Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fosiller, insansı

İnsansı Fosiller

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsansı Fosiller




İnsanın varsayılan evrimsel atalarından
Australopithecus dik yürüyor muydu?

Australopithecus iddia edildiği üzere insan evriminin birinci basamağıdır Bir orangutan ailesinin topluca insan olmaya karar vermiş halidir diyebiliriz
Australopithecus cinsi kimi canlıların dik yürüdüğü iddiası, Richard Leakey, Donald Johanson gibi evrimci paleoantropologların savundukları bir görüştür ama pek çok bilim adamı, Australopithecus'un iskelet yapısı üzerinde sayısız araştırma yapmış ve bu iddianın geçersizliğini ortaya koymuştur
İngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomist, Lord Solly Zuckerman ve Prof Charles Oxnard'ın, Australopithecus örnekleri üzerinde yaptıkları çok geniş kapsamlı çalışmalar bu canlıların iki ayaklı olmadıklarını, günümüz maymunlarınınkiyle aynı hareket şekline sahip olduklarını göstermiştir
İngiliz hükümetinin desteğiyle, beş uzmandan oluşan bir ekiple bu canlıların kemiklerini on beş yıl boyunca inceleyen Lord Zuckerman, kendisi de evrim teorisini benimsemesine rağmen, Australopithecuslar'ın sadece sıradan bir maymun türü oldukları ve kesinlikle dik yürümedikleri sonucuna varmıştır
Son olarak 1994 yılında İngiltere'deki Liverpool Üniversitesi'nden Fred Spoor ve ekibi, Australopithecus'un iskeleti ile ilgili kesin bir sonuca varmak için kapsamlı bir araştırma yapmıştır
Spor ve ekibinin vardığı sonuç, Australopithecus'un dört ayaklı olduğudur
Bu ise Australopithecus'un, insanlarla hiçbir ilgisi olmayan, nesli tükenmiş bir maymun türü olduğu anlamına gelmektedir
Australopithecus'un insanın atası sayılamayacağı son dönemde evrimci kaynaklar tarafından da kabul edilmektedir
Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie, Mayıs 1999 sayısında bu konuyu kapak yapmıştır
Australopithecus afarensis türünün en önemli fosil örneği sayılan Lucy'i konu alan dergi, Elveda Lucy başlığını kullanarak, Australopithecus türü maymunların insanın soyağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır (Lucy bölümüne bakınız)
Son bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu gerçek Australopithecus robustus da dahil olmak üzere tüm Australopithecus türlerinin soyu tükenmiş birer maymun olduğudur



Alıntı Yaparak Cevapla

İnsansı Fosiller

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsansı Fosiller




İnsansı fosillere göre

Maymun-insan İç kulak yapılarındaki farklılıklar

Bilindiği gibi iç kulak yapıları dik durma (dengede durma) da çok önemlidir Bir bakıma iç kulak yapılarının incelenmesi o canlını dik durup duramadığını kesin bir şekilde gösterebilir
Evrim taraftarlarınca öne sürülen yukarıdaki iddia (Australopithecus cinsi kimi canlı türlerinin dik yürüyebildikleri iddiası) bir grup bilim adamı tarafından ciddiye alınmış, çeşitli araştırmalar yapılmıştır
1994 yılında Fred Spoor, Bernard Wood ve Frans Zonneveld adlı üç anatomi uzmanı, insan ve maymunların iç kulaklarında yer alan ve denge sağlamaya yarayan yarı-çembersel kanalları karşılaştırmalı olarak analiz ettiler
Dik yürüyen insanların iç kulak kanalları ile eğik yürüyen maymunların iç kulak kanalları birbirlerinden bazı somut farklılıklarla ayrılıyorlardı
Spoor, Wood ve Zonneveld'in, inceledikleri tüm Australopithecus ve dahası Homo habilis örneklerinin iç kulak kanalları günümüz maymunlarınınkiyle aynıydı
Teoriye göre maymundan insana evriminin üçüncü aşamasındaki ara format olan Homo Erectus'un iç kulak kanalları ise, aynı günümüz insanlarındaki gibiydi Bu da şu gerçeği göstermektedir
Bulunan fosillere göre Australopithecus ile Homo Habilis iki ayağı üzerinde insan gibi dik yürüyemezler Yani maymundurlar Fakat Honmo Erectus yürüyebilir Yani insandır
Bu nedenle Australopithecus ile Homo Habilis gerçek bir maymun, Homo Erectus ise gerçek bir insandır Homo Habilis ile Homo Erectus arasında ise yarı maymun, yarı insan bir ara format canlısı yoktur
Evrim aşamasında bu sınıflamaların ardına konulan Homo erectus (ya da Homo ergaster) ise tartışmasız dik yürüyen, iskeletleri günümüz insanından farksız gerçek insan ırklarıdır
Yine 1994 yılında Amerikalı antropolog Holly Smith'in Australopithecus dişleri üzerinde yaptığı detaylı analizler de, bu canlıların insanlarla benzerlik taşımayan bir maymun türü olduğunu göstermiştir
Maymun olan Australopithecus ile insan olan Homo Erectusun yanı zaman diliminde yaşamış olması evrim teorisinin bu konuda bir başka sorunudur
Nitekim ara format iddia edilen fosilleri bulan jeolog André W Keyser'in de, bu çelişkiyi şöyle ifade ettiği belirtilmiştir:
-Bu sorulara rağmen, ne kadar çok şey bulursak o kadar çok şey öğreniyoruz Öğrendiklerimiz yeni soruları da gündeme getiriyor
Australopithecus robustus nasıl yaşamış, Homo ile beraber nasıl aynı anda var olmuşlar?
Kazıldıkça ve incelendikçe Drimolen'den daha çok yanıt ve soru çıkacak
Görüldüğü gibi, evrim taraftarlarının uzak ata ve torunu olarak nitelendirdikleri türlerin aynı dönemde yaşadıklarının ortaya çıkması evrim teorisi taraftarlarını hiç bir zaman yanıtlayamayacakları soruların burgacına sokmaktadır
Yapılan araştırmalar sonucunda şu bilimsel gerçeklere ulaşılmıştır
1)-Australopithecuslar'ın fiziksel yapıları göz önüne alındığında günümüz maymunlarıyla aynı özellikler taşımaktadır
2)-Tümünün beyin hacimleri, günümüz şempanzelerininkiyle aynıdır veya daha küçüktür
3)-Ellerinde günümüz maymunlarındaki gibi ağaçlara tırmanmaya yarayan çıkıntılar vardır
4)-Ayaklar dallara tutunmak için kavrayıcı özelliklere sahiptir
5)-Boylarının en fazla 130 cm kadardır Bu uzunluğu geçmemektedir Diğer ifade ile boyları kısadır
6)-Günümüz maymunlarındaki gibi erkek Australopithecuslar dişilerinden çok daha iridir
7)-Bunlarla birlikte birbirine yakın gözler, sivri azı dişleri, çene yapısı, uzun kollar, kısa bacaklar gibi birçok özelliklerle ve kafataslarındaki onlarca benzer ayrıntılar, bu canlıların günümüz maymunlarından farklı olmadıklarını gösteren yadsınması mümkün olmayan delillerdir
Bu nedenlerle Australopithecus türlerinin tümü, günümüz maymunlarına benzeyen fakat soyu tükenmiş maymunlardır

Bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu gerçekler evrim teorisi taraftarlarınca insanın ataları olarak lanse edilmek istenen maymun türü canlıların insanın ataları olduğu iddiasının bilimsel hiçbir dayanağının olmadığıdır Evrim teorisi taraftarları kabul etseler de, etmeseler de gerçek budur Bir bakıma fosiller evrim teorisine meydan okumaktadır


Alıntı Yaparak Cevapla

İnsansı Fosiller

Eski 10-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsansı Fosiller




İnsanın evriminde öngörülen
KAFATASI DİZİLİMLERİ GERÇEK Mİ?

Fosil kayıtlarının evrimi yalanlaması insanın evrimi iddiası için de geçerlidir
Evrimciler farklı maymun türleri ile insan ırklarının kafataslarını art arda dizerek soyağaçları oluştururlar Ancak bu soyağaçları sadece varsayımlara dayalıdır ve evrime somut bir delil oluşturmamaktadır Delili olmayan varsayımlarında sadece bir varsayım olmakta öte bir değerinin olmayacağı açıktır
Evrim teorisinin 20 yüzyıldaki en önemli savunucularından biri olan Ernst Mayr, Homo sapiens'e (günümüz insanına) uzanan zincir gerçekte kayıptır diyerek bu gerçeği kabul eder
Paleoantropoloji hakkındaki önemli bir kitabın yazarı olan William Fix ise, şu yorumu yapar:
-İnsanın kökeni hakkında hiçbir şüphe duymamamız gerektiğini söyleyen hala sayısız bilim adamı vardır, ancak tek eksiklikleri bir delillerinin olmamasıdır
Bu bölümümüzde en çok tartışma konusu olmuş fosilleri modern bilimin ışığında evrim teorisinin ön görülerini de dikkate alarak tam bir tarafsızlıkla inceleyeceğiz

Australopithecus Fosilleri: Evrim teorisine göre australopithecus adı verilen canlı insanla maymun türünün ayrılma noktasıdır Diğer ifade ile evrim teorisine göre insanın en eski atasıdır
Australopithecus kelimesi güney maymunu anlamına gelir
Bu canlıların ilk olarak Afrika'da 4 milyon yıl kadar önce ortaya çıktıkları ve 1 milyon yıl öncesine kadar da yaşadıkları sanılmaktadır
Australopithecuslar arasında türleriyle ilgili bazı ayrımlar vardır Evrimciler Australopithecus türlerini çeşitli şekillerde isimlendirmişlerdir
Evrim teorisinin iddiasına göre australopithecus zamanla ayağa kalkmış, beyni büyümüş ve çeşitli aşamalardan geçerek günümüz insanı (Homo sapiens) haline gelmiştir
Fakat bu konuda somut bir kanıt gösterilememektedir Yapılan araştırmaların sonucu bunun tam tersini işaret eder Bunun nedenlerini şu şekilde belirtebiliriz
Maymunlarla insanların hareket şekli tamamen farklıdır İnsanlar, gerçek anlamda iki ayaklarıyla hareket eden yegane canlılardır Diğer bazı hayvanlar ise iki ayaklı olarak sınırlı bir hareket kabiliyetine sahiptirler Örneğin, ayı ve maymun gibi hayvanlar ender olarak örneğin bir yiyeceğe ulaşmak istediklerinde, iki ayakları üzerinde hareket ederler
Evrim teorisi savunucularına göre Australopithecus isimli bu canlılar, iki ayakları üzerinde insanlar gibi dik olarak yürüyemeseler de eğik yürüme yeteneğine sahiptiler
Bu yarım ve sınırlı iki ayaklı yürüyüş hareketi bu canlıların insanın atası oldukları yönünde en güçlü kanıt olarak gösterilir Gösterilir ama bilim böylesine önemli bir konuda çok daha güçlü kanıtlar ister

Evrim teorisi taraftarlarının Australopithecusların iki ayaklı oldukları konusundaki iddialarını çürüten ilk delil, yine evrim araştırmacılarının kendilerinden gelmiştir
Australopithecus'ların fosilleri üzerinde yapılan detaylı inceleme, evrim teorisi savunucuları tarafından bile, söz konusu canlıların gereğinden fazla maymuna benzediklerinin kabulüne yol açmıştır
1970'li yılların ortalarında Australopithecus fosilleri üzerinde detaylı anatomik araştırmalar yapan evrim taraftarı Charles E Oxnard, Australopithecusların iskelet yapılarını günümüz orangutanlarınkine benzetiyordu:
-Australopithecinesler'in omuz, pelvis, bilek, ayak, dirsek ve eller gibi anatomik bölgeleri üzerinde yapılmış birçok karşılaştırmalı anatomik araştırma mevcuttur Bütün bunlar şunu söylüyor: Bu fosillerin modern insana olan yakınlığı gerçek olmayabilir Bütün fosil parçaları hem insandan hem de şempanze ve gorillerden farklıdır Australopithecines'ler grup olarak incelendiğinde kendilerine has bir tür orangutana benzerlik gösterirler

Ancak evrimciler için derin bir hayal kırıklığının kaynağı, Australopithecusların iki ayaklı ve eğik olarak yürüyemeyeceklerinin anlaşılmış olmasıdır
İki ayaklı ancak eğik olarak yürüdüğü iddia edilen Australopithecus'un böyle bir yapıya sahip olması fiziksel olarak son derece verimsiz olacaktı ve orantısız olarak yüksek bir enerji gerektirmekteydi
Nitekim, 1996 yılında bilgisayar uzmanı Robin Crompton, yaptığı araştırmalarda bu çeşit bir karma yürüyüşün bilimsel bulgularla imkânsız olduğunu gösterdi
Crompton vardığı sonuçta şunları belirlemiştir
Bir canlı ya tam dik, ya da tam dört ayağı üzerinde yürüyebilmektedir Bu ikisinin arası bir yürüyüş biçimi, enerji kullanımının aşırı derecede artması nedeniyle mümkün görülmemektedir Böyle bir oluşum canlının aleyhinedir Canlının aleyhine olan bir gelişimi ise evrim mantığı bile asla izin vermez ve kabul etmez

Bu gün elimizde pek çok australopithecus fosili bulunmakta, evrim teorisi taraftarları tabiatları gereği bulunan her fosili diğer fosiller gibi bir ara format olarak takdim etme çabasındadırlar
Konunun uzmanlarından Spoor, Wood ve Zonneveld Nature dergisi 23 Haziran 1994 tarihli sayısında yayınlanan makalelerinde şu sonucu ifade etmişlerdi:
-Güney Afrika'da yaşayan Australopithecus ve Paranthropus kafataslarındaki yarı dairesel kanalın boyutları, bugün halen yaşamakta olan büyük maymunlarla aynı özellikleri göstermektedir
Bu konuda Profesör Charles E Oxnard New Perspectives on Human Evolution isimli eserinde:
-Her durumda, ilk incelemeler Australopithecus fosillerinin insanlara benzer olduğunu veya en kötü ihtimalle insanlarla Afrika maymunları arasında geçiş formu olduklarını öne sürse de, kanıtlarının tamamının incelenmesi gerçeğin farklı olduğunu göstermektedir
Bu fosiller açıkça hem insanlardan hem de Afrika maymunlarından farklıdırlar Australopithecus özgün bir türdür diye yazmaktadır
Bu konuda Lord Solly Zuckerman ve Prof Charles Oxnard gibi İngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomistin insanın evriminde ara formatlar sayılan Australopithecus örnekleri üzerinde yaptıkları çok geniş kapsamlı çalışmalar, bu canlıların sadece soyu tükenmiş bir maymun türüne ait olduklarını ve insanlarla hiçbir benzerlik taşımadıklarını göstermiştir
Tüm bu bilgilerin sonucunda ortaya çıkan gerçek Australopithecusların insanlarla hiçbir ilgisi olmayan, nesli tükenmiş bir maymun türünden başka bir şey olmadıklarıdır

Australopithecus'un insanın atası sayılamayacağı, son dönemde evrimci kaynaklar tarafından da kabul edilmektedir
Yapılan bilimsel araştırmalar sırasında bir kafatası fosili bulundu Bulunan bu kafatası fosilinin Paranthropu Robustus türünden bir dişiye ait olduğu belirdi
Paranthropu Robustus gibi fosil isimleri genelde fosilin bulunduğu yerle; fosilin türü, fosili bulanın adına izafeten verilir Nitekim paranthropu robustus’un diğer adı australopithecus robustus’tur Diğer ifade ile australopithecus türüne ait bir canlının fosilidir
Bulunan söz konusu kafatası yapılan araştırmalarda Australopithecus türünden olduğu kesin bir şekilde anlaşılmıştır Australopithecuslar ise daha öncede belirttiğimiz gibi çok ırklı bir maymun türüdür

Homo Habilis Australopithecus aynı tür canlı mı? Evrim Teorisi australopithecus türünün evrimleşerek evrimin bir sonraki aşaması olan Homo Habilisi meydana getirdiklerin varsayar Fakat bu varsayımın en ilginç yanı ise birbirinin atası olarak gösterilen türlerin aynı dönemde yaşamış, birbirlerinin çağdaşı olduklarıdır Halbuki evrim çok uzun zaman dilimlerinde kademeli gelişimi öngörür Birinden diğeri evrimleşmiş iki canlı türünün aynı dönemlerde yaşamış olması bu nedenle mümkün değildir

Bir zamanlar evrimcilerin gözdesi Lucy fosili: Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie, Mayıs 1999 sayısında büyük propagandalarla evrimin kanıtı gibi gösterilen Lucy fosilinin tam anlamıyla “pabucunun dama atıldığı” konusunu kapak yapmıştır
Australopithecus afarensis türünün en önemli fosil örneği sayılan Lucy'i konu alan dergi (Elveda Lucy başlığını kullanarak Australopithecus türü maymunların insanın soy ağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır
St W573 kodlu yeni bir Australopithecus fosili bulgusuna dayanarak yazılan makalede, şu cümleler yer almaktadır:
Yeni bir teori Australopithecus türünün insan soyunun kökeni olmadığını söylüyor St W573'ü incelemeye yetkili tek kadın araştırmacının vardığı sonuçlar, insanın atalarıyla ilgili güncel teorilerden farklı; hominid soy ağacını yıkıyor Böylece bu soy ağacında yer alan insan ve doğrudan ataları sayılan primat cinsi büyük maymunlar hesaptan çıkarılıyor Australopithecuslar ve Homo türleri (insanlar) aynı dalda yer almıyorlar, Homo türlerinin (insanların) doğrudan ataları, hala keşfedilmeyi bekliyor


Alıntı Yaparak Cevapla

İnsansı Fosiller

Eski 10-21-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsansı Fosiller




Homo Habilis-Homo Erectus fosilleri: Evrim teorisi taraftarlarının evrim şemasında insanların atası olarak gösterilen australopithecus'dan sonra Homo Habilis onun ardında Homo Erectus gelir
Homo erectus, evrim teorisi taraftarlarının iddiasına göre insansı özellikleri biraz daha gelişkin ve olgun bir ara format canlı grubudur ve iskeleti de tamamen diktir Kafatası hacmi (her ne kadar evrim teorisi savunucuları tarafından normal insana göre küçük kabul edilse de) Australopithecus'un iki katı kadardır
Evrim teorisi savunucularının Homo Erectusu bir ara format saymaktaki yegane dayanakları ise, kafatası hacminin 900-1100 cc arasında değişmesi, modern insan ortalamasından küçük olması ve kalın kaş çıkıntılarıdır
Fakat bu iddialar temel ve asılsızdır Bugün dünyada bir ara format dolaysıyla ilkel sayılan Homo Erectusla aynı kafatası ortalamasında örneğin pigmeler gibi pek çok insan ırkı yaşamaktadır
Maymunsu bir özellik olarak kabul edilen kaş çıkıntılarını bazı insan ırklarında örneğin Avustralya yerlileri aborijinlerde gözlemlemekteyiz
Kafatası hacminin genişliği dolaysıyla beynin büyüklüğü o canlının daha zeki olduğunun kanıtı mıdır?
Bu soruya verilecek tek yanıt vardır ki o da hayırdır Kafatası hacmi farklılığının dolaysıyla beyin büyüklüğü ya da küçüklüğünün zeka ve beceri yönünden hiçbir fark oluşturmadığı bilinen bir gerçektir

Ünlü evrimci Richard Leakey bile Homo Erectusun günümüz insanı ile olan farklılığının ırksal farklılıklardan öteye bir anlam taşımadığını şöyle ifade eder:
-Herhangi bir kişi farklılıkları fark edebilir: Kafatasının biçimi, yüzün açısı, kaş çıkıntısının kabalığı vs Ancak bu farklılıklar bugün değişik coğrafyalarda yaşamakta olan insan ırklarının birbirleri arasındaki farklılıklardan daha fazla değildir
Yapılan son araştırmalara göre Homo Erectus iskelet yapısı gibi insansı özellikleri göz önüne alındığında tam bir insan olduğu; teoriye göre bir ara format canlısı olduğundan yarı maymun yarı insan olması gerektiği halde hiçbir maymunsu özellik taşımadığı görülür
Teoriye göre insanın ilk atası varsayılan Australopithecus ve ardılı Homo Habilisin şempanze benzeri bir maymun türü olduğu bilimsel delillerle kanıtlanmıştır
Australopithecus ve Homo Habilis ismi verilen canların nesilleri tükenmiş birer maymun türü oldukları kesindir
Günümüzde yaşayanlardan farksız iskelet yapısı ve diğer tüm insanî özelliklere sahip olan Homo Erectusla öncelleri oldukları iddia edilen Homo Habilis - Australopithecus arasında bir bağlantı kurulamamaktadır
Maymunlarla insanlar arasındaki farklılıklar gibi keskin ve büyük değişimlerin ara format canlıları olmadan oluşmasının mümkün olmadığını evrim teorisi de kabul eder Fakat Homo Erectusla önceli olduğu iddia edilen Homo Habilis arasında herhangi bir ara format canlısı yoktur Homo Habilis tam bir maymun, Homo Erectus ise tam bir insandır Diğer ifade ile evrimsel bağ kopuktur
Yapılan araştırmalar günümüz insanının iskeleti ile Homo Erectus iskeleti arasında hiçbir farkın olmadığını göstermiştir Homo Erectus dik yürüyen insan anlamına gelir İnsanın bilinen en eski atasıdır
Diğerleriyle birlikte Afrika'da bulunan Homo Erectus fosillerinin en ünlüsü olan Turkana Çocuğu'nun da incelenmesiyle homo erectusun günümüz insanından bir farkının olmadığı kesinlikle kanıtlanmıştır
Tim White tarafından bulunan ve OH62 ismi verilen homo habilis iskelet ve kafatası fosilinde yapılan araştırmalar; bu türün günümüz maymunlarınınki gibi küçük beyin hacmine, dallara tırmanmaya yarayan uzun kollara ve kısa bacaklara sahip olduğunu göstermiş; bu canlının insanın evrimi şemasında ikinci sırada gösterilen ara format olmadığını kanıtlamıştır

Amerikalı antropolog Holly Smith'in 1994 yılında yaptığı detaylı analizler de yine Homo Habilisin aslında homo yani insan değil, maymun olduğunu ortaya koymaktadır
Holly Smith Australopithecus, Homo Habilis, Homo Erectus ve Homo Neanderta- lensis türlerinin dişleri üzerinde yaptığı analizler hakkında şöyle demiştir:
-Dişlerin gelişimi ve yapısı kriterine dayanarak yaptığımız analizler, australopithecus ve homo habilis türlerinin Afrika maymunlarıyla aynı kategoride olduklarını, ancak homo erectus ve homo neandertal türlerinin günümüz insanlarıyla aynı yapıya sahip olduğunu göstermektedir
Holly Smith bu tespitiyle Australopithecus, Homo Habilis ile Homo Erectus ve Homo Neandertelleri maymun ve insan olarak kesin çizgilerle ayırmaktadır
Günümüzde bazı evrimci fosil bilimciler de bu sınıflamanın hayali olduğunu, Homo Habilis denen canlıların aslında bir Australopithecus türü olduğunu savunmaktadır
Bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu bulgular şu gerçekleri ifade eder
Hem Homo Habilis hem de Australopithecus türleri, eğik yürüyen, yani maymun iskeletine sahip canlılardır Bu nedenle Homo Habilis adıyla anılan fosiller Australopit- hecus (maymun) sınıflamasına dâhildir Homo yani insan sınıflamasıyla herhangi bir bağlantısı bulunmamaktadır
Bu bilimsel araştırmalar sonuçlarına göre hayat ağacı şeması insanla ilgili olanının ilk evrelerinde gösterilen Australopithecus - Homo Habilis türlerinin tam bir maymun oldukları kanıtlanmıştır
Homo Erectus ise tam bir insandır Diğer ifade ile Homo Habilisin tam bir maymun olduğu bilimsel bulgularla kanıtlandığından Australopithecus ile Homo Erectus arasında bulunan bir ara format canlısı olması mümkün değildir
Bu nedenlerle Australopithecus - Homo Habilis - Homo Erectus - Homo Sapiens şeklinde gösterilen insan evrim şeması gerçek dışıdır ve tamamen hayalidir İnsanlar maymunlardan evrimleşmemiştir
Paleoantropoloji alanında dünyanın çeşitli ülkelerinden önde gelen isimlerin katıldığı Senckenberg konferansı bu kabulün ön plana çıktığı konferans olmuştur
Senckenberg konferansındaki katılımcıların çoğu, Michigan Üniversitesi'nden Milford Wolpoff, Canberra Üniversitesi'nden Alan Thorne ve meslektaşlarının başlattığı ve konusu Homo Erectus'un taksonomik konumu olan ateşli bir tartışmaya daldılar
Bu kişiler Homo Erectus'un bir tür olarak geçerliliğinin olmadığını ve bütünüyle elimine edilmesi gerektiğini ısrarlı bir şekilde ileri sürdüler
Homo türünün bütün üyeleri, doğal herhangi bir ara veya alt bölüm olmaksızın, yaklaşık 2 milyon yıl öncesinden bugüne, çok fazla değişkenlik gösteren, geniş bir alana yayılmış tek bir türe, Homo Sapiens'e aitti Homo Erectus'un bir tür olarak mevcut olmadığı, konferansın ana konusu oldu
Görüldüğü gibi varyasyonlarıyla geniş bir coğrafyaya yayılmış Homo Sapiens (insan) türü 2 milyon yıldır sabittir, herhangi evrimleşme (değişim) göstermemektedir Homo Erectus ise artık bir insan ırkı olarak kabul edilmektedir
Michigan Üniversitesi'nden antropolog Milford H Wolpoff, Science dergisine yazdığı Homo Sınıflaması başlıklı makalesinde bu hayali ara türün günümüz insanından başka bir şey olmadığını şöyle açıklamaktadır:
-Çoğu paleoantropolog geleneksel görüş olarak, coğrafik olarak dağınık olan çok tipli Homo Erectus türünü, yine coğrafik olarak dağınık olan çok tipli Homo Sapiens türüne evrimleştiğini kabul etmektedirler Diğerleri ise, soyağacına bağlı bir yaklaşımla, bütün halindeki insan neslini tek bir evrimsel tür olarak tanımlamaktadırlar Bu, taksomomik olarak ortada yalnızca tek bir Homo türü bulunduğu anlamına gelir O türde Homo sapiens’tir
Bu her iki evrimsel eğilim ve farklı bölgesel özelliklerin varlığı için de geçerli olan tek yorumdur Aksi takdirde birbirini takip eden keyfi olarak tanımlanmış türler olmuş olurlar
Bir türün varyasyonlarının olduğu genetik bir gerçektir Buna rağmen küçük farklardan yola çıkarak keyfi türler belirlemenin bilimsel bir yönü bulunmamaktadır Bir insan ırkı olan Homo erectus ile insanın evrimi senaryosunda atası sayılan maymunlar arasında ise büyük bir uçurum vardır Kısacası fosil kayıtlarında beliren ilk insanlar, herhangi bir evrim süreci olmadan, bugünkü halleriyle aniden ortaya çıkmışlardır






Alıntı Yaparak Cevapla

İnsansı Fosiller

Eski 10-21-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsansı Fosiller




İNSANSI FOSİLLERDEKİ ÇELİŞKİLER

Görüleceği gibi evrim teorisince insansı oldukları iddia edilen fosiller gerçekte ya tam bir primata ya da tam bir insana aittir Yarı insan yarı maymun ara format canlısına ait herhangi bir fosil bulunamamıştır Ayrıca fosillerin dizilimi hiçbir zaman evrimsel aşamaları gösteren ilkelden gelişmişe doğru düzenli bir yükseliş göstermez İlkel kabul edilenlerden daha yaşlı fakat daha gelişkin fosiller olduğu gibi aynı dönemlerde ilkel ve gelişkin kabul edilenler bir aradadır Bir bakıma fosiller evrim yönünden tam bir kargaşa içindedirler
Örneğin yedi milyon yaşındaki Sahclanthropus Tchadensis, altı milyon yaşındaki Orrorin Tugensis, yine altı milyon yaşındaki st W573, beş milyon yaşındaki SM-4, üç buçuk milyon yaşındaki Kenyathropus Platyops bir ara format olarak kabul edilen üç milyon yaşındaki Lucy fosilinden daha yaşlı oldukları halde evrimsel ölçüler göz önüne alındığında daha gelişkindirler Bu nedenle Lucy bir ara format fosili olamaz
Dmanisi kafatasları aynı döneme ait olmalarına rağmen kimisi gelişkin kimisi ise ilkel özellikler taşır Evrim sürecinde ise aynı türün ilkeli ile gelişkini bir arada bulunmaması gerekir

İnsan ile diğer canlılar arasındaki farklılıklar: İnsanlarla hayvanlar arasındaki benzeşim ve farklılıkları şöyle sıralayabiliriz
a)-İnsanlarda diğer canlılar gibi aynı malzemeden var edilmişlerdir Örneğin bütün canlılar hücrelerden, hücreler proteinlerden, proteinlerde aminoasit dizimlerinden oluşmuşlardır Canlılar bu hücrelerden ya da bu hücrelerin oluşturdukları kompleks sistemlerden meydana gelirler
b)-Canlı türlerinin kendilerine özel yapı şablonları vardır Şablon bilgileri en küçük ayrıntısına kadar gen şifreleri ile tespit edilmiştir Kromozomlar bu bilgilerin kümeleridir Her canlı türünün kendine özel gen bilgisi ve kromozom sayısı vardır Bir şablondan bir başka şablona geçilmesi (milyarlarca ayrıntının bir anda değişmesi, yeni oluşumunda rastlantılarla daha gelişkin kompleks sistemler meydana getirmesi gerektirdiğinden) mümkün değildir
c)-Gen bilgilerindeki benzerlik ya da kromozom sayılarının aynılığı türden türe geçişi ya da canlılar arasındaki evrimsel akrabalığı göstermez Gen bilgilerindeki büyük oranda benzeşim gösteren ya da kromozom sayıları aynı olan, yapı olarak tamamen ayrı pek çok canlı türü vardır (Örneğin patatesin kromozom sayısı insanla aynı yani 46’dır)
d)-Canlılar kendilerine özel yapı şablonlarına sahip olsalar da aynı malzemeden var edilmiş olmaları nedeniyle benzer organlara sahip olabilirler Örneğin sıcakkanlı hayvanlarda sindirim, solunum, boşaltım vb sistemler hemen, hemen aynıdır Bunun benzerleri soğukkanlı hayvanlar içinde geçerlidir
e)-İnsanları diğer hayvanlardan kısmen ayıran en büyük fiziksel özellik dik durabilmeleri, dik yürüyebilmeleri, koşabilmeleri, dik hareket edebilmeleridir İnsan buna uygun var edilmiştir Pelvis kemiği, omurgalar, dengeyi sağlayan iç kulak yapısı vb… gibi farklılıklar insanları diğer canlılardan fiziksel olarak ayırır
f)-İnsanın dik durup hareket edebilme özelliği bazı hayvanlarda kısmen de olsa vardır Örneğin maymunlar, ayılar kısa süreli de olsa dik durup yürüyebilirler Fakat bu bir benzeşimden öteye gitmez İnsanların maymunlardan ya da ayılardan evrimleştiği anlamına gelmez
g)-İnsanları hayvanlardan ayıran en büyük özellik aklını kullanma, düşünebilme, öğrenme, öğrendiklerini aktarabilme, öğrendiklerini kullanma, muhakeme edebilme, bilinçli olarak uzun vadeli amaçlara yönelebilme, hayal kurabilme, sorumluluk, vicdan, merhamet, sevgi, vefa duyguları gibi hayvanlarda bulunmayan insansı meziyetlerdir Bu meziyetlerin kaynağı ise insana özel beyin ve ruhsal yapılarıdır Bu meziyetlerin maddesel bir açıklaması yoktur Enzimlerin, hormonların doğrudan sonucu değildir Maddeye bindirilmiştir fakat madde üzeridir Madde sadece bir vasıtadır Bu nedenle maddeye indirgenemez
İnsanlar bu meziyetleriyle etrafı tetkik eder, araştırır, bir şeyler öğrenir, muhakeme yapar, öğrendiklerini kullanarak icatlarda bulunur, sanat eserleri meydana getirir Hiç bir hayvan en küçük ve basit bir alet dahi yapıp geliştirme meziyetine sahip değildir Hayvanların yaptıkları bir içgüdü ya da şartlı refleksten öteye gitmez
h)-Hayvanlarda gördüğümüz şaşırtıcı meziyetler (arının bal yapması, örümceğin ağ örmesi, göçmen kuşların yollarını bulabilmesi vb gibi) belirli bir kalıbın içinde kalır Bu meziyetlerin bilgisi var edilişlerinde kendilerinde vardır Öğrenilmez ve öğretilmez Ne azalır, ne çoğalır Hayvanlar bu meziyetlerinin bilincinde değildir İnsansı meziyetler ise bilinçlidir, artıp eksilebilir, bu nedenle sınırsızdır
Evrim teorisinin canlılar tek bir hücreden evrimleşti varsayımı akıl ve mantık dışı olduğu kadar bilimsel verilerle de ters düşer
İnsanlar diğer canlılar gibi yeri ve zamanı geldiğinde mükemmel olarak var edilmişler, aniden ortaya çıkmışlardır
İnsanlara en çok benzeşen hayvanın maymunlar olduğu iddia edilir Fiziksel benzerliklerin gen benzeşimlerine neden olacağı açıktır Evrim teorisi savunucuları bu benzeşimlerin (kimi evrim teorisi savunucularına göre bu oran %98’dir) evrime kanıt olarak gösterirler ama kromozom sayılarının uymamasını (maymunlarda 48, insanlarda 46) nedense görmezlikten, bilmezlikten gelirler
Ayrıca yüzde doksan sekizlik benzeşim doğru olsa bile insan ya da maymun gibi çok hücreli canlılarda takriben sekiz milyar gen şifresinin bulunduğu göz önüne alnırsa benzeşmeyen gen sayısı yüz altmış milyon olur ki buda insanlarla maymunlar arasında yüzaltmış milyon fark var demek olur
İnsan maymun benzerliği konusunda çok ve detaylı araştırmalar yapılmıştır Bunlardan biri Louisiana Üniversitesi'nden Profesör Daniel J Povinelli'nin çalışmalarıdır
Povinelli, maymun ve insan davranışlarını karşılaştırmalı olarak inceleyen en önde gelen evrimci bilim adamlarından biridir 300 şempanzeyle beraber yaşayan Povinelli'nin tarafsız araştırmaları, evrim teorisinin hayali iddiasının son dayanağını da yıkmıştır Povinelli, uzun çalışmalarını tek bir cümleyle şöyle özetler:
-Şempanzeler, üzerlerinde yaptığım çalışmalara çok sabrettiler ama nihayetinde bana tüylü insan çocuğu olmadıklarını öğrettiler
Povinelli 20 yıldan fazla bir süredir yürüttüğü araştırmalarını Scientific American dergisindeki 1998 tarihli makalesinde şu şekilde aktarır:
-Basitçe söylemek gerekirse, şempanzeler görsel algıyı bizden çok daha farklı bir şekilde anlıyorlar Laboratuvarımızdaki diğer çalışmalar şempanzelerin hiçbir davranışı psikolojik manada anlamadıklarını ortaya koydu Örneğin dikkatlice yapılan testler maymunların işaret jestlerindeki anlamı anlamadıklarını hatta kasıtlı ve kasıtsız davranışlar arasındaki farkı kavrayamadıklarını ortaya koydu
Evrim teorisi taraftarı kimi basın organlarında şempanzelerin insanlar gibi politik oyunlar yapabildikleri, jestlerle, mimiklerle kendilerini ifade edebildikleri ve bu yönlerinin insan davranışlarının kökeni olduğu iddiasındadır Oysa, bilim adamları yaptıkları araştırmalarda, şempanzelerin bu davranışları bilinçsizce yaptıklarını, içgüdüsel olarak sahip oldukları bazı davranışlar olduğunu, ama bunun dışında psikolojik anlamda bir iletişime sahip olmadıklarını ortaya koymuşlardır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.