![]() |
Evrim Teorisini Yıkan Gerçekler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Evrim Teorisini Yıkan GerçeklerEVRİM TEORİSİNİ YIKAN GERÇEKLE1 Teknoloji ve teknolojinin paralelinde gelişen ilmin ortaya koyduğu inkârı mümkün olmayan öylesine gerçekler vardır ki bunlar evrim teorisini temelinden sarsar ve yıkar ![]() ![]() ![]() ![]() Başlıklar halinde ortaya koyacağımız şu bilimsel gerçekler materyalizmi ve uzantısı olan teorileri kökünden yıkar ve bir yaratıcı iradenin varlığını açık ve kesin bir şekilde ortaya koyar ![]() 1)-Maddenin basite indirgenemez kompleks yapılar olduğunun kanıtlanması, 2)-Evrenin bir sınırının dolaysıyla başlangıcının olduğu; ezelden gelip, ebede gitmediği, zamanında bir başlangıcı olduğunun kanıtlanması, 3)-Evrende bir bütünlük gösteren ve basite indirgenemez kompleks sistemlere benzeyen düzenler bulunduğunun ve rastlantılarla oluşamayacağının kanıtlanması, 4)-Bir canlı hücresinin rastlantılarla oluşmasının mümkün olmadığının kanıtlanması, 5)-Bir canlı hücresinin insanoğlunun şimdiye kadar karşılaştığı basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğindeki yapılar olduğunun kanıtlanması, 6)-Basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusunda olan canlıların mükemmel olarak ve aniden ortaya çıktıklarının dolaysıyla kademeli evrimin gerçek olmadığının kanıtlanması, 7)-Kademeli evrim gereği bulunması gereken ara format canlılarının yaşadığına ait herhangi bir kanıtın bulunmaması, 8)-Doğal seleksiyon, eşeysel seçim, mutasyonlar gibi mekanizmaların evrimsel etkilerinin olmadığının kanıtlanması, bunların evrimin değil tersinimin mekanizmaları olduğunun gösterilmesi, 9)-Canlıların var edilişlerindeki mükemmelliği koruma çabalarının doğal seleksiyon zannedilerek yanlış yorumlanması, gerçek doğal seleksiyonun canlılardaki yaşamsal avantajlarını koruma çabaları olduğunun gösterilmesi, 10)-Canlıların zaman içinde gelişme bir yana bazı avantajlarını kaybettiği ya da zayıflattıklarının, zaman içinde gerilediklerinin kanıtlanması, 11)-İlk yaratılan canlıların (arı ırkların) günümüzde yaşayan canlılardan çok daha mükemmel yapılarda olduklarının kanıtlanması, söylenebilir ![]() Görüleceği gibi bütün bunlar tersinim teorisinin öngörüleri paralelindedir ve kanıtları durumundadır ![]() Konuyu biraz daha açarsak şunları rahatlıkla yazabiliriz ![]() Evrim teorisinin temel iddiası olan kademeli gelişim iddiasını basite indirgenemez kompleks biyolojik yapılar tamamen çürütür ![]() Canlı vücutları birbirlerinden bağımsız görünen fakat amaç birliği içeren sayısız basite indirgenemez kompleks sistemler içerir ![]() Örneği göz basite indirgenemez kompleks bir organdır ![]() ![]() ![]() Göz, sinir sistemi ve beynin olmasıyla görme olayı gerçekleşir, amaca ulaşılmıştır ama canlılıkta bu tür hayati fonksiyonların devamlılığı söz konusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Evrim Teorisini Yıkan Gerçekler |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Evrim Teorisini Yıkan GerçeklerFakat bu sistemlerinde eksiksiz devreye girmeleri yaşamın bir sürede olsa devamlığına yetmez ![]() ![]() Bütün bu yazdıklarımız yaşamsal fonksiyonların sağlıklı ve eksiksiz işlemesi içinde geçerlidir ![]() ![]() ![]() Okuyucunun hemen dikkatini çekeceği gibi bütün bunlar basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğinde olan organlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gerçeği bazı evrim teorisi savunucuları da dahil olmak üzere pek çok bilim adamı görmekte ve itiraf etmektedirler ![]() Bilimsel kanıtlara dayanan bu itiraflar bir Yaratıcının varlığını göstermektedir ama bu itiraflarda bulunan kimi bilim insanları garip bir çarpıtmayla konuyu bilim dışına taşımaya gayret etmekte, Yaratıcının vasıflarını bilim yoluyla öğrenemeyiz, bu dinin alanına girer demektir ![]() Bir yaratıcı iradenin var olduğunun bilimsel gerçek olması dogmatikliğe kaçan evrim teorisi taraftarlarınca kabul edilmek istenmez ![]() ![]() Fakat gelişen teknolojinin paralelinde büyüyen bilimce ortaya konulan genetik mikrobiyoloji biyomatematik gibi yeni bilim dalları bu varsayımları tamamen çürütmüştür ![]() Atmış yaşlarına kadar koyu bir evrimci ve ateist bir felsefeci olan ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yakın gelecekte düşeceği durumu şöyle açıklamaktadır: -Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uygulandığı alanlarda, geleceğin tarih kitaplarındaki en büyük espri malzemelerinden biri olacağına ikna oldum ![]() ![]() Ünlü İngiliz astronom Sir Fred Hoyle şu yorumu yapar: -Aslında, yaşamın akıl sahibi bir varlık tarafından meydana getirildiği o kadar açıktır ki, insan bu açık gerçeğin neden yaygın olarak kabul edilmediğini merak etmektedir ![]() ![]() En koyu evrim teorisi savunucuları bile zaman, zaman gördükleri gerçekler karşısında şaşkınlık ve tereddüt içinde bocalamakta fakat içine düştükleri koyu taassuptan kurtulamamaktadırlar ![]() Ünlü bir evrim teorisi taraftarı olan Alman Psikiyatri ve Nöroloji Profesörü ünlü biyolog Hoïmar von Ditfurth buna bir örnek olup Dinozorların Sessiz Gecesi isimli kitabında şunları yazmaktadır ![]() -Salt rastlantı sonucu ortaya çıkmış böyle bir uyum, gerçekten de mümkün müdür? Bu, bütün biyolojik evrimin en temel sorusudur ![]() ![]() ![]() Hoimar Von Ditfurth modern doğa biliminden yana olan bir kimse, bu soruya evet yanıtını verme ötesinde bir seçeneğe sahip değildir diyerek bilimin tarafsızlığından taassubun taraflılığına bile, bile kaymıştır ![]() Evrimi gerçekleşmesi imkânsız bir süreç olarak görmekte bu gerçeğin bilimsel delillerle kanıtlandığını bilmektedir ama varoluş sorusunun diğer yanıtı olan Yaratılışı kabul etmemek için evrimi savunmak mecburiyetinde kaldığını itiraf etmektedir ![]() ![]() Bir bilim adamının bilimsel kanıtların gösterdiği gerçekleri ret edip kanıtsızlığı kanıt olarak kullanan, nice yıllardır ancak suni teneffüslerle yaşatılmaya çalışılan, bilimin defalarca ret ve inkâr ettiği bir teoriyi böylesine inatla savunuyor olması gerçekten hem şaşırtıcı hem de ibret vericidir ![]() Alman Psikiyatri ve Nöroloji Profesörü ünlü biyolog Hoïmar von Ditfurth Dinozorların Sessiz Gecesi isimli kitabında şu ibret verici kelimeleri yazmaktan kendini alamamış olmalıdır ![]() -Bugünkü bilgilerimiz, evrimin genel ilkesinin burada gerçekleşmediğini; ilkel hücrenin gelişe, gelişe nihayet çekirdekli, organlı hücreye dönüşmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını göstermektedir ![]() Hücre, daha doğduğu anda gerekli miktarda enzime sahip olmuş olmalıdır, yani atmosferin oksijeniyle burun buruna gelmeden önce ![]() Salt rastlantı sonucu ortaya çıkmış böyle bir uyum, gerçekten de mümkün müdür? Oksijene uyum sağlayabilecek tek bir hücrenin, tam o kaçınılmaz biçimde gerekli olduğu anda ortaya çıkmış oluşunun, sadece anlamlı bir olayla kalmayıp, bu karmaşık kimyasal tepkimenin yeryüzündeki hayatın devamı bakımından kesinlikle vazgeçilmez oluşunu, bilimsel bir yoldan açıklamak istiyorsak, rastlantı kategorisine başvurmaktan başka çaremiz var mı ki? Ama işte belli bir amaca hizmet edici rastlantıların böyle üst üste birikmesi de, bizim inandırıcılığımızı tartışılır hale getirmektedir ![]() …………… ![]() ![]() Gerçekten de biyolojik işlevler yerine getiren tek bir protein molekülünün kuruluşunun o olağanüstü özgünlüklerine bakınca, bunu, hepsi doğru ve gerekli bir sıra içinde, doğru anda, doğru yerde ve doğru elektriksel ve mekanik özelliklerle birbirine rastlamış olmaları gereken birçok atomun; tek, tek rastlantı sonucunda buluşmalarıyla açıklamak mümkün değil gibi görünmektedir ![]() ******* Olmayana ergi metodu (karşıt teorinin yanlışlığını göstererek savunulan teoriyi doğrulama) şüphesiz ki bilimsel bir metottur ![]() ![]() ![]() ![]() Ünlü Avustralyalı moleküler biyolog Prof ![]() ![]() Denton, bu konuda kitabında şu yorumu yapmaktadır: -Moleküler düzeyde, her canlı sınıfı, özgün, farklı ve diğerleriyle bağlantısızdır ![]() Dolayısıyla moleküller, aynı fosiller gibi, evrimci biyoloji tarafından uzun zamandır aranan teorik ara geçişlerin olmadığını göstermiştir ![]() Moleküler düzeyde hiçbir organizma bir diğerinin atası değildir, diğerinden daha ilkel ya da gelişmiş de değildir ![]() ![]() Prof ![]() ![]() ![]() ![]() Örneğin insan, bir protein karşılaştırmasına göre tavuklara, bir diğer karşılaştırmaya göre nematod solucanlarına, bir başka analize göre de timsahlara ya da kanguruya benzer çıkıyorsa ve bu canlılar arasında evrimsel bir ilişki kurulamıyorsa insanın bu canlılardan herhangi birinden ya da başka hiçbir canlıdan evrimleştiği öne sürülemez ![]() Gerçekte evrim teorisinin geçersizliğini gösteren binlerce delil vardır ![]() ![]() ![]() Sonuç olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|