Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anadolu, uygarligi

Mu Uygarligi Ve Anadolu

Eski 10-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mu Uygarligi Ve Anadolu




Mu uygarligi ve Anadolu

Mu'uygarlığı ve Anadolu Mu Uyğarlığı Hakkında Mu Uyğarlığı Bilgi Mu Uyğarlığı Tanımı Batik Uygarliklari yakindan inceledigimizde, dünya tarihine baska bir gözle bakmayi ögrenebiliriz

Batik kita Mu'nun kesfedilmesiyle birlikte insanligin ve dünyamizin tarihine daha farkli bir gözle bakmak zorunda kaliyoruz Geçmisimizin ya da dünyamiz üzerinde yasamis olan uygarliklarin, bilinenden çok daha eski oldugunu ve bu uygarliklarin; gelismislik düzeyi, kullandigi esyalar vs gibi birtakim arkeolojik bulgulardan çok daha önemli 'ezoterik' bilgilere sahip oldugunu görebilmekteyiz Bu sebeple, Mu Uygarliginin günümüzdeki tarih anlayisindan daha derin bir anlayisla ele alinmasi gerekmektedir

Üzerinde yasadigimiz Anadolu topraklari birçok uygarligin besigi olmustur Ayrica Anadolu'nun güneydogusundaki Mezopotamya bölgesinde kurulan Sümer, Babil, Asur gibi önemli uygarliklarla da sürekli bir etkilesim içinde bulunmustur Ancak bilinen tarihin biraz daha derinlerine inip baktigimizda (özellikle Anadolu'da) bugüne kadar pek dikkate alinmamis Batik Uygarliklarla Anadolu arasindaki baglanti oldukça dikkate degerdir

Ezoterik bilgilerimize göre Dogu ve Bati uygarliklarinin iki ana kaynagi vardir Bunlardan biri 'Atlantis' digeri de büyük Anavatan 'Mu Uygarligi'dir Batik Mu Uygarligi konusunda elde mevcut belgeler o kadar birikmistir ki, bu belgelere dayanarak dünya beser tarihinin geçmisi yeniden yazilsa, kuskusuz pek çok sey degisecektir

Bu büyük kitanin varligini kanitlayan belgelere genel olarak baktigimizda sunlara rastlariz: Hindistan, Çin, Burma, Tibet ve Kamboçya'da bulunan çesitli yazilar, kitaplar; Naakal tabletleri, kitabeler ve efsaneler; Yukatan ve Orta Amerika'da bulunan eski Maya yazitlari, tabletler, semboller ve efsaneler; Pasifik adalarinda özellikle Tahiti, Samoa, Tonga, Cook gibi adalarda bulunan arkeolojik kalintilar; Meksika ve Meksiko City yakinlarinda bulunan tas tabletler; Kuzey Amerika'da bulunan ilkel Amerikalilarin yazilari ve kitabeleri; eski Yunan filozoflarinin kitaplari Bu belgelerden en önemlileri arkeologlarin da bilimsel belge olarak gördükleri pismis topraktan yapilmis tabletlerdir Bu tabletlerdeki bilgilere göre; Mu Uygarligi, Pasifik Okyanusunda var olan on binlerce yil önce yesermis ve yaklasik 12000 yil önce çesitli depremler ve volkan patlamalariyla birlikte sulara gömülmüs olan bir uygarliktir Atlantis kitasiyla Mu kitasi hemen hemen ayni dönemde batmis olmasina ragmen Atlantis daha çok taninir Oysa bugünkü bilimsel bulgularin isiginda, Mu kitasinin Atlantis'ten çok daha yasli bir kita oldugunu, üzerinde yüz binlerce yil pek çok kültürün olustugunu, bu kültürlerin Anakitadan Atlantis ve diger bölgelere yayildigini ve Dünya tarihinde en az Atlantis kültürü kadar önemli bir yeri oldugunu ögrenmis bulunmaktayiz J Churchward, Mu uygarliginin eldeki mevcut belgeler incelendiginde 50000 yildan daha önce basladigini söylemektedir Ve bu tarihi jeolojik arastirmalar da dogrulamaktadir

MU konusuyla Atatürk de ilgilenmis, o dönemde birçok tarihçimizi bu konuda arastirmalar yapmak için görevlendirmis ve New York'tan getirttigi Churchward'in eserlerini bölümlere ayirtarak resmi ve özel kurumlarin 60 kadar çevirmenine kisa sürede tercüme ettirmisti Atatürk bu çeviriler üzerinde önemle durup pek çok notlar alarak bu konudaki çalismalarini sürdürdü Ayrica o dönemdeki tarihçilerimizden Tahsin Mayatepek'in Mu Uygarligi ile ilgili Meksika'da yapmis oldugu arastirmalarinin raporlarini da incelemis ve konudan çok etkilenmisti Atatürk, özellikle insanin yaratilisi, Mu'nun insanligin anayurdu oldugu, ilk insanin orada yaratildigi, Mu'nun batis nedenleri, göçleri, kolonileri; Orta Asya, Uygurlar ve Anadolu ile ilgili kisimlarin altlarini çizerek okumus ve notlar almistir Bu sekilde Atatürk Türklerin kökenini arastirmaya yönelik daha pek çok çalismalar yapmis, Türklerin Maya ve Inkalarla olan benzerliklerini bulmustur Atatürk'ün o dönemde dilimize çevirttigi J Churchward'in kitaplari bugün Anitkabir'de Atatürk'ün kitaplarinin bulundugu bölümdedir (J Churchward'in elli yillik arastirmalarini içeren MU uygarligi ile ilgili dizi kitaplar Ege Yayinlari tarafindan Batik Kita Mu'nun Çocuklari, Kayip Kita Mu, Mu'nun Kutsal Sembolleri adlariyla yayinlanmistir)

Mu Uygarligi'nin kesfi

Mu Uygarligini tanimamizi saglayan ilk arastirmaci, Ingiliz Albay James Churchward'dir JChurchward Mu ile ilgili ilk arastirmalarina Hindistan'da bulundugu sirada baslamis ve elli yili askin bir zaman içerisinde tüm dünyayi dolasarak Mu ile ilgili pek çok belge elde etmistir Aslinda pek çok kutsal kitapta ve pek çok kültürün mitolojisinde Pasifik Okyanusunda bir kitanin yer aldigina, bu kitanin üzerinde on binlerce yil hüküm süren ileri bir uygarligin yesermis olduguna ve bu uygarligin yozlasarak yok olduguna dair atiflar yer almaktaydi Örnegin, Hintlilerin'Ramayana Destani'nda, Maya Kutsal metinlerinde ve Misir'in Ölüler Kitabi'nda kismen ya da açikça Mu Uygarligindan söz edilmektedir Fakat Mu Uygarligini dini ve mitolojik kimliginden siyirip, konuyu bilimsel bir temele oturtan ilk kisi J Churchward'dir

Hindistan'da görevli bulundugu sirada bir tapinaga konuk olan J Churchward Batik Mu Uygarligi hakkinda ilk bilgilerini bu tapinaktaki arsivlerden edinir Naga-Maya dili denilen, çesitli sekillerden, sembollerden olusan çok eski ve ölü bir dilde yazilmis olan bu tabletler Mu kutsal metinlerinden kopya edilmistir Naga-Maya dili Hindistan'daki arkaik sanskritçe olarak bilinen en ilkel Hint dilinden daha eskidir JChurchward Naga-Maya dilini bilen basrahipten bu ölü dili 2 yillik bir çalisma sonunda ögrenir Ve rahibin de yardimiyla bu tabletlerde yazilanlari çözer Burada yazilanlara göre, bu yazilar 15000 yil önce yazilmis olup Hindistan'a Mu'nun bilim rahipleri dedikleri 'Naakaller' tarafindan getirilmis tabletlerdir JChurchward bundan sonra Güney Pasifik adalarina, Orta Asya'ya, Misir'a, Sibirya'ya, Birmanya'ya, Avustralya'ya, Orta Amerika gibi daha birçok yerlere giderek Mu'nun varligina iliskin pek çok kanit elde eder

JChurchward'dan baska Amerikali bir Jeolog-arkeolog olan William Niven da 1921-1923 yillari arasinda yaptigi Meksika kazilari sirasinda buldugu 2600'ü askin tabletlerde Mu Uygarligi'nin varligina iliskin geçerli kanitlar elde etmistir Tabletleri inceleyen Carneige Enstitüsü uzmanlari bunlarin gerçek tabletler oldugunu ve simdiye dek bilinen hiçbir uygarliga ait olmadiklarini açiklamistir Niven'in arastirmalarini duyan Churchward Meksika'ya gelerek bu tabletleri inceler ve bunlarin Hindistan'da gördügü tabletlerdeki Naga-Maya diline çok benzeyen bir dilde yazilmis oldugunu görür Bu tabletler bugün Meksika Müzesinde bulunmaktadir ve 12000 yil önce yazildigi düsünülmektedir

Niven ve Churchward'in buldugu tabletler disinda Mu'ya iliskin diger bilimsel belgeler ise sunlardir:

-Yukatan'da hazirlanmis eski bir Maya kitabi olan 'Troano El Yazmasi' Bugün British Museum'da bulunmaktadir

-Troano El Yazmasiyla ayni yasta olan bir baska Maya kitabi 'Cortesianus Kodeksi'dir Bugün Madrid Ulusal Müzesinde bulunmaktadir

-Paul Schlieman tarafindan Tibet'te bir Budist tapinaginda bulunan 'Lhasan Belgesi'

-Yukatan'da Mu kitasi anisina insa edilmis Uxmal Tapinagindaki Yazitlar yaklasik 12000 yilliktir Bu tapinakta 'Geldigimiz yer olan Bati ülkelerinin anisini korumak için insa edilmistir,' diye kabartma yazilar bulunmaktadir

-Meksiko sehrinin 96 km güneybatisinda yer alan 'Xochicalo Piramiti Yazitlari' Bu piramit, üzerindeki kabartma yazilara göre 'Bati ülkelerinin yikiminin anisina' insa edilmistir

-Dr Niven'in Alaska'da buldugu Mu kitasi sembolleriyle islenmis bir totempol

-Eflatun'un Timeus ve Critias adli eserinde batik kitaya dair su sözler geçer: 'Mu ülkesinde 10 halk vardi'

Tüm bu belgelere dayanarak, özellikle Churchward'in buldugu tabletlerdeki yazilar ayrintili olarak 'Dünya ve insanin yaratilisini ve insanin ilk zuhur ettigi yerin Mu oldugunu' ifade ediyorlardi Bu tabletlerdeki yaratilis öyküsü kutsal kitaplardaki yaratilis öyküsüne çok benzer bir sekilde anlatilmisti Ayrica; kayip kitanin Pasifik Okyanusunda, Amerika ve Asya kitalari arasinda bulundugunu, Kuzey Hawaii'den Fiji ve Paskalya adalarina kadar uzandigini, dogusu ile batisi arasinda 9500 km, kuzeyi ile güneyi arasinda yaklasik 4500 km'lik bir mesafe oldugunu anlatiyordu Kita deniz ve bogazlarla birbirinden ayrilan 3 ana kara parçasindan olusuyordu Pasifik Okyanusuna tek tek ya da gruplar halinde dagilmis kayalik adalarin tümü, bir zamanlar Mu kitasinin birer parçasiydilar Bu kita üzerinde yasayanlar yeryüzünü kolonize etmislerdi Mu kitasi bundan 12000 yil önce korkunç yer sarsintilarindan sonra, su ve ates girdaplari içinde kaybolup sulara karismisti ve beraberinde 83000 yillik bir uygarligi da götürmüstü

BATIK KITA MU' NUN SAKINLERI ANTAKYA'NIN ILK ZIYARETÇILERI MIYDILER ?

Tarih, geçmisin olaylarini eldeki kaynak sayilan malzeme ve dokümanlari kronolojik sirayla tutarlilikla irdeleyerek inceleyen, neticelerini, neden ve niçin leri ile ortaya koymaya, açiklamaya çalisan bilim dalidir Tarihçi, topladigi bilgi ve belgeleri eksik dahi olsalar bir puzzle in parçalari gibi akil yürütme yolu ile birlestiren, yeniden kurgulayan kisidir Bütün bu çalismalari yaparken, arkeoloji, bibliyografya, kronoloji, paleografi, mühürbilim, yazitbilim, soybilim, antropoloji, sosyoloji ve ekonomiden faydalanir

19 yüzyilda gerçeklesen bilimsel, belgesel tarihçilik devrimine ragmen, bir tarihçi ne kadar titiz olursa olsun içinde yasadigi toplumun parçasidir Bu da geçmisi algilayisini belirleyen belki de en önemli faktördür Bilgi ve belgeleri seçmesinde, konuyu tanimlamasinda, vardigi neticede hep parçasi oldugu toplumun izlerini ÖZ BENIN de tasir, tasiyabilir Belki de bu, tarihi TEK YORUM, TEK SENTEZ dayatmaciligindan koruyan ve tarihçileri dogruyu bulmaya yönelten bilimsel evrensel bir emniyet sübabidir Hangi konumda olursa olsun INSANIN / INSANLARIN dogup büyüdügü, geçmisten gelecege baglandiklari topraklarinin, belki de suuraltindaki mesru müdafaalaridir Bu bakimdan tarihçi bütün teknolojik gelismelere ragmen SÜBJEKTIFTIR Bu yazinin sahibi tarihçi, antropolog, arkeolog degildir BIR INSAN olarak önce kendi ÖZ BENIni gelistirmek arzusu ile okumaya, ögrenmeye önem vermektedir

Burada anlatilanlarin hayal mahsulü oldugunu düsünenler olabilir Yazinin sonuna konacak kaynakçalara



Alıntı Yaparak Cevapla

Mu Uygarligi Ve Anadolu

Eski 10-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mu Uygarligi Ve Anadolu




bakildiginda, OKUYUCU merak eder kaynaklara basvurur, olaylari kendince irdelerse hayal ile gerçegin ne kadar ince bir çizgide seyrettigini hissedecektir Daha da önemlisi ATATÜRK'Ü, ONUN BITTI DENILEN BIR IMPARATORLUKtan NASIL BIR HALK, BIR MILLET YARATTIGINI yalniz ASKERI DEHASI ile degil, aslinda bir an denebilecek zaman araliklarinda GELECEK için, BIZLER için arastirip sentezledigi belgelerde, ANITKABIR'de bulabilecektir Tabiidir ki nihai yorum ve sentez her bir okuyucunun BENINde kendince özümsenecek, sekillenecektir

Dünyaya gözümüzü açtigimiz andan kisa bir süre sonra algilamaya basladigimiz ilk seslerle birlikte, hani kendimizi en güvende hissettigimizde uyumaya çalisirken anlatilan geçmis zaman hikayeleri var ya Bir zamanlar Pasifik Okyanusunda, Amerika ile Asya arasinda, merkezi ekvatorun biraz güneyinde MU ülkesi denen bir kitanin varligindan bahseder kitaplar Ama bu bir geçmis zaman hikayesi degildir Bu, INSAN denilen üstün varligin yeryüzünde geliserek devam edecek sonu bilinmez hikayesinin basladigi yerdir!

Her sey Ingiliz arastirmaci Colonel James Churcward'in (Ingiliz silahli kuvvetlerinde albay) görevli olarak gittigi Hindistan ve Tibet'te 1880 yilinda basladi Günümüzde evrim kurallari, mühürbilim ve arkeoloji bilimlerine büyük katkilar saglayan arastirmalarinda Churcward eski dinlerin kökenleri ile ilgili çalismalar yaparken, 1883 yilinda Bati Tibet'te bulunan bir manastirda manastirin Bas rahibi RISHI ile tanisti Burada günümüzden yaklasik 15000 yil önce yazildiklari ispat edilen tas tabletlerin varligini ögrenen Churcward, NAACAL TABLETLERI olarak adlandirilan bu tabletleri çözümleyebilmek amaci ile manastirda Rishi'nin yaninda iki yil kaldi Bu süre içerisinde çesitli sembollerden ve sekillerden olusan, eski ve ölü bir dil olan Naacal dilini Rishi'den ögrenen ve tabletleri çözümleyen bilim adami dünyanin çesitli bölgelerinde, Kuzey, Orta ve Güney Amerika'da, Misir'da, Avusturalya'da, Güney Pasifik adalarinin nerdeyse tamaminda Orta Asya ve Sibirya'da 50 yil sürecek arastirmalarin kiyisinda oldugunu bilebilir miydi?

Simdi biraz basa dönelim ve bas rahip Rishi'nin binlerce yildan beri gizli kalmis bu tabletleri neden Churcward'e gösterdigini, daha ileri giderek çözümlenebilmeleri için gerekli olan Naacal dilini niçin ögrettigini düsünelim Bu konuda ispatlanmis kesin bilgilere sahip degiliz Ancak tabletler çözümlendiginde 15000 yil önce yazilmis bu tabletlerin Hindistan'a MU kitasindan Naacal rahipleri tarafindan getirildigi ortaya çikiyordu Bunlara Naacal Kardeslik örgütü de denmekteydi Naacal'lar hem bilim adami hem rahiptiler ve Mu ülkesinde yönetici konumdaydilar Mensubu olduklari ilk TEK TANRIli dini (belkide simdilik kaydiyla) hem kendi kitalarinda, hem kolonilerde yasayan insanlara daha rahat anlatabilmek amaci ile bu semboller dilini kullaniyorlardi Bu dilin ezoterik, manalarini ise yalnizca imparator ve kendileri biliyorlardi

Ezoterizmin Osmanlica karsiligi batinilik, Türkçesi içsel, içyüz anlamindadir Ezoterizmin ziddi olan sisteme ise egzoterizm denir Osmanlica karsiligi harici, Türkçesi dissaldir Ezoterik bilgi herkese verilmeyen, açiklanmayan, belli egitimlerden geçerek o bilgiyi almaya hak kazanan insanlara verilen bilgilerdir Bu bilgilere ulasabilmek için insan önce egzoterik bilgileri ögrenmekle baslar ve çabalariyla zaman içinde ezoterik bilgileri almaya hak kazanabilir

Ezotorik bilgiler genelde yazili olmayabilirler ve bir ögreten, yol gösteren tarafindan sembollerle, belirli bir sistemle ögrenciye verilir ögretilirler Buna inisiasyon denir Bu kavram örnegin Saman-Türk geleneklerinde el vermek deyiminde manasini bulur Çaglar içerisinde Mu dan baslayarak sirasiyla Atlantis, Uygurlar, Maya, Tibet, Hermes-Misir, Hint uygarligi, Rama, Babil, Pisagor, Saabilik, Eflatun, Yesevilik, Yeni Platonculuk, Kabbala, Ahilik, Mevlana, (ve diger batini ekollerin) kaynaginda ezoterizm ve ezoterik bilgiler yatar Churcward Naacal tabletlerini çözümlediginde ilk olarak Pasifik okyanusunda Asya ile Amerika arasinda büyük bir kitanin varligini ortaya çikardi Bu kita günümüzden yaklasik 200000 yil önce üzerinde belki de ilk insani barindirmaya baslamisti Kitanin topraklari o kadar genis ve bereketli, hava o kadar iliman ve güzeldi ki her sey hizla çogaldi Yillar çaglari, çaglar bin yillari kovaladi ahenk ve güzellikler içerisinde Günümüzden 70000 yil önce Mu kitasi yaklasik 60000000'dan fazla insani barindiran dev boyutta bir kita olmustu, hayvani, bitkisi ayni zamanda teknolojisi ile Ilk kolonilesme yeni yerler arama dürtüsü bu yillara rastlar Bu hareketlenmenin sonunda bati ve dogu yönünde iki göç yolu,iki büyük koloni ortaya çikar Churcward'ü toplam 50 yil süren bu arastirmalarinda hiçbir sey arkeolog William Niven'in 1921-1923 yillarinda Meksika'da ortaya çikardigi tabletler kadar etkilemez ve gerçege yaklastirmaz Niven, Meksika'da eski çaglara ait çok fazla tablet bulmustu Bütün bunlarin çözümlemesi Naacal lisani ile yazildiklari için ancak Churcward tarafindan yapilabildi Böylece Mu kitasi, göç yollari ve batisi hakkindaki bilgiler bütünün eksiklerini tamamlayarak, bilimin hizmetine sunulabildi James Churchward, Willam Niven'i günümüz bilimlerine, kendisine isik tutan, katkida bulunan çalismalarindan dolayi sevgi ve saygi ile anmaktadir Belki de Niven'in buluslari olmasa Churcward çalismalarini bu kadar ileri götüremeyecekti

Mu kitasindan çikan, kitaya göre batiya giden bir göç yolu Uygur Imparatorlugunu ortaya çikarmistir Imparatorluk Asya ile Avrupa nin çok büyük bir bölümünü kapsamakta idi ve Mu'nun en büyük kolonisi idi Uygur imparatorlugunun sinirlari zaman içerisinde Avrupa üzerinden Atlantik kiyilarina kadar ulasti1000'li yillardaki Çin belgeleri Uygur'larin 17000 yil önce uygarliklarinin zirvesinde oldugunu söyler

Ikinci göç yolu kita ya göre doguya giden, Meksika'nin güneydogusundan Atlantis kitasina geçen yoldur Atlantis-Uygur'la birlikte ikincil, ilk anakaradir Mu'dan çikan dogu koloni yollari Atlantis'ten sonra Atlantik Okyanusu'nu geçerek Akdeniz'e ulasmis ve burada bugünkü Fas, Tunus, Cezayir, Yunanistan ve Misir'a kollar vererek Anadolu'ya ulasmistir Mu kitasi günümüzden yaklasik 12000 yil önce yasanan depremler ve volkanik patlamalarla sularin derinliklerine gömülmüs, yok olmustur Churcward'ün derlemis oldugu haritalar incelendiginde çaglar boyu medeniyetlerin besigi olan

Anadolu'nun hem Uygur Imparatorlugu hem de Atlantis üzerinden gelen göç yollarinin adeta bir harman yeri oldugunu görüyoruz Bu da aslinda Anadolu, Sümer, Babil, Asur, Grek uygarlik etkilesimlerinden çok daha önceleri tarihin derinliklerinde Mu, Uygur, Atlantis, Anadolu uygarlik etkilesimleri oldugu gerçegini ortaya çikarmaktadir Bu gerçegi teyit eden bir baska bulus ise Prof Ralph Solecki nin 1957 yilinda ortaya çikardigi buluntulardir Solecki Toros daglarindan baslayan, Agri Dagi'na dogru devam eden buradan güneydoguya Zagros Daglari'na (Irak, Iran siniri) inen, buradan da güneybatiya Suriye, Lübnan'a dogru bir kavis çizen daglik arazilerde (Solecki buna uygarlik kavisi demektedir) Sanidar magarasinda 44000 yil öncesine ait 9 iskeletle birlikte, modern insana ait kanitlar bulmustur Solecki'nin ifadesine göre bu kaviste günümüzden 13000 - 100000 yil öncesine ait daha çok sayida magara gün isigina çikarilmayi beklemektedir Onbinlerce yildan beri bir çok medeniyete ev sahipligi yapmis ANTAKYA'nin geçmisinin genelde ve hakli olarak IÖ333 yilinda Pers hükümdari Darius'u Issos savasinda maglup eden Iskender'in bu topraklari tanimasi ile basladigi zannedilir Bu daha önceki bin, on bin yillara ait arastirmalarin, buluntularin arastirmayi yapanlarin çalismalarini ve neticelerini yeterince tanitamamalarindan veya bütün bunlarin dar bir çerçevede, çevrede kalmasindan kaynaklanmaktadir Bunun ötesinde yapilan bu çalismalara, arastirmalara verilen lokal ve genel destekler, olaylarin ciddiye alinip algilanmasi da moralite yönünden arastirmacilarin cesaretlenmesinde ve genel paylasimlarinda pozitif bir rol oynayacaktir

Antakya'nin çok eski geçmisi ile ilgili ilk arastirma AMIK KAZILARI PROJELERI kapsaminda, Tell Tayinat, Tell Al-Judaidah, Chatal Höyük gibi uluslar arasi arkeolojik tanimlamalar çerçevesinde "Oriental Institute's Syrian Expedition" tarafindan 1932-1938 tarihleri arasinda yapilmistir Ikinci arastirma SirLeonard Charles Woolley tarafindan önce 1937-1939 sonra 1946-1949 yillari arasinda Tell Atchana'da yapilmistir Woolley ve daha önce bu arastirmalara ve kazilara konu olan çaglar IÖ1400-1800, günümüzden yaklasik 3400 - 3800 yillar arasindaki dönemleri kapsamaktadir Woolley bu çalismalarindan önce 1907-1911 yillari arasinda Misir'in güneyinde ve Sudan'in kuzeyinde arastirmalar, kazilar yapmistir Woolley bu arastirmasindan sonra 1922 yilinda British Museum, University of Pensilvanya ortak çalisma grubunun genel yöneticisi olarak Ur'daki (modern Irak) bir arastirmaya da baskanlik etmistir Buradaki arastirma konusu günümüzden 6000-2400 yil öncesinin bulgularinin tespit edilmeye çalisilmasidir Bu iki arastirmadan sonra bir baglanti olarak günümüzden yaklasik 3400-3800 yil önceyi gün isigina çikaran Tell Atchana çalismalari (yeni ANTAKYA HIKAYESI) o dönem için bir tesadüf mü acaba? Bir de bunun Misir, Irak yaklasimlarini düsünürsek?

Hatirlamaya çalisalim!

Mu'dan baslayan, Atlantis'ten gelen göç yollari haritasindaki yerlesimlerden en önemlilerinden birisi MISIR'di ve nihai varis noktalarindan bir digeri ANTAKYA degil miydi?

Solecki'nin ifade ettigi gibi, Ur "geçmis uygarlik yari kavisi"nin Dogu'daki ev sahiplerinden biri ise gelen ziyaretçileri karsilayan Antakya olamaz mi?

Simdi daha yakin çaglara gelelim

Iskender'i IÖ 333 yilinda bu topraklara baglayan animsanan, bir cümle ile hatirlayalim "TOPRAKLAR ÖYLE BEREKETLI, SULAR ÖYLE BERRAKTI KI GIDERKEN BU DEFA ARKASINA BAKTI KOCA ISKENDER SUYUNDAN IÇTIGI PINAR ANNESININ SÜTÜ KADAR TATLI GELDI ONA OLIMPIAS OLSUN ADI, ANNEMINKI GIBI" dedi ve gitti

Mu'dan ayrilan insanlarin da ayni hislerle arkalarina bakmadiklarini kim bilebilir?

Zaman akmaya devam etti

100'lü yillarda Roma'dan sonra, kültürü, sanati, ticareti ve zenginligi ile dogu ve batinin her bakimdan bulustugu bir sentez baskenti idi Antakya

Samandag'da (Seleucia Pieria) deniz hep gönlünce hep coskuyla gelir kiyilara çaglardan beri diger açik AKDENIZ limanlari gibi Tarih bu limanlara varabilmek için bir noktanin kerteriz alinmasi gerektigini söyler Açik havalarda Kibris'in en kuzey ucundan Zafer limanindan bakildiginda Kel Dag (Cebel Akra), çogu zaman Kel Dag'dan bakildiginda Zafer Limani görünür

Acaba ilk gezginler yeni anakaraya varmak için yollarini nasil buldular?

Günümüzde 1995'li yillarda Chicago Üniversitesi, Oriental Institute'nin yeniden baslattigi bir çalisma var ANTAKYA'da Adi AMIK VADISI PROJESI Arastirilan zaman günümüzden 6000 yilin daha öncesi Projenin basinda tanidik bir isim Chicago Üniversitesi görevlisi Prof K Aslihan Yener baskanliginda Tony Wilkinson ve diger degerli bilim insanlari Mustafa Kemal Üniversitesi ve Antakya müzesinden degerli ögretim görevlileri ve arastirmacilari Bu destek gören ve bütün dünyada ilgiyle izlenen uluslararasi ortak bir çalisma

Bu yazi bundan 3-5 sene sonra yazilsaydi arastirilan dönem günümüzden 6000 yil öncesi yerine 10000 yil veya daha öncesi olmayacak miydi?

ATATÜRK

Yil 1930'dan 2 kisa zaman sonra 1932'de (Türk Tarih Kurumu'nun Atatürk tarafindan kurulmasi 1930) gelisen arastirmalar çerçevesinde; Ilkel Diller Uzmani, degerli bilim adami, emekli general Tahsin MAYATEPEK derinlesen fikri sohbetlerinin birinde ATATÜRK'e Maya dili ile Türk dili arasindaki benzesmelerden bahseder (Türkçe de "tepe" sözcügünün karsiligi Maya dilinde "tepek"tir) Mayatepek buna benzer kelime ve deyim benzerliklerinin 100'den fazla oldugundan söz eder Bu fikri diyalogtan etkilenen ATATÜRK konuyu daha fazla arastirmasi için o yillarda Tahsin Mayatepek'i Meksika'ya elçi olarak tayin eder Meksika daki arastirmalarinda Türk ve Maya dillerinin benzerlikleri konusunda çalismalar yaparken William Niven'le tanisan Tahsin bey, hem Niven'in tabletlerini inceleme firsatini elde eder, hem de Churhward'in 50 senedir üzerinde çalisip bitirdigi MU medeniyeti ile ilgili eserin varligini ögrenir Bu gelismelerin düzenli olarak ATATÜRK'E aktarilmasi sonucu, Churcward kitabinin ilk nüshasi getirtilir ve yaklasik 40-50 kisilik bilim adamindan olusturulan grup tarafindan incelenir ATATÜRK Türk dili ve sembolleri ile Niven'in buldugu Naacal tabletleri, Maya dili ve sembolleri ve Churcward kitaplari üzerinde yapilan çalismalara bizzat nezaret eder Kendi kayitlarini tutar 1960 li yillarin sonlarina kadar Türk Dil Kurumun da saklanan bu kitaplar daha sonra ANITKABIR arsivine devredilmistir Bu gün orijinal baskilari ve Türkçe tercümeleri ATATÜRK'ÜN tuttugu notlarla birlikte ANITKABIR'de saklanmaktadir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.