba olmaları, burada Sümer etkilerine uygun bir ortam hazırlamış Olduğunu akla getiriyor Burada, eğer geçmiş incelemelerimizi hatırlayacak olursak, Mezopotamya’ya gelen dağ halkları, her gelişlerinde sanata dekoratif bir anlayış değil, arkaik plastik bir biçimlendiriş getirmişlerdir Şimdi Asur sanatının bu devresini geçmişteki Yeni Sümer sanatı ile karşılaştırırsak bunun, Yeni Sümer sanatının bir devamı olmadığını anlarız Asur’un şimdiki rölyeflerinde düz bir rölyef biçimlendirilişi, çizgi halinde bir desen ve süs öğeleri vardır Bu çizgi halindeki desen ve yüzeysel süslemelerinde yabancı kavimlerin etkileri olduğunu söyleyen ve bunları Hurri ve Mitanni’lere bağlayan sanat tarihçileri vardır Ancak Hitit’lerden ve Mitanni’lerden, binaların dış alt yüzeyini rölyef plaklarla kaplamayı aldıkları kabul edilmektedir Bunların yanında yapıların kapılarına konulan sfenksler ve kapı figürleri Boğazköy anlayışındadır
Dağ kavimlerinden aldıkları öteki etkiler, rölyeflerde bulunan ortadaki figürlerin frontal gösterilmesi ve onların yanlarına gelenlerin birbirlerine simetrik olmalarıdır Dağ halklarının Akad-Sümer sanatının devamı üzerine olan etkisi yüzünden, Asur sanatına, www frmsinsi net/ Mezopotamya sanatının gençleşmesi olarak bakılmaktadır Esasen biz dağ halklarının Mezopotamya’ya her gelişlerinde, bura sanatını etkilediklerini ve sanatın bir çeşit arkaizme döndüğünü gözlemlemiştik
Fakat bundan kısa bir zaman sonra yeniden Akad ve Sümer’lerin gelişmiş, olgun sanatına bir bağlanma dikkatimizi çekiyor Böylece teknik olarak en üstün eserlerin ortaya çıktığına tanık oluyoruz Bütün etkilenmelere rağmen, arkaik öğelerin eserlerde yerlerini korudukları görülüyor Bu görüş ve anlayış ile; Asur’un M Ö 2 000 yıllarındaki savaşçı anlatımı olan sanatla ilgilendiği anlaşılıyor Asurnasirpal’in zamanında, IX yüzyılda, açıkladığımız anlamdaki eserler en yüksek ifadesini bulur
Asur sanatının son çağı olarak kabul edilen M Ö VII yüzyılda, Asurbanipal’in (Sardanapal) zamanında yaşanan çağı anlatan rölyeflerde, formlar kuvvetsiz geveze bir hikayecilik içindedir
|
|
|